The Last of Us ' Oyununun Konusu : Neil Druckmann tarafından geliştirilen ve 2013 yılında piyasaya sürülen The Last of Us' adlı video oyunundan uyarlanan bir filmin çekilmesi için çalışmalar devam ediyor. Filmin vizyon tarihi henüz belli değil. Üstte, oyuna ait bir fragman izliyorsunuz. Oyunda Joel ve Ellie karakterleri, büyük bir felaket geçirmiş Amerika'da tehlikeli yaratıklara karşı hayatta kalma mücadelesi veriyorlar.
Wiedzmin 3: Dziki Gon(2015)(9,7-11770)
God of War(2018)(9,7-11133)
Uncharted 4: A Thief's End(2016)(9,6-14372)
Grand Theft Auto V(2013)(9,6-40582)
Uncharted 2: Among Thieves(2009)(9,5-16436)
Red Dead Redemption(2010)(9,5-18953)
Batman: Arkham City(2011)(9,5-23047)
Horizon Zero Dawn(2017)(9,3-5061)
Uncharted 3: Drake's Deception(2011)(9,2-14148)
The Last of Us: Left Behind(2014)(9,1-4610)
Uncharted: Drake's Fortune(2007)(8,7-12787)
Uncharted: The Lost Legacy(2017)(8,7-3016)
pc oyuncuları adına bizi, youtube walkthroughları ile, abisinin ablasının oynadığı oyunu heyecanla ve hayranlıkla izleyen küçük kardeş moduna sokan oyun.
(ernsteverhard - 20 Haziran 2013 04:29)
oyunu 1 haftadır oynuyorum. başka hiçbir oyuna ellemedim bu oyunu aldığımdan beri. 3 kere bitirdim üstüste. yine olsun yine bitiririm, o derece mükemmel bir oyun. bence bu ps3 neslinin en iyi oyunu budur. hikayenin bu kadar etkileyici anlatıldığı başka bir yapım görmedim. filminin çekilmesini isteyenler olmuş ama olabilecek en iyi şekilde çekilse bile bu oyunda yaşattığı hisleri yaşatamaz filmi bence. oyun sektörünün bir sonraki nesilde nerelere kadar gidebileceğin ve sinema sektörünü senaryo anlatımı konusunda yavaş yavaş sikertmeye başlayacağının belirtilerini içeriyor bu oyun. oyunu hard' da ve survivor+' da bitirdikten sonra sırf fantezi olsun diye easy' de de oynayıp bitirdim, böyle bi zevk yok. survivor' da gıdım gıdım verdiği mermi, ve craft malzemelerini easy' de yağdırıyor oyun resmen. her taraf mermi ve malzeme dolu. dolayısı ile hiç gizlilikle falan uğraşmanıza gerek kalmıyor, terminator gibi dolaşıyosunuz ortalıkta. o da ayrı bi zevk.--- spoiler ---her şeyi geçtim oyunun son kısmında joel ile birlikte ormandan eve doğru gidiş kısmında ellie' nin yürüyüş ve koşuş animasyonundaki huzur hissi kelimelerle anlatılacak gibi değil. adamlar o 1 dakkalık kısma ayrı uğraşmayabilirlerdi, oyun içindeki ellie' nin normal animasyonunu koyabilirlerdi ama o herşeyin bittiği ve artık huzura erdiğimiz hissini vermek için o kadar güzel yapmışlar ki o kısmı... bu tip şeylere dikkat edenler için oyun her sahnesiyle, her animasyonuyla, her mimiğiyle, her diyaloğuyla inanılmaz hisli detaylar içeriyor.eğer oyunun devamı gelecekse bence o kaldığı yerden devam etmemeli. ellie ve joel' un hikayesi burada son bulmalı. ucunu açık bırakarak ve sonundaki vaziyeti, ellie' nın joel' a inanıp inanmadığını, oradan sonra neler olacağını oyuncunun hayal gücüne bırakarak muhteşem bir karar vermişler bence. bir çok kişi buna katılmasa da böyle bir macera için olabilecek en iyi sondu diye düşünüyorum ben. --- spoiler ---ps3' de çok çok iyi oyunlar oynadığımız oldu, gerçekten mükemmel exclusive oyunları vardı bu nesil boyunca ama buna rağmen şimdiye kadar hiçbir oyun için mantıklı bulmadığım bu konsol aldırma olayı bence bu oyunda geçerli. bu oyunu oynayın hacılar. ya gidin konsolu alın oynayın, ya bi yerden kiralayın oynayın, ya da bi arkadaşınızdan falan alıp oynayın. bi şekilde oynayın yani. böyle bir başyapıt her zaman gelmez.
(ritu vs asas - 24 Haziran 2013 16:17)
oyun tasarım konsepti tanımından bihaber vasıfsızlar tarafından naughty dog' a iş öğretilmeye çalışılıyor gördüğüm kadarıyla. bi sahne örnek verecem o yüzden spoiler' a alayım:--- spoiler ---hatırlarsanız 2 zenci kardeş ile beraber ilerlediğimiz bölümlerin birinde gece vakti askerler tarafından kapatılmış bi yerden geçmeye çalışıyoruz ve orda joel ve zenci eleman çocuklara siz burda bekleyin diyor ve çocuklar biz orayı tamamen temizleyene kadar bulundukları korunaklı yerden ayrılmıyorlar. yani buradan çıkardığımız sonuç; senin müthiş zeka gerektiren fikrini yapmak ne naughty dog için, ne de piyasadaki herhangi bir oyun yapımcısı için problem falan değil.--- spoiler ---istediğimiz zaman bekle komutu verebilseymişiz... lan adamlar karakterlerin siperdeki pozisyonunu bile sürekli beraber ilerleme üzerine kurmuşlar. biz joel olarak eğilip siper alma pozisyonunda duvar dibine geçtiğimizde dikkat ederseniz karakter hiçbir zaman duvara tam yapışmıyor, elini uzatıyor duvara ve arada küçük bir boşluk bırakıyor ve o boşluğa çoğu zaman ellie gelip giriyor, siperde bizimle beraber duruyor. oyunun bütün konsepti joel ile ellie' nin birlikte o yolcuğu yaşayıp, bütün zorlukları birlikte aşıp birbirlerini koruyup kollamaları üzerine kurulu. o siperdeki duruş pozisyonları da resmen bu kavramı pekiştirir nitelikte küçük ama harika bir detay olmuş. adamlar oyunun her sahnesinde, her karesinde ellie' nin de gözüküp, oyuncunun bir gözünün de hep ellie' de olmasını sağlayarak karakterler arsında kurulan bağın oyuncu zihninde de pekişmesini amaçlamışlar. yani senin o "ben çatışmaya girdiğimde argada beklesinler gardeşimmm !!1!" önerin bir anlam ifade etmiyor oyun konsepti göze alındığında. ha bazen o yan karakterlerin ortada koşturması olayı bir hatadır. amaçlanmayan bir şeydir ve bu tabiki eleştirilebilir. ama buna yöneltilecek eleştiri dediğim sebeplerden dolayı "onlar geride beklesin, peşimde dolaşmasın, sürekli siperde sabit kalsın" şeklinde olamaz. bişeyden anlamıyosunuz bik bik bik konuşmayın bari.
