Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 10 Mayıs 2018 Perşembe, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Drama,Gizemli
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Canal+
Yönetmen       : Julia Ford (IMDB)(ekşi), Daniel O'Hara (IMDB), Daniel Nettheim (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Daniel Brocklehurst (IMDB),Karla Crome (IMDB)(ekşi),Alex Ganley (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Amy James-Kelly (IMDB), Amanda Abbington (IMDB)(ekşi), Michael C. Hall (IMDB)(ekşi), Chook Sibtain (IMDB), Freddie Thorp (IMDB), Louis Greatorex (IMDB), Hannah Arterton (IMDB), India Fowler (IMDB), Raj Paul (IMDB), Hero Fiennes-Tiffin (IMDB), Audrey Fleurot (IMDB), Marc Warren (IMDB), Emmett Scanlan (IMDB), Amy-Leigh Hickman (IMDB), Nigel Lindsay (IMDB), Laila Rouass (IMDB), Imogen Gurney (IMDB), Karen Bryson (IMDB), Rohan Nedd (IMDB), Katy Carmichael (IMDB), Ben Onwukwe (IMDB), Tyler Conti (IMDB), Isabella Pinto (IMDB), Isabelle Allen (IMDB), Milo Twomey (IMDB), Joe Standerline (IMDB), Stephen Henry (IMDB), Isabelle Allen (IMDB), Steve Hillman (IMDB), Kate Maravan (IMDB), Paddy C. Courtney (IMDB), Kirsty Hitchinson (IMDB), Darren Kemp (IMDB), Hannah Maddox (IMDB), James Quinn (IMDB), Joseph Palmer (IMDB), Zoe Dickens (IMDB), Morag Peacock (IMDB), Adam Borzone (IMDB), Rayna Campbell (IMDB) >>devamı>>

Safe ' Dizisinin Konusu :
Eski üst düzey bir ajana (Jason Statham) iki önemli görev verilir: önce 'kötü adamlar' tarafından kaçırılan 12 yaşındaki Chan adlı Çinli bir kızı kurtaracak ardından Rus Mafyasını, New York şehrinin yozlaşmış polislerini ve diğer kötü adamları alt edecek oldukça güvenli bir kombinasyonu harekete geçirecektir.


  • "bir bende mi anormallik var yoksa sizde de bazı yerlerde "yaa dexter s*k şunun anasını doğra da at okyanusa ölsün gitsin gebersin pezemek" dediğiniz oluyor mu?"
  • "ılk bir kac bolumunu izledim bence gayet guzel. bildigimiz bir suru oyuncu var. green street hooligans filmindeki abi burada da kanka rolunde. ızleyip gecilecek hos bir dizi bence."
  • "başıma bir iş gelmeyecekse beğendiğim dizidir. herkesten şüphe et."




Facebook Yorumları
  • comment image

    güzellikle ürkütücülük arasında gidip gelirken, gözümüzün önüne onlarca muhteşem sahne getiren todd haynes filmi. carol white ise sinema tarihi boyunca izlediğim onlarca korku ve gerilim filmi karakteri arasında, içimdeki korkuyu en çok deşeni olmaya aday. filmin ilk sahnesinden itibaren takip etmeye başladığımız bu evkadını, eşi ve çocuğu ile görünürde mutlu bir hayat yaşamaktadır. kocası ile sevişir, kocaman bahçesi ile ilgilenir, diğer evkadınlarıyla birlikte spor salonuna gider, bir yandan yeni taşındığı evini en yeni moda parlak ve pahalı eşyalarla döşer, tabi bu kocaman evde emrinde hizmetçileri de vardır.

