Süre                : 2 Saat 17 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Haziran 2014 Çarşamba, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Drama,Romantik
Ülke                : İngiltere,ABD,Almanya,Belçika
Yapımcı          :  Corsan , Hwy61 , Volten
Yönetmen       : Paul Haggis (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Paul Haggis (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Liam Neeson (IMDB)(ekşi), Maria Bello (IMDB)(ekşi), Mila Kunis (IMDB)(ekşi), Kim Basinger (IMDB), Michele Melega (IMDB)(ekşi), Adrien Brody (IMDB), Gianni Franco (IMDB)(ekşi), Marius Bizau (IMDB), Olivia Wilde (IMDB), Katy Louise Saunders (IMDB), James Franco (IMDB), Loan Chabanol (IMDB), Oliver Crouch (IMDB), Valentina Gaia (IMDB), Riccardo Scamarcio (IMDB), Aldo Bufi Landi (IMDB), Moran Atias (IMDB), Daniela Virgilio (IMDB), Fabrizio Biggio (IMDB), Vinicio Marchioni (IMDB), Vincent Riotta (IMDB), Bob Messini (IMDB), Ilaria Genatiempo (IMDB), Francesco Cataldo (IMDB), Veejay Kaur (IMDB), Caroline Goodall (IMDB), David Harewood (IMDB), Francesco Apolloni (IMDB), Emanuela Postacchini (IMDB), Fausto Mezzana (IMDB), Michael Margotta (IMDB), Veronica Gentili (IMDB), Evangelo Bousis (IMDB), Patrick Duggan (IMDB), Gisella Marengo (IMDB), Rishad Noorani (IMDB)

Third Person (~ Üçüncü Sahis) ' Filminin Konusu :
Üç farklı şehirde (Roma, Paris ve New York) gelişen üç ayrı hikayeyi konuk oluyoruz. Yakın zamanda evliliği sonlanan Michael, Paris'te yaşar. Yeni sevgilisi Anna tarafından ziyaret edildiği esnada Anna, Michael hakkında büyük bir sırrı öğrenir ve artık ona güvenmesi oldukça zordur. Bu durum ilişkilerini zora sokacaktır. New York'ta yaşayan Julia, oğlunu öldürmeye teşebbüsle suçlanmaktadır, her ne kadar karşı çıksa da oğlunun vesayeti babası Rick'e verilir. Rick, anne ve oğlu arasındaki ilişkiyi tamamen bitirmenin peşindedir. Roma'ya bir iş gezisine çıkan Sean ise İtalyan Monica'ya aşık olur ve bu esnada büyük bir talihsizlik patlak verir. Monica'nın kızı kaçırılır; Sean ise küçük kızı kurtarmanın bir yolunu bulmak zorunda kalır.


  • "yazarlığı aldıktan sonra ilk gammaz staff sıfatını alıp sonraki ilk çaylaklığında kaydını silip hızlı bitirmiştir sözlük günlerini. yukardan izler buraları bilirim.` :swh`"
  • "mila kunis, james franco, olivia wilde üçlüsünün yer aldığı, 3 çiftin 3 ayrı şehirdeki ilişkileri üzerine bir film."
  • "hiçbir sik anlamadığım film. ben mi öküzüm, film mi çok sanatlı.(bkz: fular yetmezliği)"
  • "her ilişkinin bir üçüncüsü var demiş sanki, baba olur çocuk olur eski eş olur kim olduğu pek mühim degil."
  • "çingene çocuk konusunda yalan söylemiyor. işte çocuk. ensest konusunda da herhangi bir soru işareti yok, hiçbir baba elini kızının sütyenine atmaz."
  • "sırf liam neeson'ı eski polis,ajan,koruma gibi rollerin dışında fularlı,hatunların tercih ettiği piç adam rolünde görmek için bile izlenecebilecek film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yazarlığı aldıktan sonra ilk gammaz staff sıfatını alıp sonraki ilk çaylaklığında kaydını silip hızlı bitirmiştir sözlük günlerini. yukardan izler buraları bilirim.` :swh`


    (404 not found - 2 Şubat 2009 03:27)

  • comment image

    her ilişkinin bir üçüncüsü var demiş sanki, baba olur çocuk olur eski eş olur kim olduğu pek mühim degil.


