Truth or Double Dare (TODD) ' Filminin Konusu : Truth or Double Dare (TODD) is a movie starring Gina Hiraizumi, Austin Chunn, and Shaquita Smith. The graduating class of 2006 gets together for their 10 yr reunion party. But suddenly, classmates start dying, and its all centered...
What Keeps You Alive(2018)(5,8-2048)
Astral(2019)(5,7-2542)
Await Further Instructions(2018)(4,9-2187)
The Amityville Murders(2018)(4,8-331)
American Exorcist(2018)(3,9-95)
The School(2018)(3,8-319)
Stirring(2018)(3,8-324)
Dead Squad: Temple of the Undead(2018)(3,5-212)
The Cabin(2018)(3,3-225)
Schoolhouse(2018)(2,9-118)
The Elf(2017)(2,7-541)
ayni isimli filmde*, bir eve giren hirsizlar, calan telefonu acarlar. populer bi radyo programindan canli yayinda odullu yarisma sorusu sorulmaktadir. soruyu dogru yanitlarlar ve soyduklari evin sahiplerinin buyuk odulu kazanmasina neden olurlar
(amelie - 21 Mart 2002 13:03)
anneyi oynayan insanin sesi size ne kadar tanidik geldi bilmiyorum ama, filmin sonuna kadar zor dayanip, imdb'den killanarak baktigimda yanilmadim: bayan, marge simpson'i seslendiren, julie kavner cikti. film cok iyi. 1987.(bkz: annie hall)(bkz: manhattan)(bkz: zelig)(bkz: crimes and misdemeanors)(bkz: hollywood ending)
(set - 22 Ekim 2002 23:40)
her planı birer fotoğraf karesi olan filmlere örnek teşkil edecek bir film. filmi izlerken ah be keşke zaman makinası icat edilse de 1940ların newyork'una gidip birkaç kare fotoğraf çekme fırsatı yakalasam die düşündüm. (zaman makinası icat edilse gidip fotoğraf mı çekicen mal mısın demeyin kardeşim ,sanatçı adamız işte anlayın hehehehe) herneyse lafı karıştırmayalım, bu aralar woody allen filmlerine taktım oturup onları izliyorum. radio days'ı izlemedim sanıyodum ama meğersem yarım yamalak izlemişim zamanında, hatta bazen durup dururken kafamda beliren "i hear the cannons roar, is it the king approaching?" cümlesi de bu filmden kalmaymış. (şizofrenliğe doğru gittiğimi düşünüyodum :p) bak gene laf karıştı, patronla kavga ettim ondan çeneme vurdu galiba. neyse filme dönecek olursak; televizyonun dünyaya damgasını vurmadan önce radyonun populer olduğu dönemler anlatılıyor. filmde orson welles 'in ünlü marslılar dünyaya saldırdı* anonsunu görüyoruz bu anons 1938 yılında yapılmış olduğuna göre sanırım film 1938-1944 dönemini kapsıyor bu durumda. yani tam 2. dünya savaşının patladığı, japonların pearl harbor 'ı bombaladığı döneme rastlıyor. amerika 2. dünya savaşını radyoyla yaşıyor bir nevi. tabi o zamanlar 100 küsür kanallı tvler yok piyasada, insanlar tek kanallı radyoya talim olmuş durumdalar, o yüzden dinledikleri her program onlar üstünde büyük etki yaratıyor. annem zamanında orhan boran ve yuki 'ye mektup gönderip yuki'nin imzasını istediğini anlatmıştı da şaşırmıştım. radyo zamanlarının bu kadar güzel yansıtıldığı bir film mutlaka izlenmeli diye düşünüyorum. keşke türkiye versiyonunu da yapsalar.filmin soundtracki de bir harika. durun listesini de veriim,the flight of the bumblebee - harry james"dancing in the dark ""chinatown, my chinatown""let's all sing like the birdies sing""september song ""body and soul "- benny goodman "in the mood "- glenn miller "i double dare you"- larry clinton "you're getting to be a habit with me""la cumparsita ""carioca ""tico tico "- denise dumont"begin the beguine ""opus one ""frenesi""all or nothing at all "- todd field "the donkey serenade""you and i "- tommy dorsey "paper doll ""pistol packin' mama""south american way "- carmen miranda "if you are but a dream" - frank sinatra "if i didn't care "- the ink spots "schloff mein kind""i don't want to walk without you "- mia farrow "remember pearl harbor"-"babalu "- xavier cugat "they're either too young or too old""that old feeling""(there'll be blue birds over) the white cliffs of dover "- glenn miller "i'm gettin' sentimental over you"- tommy dorsey "lullaby of broadway ""american patrol"- glenn miller "take the 'a' train "- duke ellington "you'll never know ""one, two, three, kick"- xavier cugat "just one of those things ""you'd be so nice to come home to "- diane keaton "night and day "
(venus - 7 Aralık 2009 16:42)
komşularının radyosunun sesini kıstırmak için giden adamın kominist olup dönmeside olayın komik olaylardandır filmdeki.