    komik olan ise, tüm bu fabrika üretimi hayatının sallanmasını sağlayan tetikleyicinin bildiğimiz saf ve temiz süt olmasıdır. filmde bu çok güçlü bir şekilde vurgulanmasa da, carol’ın semptomlarını ilk görmeye başladığımızdan hemen önce bir bardak süt içmiştir. tabi vücudundaki aşırı yorgunluk, durmak bilmeyen öksürük krizleri, astım nöbetleri bunun ardından gelir. doktorların bir şey yapamadığını gördüğünde, psikiyatriste bile gider. ama bu görüşme kendisinin kim olduğu ile ilgili sorular gelmeye başladığında tıkanır. ev hanımlarının partisinde buluverir kendisini. herkes hamile kadına hediyeler vermektedir, kocaman evlerde yaşayan bu hanımların sohbetine doyamadığı bir anda tuvalete gider. makyaj tazelemekten çok kendisini izliyor gibidir. dönüşte ise en büyük hediye paketi açılırken nöbet geçirir. film de burada isteyenin istediği gibi okumasına izin veren yapısının ufak bir örneğini gösterir. yapılan testlere göre carol en çok süte alerjik tepki vermektedir. bu krizden de biraz önce dondurma yemiştir. kriz dondurmaya bağlanabileceği gibi, biraz önce tuvalete gidip aynada kendini izlediği sahneye de bağlanabilir. belki de aklına psikiyatristinin sorusu takılmıştır ve tuvaletten dışarı çıkıp bu insanlara baktığında, yaşadığı çevreye karşı duyduğu alerji kendini göstermiştir.

    meyve diyetleri, spor salonu sohbetleri, böcek ilaçları, perma makineleri, makyaj malzemeleri, yediği onlarca kimyasal madde dolu ürün, kamyonun tekinden çıkan egzoz dumanı ve daha niceleri içerisinde büyümüş carol, artık silik karakterinin kaldırmakta zorlanacağı bir sürece girmiştir. vücudu her gün maruz kaldığımız toksik maddeleri detoksik hale getiremiyordur. bu onu önce ait olduğu bu los angeles çevresinden soyutlayacak, sonra da iyileşme adına daha da çok hasta edecek bir kliniğe kadar götürecektir. kocaman evindeki yalnızlığını, tüm toksik maddelerden arındırılmış ve bu hastalar için özel olarak oluşturulmuş bölgeye gittiğinde yenmeye başlar. modern dünya doktorlarının soğukluğu ve anlayışsızlığının yanında, bu yeni bölgedeki insanların dinsel iyileşme sağlama çabaları birbirinden çok da farklı değildir. sevgi felsefesi ile ayakta durmaya çalışan onlarca insan arasında carol, kendini yalnız hissetmese de bir çeşit yaratık gibi hissetmektedir aslında. aids hastalarına yapılan atıflar genelde bu bölümdedir. çünkü artık carol kocası ile sevişemiyordur –bu nedenden dolayı kendini suçlu hissediyordur-, bahçesi ile ilgilenmiyordur, stepford kadınlarını andıran örnek amerikan evkadınlarının partilerine de katılamıyordur. toplumdan dışlanmıştır ya da toplum onu kendinden dışlamıştır. artık ufak bir grup insanla the village filmindeki insanlar gibi kendini soyutlamacılık oyunu oynuyorlardır. dünyanın iyiye gittiğini hayal ediyor, öfkelerini sevgiye dönüştürmeyi amaçlıyorlardır. aidsli adamın hayatta kalması da, tüm dünyaya alerjisi olan carol’ın iyileşmesi de buna bağlıdır. carol bu dengesiz ortamda dengesini iyice kaybeder ve filmin yarısını oksijen tüpü ve maskesi ile geçirdikten sonra, kendini hava bile geçirmeyen, tamamen arınmış iglo benzeri bir odanın içine hapseder.

