Gorko! (~ Kiss Them All!) ' Filminin Konusu : Gorko! is a movie starring Yuliya Aleksandrova, Anastasiya Dobakhova, and Egor Koreshkov. Progressive and talented Natasha and Roma dream of a European wedding by the sea - but Natasha's stepfather procured a different scenario....
Zvonite DiKaprio!(2018)(6,9-102)
Prazdnik(2019)(6,0-326)
"gözlerimiz farklı bir karışım olan gözyaşıyla, göz kapaklarıyla, korunmasındaki estetiğiyle, görme esnasında gerçekleşen olaylarla eşsiz, mükemmel bir tasarıma sahiptir. tüm bu olayların kusursuz bir şekilde işlemesi elbette ki doğanın marifeti değildir. gözdeki tasarım herşeyin rabbi olan allah'a aittir...şükürler olsun rabbim, şükürler olsun"rabbim, gozyasi bezlerimdeki bir sorun nedeniyle gozum fazlasiyla kuru, tabakalardan birinin fazla ince olmasi yuzunden isiga karsi asiri hassas, kapaginin ici iltihaplaninca korunmasinda estetik mestetik kalmiyor. genetik olarak goz tansiyonuna yatkinim, mercegimi basbayagi kotu yapmandan dolayi 3.5 derece miyop, gozumun yumurta gibi olmasindan dolayi 1 derece astigmatim, ilerde nasip eylersen katarakt da eklenecek. koca elektromanyetik spektrumun got kadar bir kismini bile dogru duzgun goremeyen bu aletin optik zoom'u yok, gece gorusu rezalet (kim bilir kac tane atam bu yuzden luzumsuz yere acilar icinde oldu, ama tabi sen onlari da cok seversin, sakasina oldurdun, simdi yanindalardir), gorus alani dar ve frames per second'i dusuk. hadi bunlari gectim, uc boyutlu dunyadan gelen fotonlari, malzemeden calmak icin olsa gerek, iki boyutlu bir retinaya dusurup, sonra beyinde signal processing yaparak uc boyutlu goruntuyu tekrar olusturmaya calisan, yani dunya kadar bilgi kaybina ugratan oldukca dangalak ve verimsiz bir sistemi dizayn ettigin, bize bagisladigin icin sukurler olsun rabbim. hakkaten de hersey pek mukemmel, pek kusursuz.allah cezani vermesin.edit: soyle bir yorum geldi: "gördüğün için şükretmeyi denedin mi hiç?"yani "o kadar mukemmel ki" den, "sen gorebildigine sukret"e mi donduk? kor olmadigima cok memnunum ama konu gozumuzu sevip saymak, onu sadece dunya optometristler gununde (ramazan 14) hatirlamanin ne kadar buyuk bir vefasizlik oldugunu anlamak degil, "o kadar kusursuz ki ancak evreni yaratan sonsuz gucteki bir tanri'nin eseri olabilir" gorusunu elestirmek. sadece gozun degil butun organlarimizin, hatta tum ekolojik sistemlerin ve hatta galaksilerin bu kadar kusurunu her gun tecrube ediyorken ve tum bu yapilarin evrim cizelgelerini az cok anlamisken, bu argumanin komik oldugunu anlatmak.bu ates dedigin kati degil, sivi degil, gaz degil. oyle mucizevi birsey ki olsa olsa olimpostaki tanrilarin isidir, prometheus da onlarin kulu ve elcisidir. efendim, sacma mi? ates bir madde hali degil basit bir exotermik kimyasal reaksiyon mu? canim, sen kisin usumedigine, pismis yemek yiyebildigine sukretmeyi denedin mi hic?
(immanuel tolstoyevski - 6 Mayıs 2010 21:41)
camurun insan bedeni haline geldigine inanan ama buna inanmayanlar var, ustelik evrim insanin maymundan geldigini soyler saniyorlar israrla.
(guru - 15 Mart 2011 00:57)
evrim teorisine inanmayanlardaki en büyük mantık hatası, evrim teorisini bilenlerin buna "inandıklarını" sanmaları. evrim teorisine inanılmaz, evrim teorisinin gösterdiği bilimsel gerçekler "görülür". cahilsen, bakmasını bilmiyorsan, ya da kafan çalışmıyorsa bu evrim teorisinin sorunu değil, senin sorunun.
