Süre                : 2 Saat 13 dakika
Çıkış Tarihi     : 12 Eylül 2014 Cuma, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Korku
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  J-Plan , TAFF Pictures
Yönetmen       : Hasan Karacadag (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Hasan Karacadag (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ümit Bulent Dincer (IMDB)(ekşi), Nil Gunal (IMDB)(ekşi)

Dabbe: Zehr-i Cin ' Filminin Konusu :
Dabbe serisinin 5. filminde, dünyayı şoka sokacak gerçek bir olay tüm detaylarıyla perdeye yansıyacak.30 yıl önce Anadolu'nun ıssız bir köyünde yaşanmış ve dehşetengiz sırlar barındıran bu unutulmuş vaka,cinler aleminin ürperten zehirli bir öyküsüyle birleşiyor. Kocası Ömer'le mutlu bir hayat sürmekte olan Dilek için sakin ve sıradan geçen aydınlık günler, cehennem fırtınalarının gölgelerine gizlenmiş adı anılmaz cinnilerin ani bir saldırısıyla kararır.Herşey;Dilek'in bir rüyasıyla başlar.Bu rüyada Belirsiz suretler; şeytana dair bir takım sırları Dilek'in kulağına fısıldadıktan sonra ona musallat olmuşlardır.Kocası Ömer,rüyayı Dilek'in birkaç gün önce yaşadığı bir hırsızlık olayının psikolojik yansıması olarak görse de,Dilek kendisine git gide yaklaşan ve habis fısıltılarla onu bilinmez bir aleme doğru sürükleyerek sır fısıldayan bu cinnileri artık hissetmeye başlamıştır.Korku şiddete dönüşmeye ve Dilek bedeninin kontrolünü kaybetmeye başlayınca, Cinler alemiyle ilgili ilim sahibi bir kişi olan Bitlis'li Belkıs Hoca'dan yardım almaya başlarlar.Kendine has yöntemlerle cinlerle temas kurabilen Belkıs Hoca,karşılaştığı bu vakanın tarihteki en korkunç bir cin kabilesiyle ilgili olduğunu anlayınca şok geçirir.Rüyalar yoluyla insan kanına giren ve orada bir zehir gibi dolanan bu cin kabilesini, musallat oldukları ruhlardan uzaklaştırmak neredeyse imkansızdır! Zaman,Dilek için karanlık bir boyutun tesiri altına girdikçe,çaresizlik yerini teslimiyete bırakacak mıdır? İyi bir hayat süren,sıradan Bir insanın geçmişindeki karanlık anlar, geleceğini nasıl lanetler? Kana hükmeden zehr-i cin ve şeytanın en kindar kabilesi Dilek'in ruhunu neden kemirmektedir?


  • "(bkz: barzo.swf)"
  • "ikincisi ne zaman çıktı ki beşincisini çekmişler dediğim film"
  • "daha önce dört tane dabbe filmi mi varmış diye beni şaşırtan."
  • "ilk perdesi tamamen paranormal activity çakması olan, fakat ikinci perdede coşan, genel anlamda senaryosu başarılı olan, yarısında korktuğum film."
  • "670.000 seyirci ile şu an türkiye'de tüm zamanların en çok izlenen (yabancılar dahil) korku filmi olmuştur"




Facebook Yorumları
  • comment image

    fragman

    hasan karacadağ'ın 12 eylül 2014'de vizyona girecek dabbe serisindeki 5.filmi.

    seride sadece 4. filmi beğenmiştim ( (bkz: #35778060) ) , bakalım bu nasıl olacak ...

    başlık altına gelebilecek muhtemel yorumlardan olan " bu adamda hep cin çekiyor yea, korkudan anladığınız bu " yorumuna müteakip;

    batı'da yaşasaydık pekala cadılardan,kurtadamlardan,vampirlerden korkabilirdik.korkunun özelliği kültürden beslenmesidir.bizimde kültürümüzdeki en büyük unsur bu.küçükken sana kocaayak hikayesi mi anlatılıyordu kuzum ? ama şöyle desen;örneğin ;" hep seri katil filmi çekiliyor" o zaman hak veririm.gerilimin yelpazesi çok daha geniştir.bu da korkuyla gerilim arasındaki farktır.

    diyerek olaya açıklık kazandırmayı kendime borç sayarım.

