cinderellanin insanin icini acitan sarkilarindan biridir.

i count the falling tears
they fall before my eyes
seems like a thousand years
since we broke the ties
i call you on the phone
but never get a rise
so sit there all alone
it's time you realize

i'm not your fool
nobody's fool
nobody's fool
i'm no fool

you take your road, i'll take mine
the paths have both been beaten
searchin' for a change of pace
love needs to be sweetened
i scream my heart out, just to make a dime
and with that dime i bought your love
but now i've changed my mind

(satine - 25 Şubat 2002 19:10)

tom keifer isimli insan üstü yaratığın hayat verdiği çok başarılı bir cinderella şarkısıdır. ayrıca her ne kadar vokalin eskisi gibi büyüleyici olmayacağını bilsem bile ölmeden bir kez olsun canlı performansına tanık olarak ölmeden yapılacaklar listemden bir maddeyi daha elemek istediğim şarkıdır.

(thy serpent - 1 Aralık 2008 02:06)

çalındığı zaman arkasından bir de every rose has it's thorn patlatılması elzemdir.

(spacetimereality - 1 Aralık 2008 02:09)

89 moskova konserinde tom keifer'ın "i scream my heart out, just to make a dime" kısmında scream'i söylerken attığı bir çığlık vardır ki resmen dizeyi yaşatır insana.

http://www.youtube.com/watch?v=b9cxhpzz0tw (şarkı 02:24'te başlıyor bahsettiğim yer 03:58'de)

(youth gone wild - 10 Mart 2010 19:14)

parov stelar'ın yeni albümünün 3. şarkısıdır. kesinlikle her ana eşlik edebilecek, hafiften intikam ateşiyle için için yanan, uslanmaz akıllanmazları doğru yola sevk edebilecek muhteşem bir parça. parov yapmış yine yapacağını. cleo panther'in katkılaırnı da es geçmemeli.

(ewlatofsaf - 16 Nisan 2012 11:47)

çevirisi aşağıdaki gibi olan cinderella power ballad'ı. benzer duyguları verebilen 1 başka parça için (bkz: roses to no one)^*

i count the falling tears - düşen gözyaşlarını sayıyorum
they fall before my eyes - gözlerimin önünde düşmekteler
seems like a thousand years -1000 yıllar geçmiş gibi
since we broke the ties - sen ve ben aramızdaki bağı kopardığımızdan beri

i call you on the phone - seni arıyorum^*
but never get a rise - fakat çabam sonuçsuz
so sit there all alone - madem öyle, o zaman orda otur yalnız başına
it's time you realize - şimdi farkına varmanın zamanı

i'm not your fool - senin delin değilim^*
nobody's fool - hiçkimsenin delisi değilim
nobody's fool
i'm no fool - deli^* değilim

(beren - 10 Haziran 2003 16:25)

tom keifer ve halestorm tarafından çok güzel icra edilmiş şarkı. gerçi lzzy hale'ın götüne bakmaktan şarkıyı dinleyemiyor insan ama güzel yani. şarkı da güzel. göt de güzel..

https://www.youtube.com/watch?v=dsqwtv7bi5o

(youth gone wild - 7 Eylül 2014 12:59)

richard russo'nun romanından uyarlanmış olan, şahane espriler barındıran, paul newman'ın en iyi erkek oyuncu oscar'ına aday olduğu film. o kadar güzeldir ki ara ara tekrar izlerim. arkama yaslanıp hazmederek ağır ağır izlerim. geçen sefer bu cümleyi/sahneyi yakalamış mıydım, yakaladıysam nasıl hatırlamam/unuturum diye hayıflanırım. çok güzel film.

(gulferke - 14 Aralık 2014 11:43)

agzina geleni soyleyebildigi patronu ile oynadigi pokerde kaybedince sinirlenip adamin yepyeni kar kureme makinesini calan, ve evine dondugunde ayni patronu kanepesinde sizmis bulan bir adamin hikayesi.^*

cok farkli cografyalarda da gecseler, bana en cok milyarder (mesudiyeli mesut) filmini hatirlatti: buyuk sehirde kapi komsunu tanimadan mi yasamak istersin, sokaga ciktiginda o an disarida her kim varsa sicak bir selam alacagini bildigin kucuk bir kasabada mi?

bu naif film jessica tandy'nin son filmi olmasiyla da ayri bir yere sahiptir.

(made in siberia - 5 Şubat 2015 10:50)

hayattan çok bir sey beklemeyen, kendi çaplarinda takilan basit insanlarin küçük anlasmazliklarini, kavgalarini etkileyici bir anlatimla aktaran bir film. karla kapli bir kasabada noel öncesinin telasi içinde bir çok karakterin degisimine (ya da degisim çabasina) tanik oluruz. o kücük, dingin kasabada her sey öylesine duragandir ki büyük degisimlerin olacagina zaten basindan beri inanmayiz. asil etkileyici tarafi hayatin öyle büyük idealler pesinde kosmadan da, sessiz sakin, iddiasiz bir sekilde savusturulabilecegi duygusunu verebilmesi. bruce willis in de kariyerindeki belki de en farkli karakterdir carl. "and bruce willis" tadinda filmde yer alir ve sanki sirf zevk için oynamistir bu filmde.
ayrica filmde hayatin içinden, basit ama gülümseten pek çok diyalog geçer, olaylar olur. sully nin carl in kar makinasini sürekli çalmasi çok eglencelidir mesela. sully e hafiften yazan carl in karisi toby yine bir hirsizlik girisiminde izlemekle yetinir ve söyle bagarir:
"go ahead, steal our snowblower. you're the slowest goddamn thief that i ever saw."
ama bütün kasaba birbirini tanidigindan polislerle de iyice lakayt olunmustur ve sully nin birkaç günlügüne hapse girmesi bile adet yerini bulsun diyedir. hiç hapse düsmüs gibi degildir.
neticede çok iyi bir "kendini iyi hisset" filmidir ve galiba bu yüzden o kadar çok seviyorum.

(theraven - 24 Eylül 2004 21:22)