Sniper: Special Ops (~ Fortele speciale) ' Filminin Konusu : Sniper: Special Ops is a movie starring Steven Seagal, Rob Van Dam, and Tim Abell. A Special Ops Military Force, led by Sergeant Vic Mosby (Tim Abell) with an expert sniper Sergeant Jake Chandler (Steven Seagal) as "Over Watch"...
Sniper: Ghost Shooter(2016)(5,4-1804)
Maximum Conviction(2013)(4,9-6093)
A Good Man(2014)(4,7-2749)
Absolution(2015)(4,5-2765)
End of a Gun(2016)(3,9-1253)
Cartels(2017)(3,9-1049)
Contract to Kill(2016)(3,5-1213)
The Asian Connection(2016)(3,3-1247)
The Perfect Weapon(2016)(3,2-1176)
malum yerlere skidrow imzasıyla düşmüştür. black box sürümü de mevcuttur.edit: yazdığım an en beğenilenlerde tavan yaparken şimdilerde zamanının ötesinde. çok iki yüzlüsünüz ibneler!
(liveforever - 30 Haziran 2012 09:07)
sözlükte de yeterince ilgi görmemiş güzel oyun. görüntüsü oldukça hoş. aynı yıl çıkan benzer tarz oyunlardan geri kalmamış. post-apokaliptik ortamları her zaman ilgi çekici bulmuşumdur gerek filmlerde gerek oyunlarda. bu yüzden senaryonun temeli hoşuma gitti. akla da yatkın zaten ekstrem bir kum fırtınası sonucunda dubai'nin düzeninin bozulması durumu. tabi ilk müdahalenin nereden geleceği de belli.. takım arkadaşlarımızın "sana geliyo dikkat et" tarzı bağırmasını duyunca harbiden tırsar oldum psikopat bıçaklı komandolar yüzünden. savaş sistemi güzel. diğer oyunlardaki taraya taraya git olayı bana hep baygınlık verirdi. kafanı kaldırdığın anda mermiyi yemek, zaman zaman siperden gelişigüzel ateş etmek zorunda kalmak güzel gerçekten.--- spoiler ---senaryo güzel. şaşırtıcı sonlu olanlardan.. zaten oyunun savaş suçlarını, o iğrenç hisleri gösterme gibi bir yönü var özellikle kamera ile kimyasal silahları kullanarak katliyama giriştiğimiz sahneden sonra, bizi oyun sonunda da karşılayan o anne-kız manzarası cidden insanın içine işliyor.--- spoiler ---
(taqster - 14 Temmuz 2012 17:27)
senaryosuyla bazı yerlere çok iyi dokundurmalar yapan oyundur. gerçi bir oyun kategorisine koymamak gerekir. oyun oynamış olmak için değil de bir şeyleri sanal da olsa tecrübe etmek için denenmesi gereken bir "şeydir".--- spoiler ---lugo'nun öldüğü sahnede , adams'ın "give me the order walker, let me shoot the motherfuckers" gibi söylemlerine şahsen "go ahead kill them all " diye bağırdım. sonra lugo'yu hayata döndüremeyince elimdeki scar-h ile sivilleri hepsini taradım üstüne bir de altındaki grenade launcherla kaçmaya çalışanları temizledim. her gün gerçek hayatta böyle olaylara maruz kalan askerlerin psikolojilerini düşünmek bile istemiyorum...--- spoiler ---
(savoy - 14 Temmuz 2012 20:52)
çok rahatsız edici bir senaryosu olan oyun. şöyle anlatayım, oyun içindeki bir çok eylemimiz oyunun sonlarına doğru "allahım ben ne yaptım?" şeklinde kendisini hatırlatıyor. oyun bittikten sonra hani şu kışın üşüyen ve donmak üzere olan kuşun üzerine ineğin pislediği ve onu o pislikten kedinin kurtardığı hikaye geldi aklıma.ben beğendim bu oyunu, iyi adam var mı, varsa kim belli değil.şu aralar da steam üzerinde indirimde.