    afiş;
    https://scontent-a-ams.xx.fbcdn.net/…33980704_n.jpg

    edit: vizyon tarihi
    edit: fragman & vizyon tarihi


    (spell of flame - 13 Şubat 2014 17:46)

  • comment image

    tabiki yaşanmış bir hikaye falan değildir. korku filmi yönetmenleri yaşanmış olduğu yalanına en çok kendileri inandıkları için ölümüne savunurlar ama yaşanmış falan değildir hiçbir zaman.

    filme gelince iyi olacağını düşünüyorum. bundan önceki 4 filmde hep üstüne koyarak ilerledi hasan karacadağ. kendisini ölümüne eleştiren biri olarak hakkını veriyorum 4. filmle ilk film arasında okyanus var.

    ama kendisi oldukça şanslı bir insan. bu kadar rezil işler yapıp yine de yükselebilmek başarıdır. her sene mutlaka bir cinli film koyup parayı toplayabilecek destek var arkasında. bir de alper mestçi'ye bakıyorum adam 5 senede bir film ancak çekebiliyor ve hiçbiri dabbe 1-2 rezilliğinde değil. keşke o da musallat'tan devam etseymiş karşılaştıracak korku filmi serilerimiz olurdu. yeni filminin adı siccin bu arada. 26 eylül'de gösterime giriyor.


    (str - 27 Ağustos 2014 17:20)

  • comment image

    az önce kalabalık bir salonda, korktuklarını belli etmemek için her sahnede kahkaha atan ergen sürüleriyle ve sinemaya sırf mısır yemek için geldiklerini düşündüğüm şapırdattıkları ağızları yamulasıca güruh ile seyrettiğim film. hasan karacadağ sürekli kendini geliştiriyor. film genel itibariyle güzeldi. özellikle makyaj ve ses efektleri harikaydı. oyunculuklar mükemmel olmasa da doğal ve iyiydi. film gayet güzel başladı ilerledi. korkuttu, gerdi. herşey mükemmelken final sahnesiyle kendini bitirdi. hasan karacadağ finalde resmen biz seyircilere küfür etmiş. filmin tüm etkileyiciliği, büyüsü yok oldu.

    --- spoiler ---

    son sahne bildiğin çizgi film abi. nere gerek vardı o yerden çıkan saçma sapan ellere. efektler çok basitti. ekran kararsa ve film kız odaya kilitlendikten sonra öylece bitseydi daha etkileyici olurdu.
    ---
    spoiler ---


    (ince belli cay bardagi - 13 Eylül 2014 01:42)

  • comment image

    absürt şekilde güzel film.

    belkide son izlediğim hasan karacadağ filmi dabbe 1 olduğu için bana öyle gelmiş olabilir. adam baya baya geliştirmiş kendini.

    senaryo ve kurgu iyiydi ve film akıyor. final sahnesi daha da iyiydi. kötü efekt dendiğine bakmayın. en azından insanı şaşırtıyor, yemişim efektini!

    gidin, korkunç ve güzel...


    (40 donum bostan yan gel osman - 13 Eylül 2014 09:04)

  • comment image

    korkmak isteyenleri korkutabilecek türden bir film. ilk 1 hafta ilgi yoğun olacağından ötürü, salonlar biraz sakinleşince izlenilmesi iyi olabilir. nitekim, sinema izleme adabı olmayan bir çok insanımız var.


    (koseli cember - 13 Eylül 2014 18:29)

  • comment image

    fena değil. ama biraz fantastiğe kaçıyor.

    şimdi dabbe'nin ilk filmi hariç, herhalde bütün filmleri izlemişimdir. bunun yanında; sadece dabbe değil, son bir kaç senede vizyona giren bu tarz türk filmlerinin neredeyse hepsini izledim. ama şöyle genel bir sıkıntı var. hepsinde olay üç aşağı beş yukarı aynı. atmosfer aynı, efektler aynı, çekimler aynı vs.

    ha bunlar gibi her ay birer tane çıkartsalar yine izlerim. çünkü olayını seviyorum. filmlerin kalitesi ve yukarıda saydığım noktalar tartışılır olsa da içinde yetiştiğimiz kültürün ögeleri beni cezbediyor, ürkütüyor. evet insana musallat olan bir cinin işi gücü yokmuş gibi kapıları kapatıp tabak çanak kırmasını, rörörö diye konuşmasını oldukça saçma buluyorum ama dediğim gibi bilinçaltımıza yerleşmiş bir kere. bu temayı istiyor deli gönül. ha sonra goygoyu da keyifli oluyor. yoksa yemişim inini cinini, sana bir şey olmasın.

