Süre                : 2 Saat 20 dakika
Çıkış Tarihi     : 17 Mayıs 2005 Salı, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Aksiyon,Macera,Fantazi,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Lucasfilm , Mestiere Cinema , Pandora Films
Yönetmen       : George Lucas (IMDB)
Senarist          : George Lucas (IMDB)
Oyuncular      : Ewan McGregor (IMDB), Natalie Portman (IMDB), Hayden Christensen (IMDB)(ekşi), Ian McDiarmid (IMDB)(ekşi), Samuel L. Jackson (IMDB)(ekşi), Jimmy Smits (IMDB), Frank Oz (IMDB)(ekşi), Anthony Daniels (IMDB)(ekşi), Christopher Lee (IMDB), Keisha Castle-Hughes (IMDB), Jay Laga'aia (IMDB), Bruce Spence (IMDB), Wayne Pygram (IMDB), Temuera Morrison (IMDB), David Bowers (IMDB), Oliver Ford Davies (IMDB), Ahmed Best (IMDB), Rohan Nichol (IMDB), Amanda Lucas (IMDB), Kenny Baker (IMDB), Peter Mayhew (IMDB), Joel Edgerton (IMDB), Bonnie Piesse (IMDB), Amy Allen (IMDB), Claudia Karvan (IMDB), Genevieve O'Reilly (IMDB), Kee Chan (IMDB), Rena Owen (IMDB), Christopher Kirby (IMDB), Matthew Wood (IMDB), Ben Cooke (IMDB), Caroline de Souza Correa (IMDB), Nick Gillard (IMDB), Scott Hinds (IMDB), James Earl Jones (IMDB), Goran D. Kleut (IMDB), Bai Ling (IMDB), George Lucas (IMDB), Lisa Shaunessy (IMDB), Christian J. Simpson (IMDB) >>devamı>>

Star Wars: Episode III - Revenge of the Sith (~ Yildiz Savaslari: Bölüm III - Sith'in Intikami) ' Filminin Konusu :
Galaksi üç yıl süren yorucu ve yıpratıcı savaşın ardından yeni geleceğini beklemektedir. Anakin Skywalker ve Obi Wan Kenobi droidlere ve onların arkasındaki şeytani komutan General Grievous’a karşı açtıkları savaş sayesinde birer kahraman ilan edilmişlerdir. Anakin ve evli olduğunu herkesten gizlediği karısı Padme Amidala uzun aylardır savaşın ayırdığı iki sevgilidir. Amidala’nın hamile olduğunu öğrenen Anakin sevgili eşini görmek için geri döner. Fakat rüyalarında Amidala’nın çocuğunu doğururken ölümle yüz yüze kalacağını görmektedir...O seçilmiş olandır ve daha önce de rüyalarında gördükleri gerçekleşmiştir. Anakin karısını ve çocuğunu kurtarmak için herşeyi yapmaya hazırdır. Bu düşünce onu gücün karanlık tarafına yönlendirir. Ve bir seçim yapmak zorunda bırakır...


  • "filmi ilk defa izleyen babamın, anakinin mace windunun ellerini kestiği sahnede "orospu çocuğu" demesine sebebiyet veren vaka-i şükela."
  • "filmin ana konusu, anakin'in 250 gram uğruna tüm galaksinin ebesini sikmesidir."
  • "çocuk katili bir herifçinin gücün esiri olup iyice zıvanadan çıkması ve sonunda kendini helak etmesini anlatır."
  • "sith'tin senedir beklenen film."
  • "gosterime girdikten sonra yaratacagi etki ertesinde diyanet i$lerinin "force yoktur" diye aciklama yapmasini bekledigimiz film."
  • "ilkokulda a$ik oldugun kizi 20 yil sonra gormek gibi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir grup vardı facebookta, "admit it you cried in episode 3 when all the jedis were killed" şeklinde. joine bastığım sırada, "master skywalker there are too many of them" diyen younglingin vader'ın lightsaberı açışıyla irkilişi, senator organa'yı uzaklaştıran stormtrooperlara saldırıp 3-4 tanesini indiren ve ardından şehit olan genç semih geldi gözümün önüne. :(

    ~sene oldu 2013, ben daha anakin'i affedemedim.


    (obi1 - 12 Şubat 2009 04:21)

  • comment image

    --- spoiler ---

    obi-wan'in bindigi buyuk kertenkele gibi yaratigin adi boga``'mis. boga ismi de cekimlerin yapildigi tunus'da populer bir icecek markasiymis.

    filmdeki tum clone'lar cgi'mis. yani o kostumler felan hic yapilmamis.

    count dooku ve anakin dovusunde aslinda palpatine daha fazla konusuyormus. bilmiyorum belki dvd'sinde deleted scenes olarak vardir. mesela o sirada "anneni (shmi skywalker) kacirip iskence yapmasi ve oldurmesi icin tusken raider'lara dooku para vermisti" (attack of the clones'dan hatirliyoruz) diyormus.

    film aslinda yaklasik 4 saatmis. hatta acilistaki savas sahnesi tek basina 1 saat suruyormus. tabi film kesilip 2 saat 20 dakikaya dusurulmus.

    general grievous oksuruk sesi bizzat george lucas'in sesiymis.

    hani bail organa'nin jedi tapinagina geldigi sirada sehit olan o kahraman genc padawan vardi ya? george lucas'in oglu jett lucas'mis.

    kashyyyk'de wookiee'lerle yasayan genc bir han solo koyacaklarmis ama yapmamislar.

    lucas kankasi steven spielberg'in bazi tasarimlar yapmasina izin vermis. bunlardan en onemlisi obi-wan ve anakin dovusuymus.

    wookiee'lerin bir savasta yer almasi aslinda cok eski bir fikirmis. hatta return of the jedi'da battle of endor'da wookiee'ler olacakmis ama lucas degistirip ewok'lari koymus.

    dvd'de options ekraninda "11 enter 3 enter 8 enter" yapinca yoda cikip hip-hop esliginde dans ediyormus.

    ewan mcgregor ve hayden christensen ozellikle dovus sahneleri icin 2 ay boyunca eskrim oynamislar ve fitness calismislar.

    ewan mcgregor lucasfilm'den ilk 3 filmden alec guinness'in oynadigi tum sahneleri birlestirip bir film yaratmasini istemis.

    normalde filmde padme ve rebel alliance fikri, bail organa ve mon mothma'nin atilimlari felan varmis ama kesilmis. dvd'de deleted scenes'de var bunlar.

    mustafar'da ki yanardag patlamalari cekimler sirasinda ara sira patlayan ve italya'da bulunan mt. etna yanardagindan alinan goruntulermis. ayrica gezegenin hali lucas'in cehennem tasfirinden yapilmis.

    filmde yaklasik 2200 adet gorsel efekt kullanilmis. diger tum star wars filmlerinden fazlamis. mesela star wars'da bu rakam sadece 350'mis.

    ---
    spoiler ---


    (mission complete - 3 Mart 2009 22:37)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmle ilgili notlarım;

    öncelikle film ışıl ışıl başlıyor, ışıkla başlıyor. (bkz: ışık/@manzikert)

    jedi mabedi bildiğin ziggurat. kadim bilgelik muhabbetleri, evet.

    anakin annesini gördüğü gibi yine rüya görüyor ama bu sefer padme'yi. içgüdüleri o kadar güçlü ki, doğasına ait bu yanı, mantığına hakim oluyor, onu resmen ele geçiriyor. anakin bir duygu insanı, hisleri olan birisi ve hislerine mantığından daha çok güvenen birisi. dark side'ın olayı his mi?

    anakin bildiğin tarikatlerdeki müritler gibi şeyhine rüyasını anlatıyor, şeyhinden rüyasını yorumlamasını istiyor. bak sen islam mistisizmiyle ilgilenmedin, filmde bile işlenmiş.

    filmde new world order benzeri, dark side tayfanın en büyük silahı nedir? güvensizlik. toplumda güvensizlik yaratmak. bu onların en büyük silahı. peki bu haliyle ergenekon operasyonuna benzeyen noktaları var mıdır sizce? türkiye de son 10 yıldır güvensizlik içinde kıvranmıyor mu? bütün değerlerimiz bu şekilde dejenere olmadı mı? neyse geçelim bu siyasi muhabbetleri.

    bir başka anahtar, yine karşımıza çıkıyor. hissetmek. aklı değil, duyguları kullanmak. yoda da, palpatine de aynı şeyi söylüyorlar anakin'e, "duygularını kullan, hislerine kulak ver , kimin seni kandırdığını hisset". rasyonel düşünce burdan bir vurgun yiyor. ki zaten filmin tamamında bu vurgunu hissedebiliyoruz. her seferinde ağır basan duygular oluyor.

    ölü diriltme, dark side işleri, bunlar bildiğin kara büyü , çok klişe olabilir, yine de yazmak istedim. (bkz: kara şamanlar)

    anakin'in söylediği şu cümle: "i feel lost" günümüz insanının iç dünyasının karmaşasının yansıması değil de nedir? çoğu insanın kafası karışık değil midir? kim doğru söylüyor, şuna mı güveneceğiz, buna mı, ben mi yanlışım? vs vs.

    klon ordular modern dünya insanının simgesi. avam olanının, koyun sürüsünün. hatırlanırsa bir önceki epizotda bunların genleri ile oynandığı, bu sebepten çok daha itaatkar olduğu söylenmişti. nasıl modern toplum, onların iyiliğini isteyen insanları bile, sırf gaza geldiği veya sisteme itaat etme huyundan dolayı paramparça ettiyse, filmde de order 66'yı duyan hemen itaat ediyor. otoritenin köleleri, otoritenin emirlerini hiç düşünmeden yerine getiriyor. işte modern dünya sistemi insanları bu hale getirmiştir. klon orduları bunun temsilidir. duygularını ve muhakemesini kaybetmiş, sadece emirlere ve otoriteye itaat eden insan. ulan hıyar, jedi öldürülür mü? peki düşünün, bugün türkiye kimleri linç ediyor?

    obi wan mantıklı düşünmenin, mantığın sembolüydü demiştim bir önceki notlarımda. bu filmde de yine aynısını görüyoruz. anakin'i öldüremem diyor zat, ama onu sevdiği için değil. analitik düşündüğü ve onu yetiştirdiği, ve jedi ahlakına olan saygısından diyor. duygularına kulak vermemesini zaten yoda'dan dinliyoruz, bahsettiğim sahnede yoda hislerine kulak ver diyor yine.