(ritu vs asas - 26 Haziran 2013 23:12)
*işbu entry yer yer, bazı bazı, orada ve burada spoiler içerebilir*21. yüzyılın post-modern kahramanlarının oyunu olduğu için böylesine vurucu bir iz bırakır, bir oda dolusu insanın üzerine büyük bir keyifle molotof kokteyli fırlatırken düşündürür. tek bir sona sahip olması ise dramatik yapıyı zayıflatmayacak bir karar olarak -şahsi görüşümce- isabetli olmuştur. finale etki eden etkenler oyun boyunca yapılan tercihlerin manidar bir bileşkesi olmadığında ortaya "a mı b mi, hadi seç de son videoyu izle." sığlığında sentetik gösteriler çıkıyor. deus ex human revolution sıçtı, mass effect 3 sıvayıp, ağzına yüzüne sürdü mesela bu mevzuda. naughty dog ise her şeyden önce oyuncusunun kafasını karıştıran, düşündüren, huzursuz eden ve yoran "ağır" bir son tercih ederek, last of us'ın geneline hakim olan karamsar anlayışa ters düşmüyor ve adeta "umut yok, yalnızca insan var." diyor. demin entel dantel bir giriş yaparak 21. yy'dan ve post-modern kahramanlardan dem vurdum ya, onu biraz açayım. soğuk savaş amerika'sının çizgi romanlar karakterleriyle yaratılan siyah-beyaz şablonun eseri olan sınırsız ölçekte vatansever, fedakar, adanmış, kontrollü ve mantıklı iyi sterotip kahramanlar, bireycilik anlayışını benimseyen 21. yy insanının temel ahlaki değerlerince sıkıcı ve bön bulunuyor. kontrolü yitirmeyen, meseleyi asla kişiselleştirmeyen, yalnızca kötüyü durdurmak için görev bilinciyle mücadele eden bu karakterler, griyle barışan ve iyi-kötü kavramlarının bizzat kendi içinde bulanıklaşıp kaynaştığını idrak eden adem oğullarına sığ ve yapay görünüyor. çoğumuz "iyi" çocuklar olsak da kişisel garezimizi, nefretimizi ve intikam için duyduğumuz gizli tutkuyu içimizde yaşıyoruz. işte bu aynanın yaratıcılıktaki yansımasına "post-modern kahraman" demek isabetli oluyor. meselelere kişisel yaklaşan, kızıp kendisini kaybeden, gözü döndüğünde "kusursuz ahlak" tabularını hiçe sayan, intikam için öldürmekten çekinmeyen, dünyevi nimetlere sırt çevirmeyen, canavarlarla savaşırken içlerindeki canavarı büyük bir zevkle serbest bırakan karakterler, şablon iyilik kavramlarının yapmacıklığını fark etmiş olan bizleri büyülüyor. kötü adamı kanuna teslim ederek kaybolan kahramanın değil de o kötü adamı yok ederek haz duyan kahramanın peşindeyiz farkında olmasak da. zira kontrollü nefretimizle barışık bir nesiliz artık. öz adalet anlayışımızın temelinde kanıksadığımız bir intikam dürtüsü yatıyor. bir kadına tecavüz edenleri ya da tekbir eşliğinde kafa kesenleri gördüğümüzde onların acı çekerek ölmelerini tüm kalbimizle ve öfkeden kızarmış gözlerimizle diliyoruz. işte 21. yy post modern kahramanı da bunu diliyor ve yapıyor, olay mahaline gelen polisler yalnızca ölüleri buluyor.last of us da kızan, bencilce hareket eden, kişisel meseleler yüzünden öldürmekten çekinmeyen bir adamın; joel'in ve ergenliğini ağız tadıyla yaşayamayan ellie'nin öyküsü. joel iyi adam değil, kendisini benzetebileceğimiz en yakın karakter romeun titus pullo'su. aşık olduğu kölesinin başka bir köleden hoşlandığını öğrendiğinde adamın kafasını parçalayan bu zalim karakter, yaptığını desteklemeyen onca izleyici tarafından daha ilk sempatik hareketinde affedilecekti. (sonra köle kızla evlendiler hatta.) joel da öyle; salgından önce şaibeli işler çevirmiş, olaylardan sonra ise kendi kafasında bir hatunla mekan basıp adam öldürüyor. biz de onunla empati kuruyor, onu doğruluyor ve eylemlerinde kendimizce anlam verebildiğimiz bencillik veyahut öfke kaynaklı bir motivasyon buluyoruz. ellie'nin yerini öğrenmek için işkence ettiği adamları öldürmesi hiçbirimizi rahatsız etmiyor. joel özünde gri olan insanın güçlü bir portresi, bu yüzden onu kolaylıkla idealize ediyor ve kendimize yakın tutuyoruz. ellie ise oyun tarihinin en akılda kalıcı karakterlerinden biri. umutsuz ve zalim bir yerde, bencil insanın salt çıkarlarını yeğ tuttuğu ve bunu yaparken eskinin nezaketini çoktan elden bıraktığı bir dünyada yetişmiş. zayıf yaradılışlı ergen kız sterotipinin yanından bile geçmiyor. öte yandan her yönüyle insancıl, inandırıcı ve empatiye açık. joel ile "taşak geçmek" için gay dergilerini karıştıran, ağzı uzman çavuşlar kadar bozuk olan, cinnet geçirerek ölmüş hasmını defalarca bıçaklayan bu küçük kız zürafaları gördüğünde tüm sıkıntılarını unutarak hoplayıp zıplıyor, yüzme dersleri için heyecan duyuyor ve çizgi romanları ilgiyle takip ediyor. tıpkı avladıkları "avcılar" gibi, joel ve ellie de insanlığın radikal bir noktasında değil, biraz kazıyınca yüzeye çıkan çekirdeğindeler. zayıf, bencil, hiddetli, kafası karışık ve her şeyin ötesinde, empati kurabildiğimiz bir seviyede: insanlar. dolayısıyla joel'ın "sikmişim insanlığın kurtuluşunu, ellie benim için daha değerli" diyerek ateş böcüklerini gözünü kırpmadan katletmesiyle last of us'ın "insancıllığı" tavan yapıyor. joel senin, benim, hemen herkesin yapacağını yapıyor: sevgisiyle bencilliği kendisine hak olarak görüyor ve önceliklerini bireycilik temelinde sıralıyor. "seviyorsam önemli olan budur" diyor. kişisel öncelikleri önplana alarak "for the greater good" geyiğine sırt çevirmek, hepimizin içindeki nihai karar mekanizmasının olası sonucu olarak yüzümüze çarpıyor. iyi-kötü ayrımı silikleşirken, insanın doğasını siyahın ve beyazın etiketleriyle etiketlemenin abesliği yüzümüze çarpıyor. sahi, tüm lösemili çocukların kurtuluşu ona bağlı olsa, hastalığa bağışıklık kazanan sağlıklı kızınızı ameliyat masasında ölüme yatırmalarına izin verir miydiniz? ben de öyle düşünmüştüm. last of us da öyle düşünüyor. insan öyle düşünüyor.
