Imagine ' Filminin Konusu : Görme yetisi olmayan Ian, Lizbon'da görme engelliler için özel eğitim sağlayan manastırdan bozma bir enstitüye eğitmen olarak atanır. Hayat dolu idealist bir insan olan Ian buradaki öğrencilerine günlük olarak alışılmışın dışında eğitimler vermeye başlar. Mesela destek için baston kullanmayı reddeder, seslerin yankılarının kendilerini yönlendirmesi gerektiğine ve sorunlarının sadece dışarıdaki dünyayı hayal etmekle hallolduğuna inanmaktadır. Kendisi de baston kullanmamasına rağmen, normal görünen bir hayat sürmektedir. Öyle ki gerçekten görme engelli olduğuna inanmakta güçlük çekenler vardır. Enstitüdeki öğrencilerden biri olan Eva da baston kullanmadan yürümeyi istemektedir. Ian onunla birlikte sokaklara atılarak, genç kadını daha önce görmediği bu dünyanın içerisinde farklı bir keşife çıkarır. Bu sırada onları takip eden bir diğer öğrenci Serrano da Ian'ın duyabildiği şeyleri duymak istemektedir. Ancak bütün bunlar enstitü müdürünün hoşuna gitmemektedir. 2013 Ağustos'ta Türkiye'de gösterime giren filmde Ian rolünde Edward Hogg, öğrencisi Eva rolünde ise Alman aktris Alexandra Maria Lara'yı izliyoruz. Filmin yönetmeni ise Polonyalı Andrzej Jakimowski.
The Beatles Anthology(1995)(9,4-4909)
George Harrison: Living in the Material World(2011)(8,2-9295)
Let It Be(1970)(7,8-4850)
John & Yoko: Above Us Only Sky(2018)(7,5-138)
bu da orjinaliimagine there's no heaven,it's easy if you try,no hell, below us,above us only sky,imagine all the peopleliving for today... imagine there's no countries,it isn't hard to do,nothing to kill or die for,no religion too,imagine all the peopleliving life in peace... you may say i'm a dreamer,but im not the only one,i hope some day you'll join us,and the world will live as one.imagine no possessions,i wonder if you can,no need for greed or hunger,a brotherhood of man,imagine all the peoplesharing all the world... you may say i'm a dreamer,but im not the only one,i hope some day you'll join us,and the world will live as one
(chinaski - 28 Şubat 2002 00:20)
bir gun evrenin sahnesinde dunya yok oldugunda,o hepimizin izledigi film bittigindeyazilar gecerken calacak sarki iste budur.
(chakalll - 15 Şubat 2009 22:06)
amerika da 11 eylül saldırıları sonrası, radyolarda çalınması yasaklanan 150 şarkıdan biri..
(kirmizi baslikli kiz - 13 Eylül 2002 21:43)
kardeşim lisedeyken ingilizce öğretmeni tarafından sınıfta dinletilmiş ve "dinsizlik propagandası yapıyor" diye velileri ayaklandırmış şarkıdır. ben de belli bir dini inanca sahip bir insanım ama john lennon'ın bu şarkıdaki dileklerine katılmamak elde değil. evet keşke bizi korkutan cennet ve cehennem olmasaydı. dünyayı birbirine katan dinler olmasaydı, yaşayıp gitseydik öylece. pek mümkün değil ama.. sadece hayal et, john lennon da öyle demiş ya işte zaten.