    muhteşem bir diyalektikanlatım da görüyoruz filmde. anakin'i var eden de obi, onu yok eden de obi.

    anakin bu filmde bildiğin inisye oluyor. (bkz: initiation) bütün ezoterik örgütlenmelerin temeli olan, hani dünyada iken ölme olayı. meraklısı araştırsın, ben basitçe geçeyim. örneğin bir şaman adayının şaman olmadan önce bütün sevdiklerinden vazgeçmesi gerekir. inisiye sürecine girdiği andan itibaren eski dünyasına ait ne varsa her şeyi yıkmak ve bunları baştan kurmak zorundadır. sahip olduğu her şeyi kaybetmesi gerekir. bu sembolik bir ölüm ve sembolik bir diriliştir. (bkz: phoenix) gibi. küllerinden yeninden doğmak gibi. anakin'de sembolik olarak ölmüş ve yerine darth vader gelmiştir. (bkz: osiris) anakin yeraltı dünyasına inmiş (lavların arasına hani), yer yüzüne yenilerek çıkmıştır. (bkz: inisiyasyon/@manzikert)

    palpatin'in yardımcısının firavun'a olan benzerliği gözden kaçmasın.

    anakin'in hatası neydi? başarısızlığı kabul etmemesi ve manyak bir egoya sahip olması. halbuki yoda, başaramadık, geri dönüyoruz, kaçmalıyız, saklanmalıyız demişti. ama anakin sonuna kadar savaşmak isteyen bir ruh hastası. bundan daha anlamlı ne olabilir?

    unutmadan: padme'nin ölümü, kadınların sahneden çekilmesinin-bir anlamda da doğamıza yüz çevirişimizin- ve erkek egemen ve merkeziyetçi topluma geçişin, ama en önemlisi, masumiyetimizi kaybetmemizin bir simgesi olarak düşünülebilir mi?

    ---
    spoiler ---


    (manzikert - 3 Aralık 2009 00:12)

  • comment image

    içinde bir darbe iddiasının da bulunduğu film.

    --- spoiler ---
    filmin bir yerinde jedi'lar palpatini tutuklamak isterler. tek adam haline gelmiş, senatoyu parmağında oynatmıştır çünkü.
    ancak palpatine bunları darbecilikle suçlar. onlar kendisine, cumhuriyete dolayısıyla demokrasiye karşıdırlar.
    işin ilginci demokrasinin bizzat suçlamayı yapanlarca yok edilmesidir. (hem de alkışlarla)
    tanıdık mı geldi? tesadüf işte...

    ---
    spoiler ---


    (betatron - 8 Şubat 2010 02:03)

  • comment image

    --- spoiler ---

    şimdi benim anlamadığım nokta şu: bu vader güce denge getirmek için gelmiş mi? eee ulan ortada bir tane sith yok her yer jedi dolu. bir akıllı jedi de çıkıp bu herif güce denge getirecekse hepimizin ölmesi lazım demez mi? nasıl bir denge anlayışı bu sizinki jedi kardeşlerim.

    ---
    spoiler ---


    (dragon reborn - 8 Şubat 2010 15:37)

  • comment image

    gelmiş geçmiş en mükemmel film. en azından benim için.

    --- spoiler ---

    her ay 1 kere izlerim bu filmi. bazen arada açıp son yarısını izlerim (windu'nun sith var dediler geldik sahnesinden itibaren)

    her izlediğimde gözlerim dolar, palpatine'e "orospu çocuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu" diye bağırırım.

    her izlediğimde gaza gelirim kah anakin olurum kah obi-wan.

    her izlediğimde "amına koyim şu filmi izlerken benle aynı hazzı yaşayacak bir manitam yok" derim.

    her izlediğimde "dark side of the force is a pathway to many abilities some considered to be unnatural" cümlesinde \m/ yaparım nedense.

    her izlediğimde order 66 sırasında memeden kesilmiş bebek gibi ağlarım.

    her izlediğimde...gaza geldim amına koyim ben şunu bir izleyeyim.

    ---
    spoiler ---


    (youth gone wild - 19 Şubat 2011 00:41)

  • comment image

    dikkat bu entry yüksek derece de spoiler içerir çünkü 6 filmlik star wars serisinin bence en can alıcı sahnesini içermektedir.

    --- spoiler ---
    ---
    spoiler ---

    obi wan kenobi ve anakin skywalker bir platform üzerinde dövüşmekte ve arada konuşmaktadır.

    obi wan - anakin, chancellor palpatine is evil!
    (anakin şansölye palpatine şeytan !)

    anakin - from my point of view, the jedi are evil.
    (bana göre de jedi'lar şeytan)

    obi wan - then you are lost!
    (o zaman sen bir kayıpsın)

    anakin - this is the end for you, my master.
    (bu son senin için ustam)

    bu arada obi wan hem anakin'e bakmakta hemde etrafı kolaçan etmektedir. yaklaşan kara parçasını gördüğünde jedi'lara yakışır bir biçimde karaya atlar. artık anakinden daha yüksektedir ve avantajlıdır.

    obi wan - it's over, anakin. i have the high ground.
    (artık bitti anakin. senden daha yüksekteyim)

    anakin - you underestimate my power.
    (gücümü küçümsüyorsun)

    işte anakin bu sözü söyleyip saldırıya geçmeden önce öyle bir bakış atmıştır ki ustasına. yıllardır jedi kurulu tarafından aşağılanmayı, dışlanmanın verdiği tüm kini gözlerinden okunabilir.( gelmiş geçmiş en yüksek midichlorian oranı olan bir adama 6-7 yaşındayken "yaşı geçmiş bunun" deyip bir de "pek tekin değil bu çocuk içinde korku var" dersen adam tabii ki ona kucak açan, pohpohlayan ve gücünün farkında olan palpatine'in kucağına atlar. o noktadan sonra sen bu adama "palpatine bir şeytan" diyerek doğru yola çekemezsin. bu konu da suç biraz da yoda ve ekibindedir.)

    böyle bir duruma düşen genç anakin tüm bu olumsuzluklara karşı kendini kanıtlamayı (ki bu kanıtlama ustasını öldürmekle olacaksa bile göze almıştır) tüm içtenlikle istemektedir ve kendine göre yapacak gücü de vardır.

    obi wan - don't try it.
    (sakın deneme)

    ve bu uyarıdan sonra olan olur. anakin ustasına saldırmak için havada takla atarak saldırıya geçer ama obi wan istemeyerek de olsa tek hamlede anakin'in sol kolunu ve 2 bacağını da keser. bu sahneyi her izlediğimde aklımda 2 kardeş canlanır. biri asker diğeri terörist. dağda karşılaşmışlardır ve aralarında pkk-türk ordusu hakkında bir konuşma geçmiştir. en son büyük olan asker kardeş istemeyerek de olsa kardeşini vurur. gözlerinden yaşlar süzülür ama yapacak birşey yoktur.

    işte obi wan'da bu psikoloji içerisinde gözleri yaşlar içerisinde yerde yatan öğrencisi anakin'e isyan eder.

    obi wan - you were the chosen one!
    (sen seçilmiş olandın)

    obi wan - it was said that you would destroy the sith, not join them!
    (sith i yoketmen gerekirdi, katılman değil !)

    bu arada anakin kendisine isyan eden, üzülen obi wan'a pişman ve ağlamaklı gözlerle bakmakta "pişmanım ulan, kolumu bacağımı kestin ama ne yapayım haa ne yapayım ? buna beni siz zorladınız be usta" diyen gözlerle bakmaktadır.

    obi wan - bring balance to the force, not leave it in darkness!
    (güç'e denge getirecektin, onları karanlığa terk etmeyecektin)

    anakin - i hate you!
    (senden nefret ediyorum)

    işte burada anakin tükürdüğünü yalamayacak bir tip olduğu için obi wan'dan yediği azar üzerine ağzından tükürükler saçarak nefret ettiğini söylemiştir.

    obi wan - you were my brother, anakin.
    (sen benim kardeşimdin be anakin)

    obi wan - i loved you.
    (seni sevmiştim be çocuk)

    ve anakin bacakları ve bir kolu kesilmiş halde lavlara düşmekten kurtulmaya, tırmanmaya çalışmaktadır. o anda lavlara çok yaklaştığı için bacağı alev alır ve alevler bütün vücudunu sarar. anakin son bir ümit ile elini obi wan'a uzatır. ama obi wan artık anakin'in iyi tarafa geçmeyeceğini bildiği için ve ölmek üzere olduğunu düşündüğü için üzülerek onu terkeder.

    bence tüm star wars serisini özetler bu sahne. gözleri yaşarmadan izleyecek adam yoktur neredeyse.

    --- spoiler ---
    ---
    spoiler ---


    (lmss - 26 Şubat 2011 16:24)

  • comment image

    çocuk katili bir herifçinin gücün esiri olup iyice zıvanadan çıkması ve sonunda kendini helak etmesini anlatır.


    (ssg - 11 Mart 2014 23:50)

  • comment image

    izledikten sonra darth vader'a hayranligin di$inda acima ile bakacagimiz film olacaktir kanaatimce. palpatine tarafidan kurtulduktan sonra olmayan vucudunu gorup sevdigi insanlari koruyayim derken kaybettigini anlayan, elinde dark side of the force'tan ba$ka hicbir$ey kalmayan bir fallen jedi, bende sadece uzuntu ve acima duygusuna sebep olacaktir.. kendisinin de, "gorunu$um $ekil oldu, sesimi duyanlar da tirsiyor oh ne guzel $imdi mutluyum i$te" $ekilde du$unecegini hic sanmam. siyah giysisi, olsa olsa ba$arisizlik, hatalar ve mutsuzlugun simgesidir gozumde.