(kimi raikkonen - 20 Eylül 2011 13:15)
[ulen bir kere de suraya bakmadan yatayim]kimin troll oldugunun belli olmadigi bu hassas gunlerde repunk ve mavi416 normal gozuktuklerinden onlarin dediklerine cevap vereyim: 1) "dünyanın bir yerinde insan evrimleşirken, insana benzemeyen ama yine insan gibi akıllı bir varlığın neden evrimleşmediğini açıklıyor mu"aslinda bunun daha iyisi var: insana benzeyen ve o kadar akilli bir varligin evrimlesmesi. yani sen, ben, homo sapiens genel olarak. cunku biz ortaya ciktigimizda hali hazirda "insanlar" vardi (neandertal), onlarin acisindan yabanci biziz yani. hani i am legendda vampirlerin acisindan insanin canavar olmasi gibi (bu saatte bu kadar analoji). atalarimiz dagdan gelip bagdakini kovmuslar, herifleri yiyip bitirmisler. evrim teorisini kabul etmeyenlerin de zaten bu neandertaller icin ne dusunduklerini merak etmisimdir hep, herhalde ayri bir tur olarak kabul etmiyorlar onlari. neyse, bu ortada tek bir zeki tur kalmasi neredeyse zorunluluk, eninde sonunda biri ayakta kalacak, cunku ayni kaynaklar icin mucadele ediyorlar. ve biri digerine gore biraz daha dogurgan olsa, biraz daha sitmaya bagisikli olsa, biraz daha grupca avlanmayi becerebilse, yani yuzde 1 daha iyi olsa, 100-200 nesil icinde digerinin nesli tukenecek. nufus olarak belli bir kritik esik asildiktan sonra da zaten o tur tum gezegende exponential bicimde dominant hale geliyor ve kendine baska bir tehdit cikmasini sonsuza kadar engellemis oluyor. yani biz buzul cagi gibi badireleri atlatip, kisa zamanda yeterince yayilarak, neandertallere yaptigimizi bize yapmasi olasi tum rakiplerin evrimsel olarak onunu kestik, kokunu kuruttuk, ocaklarina incir agaci diktikbir de insanlarda soyle bir yanilgi var: "evrim surekli daha iyiye gider, surekli daha zeki varliklara yolacar, oyleyse insani da gecen birseyler olmali". yok boyle birsey. bilinc ve zeka muhtemelen tamamen yan etki olarak ortaya ciktilar, yoksa mutlak sonuc degiller. hatta zeka evrimsel acidan bir dezavantaj bile olabilir. yani bunalima girip intihar eden, sevmedigi icin cocuk yapip uremeyen, dogada olmayan abidik gubidik seyler ugruna (din, milliyet, soyluluk) birbirini kesen, nukleer silahlarla sidik yarisi yapabilen bir turuz sonuc olarak; oysa bir hamambocegi bunlara kafayi yormuyor, varsa yoksa adapte olayim, ureyeyim, gen havuzumu cesitlendireyim, nesilden nesile aktarayim, bunlar adamin derdi. bir virus ondan da basarili. tabii biz yarin oburgun baska galaksilere yelken acabilirsek nanik yapariz o zaman bunlara "siz hala ananizin habitatinda mi evrimlesiyorsunuz?" diye.2) "doğada milyonlarca tür ve her zeka seviyesinde bir canlı bulunmasına rağmen insana en yakın canlı olduğu söylenen yunusla insan arasında da uçurum var...en ilkel insanla dahi çok büyük uçurum var"zaten yukardakilerin cogu buna da cevap olusturuyor (birkac tur zeki primat vardi, biz hayatta kalaninin torunlariyiz ve illa zeki olan daha cok evrimlesmis, daha iyi evrimlesmis diye birsey yok) ama bir yeni nokta var dikkat cekecegim. dnanin %96-98'inin benzestigi sempanze dururken yunusu bosverelim. sempanzeye dil ogretebiliyorsun, bayagi takiliyor insan gibi. insana da birsey ogretmez, dogada birakirsan, mala baglar. yani kultur olmadan, ikisinin da arasinda cok fark yok. ama biraz kultur isin icine girdi mi, insan farki cok aciyor. aradaki cok kucuk bir yapisal farklilik, disardan gelen bir etken yardimiyla buyuk bir nihai farka neden oluyor.bizim beynimiz non-lineer sistemleri anlamada pek elverisli degil (aranizdan bir mumin olurse allah'a sorsun niye bizi diferansiyel denklemleri cozecek sekilde yaratmadigini) ama o ufak yapisal farklilik, ornegin her noronun 8 bin yerine 10 bin baglanti yapabilmesi, toplam karmasikligi katbekat arttirabiliyor. bu ufak yapisal avantaj, her nesilde katlanarak buyuyor cunku artan bilinc, kulture yolaciyor ve kultur de bir sonraki neslin beyninin daha da karmasiklasmasini sagliyor, guzel bir dongu oluyor. dolayisiyla internette yazi yazan bir turle, hayvanat bahcesinde bokuyla oynayan bir tur arasinda dunyalar kadar fark varmis gibi gozukse de, bu nesillerce bina edilmis kulturun ve bilincin non-lineer yapisinin yarattigi bir yanilsama sadece. ise bilincin karmasikligi yonunden degil de genetik farklilik olarak bakarsak, aramizdaki azicik yapisal farkin bile bu kadar degisiklik yaratmasi soyle aciklanabilir: sadece gen sekansi muhim degil, hangi genin ne zaman aktive olacagi da muhim. yani bir nevi "topu topu 7 nota var, kac farkli muzik olabilir ki" sendromu. notalar ayni, ama zamanlama biraz farkli olunca (o zamanlamayi kontrol eden genlerden biri degisince mesela) muzik de cok farkli oluyor.3) "fosil kayıtları yetersiz ve bir biriyle ilintili değil"bu da nasil bir ozguvense, butun fosil kaydini incelemek lazim su genellemeyi yapmak icin. yan ne bileyim, suna baktiniz mi mesela: http://www.talkorigins.org/…hological_intermediates amazondan sunu gordum simdi: http://www.amazon.com/…il-record-2-no/dp/0412393808 . allah'tan 20 sene eski, yoksa 864 sayfaya da sigdiramazlardi. sirf 6000'e yakin memeli turu var,neyse, fosil kaydini ve teoriyi tumden yanlislamak icin cok kolay yollar mevcut: 500 milyon yillik bir memeli fosili bulun mesela. yahut 300 milyon yildan eski bir dinazor fosili. tek hucrelilerle yanyana duran bir salyangoz da olur. daha iyisini soyleyeyim: embriyo halindeyken sut bezleri cikan bir omurgasiz bulun, evrim agaci da tersine donmus olur, teori de tepetaklak olur. ama her ne hikmetse, memelinin kicinda kuyruk sokumu diye birsey var. embriyo halindeyken hepimiz kuyrukluyduk. yilanin arka ayaklari var. 25 yas disleri de eski gunlerden kalma. hepsinden onemlisi junk dna diye birsey var"miller deneyi bugün tekrarlandığında pozitif sonuç vermiyor"soguk fuzyon degil ki bu haci, tam tersine miller deneyinin sorunu gereginden fazla iyi calismasi degil mi? adam bir tube elektrik verdi, 25 tane aminoasit buldu (bizim kullandigimizdan fazla..hepsini de farkedemedi zaten, o buldugu kadarina bile sasirmisti). simdi tekrarla, yine aynisi. bunun deneyini alip ilerlettiler sonra cunku bilim 60 sene boyunca ayni yerde kalmiyor, eski atmosferin yapisi oyle degil boyleydi diye baslangic kosullarini degistirdiler bir suru kez.http://www.talkorigins.org/…iconob.html#miller-urey4) "ilk maymun - insan ayrışmasının 16.000.000 yıl önce olduğu iddia edilirken, bakteri deneyinin 200.000 nesilde bazı sentezler yaptığı deneyden bahsediliyor. ortalama insan ömrü 50 yıl diyerek hesaba vursak 10.000.00o yılda insan vücudunun bundan çok daha azını başarmış olması lazım. yani değişim hızı çok tutarsız. bu bahsettiğimiz en basit bir hücresel değişim." bakteri deneyi herhalde lenskininki. bu deneydeki dramatik degisim 30 bininci nesilde gerceklesmis (200 bin degil) ve oyle basit bir degisim degil, durduk yerde sitrik asit sentezleyip enerji elde etmeye basliyor alet. zaten o zamana kadar 100 kadar kalici mutasyon belirlemisler (kalici olmayan, anlik degisen ve sonra genel populasyon icinde eriyip giden mutasyonlarin sayisi ise milyonlar seviyesinde).ortalama insan omru 18.yy'da 35 seneydi, roma'da 30'un da altinda. yuzde 99.95'i tarim oncesi toplumda gecmis 16 milyon yillik ortalamayi alacaksak ben 20'den yukari cikmam. 800.000 nesil var yani. az bile evrilmisiz.ama burada asil gozardi edilen, degisimin lineer olmadigi. kapali kutudaki bakteriyle nesil sayisi bazinda ayni hizda evrilmiyoruz, evrimin her asamasi rastlantisal degil cunku, degisimler kumulatif oluyor, birbirinin uzerine insa edildikce yeni kombinasyonlarin ihtimali de katlanarak artiyor, hayat dallanip budaklaniyor (her yeni kimyasali sentezlemek icin 30 bin nesil beklemiyorsun). zaten makro acidan olaya bakarsak, dunyada yasam 3.7 milyar yil once basliyor, memeliler 250 milyon yil once ortaya cikiyor, modern insan 200 bin sene once. biz surecin yuzde 99.999unda yoktuk bile ama sonuc ortada: ben! boyle mukemmel bir varlik, bir yaratici tarafindan dizayn edilmis olabilir mi? hele o muhtesem kuyruk sokumumla beraber dusunuldugumde?p.s: yatamadim allahin cezalari, onu oku, bu makaleye atla, su link de guzelmis derken sabah oldu, ise gidiyorum
(immanuel tolstoyevski - 8 Aralık 2011 14:55)
bu basliga 2-3 gunde bir mutlaka bakiyorum; zaytung gibi, mutlaka eglendiren birseyler cikiyor. mesela bugunun malzemesi, kambriyen patlamasinin yaradilisa kanit teskil etmesi.arkadaslar da patlama dediginin 50 milyon yil surdugunu anlatmaya calismislar. evrenin insandan 14 milyar yil eski olmasindan killanmayan adam oyle 3-5 milyon yilin hesabini yapmaz. bosverin siz o yolu, farzedin bildigin ses bombasi gibi patladi, turler oluk oluk akti. o haliyle daha komik zaten olaylarin akisina bakmak:ilk canlinin ortaya cikisi: 3500 milyon yil onceilk cekirdekli hucre: 2000 milyon yililk hayvanlar: 600 milyon yilkambriyen patlamasi: darwinciler 550-500 milyon diye kem kum etseler de aslen tam olarak 535 milyon 420 binin yilbasinda * patladi.ilk kemikli balikler: 450 milyonilk surungen: 350 milyonilk memeli: 250 milyonilk cicekli bitki: 200 milyonilk etoburlar: 100 milyonilk primatlar: 75 milyonilk maymunlar: 40 milyonilk hominidler (great apes): 15 milyoniki ayak ustunde yuruyenler: 3 milyoninsanin direkt atasi (homo cinsi *): 2.5 milyonhomo erectus: 1.8 milyonhomo sapiens: 0.500 milyonneandertalin ortaya cikisi: 0.350 milyonhomo sapiens sapiens (anatomik olarak modern insan): 0.200homo sapiens sapiens (davranis olarak modern insan): 0.050neandertallerin yokolusu: 0.030, yani 30 bin sene once.ilk tarim: 10.000ilk uygarlik: 6.000ilk monoteizm *: 3.700ilk ibrani yaradilis hikayesinin ilk versiyonlari: 2.600islam: 1.400 sene oncebu ne ya? olabilecek en lakayit yaradilis bu olsa gerek. 