The Farm ' Filminin Konusu : The Farm is a movie starring Nora Yessayan, Alec Gaylord, and Ken Volok. A young couple gets kidnapped and treated like farm animals after stopping at a roadside diner to eat meat.
The Clovehitch Killer(2018)(6,6-5548)
The Work Wife(2018)(5,5-50)
Ride(2019)(5,4-1611)
Monster Party(2018)(5,3-1022)
American Dresser(2018)(5,2-156)
Restraint(2017)(4,5-70)
Realms(2018)(4,4-255)
Nightshift(2018)(3,9-275)
The Outer Wild(2018)(3,5-248)
The Cabin(2018)(3,3-225)
Curse of the Nun(2018)(2,8-346)
the l word spin off'u olarak karşımıza çıkacak dizidir. kahramanımız alice pieszecki ve onun hapishane öykülerinden oluşacaktır. cast büyük oranda bellidir.detaylı bilgi için: http://www.imdb.com/title/tt1288495/
(damn - 18 Aralık 2009 00:59)
hiçbir zaman hakettiği ilgiyi görememiş ,liverpool'lu , debut albümleri spartacus kesinlikle kulak vermeye değer olan, happy mondays sevenlerin sevmeme şanslarının olmadığı grup.
(badly drawn blue - 4 Aralık 2002 23:46)
9 lives'ın usanıklığı. hepinizin kahvesinde hamam böceği var ama renginden anlamıyorsunuz bu arada.
(laughtear - 2 Kasım 2010 11:22)
office in bu sezon son sezonu olmasi seklindeki aci gercegi az da olsa hafifleten tek avuntu olucak sanirim.arada ciftlige ofisten konuk oyuncular office'deki karakterleri olarak gelirlerse baya sahane olur.
(cbt - 1 Ekim 2012 15:12)
rainn wilson, dizinin nbc tarafindan kabul edilmedigini attigi tweet ile aciklamistir. cekilen pilot bolumun the office'in final sezonu icersinde yer alma olasiligi mevcutmus. umarim o bolum iyi bir reytinge ulasir ve nbc geri adim atar.
(theduffman - 24 Ocak 2013 02:00)
aerosmith - nine lives albumunden yine super bir parca. sozlerini sunmaktan gurur duyarim(it's not a place you can get toby a boat or a train...it's far, far away...*)oaahh!there's a cockroach in my coffeethere's a needle in my armand i feel like new york cityget me to the farm(chorus)get me to the farmget me to the farmget me to the farmsomebody get me to the farmi got terminal uniquenessi'm an egocentric mani get caught up in my freaknessbut i ain't no peter panget me to the farmget me to the farmget me to the farmget me to the farmget me...buckle up straightjackinsanity is such a dragjellybean thorazenetranscendental jet lagsanity i ain't gonafeeling like a pifiatasucker punch, blow lunchmotherload, pigeonholei'm feeling like i'm gonna explodeyeah, i wanna shave my head andi wanna be a hare krishnatattoo a dot right on my headheh, hehand the prozac is my fixeri am the living dead(follow the yellow brick road...follow the yellow brick road...)take me to the farmtake me to the farmsomebody get me to the farmsomebody take me to the farmtake me to the farmtake me to the farmsomebody take me to the farmsomebody take me to the farmtake me to the farmtake me to the farmtake me to the farmtake me to the farmtake me to the farmsomebody get me to the farm(wake up, honey...then i'm sure toget a brain uh, huh...a ha... good night)
(baranoyak - 20 Aralık 2003 15:45)
90'lı yılların hemen başında ingiltere listelerinde zirveyi gören spartacus'e rağmen o dönem ve hala hak ettiği ilgiyi pek göremeyen liverpoollu grup. bunda, sonraki albümlerinin görece daha zayıf bir sounda sahip olması etkili, kabul etmek lazım. oysa the stone roses'lar, happy mondays'ler madchester'ın zevk u sefa'sını sürer iken the farm'ın adını da anmak lazımdır inceden, en azından bu albümüyle. groove'sa groove, aksansa aksan. hatırlayalım diye:spartacus:1. hearts and minds2. how long3. sweet ınspiration4. groovy train5. higher and higher6. don't let me down7. family of man8. tell the story9. very emotional10. all together now11. higher and higher [remix]12. very emotional [remix]
(genia - 29 Ekim 2013 09:57)
https://www.youtube.com/…continue=116&v=nttmeo5twkafragmanı dahi insanı germeyi başaran, 16 kasımda abd'de gösterime girecek korku filmi. the farm'ın başrollerini nora yessayan ve alex gaylord paylaşıyor. çıktıkları yolculukta kestirme sanıp ters yöne sapan ve mecburen bir yol üstü lokantasında mola vermek zorunda kalan çiftin yaşadığı olaylar anlatılmaktadır.