(gri balikcil - 9 Aralık 2010 10:29)
çok oluyor değil mi, haklı oluşun kişisel doyumundan vazgeçeli,gramer tuzaklarına dayalı şah-mat tartışmalarına gönül indirecek yaşları geride bırakalı,kavramları, terimleri yangın söndürme araçlarının güveniyle taşımaktan cayalı,etiketleyip kaldırdığımız anladığımızın kavanozlarını kıralı,çok oluyor değil mi?hadi baştan başlayalımen baştanbir 45'lik kadar kısa,bir 45'lik kadar kesinbiri plâk, biri tabancaadı: imaginehadi çıkaralım geçmişimizde suç ortağı ne varsaherkesin düşmanına benzediği bu dünyadane eksik bizde, ne fazlane arıyoruz şimdi şu kundaklanmış yılların başındakendimiz bulalım kara kutuyune kadarını kurtarabilmişiz kendimizinhadi sayım yapalımilk iş bu şiire "imagine" adını koyalım.ne kadar uzak görünüyordu bizeoysa geldik. işte buradayız. yaşlanıyor ve ayrılıyoruz.ne zaman karşılaşsak gözlerimizi kaçırıyoruz birbirimizdenkaçamak sözler ediyoruz. ayaküstü.ne zaman karşılaşsak unutmak istediğimiz ne varsa karşımızdagençliğimiz! kimsenin olmayan gençliğimiz!gençliğimizi tartarken boşluk tutan avucumuzda...acı çekiyoruzacı çeken yerlerimiz kalmış diye seviniyorsonra ya bira içiyor, ya televizyon seyrediyoruzkarşı çıktığımız dünyanın bir parçası olduk nicedirürküyoruz bizi geçmişe bağlayan halatlardanyarım yangınlar çıkardığımız gemilerde tükettik bütün yolculuklarıdünyayı dinleyişin sonsuzluğundaolanakların hayaletleri ve bizkirlenen, çürüyen sularda yalpalayıp duranbir gözcü ıslığıyla kendinin terk edilmiş sahilinde dolaşanşu çocuk kimya şu koynunda içedönük bir tabancayla uyuyan melankolik hayduthayata dişlilerinin dokunduğu yerden başlayan, erken törpülenmişşu kalabalıkne kadar uzak görünüyordu bizeoysa geldik işte buradayızbu kadar mıydık?boşalan meydanların uğultusu kaldı kulaklarımızdaküllerine katılıyoruz büyük yangınıngündelik adresler avutmuyor aşkın kollarınıbalıksırtı desenlerde çapraz günlerbirbirini tutmuyor yalnızlıklarımızbirbirimizi yitiriyoruz her buluşmadasebepsiz üşüyoruzyüreğinde bir muştayı gezdiren günleri düşündükçetiftiklenmiş bir sessizlikte bulunmuyor aradığımız kelimelerkabzasında uyuduğumuz şiddet rüyalarıdağılıp gidiyor gündeliğin sisli peronlarındakalın bir kireç tabakası altında bütün duygularımızsaat farkı var en yakınımızdakiyle bile aramızdademek ki o kadar da sebepsiz üşümüyormuşuzumutlar kiralamıyoruz artık, kullanılmış umutlar da karşılamıyor siparişlerimizi, ilkeler rehin, değerler eksiğine bozdurulmuş büyük pazarda, operadaki hayalet yer gösteriyor ölen bir kültürün üyelerine, beşeri günahlarımıza makbuz kesiliyor, vergi yerine hayat iadesi topluyor kent idareleri, kolluk kuvvetleri kurusuz düzenleri dağıtıyor görüldüğü her yerde, eski plâk kapaklarını okşuyoruz yalnızlıktan, eski bir sıcaklığı arıyoruz magmalaşmış fotoğraflarda, kantaşıyla dindirilmiş kelimeler akıp gidiyor konuşamadıklarımızın üzerinden, takma yüreklerle sürdürdüğümüz alışkanlıklar geri tepiyor, çekimine girdiğimiz her yeni imkanın aydınlığında, tekrarlana tekrarlana içi boşalan gizleri pazarlıyoruz hayatına manşet arayanlara, naylon tadında maceralar, kalp para değerinde gecelik aşklar kırk kupona, hayatı birbirinden kopya çeken çocuklara slogan ve cıngıl üretiyor, ödüller veriyoruz düşü dar, yüreği ensiz gündüz yıldızlarına, buzlu ve hüzünlü rakılarla çınlattığımız içimizin kırılgan korunağı, iyi paketlenmiş vahşet sürüyor piyasaya. görüldüğü gibi herkes kadar biz de benziyoruz düşmanımıza. biz ki, 45'lik plâkların, radyo istek programlarının, yazlık sinemaların çocuklarıydık, yarım kalmış devrimimizi emanet ettik doların ve markın dalgalanmalarınayedi askı boynumuzda, elimizde yedinci mühür, koynumuzda akrep azap karşıdan karşıya geçerken selam veriyoruz anılarımızı arkadan vuranlarane verili koşulların ufkundaki umutne mutlak huzur arayıcılarıoyalamıyor içinden geçtiğimiz karanlığıçıkıp geliyor toz duman içindekavganın taş, aşkın tunç, kendimizin demir çağındaykenbütün masalları dolaşmış kahramanpoz veriyor içimizdeki kuraklığın peyzajınatarih sürüp giderkensırlarımızı ve çeliğimizi verdiğimiz sularçekiliyor eski topraklardanyeni volta boyları ufuktayepyeni tanımlar aranıyordünyayı değiştirmek isteyen varoluşumuzabiliyoruz ki buradan görünmezçünkü büyük umutsuzlardır dünyayı değiştirecek olandipsiz bir öfke kadar derindipsiz bir bankot gibi dolaşımdane kadar uzak görünüyordu bizeoysa geldik. işte burasındayızadını "imagine" koyduğumuz şiirin.murathan mungan(bkz: copy paste değil alın teri)
(holden caulfield - 15 Ocak 2003 01:29)
john lennon'ın en güzel solo çalışması bence...sözleri mükemmel...
