sahne sahne ele alınması gereken film. self consciousness tabir edilen sinematik farkındalık durumu bu filmde tavan yapmıştır. godard gibi isyankar, sinemanın asi çocuğu havası da yoktur (mısırını al otur izle yabancılaşmaymış bilmemneymiş düşünme boşver) ; oldukça tipleştirilmiş karakterler ve sinemayı parçalamak , sinemanın öğelerinden ayrı ayrı faydalanmak vardır; bir motivasyon olarak ışık, müzik, kurgu, mizansen kullanımı yoktur bu filmde. her şey oldukça kasıtlıdır. filmin başarısı burdan gelir. bölüm bölüm ele alınabilir, her sahnesi ayrı bir tat verir, bütüne bakıldığında basit görünür lakin bütünü ele alış farklıdır burada. yes in heart of the sunrise ı, king crimson ın moonchild ının ön plana çıktığı sahneler ne kadar clipvaridir örneğin. vincent gallo nun otobiyografik bi filmi olarak düşündüm bu filmi . sanki "hayatımda bir tane film yapmak istiyorum , ama hepsini ben yapmak istiyorum , ve kendimden bişiler olsun istiyorum" diyip bu filmi yapmıştır vincent gallo . biriciktir. renk kullanımına ayrı bir dikkat edilmelidir. gayet ne istediğini bilen birinin elinden çıkmadır. önemli bi filmdir kısacası , aç izle hemen.

(ditriell - 19 Aralık 2006 02:36)

1998 yapımı filmdir. 105 dakikalık seyirlik. christina ricci'yi sevmem, ama film güzel olmuş.
--- spoiler ---
kırmızı botlu billy brown'un tuvalet arayışı, layla'nın dansı, anladıysan başını salla dedikten sonra layla'nın başını eliyle sallaması, anne ve babasının davranışları (çikolata alerjisi, tek maçı kaçırdım, bingonun akıbeti), layla'nın atakları sonucu yakınlaşmaları, billy'nin çocuklaşması, titizliği ve daha neler neler.
--- spoiler ---

(johnny depp mania - 14 Şubat 2007 08:58)

adamın ailesinin evine gittiklerinde kullandığı masa çekimi çok iyiydi.. güzel film

(doll steak - 15 Kasım 2008 01:02)

layla, karakteri sinema tarihinin en başarılı kadın tiplemesidir. kavga etmeden ifade edebilen, söylenmektense direkt söyleyen, boğmadan sevgisini gösterebilen naif bir karakter.

vincent gallo'nun filmdeki en büyük başarısı; hayat hikayesini anlatmadan, hakkında hiç bilgi vermeden yarattığı layla karakteridir.

(gulferke - 17 Ocak 2010 22:08)

billy brown'un bütün karamsar düşüncelerine, o takıntılı yabancının gün içerisinde duygusal anlamda dört mevsimi nasıl yaşadığına tanıklık edersiniz.. olaydan çok bir durumu anlatır.. geçmişin bütün biriktirdikleriyle sıkıştırdığı bir günü, dakikası dakikasına yaşatır..

öyle kalabalık izlenilecek bir film değildir.. hisli bir vaktinizde, tek başına izlenmelidir..

--- spoiler ---

bu arada o christia ricci nedir öyle? yanağından kocaman bir ısırığı hak ediyor..

--- spoiler ---

(popara - 9 Mart 2010 07:36)

vincent gallo gercek hayatta babasini cok sevmektedir, ve fakat babasi aynen buffalo 66da portre edilen baba figurudur, surekli oglu vincent'i asagilar.
vincent babasina olan sevgisini icine atar ve bir gun babasi evde bir sarki soylerken dandik bir teyple babasinin sesini kasede ceker gizlice dinlemek icin. ve o an karar verir bu sarkiyi milyonlara dinletecek bu sarkinin filmini cekecektir.
filmdeki babanin ricciye soyledigi sarki iste bu sarkidir ve o ses gallo'nun gercek babasinindir.

(sedriss - 7 Ekim 2003 05:14)

çizgi roman kahramanları gibi vincent gallo ve christina ricci.

hapisten yeni çıkan billy brown ailesiyle tanıştırmak üzere layla adındaki bir kızı kaçırır. kaçırır demek belki biraz garip olur çünkü layla kaçmaya razı bir tip görünümündedir. sevgisiz ve monoton modern amerikan ailesini başarılı bir dille anlatması bakımından buffalo 66 mühim bir film.

çizghi roman tekniğine dayalı anlatım biçimi, diyalogların renkliliği, iç burkucu ilişkiler, başarısızlıklar, sevgisizlik, özlem, kırılganlık filmin anahtar mesajları.

