yönetmenliğini craig zahler'in yaptığı, oyuncular arasında kurt russell, patrick wilson, lili simmons ve efsane lost dizisinin doktoru matthew fox'un olduğu 2015 yapımı horror - western türündeki film.

filmi biraz önce bitirdim ve bu tarz western filmlerin aşığı olduğumu fark ettim. filmin konusuna kısaca değinecek olursam, ilkel bir kabilenin bir kasabadan kaçırdığı üç kişiyi kurtarma operasyonuna katılan dört kişiyi konu alıyor.^* hafif yol filmlerindeki tadı almakta mümkün.

http://www.imdb.com/title/tt2494362/

(reeves - 25 Ekim 2015 03:20)

srpski film'de bile hiç iğrenmemiştim. çünkü o kadar belli ve ağdalı abartı yapınca kendini hemen şartlandırıyor adapte ediyorsun gerçeküstülüğe ve tam o anda filmdeki öğeler iğrenç gelmemeye başlıyor. ya da bana öyle oldu bilemiyorum. ama bu filmdeki sahnelerin rahatsız edici olmasının sebebi tamamen gerçekçiliği idi. birkaç film hatası ve gösterilmeyen sahneler oldu ama genel itibariyle başarılı bir western horror olmuş. eğlendim. izleyin.

(e a p - 27 Ekim 2015 18:47)

filmi izlemek isteyenlere tavsiyem film hakkında hiç bilgi almadan, yorum okumadan filan direk dalmaları.

okuduğum birkaç kötü yoruma rağmen oyuncular için yine de bir bakayım dediğim film. niyetim şuydu, birkaç dakika seyredecektim, muhtemelen sıkılıp izlemekten vazgeçecektim. ama öyle olmadı. güzel bir gerilim hissi vardı, her an bir şey olacak diye bekleten, klişeden mümkün olduğunca uzak (hatta klişe sahne pek görmedim desem yalan olmaz), boş dialog pek olmayan gayet güzel bir filmdi.

(ex902 - 30 Ekim 2015 21:37)

kendi doğal akışında ilerleyen kaliteli western örneği. içinde insan ilişkilerine dair pek çok ayrıntı taşıyor.

(seylann - 8 Kasım 2015 23:08)

vahşi batı'ya neden vahşi dendiğine dair fikir verebilecek bir film.
boş vaktinizde izleyiniz, daha ben hala romantik komedi açmadığıma pişmanım.
tango ve cash'in cashi ile, lost'un jack'i var.beyin o kıvamda şu anda.

(core i - 22 Kasım 2015 14:55)

biraz daha karmaşık olsa tarantino filmi olabilecek bir western. ben beğendim.

(kisa bisey olsun istemistim - 22 Kasım 2015 15:17)

sert film. ağır ağır ilerlerken bazen hızlanıveriyor.
--- spoiler ---

o meşhur şiddet sahnesini kafayı çevirmeden seyrettim ama ertesi gün bile gözümün önünden gitmediğini farkettim demek ki etkilemiş epeyce.
--- spoiler ---

seyredilebilir, ortalamanın üstünde kovboy gerilim karışımı bir film.

(kengutr - 2 Aralık 2015 17:10)

sanki içinde birer tutam the hills have eyes, ravenous ve django barındıran güzel film. ama yeni bir karışım yaratıldığı aşikar. özgün bir şeyler yapma çabasının güdüldüğünü ve bunun için uğraşıldığını size hissettiriyor.

