De Palma ' Filminin Konusu : 'Brian Russell De Palma', Amerikalı yönetmen.
Blow Out(1981)(7,4-42045)
Dressed to Kill(1980)(7,1-34269)
Kicking and Screaming(1995)(6,9-8774)
Body Double(1984)(6,8-24736)
Mr. Jealousy(1998)(6,5-1697)
Highball(1997)(6,2-610)
brian de palma'nın hayatı bile hitchcock'a bir göndermedir, homage'dır (hitchcock yazana kadar anam ağlıyor, bundan sonra hep hickok diye yazacağım). şöyle ki, de palma'nın auteur ürünleri(!), yani hickok tarzı gerilim filmleri, bildiğiniz gibi hickok'a saygı gösterisinin çok daha ötesinde işlerdir. çok fazla hickok'tur. işte bunun nedeni şudur:70'lerde, de palma hickok'u çok fazla seven normal bir yönetmendir. yanılmıyorsam 77'de carrie'yi çeker. bariz bir hickok göndermesi yapmaz (burayı nickin grapes of butcher ise oku, değilse okuma: abi eğer yanılıyorsan, teoride sıçarız bak).80'de hickok ölür. tam o sırada dressed to kill üzerinde çalışan de palma bu olaya çok üzülür, hatta kafayı yer. filminin senaryosu üzerinde değişiklikler yapıp, psycho'ya bağlar (filmi yani). 4 yıl sonra body doubleı çeker. o film de pornolu bir rear window - vertigo arası bir şeye benzer.peki ne olmuştur da, de palma filmleri çok fazla hickokvari oluvermiştir. hemen söyleyelim: de palma 80 yılında hickok öldüğünde buna çok üzülmüştür. öyle ki, idolünün ölümüne inanmayı reddetmiş ve kendini hickok sanmaya başlamıştır. de palma'nın 80-84 arası filmleri de palma filmleri değil, kendini hickok sanan bir ruh hastasının filmleridir. peki bu olay size neyi anımsattı? spellbound !!!evet de palma, hickok'un spellbound filmindeki gregory peck'in kendini ölen bir doktorun yerine koyması gibi, kendini hickok'un yerine koymuştur. kendini hickok sanarak filmler çekmiştir. yani adamın kendi hayat hikayesi bile bir hickok filmine göndermedir. neyse ki sonradan tom cruise'la falan tanışır da onun aptallığıyla şoka uğrayıp kendine gelir, iyileşir. o da ayrı bir hikayedir.
(axellennox - 30 Ocak 2007 21:49)
çalmıştır, esinlenme değil, niyetlenme, "baz alma" değil ve bir de "para" vardır işin içinde, belki izleyip "eh" rahatlarız ama televizyon filmlerinden öteye gitmemiştir bence filmler... her filmine kılıfım war da, scarface bu adamdan nasıl çıkmış onu çözemedim sadece...----ismiden pek belli olmasa da amerikalı bir emektardır brian de palma. fransız yeni dalga'sından etkilenmiş ve filmlerinde sık sık gönderme yaptığı alfred hitchcock sinemasıyla adeta kader birliği etmiştir. lakin hitchcock sinemasını, bayağılaştırdığı, kabalaştırdığı, pornografikleştirdiği ve içerikten yoksun bir hale getirdiği gibi sebeplerle eleştirilmiş, hatta suçlanmıştır. erkek kahramanların cinsel kaygıları (güç arzusu ve güç kaybı, iktidar ve kastastrasyon korkusu), röntgencilik, romantik tutku, kadın cinselliği, cinsiyet belirsizliği, bastırılmış cinsellik, gibi hitchcock temalarını ve hitchcock filmlerinin senaryo çatıları, kimi sahneleri bire bir benzerliklerle kullanmıştır. bu yüzden ününün, hitchcock temalarına ve anlatım tekniklerine bağlı olduğu söylenebilir. fakat brian de palma'ya dair suçlamaların, vaktinde hitchcock'a da yapıldığı hatırlanmalıdır. filmlerinde izleyici ana karakterle özdeşleşir; onun gücünü ve kaygılarını taşır, genellikle de palma sinemasının gereği olarak izleyici, "huzur"a ana karakter kadar yaklaşır, fakat izleyici de kahraman da, huzuru yakalayamaz. de palma filmlerinin kahramanları, tanrı olmaya niyet etmişçesine, dinmez bir "daha fazla" arzusu