Süre                : 1 Saat 59 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Mayıs 1956 Cumartesi, Yapım Yılı : 1956
Türü                : Macera,Drama,Western
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  C.V. Whitney Pictures
Yönetmen       : John Ford (IMDB)
Senarist          : Frank S. Nugent (IMDB)(ekşi),Alan Le May (IMDB)
Oyuncular      : John Wayne (IMDB)(ekşi), Jeffrey Hunter (IMDB)(ekşi), Vera Miles (IMDB)(ekşi), Ward Bond (IMDB), Natalie Wood (IMDB), John Qualen (IMDB)(ekşi), Henry Brandon (IMDB), Ken Curtis (IMDB)(ekşi), Harry Carey Jr. (IMDB), Antonio Moreno (IMDB), Hank Worden (IMDB), Dorothy Jordan (IMDB), Pippa Scott (IMDB), Patrick Wayne (IMDB), Lana Wood (IMDB), Ruth Clifford (IMDB), Mae Marsh (IMDB)

The Searchers (~ Çöl aslani) ' Filminin Konusu :
Eski bir Konferederasyon askeri olan Ethan Edwards Amerikan İç Savaşı'ndan döner ve erkek kardeşinin Texas sınır yerleşim bölgesindeki evine gelir. Ancak yıl 1868'dir. İç savaş biteli 3 yıl olmuştur. Üzerinde hala Güneyli üniforması ve silahlarını taşıyan Ethan'ın bu süre içinde ne yaptığı çok açık değildir. Kendisinden başka kimseye güvenmeyen ve yalnızlığı seven bir insan olan Ethan örflerini ve dillerini çok iyi bildiği kızılderililere karşı içinde büyük bir nefret beslemektedir. Uzun süre aynı yerde kalamayan Ethan bir ara Texas Muhafızları'nın oluşturduğu geçici bir birliğe katılarak Komançilerin peşine düşer. Döndüğünde ise kızılderililerin eve baskın yapıp kardeşini ve karısını öldürerek iki yeğenini kaçırmış olduklarını görür. Kaçırılan kızlardan Debbie'nin hala hayatta olduğunu öğrenen Ethan, kardeşinin evlat edinmiş olduğu yarı kızılderili Martin Pawley'le birlikte saplantılı bir kararlılıkla yeğeni ve onu kaçıran Komançi şefinin peşine düşerler. 5 yıl boyunca Bütün Batı Amerika'yı baştan başa bıkmadan yılmadan dolaşırlar. Martin'in amacı üvey kızkardeşini sağ salim eve getirmekken kalbi kızılderili nefreti ile dolu Ethan'ın amacı o kadar belirgin değildir. Uzun bir süre kızılderililerin arasında kalmış bir beyazın saflığını muhafaza edemiyeceğini onun da artık bir kızılderili sayılması gerektiğini düşünür. Bu bağlamda yeğenini bulduğunda onu kurtaracak mıdır yoksa öldürecek midir?


  • "başrollerinde john wayne ve jeffrey hunterın oynadığı 1956 yapımı western türü film. yönetmeni john ford."
  • "john wayne'nin yeğeni kızılderililer tarafından kaçırılmış bir askeri oynadığı western filmi."
  • "1979'da geri dönüşü muhteşem olan grup."




Facebook Yorumları
  • comment image

    görsel açıdan western olayını aşmış, yarmış, bitirmiş bir filmdir. o devasa kanyonlara, o güzelim yerlere gidesim geldi. john ford, bildiğin vahşi batıyı, texas'ı öyle bir sinematografiyle gösteriyor ki, filmin her bir karesi wallpaper yapmaya değer nitelikte. "ben sanatçı değilim, sadece film yaparım" demiş bir adamın böylesi bir filme imza atması ilginç. demek ki, thatll be the day'miş.