    (kokomichu - 21 Mart 2005 20:17)

  • comment image

    eli yüzü son derece düzgün ve etkileyici bir film. (coolluğuma bakmayın o eşekliğimdendir, aslında müthiş bir film.) lucas yeni üçlemenin sonuncusunun hakkını vermiş, the phantom menace gibi çocuk filmi yapmamış, attack of the clones’daki gibi kopuk kopuk olmamış, tam aksine, gerçekten iyi kurgulanmış, her karesine özenilmiş, baştan sona akıcı ve zevkle seyredilen güçlü bir film çıkarmış. eski üçlemede izleyip sevdiğimiz her öğe bu filme gayet dengeli ve doyurucu bir şekilde yerleştirilmiş, özetle amcam bu kez mayayı tutturmuş. filmle ilgili notları hemen düzenleyip özetleyelim;

    --- spoiler ---
    (öyle böyle spoiler değil, kırmızı ışıklı, göz bile atmayın spoilerı)

    -hani şu aralar bir reklam var, "iyi tasarım tasarımcısını aşar" diye. iyi bir hikaye de anlatıcısını aşıyor. george lucas, ağzıyla kuş tutsa bile bu filmden sonra acımasızca eleştirilmeye mahkum. çünkü, asıl hayran kitlesi yıllardır bu serinin romanlarını okuyor, lucas arts’ın filmden çok daha karmaşık senaryolara sahip oyunlarını oynuyor, daha da önemlisi, sw gerçekliğinde kendi karakterlerini ve hikayelerini yaratıyorlar. dolayısıyla, sw’un en önemli karakterinin ve villain’ının, hamile karısını kaybetme korkusu yüzünden dark side’a geçişini basit ve yetersiz bulanlar olacaktır, son derece de normaldir. zira anlaşılmayan şey şudur; yahu madem bu kadar zeki, bu kadar bilge bu anakin, jedi arşivlerinde biraz ömür tüketse, kendisi çözmeye çalışsa ya bir şeyleri. elin sith lorduna şak diye güvenilir mi? belki de rüyaları yollayan o, ne biliyorsun? kendiyle ilgili bir meseleyi çözememekten korkup, hatta çözemeyeceğinden emin olup bir başkasına muhtaç olmak ve böylece kendini yok etmek, günümüz kültürüne güzel bir dokundurma aslında. zaten lucas’ın düzen hakkındaki düşünceleri de padme’nin dudaklarından dökülüyor ve aslında hepsi barış istediği halde, sırf önyargıları yüzünden birbirlerini entrikayla çökerten toplulukların trajedisi de gözlerimizin önüne seriliyor. yani padme’nin dediği gibi özgürlük, alkışlarla kaybediliyor. ha bunu sığ işlemişler diyenlere sözüm yok, doğrudur.

    - count dooku’yla yapılan savaş sahnesi biraz kısa geldi ama sanırım bu artık “karizmatik kötü adam oynama” üzerine fahri doktora verilmesi gerektiğini düşündüğüm christopher lee yüzündendir. tamam anakin en güçlü jedi olabilir, dooku’yu öldürmesi yakışık alabilir ama, bu grievous’u biraz gerçek dışı yapıyor. “bre dümbük, dooku iki kol ve tek lightsaber’la bile yenilirken sana dört kolla dört tanesini kullanmayı nasıl öğretti?!” diye sorası geliyor insanın. grievous, her power player’ın hayali bir karakter olmuş. tabii, belli ki vakti zamanında buğulama yapılmış, lazerden ağzı yanmış, kendine kol taktırmış.

    - sevindirici olan şu ki; karakterler, yeni üçlemenin ilk iki filmindeki gibi sığ işlenmemiş. mesela, filmin başlarında, anakin’e evlilik yaramış gibi görünüyor, kendinden daha emin bir portre çiziyor ya da en azından çiziyor gibi yapmayı öğrenmiş. nitekim kont dooku’nun repliğiyle anlıyoruz ki, kendisi belli açılardan hala büyümemiş. ancak filmin sonlarında aşık koca anakin’le ikinci filmdeki cumhuriyet karşıtı, ergenlik buhranlarına kapılıp duran genç anakin birbirine karışıyor, dolayısıyla seyircinin de kafası bir miktar karışıyor. yahu hani senin tek derdin karını kurtarmaktı, yönetmek nereden çıktı? attack of the clones’da, obi-wan’ın kendisindeki gücü kıskandığını söyleyen anakin asıl kendisi obi wan’ı kıskanıyor. obi wan’da kendisinin asla sahip olamadığı şeyi görüyor, bu da kendine güven, kendinden emin olma. kendi güvensizliğinden dolayı, obi wan’ın yüzünden hayatta en değer verdiği şeyi, yani karısını kaybedeceğini düşünüyor ve bu onu çıldırtıyor. bütün bunları yazmamın nedeni şu; phantom menace ve attack of the clones’da karakterlere tek cümlelik tanımlar yapabilirdiniz. ama revenge of the sith’de bu kesinlikle geçerli değil. bu açıdan lucas, bazı çelişkilere rağmen gayet iyi bir iş çıkarmış.

    -hem jedi düellolarına, hem de uzaydaki çarpışmalara söylenebilecek tek söz yok, mükemmel. lucas abim emrindeki cg artistlerin tüm maharetini kullanmış, uçmuş gitmiş. aksiyon sahneleri bir matrix revolutions’dakiler gibi gözü yormuyor, izleyici her şeyi gayet rahatça takip ediyor, kanımca simulasyon meraklıları ihya olmuştur. benim açık ara favorim ise senatodaki düello sahnesiydi tabii ki.

    -filmin başından beri, mace windu'yu kimin öldüreceği merak konusuydu. o adamı ancak palpatine öldürürse şanına yakışır demiştim. imparator cebren ve hileye başvurunca sevindim, kısmen de haklı çıktım. ama her ne kadar gök kubbeye fırlatılmış olsa da master windu ölmedi, karizması hala kalbimizde yaşıyor.

    -revenge of the sith’deki aşk sahnelerinin, attack of the clones'daki sığlıkla ilgisi yok, çok daha güçlü ve sarıcı. hele ikisinin de kendilerine geldiklerinde birbirlerini sormaları gerçekten üzücü. (hayden christensen'in vücudu gibi oyunculuğunu da geliştirdiğini görmek çok hoş oldu doğrusu. ama ulan dallama, o kadar kabus görmüş olduğundan vazgeçtim, hamile kadına choke atılır mı lan? bir de utanmadan “is she safe?” diyor. kızcağızın nefes borusunu haşat ettin, gene de seni sayıklayarak öldü. yaparsnız edersiniz, sonra her şey bizim üzerimize kalır, derler ki evrenin düzeni bir kadın yüzünden değişti. oof of.)

    - anakin ve obi wan’ın dost olarak son konuşmaları, darth vader’ın küçük öğrencilere lightsaberını çekişi, anakin yanarken her ikisinin de yüzünün aldığı ifade, “you were the chosen one!”, “i hate you!” ve “i loved you...” haykırışları, padme’nin cenaze töreni gibi sahnelerde insanın çöküp “böhühü neden ulan nedennn ” diye haykırası geliyor. gün batımıyla yapılan finale ise bir şey diyemiyorum, ağlamak istiyorum sadece.

    -padmecik evde oturduğu günlerde belli ki takvimlere bakıp çocuklarına isim düşünüyormuş. erkekse şu, kızsa bu diye. hem luke zırlarken, leia'nın annesini incelemesi hoş bir detay olmuş. (malum sadece leia onu hatırlar.)

    neyse, şahsi olarak bu filmden öğrendiklerim;

    -yoda, initiative check'inde geçilemez. kendisi zaten improved initiative sahibidir.

    -yoda flank de edilemez.

    -yoda surprise roll atmaz. attırır. atanlar –20 alır.

    -uzun lafın kısası; yoda'ya bulaşılmaz.

    nitekim, karakterin bu gücü dengelensin diye, senaristler karaktere özgü force hipermetropluğu geliştirmişlerdir. (force stealth'i saymıyoruz, bu ekstrası) anakin’in yediği haltları ta kashykk’den sezen koskoca jedi master, yarım metre ötesinden yürüyen sith lord'u göremez. mace windu bu konuda ondan bir adım öndedir, hani kendisi de dark side’a hiç uzak değil, belki ondandır.

    -palpatine kuduz delidir. ian mcdiarmid ise aşmış bir oyuncudur. neydi o tikler, mimikler. helal valla.

    -ewan mcgregor, oyunculuğuyla her iki anlamda da göz doldurabilen bir adamdır. (ama biz bunu zaten bilmiyor muyduk? biliyorduk tabii.)

    - imparatoru geçtim, r2d2 bile dark side’a çoktan geçmiş, tur bile bindirmiştir de kimsenin ruhu duymamıştır. jediların karşısında clark kent modeli karizmayı dağıtarak kendini gizlemektedir. sw filmlerinde iyiler hep r2d2 dayak yiyince kazanır malum.

    - palpatine’ın dönerek saldırdığı sahnede aklıma istemeden de olsa she-ra’daki hordak geldi. güç beni affetsin.

    -dişi twi’leklere beyaz elbise ve dekolte müthiş gitmektedir.

    -alderaan güzel yermiş. yazık olmuş.

    -john williams’ı yaşatmak, midichlorianlarını arttırmak için gerekirse dark side’a geçilmelidir. ben aday olabilirim.

    ---
    spoiler ---

    kıssaden hisse: eski üçlemeyi, darth vader’ı oynayan rahmetli aktörün (adını unuttum şimdi) yüzünü hayden christen’inkiyle değiştirerek tekrar piyasaya sürmesi, kotor 2’nin bitirilmeden çıkmasına neden olması vs. ile sinir olduğum george lucas sonunda adam gibi bir film çekti ama, efsane bitti. (mi acaba?)