(roboute guilliman - 21 Temmuz 2012 00:31)
standart bir shooter'da oyunun başından sonuna kadar binlerce adam öldürürsünüz. adam gelir, size ateş eder, siz de ona doğru tıklarsınız birkaç kez, adam ölür. bu sırada tek dikkat ettiğiniz kendi canınız ve kalan merminiz mühimmatınız olur. specs ops bunu aşmış. herkes hayatta kalmaya çalışıyor, öldürmek zorunda kaldığınız insanlar canınızı sıkıyor. vicdanınızla adalet anlayışınız arasında gidip gelerek çekiyorsunuz tetiği ya da yaşamalarına izin veriyorsunuz. yapmak zorunda kaldıklarınız sizi ve oyundaki karakterinizi değiştiriyor. nasıl l.a. noire kendini tekrar eden oyun piyasasına teknolojik olarak bir katkı sağladıysa, spec ops da fps'lerin bu yönüne inanılmaz bir katkı sağladı.oyunda bölgede yaşadığı bilinen halkların dilleri de kullanılıyor. ha ama standart "god no!" feryadını "allah no" diye çevirmişler, bazı anlamlar kaybolmuş. öte yandan sahillerde "you drink yes? you sex yes?" diye sergilediği ingilizcesiyle standart türk cahili ne yapmış? abi oyunda adamlar "allah yok diyor!" diye gaza gelmiş. çatışmanın ortasında ne alakası var ulan? allahsızlığı yayma kürsüsü başkanı'yla mı çatışıyorsun sığır. adamlar o anda "fuck! fuck! i'm hit! düşük sıcaklıklarda bile lekesiz temizliiiik!" diye haykırsa bi nebze daha mantıklı gelecek. forumlardaki tartışmaları, yaptıkları bulgur beyin bazlı çıkarımları oku, hayattan soğursun yemin ediyorum ben nerede yaşıyorum diye.sonuç olarak, bu konuda bir hassasiyetiniz varsa diye söylüyorum, oyunda ne türklük ne de islam onurunu zedeleyecek bir şey yok. öyle olduğunu sanıp bu oyunu atlarsanız "abi oyunda düşman bana sanafabiç dedi, arkadaşlara sordum adam bana orospu çocuğu demiş, çok ağırıma gitti aninstal ettim oyunu" kafa düzeyindeki adamların lafıyla iş yapmış olursunuz.son olarak, soundtrack'inden bir şarkı paylaşayım, action değil vicdan oyunu olduğu göstermesi açısından. şarkının adı battle, ama dinle bak nasıl battle.http://www.youtube.com/watch?v=eb7uu6bz_wm
(eternalus - 24 Eylül 2012 15:07)
burası dubai burdan çıkış yok! temalı güzide yapım.oyun boyunca olaylar zaman/mekan açısından çok karmaşık gelişiyor, sanki hikayede bazı kopukluklar varmış gibi geliyor oynarken...bunun sebebini 2. bitirişimde, dikkatimi gameplay'e değil de çevreye ve hikaye anlatımına verdiğimde az biraz anladım, şöyle ki:--------------spoiler----------------aslında walker, ekibiyle bindikleri helikopterin düşmesiyle sonlanan, oyunun başlangıcındaki helikopter çatışma sahnesinden beri ölü, lugove adams da aynı şekilde! (dikkat ederseniz oyunun sonlarına doğru, açılıştaki kısmı 2. kez oynadığımızda "ulan bu deja vu mudur nedir amk" gibisinden bişeyler söylüyor walker). yani, düşüşle sonuçlanan 2. helikopter sahnesinden sonrası, lugo'yu kurtarma, adams'ın kendini feda etmesi vs hepsi walker'ın ölürken aklından geçenler. zaten helikopter kazasından önce oynanan bölümlerde de walker sürekli sanrılar görmekte ve bunların gerçek olduğunu sanmakta, flashbackler arasında da gidip gelmekte garibim.oyun boyunca sürekli bir cehennem tasviri var; patlamalar-vahşet, çevrede yanmış cesetler, walker'ın gördüğü halüsinasyonlar... ve her şeyin sorumlusunun walker olduğu her fırsatta