    (coqueta - 16 Eylül 2014 23:59)

  • comment image

    ** spoiler***

    filme adını veren 3. kişi bütün yetişkinlerin yaşadığı boğulan kayıp çocuğu temsil etmekte. filmin başında daha çocuk sesiyle watch me! replikleri havuz başında ki sahne ve liam neeson'ın karakterinin bozuk parayı bardağa atması ve suyun içinde dibe batışını izleyişine odaklanışı vs.

    **spoiler bitti***

    olmadı olivia wilde'in göğüsleri için izlenir şimdi...


    (hareketiseverim - 17 Eylül 2014 00:08)

  • comment image

    yazmak üzerine, kurgulamak üzerine bir film... kesişen hayatlar teması da kullanılıyor "roman kaleme alınırken". her yazar yaşadıklarından yola çıkıp romanını kurgular. gerçi kimileri kâtiyen özel hayatın romanlara taşınmaması gerektiğini belirtirler, ama mümkün değil. şüphesiz karakterler davranmaları gerektiği gibi davranacaklar, ama bunda o adamın yaşantısı etkili olacaktır. enfes cast'lı third person için sonradan yazacaklarım spoiler içerir.

    spoiler

    adamımız michael (neeson)... sevgilisi kendisini arıyor bir gün. havuzun başında. oğlu da yanında, eşi (bessinger) içeride. arkasını dönüyor, telefonu açıyor, sevgilisiyle konuşuyor, oğlu "beni izle!" diyor, 30 saniye sonra sırtını döndüğünde oğlunu boğulmuş buluyor. sonrasında tahmin edileceği üzere eşinden ayrılıyor, paris'e taşınıyor ve roman kaleme almaya çalışıyor.

    üç öykü yaratıyor. birisi babasıyla kötü bir ilişkisi olan (ensest miydi o ilişki, anlayamadım, zira babasının kızına sarılışı ve aynı yatakta uyumaları hayra alamet değildi) anna (wilde) ile ilgili. anna, michael'a aşık. daha doğrusu michael romanında böyle kurguluyor bunu. tabii bu ilişkinin üçüncü tarafı da var. o da michael'ın ölen oğlu.

    ikinci öykü: oğlunu öldürmeye niyetlenen julia (kunis) ve rick (franco) ile ilgili. ilişkinin üçüncü tarafı tabii ki çocuk. bu öykü, diğer öyküler gibi michael'ın hayatından bir kesit. michael'ın oğlunun ölümünde parmağı var. neticede oğlunu gözetseydi o çocuk yaşayacaktı. işte bu öyküde de zarar gören çocuk oluyor, ama zarar veren anne oluyor.

    üçüncü öykü: scott (brody) ve kızını kurtarmaya çalışan, kim olduğu meçhul monika (atias)... scott, julia'nın avukatı theresa (bello) ile evli. scott da michael gibi çocuğunun (bu kez kız) ölümüne neden olmuş. gene michael gibi telefonla konuşmak için havuzdan ayrılmış vs. theresa, scott'a kızgın. monika ise kızını kurtarmaya çalışıyor bir şerefsizden. ama kızı var mı gerçekten, yoksa scott'ı mı kandırıyor, bilemiyoruz. son sahnede "bana inanmamalıydın," deyince kızının olmadığını düşünmek mümkün.

