Süre                : 1 Saat 29 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Haziran 1957 Salı, Yapım Yılı : 1957
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Universal International Pictures (UI)
Yönetmen       : Joseph Pevney (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Edwin Blum (IMDB)(ekşi),Edwin Blum (IMDB)(ekşi),John Robinson (IMDB)
Oyuncular      : Tony Curtis (IMDB)(ekşi), Marisa Pavan (IMDB), Gilbert Roland (IMDB)(ekşi), Jay C. Flippen (IMDB)(ekşi), Argentina Brunetti (IMDB), Ted de Corsia (IMDB), Richard Monda (IMDB), Kathleen Freeman (IMDB), Herb Vigran (IMDB), Peggy Maley (IMDB), John Cliff (IMDB), Russ Conway (IMDB), Chico Vejar (IMDB), Tito Vuolo (IMDB), Helen Wallace (IMDB), James Hyland (IMDB), Bobby Barber (IMDB), Richard Benedict (IMDB), Ralph Clanton (IMDB), Chuck Hamilton (IMDB), John Indrisano (IMDB), David Leonard (IMDB), Ralph Montgomery (IMDB), Chris Robinson (IMDB), Hal Taggart (IMDB), Sammee Tong (IMDB), Joe Turkel (IMDB), Philip Van Zandt (IMDB), Renata Vanni (IMDB), Paul Weber (IMDB)

The Midnight Story (~ Der Tod war schneller) ' Filminin Konusu :
The Midnight Story is a movie starring Tony Curtis, Marisa Pavan, and Gilbert Roland. When a San Francisco priest is murdered, a policeman, who's a close friend, starts an investigation.


  • "iki fanatik ermeni hiyarin yazdigi bir film.filmin kahramani olarak gosterilen sahis bile boyle seyler yasamadigini soylemistir."
  • "sultanahmet civarlarında gördüğüm, turistlere hizmet vermeyi amaçlayan bir otelin adı. hangi akla hizmet otelinin adını böyle koyarsın ve sonra da turistlerin gelmesini beklersin bilmiyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ucuz bir film. bunun birkac sebebi var. oncelikle yonetmen vermek istedigi mesaji verirken hile yapiyor. filmde amerikali gayet yakisikli, iyi gorunuslu bir adam. turklerin ise hepsi cirkin, sisman, pis ve sakalli. bu karakterlerle oynanan bir filmde turkler zaten hemen kotu insan durumuna dusuyor.
    film turkiye denerek maltada cekiliyor. filmin basinda bunun acikca belirtilmesi gerekirdi.
    filmde oynayanlarin hicbiri turk degil, bu da belirtilmeliydi.
    filmin acik bir nefret gosterisi oldugu her sahnesinden belli oluyor. film, turkleri kotu insanlar yerine koymak yerine butun dunyayi elestiren bir dille yapilabilirdi. butun dunyada iskence, insan haklari ihlalleri var, turkiyede var ama, diger ulkelerde de var.


    (unsaid - 11 Şubat 2002 19:15)

  • comment image

    karakolda ust uste 14 kez bir metrelik duvardan kaza eseri duserek olen gazeteci veya capi 0.5 cm olan ayakkabi bagiyla intihar edip yere duserken de vucudunun onlarca yerini carpip morartan ogrencinin filmi cekilseydi (ki bunlar midnight ekspressin aksine tamamen gercektir), hic bir amerikali ve avrupali inanmayacak "yok, deve daha neler? olur mu boyle sey?" diyecekti. bu durumda turk karizmamiz ve dunyaya karsi ismimiz kotulenmemis olacakti.


    (rulerrr - 6 Ağustos 2002 17:13)

  • comment image

    tanistigim brezilyali arkadas turk oldugumu ogrenince bu filmi hatirlatmisti ben de sizin de god city var demistim. sonra dusundum illaki her ulke aleyhine bir film yapilmistir, kontrada kalmamak icin bunlari ezberleyip sakkadanak yapistirmak lazim cevabi.


    (cable guy - 7 Kasım 2010 04:35)

  • comment image

    milletimizi paranoyak yapmış bir filmdir. ne zaman türklerle ilgili bir film çekilecek olsa yurdum basını derhal "allah, midnight express 2 çekiliyor!" diye galeyana gelir.

    filmin son derece ırkçı bir tutum sergilediği açıktır. filmdeki her türk karakter(ki filmde hiç türk oyuncu yoktur) son derece çirkindir. ortam bir arap ülkesini andırır. insanlar feslerle dolaşır. hatta filmin bir yerinde karakterlerden biri "yemekler iğrenç, otelden dışarı çıkamıyorum, sadece patates kızartması yiyebiliyorum." diyerek yemeklerimize bile bok atıyordu.