yüzümüze vuruluyor (burada da walker'ın dubai cehennemini kendi yarattığı ve sonsuza kadar burada kalacağı mesajı verilmek isteniyor ki işin aslı bence walker olarak biz masumuz ve de mağduruz eheh) esasında oyunun 4 farklı değil, tek sonu mevcut; finalde "konrad'ın silahını doğrultup 5'e kadar saydığı" sahnede intihar etmeyi seçsek de, epilogue'da kurtarmaya gelen amerikan askerlerine teslim olsak da hepsini yok etsek de walker ölüyor ne yazık ki ve sonsuza kadar kendi cehenneminde, dubai'de kalıyor, tam da zihnindeki konrad'ın istediği gibi!--------------spoiler---------------
(kirophobia - 29 Ekim 2013 05:37)
birçok kez dillendirildiği gibi 2k games, oyunda multiplayer da olsun diye(server'da in cin top attığı için deneme imkanım olmadı multiyi) yager'a dayatma yapmasaydı(ki yager'da görevli eleman siktiniz attınız oyunu diye tivit atmıştı zamanında), sadece senaryo modu ile piyasaya sürülseydi ve değerlendirmeler buna göre yapılsaydı aldığı iyi notlar daha da artabilir, daha çok satabilirdi ama olmadı. belki böylesi daha iyi oldu, arka bahçemiz, kıymetlimiz olup çıkıverdi bu oyun.oyunu belki günün birinde oynayacak olursanız eğer, okumayın aşağıda yazanları. hazırlıksız yakalanıp o anları yaşamak daha iyi zira.--- spoiler ---sivilleri-hoş askerleri bile beyaz fosfor ile katletmek kötüyken- beyaz fosforla haşat ettikten sonra gelen askerler bize "katiller" diye bağırdıklarında bi duvara siper alıp, durup o mevzuyu düşünüp içime ağırlık çöküyorsa bu oyun işi bitirmiş demektir arkadaş. zaten o fosfor olayından sonra, konrad'in dediği gibi walker gerçeği kabullenemiyor ve yediği bokları başkalarına yıkmaya çalışıyor, bu esnada iyice kafayı yiyor.bununla da bitmiyor, o riggs var ya o riggs, halkı susuz bırakıp tüm dubai halkını öldürüp olayı örtbas etmek ne demek lan. kamyonun altında kaldığında mouse'u tırmaladım, kafasına sıkmayıp, onu acıdan kurtarmayıp cayır cayır yanarken dudaklarımı ısırdım falan. gebersin ibne. lugo'yu astıklarında ilk başta acımı kalbime gömüp gidecektim oradan. sonra baktım halk bize taş atıyor, üzerimize yürüyor. havaya ateş etsem kaçıp gideceklerdi ancak amını yurdunu siktiklerim deyip hepsini mermi manyağı yaptım. biraz ayıp oldu galiba. neresi ayıp oldu lan, lugo'yu astılar. biz sizi kurtarmaya gelmiştik(jashkdsdkjldfk), sizin bize yaptığınıza bak.bir de bu oyuna amerikan propagandası diyen yaşam formları vardı. soba zehirlenmesinden ölmüşlerdir umarım. ayrıca walker oyunun başlarında savaşı, mevzuyu, bu içinden çıkılmaz durumu gayet iyi açıklamıştı: "iyi veya kötü, dost veya çoluk çocuk sahibi... yapacak bir şey yok: bize ateş eden herkes düşmanımızdır."sonuç olarak şizo walker'ıyla, büyüğüne artislik yapan, işi gücü taşak olan ancak durum tatsız bir hal aldıkça değişimler gösteren lugo'suyla, ne olursa olsun walker'ın itaat eden emir kulu adams'ıyla, imajını temizlemek için kötü bir tercih yapan, oğluna "sana benim hakkımda kötü şeyler söyleyebilirler, lütfen kulak asma" deyip ağlayan konrad'iyle, siviliyle askeriyle güzel bir oyun.--- spoiler ---son olarak: "kendin için öldürmek cinayettir, vatanın için öldürmek ise kahramanlıktır. eğlencesine öldürmekte bi sakınca yok" diyor ve bir de hoşçakalın diyorum.