    spesifik olarak zehr-i cin için konuşmak gerekirse, yine temel bir iskelet üzerinden farklı bir yapı oluşturulmuş. evet film akıyor, düz bir aktarımdan ziyade biraz daha karmaşık bir yapıya gidilmiş bu sefer. ama dediğim gibi hiç bir yapıya gerek de yok, metafiziği yasla ben tavım zaten. ama zaman zaman sıktı bu film. türünün diğer örneklerinde daha başarılı bir atmosfer yakalamış olanlar vardı mesela. ha keza, kimse kusura bakmasın ama oyunculuklar pek başarısızdı. bu noktayı da geçebilirim aslında, akademi ödülü verecek halim yok nasıl olsa.

    --- spoiler ---

    şimdi şöyle bir sıralama yapalım;

    1 - arkadaş, evine hırsız girdiğini düşünen ve mutfağı talan edilmiş bir insan polise haber verir. ha şoktadır aklına gelmemiştir, arkadaşı verir. ha o maldır vermemiştir, kadının kocası geliyor o da yok. ulan evinizin ortasına kapı gibi totem midir neyse koymuşlar. hadi bu noktada artık olayın polislik bir yanı olmadığına kanaat getirdin, gerek duymadın da en başta hiç böyle bir olay yokken ne bok yemeye oturuyorsun kıçının üstüne ?

    2 - rakam olayı pek yavan. çok tahmin edilebilir ve sıradandı açıkçası. ulan böyle bir senaryoda, böyle rüyalar gören bir karakterin ve ona yardımcı olmaya çalışan insanların rakamın esprisini anlamak için bakacağı ilk yer kutsal kitaplar olmalı zaten. bu olayı, filmi çözmek için kilit bir nokta haline getirmek garip geldi bana.

    3 - özellikle filmin başlarındaki rüyalarda musallat olan cinleri ben hellhound'a benzettim. direkt olarak onu verdi bana o sahneler. hani o mistik cin goygoyundan ziyade supernatural izliyormuşum gibi. o da ilginç.

    4 - film, sonunda karakterlerin başına ne geldiğini anlatıyorken kendisini yalanlıyor gibi. şimdi ana karakter için "bilmemnerede yol kenarında kanlar içinde bulundu" diyor. ölmemiş hatırladığım kadarıyla. ya arkadaş, hikayeye göre bu kadına musallat olan cinler en kindar ve sayko kabileden değil mi ? e eli kolu bağlı vaziyette odada oturuyor kadın ve bunlar direkt olarak verdikleri canı almaya geliyorlar. almadan bırakıp yol kenarına mı atmışlar? ya gerçek bir hikayeden alıntı deme, ya da gerçek bir hikayeden alıntı olduğunu iddia edip de sonunda kadının ölmediğini vurgulayacaksan hikayeyi "verdikleri canı muhakkak geri alırlar" üzerine kurma. bu perhiz biraz şey olmuş sanki.

    5 - fantastiğe kaçıyor derken de, standart cin hikayelerinden farklı olarak o boyut değiştirmeler vs. raziel hepsi mübarek.

    ---
    spoiler ---

    ya siz yine yapın, ben izlerim hep. öyle twist'lere falan da çok gerek yok. efekt yapabiliyoruz diye kasmayın, sesleri rörörö yapmanıza da gerek yok. in cin verin bana, başka alemlere yolculuk gibi goygoylara kasmadan adam gibi badem göz, ters ayak vs yaslayın. kendine özgü kalsın. bol bol köy sahnesi olsun vs. musallat 2'yi izlediğimden beri her bu tarz filmde ondan bir şeyler arıyorum mesela. en etkileyicisi o olmuş benim için demek ki hepsinin arasında.

    of yorgunum bağlayamayacağım, ayarlarsınız siz hadi bakayım.


    (ombus - 14 Eylül 2014 00:02)

  • comment image

    şaşırtmadı hasan karacadağ. her zamanki gibi ilk günden gittim filme akşam son seansa. hiç sıkmadan güzel güzel korkuttu, sonundaki sahneleri de sevdim ama sonu biraz doldurma gibi geldi. o hikayeye bence daha dolu bir son yapılabilirdi. yine de sevdim, gidin sözlük. bu tür şeyler sizi sıçırtıyorsa gidin.