    (solonielle - 20 Mayıs 2005 00:59)

  • comment image

    --- spoiler ---

    11 eylul sonrasinda george bush'un elinde yukselen amerikan imparatorlugunu ve neo-con politikalarini dolayli degil birebir elestiren bir yildiz savaslari bolumu olmus, ve bu ozelligi ile de en siyasi yildiz savaslari bolumu olmustur kanimca. cumhuriyetin once cumhuriyetciler ve demokratlar diye yavas yavas ayrilmaya baslamasi, sonra cumhuriyetcilerin ozgurluk ve adalet soylemini kullanarak cumuriyeti bir imparatorluguna donusturmeleri, ve bunu yaparken once palpatin'in sonra anakin'in agzindan duydugumuz "ya bizdensin ya onlardan mesaji" bizzat amerikan neoliberalizminin 11 eylul sonrasinda bir imparatorluga donusmesinin izleridir kanimca... orjinal metinde zaten var olan gelismeler, yani imparatorlugun cumhuriyetcilerin elinde cogusu, 2000 sonrasi siyasi dil kullanilarak yildiz savaslarina tercume etmistir. palpatin'in anakin'i karanlik guc'e gecirmeye calisirken yaptigi yorumlarin ve cikarimlarinin cogunu wolfowitz'in siyasi bilimler ders notlarinda birebir bulmak mumkundur... ayni zamanda hicbir yildiz savaslari bolumunde ben, ozgurluk ve demokrasinin cumhuriyet'den bu kadar ayristirildigini, uzerine bu kadar uzerine bastirildigini, ve bu soylemin siyasi arac ve kolonilestirme araci olarak kullanildigini hatirlamiyorum...

    ayni zamanda bu bolumde, diger bolumlerde oldugu gibi imparatorlugun uc ana sutun ustunde yukseldigini goruyoruz: guc, mulkiyet, ve nefret... ama bu bolumdeki mulkiyet, guc, ve nefret iliskisi daha net islenmis gibi... jedi ustalarin "kaybetme korkusu karanlik guc'e giden yoldur" temasi, ve "sahip olmanin" kiskanclik ve guc istegi getirecegine, bunun nefretle beslenecegine dair yorumlari gonlumde taht kurmus, nefretin guc ve mulkiyeti bir savas aracina donusturdugunu (ayni 11 eylul sonrasi amerikan toplumunda yayilan nefret gibi) ve imparatorlugun alternatifinin, jedi'larin dilinde, sadece demokrasi olmadigini ama 19. yuzyildan beri varolan, daha derin hayalet bir felsefenin urunu oldugunu (adini simdi soylemeyeyim komunist dersiniz yine) gostermistir...

    bu bolum ayni zamanda yildiz savaslarinin hukuk ve adalet kavramini irdeledigi bir bolum olmustur kanimca. jedi'larin siyasi yozlasmayi ve devletin siyasi araclarinin nasil da karanlik guc karafindan isgal edildigini anladiklarinda hukuk-kural dinlemeden soruna direk cozum bulmaya calismalari, anakin'in yargi ve mahkeme istegi uzerine jedi masterin "mahkeme de, senato da onlarin elinde" diye yakarisi, halbuki daha biraz once anakin'in hukuk-mahkeme dinlemeden kont dookunun kellesini koparmis olmasi, hukuk-adalet istegi arkasindaki duygu karmasini gundeme getirmesi acisindan cok basarili olmustur kanimca...

    filmin en etkileyici bolumlerinden birisi hegel'in antik-dogu dinlerinden aldigi, kendi idealizmiyle yogurdugu ve marx'in dilinde olumsuzlesen "her dogus kendi olum tohumunu eker" dialektiginin, darth vader'in ve luke skywalker'in (ve kiz kardesinin) ayni anda dogdugu sahnede vucud bulmasi olmustur... anakin skywalkerin ameliyat masasinda darth vader kapsulune hapsedilmesiyle hayat bulusunun, luke (ve leia)'in ayni aynda dogusuyla ayni anda gosterilmesi kendini yildiz savaslari hayrani olarak nitelemeyen (ama yine de bircok bolumu aglayarak izleyen) bir sinemasever olarak benim gozlerimi yine yasartmakla kalmamis, bu sahne sinema tarihinde de olumsuzlesmistir kanimda...

    son olarak jedi'lerin birer leblebi gibi harcandigi sahneler jedi'lerin daha insanilestirilmesi daha az mitlestirilmesi acisindan basarilidir. ozel efektler bence gereksiz kullanilmamistir, bu acidan cok basarilidir... film uzerine bir kac da hayal kirikligim var tabi: natalia portman'in bu bolumdeki oyunculugu, kont dooku'nun cok cabuk harcanmasi, anakin skywalker'in karamlik guc'e cok cabuk teslim olmasi, ve en onemlisi anakin skywalkerin jedi tapinaginda yaptigi katlin sansurlenmesi bunlardan bazilaridir... belki de (sonuncusu) iyi olmustur yoksa, anakin'in icinde hala biraz iyilik olduguna inanmamiz imkansiz olurdu belki de...

    (gelen mesajlar uzerine edit): anakin skywalker'in aski yuzunden darth vader oldugu konusundaki yorumlara ise malesef katilamiyorum... aslinda filmin yapi-sokumunu yapacak olursak, film ask ile sahiplenme arasindaki farki cok net olarak ortaya koymaya calisiyor... diger bir degisle, jediler da asik oluyorlar, zaten guclerini sevgiden ve bilgelikten aliyorlar... ancak onlarin aski ve sevgisi, kaybetme korkusuyla birlesmis degil... sevdikleri kisiye "bu benim ve bunu kaybetmemeliyim" diye yaklasmiyorlar, ancak sevgiyi hayatin normal degerleri (yasam ve olum) ve butunlugu icerisinde gormeye calisiyorlar... anakin'in sevgisi ise boyle bir sevgi degil... anakin sevdigini kaybetmekten korkuyor... sevdigini korumak istiyor... sevdigini sahipleniyor... "bu benim" diyor, ve onu "oldurtmeyecegim" diyor... yani anakin'in aski, antik dogu dinlerinin bir yansimasi olan jedi felsefesindeki butunlukcu ve fedakar sevgi gibi degil.. bu yuzden anakin sevgilisini kurtarmak ugruna yuzlerce cocugu kilictan gecirebiliyor... bireysellesmis bir sevgi yani akanin'in sevgisi... bu ayrimi koymanin da filmi yorumlarken onemli oldugunu dusunuyorum...

    ---
    spoiler ---

    (bkz: star wars sevgisinden geceleri gizlice aglamak)


    (neogramsci - 20 Mayıs 2005 21:04)

  • comment image

    anakin'in dark side'a geçmesi için - jedi'ından sith lordu'na - herkesin var gücüyle çalıştığını gördüğümüz, anladığımız filmdir kendisi.

    --- spoiler ---
    ey jedi counsil ve özellikle mace windu! sözüm en çok sizedir! kardeşim sen çocuğun hevesini kursağında bırakırsan, hiç bi bok yaptırmazsan, içindeki - bugüne kadarki tüm jedi'lardan fazla olduğuna inanılan - force'u kullanmasına izin vermezsen, sonuçlarına da katlanırsın. hiç beklemediğin anda patlayıverir, hepinizi kılıçtan geçiriverir alimallah.

    bir insana böyle davranılır mı kardeşim!

    yanlış davranış örneği 1:
    mace windu: anakin'cim. young skywalker'cım. seni alıyoruz almasına da jedi counsil'e.. seni master yapmıyoruz. (burda tüm jedi'lar aynı anda türk filmi kötü adam gülüşü yaparlar.)
    anakin: ama.. ama.
    mace windu: sus! büyüklerinle düzgün konuş bakayım young skywallker! sen şimdi geç kenara, uslu uslu otur bakiym. fazla da sesini çıkarma. ha.. oturmadan önce obi wan abinle bana 2 çay kap gel. obi abi'ninki bol demli olsun. benimkinin yanına da ekstradan iki şeker koy.
    anakin: yes master..

    yanlış davranış örneği 2:
    anakin: palpatine, general grievous'un yerini çözmüş, gidip yokedelim hadi. haa. bu arada benim gitmemi istiyo palpatine.
    yoda: olur mu kardeşim öyle şey! sen daha portakalda vitaminken biz kız keserdik, mahallenin huzurunu bozan gençleri falan döverdik. buralar hep bizden sorulurdu. sen otur oturduğun yerde. fazla da çıkarma sesini. hadi obi wan kardeş sen bak bakayim grievous ne alemdeymiş..
    mace windu: o zaman karar verildi. obi wan, grievous durumunu irdeleyecek, anakin de hepimize birer tavşan kanı çay getirecek.. toplantı da çaysız çekilmiyor değil mi arkadaşlar? heh heh heh…
    anakin: yes master..
    mace windu: benim çayın yanına bol şeker koymayı unutma anakin’im. canım hadi biraz çabuk.

    yanlış davranış örneği 3:
    anakin: windu abi! windu abi! acayip bi şey öğrendim abi! palpatine sith lord’un ta kendisiymiş abi! ayrıca senin arkandan da ileri geri konuştu abi.. burda ağıza alınmayacak laflar etti..
    mace windu: ulan şerefsizim aklıma geldiydi. beyler! hadi toplayın kahveyi. adam dövmeye gidiyoruz.
    anakin: abi adam çok güçlü. bak demedi deme. bana ihtiyacın olur gibi geliyor bana.
    mace windu: hadi len ordan.. kivi suratlı.. büyüklerin işine karışma sen. bak ne güzel, geldin, haber verdin.. tabi bi yalan çıksın dediğin, ben biliyorum ne yapıcaamı sana.. hadi canım sen şimdi git jedi counsil odasında bekle bizi. çayı da demlemeye başla ufaktan. uzun sürmez bizim işimiz
    anakin: yes master..

    ve tüm bunlar sonucunda, anakin, fokurdayan çaydanlığın sesi eşliğinde, coruscant semalarına baka baka, hayatının en önemli kararını verir. atlar speeder’ına, gider palpatine’in ofisine..

    anakin: abi öldürme onu! önce yargılanması lazım!
    mace windu: oğlum tam düşürmüşüm, tüm dertlerden kurtaracam galaksiyi!! karışma lan sen! bittin oğlum sen palpatine!

    jjjwuuuuu… (anakin’in lightsaber’ının açılma efekti)
    çzzztt!! (mace windu’nun ellerinin kopma efekti)

    anakin: ulan ne pis adammışsın sen be! ne gurur bıraktın ne haysiyet bıraktın adamda.. al bakalım. var mı öyle yok anakin çay getir, yok anakin çay götür.. padawan'ların diline düştük kardeşim!

    yaa mace windu… sen öyle chosen one’ı devamlı kösteklersen, devamlı engellersen, olacağı budur. şimdi sormazlar mı adama o çayın yanına koydurduğun ekstra şekerleri hangi ellerle karıştıracan diye? tabi sonuç anakin için pek farklı mıdır? hayır..
    çünkü hemen akabinde...

    darth sidious: evet my new apprentice. ilk görevin, jedi temple'a gidip, bütün jedi'ları kılıçtan geçirmek. ha. bi de.. al şu parayı, dönüşte starbucks'a uğra, bana bi büyük karamelli frappacino al. kendine de al bi şeyler bu paradan.
    anakin: yes master...*
    ---
    spoiler ---


    (ysalamir - 24 Mayıs 2005 04:47)