(jangbogo - 24 Şubat 2014 15:35)
ben bu oyunu sırf ghost recon future soldier'a benzediği için kurmuştum ama bana depar at+siper al+ateş et üçlüsünden çok daha fazlasını yaşattığı için hayran kaldım.evet bu bir aksiyon oyunu, bitirene kadar yüzlerce adam öldürmeniz gerekiyor ama kesinlikle bundan ibaret değil.post apokaliptik havayı vermek için ille de ziv ziv uzaylılara, mutantlara, çakma mad max mekanlara ihtiyacımızın olmadığını gösteriyor. tüketim toplumunun sonunda siki tuttuğu bir şehirde, her şeyin ters yüz oluşuna şahitlik ediyoruz. oyunun orijinalliği sadece mekanlarla da sınırlı değil. senaryonun birçok yerinde oyuncuyu ahlaki ikilemlere sokuyor.--- spoiler ---bir köprünün altında ellerinden asılmış iki adam ve bunlara silahlarını doğrultmuş ikişer sniper var. adamlardan biri sivil, diğeri asker. telsizden colonel'ın "bunlardan birisi ailesi için su çaldı, diğeri de su çalmasını görmezden geldi" diyor. hangisinin daha suçlu olduğunu tayin edecek, adamlardan birini vurarak diğerinin serbest kalmasını sağlayacaksın. sonuçta diğer oyunlardaki gibi para ya da silahla ödüllendirilmeyeceksin. bunu bildiğin için nasıl daha fazla fayda sağlarım düşüncesini bırakıp gerçekten de hangisi suçlu diye düşünmeye itiliyorsun. --- spoiler ---bu oyunu hikayeye dikkat etmeden, sağdan soldan göz kırpan ayrıntılara göz gezdirmeden, adeta sığır gibi oynayacaksanız kesinlikle oynamayın.
(sinek kral - 3 Haziran 2014 10:16)
bazı subtextlerini belirtmek istediğim oyun.--- spoiler ---öncelikle, klişe ve basit ama evet, helikopter kazasında aslında ölüyoruz. oyundaki dünya, hem yaşanmış şeylerden, hem yaşanılacak(hayali) şeylerden, hem de o yaşanmış şeylerin walter'ın zihni tarafından kirletilmiş halinden oluşuyor.oyundaki ağaçları geçtikten sonra arkamızı dönüp tekrar ağaca bakarsak, öldüklerini görüyoruz(ben milletin yalancısıyım). burdaki mesaj da şu sanırsam: "ölümü getiren sensin walter. her attığın adım bir ölüm."oyunda gözleri karartılmış insanların olduğu billboard'lar var. bu billboard'lar insanların ve walter'ın etraftaki korkunç gerçeğe gözlerini kapatmalarını ifade ediyor(ben milletin yalancısıyım). ama bana kalırsa o siyahlıklar daha çok oyulmuş göz gibi, yani onlar kendileri gözlerini kapatmıyorlar da kör ediliyorlar.oyun içerisinde, sahnelerden sahnelere geçişte eğer ekran kararıyorsa o olay gerçekten yaşanmıştır. aksine beyaza geçiş oluyorsa, bu demektir ki walker ya halüsinasyon görüyordur, ya da kendisine yalan söylüyordur.(ben milletin yalancısıyım) örnekler:1. helikopter kazasından sonra ekran kararıyor, bu gerçekti.2. oyunun başındaki(uçağın olduğu yer) yardım çağrısı walter'ın kahraman olma fantezisinin ürünüydü. çağrı gerçekti ama oraya vardığımızda yaşayan birinin olması, ve onu kurtarma girişimimiz hayal ürünüydü. sadece bizden bağımsız bir yaralı vardı, onu da konuşturduk.3. eve döndüğümüz sonda ekranın beyaz olması walter'ın eve gitmeyi