    --- spoiler ---

    konuya gelince, aynı tebrik ve hayranlığı john ford'a sunamıyoruz. kızılderililer yine ford'un stereotipine sıkışıp kalmış. sadece marty'ye yamanan kızılderili kadın biraz sempatik gösterilir gibi oluyor ama sonra o da aşağılanıyor, itilip kakılıyor. yine de ethan* karakterinin 5 yıllık fiziki ve ruhsal arayıştan sonra "kızılderililer ailemizin namusunu kirletti, töremize göre kızı öldürmeliyim" ruh halinden çıkıp yeğenini kucaklaması güzel bir hadise.

    ---
    spoiler ---

    bir de john wayne'in en sevdiği film buymuş. oğullarından birinin adını da ethan koymuş.


    (axellennox - 1 Şubat 2007 15:23)

  • comment image

    yalniz kahraman mitinin islendigi bir filmdir.

    --- spoiler ---

    john wayne filmde her ne kadar yalniz olmasa da, filmin sonunda yalniz kalmistir. yalniz kalmaya mahkumdur. butun esraf kapidan iceri, eve girer, olay tatliya baglanmistir. kamera evin icinden ceker, ve kapi boslugunda john wayne tek basina gorunur. kadraj icinde kadraj yaratilir. herkes iceri girdikten sonra kapi kapanir. john wayne disarida kalmistir. intikamini almis, yollara dusmeye hazirdir. cunku o evinden cok cok uzakta yalniz bir kovboydur hitaminda.

    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 6 Nisan 2009 12:01)

  • comment image

    binary oppositions'ı temelinden sallayan bir filmdir. esas oğlanın, bir beyaz derili olmasına karşın, aynı zamanda vahşilikle iç içe yaşayan, ikili karşıtlıkların diğer tarafındaki kızılderililerin dilini konuşabilen biri olması itibariyle sistemin hangi tarafında yer aldığı net değil bir kere. her şeyi iyi ve kötü olarak ayıran binary oppositions için adamımız pek çok yönüyle tam ortada kalmakta ve sistemi tehdit etmekte. aynı doğrultudaki diğer örneklere gelecek olursak:

    --- spoiler ---
    john wayne'in canlandırdığı karakterin kızılderililerce kaçırılan yeğenini bulduktan sonra onun artık asimile olarak 'öteki'lerden biri haline geldiğini düşünmesi ve kızı kurtarmak yerine öldürmek istemesi, kızın da aynen adamımız gibi binary oppositions için sorun yarattığı anlamına geliyor. adam yeğeninin 'öteki' konumundaki yerlilerle cinsel ilişkiye girmiş olabileceğini aklına getirdiğinde iyice çıldırıyor ve aslında kendisi de sisteme aykırı bir kişilik olmasına rağmen bu durumu içine sindiremeyerek, bunu büyük bir problem olarak görüyor.

    kızılderili reisinin de john wayne'in oynadığı karakter gibi ikili karşıtlıkların neresinde olduğu net değil. reisin sistemin 'kötü' tarafında yer alması için ortaya konabilecek adam öldürme, kız kaçırma eylemlerini sistemin 'iyi' sınıfına sokmak istediği beyaz adamın da karşı tarafa yönelik olarak gerçekleştirdiği belirtiliyor çünkü. reisin beyaz adamın dilini çok iyi biliyor olması kızı kaçırmış olmasına bağlanıyor ve bu dili ondan öğrendiği söyleniyor; ancak beyaz adamın da yerli dilini çok iyi bilmesinin sebebinin onun da kızılderililere karşı aynı suçu işlemesi olduğu ima ediliyor.