(coor bagpipes - 4 Temmuz 2013 01:34)
yorum yapmak için bitirmeyi bekledim; artık yorum yapabilirim.başka bir naughty dog yapımı olan uncharted'ı hep takdir ettik, beğenilerimizi dile getirdik ama bu oyun teknik anlamda ondan üstün ve her anlamda daha ağır olmuş. artık nasıl bir emek harcandıysa, bütün ortamlar, animasyonlar, ışıklandırmalar, dokular, modellemeler ince ince dokunmuş, işlenmiş, düşünülmüş. renk paleti seçimlerinin, mekan ve karakter tasarımlarının, müziklerin, seslendirmelerin ve diğer benzer unsurların gerçek sanatçıların elinden çıktığı da çok belli... bu anlamda gerçekten de kıymetli bir eser olduğunu ve zaman zaman sınırlarını aştığı konsoluna belirgin şekilde artı değer kattığını söylememek haksızlık olur.atmosferini, hikayesini, dramatik altyapısını övmeye de gerek yok. çünkü zaten oyun oyuncuya yaşatmak istediği duyguyu yaşatıyor ve onu bu yol hikayesinin orta yerine çekiveriyor. bazen yaşamak için direndiğinizi hissediyorsunuz, bazen de yol arkadaşınız için endişe ediyorsunuz. tabii bazen de "ciddi" manada geriliyor ve hafiften korkuyorsunuz. ha bir de ne olursa olsun en büyük canavarın her zaman insan olduğunu, insanların sadece kendileri için yaşadıklarını ve eğer çok zor durumda kalırlarsa merhamet, empati gibi duygularını tamamen yok edebileceklerini anlıyorsunuz. başka eserlerde ve oyunlarda da işlenmiş bir konudur/temadır zaten.belki de türünün en iyisi olan yakın dövüşler, geliştirilmiş silahlı çatışmalar, her yere girip çıkabilen, tırmanabilen uyanık düşmanların kontrollü ve mantıklı olan yapay zekası, gizli şekilde ilerleyebilme seçeneği, hafif de olsa strateji geliştirme gibi güzelliklerinin yanında oyunun eksikleri de var elbette... 12-13 saatlik oynanış süresinin önemli bir kısmı obje arayarak geçiyor ve bu kısımlarda ister istemez oyunun temposu düşüyor. obje ve cephane vermek konusunda gayet cimri davranan, survivor'ı yaşatmak için kastıran oyun yapımcılarının bu seçimi de her tarafı didik etme mecburiyeti doğuruyor. bütün bu çabaların karşılığında ise yapabildiğiniz sadece 3 çeşit bomba, sağlık kiti ve sopa, boru gibi yakın dövüş silahlarına birkaç farklı modifikasyon. hepsi bu kadar ve fazlası yok ne yazık ki. yani crafting sözde var ama bu kadarcık var.silah çeşitliliği ve modifikasyonu konusunda ise daha iyi bir tablo çiziliyor. ancak burada da yine o cimrilik devreye giriyor ve modifikasyonların bir çoğunu yapamadan oyunu bitiriyoruz ki sevdiğim bir durum değildir.yol arkadaşlarımız kolay kolay ölmüyorlar ve düşmanlar onları meydan savaşı modunda değilseniz görmüyor ya da işitmiyorlar. (dolayısıyla saldırmıyorlar da) haa ama bunun tam aksi olsaydı; bu defa da: "yine atladı ortaya bizimki, öldürttü kendini!" diye saçımızı başımızı yolacaktık ve oynadığımız kısmı salak arkadaşımız yüzünden tekrar oynamak zorunda kalacaktık. şüphesiz ki bu ihtimal daha kötü sonuçlar doğururdu ve mevcut hali gerçekçiliği biraz düşürse de daha uygun bir seçim gibi görünüyor. bunca cümleden sonra demek istiyorum ki bu anlamda yapımcıyı çok da eleştirmemek lazım belki de...düşmanın dikkatini dağıtmak için kullanılan şişe-tuğla çıkmazı da sıkıcı olabiliyor. keşke burada da biraz çeşitliliğe gidilseydi ve bizde de farklı farklı taktikler geliştirebilseydik. şişe-tuğla konsepti çok zorlanmış ve tekrarlanmış.göremediğimiz fakat bazen duyduğumuz yerlerde bildiğin spawn olan, birden bire var oluveren düşmanlar, script'e dayalı birkaç kaçınılmaz ve önlenemez düşman saldırısı, nadir de olsa dibindekini göremeyen düşmanlar, oyunun ortalarındaki hiçbir şekilde vurulamaz, her açıya ateş edebilen sonsuz kurşunlu sniper düşman da oyunun gerçekçiliğini ve muhteşem atmosferini az da olsa zedeliyor.sonuç olarak; bu gibi katlanılabilir eksikliklere rağmen, olumlu yönleri bariz şekilde ağır basan the last of us, "unutulmaz oyunlar" listesindeki yerini kolaylıkla buluyor. hem naughty dog'a, hem de bu gibi özel yapımları destekleyen sony'ye avuç dolusu alkışların gitmesini sağlıyor.