düşlediği anlamına geliyor.takım arkadaşlarımızı öldürdüğümüz halüsinasyonlara gelirsek, bunlar da aslında walker'ın kendini kahraman hissetme biçimi. görüldüğü gibi, konrad'a tek kaldığımızda ulaşıyoruz, bu walker'ın "tek başıma, konrad'ı o cehennemde öldürerek dubaiyi kurtardım" hayali. ben lugo'yu öldürdüğümüzü hatırlamıyorum, yani lugo ölmeden önce. fakat adams'ın suratını parçalamıştık. o kısmı şöyle de düşünebiliriz: fosfor sahnesinde lugo'yu susturup walter'a destek veren adams'dı. bu yüzden kendini suçlamak yerine, o kısımda suçu ona atıyor olabilir. fakat bir de şöyle bir şey var ki, fosfor sahnesinde sivilleri öldürdükten sonraki sahneye geçiş beyaz 'kararma' ile gerçekleşmişti. bunu nereye bağlarsınız bilmiyorum, belki de aslında walter sivilleri öldürdüğünü biliyordu..şu sahne zaten tamamen mezar. gökdelene, bir kişiye, yani konrad'a ulaşmak için dubai'yi nasıl da mezarlığa çevirdiğini simgeliyor, gökdeleni mezarlardaki latin haçı olarak görebiliriz. walter için konrad, kendini suçlu hissetmeme yolu, yaptıklarını savunma biçimi, hatta suçluluğunun kişileştirilmiş hali.adams ve walter'ın helikopter kazasında ölmesine rağmen, sanırım lugo bundan önce öldü. walter ve adams helikoptere binerken lugo koruma ateşi açmıştı, o sıra lugo'yu arkada bıraktılar diye düşünüyorum. walter ne kadar öyle hatırlamasa da. çünkü ilerde walter lugo ile ilgili şu sözün geçtiği bir halüsinasyon görüyordu: "beni ölüme terk ettin". ve ayrıyetten destekleyici olarak şunu da fark ettim şimdi, oyunun başındaki helikopter sahnesinde lugo yok, halbuki ikinci seferde lugo sniping yapıyordu, "we've got company" diyordu.final sahnesinin olayı ise şu, ya walter konrad'ı vuracak, ya da konrad walter'ı. buradaki konrad aslında 'vicdan'. walter ya vicdanını öldürecek(ti), ya da vicdanı onu. sonlardan birinde vicdanını öldürüp eve dönüyordu, ve sahnenin ardından ekran beyazlaşıyordu. ikinci sonda ise vicdanı onu öldürüyordu, doğrusu intihar ediyordu, ve ekran kararıyordu(aslında böyle ölmedi ama walter'ın fantezisi de değil anlamında sanırım). diğer sonlar biraz daha kompleks ve ucu açık olduğu için bir şey demeyeceğim şimdilik, yağşamlar..--- spoiler ---
(neroem9 - 22 Ekim 2014 06:12)
bir bölümde gökdelenin alt katına inmeniz gerekir ama kullanacağınız merdivenlerde iki asker sizden habersiz nöbet tutmaktadır.şimdi sözlerini tam hatırlamadığımdan türkçe yazacağım;+ sakızın var mı?- he kalmıştı bi tane. buyur kardaş.+ ha son sakızınsa kalsın o zaman. son sakızını isteyemem.- al hacı al. önemli değil.e amk oldu mu şimdi? merdivenin ağzındaki duvara pıstım, elimde susturuculu m4'le bekliyorum. biliyorum ki o adamları vurmam ve ilerlemem gerekiyor ama vicdanım bırakmıyor. niye? çünkü bir çok filmden daha gerçek bir oyun yapmışlar. npc'lere hayat vermişler. kıyamıyorsunuz.http://www.youtube.com/watch?v=hnhpmjbgkxa
(sinek kral - 26 Ekim 2014 00:18)
Yorum Kaynak Link : spec ops the line