3 milyar yil gec kalinmis bir kere, nerdesin kardesim, bir suru yaratik yaradilisi beklemeden basladi. insan kendi evrenindeki en onemli olaya gec kalir mi. yoksa hayatinda baska secilmis turler, baska yaradilislar mi var? aldatilmaya dayanamam, lutfen gercegi soyle. (allah'a kapris yapan duygusal kadin mumin karakterinin su an itibariyle tum hakki saklidir )sonra bunu unutturmak icin michael bayle anlasip devasa bir patlama cekmisler, ama is aceleye geldiginden ... saka ulan, ne acelesi, adam kendinin patronu olunca 50 milyon yila yaymis projeyi. cayyolu metrosundan daha sonra bitecek nerdeyse. hani hakkini verse neyse ama tanidigimiz kimse de yaratilmamis ki. varsa yoksa ufak tefek garibanlar. oysa mesela surungenler suruncemede kalmislar 200 milyon yil, bakmislar bu isin sonu yok, adam da geri gelmeyecek (kesin baska birileri var) kendileri evrilmisler. cicekler bile yok ortada. soyle ortami bir guzel dekore etmeden, mis gibi kokutmadan yaratilis olmazdi zaten. hepsinden onemlisi, esas oglan kayip. yani bu filmin esas oglani biz degil miyiz, bu sahne bizim icin yok mu? e 500 milyon yil gecti yaradilis uzerinden ben hala maymun gibi adamlardan farksizim. sozde yaradilis tasarisi bu. zaten bir kere kabul etsek, sonra tazminat falan isteyecek, hak iddia edecek. ....[kambriyen patlama, turlerin bugunku haliyle yaratilmasiyla degil evrim hizinin artmasiyla ilgilidir ki bu da zaten karsi cikilmaya calisilan teorinin savunusu oluyor. bundan sonrasi opsiyonel ,zaten hep ayni seyler, okumasaniz da olur. ustelik bunlari hz muhammed de bilmiyordu, siz bilip ne yapacaksiniz]dunyanin evrenin merkezinde olmadiginin anlasilmasi: 400 sene onceyildirimin elektrik oldugunun anlasilmasi: 250hastaliklara mikroorganizmalarin yolacmasi: 150baska galaksilerin varliginin ogrenilmesi: 100big bang teorisinin genel kabulu: 50dna'nin modellenmesi: o da 50. 60 hatta ama sirayi bozmayalim.internetin yayginlasmasi: 20metroda giderken cep telefonundan wikipedia -kambriyen patlamasi yazilari dahil- okuyabilmek: 5sentetik hucre: 2bak, yaradilis dedigin boyle olur. sentetik mentetik ama craig venter bu, adam planindan sasmiyor, bir hava almaya cikicam dedikten sonra 400-500 milyon yil boyunca kaybolmuyor ortaliktan. sabah isine geliyor, ne yaratilacaksa yaratiyor, gidiyor. gavurun calisma disiplini bambaska zaten, weber de yazmisti protestan ahlaki falan filan, dinleseymisiz keske o zamanlar
(immanuel tolstoyevski - 28 Aralık 2011 15:10)
- bilim nedir?koca amfiden ses çıkmaz.üniversite sınavını kazanmış, kendini şimdiden profesör, başbakan, cumhurbaşkanı addeden öğrenciler, o 1. sınıf öğrencileri bilmeleri gereken en basit sorunun cevabını bilmemekte, birbirlerine bakmaktadırlar. ortalardan tok sesli bir ses cevap verir:- bilim yanlışlanabilendir!evet bilim mutlak doğru değildir. tam tersi. bilim dogmasızlıktır.bilim aristo zamanında "güneş ve gezegenler dünyanın etrafında döner" derdi.bilim newton'dan önce nesnelerin yer tarafından çekildiğini değil yer'e düştüğünü sanırdı.bu aşamalardan geçmiş olması bilimi bilim olmaktan çıkarmaz. önemli olan yöntemdir. doğru yöntemi izlediği sürece bilim ilerlemeye devam eder. 1000 yıl sonra bugünkü bilime kimin ne gözle bakacağını kimse bilemez. bilimin bugün geldiği noktayı ilm-i mutlak sanmakla aristo zamanında gezegenlerin dünya etrafında döndüğünden emin olmak arasında fark yoktur. bilimin ileri atılmış her adımı aslında önceki hatalarından birinin de telafisidir ve bilim her geçen gün yeni bir adım atmaktadır.işte onun için bilimde dogma olmaz. olursa galileo gibi adamı ev hapsine göndermeye varan tespitlere yapışır kalırsın. avrupa'yı ortaçağ karanlığından çıkaran anlayış bilimde dogma olmadığı anlayışıdır:okyanusta sürekli batıya giderek diğer taraftan çıkılacağına ihtimal vermektir.nesnelerin düşmediğini, yerin onları çektiğini telakki edebilmektir.bilimi bilim yapan budur. bilimin mutlak doğru olmadığını anlamaktır bilim.bilimi öldüren ise eldeki bilimsel verileri dinle mukayese edilebilir sanmaktır. ortaçağ karanlığı budur. bilimle dini aynı sanmak, bilimsel verilerle dini, dini verilerle bilimi irdelemektir.lise yıllarına dönelim. matematik yazılılarını hatırlayalım. hani hoca "sorunun cevabını yazmışsın ama çözüm yolunu göstermemişsin" diye puan kırardı. bazı kağıtlara da sonuç yanlış olduğu halde sırf çözüm yolu doğru olduğu için puan verirdi. öğrenci hesap hatası yapmıştır, soruyu yanlış okumuştur ama aslında çözüm yolunu bilmekte ve doğru uygulamaktadır. işte o öğrenci puanını alır. niye mi? çünkü bilim odur. bilim yöntemdir.dogmasızlığı temel alan bir disiplinin verilerini eline alıp dini çürüttüğünü, dinle kafa bulduğunu, tabuları yıktığını zannedenler aslında galileo'yu ev hapsine gönderen engizisyondan çok farklı değiller. sadece yukarıda anlattığım 10 puanın farklı 5'er puanlarından mahrum kalıyorlar o kadar.bugün bilimin vardığı nokta her şeyi mi aydınlatmaktadır? bilimin geldiği son noktaya eren kişi alim-i mutlak mı olmaktadır? eğer öyleyse bilim zaten bitmiş demektir.ama gerçek şu ki daha üzerinde yaşadığımız dünyanın içinde ne olduğunu bile bilmiyoruz. sadece volkanlara, depremlere bakıp tahmin yürütüyoruz. bilmediklerimiz hala bildiklerimizden kat kat fazla. mercekleri arka arkaya koyup gezegenlerin binlerce yıl öncesinden kalan görüntülerine bakıp evreni keşfetmeye çalışıyoruz ama belki o sırada o boş zannettiğimiz gezegendeki biri gerçek zamanlı bir teleskoptan bizim o halimize bakıp gülüyor "he canım he. bomboş buralar." diye sırıtıyordur. bilemeyiz. bilmiyoruz.