    (nutella yiyen ayi - 14 Eylül 2014 12:10)

  • comment image

    beğenirsiniz beğenmezsiniz bilemem ben korktuğum için korku izleyemiyorum zaten bir fikrim yok ama ilk 3 gününde 134.000 kişiye kendini izleterek son 10 yılın en iyi eylül ayı açılışını da yapmıştır. türk sinema tarihinin en uzun soluklu serisi ünvanına en başarılı serisi'ni de ekleyecek gibi.


    (radioheadbanger - 15 Eylül 2014 22:14)

  • comment image

    her sene artık geleneksel olduğu üzre, bu sene de bir hasan karacadağ filmi ile karşı karşıya geldik. tabii ben büyük, çok büyük bir takipçisi olduğum için, beyefendinin bu filmine de ilk günden gittim.
    haliyle herkesin beklentisi çok yüksekti. çünkü ''cin çarpması'' filmi ile türk korku sinemasını doruk noktasına taşımıştı hasan karacadağ. acaba bu güzel rekoru geçebilecek miydi?

    şimdi ben açık ve net söylemek istiyorum ki filmi çok beğendim. gerçekten güzeldi. ama neden güzeldi onu da bir anlatayım.

    şimdi efendim hasan karacadağ'ın normal kamera tekniği ile çektiği filmler çok beğenilmedi ülkemizde. özellikle yeni dönemde el-cin tam bir hüsrandı. oysa başarı toplayan filmleri ''bir cin vakası'' ve ''cin çarpması'' found footage tekniği ile çekilmişti. o yüzden de ben normale kıyasla daha aşırı bir merak ile gittim filme. aklımda da bir sürü soru vardı: acaba kamera tekniklerini nasıl kullandı? çekimler iyi mi? acaba az da olsa amatör kamera olayı yaşatacak mı bize?

    ve gördüm ki çekimler açısından çok başarılı bir film olmuş. az buçuk da olsa güvenlik kameralarından birkaç korkutma yöntemi denemiş ama doğruyu söylemek gerekirse klişe olmuş.

    neyse... şimdi filmi biraz da içerik olarak eleştireceğim.

    efendim filmimiz gayet çarpıcı bir açılış sahnesine ve müziğe sahip. hasan karacadağ'dan artık alışık olduğumuz o gazete haberlerini ve arkadan gelen, hiç de inandırıcı olmayan diyalogları saymazsak, alışılmışın dışında bir giriş sahnesi bizi karşıladı. gerçekten harika çekilmişti ve ne olduğunu anlamadan yaratılan o başarılı atmosfer hemen içine aldı bizleri.

    cinlerin makyajları harikaydı. ilk defa bir filminde (dabbe 1 hariç) cinleri bu kadar çok gösterdi. makyaj ve efekt olarak da diğer bütün filmlerinin üstüne çıkarmış çıtayı.

    konu olarak kendini gerçekten aşmış hasan karacadağ. şimdi bu konuya kötü diyenler de çıkmış ve çıkacaktır elbette. ama ben kendi açımdan konuyu harikulade buldum. çünkü ilk defa böyle dramatik bir öyküyü bir türk korku filminde görüyoruz. aynı zamanda filmde oldukça komik diyaloglar da mevcut.

    oyunculara gelirsek başroldeki adamımız biraz sırıtsa da rolünde yine de kendine verilen görevi tamamlayabiliyor. özellikle final sahnesindeki cinnet anında çok başarılı oynadı. kadın karakterimiz de cinlerin etkisine maruz kalmadan önce biraz kötü oynuyordu fakat dehşet anları başladıkça o da düzeldi.
    ama filmin en iyi oyuncusu bana kalırsa deli rolünü oynayan adamdı. ciddi anlamda kendini o role sokmuştu. bitlisli belkıs ablamız ise şive yapmadığı zamanlar daha güzel oynadığını göstermiş oldu finalde.

    final sahnesi aşırı çarpıcı olmuştu. hiç böyle bir olay beklemiyordum. ama sonundaki efektlere o kadar abanmasaymış daha iyi olurmuş. çünkü ya milyonları basıp iyi efekt yapacaksın ya da daha az tutarlı bir sahne çekeceksin...

    kısacası ben filmi çok ama çok beğendim. bana kalırsa cin çarpması filminden bile daha etkileyiciydi. hiç olmazsa kanlı canlı bir sürü cin gördük. ayrıca ses konusunda da bayağı ilerlemiş. az ve yerinde kullanmış sesleri. bu da çok önemli bir gelişme.
    yani arkadaşlar film çok güzeldi. böyle tutarlı bir senaryo, böyle iyi diyaloglar ve senaryonun ana temasına uygun yan hikayeler hangi türk korku filminde var? hasan karacadağ kalitesi hemen belli oluyor. adam resmen gözlerimizin önünde bir korku filmi üstadı oldu çıktı. daha iyisi olana kadar en kalitelisi ve en iyisi bu.

