Taare Zameen Par (~ Yerdeki yıldızlar) ' Filminin Konusu : Her Çocuk Özeldir, problemli bir çocuk ve onun hayatını değiştiren bir öğretmenin hikayesini anlatıyor. 8 yaşındaki Ishaan Awasthi, hiç kimse tarafından taktir edilmeyen bir çocuktur. Okulda dersleri kötüdür, üstelik arkadaşları ile de sık sık kavga eder. Arkadaşları, öğretmenleri ve ailesi tarafından dışlanan Ishaan, ailesi tarafından disipline sokulması için yatılı okula gönderilir. Burada da durum pek farklı değildir. Ta ki resim öğretmeni Ram Shankar ile yanışana kadar. Ishaan’ın çok mutsuz ve yalnız bir çocuk olduğunu fark eden Ram, bunun nedenini araştırmaya başlar. Onun aslında çok özel bir çocuk olduğunu anlayan öğretmen, sabır ve özenle Ishan’ın kendisini bulmasına yardımcı olur.
WALL·E(2008)(8,4-884324)
Babam ve Oglum(2005)(8,4-63843)
Up(2009)(8,3-825223)
Chak De! India(2007)(8,2-65030)
Andaz Apna Apna(1994)(8,2-45338)
English Vinglish(2012)(7,8-34272)
Veer-Zaara(2004)(7,8-49159)
Amar Akbar Anthony(1977)(7,5-5681)
Golmaal: Fun Unlimited(2006)(7,4-12890)
Jab Tak Hai Jaan(2012)(6,7-52301)
Isi Ka Naam Zindagi(1992)(6,0-549)
aamir khan'in yapimciligini, yonetmenligini ve oyunculugunu ustlendigi film. disleksik bir ogrencinin resim ogretmeni sayesinde 'normal' dunyaya uyum saglamasi gibi basit bir hikayesi var. ama cocuk cok seker, aamir khan o saca ragmen hep hos, sarkilar guzel, animasyonlar sahane. aglak seyirciye uyari: bol mendil lazim.
(tramell - 30 Ocak 2008 16:36)
bollywood'un oscar'i sayilan filmfare odulleri'nde bu yil parlayan film;aamir khan en iyi yonetmen, filmin kendisi en iyi film, basroldeki kocaman disli sevimli ufaklik darsheel safary elestirmenlerin en iyi erkek oyuncu odulunu aldi.. fena halde izlenesi bir atipik bollywood urunu.
(rumpelteazer - 28 Şubat 2008 14:21)
gösterime girmesinin 9 ay sonrasında ancak dvd'sini edinebildiğim ve tam anlamıyla "olmuş" olduğuna karar verdiğim film. (taare zameen par, hintce "yerdeki yıldızlar" demek..)çok açıkça, aamir khan'ın oyununda ne oyunculuk adına, ne "entertainership" adına pek bişey bulamasam da, adamın bulaştığı işler açısından giderek güzelleşen bir sinema vizyonu var diye düşünüyorum, özellikle bu filmin öncesinde yaptığı rang de basanti'yi hesaba katarak. darsheel safary bir debut için fazlasıyla iyi. zaten ağlayan çocuklara hiç dayanamam, inceden inceden ağlattı piçkurusu. amerikan sinemasında çoktan keşfedilmiş bitirilmiş bi konsept olsa da "öğrencinin hayatını değiştiren öğretmen", hint sinemasında böyle özenli yapılmış bir örneğini görmek memnun ediyor insanı. sonuç hiç de boşa harcanmış bir 2 saat 40 dakika değil.. ayrıca şarkılara, özellikle ilk yarıdakilere, susup sadece şapka çıkarmak istiyorum.
(rumpelteazer - 20 Eylül 2008 00:46)
bir disleksik olarak sadece 4 unsurunu biraz değiştirdiğinizde benim hayatıma ulaşmış olacağınız film.çoğu sahnesini izlerken ne olacağını tahmin ettiğimden film olarak çok keyifli değildi.tabi bir de olağan olarak gerçekleştirdiğim çoğu şeyin bir başka disleksik tarafından gerçekleştirilmesini izlemek ayrı bir durum.
(thebug - 19 Şubat 2011 11:15)
bir acayip güzel film. hint filmlerine olabildiğince mesafeli duran ben, ülen acaba yanlışlardamıymışım? diye düşünmekten kendimi uzun süre alamamıştım. öyle güzel bir film.
(gurur - 2 Mayıs 2011 02:22)
gittikçe bir bollywood ve aamir khan tutkunu olmama neden olan güzellik.(bkz: every child is special)
(epifunny - 10 Haziran 2011 03:08)
yıllık ağlatır insanı. net. zaten aamir khan ağlarken ağlamamak ne mümkün.
(kshatriya - 16 Ağustos 2011 18:50)
yine çok etkileyici bir aamir khan filmidir. 3 idiots ve fanaa'dan sonra izlediğim 3. khan filmi ve her biri birbirinden güzel. ufkumuz hollywood'da olduğu sürece bu tarz filmleri ıskalamamız kaçınılmaz.