(apilupilu - 2 Kasım 2018 13:15)
hans stjernsward'ın senaryosunu yazdığı ve direktörlüğünü yaptığı sarsıcı bir film. stjernsward'ın öyle bir niyeti var mıydı, bilemiyorum; ama, senaryosunda ciddi bir kapitalist sistem eleştirisi olduğunu, mesajların en çarpıcı şekilde ve örnekler ile verildiği bir yapım.öncelikle, aşağıda yazacaklarım "spoiler" içerir. filmi seyretmeyenler veya spoiler okumak istemeyenler, bu noktadan sonra devam etmesinler...şöyle düşünün:--- spoiler ---insan olarak herhangi bir değeriniz veya hakkınız yok. tıpkı bir çiftlik hayvanı gibi çırılçıplak bir şekilde kafese kapatılmışsınız. korkuyorsunuz. kadınsanız daha "şanslısınız". damızlık olarak kullanılıyorsunuz. doğurduğunuz "kuzularınız" belli bir süre büyütülüyor ve kesilmek üzere sizden alınıyor veya sağlıklı değilse öldürülüyor; memeleriniz süt sağılmak için kullanılıyor. erkekseniz, zaten kaçışınız yok. sağlıklı olanlarınızdan döl alınıyor ve zamanı gelince kesime gönderiliyor. kesim işlemi de son derece teknik bir şekilde mezbahada gerçekleştiriliyor.ama, işin en korkunç tarafı bu sakillik ve gore manzaralar değil...insanların birer çiftlik hayvanı gibi beslenip, sütlerinin alınmasının ve zamanı gelince kesilmesini bir nedeni var:insan eti ve süt ürünlerini tüketen müşteriler. yani, insan eti, ciddi bir pazarın öznesi haline gelmiş.evet; burası aslında insanların kesildiği, insanlardan et ve süt ürünlerinin üretilip dağıtıldığı, "catering" hizmetinin verildiği --adlı adınca-- "ticari" bir çiftlik, bir müessese. öyle ve o kadar ki, kızgın müşteri, "etten diş çıktı. bu ne rezalet böyle!", diye aradığında, bu işlerin sorumlusu olan yönetici, müşterisinden defalarca özür dileyerek, bu durumun tekrarlanmayacağını nazikçe ifade ediyor.kesilen insanların ve alınan sütün kayıtları tutuluyor. eğer kafesteki insanlardan biri zamanından önce ölür ve öldürülürse, "malımızı ziyan ettin", diyerek bu işin sorumlusunu azarlıyorlar.aslında, burada insanlığın dramı yaşanıyor. insan olan her şey yok edilir, insan etinden ve sütünden faydalanılan bir metaya dönüştürülürken, kapitalizmin temel yasaları işliyor. daha doğrusu, kapitalist (daha doğrusu, tüzel bir varlık olan şirket) için insanın bir anlamı ve değeri kalmıyor. kadınlar, erkekler ve bebekler, müşteri memnuniyeti ve daha fazla kâr amacıyla kesiliyorlar.metaya indirgenmiş insanlardan bahsederken çiftlik çalışanlarını da unutmak olmaz. hepsi işini özenli bir şekilde yapıyor. hepsinde birer hayvan maskesi var. son derece sakin, titiz ve... duygusuzlar. makine gibi kendilerine söyleneni yapıyorlar. garip bir dinsel inanca mensuplar. ancak, dinin üzerlerindeki etkisi konusunda filmde pek ipucu verilmiyor. sadece kiliseyi görüyoruz. çiftlik çalışanları, kendilerini işlerine adamış şekilde, kafeslere tıkılmış türdaşlarını besliyor, onları sağıyor ve zamanı geldiğinde onları kesiyorlar. insanların her parçası kullanılıyor -- kapitalizm, insanın hiçbir parçasını ziyan etmiyor.--- spoiler ---mideniz sağlamsa seyretmenizi tavsiye edeceğim filmdir.
(dandik tavsan - 18 Aralık 2018 08:40)
aerosmith in nine lives albümünde bulunan, "there's a cockroach in my coffee" diye başlayıp olayı bitiren süper gaz şarkı.
(bloodymary - 23 Aralık 2001 15:54)
Yorum Kaynak Link : the farm