içinde olur ve daha sonra de palma veya filmin kendi dünyası içindeki tanrı tarafından cezalandırılırlar; inandıkları, uğraştıkları herşeyi, güçlerini kaybeder veya bizzat kendi ölümlerine tanık olurlar (carlitos way).genellikle bir rüyayı yaşayan de palma filmi karakterleri ya da bir rüyayı yaşatan de palma sinemasında, gerçekten ayrılması mümkünsüz hayaller, yer değiştirmeler ve fantezilerle karşılaşılır. perdeden izleyiciye yansıyan filmin gerçekliğini, izleyiciye göstermek için uğraşır. hatta sırf bu yüzden, body double'da izleyici, baştaki sahnelerde tam filme ısınmışken, görüntülerin bir korku filmi çekimine ait olduğu gösterilir ve izleyiciye izlediğinin film olduğu unutturulur. carlito'nun yolu (carlitos way)'nda ise, izleyici sonunu bildiği bir filmi izlemektedir. filmin ilk sahnelerinde ölmek üzere olan carlito, buraya nasıl geldiğini anlatmaya başlar ve daha sonraki sahnelerden birinde carlito'nun sevgilisi, "bu filmin sonunu biliyorum charlie, cennet falan yok. filmin sonunda seni hastanenin acil servisine taşıyor olacağım. sabahın üçünde. ve sen kanlar içinde ölürken, orada durup aptal gibi ağlıyor olacağım." diyerek, filmin başını bir an yok sayarsak, ortada hiç bir aksi durum yokken, mutlu bir ikili ilişki anında, filmin sonundaki ölümün haberini vermektedir. derken işten çıkıp eve diyorum, sonra devam edilecek. 06.10.2002
(cyrano - 6 Kasım 2000 18:51)
al pacino'yu bir çok filmde görmemize vesile olmuş yönetmen.allah razı olsun.
(bandodakimajorkiz - 14 Aralık 2011 17:57)
brian de palma gibi bir yetenegi impossible mission filmiyle hatirlamak ne derece yanlistir, ne derece fuzulidir belli degildir.keza kendisi bir korku filmi klasigi kabul edilen carrie, tarantinonun gelisini haber veren ve hazirlayan scarface, the untouchables, carlito s way gibi guzide filmler cekmis, kaliteli yonetmenler arasinda yerini almistir.ayrica klasik ahlakli, paraya-para filmler soyleminin aksine amerikan film ratingleme(sansurleme) kuruluslarina karsi en buyuk savasi gostermis scarface ve dressed to kill filmleri sirf ficinde "fuck" kelimesi geciyor diye x rating i aldikca yapimci/dagitimci sirketle papaz olmak pahasina mucadele edip, amerikanin ic sikici konservatifligine delebilen/alt edebilen ender yonetmenlerden olmustur.sadece bu sebepten "asil porno olsun da gorun" diyerek cektigi body double diye kotu bir filmi bile vardir.bu cihetle yanlis malum olunduguna inaniyorum kendisinin.
(otisabi - 26 Mart 2001 06:34)
geçenlerde çok sevdiğim mug kırıldı. normalde takmam böyle şeyleri, hemen atarım ama onu atamadım. hemen annemin efsanevi silikon tabancasıyla yapıştırdım. halen kullanıyorum. çatlaklar belli oluyor tabii ki. gözüme batıyor, rahatsız ediyor bazı bazı. ama kahvelere, çaylara ve ıhlamurlara doyamıyorum. gene kırılsın, gene yapıştırırım. yine kırıl, daha iyi kırıl!de palma da böyle işte. her filmini en az beş kere seyretmişimdir ben arkadaş!
(asc - 25 Eylül 2013 11:54)
ikinci sınıf sinema seyircisine kesinlikle hitap etmeyen adam, aklında ne varsa ne biliyorsa taviz vermeden işliyor, siz bakmayın fimlerinin 5 ila 6 arasında dolaştığına snake eyes filmi bile başlı başına bir efsanedir.
(bidaat - 31 Mart 2014 16:45)
sinemadan anlamayan andavalların gelip bok attığı yönetmen. o rezil film dediğin the untouchables, her açıdan geçtiğimiz yüzyılın en iyi mafya filmlerinden biridir. sen git marvel filmlerini yorumlamaya devam et. sinema sanatına falan hiç bulaşma.