  • comment image

    --- spoiler ---
    count dooku'nun filmin hemen başında ölmesinin sebebinin palpatine'in çaktırmadan anakin'e destek vermesi olduğunu düşündüğüm film. obi-wan'ın uçup bayılmasına sebep olan bariz odur zaten, dooku'dan iki jedi'ya karşı force push çekmesini beklemiyoruz, ama muhtemelen bunun yanısıra bir de anakinle dooku teketek kaldığında destek çıkmıştır anakin'e, dooku'nun anakin karşısında bu kadar çabuk ve kolay yenilmesinin tek açıklaması bu olabilir. bu da zaten filmin gidişatıyla gayet tutarlı bir harekettir, palpatine anakin'i çevirmek için zaten 1. filmden beri bu ve benzeri oyunlar yapmaktadır.

    tabi palpatine "kill him anakin" dediğinde dooku'nun "lan pezevenk, kaç yıldır apprentice'lik yapıyoz sana, bu muydu lan karşılığı, allahsız!" dememesi artık saygısından mıdır, bağlılığından mıdır bilemiyoruz ama ben olsam gider ayak "bu da sith lan! şerrefsizim bu da sith!" derdim.
    ---
    spoiler ---


    (siriotica - 24 Mayıs 2005 16:57)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmin sonundaki mükellez düelloda obi wan ın zekasıyla anakini tongaya düşürdüğü nefis filmdir. obi wan kıyıda durmuş biraz sonra onu doğrayacak olan anakine bakmaktadır. ve şöyle saçma sapan bir cümle kurar:

    -bitti anakin. ben senden daha yüksekteyim. (coğrafi konum kastedilerek)

    "lan ne diyor bu!" demeye kalmadan anakin saldırır ve obi wan tek darbede anakini budar. "ne tür bir geyikti lan bu" falan derken "haaaaaa" diyerek anlarız ki; obi wan, hem zaten kendinden daha güçlü, hem de karanlık tarafa geçip gücüne güç katan, ayrıyetten de bonus olarak psikopata bağlayıp iyice dellenmiş olan anakini yenemeyeceğini anlıyor ve son kozunu oynuyor. iktidar ve güç hırsı içine düşmüş anakine "ben senden daha yüksekteyim" diyerek onun egosuyla oynuyor, tahrik gazı veriyor. yaşayan en güçlü kişi olduğuna inanan anakin de bunun altında kalmamak için sıçrıyor ama zaten bunu bekleyen obi wan istediği fırsatı bulup tek hamlede işi bitiriyor. vay çakal vay.

    yoksa oturup lav nehrinin kenarında "ben daha yüksekteyim" "yok ben daha" diyerekten rakım oyunu oynayacak değiller ya. obi wan anakinin hırsıyla oynayıp tilkiliğini konuşturdu. helal olsun ne diyim.

    ---
    spoiler ---


    (karmikpalamut - 30 Mayıs 2005 10:07)

  • comment image

    700 entry ve elbette bir giderek buyuyor efendim durduramiyoruz vakasi. sorun degil, buyusun, benim hard diskimde durmuyor nasil olsa bunlar. lakin 300'u daha tek bir sozlukcu filmi izlemeden yazilmis ve ondan sonra bir 100 tanesi de "ilk gun gorecegim, heyecandan oluyorum" temasi esliginde gecistirilmis, bunlar biraz garibime gitti

    hani bir futbol macindan 1 hafta once baslik acip, kadro verip sakatliklar hakkinda milleti bilgilendirmek yerine "akil hastanesinden kacali yarim saat olmus, yakalanmadan bir entry girmem lazim" dusunce baloncuklariyla apar topar bir internet kafeye dalip "fenerbahcemizin 6assarayi 8assaray yapacagi, 6-9dan sisme kadin yapip gecen sezondan yapilmis tavsana duduklettirecegi mac" yazan essek sipalarina kizardim ama bu star wars cilginligi bu kadar eblekce de degil; kizmak istiyorum kizamiyorum, zira olay zihnimi asmis bambaska boyutlara ulasmis, cok cok uzak galaksilere tasmis.

    simdi bu uzun entryde bilgi falan vermeyecegim (edit: verdim, tonla verdim, miyelin bile var), lakin inanilmaz derecede asil bir kadin oldugumdan subjektif yorumlarimdan sizlerin faydalanmasina karar verdim. madde madde, ne bekliyordum, daha dogrusu ne beklemem dogrultusunda sartlandirilmistim, ne buldum cizgisinde asil bir kompozisyon olacak bu. yuksek miktarlarda spoiler icermektedir, hatta spoiler ne kelime, resmen filmi anlattik; dedik ya asil bir kompozisyon. tek farki 25-30 yas civarina adanmis olmasidir, onlara bir tavsiye olsun.

    bu yas kitlesini de secerken "eline isin kilici alip, bu filmi gelmis gecmis en iyi film sanacak kadar (izlediginiz ilk filmse sizi tenzih ederim elbette) endorfin salgilamis bebelerle ugrasmayalim" dusuncesi aklimin ucundan gecmedi. bilakis, 25inden sonra zihinsel olarak gerilemeye baslamis ve saniyede iki milyon dolarlik ozel efektten fazlasini kaldiramayanlar kendilerini yanliz ve aptal hissetmesinler, bir dayanisma icinde olsunlar amacini gozonunde bulundurmustum. (niye 25 derseniz, secenekler arasinda bir 42 vardi bir de 18 ben de ortalamasini aldim; dedigim gibi iq dusuyor 25lerinde) elbette icindeki cocukla cocuk olup uzun essek oynamak isteyenler grubtan cikabilir.

    evet ihtiyar heyeti, kronolojik gidersek, ilk beklentim en bastaki savas sahnesinin inanilmazligi hakkindaydi. sozlukte de deginilmis, sinema onundeki cadirli, uyku tulumlu guruhlardan da ilgili efsaneler bolca duyulmus ve kalp atislarimizi hizlandirmisti. bravehearttan beridir bir savas sahnesini gormek icin boyle heyecanlandigimi hatirlamiyorum.

    ---
    spoiler ---
    --- spoiler ---
    ---
    spoiler ---

    hakikaten de zart diye basliyor, bekleme filan yok. bunu takip eden bes on dakikayi ozetleyecek olursam, su guzide kelimeden yararlanirdim: ambale. evet ben ambale gordum, hatta ambale oldum. bizim bildigimiz terminator 2 sinifi ozel efektlerde, sahnenin merkezinde hayret verici bir olay cereyan eder, geri kalaninda da bir halt olmaz ki izleyicilerin salyalari bu merkeze odaklanabilsin. ama heyhat, lucas bastirmis parayi, industrial light and magic'i koca bir endustri yapmis, o 20ye 10luk sinema perdesinin her kosesini bir ayrintiyla donatmis. sadece uzay gemilerini koymakla kalsa yine iyi, hepsi patliyor, donuyor, lazer atisi yapiyor, manevralar...amaaan boyle ustunuze ustunuze geliyorlar.

    yahu arkaplanda, 3 isikyili otede carpisan kruvazorun pilotunun disindeki pirasa gorunuyor. e her sahnede 40-50 gemi var, ikiser pilottan 3200 dis eder; pilotlarin yuzde onu oglen pirasa yemis olsa (uzayda da oglen ne zaman oluyor bilemem), bir supermarketin meyve sebze bolumunde lazerli bir catisma ortasinda kalmis gibi hissediyorsunuz kendinizi. (ben ne gorduysem onu yaziyorum, yalanci olabilirim ama mubalaga filan yok **)

    simdi bu iyi filmcilik midir, iyi yonetmenlik midir, iyi ozel efektcilik midir? muhtemelen 15-16 yasinda olsaydim herhalde bayila bayila izlerdim veya arkadas grubumdan dislanmamak icin bayilirmis gibi yapardim ama su halimle beni cezbetmiyor. ben hala terminator 2 sinifi efekt stratejisinden yanayim. bir sahneyi binlerce ayrintiyla doldurup, sonra da iki saniyelik cut'larla benim gibi ebleklere sara krizi gecirtmenin alemi yok. kim kime ates ediyor, bizim cocuklar nerede diye bakinirken, hooop obur sahne. insan stres oluyor; "ulan o kadar da muhtesem demislerdi, bak kaciriyorum hepsini, bari bu seferki sortiye dikkat edeyim, eveet soldan vulturelar geldi, telsizden anakin kotu bir espri yapti, ana gemi ilerde..mi.. bu boklar ne sagdan sagdan geldiler, turuncu lazer kime ait, biz hangi kaleye atiyorduk?.... o pirasa ne laaaaan???" evet bu en basarili sahne analizimdi, oradan durumun vehametini, kendimi yetersiz gorup suclarken cektigim iskenceyi tahmin edin.

    tum bu hengame esnasinda, holivudun genelinde gozlemlenen gereksiz pilot konusmalari, elbette kendine bir mizah unsuru olmasi amaciyla yer buluyor. bu diyaloglara gulen birini omru hayatimda gormedim; zaten bunlar da tabiri caizse punchline degil, cerez niyetine heyecanin ve eglence dozunun yuksek kalmasi icin yapilir. iki uc lazer, bir espri, 2 plazma torpidosu, "kicini kurtarmaktan sikildim be haci", bir nukleer bomba, "kicimdan mi sikildin adamim, kiss my armani aaass", vs vs. ama bu filme konulmasi hata olmus; zaten toparlayamadigimiz dikkatimizi daha da dagitiyor.

    neyse cesitli renklerde lazerler ve espriler esliginde kahramanlarimiz palpatinin esir tutuldugu gemiye geliyorlar ve yere ayakbasmalarini takipeden 3 nanosaniye icinde bir duzine droidi dogruyorlar. yahu, bunca sikistirilmis cilginlik yerine, bir tane hareketi hakkini vererek goster, bir droidin olumu soyle anlayabilecegimiz sekilde olsun, isin kiliciyla kesilen bir ceset/hurda sayabilecegimiz kadar parcaya ayrilsin, butun bunlar 17 cut halinde cekilmesin.. demek ki film ekibi ve test izleyicilerinin goz bebekleri isik hizinda calisiyor, bizim gozumuzden cikan en kral noron baglantilarimiz miyelinle kapliyken onlar superiletken teknolojisine gecmisler; obur turlu bu tip bir sahneden zevk almanin biz karbonbazlilar icin pek imkani yok. (bir ihtimal daha var, o da konformizm mi dersin)

    eveet, geldik ilk duellomuza. kont duku ve jedilarimiz imparator huzurunda carpisiyorlar. gecen filmde duku iyi dovusmus, kanatlari iyi kullanmis, rakibe acik alan birakmamisti. bu hafta ev sahibi olmasina sezonun en kotu performansini sergiledi. simdi kimse saftirik degil; dukunun gidici oldugu belli. bu duello anakinin son carpismadan beri kirk firin ekmek yemis oldugunun izleyiciye hissettirilmesi bakimindan guzel bir firsat. nitekim cirkef anakin, daha karsilasmanin basinda "my powers have doubled" diyor. (dukudan da double the pride, harder the fall gibi guzel bir kavga oncesi ayari aliyor) lakin 10 saniyelik pek de etkileyici olmayan bir dovus sekansiyla duku dize getiriliyor. nerede power, nerede double, nerede kosan, tam saha pres yapan duku veya anakin?

