Süre                : 2 Saat 35 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Eylül 2018 Çarşamba, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Aksiyon,Biyografi,Tarih,Savaş
Taglar             : genel,savaş,Trajedi,Amerikan,Tarihi
Ülke                : Filipinler
Yapımcı          :  TBA Studios , Artikulo Uno Productions , Globe Studios
Yönetmen       : Jerrold Tarog (IMDB)
Senarist          : Rody Vera (IMDB),Jerrold Tarog (IMDB)
Oyuncular      : Paulo Avelino (IMDB), Carlo Aquino (IMDB), Arron Villaflor (IMDB), Mon Confiado (IMDB), Jeffrey Quizon (IMDB), Alvin Anson (IMDB), Gwen Zamora (IMDB), Che Ramos (IMDB), Rafael Siguion-Reyna (IMDB), Benjamin Alves (IMDB), Arthur Acuña (IMDB), Jojit Lorenzo (IMDB), Tomas Santos (IMDB), Empress Schuck (IMDB), Carlo Cruz (IMDB), Ronnie Lazaro (IMDB), RK Bagatsing (IMDB), Jason Dewey (IMDB), Miguel Faustmann (IMDB), E.A. Rocha (IMDB), Roeder (IMDB), Robert Seña (IMDB), Matt Evans (IMDB), Cedrick Juan (IMDB), Karl Medina (IMDB), Stephanie Sol (IMDB), Billy Ray Gallion (IMDB), Gabby Padilla (IMDB), Hans Eckstein (IMDB), Brian Wilson (IMDB), Ethan Salvador (IMDB), Bret Jackson (IMDB), Tony Ahn (IMDB), Christopher Aronson (IMDB), Jan Crezul Balodong (IMDB), Perla Bautista (IMDB), Dan Cade (IMDB), Kevin Limjoco (IMDB), Dennis Marasigan (IMDB), Leo Martinez (IMDB) >>devamı>>

Goyo: Ang batang heneral (~ Untitled Gregorio Del Pilar Biopic) ' Filminin Konusu :
Amerikalı genç bir kadın olan Greta (Lauren Cohan), İngiltere'nin kalabalık yerleşimlerinden uzak bir köyünde 8 yaşındaki bir erkek çocuğuna dadılık yapmayı kabul eder. Ancak bir sorun vardır, bakıcılık yapacağı çocuk gerçek boyutlarda bir porselen bebektir. Aile, 20 yıl önce kaybettikleri çocuklarının acısını hala üzerinden atamamıştır. Ancak Greta'nın uyması gereken çok keskin kurallar bulunmaktadır. Ne var ki Greta bu kuralları çiğner ve oyuncak bebek, hayatında karşılaştığı en büyük kabus olur.





Facebook Yorumları
  • comment image

    filmin militarizme ince ayar döşediği gayet su götürür bir kritiktir.buster keaton'ın canlandırdığı karakterin esas mesleği makinistliktir,kendisi bu meslekle güneye daha faydalı olacağı düşünülerek askere alınmamıştır oysa film ilerledikçe keaton john rambo'ya rahmet okutacak kadar faydalı işler yapar ve teğmen ilan edilir,nihayet asker kaydı yapılacakken kendisine mesleği sorulur,kahramanımız kızı kurtarıp düşmanı helak ederken her nevi inceliğine başvurduğu esas mesleği makinistliği bir kenara atar,mağrur bir pozda cevap verir:"asker!"...bu sahnede yunus bülbül'ün "ben de asker oldum anne" isimli sevimli çalışmasına benzer bir estetik sezdirilmektedir.

    ayrıca kadın ve erkek arasındaki ilişki erkek lehine cinsiyetçidir.döver de sever de yaklaşımının olumlandığına yer yer tanık oluruz.trendeyken buster'ın kadına -şaka yollu veya sinirlenerek,belirsiz- tokat atıp sonra sarılıp öptüğü sahne buna örnek gösterilebilir.

    filmin kuzey güney savaşıyla ilgili tarafsız anlatımı sözkonusudur,lakin militarizm eleştirisi yapmakla uzaktan yakından alakası yoktur.