(joe dallesandro s penis - 25 Ocak 2016 11:45)
brian depalma bir nevi deneysel bir yönetmendir, bir yönüyle yaptıkları bu zamana ait değildir, bilinçli değil bilinçsiz bir adamdır, kendisi sinemasal deney yapmamakta, sinema kendi deneylerini onun aracılığıyla yapmaktadır. (ne diyor lan bu diyor iseniz, buyrunuz devamını okuyunuz).bu brian de palma, seyirciye film yapmamakta, bir nevi yapamamaktadır. zira seyirciye film yapmak, seyirciyi hesap etmektir. hitchcock seyirciyi hesap ederdi, de palma hitchcock'u hesap etmektedir. kendisi entelektüel film de yapmamaktadır, zira entelektüel filmin bilinçli sanatsal tasaları, kaygıları vardır, de palma'nın ise kaygısı sanatsal değil, biçimseldir.hitchcock'un filmlerini daha çekmeden baştan aşağı plan plan tasarladığı bilinir, izleyenin bunu görememesi imkansızdır. her saniye, her plan önceden hesaplanmış gibi takip eder birbirini. bu hitchcock'un bilinçli tercihi değildir, olamaz. bu janr'dan kaynaklanır: gerilim adım adım, her şeyin planlanmasıyla oluşur. komedi de doğaçlamaya yer vardır, dramda kamerayı omzunuza alıp oyuncu kafasına göre ne yapıyorsa takip edebilirsiniz; eğer gerilim çekecekseniz bu böyle olmaz. yapısı gereği olmaz: çünkü gerilim neyi göstereceğiniz, neyi saklayacağınız ve ne zaman göstereceğiniz ile ilgilidir, seyirciyi manipüle etmekle ilgilidir.de palma hitchcock'un bu felsefe üzerine kurduğu gerilimi alıp, biçimsel açıdan olabilecek en uç noktalara götürmüştür. yanlış olmasın, de palma filmleri en gerilimli filmlerdir demek istemiyorum; de palma neyin ne zaman gösterileceği hususundaki hitchcock düsturunu öylesine uç noktalara taşımıştır ki, filmleri tamamen bununla ilgili olmuştur. oyunculuklar genelde çok kötüdür, eğer daha mainstream filmlerindeki kral aktörleri saymazsak. senaryo içler acısıdır, bakınız misal raising cain veya body double gibi filmler. ama bunların önemi yoktur çünkü de palma'nın size sunduğu başka bir şeydir: size katıksız, hitchcock'un bile çekemediği hitchcock filmleri sunar.ve bu da hakikaten görmeye değerdir. evvela aynı olayın değişik öğelerini aynı anda sunma konusunda erişilmezdir. carrie'deki split screen bunun klasik örneği, ama sonradan split screen gibi yabancılaştırıcı efektlere ihtiyaç duymaksızın kelimenin tam anlamıyla dudak uçuklatan sahneler çekmiştir. raising cain'in final sahnesi misal: aşağıda arabada bekleyen adam, asansörden çıkmakta olan katil, katilin kadına silah tutmuş babası, yukarıya koşturan polisler, katilin babası kendisini vurmadan evvel onu oyalamak için konuşan kadın, ve babanın yine kucağında esir aldığı çocuk. sayması bile yorucu bunca aksiyon öğesi aynı anda hareket eder, brian de palma yavaş çekime geçer. aynı anda olan tüm bu olaylar zincirini o derece müthiş bir açıklıkla sahneler ki, insan ayakta alkışlamak ister. bu ustalığın bir diğer doruk noktası da snake eyes'ın neredeyse tamamıdır.ama işte, de palma bu hitchcockvari sinemasıyla işin aslı seyirciden uzaktır, sinema tarihinde de ayrıksıdır, meraklısınadır.
(caponsever - 1 Ağustos 2005 03:12)
hitchcock filmlerinin belirgin etkisini taşıyan imitasyon yapıtlarıyla de palma çoğu kez kıyasıya eleştirilmiş, hatta intihalle suçlanmıştır. filmleri derinlikli altmetinlerden yoksundur. akademisyen robert phillip kolker onu açık bir biçimde kadın düşmanlığıyla, taklitçilikle damgalar: "brian de palma, hitchcock stilinin en yüzeysel taklitlerinden oluşan bir kariyer yaptı."(bkz. yalnızlık sineması, "mekanik insanın mimarisi" (içinde), robert phillip kolker, çev. ertan yılmaz, öteki yayınları, 1. basım, kasım 1999, ankara, s. 190 ve "silahı bırak cannoli ye" (içinde), s. 249)
(hanging rock - 22 Şubat 2019 16:05)
(bkz: carrie /@hanging rock)(bkz: obsession /@hanging rock)(bkz: scarface /@hanging rock)
(hanging rock - 29 Mart 2019 13:19)
Yorum Kaynak Link : brian de palma