    filmde ev (medeniyet)-doğa (vahşilik) karşıtlıkları da evin içi ve evin dışı şeklinde vurgulanıyor. jeffrey hunter'in oynadığı eleman filmdeki bir başka binary oppositions düşmanı karakter olarak sürekli ortada kalmış bir tip şeklinde sunuluyor. bu karakterin düşük oranda da olsa kızılderili kanı taşıyor olması sebebiyle hep dışlandığını görüyoruz. kendisi filmde medeniyeti temsil eden evin dışında bırakılıyor, kapının dışında oturuyor, yemeğe geç kalıyor, çocuk muamelesi görüyor ve ötekileştiriliyor. bu adamımız birçok karede akli dengesi yerinde olmayan ve tam bir 'öteki' konumunda bulunan başka bir karakterle birlikte gösteriliyor. öte yandan o da kızılderililerle savaşan, yerli kadınları tekmeleyen bir beyaz adam aslında. yani sistemin neresine oturtulduğu belli değil.

    hem şerif hem de rahip olan adamın, beyaz aileye mensup olmalarına rağmen evli olmadıkları halde öpüşen çiftin üzerine kapıyı kapatması, normalde 'iyi' kategorisinde olması gerekenlerin ötekileştirilmelerine örnek teşkil ediyor. beyaz adam, yerlileri bufaloları yememelerine rağmen öldürmeleri nedeniyle vahşilikle suçlarken bir süre sonra bu kez kendisi sebepsiz yere bu hayvanları öldürüyor, hatta ateşkes anında yerlileri sırtlarından vuruyor ve sistemi alt üst ediyor.
    ---
    spoiler ---


    (hurman - 29 Temmuz 2009 22:44)

  • comment image

    akıcılığı eh işte seviyesinde, görsel açıdan bir nane bulunmayan, kanımca fazlaca abartılan john ford filmi.diyaframı kapalı tutup iç mekandan dışarıyı çekmek görsel başarıysa bir şey diyemeyeceğim.

    izlediğim en faşist filmlerden de birisi ayrıca. mide bulandırıcı düzeyde hem de.

    week-end'de bir sahnede telsizden "battleship potemkin'den the searchers'a" gibi bir selam çakma vardı. senelerdir izlemeyi planladığım bir filmdi sırf bu yüzden.

    godard'a da buradan teessüflerimi gönderiyorum sözlük.


    (carar - 27 Şubat 2010 23:35)

  • comment image

    başta ve sonda çalınan şarkı, belki de bir westernde çalınmış en derin şarkıdır ve filmin bir başyapıt düzeyine yükselmesinde kanımca büyük payı vardır.

    what makes a man to wander?
    what makes a man to roam?
    what makes a man leave bed and board
    and turn his back on home?
    ride away,
    ride away,
    ride away.

    nedir bir insanı başıboş dolaştırıp duran?
    nedir bir insanı oradan oraya sürükleyen?
    yatağını terk edip uzaklara götüren
    ve tekrar evine döndüren?
    düş yollara
    düş yollara.
    düş yollara."

    a man will search his heart and soul,
    go searchin’ way out there.
    his peace of mind he knows he’ll find,
    but where, oh lord, lord, where?

    ride away!
    ride away!
    ride away!

    "bir adam arar kalbini ve ruhunu
    gider arar ötelerde
    biraz iç huzuru
    bitmez hiç bulma umudu
    ama nerede, tanrım
    tanrım, nerede...
    düş yollara
    düş yollara.
    düş yollara."


    (aclik sampiyonu - 24 Kasım 2011 16:03)

  • comment image

    1979'daki geri dönüşleri muhteşem olan grup. new wave'in ortasında kendi adlarını taşıyan albümle power pop'un en iyi albümlerinden birini çıkarmış oldular. 1981'de de play for today'le ise zirveye ulaştılar diyebilirim. açıkçası 60'ları pek sevmememe rağmen 1979 ve 1981'deki bu iki albümleri gerçekten dinlemeye değer. özellikle play for today'i önerebilirim the searchers'ı sadece 60'lar grubu olarak tanıyanlara. 70'lerin sonundaki bu iki albümü 60'lardakilere dahi tercih ederim hatta şahsım adına.