    1) en sevdiğim sahne: başroldeki kızın cinler alemine geçiş yaptığı sahne.

    2) en sevdiğim oyuncu: zincirli deli adam.

    3) en korktuğum sahne: kızın ilk gördüğü kabus ve cinlerin yaptığı ayin.

    4) en sevdiğim müzik: kız mağarada gerçeği anlayıp kaçarken giren müzik.

    5) en sevdiğim figür: salonun ortasında bulunan korkuluk misali garip şey.


    (ozlu elestirik - 16 Eylül 2014 17:46)

  • comment image

    sadece 2 adet hasan karacadağ filmi izlemiş biri olarak, günün birinde hasan karacadağ’ı ve onun bir filmini savunacağım hiç aklıma gelmezdi.

    --- spoiler ---
    işbu entry, filmin ikinci yarısında konuya dahil olan, ayaklarından zincirli adam hatırına girilmiştir ki, kendisi nazarımda türk sinema tarihinin en ürkütücü karakterlerinden biridir…
    ---
    spoiler ---

    öncelikle hiçbir boku beğenmeyen sözlük yazarı kardeşlerimize seslenmek istiyorum; sizin amınıza koyayım ben, çok ayıp ediyorsunuz.

    filmin hikayesine, kurgusuna, bokuna püsürüne en son değineceğim. öncelikle adı geçen film hangi özellikleri ile eleştiriliyor bir bakalım;

    1) yine cin filmi abi yaa, ne cinmiş, bitiremediniz filmini çeke çeke kaç senedir.
    evet abi bitiremedik, elimizde cinlerden başka neyimiz var zaten amk, bir cinler var, bir de gulyabani.
    ne yapacak adamlar, vampirlerle mi korkutmayı deneyecekler, uzaylıları, zombilerle mi seviştirecekler.
    kültürümüzde bu var işte, daha önce 1-2 şeytan filmi denendi ama siyah takım elbise giymiş imam pek eğreti durdu filmde. o yüzden tekrar cinlere dönüldü.

    2) nedense hep de lüks villalara dadanıyor bu cinler, fakirleri neden dışlıyorlarsa artık. (gevrek gülüş)
    bu eleştiriyi yapan adam ciddi anlamda art niyetlidir, sadece yorum yapmak için yorum yapıyordur.
    arkadaşım adamlar kocaman villalarda film çekmeyecek de senin 3+1 evinde mi film çekecek.
    benim oturduğum ev 3+1
    gece yarısı bir ses geldiğinde şöyle yataktan doğruluyorum, tüm evin odalarını, koridoru falan görebiliyorum. e durum böyle olunca filmi çekenler izleyenleri nasıl gerecek, nasıl korkutacak.
    kocaman villalarda çekecekler tabi, her odadan bir ses gelecek, merdivenlerde gölgeler belirecek, bir anda mutfağa açılan arka kapı gıcırdayacak.

    3) ne hikayesi iyiydi, ne de kurgusu.
    bak çok açık konuşuyorum, bu filme hikâyesi iyi değildi diyen adam taş olur.
    uzun zamandır ben böyle bir film izlememiştim. bir kere filmde hiçbir konu, hiçbir ayrıntı havada kalmamış, tüm olayların bir mantığa oturtmuşlar.

    tabi öyle olmuyor değil mi sanat filmlerinde.

    - aga bak şu kısım havada kalmış, neden sonuca bağlamamışlar bu konuyu.
    - yönetmen orada kararı izleyiciye bırakmış azizim, böylelikle izleyici farklı çıkarımlar yaparak, kendi zihninde filme paralel bir son yazabiliyor.

    siktir lan… siklememiş/becerememiş/önemsememiş/kolaya kaçmış demiyor da, “yönetmen, izleyiciye bırakmış” diyor.

    yoktu aga, bu filmde havada kalan hiçbir detay yoktu.