--- spoiler ---
bir buçuk saat boyunca atıp tutan brooder'ın hiçbir boka yaramadan kolayca öldürülmesi, chicory'nin olur olmadık yerlerde açtığı saçma konular, şerifle chicory'nin komik ve naif ilişkisi gibi kontrastlar ve sakin sahnelerin üzerine binen aşırı gerçekçi ölümler (şerifin kemik baltayla kafa koparması hariç, bir tek orası sakil durmuş) filmi daha çekici kılmış.
--- spoiler ---

ek olarak matthew fox'un ilk kez bir sinema filminde rolüne yakıştığını söyleyebilirim. kurt russell'ın zaten o sempatik şerif edası yeter. tamamen kendi sorunum olmakla birlikte bana göre tek eksisi patrick wilson'du. bu adamı o kadar çok şişirilmiş boktan korku filminde izledim ki resmen aramızda bir soğukluk var, istesem de ısınamıyorum herife. neyse sonuç olarak izleyin, izlettirin. pişman olmazsınız.

(sir gawain - 9 Aralık 2015 10:01)

benim için yılın en güzel keşiflerinden biri oldu.

‘en rahatsız edici şiddet sahneleri’ başlıklı bir listeye kafadan giriş yapabilecek, filmin tonuna da yakışan o güçlü sahneyi görmek için bile izlenebilir. ‘her an bir şey olacakmış’ hissiyatını izleyiciye geçirebildiğinden, bazı kişilerin memnun olmadığı ağır aksak işleyiş beni cezbetti diyebilirim. bu yıl çıkan ve bir kesim tarafından epey övülen türdeşi (bkz: revisionist western) ‘slow west’ten daha iyi bir yapım olduğunu da söylemek gerek.

(les yeux sans visage - 10 Aralık 2015 16:33)

süprizsiz ilerleyen gerilim filmi desek olur. şiddet pornosu'ndan çok etkilenmeyenler için önerebilirim. insanın aklında kalan bir film. bitince karmaşık duygular içinde bırakıyor insanı. açılıştaki karakterlerden ihtiyar olanı oldukça ilginçti, ucundan gösterip bıraktılar. brooder da içliymiş meğer filan ama benim için filmin diğer bir kaç yanı önemliydi, şöyle ki;

--- spoiler ---
bu yamyamlar insanımsı mıydı? neden boğazlarında ıslık için ek mekanizma vardı ve bunu oraya nasıl monte ediyorlar? ölüm sahnesi oldukça yaratıcıydı, iğrençti ama daha önce hiç böyle bir sahne görmemiştim. bir de orjinal bulduğum, ayrıca iğrenç, yamyamların kendi kadınlarını soktukları haldi.
--- spoiler ---

(deniz egeli - 11 Aralık 2015 01:37)

cannibal holocaust izlemiş olmamdan sanırım malum sahneden pek etkilenmedim. film ise gayet güzeldi bence, sürpriz oldu.

(habara - 15 Aralık 2015 19:27)

akılda kalan western filmlerinden birisi.
müziğin çok az kullanıldığı filmleri^* seven birisi olarak bu hibrid-western filmi oldukça başarılı buldum.
7/10

--- spoiler ---
filmin geneli bence başarılı olsa da bazı canımı sıkan noktalar yok değil.
misal:
o sessiz, araba sesinin, korna sesinin, uçak sesinin olmadığı vahşi batı bozkırlarında tek bir silah sesinin kilometrelerce yayılması ve uzaklardan duyulması gerekirken mağara adamlarının mağarasına dıkşın dıkşın adamları vura vura ve çaktırmadan sızmak imkansız. boğazlarındaki o düdük benzeri kemik şeyin sesine 3 saniyede tepki verip koşa koşa gelen yamyamlar silah sesine tepkisiz demek ki.
topal arthurun yamyamın boğazındaki şeyi sökerken görülen yamyam mankeni ile kurt russell abimizin kemik balta ile kafa koparma sahnesindeki yamyam mankeni filmin tüm gerçekçiliğine öküz çenesi saplıyor resmen.
o meşhur adamı ikiye bölme sahnesinde genç elemanın ölmeden önce konuşmasına izin verilmesi hatta neredeyse şerife hikaye anlatması olmamış.
--- spoiler ---

(alebahad - 18 Aralık 2015 16:15)