    (yeramyan - 29 Aralık 2009 14:56)

  • comment image

    keaton'ın güneyli komedisidir.
    doğrusu benim amerikan iç savaşına dair izlediğim, sanırım, ilk komik güneyli filmdir.
    kuzeyli ve komik olanlara, güneyli ve trajik olanlara alışkınım ama doğrusu güneyli ve komik olanını ilk kez izledim.

    keaton'ın filminde griffith in bir ulusun doğuşu filminde olduğu gibi traji komik bir güneylilik ve ırkçılıktan söz etmek mümkün değil elbette fakat filmde hiç siyah yoktur.

    üstelik keaton chaplin gibi savaşla dalga geçmemiş onun bir parçası olmak için çaba sarfetmiş.
    keaton ırkçı mıydı eğer öyleyse yıllar sonra beckett'la nasıl çalıştı? bunlar aklıma gelen ilk sorular.

    amerikan iç savaşı iki sermaye grubu arasında bir savaş olduğuna göre acaba the general olan tren, kapitalizm ve teknolojiyi temsil ederek savaşın arzu nesnesini mi sembolize etmektedir?

    peki ya dreamers'da chaplin ve keaton karşılaştırmasının anlamı nedir?


    (louisemichel1871 - 3 Temmuz 2012 17:19)

  • comment image

    en sevdiği şey vagonların üstünde dolaşıp, nasıl çekildiğine her daim hayret ettiğimiz mükemmel sahneler kotarmak olan buster keaton'ın, vagonların üstünde en çok dolaştığı filmi ve başyapıtlarından biri. baştan sona yüzünüzde bir gülümseme, hayranlık ve merakla izliyorsunuz. sene 1926 idi ve sinemada müthiş şeyler oluyordu.


    (ianism - 12 Ekim 2013 04:49)

  • comment image

    buster keaton'ın sanat eseri olan filmi. nasıl yaptın diye diye bir ömür çürütebilecek kadar değerli bir film. kendisinin 1926 yılında yaptığı bu filmi, şu şartlarda türkiye'de çekmeniz, neredeyse imkansız. arada tam tamına 88 yıl olmasına rağmen, bu filmi türkiye'de çekemezler.

    kilometrelerce ray döşenmiş olmasından tut, yerinde aksiyon sahneleriyle, canonball'ları ile müthiş ötesi bir film. sessiz film izleyebiliyorum diyen herkesin, zevklen izleyeceği bir film. o kadar da eminim.


    (kopuksenaryoo - 14 Nisan 2014 02:37)

  • comment image

    hollywood'un etkisinin neden bu kadar büyük olduğunun yegane göstergesi olan film. sinemanın emekleme döneminde sen kalk öyle sahneler çek ki matrix yanında hava civa kalır. dikkatinizi çekerim o zaman ne bilgisayar var ne özel efekt. o köprünün yıkılma sahnesinde gerçekten yıkılıyor köprü yani çektin çektin çekemedin bi daha köprü inşa etmen lazım. o kadar kovalamaca sahnesi ki arabayla değil trenle yapılıyor.
    yani diyeceğim şu ki amerika başından beri bu sektöre destek veriyor. sebebi tabiki sadece sanata katkı değil. adam 2014 te bile bütün dünyaya özgürlük heykelini satıyor. biz de alıyoruz.
    savaşların artık topla tüfekler yapılmadığının kanıtı, öncüsü film.
    artık para ve düşünceler var savaşmak için.
    ha bazı 8. dünya ülkelerinin elinde hala silah savaşıyorlar o ayrı.


    (jean iago - 4 Mayıs 2014 01:39)

  • comment image

    buster keaton'ın bu filminin bir önemi de epic bir film olmasıdır. film gerçek bir olaydan yola çıkmıştır. bu film o zamana kadar yapılmış en nesnel tarih yaklaşımına sahiptir. işin garibi de tabi ki bu yaklaşıma sahip olan filmin aslında komedi, dünyanın en komik filmlerinden biri, olmasıdır.

    tarihi irdeleyen başka bir yönetmen için (bkz: d w griffith) , her ne kadar yanlış olsa bile.


    (gelberi - 2 Eylül 2004 20:30)

  • comment image

    buster keaton'ın başyapıtı sayılabilecek filmi. sherlock jr gibi güzel bir filmden iki yıl sonra, 1926 yılında yarattığı bu film komediden çok daha öte, başarılı aksiyon sahneleriyle şaşırtır. iç savaş yıllarını anlatan bu filmde dublör kullanmadan çekilen aksiyonlu sahneler ile buster keaton'a bir kez daha şapka çıkarılır.