    bu noktada anakinin ikilemleri ve imparatorun manipulasyonlari, gozumuzun icine icine sokuluyor ki bu beni film boyunca en cok rahatsiz eden seydi. imparator anakine, dukuyu oldur diye emir verince anakin ama bu dogru yol degil tadinda uzatilmis bir tereddut sahnesi sunuyor bize. bu sahne ne yazik ki bircok benzer sahnenin bir habercisi. film boyunca cekilmis her benzer sahnede, anakin, dusuncelerini konusarak, olabildigince klise ve acik sekilde dile getiriyor ki sadece buyukler degil, ergenlik cagindakiler de durumu anlasin, olene kadar isin kilici alacak kadar filmi sevsinler. (biliyorsunuz benzer bir oyunculuk teknigi, eski sulugoz yesilcam filmlerinde sikca tekrarlanir, hulya kocyigitin her sene oscara aday olmasina neden olurdu.)

    simdi, sinemacilar benden daha iyi bilir, voice over teknigi hikayeyi anlatacak yaraticiliktan yoksun yapimcilarin, eldeki kadronun oyunculuguyla kotarilamayacak senaryo ayrintilarini seyirciye aktarirken kullandigi en onemli tekniklerdendir. tabii cogu zaman da isin zekice yapilmis versiyonu hedef kitleye fazla geleceginden bilincli sekilde bu yolla film katledilir, crowd pleaser sifati korunur. (edit: sinemacilar derneginden tepki geldi, biz oyle degiliz, degiliz diye gosteri yapiyorlar. evet, her voice over kullanan yeteneksiz degil) lakin voice overin bile duzgun yapildiginda bir guzelligi, bir estetigi vardir. oysa ikilem icindeki bir karakterin mal gibi iki dakka da bir kendi kendine konusarak durumu analiz etmesinde ve bunu cogu zaman dusmanlarinin onunde, bir ilkokul kompozisyonuna yarasacak derinlikteki kaliplarla yapmasinda hicbir estetik yan, hicbir insani unsur, hicbir sanatsal basari goremiyorum; yetkilelerden yardim istiyorum.

    evet anadolunun genc ihtiyarlari, macera bu noktadan sonra da bir aksiyon sahnesi, bir cheesy (bayik, klise, peynirli) diyalog seklinde suruyor. uzay sahnesinden sonra ikinci buyuk aksiyon sahnesi de bir kara savasi. yani ikinci film epey dandikti ama en azindan savas sahnelerini takip edebiliyorduk; strateji oyunlarinda 30. saniyede kallesce rush yapan bot kilikli oyuncularin yarattigi kesmekesin aksine, en azindan hangi renkteki lazerin kime ait oldugunu anlayabiliyorduk. yoda komutana emir veriyordu, suraya ates edin diye, onlar da eyvallah diyorlardi ve en onemlisi biz de bunlari goruyorduk. sonra da "iste savaslari taktikler ve kumandanlar kazanir diye gaza gelip age of empires krizine giriyorduk. burada ise, neredeyse uzay sahnesi hizinda gelisen bir kara savasi var; isin icine bir de bir garip mahlukati katmislar; mahlukat dedigim de kici basi ayri oynayan bir asiri besili iguana, onun ustune kilicli bir jedi, topun tufegin arasina daliveriyorlar. benim bildigim atlar top gurultusunden korkarlar, bu manyak hayvan herhalde yavrusunu filan yeni kaybetmis, bir bosvermislik icinde, obiwan'a uyup general griveous isimli karizmatik ama veremden uc aylik omru kalmis hurdanin aracini kovaliyorlar. (bu sahne de bana adaptationi hatirlatti. saftirik olan senarist, agabeyine, filmindeki bir sahnesinde atina binmis kahramanin, motorsikletli kotu adami nasil kovalayacagini, bunun da insanin gucuyle teknolojinin mekanikligini ne de guzel sembolize edecegini anlatiyor; benzer kliseleri kendisinden defalarca dinlemis olan agabeyi tarafindan umutsuz gozlerle izleniyordu)

    zaten bu robot generalle obiwanin duellosu ayri bir olay. tipki savas sahnesinde oldugu gibi bu duello icin de son derece gaza gelmistim. ne de olsa kutsal bilgi kaynaginda, general beyin dort tane isin kilici cekeceginden 250 defadan az olmamak kaydiyla bahsedilmisti. eger iki isin kilici kullanmak karizmatikse, dort tane kullanani gormek hayatta bir defaya mahsus bir tecrube olmaliydi, pink floydun alt grubu olarak onlarla ayni sahneyi paylasmakla ayni mertebede olsa gerekti. yahu robotun daha eli kiliclara isinmadan, soyle bir bismillah cekip ileri atilamadan bir kolunu kaybetmesin mi, gitti david gilmour, kacti bass gitar kicina. e uc de fena degil derken, orada obiwan yonetmene olan yakinligini da kullanarak dandik bir hareketle roger waters'i da itiyor sahneden asagiya. anlayacaginiz alt grup olarak maceramiz iki saniye surdu surmedi. konserin geri kalaninda da tatmin edici bir kareografi, yaratici bir hareket goremedik. sonucta oradaki dort kilic bir firsattir. yaraticiligini gostermek, erkeklere hayatlarinda ilk ve son multiple orgazmlarini yasatmak, nesilden nesile anlatilacak bir hareketi efsaneler diyarinda sirkulasyona sokmak icin bir firsat. ne yazik ki benim bu sahnelerden aklimda kalan tek ayrintiysa generalin dovusurken pek de aksirip tiksirmadigi, isin kiliciyla kollarinin kopmasinin oksurugune iyi geldigiydi.

    sonra tekrar, buyuk etki yaratmasi beklenen, derin ve felsefi olmasi tasarlanmis ama ne yazik ki onceden tahmin edilebilirlik diyarlarinda pic edilmis zorlama punchlinelara sira geliyor. "so this is how liberty ends, with thunderous applause", "if you are not with me, you are against me", "only a sith deals in absolutes", "you are breaking my heart anakin" vs.. belki paralel bir evrendeki benligim bu sozleri an itibariyle cerceveletip duvarin asiyordum ama bu evrendeki bana, ozellikle filmin icine zorlamalarla serpistirildikleri su halleriyle, daha cumleler bitmeden birer oeeh cektirttiler. hele bir ask mesk diyalogu var aman yarabbim, akillara ziyan. "cok guzelsiniz bugun" "asik oldugumdandir o" "hayir ben asik oldugumdandir" "oyle ask gozunu kor mu etmis, ben guzel degil miyim yani" ".... " vallahi bu kritik noktada, anakinin padmenin bu kaprislerini nasil atlattigini kacirdim, o sirada bir yandan guluyor bir yandan da sinemaya verdigim on dolar icin, ertesi gun 45 dakika fazladan calismam gerekecegini hesapliyordum.

    aslinda a lifetime of type ii errorsun versiyonu daha guzel, kendisinden izinsiz buraya kopyalamaktan da hic utanmiyorum.
    "-cok guzelsiniz bugun
    -asik oldugum icindir
    -hayir arkadaslarla ciktiydik da duble duble diktim vodkalari
    -vodka gozune her seyi guzel gosteriyor, ben guzel degilim mi demek istiyorsun
    -aynen oyle diyorum. hatta ictim guzellestim, ben senden de guzelim guzelim
    -senin gibi ceday olmaz olsun, yakinda dark side'a da gecersin sen.
    o gece padme'nin basi cok agridi. anakin de sizdi kaldi zaten, ruyasinda c3po ile bazi maceralara atildi"

    vallahi su diyalog ayarinda birseyi gormeyi tercih ederdim ama orjinaline guldugum kadar guler miydim bilmiyorum.

    geriye kaldi uc tane, tabiri caizse, soyle tassakli duello sahnesi. ilki mace windu ile palpatine arasindaydi. en hafif tabiriyle bir insanlik sucuydu. bu, duellonun kendisinden degil, sahnenin asil amaci olan anakinin ikilemini, bu ikilemin hemen oncesinde ve sonrasinda yasadiklarini betimlemesi acisindan boyleydi. simdi kisaca bir canlandirin yahut hatirlayin. anakin imparatorun etkisine girdi girecek, konseye guveni iyice sarsilmis. bir yandan da, imparatorun sith lordu oldugunu ogrenmis, bizzat winduya ispiyonlamis, kahveden adam toplayalim gidip basalim diyor. mace windu tamam sen kahveye git, ben de giyinip geliyorum diye bunu kandirarak, arka kapidan kaciyor ve motoruna atlayip direk imparatora gidiyor. simdi koskoca sith lordunu basmaya iki tane comezle gitmesi de ayri ya neyse. comezler dovusun ilk saniyelerinde ikiye bolundukten bir sure sonra cikolata renkli jediyimiz palpatini dize getirmis, hiyar gibi seni oldurecegim filan diye konusuyor. birisine onu oldurecegini anlatmanin hala mantigini kavrayamadim ama mutlaka koskoca jedi masterin bir bildigi vardir. simdi anakin bunlari, yatakta padmeyi baskasiyla basarmis gibi basiyor. iste karar ani. acinasi imparatora yardim edip, dark side esigini asacak mi, yoksa bir ha... oohoooo, daha o yoksayi bitiremeden, oyle bir sahne geliyor ki, mace windu, sanki bir isin kilici degil de golden axe oyunundaki cucenin tasidigi gibi boyundan buyuk bir baltayi tutuyormus gibi, son darbeyi vurmak icin silahini kafasinin ardina kadar kaldirip, tum hiziyla indirmeye basliyor. tabii anakin de son saniyelerde uc jack bauer gucunde oldugundan yetisip terbiyesizligini yapiyor. yahu bu imparatorun kicinda guc kalkani mi var ki tum gucunle indirmen gerekiyor kilici? dayamissin bogazina iste, oldurmeden onceki son monologunu da yapmissin, altin kuru keyfin yerinde, iki santim kaktir ulan. yoksa bu isin kilici mekanizmasini biz mi yanlis anladik, icinde bir dinamo var da hareket enerjisiyle mi calisiyor boyle indirip kaldirman gerekiyor durmadan. neyse dedik ya asil suc unsuru bu degil diye. simdi bundan sonraki olay sekansi su hic beklenmedik cumleyle basliyor.

