Süre                : 1 Saat 28 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Temmuz 2017 Çarşamba, Yapım Yılı : 2017
Türü                : Drama
Taglar             : tulum
Ülke                : Hollanda
Yapımcı          :  TDMP , Lion Film Productions , Nickelodeon
Yönetmen       : Tessa Schram (IMDB)
Senarist          : Anne-Louise Verboon (IMDB),Maarten van den Broek (IMDB),Marie Kiebert (IMDB),Niki Smit (IMDB)
Oyuncular      : Nola Kemper (IMDB), Valentijn Avé (IMDB), Merel de Zwart (IMDB), Firy Beuk (IMDB), Thom Vendrik (IMDB), Faye Gunther (IMDB), Anna-Sophie Kummer (IMDB), Eva Duijvestein (IMDB), Rienus Krul (IMDB), Iris Hesseling (IMDB), Dionne Slagter (IMDB), Défano Holwijn (IMDB), Vincent Visser (IMDB), Sydney Tros (IMDB), Keanu Visscher (IMDB), Rosaline Lantink (IMDB), Rian Gerritsen (IMDB), Loes Schnepper (IMDB), Anouk Smulders (IMDB), Yfke Wegman (IMDB), Yentl Meijer (IMDB), Paula L'Amie (IMDB), Niki Smit (IMDB), Manouk Pluis (IMDB), Don Alphonso (IMDB), Bruno Zans (IMDB)

100% Coco (~ 100% Coco Parijs) ' Filminin Konusu :
12 yaşındaki Miguel, hayranı olduğu müzisyen Ernesto de la Cruz gibi olabilmenin hayalleriyle yaşamaktadır. Ancak ailesinin müzikle ilgilenmesine yönelik anlaşılmaz bir yasağı vardır. Tuhaf olaylar sonucunda kendini Ölüler Diyarı'nda bulan Miguel, burada ailesinin mazisiyle ilgili gizli kalmış şeyleri öğrenecek, bir yandan da müzikteki yeteneğini ispatlamaya çalışacaktır. İlk kez 19 Ocak 2018'de gösterime giren Coco filmi, 15 Haziran 2018'de yeniden gösterime girdi.


  • "jojoba yaginin kankasi.(bkz: amina koduklarim)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    kendisi yarayı içten dışa doğru iyileştiren bir bitki imiş. normalde yaralar önce kabuk bağlayıp cilt yüzeyinden içlere doğru iyileşirmiş. cilde sürüldüğünde cildin 7 kat dibine gidip alttan iyileştirmeye başlarmış ve sonuç..yara izi yok efendim. denenmiştir ve onaylanmıştır tarafımdan.


    (sevenay - 1 Kasım 2008 22:31)

  • comment image

    kaktüs sever bir insan olarak, odamda baktığım kaktüsgillerden bir sukulenttir.
    her gün sulamamak lazım ne de olsa kaktüsgillerden... ayrıca güneş sever. yerini severse büyür de büyür... ben tamamen bitki aşkıyla bakıyordum bu cancağızıma ama internette okuduklarıma bakılırsa insanlar bunu koparıp orasına burasına sürüyolarmış. ay ben onun löp löp etli yapraklarını koparmaya kıyamam yahu :) tüm löplöplüğüne rağmen çok narin bir şey bu.


    (mademoiselle jeilempti - 20 Aralık 2010 19:23)

  • comment image

    urla'daki bir pazarda gördüm adam getirmiş birsürü aloevera kesip kesip satıyor elim büyüklüğündeki 10tl falandı içi bal gibi yoğun kendi sıvısıyla dolu. bizzat denedim yüzümdeki cam kırıgı izlerini geçirdi. yok aloe veralı losyon yok aloeveralı krem, bunlara para yatırana kadar alıp evin güneş gören bir köşesinde yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. güneş ve biraz sudan başka bişey istemediği gibi her derde de deva oluyo.