(forrestgump - 16 Temmuz 2013 10:40)
bu oyundaki karakterlerden biri olan ellie'ye küfür edenlerin, karşılarında bizi bulacağını belirtmekten mutluluk ve onur duyarım. lütfen ağzınızı toplayın, yoksa yardımcı olmak zorunda kalırız.
(seker cocuk ken - 18 Ağustos 2013 01:03)
"bu dünya joel'den her şeyini almıştı; joel de tüm dünya'dan aldı."naughty dog
(forrestgump - 8 Eylül 2013 15:48)
kimsenin dünya'nın en iyi oyunu olduğu gibi bir iddiası olmamasına karşın, bazı paranoid şizofreni hastaları ısrarla bunun dünya'nın en iyi oyunu olmadığını iddia etmekte ve kendi ailelerinin eş-dost-konu-komşu arasındaki takma adı olan: "amk salakları"' sözcüklerini sayıklamaktadırlar.ayrıca nasıl bir kıt akıllı 14 senelik ekşi sözlük'te yaklaşık 10 seneden beri yazan adamlara yaşı üstünden vurmaya çalışır, "kıt" aklınca dünkü çocuk muamelesi yapar onu da siz tahmin etmeye çalışın. bu kıt akıllı, ergen kızların pop tarihini bilmeleri durumunda justin bieber'a aşık olmayacaklarına inanacak kadar saftirik birisi olabilir mesela...ayrıca insanları cahillikle suçlayıp, "amk salakları" diye lise son sınıf öğrencisi berkecan tadında entry bitirmek de bambaşka bir olaymış. şüphesizdir ki kahvede bütün gün okey oynayan adamı bile kolundan tutup getirsen, eline klavye versen, daha düzeyli, daha kültürlü bir şekilde tartışır ve yazısını bitirir.
(forrestgump - 20 Kasım 2013 23:36)
karakterler,sesler,ortam,müzikler,grafikler,hikaye,kurgu...o kadar muazzam ki oynarken kendinizi o dünyada buluyorsunuz.çaresizlik,korku,yalnızlık,dram,umut...herşey birarada.bütün kıyamet sonrası filmlerden tatlar mevcut.ps3 sahibi olanlar için arşivin en başına konulacak bir oyun.not:oyunun %90 ını bitirdim.bi oyunu oynarken insan üzülüp boğazı düğümlenir mi,içi acır mı?.nasıl bi oyun bu arkadaş...gece yatarken joel ile ellie yi düşünüyorum.adama paralel evreni sorgulatan muhteşem ötesi şey.tanım:gelmiş geçmiş en etkileyici ps3 oyunu.
(and the unhappy dido burns - 22 Mayıs 2014 19:20)
günün 3-4 saatini pc veya ps'de oyun oynayarak geçiren biri olarak hiç düşünmeden oynadığım en iyi oyun diyebilirim. aslında playstationla çok vakit geçirmiş biri değilim. playstation 1'den sonra sahip olduğum 2. konsol sadece 4. o yüzden yapacağım yorumlar remastered versiyonuyla ilgili olacak.öncelikle oyunu ilk alıp girdiğimde 12-13 yıl öncesinden hatırladığım naughty dog sembolünü görüp heyecanlandım. çünkü ps1'i olanlar crash bandicoot'u hatırlaycaklardır. ps 1'deki favori oyunumun yapımcılarıydılar ve o zamandan farkları ortadaydı. o yüzden oyuna girdiğim anda +1 puanı benden aldı.oyunun öncelikle remastered versiyonunun grafiklerini karşılaştırmak gerekirse, yeni jenerasyon konsolların hakkını veren sahip olduğum 3 oyundan birisi olduğunu söyleyebilirim(diğerleri bf4 ve nba2k14). fakat the last of us'ın diğer oyunlara göre avantajı içerisinde bulunduğunuz dünyanın ayrıntılarında gizli. diğer iki oyun savaş alanı ve basketbol salonuyla kısıtlı olduğu için ps4'ün tam olarak kapasitesini fark etmeyebiliyorsunuz. last of us'taysa dünya o kadar geniş, ayrıntılı ve görsel olarak kaliteli ki oyun sizi içine çekiyor. en etkilendiğim grafikler boston'un terk edilmiş bögelerine ilk girdiğimiz an ve ilk kırsala ulaştığımız kısımlardı. her oynadığımda sırf bir dakika durup izledim oraları. kısaca oynarken korksanız bile her yeri karıştırıp talan edin. gördüklerinizden pişman olmaycaksınız.oynanabilirlik açısındansa şöyle açıkayabilirim: bu oyunu oynadıktan sonra oynadığım her oyunda içinde bulunduğum dünya kısıtlı ve sahte geldi. last of us'ı oynarken keşke bu da olsaydı dediğim bir şey hatırlamıyorum bile. içinde bulunduğunuz ortamın gerçekten farkı yok. yerdeki otlar, ağaçlar ve dalları, kar, camlar her şey gerçek gibi. otlara takılabilir, camlara basıp ses çıkarabilirsiniz. her ayrıntının bir önemi var. taşıdığınız eşyaları çantanız saklayıp gerektiğinde çıkarmanız bile atlanmamış. saçma bir şekilde götünden flame thrower çıkarmıyor karakteriniz. oyunun hikayesi tek yöne ilerliyor olabilir ama olaylara nasıl yaklaşacağınız tamamen size bağlı. saklanıp saklanmaycağınız dışında nereye saklandığınız bile olayların tamamen farklı gelişmesine sebep olabiliyor. kullandığınız her silahın önemi var. oynaycak olanlara önerim etraftaki her şeyi kullanmaya çalışmaları. oyun keşfettikçe güzelleşiyor. bazı durumlarda sessiz ilerleme şansınız kalmıyor fakat olabildiğince gizli olursanız harcadığınız malzeme de o oranda düşüyor. işin eğlenceli yanlarından bir diğeriyse infecteda karşı farklı stratejiyle oynamak zorunda olmanız. bazı yerlerde normal zorluk bile zorlayabilir fakat kolayda oynamanızı tavsiye etmem. çünkü oyunun gerçekliği azalıyor. zorluğu değiştikçe etraftan toplayabildiğiniz lootlarda belirgin bir azalma oluyor. normal zorlukta bile diğer oyunlardan aşina olduğunuz yapay zeka saçmalıklarına pek rastlanmıyor. özellikle sürekli sizden olan birileri var ve saçma sapan hareket ettikleri anlar çok ender oluyor. sırf hikayede orda oldukları için değil gerçekten size yardım etmek için yanınızda oluyorlar genelde. bu da oyundaki karakterleri daha da fazla benimsemenize sebep oluyor. son olarak sinematiklerin