132 dakikalık 2015 yapımı film.

the hateful eight'i izledikten sonra aklıma geldi, kurt russell abi son senelerde ne yapmış diye araştırdım ve karşıma bu film de çıktı.

s. craig zahler'in yazıp yönettiği ( deneyimsiz bir yönetmen için iyi bir kadro elde etmiş aslında şanslı beyefendi: matthew fox ve iki altın küre adaylığı bulunan patrick wilson gibi ) yapımı pazar sabahına western denk getirme huyumdan da mütevellit izledim.

tuhaf bir film olmuş bu. büyük zevkle ve heyecan uyandırarak başlıyor ve "yol" kısımlarında da aynı yapıyı koruyor film, fakat son kısmı sanki her sinemaseverin damak tadına uygun olmamış gibi. örneğin, son 35-40 dakikayı çıkartıp, yerine silahlı bir çatışma-buluşma bölümü eklesek, tadından yenmezdi belki, o derece. ayrıca süresi gereksiz şekilde uzun, bu da yorabiliyor sonlara doğru. (uzatılmış sahnelerde var )

sonuç olarak film "alıcısına" ilginç bir western - gerilim deneyimi yaşatabilir, türü sevenler deneyebilir.

6 / 10.

her eve imdb

(karinca beli - 10 Ocak 2016 13:38)

bu filmi nitelemek için bulabildiğim tek sıfat "acayip", "çok acayip".

(spartacusun donusu - 10 Ocak 2016 18:20)

iyi bir western takipçisi ve eski kurt russell hayranı olmamdan mütevellit, matthew fox'u da özledim diye açıp izledim bu filmi. ne bileyim sinemalarımıza bile uğramadığı için (ya da uğradı ben farketmedim) tv filmi kalitesinde bi şey izlerim diye beklentileri düşürdüm. sonuç olarak çok şaşırttı beni film. oldukça beğendim. öykü ağır ama oldukça hissettirerek ilerliyor. ağır dediğime bakmayın an olsun sıkmıyor izleyeni. oyunculuklar çok başarılı. özellikle richard jenkins. pek mainstream bir film olmadığından gözardı edilecektir muhtemelen ama aday olsa en sıkı oscar adayım olurdu. harika oynamış. yine de western deyince soygunlar, çatışmalar, düellolar falan bekliyorsanız o zaman belki hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

not: yalnız malum sahneye kadar sakin sakin izlerken filmi malum sahnede gözlerimi kısıp "ananı avradını" tepkisini vermedim değil. hakikaten mümkün mü lan öyle bir şey?

(ecs - 11 Ocak 2016 12:17)

trt 1 de pazar sabahı kovboy filmleri olurdu.
hani ailecek çoğu zaman babanızla oturup izlediğiniz kovboy filmleri.
güzel insanlar sakın bu film içinde böyle düşünüp ailenize özellikle çoluk çocuğunuzla izlemeyin.
film bana göre +18 değil bildiğin +35 o kadar sert sahneler var ki.

neyse konusuna gelelim.
kendi halinde mutlu mesut bir kasabada yaşayan insanlar bir gece yerli halkın saldırısına uğrar ve içlerinden bir kaçı kaçırılır.
film bu kişilerin bulunması üzerine kurulu.
güzel dış alan çekimleri var.
hayatta kalma teması daha iyi işlenebilirdi sanki biraz zayıf kalmış.
ayrıca lost dizisinde doktoru canlandıran matthew fox bu filmde baya değişmiş çıkıyor karşımıza.
bir süre tanıyamadım adam bildiğin zayıflamış uyuşturucu madde mi kullanıyor ne.

