• "aynı zamanda home improvement ikinci sezon yirmi beşinci bölümünün adı."
  • "çocukluk yıllarımda trt'de izlediğim ve pasta savaşı sahnesiyle aklımda kalan, yıllar sonra internetten alışverişin palazlanmaya başladığı ilk yıllarda dvd'sini aldığım muhteşem film."
  • "(bkz: he shouldn't-a, hadn't-a, oughtn't-a swang on me)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    blake edwars'ın zamanının ötesinde olan muhteşem komedi filmi. 1965 yılında gösterime giren film adından da anlaşılacağı üzere "büyük bir yarış"ı konu alıyor.

    kısaca hikayesinden bahsedersek;

    the great leslie (bkz: tony curtis), orta direk şaban'daki erkan gibi bir karakterdir. genellikle yapılamayacak rekorlarla uğraşıyor. örneğin filmin hemen başında bir deli gömleği giyerek, ayaklarının bağlandığı balondan paraşütle atlıyor, denizde hız rekorunu kırmaya çalışıyor. ancak o bunları yaparken, kendisini ona en büyük rakip olarak gören profesör fate (bkz: jack lemmon), onun bu girişimlerini baltalamaya çalışıyor. "çalışıyor" diyorum çünkü hakikaten de tüm uğraşlarına rağmen bunlardan dilediği sonucu alamıyor. tabii bu sonuçların oluşmasında sakar yardımcısı max'in (bkz: peter falk) payı büyük. klasik bir blake edwards filmin görebileceğiniz tüm sakarlıklar, mizansenler bu filmde de mevcut. eğer bu tarzdan hoşlanıyorsanız ve blake edwards'ın peter sellers'lı pembe panther serisini izlemişseniz ve sevmişseniz, muhtemelen bu filmden de keyif alacaksınız.

    filme devam edersek;

    kırdığı rekorlar, yaptığı büyük işlerden sonra leslie'nin aklına new york'tan-paris'e kadar sürecek otomobil yarışı gelir. 6 otomobilin kıyasıya yarışması fikri amerikalı otomobil üreticilerine cazip gelir ve onlar da bu teklifi kabul ederler. tabii bizim profesör fate de belki bu sefer büyük leslie'yi mağlup edeceğini düşünerek yarışa katılır. onlar bu yarışın hazırlıklarıyla uğraşırken, aktivist-feminist genç ve güzel kadın maggie dubois (bkz: natalie wood), new york sentinel gazetesinin erkekler tuvaletine kendisini kelepçelemiştir. çünkü kadınlara toplumda ve iş dünyasında erkekler kadar fırsat tanınmıyordur. bayan dubois, gazetenin -sanırım- sahibi ve baş yöneticisi olan henry goodbody'i (bkz: arthur o'connell) ikna eder işe girer ve ayrıca bu yarışa bir otomobil ile katılır. ancak daha sonra kendi aracı arızalanınca leslie'ninkine "geçici" olarak geçer. işte filmimiz de buradan itibaren kahramanlarımızın başına gelen gülünç hikayelerle devam eder...

    film döneminin en ve hatta bence bu zamanları da kapsayacak şekilde oldukça başarılı ve eğlencelidir. hikayenin akıcılığıyla görüntü yönetmenliğiyle [ki bu dalda oscar almıştır] ve tabi blake edwards imzasıyla gönül rahatlığıyla izleyebileceğiniz enfes bir filmdir.

    not: ayrıca sinema tarihinin en uzun ve en komik bar kavgası ile pasta savaşı bu filmdedir.

    http://us.imdb.com/media/rm1433311232/nm0000081


    (darth maul - 2 Eylül 2009 02:12)

  • comment image

    yıllar önce tahmini 7-8 yaşlarında abilerimle beraber izlerken uyuya kaldığım(film 2 saat 40 dakika ve malümünüz çocuklar erken uyur), sonunu büyük abimin anlattıklarıyla öğrendiğim komedi filmi.

    yıllar geçti... çok merak ettim çok aradım acaba bulabilir miyim diye ama bir türlü bulamadım. çünkü filmin adını bile bilmiyordum. frank capra filmlerine hayranı biri olarak imdb'den pocketful of miracles oyuncu listesinden peter falk'un oynadığı filmlerden tesadüfi bir şekilde karşıma çıkan bu filmin, çocukluğumda yarım kalmış olan film olduğunu görünce afalladım. yarım kalan bu filmi, tahmini 17-18 yıl sonra tekrardan izlemek inanılmaz güzeldi. darısı diğer yarım kalanlara...