önemli olan istikamet. bilim doğru yöntemi elden bırakmadıkça yani eldeki verilerinin yanlışlanabilirliğini unutmadığı, bunları dini çürütecek materyaller sanacak kadar saçmalamadığı sürece ilerlemeye devam eder.gelelim öbür tarafa:soruların binde birinin cevabını bilen bir öğrenci hiçbir cevap anahtarına meydan okuyamaz, meydan okursa saçmalamış olur dedik. lakin işin bir de öbür tarafı var.bir diğer öğrenci de cevap anahtarından kopya çekip sınav kağıdına sırf cevabı yazarsa onun da notunu kırarlar.cevap anahtarındaki cevaptan yola çıkıp yöntemi keşfetmeye de çalışabilir ama bu beyhude bir çabadır. o zaman sadece notunu değil muhtemelen kalbini de kırarlar. çünkü bilim o değildir. o olsa olsa kurnazlıktır.dünya'nın merkezinde ne olduğunu bilmiyoruz diye biri gelip de "dünya'nın merkezinde her şeyi yiyen canavar" olduğunu bilimsel tez olarak ileri sürmeye kalkarsa işte o zaman onu bilim mahkemesinde yargıla. yöntemini sor. deneyini, gözlemini, analizini sor. ya da adam genetik mühendisliği tezi yazıp da "oğlan dayıya kız halaya çeker"i ispatlamaya çalışırsa işte o zaman onun bilime aykırılığını deş deşebildiğin kadar. ya da en güzel yok say gitsin.uzun sözün kısası: bilimin hiçbir dediği sabit değildir. bugün doğru dediğine yarın yanlış diyebilir. bu, bilimin tabiatı, yöntemi gereğidir. bu nedenle de bilim dini çürütemez. çürütmeye çalışırsa bilim olmaktan çıkar.gelelim öbür tarafa:bilimin dini çürütemez olması da dinde iman edilen hususların bilime dayatabileceği anlamına gelmez. bunların ikisi de bir liselinin bile yapmaması gereken şeylerdir çünkü bu bilim-dogma ayrımı lise kitaplarında bile yazıyor.bilimsel verilerle dine saldırmak bilimin kendisine ihanet olduğu gibi "cevap anahtarındaki cevaba bakıp da ona yöntem uydurmak" yani iman ettiği hususlardan yola çıkarak bilim oluşturmaya çalışmak da dinin kendisine ihanetir.hicretin 4. asrında, ilk çağ yunan eserlerini okumuş, çevirmiş bulunan ibn-i miskeveyh "tanrı madde ve enerjiyi yarattı. ondan canlılar türedi" diye yazdığında kimse onu dinden çıkmış saymadı. bugünkü evrim teorisinin çok gerisinde tespitler olması bir yana bu önerme vardığı sonuç itibariyle dine aykırı idi.fakat o dönem islam dünyasının aydınlık dönemiydi. ilk çağ felsefe metinlerini çözümlemiş olan islam entellektüelleri de bilimsel analizlerin dine uymak zorunda olmadığını her birinin sadece mutlak bilgiye ulaşmaya yarayan birer deneme olduğunu biliyordu.bakın hicretin 6. yüzyılında yazılmış kitabu'l-ezkiya'da yahya bin halid oğluna ne öğüt verdiği yazmakta:"oğlum! her ilimden biraz olsun öğrenmeye çalış! kişi bilmediği şeylere düşman olur. ben senin ilimden bir şeyin düşmanı olmanı istemem. kim bir mevkiye ulaşır da orada kaybolursa yeri orası değil daha aşağısıdır."yani bilimi her yönüyle, önyargısızca öğrenmek islam aydınlanmasının da özüdür. bilimsel tespitin neresinin islam dinine ters düştüğünü de doğru gözlemlemek gerekir.18. yüzyılda yazılmış marifetname'de güneş dünya etrafında dönüyor resmedilmiş olabilir. oysa müslüman alimi ali kuşçu 15. yüzyılda dünya'nın güneş etrafında döndüğünü tespit etmişti.günümüzde hala üflemeyle hasta tedavi etmeye çalışanlar vardır. oysa ak şemsettin efendi 15. yüzyıldaki eserinde hastalıklara gözle görünmeyecek kadar küçük varlıkların yol açtığını yazmıştı.demem o ki dinin ne dediğini ne demediğini öğrenirken de evrim teorisini "adem ile havva'ya maymun diyorlar" diye özetleyen bakış açısının ne kadar sağlıklı olduğunu irdelemek gerekir. islam her duyduğuna inanmak değil onu sorgulamaktır. "hocam böyle dedi inşallah", "evelallah doğrudur inşallah" demekle iman olmaz. ona taklidi iman denir.müslümana sorulur: iman hususlarının hepsini kabul ediyor musun. "evet" diyecektir. sonra şu sorulur: "peki neden?"işte bu soru kilit sorudur. bu soruya cevap veremeyen müslümanın imanı ilk sarsıntıda yıkılmayı bekleyen bir imandır. buna "taklidi iman" denir.gerçek iman için kişi bu sorunun cevabını vermeli yani sorgulamasını öğrenmelidir."çünkü annemden, babamdan öyle gördüm."bu cevap geçersiz. bakın ne diyor "atalarımızın dinine tapıyoruz diyorsunuz, peki ya atalarınız yanılıyorsa?" (maide suresi, 104. ayet)bu soru sadece putperestlere sorulmamış beyler. hanımlar. şirkin ne olduğunu öğrenmek isteyen herkese sorulmuştur."çünkü herkes öyle yapıyor (bkz: argumentum ad populum)" ve hatta "çünkü buna inanmaya mecburum (işime öyle geliyor)"bu cevaplar da geçersiz. bakın ne diyor: "işte (böyle) namaz kılanların vay haline ki, onlar namazlarından gaflet içindedirler!" (maun suresi, 4. ve 5. ayet)cevabı kendi içinde arayıp bulacaksın. öyle bir cevap bulacaksın ki gören biri şöyle diyecek:- çamurdan mamurdan ama bunu boşuna tutmuyormuş!