    filmin son sahnesi belki de en ürkütücü ama en güzel sahnesidir. carol doğumgünü partisinde bir konuşma yapar. konuşma yarattıkları bu izole dünyanın ne kadar güzel ve faydalı olduğu konusundadır ama birden susar. “neredeyim ben?” diye düşünür muhtemelen. o an iyileşmekte değil kötülemekte olduğunu anlarız. çünkü alnında gözümüze sokulmasa da kocaman bir morluk vardır ve yüzü bembeyazdır. biz garipseriz, partidekiler garipsemez. bir zaman sıçraması yaşadığımızı o an anlarız. filmin en ürkütücü sahnesidir. birileri koşsun, ambulans çağırsın, kurtarsın bu kadını ister insan. ama herkes onun yerine carol’ı alkışlamaktadır. ardından odasına gidip bir uzay üssünü andıran ortamdaki yatağına oturur, gaz maskesini yavaşça takar ve birkaç kez oksijen tüpündeki havayı solur, sonra da karşısındaki aynaya yaklaşır. yüzünün halini görüyor olmasına rağmen sevgi dolu gözlerle bakar, “seni seviyorum.” der. sonunda kendini tüm dünyadan soyutlayıp, iglosuna kapatmıştır. alerjisinin olduğu o yapay dünyadan kurtulmanın tek yolunu bu olarak görmüştür belki de.

    film bittiğinden beri midemin bulanmasındaki en büyük etki muhtemelen todd haynes ve julianne moore’un zehir-vari ortaklığıdır. tüylerimin hala hala diken olmasının sebebi ise film boyunca birkaç kez gördüğümüz düzgün yürüyemeyen adamın* carol’ın varacağı sonu gösterdiğini düşünüyor olmamdandır.


    (je androcoen - 28 Şubat 2008 02:49)

  • comment image

    todd haynes'in poison adlı, genet metinlerinden uyarladığı ilk uzun metrajının ardından çektiği film.

    --- spoiler ---
    filmin finalinde carol, boğazını temizledikten sonra aynada kendisine bakar ve zorlanarak 'seni seviyorum' der. bu kayıp ruh, kendisine değer vermeyi öğrenmiştir ama buna karşılık olarak kendisine ait olan birçok şeyi ruhundan koparıp atmıştır. aynı zamanda eş ve anne olan carol taze bir yaraya dönüşmüştür adeta..
    ---
    spoiler ---


    (wa - 15 Temmuz 2008 16:02)

  • comment image

    yasadigi refah duzeyi yuksek topluluktaki her kimyasala alerji beslemeye baslayan, bu soruna care ureten sifatta bir klinigin, bir anti-hareketin "are you allergic to the 20th century?" gibi ticari bir mottosuna kapilip careyi bu anti harekette ararken, karsiolmanin da tamamen sistemin icinde olmanin icinde boguldugu bir dunyada, belki bu kliniklerde zengin hayatinin butun tuketiminden kacarsa "guvende" olabilecegini hisseden, gel gor ki bu kacarken kapana kisilan, kendini guvende hissetmek icin kaca kaca sonunda tamamen izole bir iglooya kacan carol. psikiyatristinin sordugu "who are you?" sorusuna cevap veremeden bosluga bakarken carol, zamani gelince arkadasinin onerisi uzerine meyva diyetinden bile geri kalmamis, kuaforundeki randevularini hic aksatmamis, kuafor-jimnastik salonu-ev ucgenindeki yasami sirasinda bir kez bile durup aynaya bakmamistir. 80'li yillarin sterilligi icindeki sessiz sikintiyi gosteren, ama buna sunulan alternatiflerin de kisileri ayni kapana kistiran kiskaclar oldugunu gosterir yonetmen todd haynes. there is no safe place.


    (stella - 19 Mayıs 2003 22:40)

  • comment image

    yıllar sonra kanaltürk'te yayınlandığında oturup keyifle seyredersiniz. reklam aralarında meyve filan yıkar, diğer kanallarda iyi bişey varsa kaçırmayayım diye hızlıca zap yaparsınız.

    izlemek için o zamana kadar beklemeye değer bence.