    oliver stone her zamanki abartılı üslubuyla olayları çarpıtıp ve türk halkını delirttikten sonra stone parker ikilisi bizim türklere karşı bir tavrımız yok isterseniz ülkenizi tanıtan ve imajını düzelten bir film daha çekebiliriz dedilerse de yetkililer "siz pek yaklaşmayın isterseniz bu memlekete, sizi de sikiveririz sequel yaparsınız sonra midnight express'e" benzeri bir yanıtla bu teklifi geri çevirmişlerdir*


    (saruman - 18 Mayıs 2003 09:02)

  • comment image

    300'ü izleyen iranlılar da olum adamlar doğru söylüyo biz böyle yaratıklarız diyorlar mıdır acaba ? cesur yürek'i izleyen ingilizler bizleri ne kadar doğru anlatmışlar tam bir şerefsiz gibi yansıtmışlar beyaz perdeye deyip kıvanç duyuyorlar mıdır ? hatta daha ileriye gidelim, herhangi bir ikinci dünya savaşını izleyen almanlar ikinci dünya savaşında yaptıklarından duydukları pişmanlığı bir kenara bırakırsak, ne filmdi ya, helal olsun adamlara bizi olduğumuz gibi tam bir psikopat yaratıklar gibi göstermişler diyorlar mıdır ?

    peki biz neden bu kadar çuvaldızı götümüze sokmaya meraklıyız ? bariz bir şekilde türk düşmanlığıyla yapılmış filmi ama aslında biz böyleyiz, bilmem nerede böyle olmuştu adamlar haklıya nasıl getirebiliyoruz. filmde bir tane bile iyi türk olmadığından söz ediliyor ve gerçeğin de bu olduğunu savunan insanlar var. dünya üzerinde 20 kişilik nüfusa sahip aileden hallice bir millet için filmde herkes kötü ve bu normal cümlesi kurulsa, sözlüğün aydınlık ! insanları koşarak gelir o cümleyi kuranı faşist olmakla suçlardı ama mevzu türklere bok atmaksa, hatta birilerinin attığı boku savunmaksa hiçbir şey bu savunucuları ırkçı yapmaz değil mi ?
    hiçbir tane iyi türk yokmuş ve bu olağanmış, senin anan baban da mı kötü, kızkardeşin de mi kötü insan, sen de mi kötüsün ulan hiç mi iyi bi şey olmadı bu topraklarda. azıcık elinizi vicdanınıza koyun, sırf marjinal olalım çabasıyla bu toplumun değerlerine ve insanına bok atmayı meziyet biliyorsunuz da azıcık vicdanlı olun. biz bu gün çanakkale savaşında 250.000 insanımızı sebepsizce öldürenler üzerine bir film yapsak ve filmde bir tane bile iyi düşman olmasa, eaaah bokunu çıkartmışlar düşmanı öcü gibi göstermişler der gerçeklik ararız ama mevzu bizim insanımıza atılan bok olduğunda bundan haz alıp savunmaya geçen gavur siki yalayıcılar türeyiveriyor. çocukluğunu türkiye'nin herhangi bir köyünde geçirmiş dedesinin yanında besmelesiz su içemeyen, oy verdiği partinin adını söyleyemeyen tip üçyüzyıllık geçmişe sahip aristokrat bir ailenin ferdi oluveriyor.


    (iste hepsi bu - 27 Nisan 2013 04:10)

  • comment image

    bence asıl sorun filmin bütün türkleri kötü göstermesiydi. elbette her yerde iyi ve kötü vardır. ama ülkemizde hiç iyi bir insan yok mu? ve en önemlisi ülkemizdeki herkese hakaret edilmesidir. filmin sonunda da elini kolunu sallayıp hapisaneden çıkabilmesiidr. madem bu kadar kolaydı da neden onca eziyete katlanmış? filmin yönetmenini de ayıplarım para uğruna harcanmaması gereken değerler vardır. hiç kimsenin bir milleti toplu olarak aşağılamaya hakkı yoktur, unutulmamalıdır ki: rüzgar eken fırtına biçer.


    (hunili varil - 22 Mayıs 2001 10:22)

  • comment image

    sultanahmet civarlarında gördüğüm, turistlere hizmet vermeyi amaçlayan bir otelin adı. hangi akla hizmet otelinin adını böyle koyarsın ve sonra da turistlerin gelmesini beklersin bilmiyorum.


    (miel - 29 Mayıs 2004 19:28)

  • comment image

    yabancıların zeka seviyesini olcmeye yarayan film: turk oldugunu ogrenir ogrenmez ilk sordugu soru "midnight express'i gordun mu sen?" oluyosa, yaramaz... bi de birileri gumrukte cebine uyusturucu koyup yakalattırır diye korktugu icin turkiye'ye gelmeyen cinsler var.


