sevimli bir rom com.

(matchgrip - 22 Eylül 2015 18:09)

simon pegg'in yan rollerden romantik komedi başrolüne terfi ettiği film. seyirlik, filmi çeken ekibin klasik çizgisinde ve samimi bir film olmuş. yalnız simon pegg ne kadar düzgün bir ingilizce sahibiymiş, altyazısız anlaşılan nadir ingilizlerdenmiş de haberimiz yokmuş.

(izahtanvareste - 6 Ekim 2015 02:38)

soundtracklerinden bunu çok beğendiğim simon pegg lake bell filmi.simon pegg in baş rol oynadığı filmleri hep bi güzel bulmuşumdur bu da aynı çıktı. büyük beklentiye girmeden eğlenmek isteyenler için güzel film

(yok bildigin agac - 12 Ekim 2015 22:28)

simon pegg'in oyunculukta level atladığı film. hector and the search for happiness filminde aşırı saygımı kazanmıştı, şimdi daha da arttı. (neden? çünkü romantik komedilerde oyunculardan üstün oyunculuk beklenmez, halbuki simon pegg ciddi ciddi yardırmış filmde.) lake bell'i de tanımış oldum, sevmiş oldum. kadın tip olarak jennifer garner ve cobie smulders'ın aritmetik ortalaması, ama oyunculuk anlamında ikisinin toplamı gibi.

ayrıca yıllardır "favori romantik komedim" tahtında oturan hitch'i indirip yeni favori romantik komedim olabilir. (erkeklerin favori romantik komedisi olur mu demeyin, ağzınızı kırarım. romantik komedileri seviyorum ve sevmekten de, sevdiğimi söylemekten de korkmuyorum anasını satim.)

izleyin, izlettirin efendim. 9/10

(barisunver - 17 Ekim 2015 04:27)

britanya ahalisinin romantik komedisi bile bir başka oluyor dedirtecek hoşlukta bir film. kadın ve erkek daha bir gerçek, monolog ve diyaloglar daha bir akıllı komik. iç sıkıntısına bira ile kısa bir ara. ^*

(how soon is now - 19 Ekim 2015 17:30)

--- spoiler ---

tess morris'in senaryosunu yazdığı, yönetmenliğini ise ben palmer'ın yaptığı londra'da geçen 2015 yapımı romantik komedi filmi. başrollerde simon pegg ve lake bell var. ayrıca olivia williams, ophelia lovibond, henry lloyd-hughes ve rory kinnear da filmde rol alıyorlar. kendisine uygun bir erkek arkadaş aramaktan bıkmış 34 yaşındaki nancy'nin (lake), hatalı bir şekilde onu blind date eşi zanneden jack'le (pegg) tanışması ve ona aşık olmasını konu alan hoş bir film. film boyunca güzel bazı diyaloglar ve espriler var. ayrıca filmin müzikleri gerçekten çok dikkat çekici. birkaç örnek;

paloma faith - upside down; https://www.youtube.com/watch?v=ldeb5sdeali

duran duran - the reflex; https://www.youtube.com/watch?v=odnnf5chcdo

whitesnake - here i go again; https://www.youtube.com/watch?v=2fp9hw7655u

--- spoiler ---

(sanver - 1 Kasım 2015 00:39)

tesadüfen rastladığım ve başrolde oynayan arkadaşın işlerini sevdiğim için izlediğim komedi. güzel espiriler, ilginç bir tanışma ve güzel bir komedi.

(yerdeniz - 1 Kasım 2015 01:36)

baştan söyleyeyim. bu isimde çok film var. ben lake bell ile simon pegg'in oynadıklarından söz edeceğim.

me and earl and the dying girl filmini izledikten sonra yazmış olduğum entry epey bir kişi tarafından sevilmişti, sağ olsunlar. sonuçta (ki o yazıda da kastettiğim gibi) o tarz hislere bürüne(bile)n başka insanların varlığını görebilmek iyi gelmekte bünyeye.

işte man up filmi de, o entry'de sıraladığım benzer filmler listesine girebilecek bir filmmiş.

filmi epey bir geç saatte izlemiştim ve bittiğinde güneş doğuyordu. bu sabahlamaya kesinlikle değmişti.

--- çok fazla ve keskin olmasa da spoiler ---

en favori sahnelerim; bardaki dans öncesi masada geçen (hem sempatik, hem matrak hem de iç gıcıklayıcı olan) konuşmalı bölüm, dans sahnesi ve bovling sahnesidir. ingiliz mizahının yeri bir başka oluyor sahiden. nancy ve jack'in kimyaları çok uyumluydu. tabi tüm bu sahnelerden ve o kimyanın uyumundan hariç bu filmi bana sevdiren en önemli unsur ruhsal ve kalpsel uyumlarıydı. o uyumun ne kadar leziz bir uyum olduğunu filmin sonunda "geçici bir ayrılık" yaşadıklarında çok daha iyi anlıyoruz. insanın şu, bir anlığına var olduğumuz (ve bitince bir daha geri alamayacağımız) evrende, hissettiği sonsuz yalnızlığı dindirebilecek tek şey böyle bir uyumdur olsa gerek, ister aşk diyelim, ister sevgi, isminin bir önemi olmadığı. değerli bir kafa denkliği ve birlikte senkronize olabilme yetisidir o. tabi buna muhtaç olmayalım. sadece bulunca değerini bilelim. bunun farkı önemli.

her ne kadar nancy'nin farkını, onun yarattığı uyumu ortaya çıkaran bir unsur olsa da son hamlesiyle "helal sana be" dediğim jessica'dan da bahsetmeden geçmek istemedim. jessica da çok güzel kalpli bir insanmış. inandığı felsefeleri laf olsun diye sahiplenmediğini çok güzel gösterdi. keşke aynı inceliği sean karakterinden de görebilseydik.

filmde tamamen, bütün olanlar, tüm kronolojisiyle, karma kurallarınca işlemekte.

an'ın değerini iliklerinde hissedip, fuck the past diyebilen insanlara selam olsun...

(matrix - 19 Kasım 2015 19:43)

ben romantik komedinin ingiliz olanını severim. love actually (ki bu türün en iyisidir bence) beri bu böyle. baştan bunu söyleyeyim. film zaten yaklaşık 24 saatlik bir dilimi anlatıyor. 88 dakikalık bir film, dolayısıyla alabildiğine hızlı. lake bell filmin başlarında güvensiz, kendiyle kavga eden hallerinde, sıradan bir kadın görüntüsü sergilerken, ayna karşısında kendini toparladığı sahneden itibaren fıstık gibi bir kadın oluyor. bu sadece makyajla açıklanabilecek bir şey değil sanırım, kadın iyi oyuncu. zaten kendisini (çevremdeki erkekler ve kadınlar, erkek gibi kadın denmesine rağmen) beğenirim.
simon pegg ise çok uyumlu olmuş lake bell ile. bir kaç sahnedeki hallerine çok güldüm. özellikle nancy ile tanışma anlarındaki halleri çok iyiydi. son olarak bir de nancy'nin ailesi var. o kadar tatlılar ki bir filmde onlar için yapılsa izlerdim. 7-7,5 arasında bir not vererek yeni filmlere yelken açıyorum.

(nicotinell sakizli muhallebi - 3 Şubat 2016 15:15)

biraz depresif, henüz 20li yaşlarda orta yaş bunalımına giren, moral olarak çökük, umudunu yitirmeye başlayan bünyeme fuck the past dedirtmiş, çok iyi gelmiş filmdir.

(tubaauditiva - 21 Şubat 2016 03:10)