    anakin: "what have i done?"

    ne zaman senaristler su cumleyi filmlere koymaktan vazgececekler, ne zaman kongre bu yonde bir yasa hazirlayacak merak icindeyim. neyse, anakin uzgun, anakin kendine kizgin. sonra imparator ayaga kalkiyor. daha once dedigi seyleri aynen tekrarliyor, kesinlikle vurucu bir cumle, inanilmaz bir mimik, bir mind trick, bilmem ne yok. bunlar yok ama daha windu yere dusmeden, winduyu birak kesilen kolu yere dusmeden, anakinin klise pismanlik repligi dolby digital "haparlorlerin" devrelerinde suzulmeye devam ederken, herif zart diye yere cokup darth vader oluyor, kuru bir sesle yes master diyor. lan?? hani anakinin karaktersizligine, mantik hatalarina filan birsey demiyoruz, film geregi olacak ama kardesim nerede bir sinematografik guzellik, nerede guzel bir climax, bir muzik, etkisinden kurtulanamayacak bir sahne? bir drama yahu?

    sen sith lordunu bulduk basalim diye gaza gelen bir anakini, kafasi karisik bir anakini, aman tanrim ben ne yaptim diyen bir hulya kocyigiti ve yes master diyen bir darth vader'i, toplam 30 saniye icine hicbir oyunculuk ve elle tutulur diyalog olmadan sigdirirsan, bu gerekli dramayi yaratamazsin. bakiniz, "dark side'a cok cabuk gecti, ben ilk yarinin uzatma dakikalarinda bekliyordum vallahi" degil burada olay. dark sidea gecisi filan onceden olan olaylarin birikimidir der kurtarirsin bir nebze ama bir sinema filminde, boyle bir serinin en onemli donum noktalarinin birini bu kadar ustunkoru ve dandik bicimde yapmak basarisizliktir. hayir, hani savas sahneleri icin yas mas diyordum ama bu tip sahneler, bu tip bir anlatim, 15 yasinda da olsan basarisizliktir, 45inde de olsan. tum serinin en onemli anlarindan biri resmen pic edilmis.

    anakinin bu u donusunu takiben, yine bir drama unsuru olarak, yuksek beklentili bir tapinak basma sahnesi var. yine ihtiyarladigimizdan olsa gerek, ben yukardaki ikilemleri yasayan ve sonra bir anda darth vader olan birinin, iki dakika sonra da jedi bebelerini dograyacak kivama gelisinin oykusunu kacirdim. bakin, star wars kitaplarinda bu olay guzel guzel anlatilmis olabilir, comiclerde irdelenmis olabilir, bunlar konuyla alakasiz. burada filmden konusuyoruz, hatta sadece bu filmden, seriden de degil. ve bu filmde de allah rizasi icin bu tapinak basma sahnesine kadar gecen surede anakinin jedilara guvenmemeye baslamasindan tapinaklarini basip yoketmeye uzanan yoluculugu, ikan edici bir anlatim dili ve tansiyonu giderek yukselen bir akiskanlik icinde sunulmus mu? allah rizasi icin diyerek cumleye basladigima gore dogru cevap hayir olmali. ayrica sahnenin kendisinde de pek bir meymenet yoktu. yine sartlandirilmalarima donersek, "ya o anakinin arkasinda klon ordusuyla jedi tapinagina girisi yok mu" temali suruyle entryden agzim sulanmisti lakin gordum ki o mevzubahis sahne ikiser saniyelik iki uzak cekimden ibaret. yani filmin bu noktasinda yonetmenin amaci, seyirciye unutulmaz bir trajedi sunmak. seyirci o jedilarla empati kurmali, katledidikleri zaman uzulmeli, vs. yok. bunlarin hicbiri yok. bir katliam yok, bir trajedi yok ve kacinci kez hayalkirikligim tekrarliyor, soyle mutevazisinden bir climax yok. bunlarin hepsi hikayenin icinde, senaryonun koselerinde, kitaplarin ozetinde, insanlarin beyninde var ama filmde yok. goren varsa su zavalli kardesine bir yardimci olsun.

    bunu takiben padmeyle obiwanin diyalogu ve arindan gelen padme anakin diyalogu da filmden umudumuzu kesmemize yardimci oluyor. nedeni ise padmenin, bir kadin olarak, bir es olarak, bir anne olarak, olabilecek en gerizekali ve stereotipik bicimde betimlenmis olmasi. tehlike anlarinda asiri duygusal, asikken asiri aptal, her daim asiri idealist, boyle mizmiz, rezil, allahim, bir kadin olsaydim fenalik gecirirdim, su halimle bile ter basti. anakin de bu kadinin u halinden illallah demis olacak ki bogazini sikiyor uzaktan uzaktan. obiwan beliriyor bir anda, ulan biraz daha gec kalsaydim keske de olmus olsaydi su kari diye ic gecirdikten sonra sinema tarihinin en ruhsuz "birak ulan kizi" cikisini yapiyor. bir kadir inanir olsaydi onun yerine, anakin saniyesinde yola gelir, imparatora da istifa mektubunu gonderirdi ayni gunun aksamina.

    (bu arada imparatorla yodanin dovus sahnesi vuku buluyor, guzel bir duello olmus, basta yoda olmak uzere tum emegi gecenleri tebrik ediyorum.)

    eveeeet geldik obiwan anakin kapismasina. bahisler film oncesinde esitti, yalniz anakinin midichlroian ustunlugune bakarak sike iddialari almis basini yurumustu. fifa da bunu gecenin maci olarak belirlemis oldugundan, heyecan icindeydik. bir highlanderdaki sean connery destekli duello sahnesinin verdigi ferahligi, bir kizil sonyadaki arnold - brigitte nielsen kapismasindaki masalimsi sacmaligin yasattigi zevki ariyordum yillar sonra.

    ne yazik ki burada bulamadim. yalvardim, bi buldurun be diye yardim istedim ama olmadi. ilkin dovus daha dramatik olmaliydi; sonucta anakin bir baba, bir abi figuruyle dovusuyor. ustelik iki tarafi da taniyoruz, ikisinin de basina ne gelecegini seyirci merak ediyor. ama ilk duygusal anlari ancak dovus bittikten sonra goruyoruz. dovusurken hungur hungur aglayacak degiller elbet ama burada yonetmen, dovus baslangic sahnesini sacma sapan kliselerle israf ettiginden, bu dovusenlerin daha onceki gune kadar birbirleri icin olebileceklerini hissettiremiyor, bunu hayal etmek seyirciye kaliyor. asil drama ancak duellonun sonunda vuku buluyor ki bu da dovus esnasinda elde edilecek gerilimden caliyor.

    [aslinda burada star wars filmlerinin elestirilmesinde cok onemli bir noktaya parmak bastik. yukardaki ornegi tekrarlarsak, o duello sahnesini gozumuzde buyuten biziz cunku serinin geri kalanini biliyoruz, hikayeyi biliyoruz, kitabini yazilarini okumuslar var aramizda. yoksa salt bu filme ve bu sahneye bakarak, bunu yuzyilin dovusu olarak etiketlendirmek yanlis. film bize bunu hissettiremiyor, sahneler soz verilen ihtisamdan uzaklar. ihtisamin cogunu yaratan seyirci. halbuki bir filmin, seriden bagimsiz bicimde ayakta durabilmesi lazim. bir sahnenin yahut bir altsenaryonun, reklamlarin yarattigi iyimser beklentilere, suni bir hypea dayanmamasi lazim. star wars filmlerinde bunlari ayirdetmek ozellikle zor ve bu da lucas icin buyuk bir sans]

    film boyunca obiwan karakterinin tek insani ozellik gosterdigi; aslinda yoda disinda herhangi bir karakterin ilk defa gercekten bir mimik, bir degisik ses tonu sergiledigi sahne de dovus sonundaki sahne. [anakinin dudak buzmeleri ve padmenin komedisi sayilmamali. anakinin oyunculuguna yapilan ovgulerin gordugum kadariyla buyuk kisminin asil muhattabi, aktorden ziyade, goz makyaji ve lensleridir. yakisikli cocuk da tabii, bize yapsalar ayni makyaji chuckye benzeriz. zaten oyunculara fazla yuklenmeyelim, o kuru diyaloglarla ancak bu kadar; yoksa padmeyi leondan hatirliyoruz, madonna taklidiyle guldurmus, seni seviyorum diye vedalasirken zirlamasiyla icimizi parcalamistir]

    artik bu yokluk icinde bulunmus bir vaha oldugundan midir yoksa gercekten duygu yuklu oldugundan mi bilemedim, obiwanin isyani yurecigimi yakti, kul etti. neyse obiwan isyan ediyor kaderine, yanik bir turku tutturuyor ve anakini olumune birakiyor. simdi tam bitti diyecekken, filmin bence en rezil rusvan iki sahnesi cikageliyor. ilki anakinin yanisi. dikkatle inceleyelim. adam asagiya, lavlara dogru kayiyor ve takdir edersiniz ki lavlar sicak. lucas efendi karar vermis ki, lavlarin sicakligi, yakin mesafeden anakini yakacak duzeyde. ama oyle boyle degil, alev alev yaniyor. asagiya kaymasi da duruyor. epey grafik, etkileyici. zaten hemen oncesindeki bagirisi ve gozleri de guzeldi, makyaj ekbine tekrar saygilar. neyse, sahne degisti. imparator galaksinin ote yanindan geldi ogrencisini bulmaya. tekrar anakine cut, a aaa. sonmus. evet, olabilir, yanacak birsey kalmayinca insan soner. ama bu hem sonmus hem de yasiyor. parlak bir jediyken, artik yildizi sonmus diyelim. hani yanan elbiseleridir diye kendimi avuttum ama birader, bastan assagiya alev almis bir kumasin icindeki biri, kumas komur olana kadar saci basi dahil yanarsa -ha pardon bir yandan da iki bacagi belden kesik, isidan genislemis damarlarindan oluk oluk kan da kaybediyor yanarken- yani saskinligimi cumleyi baglayamamamdan anlayin.