    (okypete - 9 Kasım 2011 13:23)

  • comment image

    deride oluşan basit yanıklar, sıyrıklar, tahrişler için inanılmaz bir şifa kaynağı olan kaktüs.
    bitkinin en olgun en toprağa yakın ve en iri yaprağını kesip, içinden akan sıvıyı ihtiyaç duyulan bölgeye sürmek yeterli. yarada iyileşme görülene kadar tekrarlanır.

    bitkinin suyla pek arası yok. güneş görmeyince hemen dipten dipten çürümeye başlıyor. kışın herhangi bir ısı kaynağının yanında, yakınında rahat edemiyor. ucundan ucundan kurumaya başlıyor.

    ayrıca kesilen parçanın kullanılabilirliği içindeki sıvıya bağlı olduğu için parçayı, buzdolabında ve kesik kısmı filmlenmiş olarak saklamak en doğrusudur. orta büyüklükteki bir yaprak bir hafta kadar dayabilimektedir.


    (ich bin stumme - 17 Aralık 2012 18:59)

  • comment image

    dunyanin en guzel bitkisi. tenimde ne olursa olsun hemen yetistirdigim saksidan bir dal alip orama burama suruyorum. sigilden sivilceye, yaniktan kesiklere kadar her boka iyi geliyor. benim ki artik psikolojik mi bilmiyorum ama gece surup yatinca kesin sabaha gecer diye kendimi mutlu ediyorum o sekilde yatiyorum. utanmasam kopartip kopartip yicem. sevgilinize ot bok cicek falan alacaginiza saksi saksi bundan alin daha makbule gecer.


    (alatras - 29 Kasım 2013 11:21)

  • comment image

    yanıklara iyi geldiği söylenen bir bitki. ben bu bitkiyi yaklaşık üç senedir büyütüyorum. bu üç senede belki elliden fazla yavru verdi. o yavru verdikçe ben kesmeye kıyamadım, aramızda bir bağ oluştu neredeyse. yani ben orama burama süreyim diye aldığım aloe veraya aman birşey olmasın diye bebek gibi bakıyorum şimdi.


    (melengich - 13 Nisan 2014 20:48)