(kalabalik adam - 23 Ocak 2016 00:13)

geçtiğimiz yılın en iyi filmlerinden biri. western gerilim ciddi anlamda başarıya ulaşması zor bir film türü ancak bone tomahawk bunu fazlasıyla becerebilmiş bir film. ilk yarısı, merak uyandıran açılış sahnesi dışında rutin bir western tadında sayılabilir. filmin ikinci yarısı ve finale doğru olan sahneler kelimenin tam anlamıyla şok edici ve gerilimin soğuk nefesini kıçınızın çatalında hissettiriyor. oyunculuklar başarılı ve hepsi genel anlamda sevilen tipler zaten. spoiler vermeyeceğim izleyin ve görün. etkilenmemek mümkün değil.

(alabamaclarence - 22 Nisan 2016 10:27)

genel itibariyle yavaş bir tempoda ilerleyen ama sıkmayan, vahşetin ne olduğunu sorgulatan sahneler barındıran western gerilimi. the searchers'ı anımsatan bir tarafı da var. yalnız oyuncu seçiminde yaş unsurunu pek sallamamışlar. 93'lü lili simmons ile 73 doğumlu patrick wilson'a karı-koca rolü vermişler. gerçi patrick wilson görünüş itibariyle nereden baksan 10 yaş daha genç duruyor. bu açıdan film bir başka western high noon'u akla getiriyor. orada da eş rollerine 1901 doğumlu gary cooper ile 1929 doğumlu grace kelly seçilmişti.

--- spoiler ---

daha açılış sahnesi son derece sert. boğaz kesmenin bu kadar yakından ve kısa süreliğine de olsa net olarak gösterildiği başka bir film pek hatırlamıyorum(gorenin bokunu çıkaran absürd filmleri saymıyorum). yani gerçek bir dünya'dan gerçek bir cinayet sahnesine şahit oluyormuş gibi hissettiren ciddi bir atmosfer içinde yansıtılıyor sahne. katillerin gayet sıradan bir mesleğin gereklerini yerine getiriyormuşçasına tavırlar sergilemesi olan bitenin vahşiliği ile oldukça tezatlık oluşturuyor ki zaten sahneyi daha şaşırtıcı hale getiren de bu tezatlık. bir marangozun tahtaları keserken tahtalarla olan ilişkisi neyse bu ikilinin yerde yatan katledilmiş bedenlerle ilişkisi aynı. aralarında goy goy yapmalar, birbirlerine işin kusurluluğu üzerinden laf çarpmalar... yönetmen, ilk sahnede şok yaşayan seyircinin zihninde bu sahnenin ardından "bakın aslında bunlar senden benden faklı insanlar değil. sadece kendince başka tür dert anlayışları var." fikrine kaptırıyor ve seyirciyi şaşkınlığa oradan da kafa karışıklığına sürüklüyor. algı karmaşası yaşatıyor. bu kadar cani olup aynı zamanda bu kadar sıradan olmak?

yamyamsı kabile ise hiçbir empati kurma eğilimi veya vicdani bir muhakeme yapma yetisi olmayan insan görünümlü insansılardan meydana geliyor. o malum sahnede adama kasap eti muamelesi yaparlarken bunu ilkel bir ritüeli gerçekleştirir gibi yapıyorlar. onlar için olması gereken neyse o var. ahlak kavramları olmadığı için yaptıkları şeyin iyiliği veya kötülüğü ile ilgili sorgulama yapmalarına sebep olacak tetikleyiciye sahip donanımları yok. yaptıkları kurban ritüelinin de onlar açısından iyi veya kötüyle bir alakası yok. yapılması gerekiyor sadece. yemeğin bereketi artıyor diye inanıyorlardır belki. töbe ya. he filmi izlerken o yaratık bozuntuları geberdikçe içim ferahladı tabii ki. ağzıma gelen küfrü hiç sakınmadan böyle dolu dolu ciğerden ciğerden böğürdüm o yaratıklara baktıkça. aynı ayin ile öldürülselerdi daha da ferahlardım. öyle nefret ettim. tabii bunların yukarıda yaptığım felsefik çıkarımlarla bir alakası yok. neyse sakinim.