    (ne bicim kek bu - 6 Nisan 2016 16:33)

  • comment image

    1926 tarihli bu filmin bir diğer özelliği de sinema tarihinin en pahalı sahnelerinden birini içeriyor olmasında. kuzeylilerin güneye ulaşmak için kullanması gereken köprüden buharlı trenle geçtiği sırada köprü çöker ve koca tren nehire düşer. tek seferde ve tek planda çekilen bu sahne toplam 20 saniye kadar sürer ama etkisi halen devam eder. hatta öyle ki trenin enkazı 1940'lara kadar dere yatağında kalır ve turistlerce akın akın ziyaret edilir.

    işte o sahne https://www.youtube.com/watch?v=xlgl8aetnqc


    (lairocse - 3 Aralık 2016 20:45)

  • comment image

    buster keaton hakkindaki su videoyu izledikten sonra basina oturdugum ve kahkahalara boguldugum saheser.

    oyunculuk tarzi olarak bir baska usta charlie chaplin'le arasinda ciddi fark varmis. (sadece bu filme dayanarak konusuyorum elbette.) chaplin buyuk oynar, jestlerini ve mimiklerini gosterirken keaton daha sade ve dogala yakin bir oyunculuk sergiliyormus. ornegin filmin basinda keaton'un oynadigi johnnie, pesinde iki cocuk oldugu halde sevdigi kizin evine gider. bu arada sevgilisinin yanindan gecer ama fark etmez. (cunku kiz bir kose basindadir, goremez.) kiz da takip eder sevdigi adami. johnnie kizin evine gelir, kapinin onunde ustune basina ceki duzen verir, kapiyi calar ve tam o anda arkasindaki sevgilisini fark eder. tepkisi, boyle bir durumda verilebilecek bir tepkidir, abartisiz. chaplin ayni sahneyi cekse, kizi gordugu anda korkudan yerinden sicrar, yanindaki cocuklardan birinin kucagina ziplar, sonra sicacik gulumsemesiyle zarif bir sekilde yere iner.

    keaton'un ifadesiz surati, ciddi gorunusu de komedi unsurunu korukleyen baska bir etkendir. ornegin keaton'un trenle kendi lokomotifini kovaladigi sahnelerde kuzeyliler arkadaki treni durdurmak icin once vagonlardan birini cozerler. johnnie bir sure onunde vagon oldugu halde gider, sonra bir makas yardimiyla vagonu diger hatta alir. tekrar lokomotife biner, yola cikar fakat vagon ilerdeki makastan tekrar onune gecmistir, fark etmez. tekrar onun baktigindaysa ayni hatta ilerledigi vagonu gorur. buradaki bakis inanilmazdir. ondekiler, bu sefer arkadaki treni yoldan cikarmak icin raylara kutuk atarlar. johnnie kazana odun attigi sirada ondeki vagon bu kutuge carparak devrilir. johnnie tekrar onune baktigindaysa bu kez vagon yoktur. ayni surat ifadesiyle seyirciyi tekrar guldurur.

    sessiz sinemayi seviyorsaniz ve bu filmi izlemediyseniz kacirmamaniz gerekir.


    (al bundy vs el kaide - 25 Temmuz 2017 04:12)

  • comment image

    bol bol tren görüntüsü izleyebileceğiniz, kuzey güney savaşında bir makinistin aşkını ve hikayesini anlatan, nostaljik -siyah beyaz, sessiz-, hafif bir film.
    bugün film festivali bağlamında atlas'taki gösterimi, müziklerini orkestra * canlı çaldığından keyif vericiydi. yer yer sıkıcı olmakla beraber siyah beyaz ve sessiz filmler, bu filmlerde abartılı oyunculuğun ve mimiklerin, sürekli müziğin kullanımı bence çok hoş. insanı olduğu zamandan alıp başka bir zamana götürüyor.
    film festivalinin orkestra ile siyah beyaz film gösterimleri bence kaçırılmamalı, gerek geçen sene damgalı kadın, gerekse bu yıl general müziğin canlılığının verdiği ayrı, biraz büyülü ve nostaljik bir ruh hali içerisinde izlendiler ve bence çoğu filmden bu farklılık yüzünden daha güzeldiler.


    (pati - 8 Nisan 2005 00:23)

Yorum Kaynak Link : the general