    (ch32vs1 - 15 Mayıs 2012 09:13)

  • comment image

    john ford' un müthiş kompozisyon yeteneğinin, büyüleyici bir atmosferle beraber seyirciye sunulduğu, tüm zamanların en iyi filmlerinden ve westernlerinden biri. filmin her karesinin bir kartpostal niteliğinde olması da bu duruma katkı sağlıyor ve izleyende büyük bir etki bırakıyor. john wayne' in canlandırdığı ethan karakteri, ölümcül bir ırkçı olmasına rağmen, seyircinin ona karşı olan sempatisini koruması ise, john ford' un nasıl bir deha olduğunu gözler önüne seriyor. amerika' daki çeşitli ırkların beraber yaşaması ve bu durumun aileler, insanlar üzerinde yarattığı deneyimin çeşitliliği hususunda unutulmaz bir film yaratıyor ford.


    (xcays - 10 Ekim 2012 15:27)

  • comment image

    western türünün evrimleşmesinde en çok katkısı olan usta yönetmenlerden john ford, 1956’da meseleye beyaz adamın eleştirisi ile başlamıştır. olgunluk dönemi eserlerinden biri olan the searchers / çöl aslanı filminde kızılderililer ile yaşanan çatışmanın sona ermemesinin sebeplerine değinirken amerikanların tutumunu eleştiriye açmış, hatta gelecek için umutlu olduğunu hissettirmiştir.

    savaş gazisi ethan’ın tek akrabası olan kardeşinin ailesini katledip yeğenini kaçıran kızılderili şefi scar’ın peşine düşülmesi etrafında gelişir filminin hikâyesi. ethan tarafından bebek iken bulunup kardeşinin yanında yetişen ve bu sebeple aileye aidiyet duyan genç martin de bu arayışta ethan’a katılır ve hala hayatta olduğuna dair izler buldukları debbie’yi bulmak için yıllar sürecek bir takibe başlarlar. the searchers’ın kızılderili-beyaz kavgasına değil, kavgayı sürdürme yanlısı olanla sonlandırma gönüllüsü olan beyaz adamlar arasındaki farklı bir kavgaya odaklanacağı çok geçmeden, ikilinin sık sık birbirine ters düşmesiyle anlaşılır. film her ne kadar kızılderili peşindeki beyaz adam hikâyesi olarak başlasa da senaryodaki asıl çatışma unsuru ethan ile martin arasında kurulmuştur. ikisi de debbie’yi bulma umudundadır ancak ikisi arasındaki tutum ve niyet farkı keskin çizgilerle birbirinden ayrılır. klasik western ve hollywood anlatı yapısına uymayacak şekilde john wayne’in canlandırdığı başkarakter ethan, iyi taraf olarak algılanamayacak kadar kötümser bir kişilik olarak vurgulanır. ırksal nefreti söylemlerinde açığa çıkar; onun için debbie’yi canlı bulmaktan çok debbie’nin kızılderililer ile cinsel ilişkiye maruz kalmamış olması daha önemlidir. aksi halde yaşıyor da olsa artık yeğeni olmadığını varsayacaktır. ayrıca beden dilindeki öfke, hiddet ve intikam da gizlenemez düzeydedir. onun kalıpsal yargıları ve davranışları martin tarafından her fırsatta eleştirilirken ikili arasındaki gerilim sürekli artmakta, soğukluktan nefrete doğru bir duygusal gelişim yaratmaktadır.

    yazının devamı için: http://www.cinerituel.com/…ihinsel-maglubiyeti.html


    (budemu - 3 Ocak 2014 19:44)

  • comment image

    afi'nin en iyi 100 film listesinde görünce bir halt vardır diyerek izlediğim ama oldukça sıkıcı, bayağı ve faşizm dolu bir filmdir. çok boş zamanınız varsa ve yapacak hiç bir işiniz yoksa ....gene izlemeyin uyuyun daha iyi diyeceğim filmdir.


    (kamuvicdani - 9 Temmuz 2014 23:35)

Yorum Kaynak Link : the searchers