    (blanche - 21 Temmuz 2001 13:44)

  • comment image

    1984 yılıydı.. filmin üzerinden şimdiki gibi neredeyse 30 sene geçmemişti.. film tazeydi, o zamanlar pkk da devreye girmemişti.. asala terörünün son zamanlarını yaşıyorduk... babamın görevi dolayısıyla pasadena'da bulunduğumuz zamanlardı..

    oraya gitmeden önce sanırım annem babam arkadaşlarınca uyarılmıştı film hakkında.. gazetelerden falan biliyorlardı türkiye'yi kötüleyen birşey olduğunu ama hem film yasaklandığı için konuyu bilmiyorlardı, hem de yurtdışına gidenler kendilerini bir çeşit kültür elçisi görüyor, kendi kendilerine bir ton tanıtım, ıvır zıvır görevi yükleniyorlardı...

    o zamanlar öyle şeyler vardı.. özal yeni seçilmişti.. ülke olarak dışa açılmak, kendimizi tanıtma derdindeydik... nedense arnavutluk'la sidik yarıştıran bir halimiz vardı... "onlar kapalı kalmışlar gelişmemişler" de "biz dışa açılarak gelişeceğiz" gibi bir düşünce.. role model olarak neden arnavutluk seçilmişti bilmem... neyse konuyu dağıtmayalım.. şimdi bile hatırlarım kültür bakanlığından alınmış broşürleri.. atatürk devrimleri, 23 nisan hakkında bir yığın kitapçık, broşür, bayrak, çıkartma, vs..

    ve ben 13 yaşındaydım... salaktım... filmi duymadığım gibi tek derdim istanbul'da bıraktığım ve beni ruhu duymayan platonik aşkımdan gelecek mektuplardı... evet o zamanlar e-mail vs. yoktu elbette...

    bir süre yanında pansiyoner olarak kaldığımız ev sahibimiz çeşitli milletten insan tanımış, oldukça kültürlü bir hanımdı.. evinde zaman zaman temalı toplantılar düzenlerdi.. mesala çin gecesi olduğu zaman çin asıllı arkadaşlarını da davet eder herkes çin yemekleri yapar getirir, çin müziği çalınır ve çin hakkında konuşmalar olurdu.. tabii kaçınılmaz olarak türk gecesi düzenlendi.. ve annem hayatında ilk defa yaprak sarma yapmak durumunda kalmıştı... ben ise yul olarak bu filmle ilk defa o gece yüz yüze geldim... 13 yaşında karşılaştığım politik soruları bir yana bırakın, sanırım ilk defa o zaman evden ne kadar uzakta olduğumuzu hissettim..

    daha sonra kiraladığımız daireye geçince ilk işlerimizden biri filmi kiralamak olmuştu, daha sonra yol, at ve duvar filmlerini de seyrettim benzer şekilde... midnigt express insanı özelikle o yaşta isyan ettiren bir filmdi... milletçe uğradığınız haksızlığa mı yanarsınız, tek kelime türkçe konuşmayan garip kılıklı adamların türk olarak yutturulmasına mı, olmadık yerlerde atatürk'e yapılan saygısızlıklara mı kararsız kalıyordunuz.. işin en tuhaf yanı suç olduğu bilinen bir eylemi gerçekleştirmiş adi bir suçlunun sütten çıkmış ak kaşık gibi sunulmasıydı...

    ey özgürlükler ülkesi... sanırım ertesi gün okulda taşıdığım dosyanın* üstüne türk bayraklarını ve atatürk çıkartmalarını yapıştırmıştım... ha iki hafta kadar sonra da bisikletle eve dönerken, okulda bolca bulunan bir kısım ermeni öğrencilerce ana avrat küfredilerek silahla tehdit edildim, ve ödüm bokuma karıştı o ayrı...

    şimdi geri dönüp baktığımda filmi hala objektif olarak değerlendiremediğimi görüyorum, sinema eğitimi almış biri olmadığım için, görüntü becerileri, senaryo kıvraklıkları bana herhangi birşey ifade etmiyor.. ben hala filmin konusuna ve bende bıraktığı izlere takılıyorum.. ben hala 13 yaşındayken ne düşündüysem onu düşünüyorum, bu film o zaman da haksız ve taraflıydı hala da öyle...

    belki bunun nedeni hem benim hem de yabancıların görüş bildirebilecekleri, konusu türkiye'de geçen topu topu iki film* olması yüzünden kaynaklanıyordur bilemem...

    hbb'nin yaptığını bence trt tekrar yapmalı ve bu film sansürsüz, olduğu gibi gösterilmeli devlet televizyonunda... herşeyden önce eğitici program olarak.. herşeyden önce unutmamak için...

    joan baez'den bir şarkı istedim şimdi.. prison triology çalsın lütfen...


    (yul - 2 Ocak 2005 15:05)

Yorum Kaynak Link : midnight express