1957 tarihli bir filmdir. bir kaç yıl kadar önce, "love affair" adıyla warren beatty ve anette bening'in oynadıkları daha yeni bir versiyonu da çekilmiştir. vapurda tanışan bir çiftin, işlerini yoluna koyup belirli bir tarihte empire state'in tepesinde buluşmaya karar vermeleri ancak kadının geçirdiği kaza sonucu bunda muvaffak olamamaları üzerine kurulu,bol gözyaşı vaadeden,türünün en güzel örneklerinden bir holywood melodramı. pek çok türk filmine de malzeme teşkil etmiştir. meg ryan-tom hanks ikilisinin en kötü filmi sleepless in seattle'da sıkça, kadınların en sevdiği film olduğu şeklinde geyiği döner.

(fausta - 13 Eylül 2002 15:21)

(bkz: sleepless in seattle)

(brigittebardot - 23 Eylül 2010 03:07)

love is an affair to remember..deborah kerr ve cary grant'ın oynadığı son derece klasik ve duygusal aşk filmidir.zengin sevgilisi olan capkın bir ressamla fakir bir kızın askını anlatır.adam hatun için sevgilisinden ve onun sağlayacağı olanaklardan vazgeçer.aşk da bunu gerektirmektedir zaten.empire state building'de buluşmak için sözleştikleri gün deborah kerr kaza geçirir ve buluşmaya gelemez..olaylar gelişir.türk sinemasıda da bir uyarlaması vardır.ediz hun'la türkan şoray oynar.

(ellcrys - 3 Ocak 2003 00:46)

akdeniz havası taşıyan bir hollywood yapımıdır. belki tarihinde bir ilk bile olabilir bu. fransa sahilleri, italya ana haber bülteni yer alıyor film içerisinde şaka maka.

ayrıca filmde fransa kıyısında deniz manzaralı, bahçeli ve hatta içinde şapeli dahi bulunan bir ev kullanılmıştır ki hakikaten sadece filmlerde olabilecek türde güzellikle manzaraya sahip bir evdi. bilmiyorum belki de gerçektir.
yanı sıra, şampanyanın pembesi olduğunu da ilk defa bu film sayesinde öğrenmiş bulundum, denemek için sabırsızlanmıyorum desem yalan olur.

(phoebe buffay - 3 Ağustos 2011 00:38)

ediz hun'la hulya kocyigit'in oynadigi yerli versiyonunda bizde empire state olmadigi icin istanbul hilton'da bulusmak icin sozlesirler. iki film arasinda cok kucuk farklar vardir sadece. filmin ana sarkisini inci cayirli soyler : yagmur ciselerken

(vinyl - 7 Aralık 2003 18:40)

basrollerini cary grant ve deborah kerr'in paylastigi klasik ask filmi.
sleepless in seattle'daki empire state building'de bulusma hikayesi de
bu filmin kahramanlara esinlendirdigi bir olaydir.

(biragobee - 26 Haziran 2001 19:11)

eğlenceli ve tam benim sevdiğim tarzda diyaloglara sahip olan film. ayrıca bende pembe şampanyayı deneme isteği uyandırmıştır.

(princessserenity - 31 Ağustos 2015 01:35)

yeşilçam melodramlarının çoğunu etkileyen bir aşk öyküsü.

--- spoiler ---
iki sevgilinin talihsiz bir kaza sonucu randevularının gerçekleşmemesi ve akabinde yaşananlar; birbirlerini sevmediklerini zannetmeleri, kısa metrajlı bir sado-mazoşist dalgalanma yaşamaları, acıya katlanmaları ve nihayet birbirlerine yeniden kavuşmaları açıkça sündürülmüş, istismar edilmiş yeşilçam işlerinde sık sık tatbik edilen bir klişedir.
--- spoiler ---

an affair to remember nihayetinde aurası yüksek iki yıldız oyuncunun varlığı sayesinde izlenebilen bir filmdir. bunun haricinde aşk iskeleti ve öykü yapısı eskimiştir.

filmdeki neo-romantik yapıyı deşifre eden bir replik:

"sıcacık anıları olmayanlar için kışlar soğuk geçiyor olmalı."

(hanging rock - 2 Mayıs 2016 13:55)

charade çekilirken carry grant'ı "pörsüdün artık sen, götün göbeğin birbirine karıştı, bu yanlardan pörtleyenler de ne?" diyerek, duş sahnesinde elbiseleriyle duşa sokmuştu yönetmen. burada da -o kadar olmasa da- benzer bir sahne var. grant, üzerinde bornozuyla geminin havuzuna gelir ve havuza dalmadan saliseler önce çıkarır üstündeki bornozu. "aman kimseler görmesin" der gibi.

biraz abartıyorum elbette ama görünce benim aklıma direkt duş mevzusu geldi. bu filmde charade'e göre daha genç ama yine de dikkatini çekiyor insanın. gayet de fit bir adam aslında, fakat filmlerde hep kızı yaşındakilerle fingirdeştirdikleri için öyle bir vesvese oluşmuş olabilir haliyle.

gelmişken filme de iki laf sokayım. klasikleşmiş hikaye yapısı bir yere kadar sizi içine alıyor ama son derece uzatılmış boş sahneler var filmde. durağan sahnelerle aram oldukça iyidir lakin bu gereksizce uzatılmış sahneleri seviyorum anlamına gelmez. bu farklı bir şey. filmin çoğu sahnesi, dandik dizilerde süre uzatmak için kullanılan, dolgu görüntülü şişirilmiş sahneleri hatırlatıyor. hayır, uzatılmasına da gerek yokmuş ki, film 2 saat olmuş.

bu yetmiyormuş gibi bir de filme hiçbir şey katmayan müzikal kısımlar var. kendi adıma müzikal filmlerden hiç haz etmem. buradaki müzikli sahneler müzikal film konseptinde değildi ama yine de aynı etkiyi uyandırdı bende. ne gerek vardı o sahnelere? bir değil, iki değil.

not: charade bir hiçkok filmi değildir. charade bir hiçkok filmi değildir. charade bir ne değildir? hiçkok filmi değildir. değildir.

(ronesans adami - 20 Mayıs 2016 22:36)

son 30 dakikasına kadar keyifle izleyip son 30'dan sonra yeşilçam'a bağlamasıyla kısmi hayal kırıklığı yaratan film. duygusal felan deniyor ya aslında son 30'a kadar hiç duygusal değil. cary ile deborah'ın gemideki muhabbetleri, olaylar vs eğlenceli. cary gene aynı rolde karşımıza çıkıyor: karizmatik, bütün kadınların gönlünü çelebilen, ağzı iyi laf yapan, sevgililerini aldatmaktan çekinmeyen, komik bir karakterde gene. bu filmden bir gün önce izlediğim indiscreet'te de ve aslında pek çok filminde de benzer karakterlerdeydi. hollywood rahmetliyi hep aynı rollere hapsetmiş. velhasıl, gemideki muhabbetler eğlenceli. ama son 30'a gelince romantik komediden melodrama geçiş yapıyoruz ki bu değişimi yadırgamamak zordu. son 30 dk'yi sevdiğimi söyleyemem. zira bu sahneler dendiği gibi daha sonra yeşilçam tarafından bayağı sömürülmüştü. bu arada bazı bölümleri, bilhassa şarkılı kısımları sıkıcıydı. oraları atlaya atlaya izledim. bazı sahnelerse gerçekten de gereksiz yere uzatılmış. pek çok filmin atası, tom hanks-meg ryan'lı filmin temelini oluşturur vs ama mükemmel bulmadım.

(sherlock holmes 90 - 7 Ağustos 2016 15:32)