    --- spoiler ---
    - büyücü kadının büyük oğlunun, dilek’in evine girmek için arkadaşını kullanması.
    - dilek’in kocasının film boyuncu umursamaz tavırları.
    - dilek’in neden ilk anda öldürülmeyerek, bunca zahmete girildiği.

    bu ve buna benzer tüm sorular cevaplarını buldu nazarımda.

    tüm bunların yanında, izleyici olarak içimize sinmeyen şeyler de yok değildi tabi.

    - o son sahnedeki ağaç adamlar olmamıştı mesela, aslında gerekli bir sahneydi ama madem beceremediniz hiç çekmeseydiniz, kadının üzerine kapıyı kapattığınız anda film bitse pek de harika bir son olabilirmiş.

    - (gerçi daha önce değinilmiş ama) dilek’i götürmedi mi abi cinler, neden filmin sonunda yaralı bulundu, koruma altına alındı diyerek kendin ile çelişiyorsun.

    - üzülerek söylüyorum ki; ömer karakteri olmamış aga, yani karakter olmuş da o adam o karaktere yakışmamış, halı saha maçına gelmeyen oyuncunun yerine giren yabancı adam gibi eğreti durmuş filmde, şahsen ömer’in konuya dahil olduğu bölümleri ağzımı yüzümü eğerek izledim, özellikle “kimsiniz siz lan” diyerek cinleri kovalamaya çıkması yardı. siz de takdir edersiniz ki bir korku filminde gülmek insanın dikkatini biraz dağıtıyor.

    başta değindim ama tekrar söz etmeden geçemeyeceğim, ayağı zincirli adam, beni çok gerdin aga, sırf senin hatırına şu sözlükte hiç adetim olmayan şeyler yapıp film eleştirisi yapıyorum.
    ---
    spoiler ---


    (garezz - 19 Eylül 2014 14:51)

  • comment image

    bu başlığı açıp filme şimdi giden biri olarak hakkında birkaç kelam etmek isterim.
    bir önceki film ile ilgili görüşlerim;
    #35778060

    --- spoiler ---

    film bir önceki filmden de aşina olduğumuz üzere gazete küpürleri ve ses kaydıyla başlıyor, akabinde doğum sahnesi. sahnede kullanılan renkleri çok beğendim, film atmosferine kolay soktu.

    devamında villadaki çiftimizin başına gelenlerde tempo biraz düştü. sebebi klişe sahneler üzerinden gidilmiş olmasıydı. müziğin birden kesildiği sahnelerde artık 7 'den 70'e hepimiz biliyoruz ki ses bir anda yükselecek ve birşey çıkacak. bu korku sinemasının matematiğinde olan bir iş olduğu için anlayabiliyorum ama hasan karacadağ'a bu yakışmıyor. kendi önceki filmlerde bilgi vererek korkutmayı başarmış biri. fakat bu işin matematiği gereği o sahnelerinde olması gerekiyor...

    bu sahnelerde başrol oyuncularımızın performansları da pek tatmin edici değildi. bunu söyleme sebebim hemen hemen full olan salonda hala fısıltı şeklinde muhabbetin dönüyor oluşu. özellikle ömer'in -başrolün eşi adını yanlış hatırlıyor olabilirim- diyaloglarında salonda bir komedi filmi havası esti. adamda filmin kimyasına ters bişey var. korku filminde oynuyorsan bazı jestleri mimikleri o kadar abartamazsın komik durur. sade olacaksın. salondakilere içten içe kızdım güldükleri için ama, o salondaki garip şeyi gördükten sonra eline kaptığı şeyle sokağa fırlayıp bağırışı yardı resmen. salonda ve haliyle bende bayağı bir dikkat dağıldı.

    vasatın altında geçen ilk yarı sonrası beklentim ciddi ölçüde azaldı. çünkü nazarımda kıyası şimdiye kadar ki en iyi korku filmi dediğim; dabbe 4'ün yanına bile yaklaşamamış olmasıydı.

    ikinci yarı görüşlerim biraz sarsıldı. mekan değişince hasan ağabeyin kalitesi ortaya çıkmaya başladı. film resmen ikinci yarı başladı ve olayların çoğunu bu kısımda öğrendik. sahneler sertleşti, oyunculuklar ortaya çıkmaya başladı. yaptığı ilk filmden bu yana sürekli üstüne koyan birinden senaryo anlamında ters köşe olmayı istemek hakkımızdı ki, o da bunu yaptı. bu kısımda tek olumsuz eleştirim; diyaloglar. daha özenli yazılabilirdi.