çok fazla olmasından dolayı bazı arkadaşlarım rahatsız oldu ama ben aksine gereksiz bir sinematiğe rastlamadım oyununun genelinde. zaten bir yerden sonra hikayenin kalitesinden dolayı siz oynamasanız bile sadece izleyerek keyif alınabilecek bir oyun.oyunun hikayesine gelirsek klişe olduğuna dair yorumlar okudum. aksine hikaye benzer oyunlardan çok daha farklı şekilde ilerliyor. bir kere salgının ilk anlarını görebiliyorsunuz sadece. oyun salgının 20 yıl sonrasında geçtiği için hikaye zombilerden çok insanlarla ilgili. asıl amaç salgına çare bulmak gibi görünse de hikaye tamamen joel ve ellie'nin bir biriyle olan ilişkisi ve hayatta kalmaya çalışmalarıyla ilgili bence. oyun ilk düşünce aşamasındayken zombisiz bir oyun olarak geçmesi planlanıyordu. o nedenle zombiler genelde hikayedeki yan unsurlar olarak kalıyor. yanlış anlaşılmasın o kısımları sıkıcı değil, aksine zombilerle geçen sahneleri gayet orjinal ve korkutucu buldum. zaten daha öncede bahsediliği gibi enfeksiyonun bir virüs yerine mantar olması ve sporlarla bulaşması oyuna farklı bir hava katıyor. sadece ısırılmak değil, soluduğunuz hava da bir anda önemli hale geliyor. enfeksiyona maruz kalan insanların aşama aşama değişmeleriyse gayet güzel düşünülmüş. sporların oluştuğu ortamlar korkutucu bir güzelliğe sahip. kısaca hikayesi su gibi akıyor ve karakterleri kendi çocuğunuz, kardeşinizmiş gibi görmeye başlıyorsunuz hikayede. yanınızda ellie olmasının avantajlarından biri de joel bu dünyaya alışık bir terminatör modunda olsa da sizinle beraber ellie'nin karakterinin gelişmesi ve adapte olması. bir yerden sonra sanki onların yanında 3. bir kişiymişsiniz ve tek amacınız hayatta kalmak gibi hissediyorsunuz. son olarak oyunun hikayesiyle ilgili beğendiğim ve spoiler içeren kısımlara değineceğim.--- spoiler ---oyuna ilk girdiğimde joel'un yanında ellie'nin değil aslında kızının olacağını düşünüyordum ve ilk bölümün sonunda vurulduğunda gerçekten çok etkilendim. aslında orada hissettikleriniz bir nevi joel'un hissettiklerinin bir yansıması. hayatta kalmakla ilgili bütün takıntısı ve ısrarı ilk gece askerle karşılaştıklarındaki başarısızlığını telafi etmeye çalışması. o andan sonra bu dünyada sevdiklerini hayatta tutmanın tek yolunun kendi kurallarını koymak olduğunu anlıyor ve bu yolda gitmekten vazgeçmiyor. bazen yaptıkları rahatsız edici boyutta olsa bile şahsen ellie için değeceğine inanıyorum. bir daha sevdiğini kaybetmeye dayanamazdı joel. playstationınız yoksa bile bir yerlerden bulup ilk bölümü oynamanızı tavsiye ederim. oyunun en etkileyici karakteri kesinlikle ellie(kızım olsa adını koyacak kadar bağlandım kendisine). joel'la zamanla sıfırdan kurdukları bağ gerçekten çok etkileyici ve güzel anlatılmış. bunda tabi oyunu live-action movie gibi sahne sahne çekmeleri etkili olmuş. yaptığı en küçük şey bile anlamlı ve gerçekçi olmuş. ilk kez birini öldürdüğünde yanındaydık, ıslık çalmayı öğrendiğinde... keşke joel kendisine yüzmeyi öğretirken de yanında oslaydık. o kısımlarını bile sıkılmadan oynardım. herkesin oyunun son kısmıyla ilgili aklında soru işaretleri kalmıştır tahminim. benim ise aksine kafamda hiç soru işareti kalmadı. final tam joel'dan bekleyceğim şekilde bitti. daha önce dediğim gibi joel bir başkasını daha kaybetmeyi kaldıramazdı. tüm yaşam amacı sevdiklerini hayatta tutmaktı. bencilce de olsa ellie onun için dünyaya bedeldi. o yüzden bütün firefly'ı öldürürken hiç tereddüt etmedim. üzüldüm fakat başka yolu olduğunu düşünmüyordum. oyunun finaline gelecek olursak bence çok güzel bitti fakat yukarıda da dediğim gibi keşke devamını da görebilseydik. sırf joel ve ellie'yle sıkıcı kırsal hayatını bile oynamaya razıyım. diğer oyunlar artık çok sahte geliyorlar gözüme.--- spoiler ---gelmiş geçmiş en iyi oyunlar sıralamasında ilk 5'e rahat girebilecek bir oyun the last of us(benim gönlümde 1). alıp almamak konusunda tereddütünüz varsa kesinlikle almanızı tavsiye ederim.
(infrequentia - 12 Eylül 2014 20:53)
-s!-ellie'yi kucaklayıp hastaneden kaçtığımız bölümde sanki gerçekten kendi kızımı kurtarıyormuşum gibi heyecanlandım. bu oyunun insanı karakterlere böylesine bağlama özelliğine hayran kaldım. daha en başta kızımızın öldüğü yerde resmen gözümden yaş geldi. ayrıca oyunun sonu çok hoşuma gitti. inş devamı falan gelir ps4 exclusive olarak. imkan varsa bu oyun da ps4'te oynanmalı.-s!-
(jessica abla - 15 Ekim 2014 19:08)
--- spoiler ---oyunun başında geveze olan ellie idi, ketum olan ise joel... sonuna doğru ise geveze olan joel, ketum olan ellie şeklinde roller değişiyor. özellikle ellie'nin kışın yaşadığı travma sonrası ruh halinin değişmesi mükemmel yansıtılmış. o neşeli kız yok oluyor. --- spoiler --- karakterlere bağlanma açısından en iyi oyun bence. hatta yaratılan herhangi bir karaktere bağlanma açısından kitap, film vs. içerisinde de en iyilerden biri olabilir. çok oyun oynadım, çok epik sahne gördüm ama bu oyundaki kadar insanı etkileyen, boğazını düğüm düğüm yapan sahneler hiç görmedim. belki bioshock infinite bu kaliteye erişmiş diyebilirim. muhtemelen oyunu bitiren herkes bundan sonra the last of us ve diğerleri diye oyunları sınıflandıracaktır.