    görüleceği üzere her öyküde zarar gören (yaralanan ve ölen) çocuklar (kız ve erkek) var. her öyküde aşka odaklanılıyor. her öyküdeki erkekler suçluluk duyuyorlar ama gene de kendilerini affedip geleceklerini kurtarmaya çalışıyorlar. temamız kesişen hayatlar olduğundan bu öyküler birtakım olaylarla kesiştiriliyorlar. mesela julia'nın çocuğunu görememesinin nedeni anna (odasındaki vazoları kırıyor julia sinirden). scott'ın eşi theresa, julia'nın avukatı vs. fakat hayatlar kesişiyor ama birbirlerini "pek" etkilemiyorlar. anna'nın kağıdı alıp çöpe atması şüphesiz julia'yı etkiliyor ama geri kalan karakterlerde böyle bir etkileme/etkilenme sözkonusu değil.

    michael bu üç öyküde de kendisini anlatıyor dediğim gibi. nitekim odasında yazısını kaleme alırken kendisini sokakta hayal ediyor. michael kendisini de öyküye dahil etmiş durumda bu arada. sonra sokaktayken anna'nın peşinden gidiyor. anna yerini monika'ya, monika julia'ya, julia anna'ya bırakıyor ve en sonunda bütün karakterler kayboluyorlar; michael, anna'nın peşinden giderken ölen çocuğunu görüyor ve kitap bitiyor. tabii film de. ama mutlu bir şekilde bitiyor kitap. scott-monika bilinmeyen yerlere mutlu bir şekilde gidiyorlar. julia, oğlunu babasına bırakıp şehri terk ediyor (gerçi, babanın insafa gelip telefon açması, julia'nın telefonu açmadan evden çıkması oğlunu görme fırsatını kaçırmasına neden oluyor). belki daha iyi bir hayata... theresa kızının öldüğü havuzda sonunda korkusunu yenip yüzebiliyor. michael sonunda "vurucu" bir eser kaleme alabiliyor.

    gösterildiğinde yerden yere vuruldu film. eksik gedikleri çok tabii. ben sıkılmadan izledim nedense. bu sene izlediğim blind'ı hatırlattı bana. orada da kör kadın evden çıkmaya cesaret edemediğinden kendisiyle ilgili bir roman yazıyordu ve roman da film boyunca görselleştiriliyordu. ama third person, blind kadar etkileyici ve başarılı bir film değil ne yazık ki.

    gelelim oyunculuklara... neeson başarılıydı. onca aksiyon filminden sonra böyle bir filmde izlemek güzeldi doğrusu. çok şükür, gene birileriyle kavga edip onları öldürmüyor. maria bello, james franco, kim bessinger kötüydüler. bu arada bello'nun kariyeri de evladını yitirmiş analı filmlerden ibaret olmaya başladı, dikkat etmeli (örnek: prisoners, touch, beautiful boy).

    karakterlerde sorun çok. karakterlerdeki vasat performans, filme de zarar veriyor haliyle. artık bunun suçunu michael'a mı yükleyeceğiz, paul haggis'e mi bilemedim. mesela rick. o kadar kötü yazılmış ki inandırıcılık sıfır. sevgilisiyle ilişkisinden, oğluyla sorunlu ilişkisine ve kendisine kadar her şey sorunlu bu bölümde. mesela monika. gizemli takılıyor haggis bu bölümde. ama filmin sonuna dek götürülen bu gizem filmin lehine işlemiyor kanımca. karakteri de vasatlaştırıyor, derinleştirmiyor. mesela anna. oyunbaz, espritüel, seksi, eğlenceli, ama bir yandan da duygusal, kıskanç ve öfkeli. ama neden? anna neler yaşadı da böyle oldu? cevap yok. bir de anna'nın michael'a vereceği saati koluna takıp vücuduna dokunduğu o sekans... oynayan ve yazan adına utanç verici, anlamsız, gereksiz, ne idüğü belirsiz bir sekans. scott nasıl bu kadar aptal olabiliyor, tekin gözükmeyen kadına nasıl güvenir de bir suçluya önce 5, ardından 10, sonra 25, sonra 100 bin dolar vermeye kalkar? cevap yok. filmdeki tek "karakter", michael. haggis diğerlerini michael kadar iyi işleyememiş ne yazık ki. gerçi michael'da da sorunlar var. michael hissiz birisi mi gerçekten, yaşadığı onca şeyi romanına malzeme yapacak kadar hissiz mi? cevap yok. filmi de yalanlar üzerinden ilerletmeye çalışıyor haggis de pek işe yaramıyor bu durum. scott monika'ya, monika scott'a; julia avukatına; anna michael'a, michael eşine; herkes herkese yalan söylüyor. film kanımca ne aşka, ne karakterlere, ne çocuk acısına, ne yazarlığa doğru dürüst değinebiliyor. 3 öyküyü/3 aşkı en sonunda getirip yazarın hayaline dönüştürmesi de kanımca fazla basit bir seçim/sonuç. 2 saatlik süresinde hiçbir konuda hiçbir şey söyleyememesi ise takdire şayan. sıkmadan izleniyor da bu durum filmin kalitesizliğini değiştirmiyor.