açılış sahnesindeki olayı gerçekleştirenler bilinç sahibi, ahlak algısı olan insanlar olduğu için yapılan şey dehşet verici bir katliamken, bu şerefsiz kabilenin yaptıkları için ne cinayet ne de katliam kelimesini kullanabiliyoruz. aslanın ceylanı avlaması ne kadar kötü kabul edilebilirse bu şerefsizlerin yaptıkları da o kadar kötü kabul edilebilir.

yani asıl vahşete filmin başında şahit oluyoruz. adamı ortadan ikiye yardıkları sahne ne kadar sert ve şok edici olsa da (gerçi ilki de gayet sert sahneydi) olayı katliam veya cinayet olarak adlandıramıyoruz. ölen kişi için bu olay ne kadar dehşet verici ise de avlayan tarafın iyi ve kötü algısı olmadığı için olan şeyi doğa olayı olarak adlandırmaktan başka çaremiz de yok. bir aslan, bir insanı parçaladığında o aslanı hakim karşısına çıkarmıyoruz neticede.

ortada kötü olan iki kişi var. onlar da giriş sahnesindeki hırsız, katil ikili. hem özellikle endüstriyelleşen et üretimi ile hayvanların hangi zulümlere, işkencelere maruz kaldığını hepimiz biliyoruz. insanların büyük çoğunluğu bu üretim biçimine dair videoları izlemekten imtina eder ama yine çoğu o üretim sürecinden çıkan etleri yemeye devam eder. ben de yiyorum. yani tam olarak o etlerin bana nasıl ulaştığını bilmiyorum tabii. her üretim tesisi aynıdır diyemem ama neticede nereden nasıl geldiği ile ilgilenmiyorum. bilmek istemiyorum. kimse istemiyor. dolayısıyla bu çark bir şekilde dönmeye devam ediyor.

yamyamsılar ise bizzat üretim sürecine dahil olup etini tüketiyor. yalnız onların ahlaki değerleri yok. peki bu durumda kötülüğü ve vahşeti nerede aramalıyız?

--- spoiler ---

(drahomaturg - 29 Nisan 2016 00:27)

sert açılışıyla, güzel geyik diyaloglarıyla ve vahşi finaliyle john carpenter tarzı western.

--- spoiler ---

bir kaç yerde kullanılan maketler göze batmış ama asıl hoşuma giden sahneler de oralar oldu aslında. öbür türlü 80'lerin kült korku filmlerinin (the thing, alien, jaws vs.) havasını cgi ile yakalayamazlardı. farkettiğim tek cgi lı sahne kadın yerlilerin olduğu sahneydi. o da fikir olarak malum sahneden daha vurucu olmasına rağmen, yeterli etkiyi uyandıramadı zaten.

boğazlarındaki nesnenin ne olduğu da anlaşılamamış sanırım. herhangi bir damarı kesmeden soluk borusuna delik açmak mümkün (bkz: trakeostomi).
bu arkadaşlar da dilsiz oldukları için, haberleşme amacıyla bir zamazingo yapıp takmışlar boğazlarına. hayvan kemikleriyle süslenmeyi seviyorlar, pekala ufak bir hayvanın omurga diskinden falan düdük yapmış olabilirler.

--- spoiler ---

(alp abi - 14 Mayıs 2016 01:57)

--- spoiler ---
meşhur denilen sahnenin meşhur olduğunu buraya gelince öğrendim. oysaki hiç etkilenmeden izleyip geçmiştim. 2000'lerin korku filmlerinde buna benzer onlarca sahne sayabilirim. sahnenin etkileyici olabilmesi için biçilen adama sempati duymamız gerekirdi. kurt russell'a aynı muamele yapılsaydı bak o zaman etkileyici olurdu.
--- spoiler ---

(ssczus - 29 Haziran 2016 17:29)