(matarama su ko - 2 Ocak 2012 09:56)
bir adamın* bir denizi ortadan ikiye yardığına,bir adamın* büyük bir gemi yapıp,tüm hayvanlardan birer çift alıp,2000 metrelik dalgalardan kurtulduğuna,bir adamın* ayı ikiye yardığına,bir adamın*yasaklı meyveyi yiyerek cennetten kovulduğuna,bir adamın*alevlerin içerisinde yanmadığına,bir adamın*su üzerinde yürüdüğüne,suyu şaraba çevirdiğine,bir adamın*rüzgarı kontrol ettiğine,bir adamın* hayvanlarla konuştuğuna,bir adamın* taş,çakıllarla konuştuğuna,bir adamın*elindeki asayı yılana çevirdiğine,bir adamın* kayadan deve çıkarttığına inan insanların mantıksız bulduğu bilimsel gerçek.(bkz: ne içtiyseniz aynısından istiyorum)
(illuminatinin basindaki adam - 10 Eylül 2012 13:24)
------------------------------ ilk dönem -------------------------------- ilk ~14 milyar yıl; büyük patlamadan kuşların oluşumuna --------------------------------------------------------------------------(01) büyük patlama (~14 milyar yıl önce)(02) güneş sisteminin oluşumu (~4.6 milyar yö)(03) güneşin oluşumu (~4.57 milyar yö)(04) dünyanın oluşumu (~4.54 milyar yö)(05) ayın oluşumu (~4.53 milyar yö)(06) su ve okyanusların oluşumu (~4 milyar yö)(07) son ortak ata / ilk hayat formları (~3.7 milyar yö)(08) ilk çok hücreli canlılar (~3.2 milyar yö)(09) birinci buzul çağ, 300 milyon yıl (~2.4 milyar yö) (10) oksijen devrimi (~2.3 milyar yö)(11) cinsel üreme ve evrimin hız kazanması (~1.2 milyar yö)(12) ikinci buzul çağ, 85 milyon yıl (~720 milyon yö)(13) hayvanların oluşumu [hayvanların son ortak atası: urmetazoan] (~665 milyon yö)(14) üçüncü buzul çağ, 2 milyon yıl (~582 milyon yö)(15) kambriyen patlama (~542 milyon yö)(16) balıkların (ya da ilk omurgalı hayvanların) oluşumu (~530 milyon yö)(17) dördüncü buzul çağ, 30 milyon yıl (~460 milyon yö)(18) birinci yok oluş: türlerin ~%60'ının ortadan kalkması (~450 milyon yö)(19) kara bitkilerinin oluşumu (~450 milyon yö)(20) pneumodesmus: hava soluyan ilk canlı (~428 milyon yö)(21) böceklerin oluşumu (~400 milyon yö)(22) dört ayaklı hayvanların oluşumu (~395 milyon yö)(23) ikinci yok oluş: türlerin ~%70'inin ortadan kalkması (~374 milyon yö)(24) hem suda hem karada yaşayabilen omurgalıların oluşumu (~370 milyon yö)(25) beşinci buzul çağ, 100 milyon yıl (~360 milyon yö)(26) sürüngenlerin oluşumu (~315 milyon yö)(27) üçüncü yok oluş: dünya tarihindeki en büyük yok oluş; suda yaşayan türlerin ~%96'sının, karada yaşayan omurgalıların ~%70'inin ortadan kalkması (~252 milyon yö)(28) memeli hayvanların oluşumu (~250 milyon yö)(29) dinazorların oluşumu [triasik dönem] (~233 milyon yö)(30) dördüncü yok oluş: türlerin ~%70'inin ortadan kalkması (~200 milyon yö)--------------------------------- uzak dönem ---------------------------------- müteakip ~150 milyon yıl; kuşların oluşumundan homo habilis'e ----------------------------------------------------------------------------------(01) kuşların oluşumu (~150 milyon yö)(02) çiçekli bitkilerin oluşumu (~130 milyon yö)(03) insanlar ve farelerin son ortak atası (~75 milyon yö)(04) primatların oluşumu (~70 milyon yö)(05) beşinci yok oluş: türlerin ~%75'inin (dinazorlar dahil) ortadan kalkması (~65 milyon yö)(06) neojen dönem: ~220 milyon yıl önce tek parça olan karaların bugünkü haline yaklaşması (~20 milyon yö)(07) homonidae: insanlar, şempanzeler, goriller, bonobolar ve orangutanların son ortak atası (~15 milyon yö)(08) homoninae: insanlar, şempanzeler, goriller ve bonoboların son ortak atası (~13 milyon yö)(09) homonini: insanlar, şempanzeler ve bonoboların son ortak atası (~10 milyon yö)(10) insanlar ile şempanzelerin son ortak atası (~6 milyon yö)(11) iki ayakları üzerinde yürüyen ilk primatlar: australopithecine (~4.4 milyon yö)(12) ardi [beyin hacmi: 300-350 cm3] (~4.3 milyon yö)(13) taş devri: primatların taştan aletler yapmaya başlamaları (~3.4 milyon yö)(14) lucy [beyin hacmi: 375-500 cm3] (~3.2 milyon yö)(15) son buzul çağ, halen sürüyor (~2.58 milyon yö)--------------------------- yakın dönem ------------------------------ son ~2.3 milyon yıl; homo habilis'ten neolitik dönüşüme -------------------------------------------------------------------------(01) homo