657 ile ilişiğini kesmiş, bir zamanda zulaladığı bir küçük umutla hayata kaldığı yerden bir kaç adım geriden de olsa yeniden başlayacak bir ben.

(zoe - 24 Ağustos 2008 05:29)

cevredeki komsularina hic mi hic saygi duymayan, yaptigi gurultulu muzik yayini ile ozellikle geceleri gec saatlere kadar kimsede uyku, huzur, sessizlik namina bir sey birakmayan mekan. yani birileri icin guzel manzalari havadar yer iken kimilerine gore ise kabus.

(anotherstar - 8 Temmuz 2009 12:00)

galatasaray lisesi' nin yanından indikten sonra 45 liklerin hemen yanında yer alan teras cafe/bar/club. fiyatlar pahalı ama fransız sokağından çok da farklı değil. sevgiliyle şarap içecekseniz pazartesi-perşembe serdar ortaç la eller havaya yapmak istiyorsanız cuma-cumartesi gelmek uygun olur sanırım. manzarası da her ne kadar güzel olsa da sitesinde belirttiği gibi kız kulesini görmek nasip olmadı oradan. zaten kız kulesi nire, zoe nire di mi ama ?

(carmine meo - 11 Kasım 2011 11:59)

harika bir besame mucho coverı yapmış olan meksikalı grup.

buradan izlenebilir: http://www.youtube.com/watch?v=bzam92er24m

(croswell - 16 Nisan 2012 23:39)

şu an yerin dibine gömülmesini yürekten dilediğim mekân. top patlasa uyanmayacak bir insanım, bunların yaptığı gürültü beni bile uyandırdı. saat 3, yasal sınır mınır hak getire. zon zon müzik, uyu uyuyabilirsen.

(bak ne diycem simdi - 1 Temmuz 2012 03:08)

çevresini önemsemeyen, gözümde çok şüpheli olan bir bar.
elalemin ülkesinde "gürültü oluyor, insanlar rahatsız" diye koskoca hava alanının yeri değiştirilir, zoe bar 7 sene, 7 diyorum, 7, milletin imanını gevretir gürültüden, başvurulmadık yer kalmaz, yediği halta devam eder.

(bak ne diycem simdi - 1 Temmuz 2012 03:14)

sadece gri olan şehrinde kendini mavi hissedebilen biriymiş zoe ve bunu ancak şehrini terkedince anlayabilmiş...

(zoe - 9 Mayıs 2004 23:32)

"zoe'ydi adi
ismim tanya dedi onlara" diye baslayan, nazim hikmet'in bursa cezaevinde, sadece resminden gordugu ve hic tanimadigi, 18 yasinda kolhoz'da asilarak oldurulen bir kiza yazdigi siir.

james joyce'un ulysses adli romanindan bir karakter adi.

yazildigi gibi okunan^* bir kelime.

(zoe - 21 Haziran 2001 01:25)

zoë olani zoiy die okunur. lenny kravitzin lisa bonetten dogma kizinin ismidir arti adamin kolundaki dovmedir. flowers for zoe die bir de sarki yazmistir adam pek hostur evlere senliktir

(freak - 28 Haziran 2001 00:16)

zoe’ydi adı
ismim tanya dedi onlara
(tanya;
bursa cezaevinde karşımda resmin
bursa cezaevinde,
belki duymamışsındır bile bursa’nın ismini
bursa’m yeşil ve yumuşak bir memlekettir.
bursa cezaevinde karşımda resmin
sene 1941 değil artık, sene 1945
moskova kapılarında değil artık
berlin kapılarında dövüşüyor artık seninkiler
bizimkiler
bütün namuslu dünyanınkiler ..

tanya;
senin memleketini sevdiğin kadar ben de seviyorum memleketimi
seni astılar memleketini sevdiğin için
ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim
ama ben yaşıyorum
ama sen öldün
sen çoktan dünyada yoksun
zaten ne kadar az kaldın orada
on sekiz senecik ...
doyamadın güneşin sıcaklığına bile ...

tanya;
sen asılan partizan, ben hapiste şair
sen kızım, sen yoldaşım
resmin üstüne eğiliyor başım
kaşların incecik, gözlerin badem gibi
renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil
fakat yazıldığına göre koyu kestaneymişler.
bu renk gözler çok çıkar benim memleketimde de ...

tanya;
saçların ne kadar kısa kesilmiş
oğlum memet’inkinden farkı yok
alnın ne kadar geniş, ay ışığı gibi
rahatlık ve rüya veriyor insanın içine.
yüzün ince uzun, kulakladır büyücek biraz,
henüz çocuk boynu boynun
henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan.
ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan
süsünü sevsinler mini mini kadın.

arkadaşları çağırdım bakıyorlar resmine;
_tanya
senin yaşında bir kızım var.
_tanya
kız kardeşim senin yaşında
_tanya
senin yaşında sevdiğim kız

bizim memleket sıcaktır
bizde kıslar tez kadınlaşır ..

_tanya
senin yaşında kızlarla
okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız

tanya;
sen öldün ne kadar namuslu insan öldü
ve öldürülmekte
ama ben,
söylemesi ayıpmış gibi geliyor bana
ama ben yedi yıldır kavgada
hayatımı tehlikeye koymadan
hapiste de olsa da yaşıyorum)

sabah oldu tanya’yı giydirdiler
ama çizmeleri, şapkası, gocuğu yoktu
iç etmişlerdi onları
torbasını giydirdiler
torbada benzin şişelesi, kibrit,
kurşun, tuz, şeker ....
şişelesi boynuna astılar
torbasını verdiler sırtına
göğsüne bir de yazı yazdılar
“partizan”
köyün meydanına kuruldu darağacı
atlılar çekmiş kılıcı
halka olmuş piyade askeri
zorla seyre getirdiler köylüleri
iki sandık üst üste
iki makarna sandığı
sandıkların üstüne yağlı urgan sallanır
urganın ucunda ilmik

partizan kaldırılıp çıkarıldı tahtına
partizan
kolları bağlı arkadan
durdu urganın altında dimdik ..
nazlı boynuna ilmiği geçirdiler
bir subay fotoğrafa meraklı
bir subay elinde makine; kodak
bir subay resim alacak

tanya seslendi kolhozlulara ilmiğin içinden
“ _ kardeşler üzülmeyin gün yiğitlik günüdür.
soluk aldırmayın faşistlere
yakın, yıkın, öldürün ....”

bir alman vurdu ağzına partizanın
genç kızın beyaz, yumuk çenesine aktı kan
fakat askerlere dönüp devam etti partizan:
“_ biz iki yüz milyonuz
iki yüz milyon asılır mı?
gidebilirim ben
ama bizimkiler gelecekler
teslim olun vakit varken ...”

kolhozlular kan ağlıyorlardı,
cellat çekti ipi
boğuluyor nazlı boynu kuğu kuşunun
fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi insan
“_ kardeşler
hoşça kalın
kardeşler
kavga sonuna kadar
duyuyorum nal seslerini geliyor bizimkiler ...”

cellat bir tekme attı makarna sandıklarına
sandıklar yuvarlandılar
ve tanya sallandı ipin ucunda ...

nazım hikmet ran

(huzursuz - 31 Ağustos 2001 15:05)