habire ters köşe yapmaya çalışması bir noktadan sonra baymaya ve kendini tekrarlamaya başlamasının yanında fazlasıyla tahmin edilebilir bir noktaya çekmiş filmi. esas kötünün kim olduğunu tahmin ettiğimde 60. dakika civarıydı. bütün olayı sürpriz üzerine kurulu bir film için kötü bir durum. bir insanın kofti nedenlerle azmedip yapabildiği şeyler bana hep saçma gelmiştir. buradaki kötü adamımızın motivasyon kaynağı da pek tatmin edici değildi. val killmer'ın kendisini kasmaması gayet doğal zira bu filmde predators'teki laurence fishburn gibi setteki birine bakıp çıkmak için oynamış. gene de profiling konusunda verdiği ufak tefek bilgiler ve boş zaman geçirgeci olarak izlenebilir.

ayrıca bu film bana askerdeki komutanlarımdan birini aklıma getirdi. o da özel tim eğitimi sırasında bir adaya bırakıldıklarını ve burada eğitimli sniperların kendilerine gerçek mermiyle ateş ettiklerini hem onlardan kaçıp hem de dışarıdan destek almadan bilmem kaç gün sağ kalmaya çalıştıklarını anlatmıştı. gerçi o göbekle özel timde olduğuna pek inanmamıştım ama askerdeydik sonuçta. komutan afrika savanalarında çıplak elle 3 aslan, 2 timsah boğdum dese hadi lan oradan diyecek halimiz yoktu ya neyse.

(ntldr - 16 Eylül 2012 01:13)

temposu yüksek bir polisiye gerilim. açık pek çok noktası var, ama sonuna kadar götürüyor sıkmadan. kurgusu inanmak isteyen için iyi, ama mantık üzerinden gezinmek isterseniz "hadi len" diyerek gidebilirsiniz.
polisiye dizilerin bu denli derinleşmediği dönemlerde bu tür filmler çok popülerdi. sonra diziler geldi bu film tarzı havasını yitirdi. her hafta yeni çözümlerle kendi kendini sınayan izleyici uzun süreçli arayışlardan kısa ve sürekli bir hal ve gidişe kendini bıraktı. zaten bu filmde oynayan arkadaşlardan biri da sherlock olup, amerikada katil aramaya başladı ki psikopatlığa düşkünlüğü o zamandan belli imiş.
bu kadar yıl boyunca bu kadarcık entry girilmesinden mütevellit, fazla ilgi çekmemiş bir film olduğu da söylenebilir.

(qfwfq - 5 Nisan 2013 23:36)

film boyunca kurulan tuzaklar, ölüm senaryoları ve filme eşlik eden "sonraki kim" sorusuyla final destination, identity ve ghost ship'le aynı yoldan ilerleyen bir film.

çok orjinal değil, kurgu hataları mutlaka var ama sonuna kadar temposunu koruyor, merakı sürüklüyor. başyapıt olmasa da izlenesi bir film.

(kahverengibotlutirtil - 29 Mayıs 2004 03:25)

gabe^*'in "iny miny mino moo who's the next motherfucker to go?" sözleriyle özetlenebilecek gayet sıradanlaşmış bi konuya sahip gerçekten.. benim hafızama beyinlerdeki "var ya katil kesin bu herif" yargısının bitene kadar beş dakikada bir değiştiği film olarak kaydedildi. başrollerde val kilmer, ll cool j, christian slater ve patricia velasquez'den çok kuklalar, pudralar, saatler ve domino taşları var. bi de izledikten sonra sigaraya birkaç saniye dikkatlice bakma durumunda kalıyo insan içmeden önce. bilemem. zekice hazırlanmış..
"the point is to get used to it."

(cisterna - 18 Haziran 2004 18:25)

kurgusu ne kadar iyi oluşturulmuş gibi görünse de; aşmış insanlar güruhu olan film karakterlerinin seyirciyi "yuh artık" demek zorunda bırakan serüveninin filmi. akıllara "büyük puzzle ın küçük parçalarından birinde karakterlerden biri bir hata yapsa veya yapması beklenen dışında bir şey yapsa film komple sıçmaz mı?" benzeri sorular getiren, "öyle oluyorsa bizim polat alemdar ın grand bank of larnaka yı iki dakikada kirabilmesinin neresi tuhaf?" benzeri soruları da peşinden sürükleyen amerikan filmlerinden yalnızca biri.

seri katilin kim olduğunu merak etmekten bile soğuyor insan bir noktadan sonra. "kimse kim, gebersin şerefsizlerin hepsi" bile denebiliyor.

ama yine de; izlemeye değmeyecek kadar da kötü değil. bu tarz filmlerin bu yönleri eleştirilmemeli belki de. yapıcılıktan çok uzak olan bu eleştiri filmi izlerken doğan aptal yerine konuluyor olma hissi ile doğuyor elbette. adamlar kasmış, belli. öldürdüğümüz yiğidin hakkını da verelim. böyle filmleri jackie chan filmi izleyen bir çocuğun hayat dolu gözleri ile izleyelim.

(borellus - 26 Haziran 2004 20:53)

sara moore^*: sence profiler olmama izin verirler mi?
iç ses: dizi çekip başrol bile oynatırlar.^*

(xifetotec - 18 Kasım 2005 08:20)

filmin ismine ilk baktığımda bir bilimkurgu havası verse de sonradan, apayrı birşey çıkan ve pek bi boka da benzemeyen gerilim filmi.
küp filmindekine benzer insanı ürküten ölüm sahneleri ve görsel efektler izlenir.
benzerleri ve daha iyileri için bakınız:
(bkz: cube)
(bkz: saw)
(bkz: cabin fever)
ve hatta
(bkz: texas chainsaw massacre)
(bkz: oha)

(radio bemba - 27 Kasım 2005 02:07)

amerikan film klişelerine ve korku filmi klişelerine sıkı sıkıya bağlı kalmış ama eğlencelik olsun diyerek izlenebilecek film .
--- spoiler ---
filmin en can alıcı kötü yanı ise her filmde olduğu gibi kurbanların kartondan karakterler olarak katil tarafından çıkarılmış profillerine sıkı sıkıya uymaları ve olayı bozabilecek en ufak bir şey yapmamaları idi.ilk gece canı sıkılan bir kişi dışarı gezmeye çıksa , bir kişi uyku ilaçlı kahveyi içmese ya da uyku ilacı türü şeylere karşı dayanıklı olsa, bir kişi dışarda bir yerde yemeklerini ve içeceklerini alıp sırt sırta verip uyumayı akıl etse , bir kişinin refleksleri veya sezgileri normalden güçlü olsa katil filmin başında ya da ortasında yakalanırdı.
--- spoiler ---

(mindtraveler - 4 Aralık 2005 04:33)

başarılı bir film. en azından sonuna kadar kendini izlettiriyor. val kilmer hiç kasmamış kendini, hatta boktan oynamış. herhalde rolünü ciddiye almamış. güzel sürprizler var. akla agatha christie'nin on küçük zenci romanını getiriyor. bir de afişe inanmayın, sevişme sahnesi hayal kırıklığı yarattı. christian slaterın götünü görmek ise üstüne tuz biber ekti. ha ne diyordum güzel film, keşke sevişme sahnesine biraz daha ağırlık verselerdi.

(crowley - 4 Şubat 2006 23:08)

senaryosuyla the usual suspects, tuzaklı bulmacalarıyla saw ,ölüm sahneleriyle cube kokan adıyla dreamcatcher gibi fantastik bir gerilim andıran film.

(afridge - 21 Şubat 2006 15:17)