(death martian - 3 Aralık 2014 02:21)
hayatımda oynadığım tartışmasız en kıymetli, en güzel, en kaliteli oyun. oyunu oynarken boğazım düğüm düğüm oluyor. ne yaptın be naughty dog.
(they are coming - 5 Ocak 2015 01:00)
öncelikle ps3'ü god of war için alan bir insan olarak bugüne kadar neden oynamamışım deyip kafama sıçayım dedirten bir oyundur christmas indiriminde hemen bir adet kapılmıştır. konusu salgın-dünya'nın sonu gibi kimilerine klişe gelen bir konuyu ele alsa da, oyundaki karakterlerin arasındaki bağlar,diyaloglar o kadar derin o kadar etkileyici ki insan bazı yerlerde kolu kenara bırakıp izlemekten kendini alamıyor eğer ki hala ps3'e sahip olup bu oyunu oynamamış olan varsa kesinlikle koleksiyonluk bir oyun olduğunu söylemem gerek.bundan sonrasını oyunu bitirmemişler görmezden gelsin;--- **********spoiler*********------ spoiler ---oyun baba-kız diyoloğu şeklinde başlıyor klasik geç yatma,doğum günü kutlamaları vs. sonra küçük sarah ile oyuna başlıyoruz neyse dünya'nın bir salgın yayıldığını insanların çıldırdığını vs klasik apokaliptik konu gibi düşünüyorsunuz lakin öyle değil işte ilk başta ilerlediğimiz kızı bizim kız gibi düşünmüştüm(oyun afişlerinden yola çıkarak) ama o malum sahneyle birlikte sanki joel'in acısını içimizde hissediyoruz. daha sonra bize sadece bir iş gibi gelen ellie ile yavaş yavaş bir bağ kurmaya başlıyoruz oyun giriş-gelişme-sonuç olayını çok güzel bağlamış başta mesafeli acılı bir baba olan joel sonraları ellie'ı kızı gibi görmeye başlıyor bu da gerçekten oyunun her anında hissediliyor.hatta oyundaki bazı olaylar o kadar detaylı ki örneğin bir yere gitmeniz gerekiyor ama boş boş duruyorsunuz işte bu anda ellie birden söylenmeye başlıyor "sadece ortalıkta boş dolaşıyorsun durduğun yerden ikinci geçişin" tarzı takılmaları boşa mermi attığımıza "demek harcanacak çok mermimiz var" demesi ya da her hangi bir yerde gezerken ellie'ın ıslık çalmaya çalışması kimi zaman şarkılar mırıldanması gerçekten çok güzel ayrıntılar.oyunu önce normal sonra da hard zorluk seviyesinde bitirdim üzerinden zaman geçtikten sonra survivor'da denemek istiyorum. oyun normal zorluk seviyesinde eğer "stealth" tarzı oyunlara alışkınsanız gerçekten hafif geliyor ancak hard gerçekten bazı yerlerde baş belası olabiliyor ama bu zorluk seviyesinde favori silahım kesinlikle gizlilik açısından "ok" oldu atmaya alışmak biraz zaman alıyor ama işi çözdüğünüzde hem ses çıkarmadan hem de temiz kill alabiliyorsunuz. tekrar oynayacaklara tavsiyem hiç bir yeri boş geçmeyin bir yere gitmeniz gerekiyorsa tersi yönede mutlaka bakın çok güzel ayrıntılar fazlasıyla mevcut oyunda örneğin; joel'ın ellie'a atariden bahsettiği sahne, henry ve kardeşiyle tanıştığımız binada oyuncak dükkanında "uncharted"'a gönderme yapması, aynı dükkanda henry'nin sam'in almasına izin vermediği oyuncağı gizlice ellie'ın çantaya atması ve siz bakarken bunu yapmaması sadece anlık çömelmesini görebiliyoruz :) ya da twilight'a gönderme yaptıkları "dawn of the wolf" ayrıntısı,joel'ın yaralandığı sahnede ellie'ın onu kurtarmak için yaptıkları.. mükemmel manzaraları daha bir çok ayrıntı bu oyunu tam anlamıyla klasiklerden biri yapmış diyebilirim.tüm bunları , cannibalları,pislik ötesi ozlaşmış hunterları,baş belası clickerları ve daha birçok psikolojisi bozulmuş sadistik varlığı geçtikten sonra geliyoruz fireflies'lara sonunda başarıyoruz ancak bir sorun var insanlığın kurtuluşu için ellie'ın ölmesi gerekiyor diyorlar e buna izin verir miyiz? tabiki hayır. ayrıca internette ve burada da bahsedilmiş joel'ın bencillik yaptığı sonunda yalan söylediğinden bahsediliyor ancak kazın ayağı öyle değil oyunun son bölümünde elemanlar üstümüze geldiğinde sola dönüşte büyük bir ameliyathane var orada recorder'ı aldığımızda bir doktoru dinliyoruz bunun penicilinden sonra en büyük devrim olduğundan vs. bahsediyor bunu çoğu arkadaş hızlı oynadığından dolayı kaçırmış youtube üzerindeki çoğu walktrough'da da eksik kalmış, bu doktor arkadaş bu penicilin konusuna girmeden önce daha öncede "immune" denekler olduğundan ancak hepsinin (12) ameliyat masasında kaldığından bahsediyor, bunlarda çocuk! yani bu demek oluyor ki hastalığına bağışıklıkları olsa da sadece bu çocukları öldürdükleriyle kalmışlar ve bir panzehir üretebilmiş değiller ki hastalık çıkalı 20 yıl olmuş. e bunu duyunca tabi iyice kan beynimize sıçrıyor fireflies'lar her ne kadar ortama göre iyi insanlar olsalar da kendimi joel'ın yerine koyunca hepsini avlamaktan alamadım kendimi üstüne üstlük ameliyathaneye girip o manzarayı gorunce doktorlara da acıyamadım kayıtlarda duyduklarımdan sonra. joel'e empati yaparsak bunca olaydan sonra ikinci büyük bir kaybı kaldıramacağı açık ve yeniden bağlanma umudu kız'ı yerine koyabileceği ellie'ı kesin olmayan resmen test olan bir şey yüzünden kaybetmek istemiyor ki haklıda kaçımız bunları yaşadıktan sonra farklı davranabilirdi ki? yani oyun sonunda senin gibi bir düzine denek varmış hepsinde de başarısız olmuşlar derken yalan söylemiyordu joel ne yapsın yani göz göre göre ölüme mi göndersin ellie'ı?--- spoiler ------ *********spoiler********* ---şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ps4 kesinlikle çıktığında last of us 2 için alınır en azından benim açımdan böyle. velhasıl bitimiyle birlikte içimde büyük bir boşluk bırakmış verilen her kuruşu hak eden klasik olmaya yakışacak bir oyundur efenim daha uzun yazmak istedim ama çok da kafa şişirmek istemiyorum mükemmel soundtrack'ı ile veda ediyorum kalın sağlıcakla..