(darknum - 6 Kasım 2002 13:27)
woody allen'in amarcord'u.
(aclik sampiyonu - 5 Mart 2011 19:35)
vai ve soulfly ile yaptigimiz radyo kayitlari butunu.. http://ssg.sourtimes.org/ adresinden cekilebilir..
(ssg - 11 Ekim 2000 17:08)
çocukluğun buruk tatları.--- spoiler ---"i never forgot that new year's eve when aunt bea awakened me to watch 1944 come in. i've never forgotten any of those people or any of the voices we would hear on the radio. though the truth is, with the passing of each new year's eve, those voices do seem to grow dimmer and dimmer."--- spoiler ---
(electra on azalea path - 20 Ağustos 2011 23:14)
bir kitle haberleşme aracının insanları birbirinden uzak tutmadan, aksine onları birleştirerek hayatımızda yer edinebildiğini anlatan otobiyografik woody allen filmi. 1940'ların ilk yarısında amerika'da radyonun ne denli hayatın içinde olduğunu eğlenceli bir dille anlatıyor film. filmin çekildiği dönem ise televizyonun, radyonun yerini işgal ettiğinin (onun yerine geçtiğinin değil ama) artık inkar edilemez olduğu bir dönem. filmin sonunda allen, çocukluğunun radyo kahramanın ağzından "acaba gelecek kuşaklar bizi hatırlayacak mı?" gibi bir laf ediyor. bu filmi sırf onu hatırladığı için çektiği bile söylenebilir. kitle iletişim araçlarının yaygınlığı arttıkça insanların birbirinden uzaklaştığı, gerçek kişilerin birer telefon numarası veya facebook/twitter hesabına dönüştüğü günümüzde bu filmden çıkartılacak bir çok ders var. çocukluğu 1990'larda, 2000'lerde geçen bir yönetmen, 2040'lı yıllarda çocukluğuna ilişkin böyle bir film yapabilecek mi, yaşayan görür. radio days, teknolojinin insanın hayatını kolaylaştıran bir araç olmaktan çıkıp başlı başına bir amaç haline gelmesinin insana neleri kaybettirdiğini veya onu nelerden mahrum bıraktığını göstermesi bakımından ayrıca üzerinde durulması gereken bir yapım.
(ben ruhi bey nasilim - 11 Ocak 2012 02:05)
(bkz: cazla alakali bir insanim)(bkz: cemal tusmel koyu)(bkz: iman gucu)
(ssg - 22 Mart 2001 16:11)
televizyon ve internetle büyümekten olacak, radyoyla aram hiçbir zaman iyi olmadı. seçme şansının olması, olmamasından her zaman daha iyi tabi. ama insan, seçme şansının olmadığı durumlara karşı garip bir özlem duyuyor. seçim şansı, belki de şeylere bütünüyle bağlanıp kendimizi vermemizi engelliyor. geriye dönüp baktığımda, en sevdiğim albümlerin hep kırık dökük bir sony walkmende defalarca dinlediklerim olduğunu görüyorum. kasetleri kalemle sarardık nostaljisi değil, insan bir şeye mecbur kalınca sanki onu sevmeyi öğreniyor. tevekkeli değil, 7 milyar insanın çoğunu haline şükreden fakirler oluşturuyor.radyo da aslında böyle bir mecburiyet. filmde anlatılan yıllarda, filmde anlatılan ailenin belki de karşılayabileceği tek eğlence ve her ferdi bir ucundan tutuyor, dört elle ona sarılıyor. ateşin başında toplanmış bir kabile, vaizin etrafını saran bir kalabalık. her biri farklı bir programı seviyor, görülmeyen bir kuklacı bile kıymete biniyor. kısıtlı seçeneklere kimse aldırmıyor, çünkü fazlasını bilmiyorlar. sesten ibaret söylence, dinleyicinin hayalgücüyle tamamlanıyor. radyo günleri geride kalalı çok oldu. şahsen buna aldırıyor değilim. biçimler değişiyor, seçenekler artıyor. seçmek zorunda kalmamanın rahatlığını, seçeneklerin sonsuzluğuna değiştik. huzuru, yeni ufuklarla takas ettik ve bilmediğimiz bir yöne ilerliyoruz; önemli değil. çünkü insanın durumunu en çok yoksunluk belirliyor ve biz hep olmayanı, olamayanı vazgeçmeden, bıkıp usanmadan düşlüyoruz.ben bu filmi pek sevemedim, çünkü sonunda sanki herkes kaderini kabulleniyor. bu varoluşa ihanet, bir umut kisvesi altında sunulan bu çaresizliği reddetmek gerek. “suffering is part of the human condition and it comes us to all.” insan zor da olsa bu acıyı kucaklamalı ve ayağa kalkıp koşmalı. çünkü yeterince insan haline şükrediyor ve dünya bu şekilde kötüye gidiyor.
(jack in the box - 22 Ağustos 2014 23:03)
Yorum Kaynak Link : radio days