habilis [beyin hacmi: 500-700 cm3] (~2.3 milyon yö)(02) homo erectus [beyin hacmi: 750-1225 cm3] (~1.8 milyon yö)(03) turkana boy [beyin hacmi: 880 cm3] (~1.6 milyon yö)(04) ateşin kontrollü kullanımı (~900.000 yö)(05) homo heidelbergensis: insanlar, neandertaller ve denisovalıların son ortak atası (~800.000 yö)(06) neandertaller ve denisovalıların son ortak atası (~640.000 yö)(07) afrika'da erken-dönem insanların oluşumu (~500.000 yö)(08) tautavel man: 1150 cm3 (~450.000 yö)(09) avrupa ve asya'da neandertaller'in oluşumu (1 2) [beyin hacmi: 1200-1750 cm3] (~375.000 yö) (10) afrika'da modern insanların oluşumu [beyin hacmi: 1200-1800 cm3] (~200.000 yö)(11) ölülerin defninin ritüellerle yapılması (~130.000 yö)(12) modern insanların afrika'dan çıkışı [dünyadaki insan sayısı: ~4.000] [göç haritası] (~70.000 yö)(13) modern insanların avrasya'da neandertaller ve diğer erken-dönem insanlarla çiftleşmesi (~65.000 yö)(14) modern insanların avrupa'ya yönelmesi (~45.000 yö)(15) neandertallerin ortadan kalkması (~40.000 yö)(16) hayvancılık (~14.000 yö)(17) beyaz tenli insanlar [dünyadaki insan sayısı: ~2 milyon] (ayrıca bkz.: 1,2) (~12.000 yö)------------------------- son dönem ----------------------- son ~12.000 yıl; neolitik dönüşümden bugüne --------------------------------------------------------------(01) neolitik dönüşüm: avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik hayata geçişin başlangıcı (~12.000 yö)(02) şarabın icadı (~8.000 yö)(03) tekerleğin icadı (~5.500 yıl önce, güney mezopotamya, sümerler)(04) yazının icadı (~5.200 yıl önce, güney mezopotamya, sümerler)(05) papirüsün icadı [dünyadaki insan sayısı: ~40 milyon] (~5.000 yıl önce, mısır)(06) mısır piramitlerinin inşası (~4.600 yö)(07) ibrahim (~3.800 yö)(08) babil imparatoru hammurabi ve hukuk (~3.700 yö)(09) alfabenin icadı (~3.500 yö)(10) musa (~3.200 yö)(11) deuteronomist'in tevrat'ı yazmaya başlaması (~2.625 yö)(12) buda (~2.500 yö)(13) konfüçyüs (~2.500 yö)(14) aristo (~2.400 yö)(15) kağıdın icadı (~2.200 yıl önce, çin)(16) isa [dünyadaki insan sayısı: ~70 milyon] (~2.050 yö)(17) muhammed [dünyadaki insan sayısı: ~100 milyon] (~1.450 yö)(18) kopernik ve bilimsel devrim (~500 yö)(19) galilei (~400 yö)(20) newton (~300 yö)(21) endüstriyel devrim: şehirlileşme, ailelerin küçülmesi, sekülerleşme (~250 yö)(22) darwin (~200 yö)[bu 14 milyar yıllık süreci üç buçuk dakikalık bir videoda izlemek için bkz.: https://www.youtube.com/watch?v=oi7rhbwc8xw]---------- detaylar ----------(1) (bkz: dinazorlar /@derinsular) ~65 milyon yıl önce gerçekleşen hadisenin detayları(2) (bkz: bipedalizm /@derinsular) ~4.4 milyon yıl önce gerçekleşen hadisenin detayları(3) (bkz: ateşin bulunuşu /@derinsular) ~900.000 yıl önce gerçekleşen hadisenin detayları(4) (bkz: neandertallerin oluşumu /#46498041) ~375.000 yıl önce gerçekleşen hadisenin detayları(5) (bkz: neandertaller ile çiftleşme mevzuu /#46493320) ~65.000 yıl önce gerçekleşen hadisenin detayları---------------------- hatime: bilimin ince ayarları ---------------------yukarıdaki rakamlar ve bilgiler, yeni bulgularla revize olacak. yeni arkeolojik bulgular sonucunda, (sözgelimi) en az 500.000 sene önce ortaya çıktığını tahmin ettiğimiz bir gerçekliğin aslında en azından 600.000 senelik bir tarihi olduğunu öğreneceğiz.kimi zaman ise, bugün itibariyle ancak milattan önce 5.200 ila 5.800 yılları arasında gerçekleştiğini söyleyebildiğimiz bir hadise için ("m.ö. 5305-5335 arası" gibi) çok daha dar bir zaman aralığı verebilmemiz mümkün olacak. yani, bilgimiz arttıkça, bilim bu gibi ince ayarlar yapacak.bu revizyonlar ya da ince ayarlar bugünkü bilgimizin "yanlış"tan ziyade, "eksik" olduğu anlamına geliyor. dolayısıyla, mevcut bilgi eksikliklerini nazara vererek, "bunlar yanlış da olabilir; ispat edilmiş değil" gibi sözler sarf edenler, pek de makul bir iş yapmıyorlar. şöyle düşünelim: bilim, yavaş yavaş bir resim çiziyor. çöp adam basitliğindeki bir resim, giderek detaylar kazanıyor. kollar, bacaklar derken, neticede mimikler dahi ortaya çıkıyor. dahası, zaman içinde hem tuval büyüyor, hem