çocuklukla birlikte geçmişinden getirdiği hayal kırıklıklıkları ve başarısızlıkları billy borown'u layla'ya karşı ilgisiz kılmaktadır. yani şöyle ; brown, frijit bir erkek kimliğinde hayatına girmek üzere olan dünyalar tatlısı layla'da bir anne kucağı aramaktadır. nitekim filmin bir sahnesinde yatakta kıza dokunmadan yatmaya çalışırken, bir diğer sahnede bu fobiyi kırmakta ve cenin pozisyonunda layla'nın kucağına kıvrılmaktadır.

güzel bir film... izlenmeli

(lazarus - 15 Aralık 2003 09:18)

çocuksu bir hüznü, açık mavi renkte dokunaklı sahnelerle anlatan; güzel ve değişik bir film. vincent gallo'nun "eski manitası"yla karşılaştıkları kült sahneden hemen sonra tuvalette yalnız başına ağlayışı, layla^*'ya ürkek, çekingen ve kararsızca sarılışları, ne kadar da tanıdık bir hüzünlü isyan, ne âşina bir kırılganlık...

(comandante - 18 Ocak 2004 23:05)

hayatım boyunca izlediğim en iyi, en gerçekçi filmlerden biri. diyaloglardan tutun da oyunculuklara, olayların sıralanışına kadar.
anne babasının ilgisizliği ve sevgisizliği yüzünden özgüvensiz ve potansiyelini kullanamayan bir çocuk olan billy'nin kendini keşfetme hikayesi.

(white chocolate - 6 Aralık 2013 22:06)

dünyanın en güzel yol hikayesi. ama dünya yuvarlak ve yol biter.

(obscure59 - 3 Ağustos 2014 01:20)

vincent gallo'nun yazdığı,yönetiği hatta üstüne oynadığı haddinden başarılı film.ayrıca christina ricci de bu filmde oynamış,çok da başarılı olmuştur.

(vince - 20 Haziran 2001 00:15)

vincent gallo işerken ricci'nin geldiği ve gallo'nun rahatsız olduğu ve yatakta gallo'nun ricci'den uyuz kaptığı yerler çok eğlenceli. sanki kadın ve erkek karakterler yer değiştirmiş gibi. ricci bütün film boyunca kendisini kaçıran gallo'yu taciz ediyor!

(enis zenci - 20 Haziran 2001 11:12)

- bayan bozukluğun var mı
- var
- ... alabilir miyim ?
- evet
- ... peki şimdi alabilir miyim ?
- evet

(16bg - 28 Temmuz 2001 14:32)

bu filmde mevcut olan profil çizme hadiseleri için eğer psikoloji veya psikiyatri konusunda uzman bir karakterden yardım alınmamışsa, helal olsun bu senaryoyu böyle yazana ve filmi bu halde sunabilene. yardım alındıysa da helal olsun. kurban/rehine psikolojisini, aile içi ilişkilerde ezilen çocuk profilini, bireyin toplum içindeki davranışlarına yön veren çevresel olaylar sonucunda ortaya çıkması muhtemel sonuçları bu kadar başarılı bir şekilde ortaya koyan çok fazla film görmedim(ben görmedim, ama belki vardır da ben bihaberimdir).

oyuncuların ufak tefek hatalarını gözardı edersek, üstlerine geçirecekleri karakter kisvelerinin öylesine güzel oturmasını sağlamışlar ki, insan "acaba kendi karakterlerinde değişiklik yaparak mı bu hale geldiler de böylesine güzel canlandırıyor?" diye kendine sormadan edemiyor. ha, kendime sorsam ne kazanırım? hiçbir şey, ama olsun, ben yine de sorayım.

neyse, uzatmadan söyleyeyim ki; her kolleksiyoncunun, her sinefilin arşivinde bulunması gereken, gayet lezzetli bir filmdir efenim.

(spinapubica - 14 Eylül 2004 18:00)

insanda anlamsiz bir sekilde aglama hissi uyandiran film. uzucu oldugu icin degil ama kesinlikle.

(uzun kulakli yalniz tavsan - 1 Ekim 2004 15:50)

entryleri okuyunca tek aglamak isteyenin ben olmadıgımı görüp birazcık da olsa rahatladığım, izlerken fazlasıyla burkulup düşüncelere daldığım mavi gözlü dağınık adam filmi.

(benzin - 30 Kasım 2004 22:47)

ağlamak bi yana her rahatlatıcı işeme eyleminden sonra arabadaki ohhlama sekansı aklıma gelip yanımda kim varsa gözlerinin içine içine ohhluyorum ya, içten içe cok yarılıyorum buna.

(bubez laab - 20 Aralık 2004 18:40)

dolabın şifresi 32 17 21 dir.

(ronesans adami - 8 Ocak 2005 04:11)

bowling salonundayken layla nın bir ara etrafından soyutlanıp dans ederken fonda ona eşlik eden parçanın moonchild ^* olması da hoş bir sürpriz idi.

(elysium - 9 Nisan 2006 22:17)

icinde, lonely boy basta olmak uzere vincent gallo'nun soyledigi sarkilarin yani sira, vincent gallo sr. (babasi olsa gerek), king crimson, yes, stan getz' sarkilari da olan soundtrack. albumde yer alan vincent gallo bestesi sozsuz drowning in brown nedeniyle vincent gallo'nun depresif anlaminda kahverengi bir sesi oldugu yakistirmasi da yapiliyor. http://www.drowninginbrown.com/

(koyumavi - 31 Ocak 2002 11:13)