(vanzant - 11 Ağustos 1999 00:00)
bu şarkıyı* saçma bulan, inanmayan insanlara:kendisini doğadan soyutlayanlardan tiksiniyorum, din gibi - millet gibi - toprak* gibi olgulara kendini hapsedenlere acıyorum.düşünemeyen, hayal kuramayan insanlar gözümde o kadar aciz ve suçlu ki;dünyayı bu hale getiren soytarılar, dünya üzerinde açlıktan ölen her çocuktan siz sorumlusunuz, dünyada patlayan bombaların da sorumlusu sizsiniz, sizin yüzünüzden savaşlar var ve sizin yüzünüzden insanlar apoletlere tapıyor.o kadar ahlâksızsınız ki; ahlâktan, onurdan, şereften ve insanlıktan anladığınız tek şey iki bacağınızın arasına sıkışmış, orada kalmış. en komiği de, bütün ahlâkınızı parayla satın alabiliyorsunuz ya da sattırabiliyorsunuz.kadına kadın, erkeğe erkek gözüyle bakmaya o kadar alışmışsınız ki, "insan nedir?" sorusunu hiç bir zaman aklınızdan geçirmiyorsunuz/geçiremiyorsunuz.sağlıksızsınız, düşünmeden yaşayan parazitlersiniz, hayal dünyası olmayan aptallarsınız.farklılıktan korkuyorsunuz, kendi estetik anlayışınızı dogmatik görüyorsunuz ve bu yüzden bile aldığınız nefesi boşa harcadığınızın farkında bile değilsiniz.bütün bu dünyanın sorumlusu sizlersiniz. 600 liraya ailesine bakmak zorunda olan baba'nın her ayın sonunda uyuyamamasının suçu sizsiniz.sokakta dilenen sahtekâr değil suçlu olan, sizlersiniz.ahlaksız, onursuz ve şerefsizce yaşamaya mahkumsunuz.***bu düzeni biz kurmadık ama yaşatan bizleriz.paradır, satın alan insanlığı, düşünceleriniz değil.just imagine
(ugi the slayer - 11 Eylül 2012 10:33)
binyilın şarkısı seçileyazan fakat marksist şarkı damgasıyla sanıyorum ayağı kaydırılan parça.
(camilo - 18 Ocak 2001 20:47)
benim gibi ingilizce özürlüler için;hayal et cennetin olmadığını denersen kolaydırcehennem yok altımızdaüstümüzde isesadece gökyüzütüm insanlarınbugün için yaşadığınıhayal ethayal et ülkelerin olmadığınıo kadar zor değil buuğruna öldürecek ya da ölecek bir şey yokve din de yok tabiitüm insanlarınbarış içinde yaşadığınıhayal ethayalci diyebilirsin banaoysa yalnız değilim benumarım bir gün sen de katılırsın bizeve bir bütün olur dünyahayal et malın mülkünolmadığınımerak ediyorumyapabilir misin ne açlık var ne aç gözlülükinsanların hepsi kardeştüm insanlarıntüm dünyayı paylaştığınıhayal et. imagine (john lennon)
(myth - 10 Temmuz 2004 19:35)
forrest gump'da şarkının nasıl yazıldığıyla ilgili bir sahne de vardır..forrest çin'den, masa tenisi turnuvasından dönmüştür ve bir talk-show'a katılmıştır (herhalde ünlü bir programdı o zamanlar). talk-showdaki konuklardan biri de john lennon'dır. forrest gelir önce john lennon'la tanışır sonra da soruları cevaplamaya başlar:talk showcu - why don't you tell us about china (yaklaşık olarak böyle bir şeyler).forrest - there is no religion there..lennon - no religion?!!forrest - no possesions..lennon - no possesions?!!talk showcu - it's hard to imagine.lennon - not if you try!bundan sonra john lennon'a bir yakın çekim ve john lennon düşünceli düşünceli uzaklara bakmaktadır..
(homme fatal - 8 Ekim 2004 11:38)
Yorum Kaynak Link : imagine