    2 filmdir ömer gibi vasat oyunculuklar yanında aşan adamlar da görüyoruz. bir önceki filmde çoban, bu filmde de zincire vurulmuş adam. harikaydı...

    filmi izlerken korkunç gelen fakat sonra düşündüğümde ne alaka dediğim şeylerde oldu, örneğin şu eski fotoğraflar.
    tamam aile tarzı bir kadın bir erkek bir çocuk olan fotoğrafları anlarım da, habitat kabilesi gibi cinle içli dışlı o kadar kişinin toplu fotoğraf vermesi çok saçma değil mi ?
    " ''cinni'' deyin çekiyorrrummm 3 2 1 .."

    bu detaylar tabii ki de filmi izlerken akla gelmiyor, dediğim gibi 2. yarı çok sertti. yalnız benim yine ses efektlerinden başım ağırdı. yemin ederim korkutmuyor bir yerden sonra sahne geçse de şu gürültü bitse havasına giriyorum. ama geçen filme göre dozu daha orantılı.

    bir önceki filmde de başta iyi görünen sonda gerçek yüzünü gördüğümüz kadın bu filmde de pisliğin teki çıkıyor. bir daha hasan karacadağ filminde o kadını görürsem direk diyecem, katil bu rıza baba :)

    ---
    spoiler ---

    sanırım bu dabbe serisinin final filmiydi.
    aslında ben bu film yerine bir önceki filmde harikalar yaratan hoca'nın gençliğini nasıl bu günlere geldiğini gösteren bir film yapılmasını daha çok isterdim. ama serinin özelliği her film başka bir hikaye.

    filmin sonunda gösterilen gerçek belkıs, oğlu ve bilgiler insanı filmin ilk yarısından daha dehşete düşürüyor.

    sonuç olarak bütünsellik ve oyuncu performansları anlamında bir önceki filme göre geride kalmış, ilk 3 filme göre ise iyi olan filmdir nazarımda...


    (spell of flame - 20 Eylül 2014 14:04)

  • comment image

    ilk perdesi tamamen paranormal activity çakması olan, fakat ikinci perdede coşan, genel anlamda senaryosu başarılı olan, yarısında korktuğum film.


    (fener i bahce - 26 Eylül 2014 00:46)

  • comment image

    hasan abi buraları okuyor mudur bilmiyorum ama önceki filmlerdeki eleştirileri dikkate aldığı kesin. zira en çok oyunculukların yapmacıklığı ve diyalogların baştan savma olması eleştiriliyordu genelde. bu filmde oyunculuklar da gayet başarılıydı, diyaloglar da sorunsuzdu bence.

    çekimler ve kurguyu eleştirmek haddime değil zaten, adam bu işi biliyor artık. found footage filmi olmamasına rağmen çekimler oldukça başarılıydı. sonlara doğru film-grain efektleri zaten hiç aratmadı o havayı.

    eleştireceğim tek nokta;

    --- spoiler ---

    ana karakterin kocası evin ortasında dikilmiş bir yaratık görmesine rağmen sonraki günlerde hala karısı için seni psikoloğa götürelim falan demesi gerçekçiliği baltalamış biraz.

    ---
    spoiler ---

    bunun dışında fazla eleştirebileceğim bir yer yoktu. makyaj ve maketler çok iyi hazırlanmıştı. gerçekten bu işte o kadar geliştirmiş ki semum filmini yapan adamla bu filmi yapan adamın aynı kişi olduğuna inanmak oldukça güç.

    yurtdışında yapılan çok izlenen korku filmlerinden eksiği yok fazlası var bence. ayrıca dabbe serisi içindeki tartışmasız en başarılısı olduğunu düşünüyorum.


    (r e d n e c k - 6 Ekim 2014 14:24)

  • comment image

    ciddi anlamda psikolojimi bozmuş filmdir. bugüne kadar onlarca korku filmi izlemiş biri olarak beni bu kadar etkileyen başka bir korku filmi olmamıştı. geceleri tuvalete gitmeye korkar oldum. o odanın ortasına konan yaratığımsı şeyi karşımda görecekmiş gibi oluyorum. sanırım beni bu denli etkilemesi olayın kurgusu ve gerçeklik olgusundan kaynaklanıyor.


    (beachouse - 17 Ekim 2014 21:40)

Yorum Kaynak Link : dabbe 5 zehr-i cin