(kobe24bryant - 8 Ocak 2015 03:17)
20 yıldır oyun oynarım ama ne karakter derinliği, ne de ne senaryo ve mantıksal tutarlılık açısından the last of us kadar iyi bir oyuna rastlamadım.- karakter derinliğioyunda herhangi bir süper kahraman ya da doğa ötesi güç durumları yok. figüranından başrolüne her bir karakter çevrenizde görebileceğiniz, tanıyor olabileceğiniz tiplerin medeniyet yıkıldıktan sonraki hali. hiç kimse bembeyaz olmadığı gibi simsiyah da değil. hepsi grinin tonlarında seyrediyorlar. korkuyorlar, sır saklıyorlar, tereddüt ediyorlar, şakalaşıyorlar, ketumlaşıyorlar, şok oluyorlar, trip atıyorlar...vb bu yüzden çok gerçekçiler. figüranlar dışında hepsinin bir geçmişi ve geçmişe dair konuşmak, hatta hatırlamak istemedikleri anıları var. bir derinlikleri var. birbirleri ile etkileşimleri davranışlarını bile değiştiriyor. karakterlerin bu kadar gerçekçi olması, onlarla duygusal bağ kurmanıza neden oluyor. ödüklerinde üzülüyor, ihanet ettiklerinde öfkeleniyorsunuz.seslendirmelere ise diyecek laf yok. dublaj işi mükemmel bir kadro tarafından kotarılmış. gerçekçilikten bir an kopmuyorsunuz. - senaryo ve mantıksal tutarlılıkzombie survival konseptinin ekmeğini yemeyen kalmadı malum. fakat the last of us bunu daha önce görülmemiş tutarlılıkla ele almış. doğada zaten var olan, karıncaları zombileştiren bir fenomenin** insan vücuduna bulaşacak şekilde evrilmesini ve yayılmasını konu alıyor. en azından interstellar'daki ekinlere sirayet eden küf kadar mantıklı ki küf de zaten mantarla aynı şey.oyunda elektrikli testere, roketatar, makineli tüfek...vb falan gibi gerçek hayatta bir sivilin bulması imkansız olan saçma sapan silahlar da yok. el bombası bile yok hatta. olan silahların da ancak 15-20 tane mermisini taşıyabiliyorsunuz zaten. ki bu limite ulaşmak bile çok güç çünkü cephaneyi karneyle dağıtıyorlar. silah upgrade etmek için kullanılacak bant, makas, vida gibi basit şeyler bile kara borsa. oyun, yokluğu iliklerinize kadar hissettiriyor. hatta kimilerine göre fazla hissettiriyor bile olabilir.kontroller biraz zayıf kalmış. bazı şeyleri yapmak için gamepad'le çok fazla boğuşmak zorunda kalıyorsunuz. karakterlerin -özellikle de joel'in- hareketleri çok yavaş. özellikle de sneak attack yapacağınız npc yürüyorsa ona yetişmeniz yıllar alıyor. belki de oyunun tek kusuru bunlar. gerçi zaten bir süper kahramanı kontrol etmediğimize göre bazı şeyleri de alıştırıldığımızdan daha zor yapmamız gerekiyordur. kimilerine göre bu da bir oyundan soğuma sebebi olabilir.benim için mafia, red dead redemption, metal gear solid gibi oyunlardan oluşan en iyiler listesinin içine girmiş nadide bir oyun. aynı içeriği birt dizide kullansalar iki sezon rahat giderdi ki zaten varolan zombi dizilerinin hepsinden daha tatmin edici. alın, oynayın. beğenmeseniz bile biraz direnin. oyun size kendini sevdirecektir.son olarak ellie'nin yeşil gözlerine gur-ban olayım demek istiyorum. gel benim kızım ol ellie!
(sinek kral - 14 Ocak 2015 08:23)
bana sonunda mutluluk gözyaşları döktürmüş oyundur. bir daha böyle bir duygu yaşayabilir miyim bilmiyorum. ben şimdiye kadar ağladığım film hatırlamıyorum, kaldı ki bir oynun sonunda ağlamak... tek kelimeyle muhteşem bir oyundu. credits'ini sonuna kadar izledim ve önlerinde eğildim. tek kelimeyle muhteşem bir oyun. buradan sonrası spoiler--- spoiler ---oynun sonu saçma amerikan filmleri gibi bitmemesi beni en çok etkileyen yanı oldu. en sonunda dünya düzelmiş joel kendi kendine sikik bir "onun sayesinde dünya kurtuldu" konuşması yapacak diye beklerken beni çok güzel ters köşe etti. açıkçası joel ne kadar bencilce hareket etmiş olursa olsun inanılmaz mutlu oldum sonunda. evet insanlığın medeni hayata geri dönmesinin son fırsatını da yok etti belki fakat joel bir sevdiğinin daha ölümünü kaldırabilir miydi? sırf sarah gibi olmasın diye kendini ellie'den uzak tutarken ellie kendi demedi mi "tek sevdiğim sensin, beni bırakma" diye? evet ellie kendini sevdirip de sonra istediğin gibi çekip gidemessin. joel bu, sıçar bacağına.ayrıca en sonda ellie'nin yarası daha kötü gözüküyordu ve en çok bu aklıma takıldı. ellie yavaş yavaş mı dönüşüyor diye düşünmeden edemedim. --- spoiler ---muhteşem bir oyun. gerçekten muhteşem.