  • comment image

    3gün önce laptopuna slayt gösterisi yüklemiş bi ablanın(50yaşındaymış ama çok genç görünüyordu) kendisini 13 hastalıktan kurtardığını ve bu yüzden satışlara başladığını, iyilik meleği olduğunu ve bu işten para kazanmadığını apartman komşularıyla birlikte dinledik. kendisi aloe vera'lı ürünler satan forever living products adlı sağlık saadet zincirinden geliyordu.
    50lik abla çok asabiydi ve bizi her derdimizden kurtaracak bir huri, şifa kaynağı, bir profesör gibi davranıyordu.
    slayt gösterisinden öyle etkilenmiştik ki, içimden ürünlerin tamamını alma hevesine kapıldım. ben renkli hayallerdeyken bir an anneme baktım, kafasını olumsuz anlamında salladı, ben hiç takmadım. 50 yaşındaki ablamızın tanıttığı bazı aloe vera'lı ürünlerin cinsel gücü arttırdığını duyan kimi apartman komşularımız çok heyecanlandı.
    slayt gösterisi bittikten sonra apartman komşuları olarak rüyamızdan uyandık, 50 yaşındaki ablamız kağıt kalem çıkardı ve sağ baştan başladı; "makbule hanım diş etleriniz çekilmiş, rahimle ilgili sorununuz olduğunu söylemiştiniz ve renginiz solmuş." 2. kat komşumuz makbule teyze hızını alamadı asabi ve sinirli olduğundan, uyuyamadığından bahsetti. 50lik ablanın gözleri parladı, reçetesine birkaç bir şey daha yazdı. hesap makinasını çıkardı, 3 dakika sonra "284 milyona sıfır gibisiniz" dedi, dayanamadım güldüm. sonuç olarak makbule teyze göt oldu, "cem okula gidicek ben bir aşağı ineyim" deyip kaçtı.
    ardından anneme geldi. "semra hanım sizin şu göbeğiniz olmasa çok güzel bir hanımsınız" dedi. annemin gevşememesi dikkatimi çekti. bakiye teyze hemen atladı, çocuk gibi "aayy onun migreni var, ona da bir şeyler yazın, hihihi" dedi, o an ağzını sikmek istedim. kocaman kadının kızından daha aptal görünmesine tahammül edemedim. neyse 50lik ablamız devam etti reçetesini yazmaya. anneme çıkardığı reçete kendi deyimiyle çok ucuzdu; 120ytl. bu fiyatı öyle bayağılıkla söylemişti ki, fakir olduğumuzu düşündüm. bu beni çok üzdü.
    sıra bana geldiğinde işi zordu. ben ürünlerin büyüsüne inandığımdan bütün dertlerimden ve tasalarımdan uzaklaşma ihtiyacı duydum. 50lik ablanın konuşmasına izin vermeden, öncelikle diş macunu, duş jeli, lipstick ve çay istediğimi söyledim. ardından 50lik abla sözü aldı ve cilt bakım kremlerinin hemen hemen tamamına ihtiyacım olduğunu söyledi. ardından regl düzensizliklerimi öğrenince bu sefer başka ürünler de ekledi reçetesine. sonra ben sözü aldım tekrar, çok agresif olduğumu, ayrıca sakinleştirici etkili bir şeyler istediğimi söyledim. sürekli olarak passiflora kullandığımı duyunca, ilaca bok attı, bunu da görmezlikten geldim. reçetesini hesapladığında 372 ytl fiyat çıktı. anneme baktım, hala aynı tavırlar içerisindeydi. 50lik ayşe abla fiyatı yüksek bulduğumuzu görünce, "bu ilk seferlik ama, ikinci kullanışınızda(kullanım teminatı vermezsek ürünü vermiyormuş) bizi fabrikaya bağlayacağını ve bu fiyattan yaklaşık 100ytl daha ucuza geleceğini söyledi. annem oralı bile olmadı.
    sonuç olarak sadece kartını alabildim, anneme çok kırılmıştım. bakiye teyze, kızı naime ve hamile komşumuz selda abla'nın reçetelerini dinlemeden kalktım. kapıdan çıkarken naime'nin güzel yüzünün 40 yaşında da bozulmaması için bir takım ürünler ekliyordu listesine ve naime'nin güzel köpeği gizmo için de bir şeyleri olduğunu duyunca, yanlış duyduğumu düşünüp bunu önemsemedim.
    eve geldiğimizde hemen sözlüğü açıp aloe vera başlığına baktım, kleopatra'nın güzellik banyosunda bu kaktüsten kullandığını öğrenince çok sinirlendim, annemin yaptığı yemeği yemeyi reddettim, tantuni yedim, iyi de oldu.
    annem bu ürünlerin deli saçması olduğundan, arkadaşlarının sattığından ve pişman olduklarından bahsetti, tabii ki inanmadım.
    trenle okula giderken 2 gün aloe veralı ürünleri düşünüp durdum, her seferinde parayı nasıl denkleştireceğimi düşündüm. ipek gibi saçlarım, narin tenim olmasını istiyordum. artık arkadaşlarımı kırmamak, sakin yaşamak istiyordum. cildimin tertemiz olmasını istiyordum. regl düzensizliğim pek umrumda değildi. bütün bunlar için 372 milyona ihtiyacım vardı, çok üzülüyordum.
    üzüntüm henüz dinmemişti ki, annem geldi. dün gece star tv'de amerikalı bir profösörün aloe vera bitkisiyle üretilen ürünlerin deli saçması olduğunu, hiçbir boka yaramadığını söylediğini anlattı. içimi rahatlatmak için, bakiye teyze'nin kızı naime'nin 200ytl'lik ürün aldığını, haberleri izledikten sonra ağladığını söyledi. naime'nin ağlamasını önemsemedim. ardından naime'nin 50lik ayşe abla'yı arayıp ürünleri iade etmek istediğini ve naime'nin, 50lik ayşe ablanın "almasaydın" cevabıyla karşı karşıya kaldığını öğrendim. gariptir ki hayalimde naime'nin yüz hali aklıma geldi, gülmekten öldüm. bakiye teyze'nin götüne giren 200ytlnin acısıyla vereceği tepkiler geldi aklıma: "ay inanmuyoaraaaam", "orhaaaan ayakların için ilaç almıştım, kandırıldık böhühüaae"... tabi sonra bakiye teyze'nin kocası orhan amca'nın bakiye teyze'ye salak muamelesi yaptığı replikler geldi aklıma: "salak", "ulan akılsız karı..."
    neyse, velhasılkelam biz bu işten karlı çıktık. komşularımız da laptopuna slayt gösterisi yükleyip gelen genç görünümlü yaşlı ablaları eve almamayı öğrendi. sonuç olarak artık annemin yaptığı yemekleri yiyorum. narin bir tenimin olduğuna karar verdim ve ipek saçlarım için bakkaldan ipek şampuan aldım, umarım kazıklanmamışımdır.