    (miralay ferit - 27 Haziran 2012 08:18)

  • comment image

    bence insanların aktörlere saygısı olmalı. bayıla bayıla izlenen dexter ve six feet under dizilerinin olmazsa olmazı michael c hall bir dizide oynuyorsa ben o diziden zevk almaya bakarım. sevdiğim bir oyuncuyu izliyorum bi kere. hem de ingiliz aksanıyla <3 eleştiricem diye kendimi kasamam şahsen. sonuçta yüz yıldır kurtlar vadisi çekilen bi ülkede yaşıyoruz. böyle dizileri sardırarak izleme lüksüm olduğunu düşünmüyorum.

    dexter’ı en baştan izleyip bitirdikten sonra baktığım her yerde gördüğüm sevgili hall’un son netflix dizisi. ilaç gibi geldi. bittikten sonra da bu giriyi düzenleyeceğim.

    edit: burdan izninizle bir kez daha beğenmeyen tüm ekşi yazarlarına götümün kenarı demek istiyorum. arkadaşlar çok dizi/film izleyen insanlarsanız bu diziye aşırı kötü aşırı berbat diyenlere inanmayın. beklentinizi karşılamaz ona tamam. ama böyle artisliklere kanmayın. tekrarlıyorum çok dizi/film izleyen insanlarsanız. burada her şeye bok demek pek popüler. sanırsın adam her gün sanat filmi izliyor.


    (sedgwick - 11 Mayıs 2018 21:19)

  • comment image

    bir bende mi anormallik var yoksa sizde de bazı yerlerde "yaa dexter s*k şunun anasını doğra da at okyanusa ölsün gitsin gebersin pezemek" dediğiniz oluyor mu?


    (a touch of humor - 12 Mayıs 2018 13:24)

  • comment image

    ılk bir kac bolumunu izledim bence gayet guzel. bildigimiz bir suru oyuncu var. green street hooligans filmindeki abi burada da kanka rolunde. ızleyip gecilecek hos bir dizi bence.


    (sorgino - 13 Mayıs 2018 16:41)

  • comment image

    her dizi bir breaking bad, house of cards olmak zorunda değil. çıtayı bunlara koyarsak hiç bir şeyle mutlu olamayız. bazı bölümlerde hikaye savruluyor, dağılıyor, yavaşlıyor sonra bir şekilde toparlanıyor. aynı şekilde finalide savruluyor savruluyor sonra hop bi bakmışın toparlamış. e iyi işte oturdun izledin 2 gün bitti gitti daha ne istiyorsunuz amk?


    (naughtyfisherman - 26 Mayıs 2018 00:37)

  • comment image

    çok büyük mantık hataları olduğunu düşünmediğim dizi.

    olayların birbiri ile bağlantısı çok akıcı. 3 günde bitirdim.

    --- spoiler ---

    fransızca öğretmeni zoe chalların evine girip çalışma odasını karıştıran bobby'di. jenny'nin helen'nin evinde olduğunu biliyodu ve helen'i öldürdükten sonra jenny ondan kaçmaya başladı. jenny chalların evine girince de kaseti bulmak amacıyla o odayı karıştırdı. yukarı katlara baktı ve bir şekilde orada jenny'i yakaladı çünkü telefonunu orada düşürmüştü jenny. sonra da zaten kızı alıkoydu sophie ile iletişime geçti.

    bobby’nin arabasını orada bırakıp gitmesinin sebebi yangını çıkardıktan sonra hemen tom’un farkederek polis çağırması ve jenny’nin peşine düştüğü için geri döndüğünde polislerin helen’in evinde olması. jenny’i de chalların evinde yakaladığı için o arabaya bindirip götüremezdi. arabayı almaya dönmek için vakti yoktu yoksa yakalanırdı.

    zenci komşunun oğlu craig yangını çıkartan fakat daha sonra okulda çocukları farkedip geri dönüp onları kurtarmaya çalışan çocuk. kimse yangını bilmediği için ve çocuğun yaşadığı tramvadan dolayı (kendinde değil) onu saklıyo. muhtemelen bobby’nin barına gitmesinin 2 sebebi var. rüşvet ve ya helen’in evindeki yangını çıkaranın bobby olduğunu anlaması.

    ---
    spoiler


    (danonlio - 3 Eylül 2018 00:08)

Yorum Kaynak Link : safe