(cerberus 71 - 12 Eylül 2011 21:04)
mutlaka izleyin, izletin. benim gibi hint filmlerine, araya giren danslı şarkı sekanslarına karşı önyargılıysanız bile izleyin, sonunda pişman olmayacaksınızilkokul üçe kadar sınıfın silik asosyal en arka sıra öğrencisiyken, resim öğretmeni doğaüstü annem ve insanüstü özverili ilkokul öğretmenimin çabaları ve destekleri sayesinde etrafındaki görünmez balonu yıkmış, öss ilk yüz derecesi bile yapmış popüler bir adama dönüşmüş bu kardeşinizin gözünden yaş getirmiş enfes bir filmdirbizim durumumuz da hindistan'dan çok farklı değil. "aklın varsa" doktor, mühendis olman gerek. aklın yoksa diğer meslekleri düşünürsün. üniversite giriş sınavındaki puanına göre hayatını şekillendirirsin. bu kardeşiniz iki popüler mühendislik dalı arasında bile bi insanın hayatını cehennemden cennete çevirebilecek denli büyük farklar olduğunu gördü. şimdi kovuğunu bulmuş bir şekilde ikincisinde başarıyla ilerliyorbırakın çocuklar ne seviyorlarsa onu yapsınlar. sizin yapmanız gereken onlara arayışlarında rehberlik etmek, mümkün olan her branştan deneyimin tadına baktırmak, ve en sevdiğinde cesurca ilerleyebilmesi için yüreklendirmek. işini severek yapan insan işini iyi yapar. ve işini iyi yapan azimli bir insanın hiçbiryerde hiçbirzaman sırtı yere gelmez merak etmeyinfilmdeki şarkıda dediği gibi :"sen güneşsin, sen nehirsinak şimdi, yükseklere uçamacını bulacaksınmutlu olduğun yerde"kendime not: ileride buraya çok daha uzun bişeyler yazmam lazım
(uzun house efendi - 2 Mart 2013 21:50)
--- spoiler ---filmdeki herkesi etkileyen hiçbir şey beni etkilemedi sanırım. ne çocuğun beni göndermeyin diye beceriksizce ağlaması, ne sinirli çıkışları, ne annesinin çocuk için üzülüp kahrolup ağladığı sahneler, ne uyuz ve anlayışsız hocalar, ne de çocuğun hayal gücünün yansıtılış şekli.benim oturup ağladığım tek sahne o çok sevgili hocanın gelip herkesi eğlendirirken çocuğun bir köşede oturması oldu. çünkü o duyguyu çok iyi biliyorum. --- spoiler ---okulda diğerlerinin başarabildiği bir şeyi yapamamanın ne olduğunu o kadar biliyorum ki... herkesin eğlenmesine boş boş oturmasına izin verildiği saatlerde ben okumamı, yazmamı ya da matematik problemlerimi bitiremedim diye bir köşede tek başıma oturduğumu çok iyi hatırlıyorum. hocanın sürekli bu çocuk istemiyor, anlamıyor, başarısız, tembel, çok konuşuyor, yerinde durmuyor dediğini asla unutmadım.ah ne kadar nefret ederdi benden! diğer tembellerden de farklıydım; çünkü biraz destekle veya daha fazla zamanla yapabiliyordum. dinlediğim ya da çizilmiş şeyleri anlayabiliyordum. emek vermek gerekiyordu. ailemin ilgisi ve çabası yüzünden beni tamamen sürgüne de yollayamıyordu. tam bir baş belasıydım yani.duramazdım yerimde, hep konuşmak isterdim. hep soru sormak. matematik yapamazdım, yazıları da kopyalayamazdım. bir sürü işlem hatası ve imla hatasıyla doluydu yazılarım. hala öyle... o yüzden hoca herkesi ödüllendirirken ben o tembel ve azılı öğrencilerin de içine almadığı için başka bir köşede yalnız kalırdım.ne kadar istemiştim, ilkokul öğretmenim beni de sevsin diye, ailem de herkese bizim kızımız başarılı, her şeyi şıp diye anlayabiliyor desin diye. nefret ettiğim ve yapamadığım halde tiksine tiksine çalışırdım. ağlaya ağlaya o ödevleri yaptığımı asla unutmayacağım ben.hala dört işlem yapamıyorum. hala düzgün cümleler kuramıyorum. yabancı dil öğrenmek kabus gibi. yeni kelimeleri karıştırmadan yazmak için elim alışana kadar kaç kere yazdım bilmiyorum. üniversite bitiyor el yazım yeni yazmaya başlayan ilkokul çocuğununkinden farksız.insanlar o kadar duyarsız ki... hocalarım asla anlamadı. hep yaramaz, asi bir çocuk olduğumu ve kendini beğenmiş olduğumu söylediler. oysa oturup çalışsam profesör bile olurmuş benden.işittiğim azarlar, bu çocuktan bir şey olmazlar, haddi hesabı yok yani.matematiği anlamayacak kadar salak olduğuma ve iq'umun yetmediğine inandım yıllarca. sırf bu yüzden fen bile okumadım. yıllarca yabancı dil dersleri kabusum oldu, daha anadilini düzgün yazıp konuşamayan biri nasıl yabancı dil konuşsun ki?bir tek lise sonda bir matematik hocam benimle çalışmayı kabul etti, herkes sözelden girsen daha iyi diyordu. asla unutmayacağım o kadını; çünkü sen matematikte başarılısın; tek sorunun dört işlem yapamaman, dedi. anlamaman ve salak olmanla alakalı değil.ki ben şanslı insanlardanım, özel okula gittim ilkokuldan sonra; ona rağmen hiçbir danışmanım neyim olduğunu pek anlayamadı. düşünün dünyanın geriye kalanında şanssız çocukların ne acılar çektiğini. ve ne kadar kırıldıklarını.edit: şimdi bir de defterleri görünce aklıma geldi... benim de defterlerim, yazılarım, ödevlerim bana hep kıpkırmızı düzeltmelerle gelirdi. nefret ettim kırmızıdan. renkli kalem kullanırken bile hep farklı renkleri seçerdim. hala kırmızı renkli kalem kullanmam. ve kullanacağımı da sanmıyorum.
(candyline - 3 Nisan 2013 20:37)
Yorum Kaynak Link : taare zameen par