    yine de tum mantiksizligina ragmen, yanma fikri ve sahnesi, hikaye icinde guzel bir unsur, darth vaderin gorunusu ve ruhsal olarak da mekanize olusu, kendinden nefret etmesi filan fismekan icin de vazifesini goren bir baglac. biz yine duruma iyimser yaklasalim, bu galaksideki tip teknolojisinin o haldeki birini, siyah maskeli ve parazitli bir polis telsizine donusturebilecegine inanalim. inanalim da, daha gozumu kirpmadan direk sahne degisimi, hooop, padme hastanede. bebekler doguyor, padme ise gidici. galaksinin en hafif elli robot doktorlari padmenin basinda ve ben ucan ebe dizaynini incelerken su inanilmaz replikle beynimin ta orta yerine bir kursun geliyor:

    "vallahi fiziksel olarak son derece saglikli ama yine de oluyor. biz de anlamadik. yasama istegini kaybetmis"

    ahahahdahdhasdhadjjasdajsdaks allllllah belanizi versin, ne demek ulan bu? yil olmus 2005 be, yeter artik su gerizekali new age hippiliginden kurtulun kardesim. ilerleyin artik ya. ilhan irem mi yazmis bu senaryoyu, nedir bu evrensel sevgi planeti tandansi? boyle filmlerle alistiriyorlar milleti, sonra ancak gostermelik sekilde bilimsel olan, biri ornegin evrime laf ettiginde kalabalik arasindan bir tekme de ben atayim hesabi bir seyler geveleyen ama icten ice de bu kokusmus romantizme, bu vicik vicik kitsch duygusalliga sapina kadar kendini kaptirarak, boyle sacmaliklara prim veren insanlar yetisiyor. fiziksel olarak saglikli olup da olmek diye birsey yoktur, nokta. boyle birsey tarih boyunca da olmamistir, olmuyor ve olmayacaktir.

    hele ki ucan robot ebelerin oldugu bir cagda, yarim saat icinde anakini cyborga ceviren turk doktorlarinin fink attigi bir galakside, bir robotun bizzat gelerek yasama isteginden falan bahsetmesi, biz de anlamadik demesi, dilerim ki 21.yy gencligini cildirtir, dilerim ki en azindan "ulan immanuel, ne savas sahnelerinden anladin, ne duellolardan ne de star wars evreninin muhtesem yaraticiligindan; kisacasi allah ne mustehakin varsa versin ama bu galiba konuda hakkin var, gercekten cus be" denilebilsin.

    evrimi mevrimi laf olsun diye soylemistim ama bakiniz insan vucudu, beynin acayip tepkilerini override edecek sekilde gelisegelmistir. yani yasaminizi direkt etkileyecek, hayati kararlarina, beyninizin ust seviye karar verme mekanizmalari karismaz. hele o neo cortexinizin yakinina bile ugramaz elektrik sinyalleri. cunku "bu immanuel iyi cocuktur da biraz salaktir, belli olmaz belki yalan yanlis birseyler yapar, ben en iyisi onemli kararlari sisteme hardwire edeyim, ister istemez oyle calissin demistir, fizigin dort kuvveti+kaos teorisi+emergence+evrim, yahut allahu teala. nitekim nefes almak zorundasindir, bircok refleksin daha omuriliginden geri doner, zor bir durumda adrenalin salgilar, kalbin hizlanir, duyularin keskinlesir. ayni mantikla, askindan meskinden dolayi hayati organlarina olme sinyali yollayan birine de bu mekanizmalar cikar "yer miyiz ulan o numaralari; sen 5 senedir asiksan ben 5 milyar yildir evrimlesiyorum, yok oyle olmek filan" der.

    simdi biri cikip, ulan star wars evreninde evrim filan yok iste, burasi intelligent designin hakim oldugu bir evren diyebilir. zaten bizim tepkimiz isin fanstastik bilim tarafina filan degil, milletin bunlari mesaj olarak algilamasina. yani yoksa cikar, "o lazerler niye oyle, benim bildigim lazer isik hizinda gider" de diyebilirdim, yahut "ne lan bu herkes ingilizce konusuyor, jedi konsulune toeflla mi aliyorlarmis ehi ehi" seviyesinde de "ayar" verebilirdim. ama kabul ettik kardesim iste, burada lazerler boyle, burada yodalar ingilizce konusuyor, burada droidler makinali tufek teknolojisine gecemediklerinden, yahut bir kerede adam gibi koordine olup ayni anda bir salvo lazer atamadiklarindan, isin kilicli bir jedi 100 droidi kahvaltida harciyor, falan fismekan. bunlara birsey demiyoruz ama fiziksel olarak saglam da askindan oluyor iste diyen bir ebenin de, ebesini afedersiniz. sonucta lazerin yavas gitmesinin, uzayda giden gemilerin ses cikarmasinin, vs izleyenlere pek bir zarari yok ama isik ve sevgiyle turu sacmaliklar sosyal evrimi yavaslatip, toplu cehaleti arttiriyor, bir de ustune zevksiz bir kliseciligi insanlik kulturumuzun tam orta yerine konduruyorlar. benzer replikleri kac defa turk sinemasinda gorunce burun kivirdik da, simdi toplumsal mesaj statusu mu kazandi? crowd pleaser sanati budur ne yazik ki, klise bir mesaji 100 milyon dolarlik bir pakette sunarsan kimse de seni ciddiye almamazlik etmez.

    hayir hayir daha da bitmedi.yani herifler oyle bir replik koymuslar ki, o kelimeleri isitmemizde katkida bulunan herkesi afedersiniz -ya da affetmeseniz de olur- itin gotune sokmak lazim. bakiniz, diyelim var ulan boyle birsey, haydi tum akilci degerleri suracikta ayaklar altinda cignedik. akli mantigi inkar ettik, ucan bir robot ebenin boyle seyler soyleyebilecegine inandik, kendine kendine sonecek kadar cok yanan ve bu arada bacaklarindan dunyanin kanini akitan birinin yasatilacagina ama cok uzulen insanlarin tum cabalara ragmen kurtarilmasinin imkansiz olmasiyla beraber bunun fiziksel bir kaniti veya etkisi bile bulunamayacagina da eyvallah dedik. ulan hamile bir anne icin, dark side'a gecmis eski kocasinin aski, ikiz cocuklarinin hayatindan daha mi onemlidir? hamilelik hormonlariyla beyni bombardimana ugrayan hangi annenin bilincaltinda boyle bir serefsizlik, dogaya bu kadar zitlik olabilir? burada yetkililere, ozellikle hamile olanlara sesleniyorum, isteseniz bile beyniniz, pardon gonlunuz, elverir miydi buna? yasama istegini yitirmeyi birak, o durumdaki her kadin, o kaytarmak icin yalan soyleyen robotlari alir iki buklum eder, sonra da bir isin kiliciyla kendine sezaryan yapardi. bir de prenses olacak. utan padme utan. bir de hikayedeki uc bolumdur, en asil duygunun kadini olacak. iste bu de george lucasin kadinlara bakis acisina bir ornek. ben bilmem beyim bilir diyen, bes dakka once bogazini sikan it bir sith ugruna cocuklari icin bile kendi ayaklari uzerinde durmayi, robot ebeleri caresiz birakacak kadar inatla yapan kadin, hikayenin en serefli kadini.

    hayir, part time is olarak kadin haklari savunuculugu yaptigimdan da degil ama bu lucas efendi ve dadaslarinin olabilecek herseyi karakterleri ve konusmalariyla birlikte stereotipik bir paket haline sokup, janjanli bir fiyonk atarak bize sunmasina ve sonra da neredeyse yekvucut halinde herkesin bu adama hayranlik beslemesine karsiyim. adama ve bu star wars franchiseina da getirilen her turlu elestiriyi, sirf popularite veya servet dusmanligina baglamanin da yanlisigi, (bazen cok uzun bu diye okumadan benzer bakinizlar veriliyor -su edite bakiniz, kurban oldugumun star wars hayranlari- yahut ad hominem terbiyesizligi yasaniyor, gelisme paragraflari uzay zamanin bir kosesine sonsuza dek itiliveriyor, akliselim insanlar da cilgincasina editlere zorlaniyor) benzer goruslerin steven spielberg basliginda olmamasindan anlasilabilir.

    --- spoiler ---
    ---
    spoiler ---
    --- spoiler ---

    2005 editi: yazildiktan sonra 120 saniye icinde zamanin otesine gecti. hayir benim yazmam 2 saat surdu, son bir okumam da 3-4 dakika. star wars severler arasinda ya hizli okuma kursuna gidenler cogunlukta yahut oylama tuslarinin kullanimi konusunda efendilik etmek kimsenin ipinde degil. ama sonra obiwan alemin en kral adamidir, soyle karakterlidir vs vs. obiwan okumadan entry oylar miydi ulen? bu kafayla anca tanidikla filan jedi knight olursunuz ama oyle master olmak, konseyde bagdas kurmak hak getire.

    okumadan bir entryi oylamanin -hele ki 15 paragraf uzunlugundaysa- sevdigin kadinin bogazini force griplemekten, master yapmadilar diye konsulun ortasinda yodaya laga luga yapmaktan ne farki var. elbette yok. (harun tekin olsaydim topunuzun canina ot tikardim... bu bir savas ilani degil elbette... ama allahima kitabima tikardim...hepinizi seviyorum, kardesce yasayalim)

    2006 editi: galaksinin dort bir yanindan turk hekimleri aradilar, dediler ki isin kiliciyla kesilen yerden kan akmazmis. yani kol bacak gitse, bir hafta ambulans bekleyebiliriz yani, sonra da kan kaybi yerine susuzluktan oluruz. evet, iyi yonleri de var tabii bu jedilik muessesesinin. ama yandi adam ya; imparator 20 dakkada kita degistiren taksim bostanci dolmusu gibi bir gezegenden oburune geldi, bu adam da o arada mutemadiyen yandi bitti kul oldu. bak bir sene olmus, hala aklim almiyor.


    (immanuel tolstoyevski - 4 Haziran 2005 11:37)