    (morkukuletaliprenses - 3 Haziran 2005 20:21)

  • comment image

    babamın aloe veralara fısıldayan adam olması hasebiyle senede külolarca ürettiği bitki. ordu düşesi annem suyun içine elma, ahududu, limon ve bunun bir miktar jelini atıp detoks da yapar hatta. ama ordu düşesinin erzurum kırması aşkımızın meyvesi aytek kızı olduğum için ilgilenmemiştim bile. zira ben aloe veralarla değil daha çok soğanla, sarımsakla, isotla ilgileniyordum.

    geçen hemşirem isolde’ye bikaç parçasını yolladım, tatile gelirken de “lan istanbullara yolladım dur iki dal da kendime alayım” deyip çantama sıkıştırdım. neyse bugün güneşin altında sniper’la vurulmuş gibi uyuyakalmışım. ama bacaklarım ve gafam gölgede, göbeğim adeta romalı askerlerin kalkanı gibi güneş sistemimizin en alfa yıldızına doğru dakikalarca durmuş. uyandığımda şener şen gibi koşasım, buz dolu havuzlara lambırt diye atlayasım geldi. neyse koşarak eve geldim, yanımda getirdiğim bir aloe vera butunu besmeleyle enlemesine yarıp sümüğünü yanan yerlere bastım. yemin ederim bu bitkinin yanmış göbek üstündeki mucizesi çoğu peygamber mucizesinde yok.

    dünyanın en sikko derili insanı olarak şu an erimekte olan göbek bölgemden mefat etmeye başlamam gerekirdi. oysa ne sızı kaldı ne acı. bi de madecasol patlattım, yemin ederim şu an radyoaktif patlama olsa göbeğim duvar gibi durur da geri kalan yerlerim ufalanır. ay lav yu aloe vera. dünyayı sen yönet aloe vera.


    (venusteki limon agaci - 11 Temmuz 2018 19:32)

  • comment image

    kantaron yağı, hindistancevizi yağı, elma sirkesi, himalaya tuzu, çörekotu özü gibi doğa ana marketing ürünlerinden hiçbiri bende şu kadar bile işe yaramadığı için aloe vera almaya hiç yeltenmemiştim. venusteki limon agaci babasının aloe vera tarlasına gizlice dalıp bana "al maske yaparsın" diye kargoyla gönderdiğinde de bir bekletim yoktu açıkçası, fakat tam aloe vera kargomun geldiği gün sol omzumdan aşağı 1 kupa kaynar kahve dökmeyi başardım.
    kötü haber: omzumdan aşağı kahve döktüm
    daha da kötü haber: tatile gidiyorum.
    elimde son kullanma tarihi 4 yıl öncesi olan silverdin'le, kumsalda kolu sarılı bir amele gibi oturan halimi gözümde tüm ayrıntılarıyla canlandırırken aklıma buzdolabına koyduğum aloe veralar geldi, şöyle iki parmak kalınlığında kesip içindeki sümüklü jöleyi sol koluma komple sıvadım. size yemin ediyorum 2 dakika sonra ne acı, ne kızarıklık, ne başka bir şey kaldı. omzum yakılmadan önceki halinden bile sağlam, parıl parıl parlıyor. peeling yapıyorum diye hırpaladığım yüzüme de sıvadım, sonuç bebeksi.
    şimdi bunun içindeki sümüğü küçük küçük parçalayıp 1 şişe maden sodasıyla karıştırıp sprey şişeme koydum, güneşin alnında baya hayrını göreceğim bence.

    edit: güneşe çıkmadan sürülmesi önerilmiyormuş, leke yapabiliyormuş ciltte, sevgili badim charmofsmyrna uyardı ^ ^


    (isolde - 11 Temmuz 2018 20:02)

Yorum Kaynak Link : aloe vera