de bir yandan tuvalin içindeki her şey daha nüanslı hale geliyor.durum bu iken, bir insanın kalkıp bu tuvaldeki kimi gerçekleri inkar etmesi ya da küçümsemesi, ve ardından da kendi kafasındaki kurgularla doldurduğu alternatif bir tuvalin gerçeğe daha yakın olduğunu iddia etmesi pek anlamlı değil. dolayısıyla da, böyle bir tavrı ciddiye alabilmek zor.belli ki, bazı insanlar, ihtisas sahibi olmadıkları alanlarda rahatlıkla iddialarda bulunabiliyorlar. bilim insanlarının ise böyle bir lüksleri yok. bilim insanları, sınanabilir, yanlışlanabilir teoriler geliştirmek ve iddialarını makul veri ve argümanlarla desteklemek durumundalar. hatalarını görmekte, kabullemekte ve/veya düzeltmekte zorlanmaları durumunda ise, başarılı olabilmeleri epey zor.bu iki tavırdan hangisinin daha mütevazi/sağduyulu, hangisinin kibirli/kompleksli olduğunu ayrıca izah etmeye herhalde gerek yoktur.tema:(bkz: evrim teorisi /@derinsular)tekmili birden: pdf
(derinsular - 21 Eylül 2014 11:34)
evrim teorisi konusunda şimdiye kadar (bkz: evrim teorisi/@khuzdul of krsanthi) hep terbiyemi takındım. arada saldırgan konuştuğum olsa da, mümkün olduğunca efendice bir ses tonunu korumaya gayret ettim.ama artık yeter.bu laflar bu seferki goygoy muharebesini başlatan, amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olan arkadaş özelinde değildir. aynı karakter ve yaklaşıma sahip, piyasada adam kategorisinde sayılan, ama alayından bir futbol takımı kuracak beyin hücresi çıkmayacak binlerce cahil salağa ve trollük özentisine külliyen hitap etmektedir.ulan kifayetsiz muhteris, beklentin nedir? lan senin katmerli versiyonun abd'de göt edilip oturtuldu, burada hala aynı teraneyi okuyorsun. sorduğun sorular elli bin kere cevaplanmıştır sadece bu başlıkta, okuduğunu anlamaya yetecek zeka yok hadi onu anladık, ama aynı cümle grubunun bin kere tekrar edildiğini algılayacak kafa da yok. ulan salak, sana bilim dünyasının evrim konusunda, konseptin ortaya çıktığı 150 yıl öncesinden beri yığmış bulunduğu külliyatı döksem anlayacak mısın? ulan sahip olduğu tek sinir hücresi bir kelimede beş harften fazlası olunca anlamakta zorlanan çapsız, zaten bilim denen kurumu genel olarak anlamaktan acizsin, kendini ne zannediyorsun? (ha bu arada teoriyi savunduğunu zanneden sivriler de yok değil, yukarıda bir tanesi demiş 4.5 milyar yılı laboratuvarda test etsek kanun olurdu, olmazdı arkadaşım. kanunlar olgulardır, teoriler açıklamalardır. yerçekimi kanunu iki cisim arasındaki çekim kuvvetinin kütle ile doğru, aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olduğunu söyler, kütleçekim teorisi de bu çekim kuvvetinin neden varolduğunu açıklamaya çalışır. zaten o ortaokul ve lise kitaplarına hipotez-teori-kanun şeklinde hiyerarşiyi ilk koyan su katılmamış orospu çocuğunu bir yakalasam, eşşek sudan gelinceye kadar dövüp, ibreti alem olsun diye taksim meydanında ayağından sallandıracağım. zaten bu ülkede kendine öğretmen diyen salak sürüsünün %90'ının budaklı meşe odunuyla günde 3 öğün dinlene dinlene dövülmesi lazım. sizin talebe diye yetiştirdikleriniz işte bu salak sürüsü.) velhasıl, o istediğin "kanıt" var ya, ahlaksız herif, adam olsan o "kanıta" ulaşman 15 dakikalık bir google araması alır. genetik olarak istediğin o süreçler zaten dökümante edilmiş, insan fetüsünde bile oluşma süreci adım adım takip edilebiliyor genlerde halihazırda geçmişi varolduğu için. fosil yoksa gen delilleri var.ama yok. doğru, senin derdin bilgi edinmek değil ki! kafaya bir fikri sabit oturtmuş, kendini albert einstein zannettiği için cahil beyinsiz, yeterli bilgi sahibi olmadığını, bildiklerinin ya da fikirlerinin yanlış olabileceğini aklına bile getirmiyor. egosuna tükürdüğüm, yardımsız nefes alması başarı olan arkadaş, gelmiş burada adam kategorisine girip iki satır yazı yazabiliyor diye ahkam kesiyor. ulan senin önüne klavye koyanın aklına tüküreyim.
(khuzdul of krsanthi - 14 Mayıs 2015 09:14)
yahu hala gül gibi teoriyi geçmişsiniz, "maymunla mı akrabayız?" diye üzülüyorsunuz. lan ben amcamla dayımla akrabayım onu napıcam?
(realsanto - 19 Aralık 2015 11:46)
Yorum Kaynak Link : evrim teorisi