    (mecazi dem - 29 Mart 2010 21:36)

  • comment image

    çocukluk yıllarımda trt'de izlediğim ve pasta savaşı sahnesiyle aklımda kalan, yıllar sonra internetten alışverişin palazlanmaya başladığı ilk yıllarda dvd'sini aldığım muhteşem film.


    (formatc - 28 Mayıs 2012 17:48)

  • comment image

    bu kadar türden türe atlayan, birbirlerinden çok farklı onca filmle bu kadar dalgasını geçen bir film izlemiş miydim, hatırlamıyorum. ama blake edwards'ın bu şahane komedisini sınıflandırmak çok ama çok zor. billy wilder'in favori oyuncusu jack lemmon, yüzde yüz karizmatik aktör tony curtis (ikiliyi wilder'in bazıları sıcak sever filminde de izlemiştik), güzellik abidesi natalie wood (bu filmden sadece bir sene önce curtis ile sex and the single girl'ün başrolünü paylaşmıştı) ve genç peter falk başrolleri üstlenirler. curtis her şeyin altından başarıyla kalkan, çok yetenekli, soyadı bile "özel" olan leslie special'a (the great leslie-büyük leslie) hayat verir. lemmon ise tam da leslie'nin zıddına, yani hiçbir şeyi beceremeyen, yeteneksizin önde gideni fate'i, falk onun aptal yardımcısını, wood ise feminist bir gazeteciyi kotarır. film adından da anlaşılacağı üzere bu iki karakterin birbirleriyle rekabetlerine odaklanır. insana eğlence dolu iki saat 30 dakika geçirtir. oyuncuların hepsi çok iyiydi. curtis bir filmde daha karizmasını konuştururken, lemmon komik bir karakterde abartılı bir oyunculuk sergileyip seyirciyi eğlendirmeyi başarıyor tekrardan. benim gözüme çarpan kişi ise natalie wood şüphesiz. mutsuz karakterlerde izledikten sonra böylesine deli dolu bir karakterde izlemek güzeldi. çok konuşan, feminizm bayrağını kimseye kaptırmamaya kararlı, gazetesi için erkeklerin yarıştığı bir yarışa dahil olabilecek kadar gözü kara olan maggie rolünde bir hayli eğlendirir wood.

    asıl övgülerse senarist edwards'a. türler arasında sağlam slalom yapmayı başarıyor edwards. başlarda fate ile "muhteşem" leslie arasındaki yirmi dakikalık mücadele sekansları bana cartoon network'ün çizgi-filmlerini hatırlattı. örneğin, tom ve jerry veya çakal ile road runner. çakal, road runner'ı kovalar, onu yakalamaya çalışır, onu yakalamak, hatta öldürmek için bütün şeytani planlarını uygular, ama hiçbir zaman onu yakalayamaz, son gülen road runner olur. keza tom ve jerry'de de durum böyleydi. üzülen taraf her zaman tom olurdu, jerry her daim kazanırdı (veya sıkça diyelim). işte fate ile leslie arasındaki bu saçma sapan rekabet de bu çizgi kahramanların mücadelelerini anımsatır. fate kovalar, fate hile yapar, fate kaçak güreşir, fate bütün alçaklıkları yapar ama gene de leslie'yi liderlikten ve övgülerden edemez, kazanamaz bir türlü. leslie'ye bomba atar ama bomba hep kendisinin olduğu bölgede patlar. bomba demişken, film bu açıdan da bu çizgi-filmleri hatırlatır. onlarca kez bomba patlar ama ne tom'a, ne çakal'a, ne de diğerlerine bir şey olmazdı. burada da sıkça bombalar patlamalarına rağmen fate'e bir şey olmaz.
    edwards bu filminde kostümlü dramalara da göz kırpar, bu kostümlü dönem filmlerindeki danslarla dalgasını geçer. yetmez, gerilime meyleder film. ikiz karakterler üzerinden taht kavgalarına değinir komik bir üslupla. slapstick zaten asıl türdür, önplanda olan türdür. filmin ortalarında western türüne değinir. "saloon"daki kavgalar, prens'in sarayının mutfağındaki pasta savaşı gibi unutulmaz sekanslara imzasını atar edwards.

    aynı zamanda dönemin amerikasının kadına bakışına da değinir, hatta inceden eleştirir. bir billy wilder kadar iyi yapmaz bunu ama değinmesi ve eleştirmesi bile yeterlidir. edwards, maggie üzerinden "kadın hiçbir şeyden anlamaz, o yüzden iş hayatına atılmamalı, evde oturup çocuk büyütmeli, hemcinsleriyle dedikodu yapmalıdır" görüşünü eleştirir bu filminde.

    kısacası bir hayli eğlenceli ve sağlam bir edwards filmi.


    (sherlock holmes 90 - 19 Mart 2013 23:02)

Yorum Kaynak Link : the great race