(antreman kocu munir bey - 6 Mart 2015 19:26)
the last of usben çok oyun oynarım. baya oynarım. kendimi bildim bileli yaptığım tek şey bu sanırım. ve şu kadar net konuşuyorum. beni bu kadar etkileyen, bittiğinde kendimi bu kadar boşlukta hissettiğim bir oyun olmadı.her şeyden önce akıl almaz akıcı, etkileyici ve diğer hayatta kalma, zombi oyunlarına kıyasla daha gerçekçi bir senaryo.karıncaların beynine yerleşip onları ele geçiren bir mantar varmış bu dünyada. ben de yeni öğrendim. yani oyunda rastladığımız bu saldırgan yaratıklar zombi değil, evrim geçirip insanlara bulaşan ve onları saldırgan yaratıklara çeviren bir mantar. daha da gerçekçi hale getiren ise solunum yolu ile de bulaşabiliyor olması ve 3 aşamalı olması. yeni bulaşanlar, bayadır maruz kalanlar ve en hardcore olanları şeklinde. uzun lafın kısası muhteşem hayal gücünü olabilecek en gerçekçi zemine oturtmuşlar.gerçekçiliği oynanışta da yakalamışlar. gerçekten böyle bir salgın olsa, gerçekten ulaşabileceğin silahlarla ve ulaşabileceğin sayıda mühimmat ile ilerliyorsun oyunda. ve taşıyabildiğin kadar. öyle diğer zombi oyunlarındaki gibi makineli tüfek ve tankla gitmiyorsun oyun başladıktan sonra. veya ana karakterin oyunu oynarken gözükmeyen bir bazukayı poposundan çıkartmıyor pat diye.öyle ‘al makinalıyı zombileri patır patır indirerek git’ de değil oyun. burada da çok güzel yakalamışlar gerçekçiliği. askerler, direnişçiler, yağmacılar, ve mutasyona uğrayan insanlar.. hepsi ile uğraşıyorsun. hatta ‘zombi oyunu işte yeea’ diyenler için söylüyorum, o zombi sandığın mutasyona uğramış insanlar ikinci planda kalıyor.üzerine bir de mükemmel iki karakter ekleyince tadından yenmemiş. 20 yıldır oyun oynayan insanım, kendimi hiç bir karakterin yerine bu kadar koyduğumu, bu kadar sevdiğimi hatırlamıyorum. oyun karakteri değiller de sanki gerçekten iletişim kurduğum, o dünyada yaşarken denk geldiğim insanlar. ajansta iş yaparken aklımda ellie’nin nin o hüzünlü, tatlı bakışları.. o’nu onlara teslim ettiğimde ya başına bir şey gelirse korkusu.. muazzam.en kral filmlere taş çıkaran sinematikler ve senaryo, akıl almaz soundtrack de cabası.tek kelimeyle bu güne kadar yapılmış (gta 5 dahil) en iyi oyun.https://www.youtube.com/watch?v=y97u-u0nvjm
(bokuboncuklu - 20 Eylül 2015 18:45)
oyun hakkında bazı bilinmeyenler.oyunun ilham kaynağı planet earth belgeseliymiş. bir gün bu belgeselin böceklerdeki kordiseps virüsünü konu alan bir bölümünü izleyen naughty dog yönetimi buradan hareketle the lasf of us'ı yazmış.oyundaki insan eti yiyen ekibin lideri david'i seslendiren kişi tek denemede bulunmuş ve bu kişi uncharted serisindeki nathan'ı seslendiren kişiyle aynıymış.oyundaki bir sahnede yerdeki bir gazetede justin bieber'la ilgili bir haber yer alıyor. haber de şöyle: ''uncharted 5'te nathan drake'i justin bieber canlandıracak''o korkunç takırdayanların çıkardıkları seslerin tamamı organik insan sesiymiş. vay!
(burda kotu cikmis - 16 Mart 2016 15:23)
gece vakti aklıma düşen bir oyundan daha fazlası.--- spoiler ---daha ilk sahneden hikayenin içine çekiliyorsunuz, artık kontrol ettiğiniz karakter ile düşünceleriniz birebir örtüşmeye başlıyor. karar anlarında oyunu senaryo dışında başka bir yöne çekme şansınız olsa hanginiz farklı bir yöne götürürdünüz? soruyorum size hanginiz o ameliyat masasında ellie'yi bırakırdınız? soruyorum ha? bunu yapmayı düşünmüş biri var mı aradınızda? yok olamaz, olmamalı. sam ve henry ile birlikteyken gevşek henry satış koyup joel'i geride bıraktığında ellie ile devam etme imkanınız olsa devam eder miydiniz? hanginiz ellie ıslık çalmaya çalışırken içinizdeki evlat acısını gömüp evlat sevgisini tatmadınız ha? soruyorum size? ellie için çizgi roman bulduğunuz zaman akşam evladına bakkaldan çikolata alan babanın yaşadığı mutluluğu yaşamadınız? hikayeyi ellie ile kontrol ederken joel'in ihtiyacı olan ilaç için belki öleceğinizi bile bile küçük narin bedeniniz ile kahpe avcılara karşı koyup helikopterden helikoptere atlamamazlık yapar mıydınız? yoo arkadaşlar, yoo yapmazdınız. bana göre hikaye içerisinde en duygusal ve tamamiyle hikayeyi bu noktaya çeken sahne budur.bu oyunu oynarken özellikle bu sahnede gözünden bir yaş damla bile süzülmemiş insan en yakın zamanda bir kalp doktoruna görünsün çünkü kalbi yerinde olmayabilir...kısaca imkanınız varsa oynayın. hatta bir kaç tane alıp oynamamış arkadaşlarınıza dağıtın.--- spoiler ---
(naer - 23 Ekim 2015 01:18)
oyunun giriş sekansındaki şu görüntüler, banyoya kurulan bir kamera sistemi ile banyonun sürekli ıslak ve rutubetli olması da sağlanarak, gerçek mantar sporlarının dağılışının time lapse çekilmesiyle elde edilmiş. küçük ayrıntılarıyla bile kalbinizi fethedebilen bir oyundur the last of us...screen capture
(naked ruby - 4 Aralık 2015 02:32)
Yorum Kaynak Link : the last of us