    günler sonra gelen edüt: gelen mesaja göre; kadın, çocuğu konusunda yalan söylememiş. gerçekten de bir kızı varmış. son sahnede brody arabayı kullanırken geniş bir planla kızı görüyoruz arkada. ilk izleyişte görememişim kızı. bir soru daha cevabına kavuştu. teşekkürler türkiye...

    spoiler

    yavaş tempolu bir film. çok şey beklemeden izlenirse belki sevilebilir. olaylar da karışık değil. lynch izledik yavs. bu ne ki lynch filmlerinin yanında!


    (sherlock holmes 90 - 22 Eylül 2014 01:57)

  • comment image

    beni sonunda çok etkilemiş olan film. kesinlikle tavsiye ederim. klasik bir konu işlendiğini düşünebilirsiniz, yine haggis işte diyebilirsiniz. ama senaryo açısından çok güçlü, gerçekten romanlara layık karakterler izleyebileceğiniz bir film.

    ---spoiler---

    ayrıca her biri bir kısa öyküden ibaret gibi gözüküp sonunda bütün hikayelerin birleşmesi çok güzel işleniyor. aynı crash'te olduğu gibi.


    (madream - 4 Ekim 2014 13:26)

  • comment image

    sırf liam neeson'ı eski polis,ajan,koruma gibi rollerin dışında fularlı,hatunların tercih ettiği piç adam rolünde görmek için bile izlenecebilecek film.


    (ray quick - 24 Kasım 2014 02:11)

  • comment image

    sonuna geldiğinde bir şey anlamamış hissiyatı yaratan filmlerden ama bir lynch filmi değil elbet.

    öncelikle oyunculuklar berbat. olivia wilde dışında liam neeson da dahil, rezil oyunlar çıkarmışlar. ben zaten james franco denilen adamın 127 saat gibi bir filmi oynamış olmasına da inanamıyorum son yıllardaki filmleri ve duruşu yüzünden.
    iş bu sebeple bile film eleştirilmeyi fazlasıyla hak ediyor. oyuncuların çok kötü performansı var filmde..

    --- spoiler ---

    filmi bittiğinde ne oldu lan demek normal, zira filmin başlangıcı pek de sonu ile ilgili ipucu vermiyor. paul haggis genelde mağdur insan profillerini çekmeyi tarz edinmiş bir yönetmen ama lynch tarzı başı sonu belli olmayan, sonuçsuz hikayeler konusuna girmesine gerek yokmuş. bence güzel bir hikaye fikri varmış ancak tasarım ve işleniş kötü olmuş.

    sonucu söyleyeyim; aslında 3 ayrı hikayede yoklarmış. yani onun orda ne işi vardı, bunun burasında ne vardı demeye gerek yok. hikayeler yazar karakter michael'ın kafasında tamamen kurgusal. zira michael'ın anna diye bir karakterlerle de sevişgenliği yok. bu da kurgu. plitzer ödüllü bir yazarın yeniden roman yazma denemeleri.

    hikayede müthiş boşluklar var, fikir güzel olsa da işlenememiş. dünya kadar mantık hatası, dünya kadar yanlış kurgu mevcut. bunlar sonucunda da seyircinin kafası pek karışıyor. higgis böyle sanatsal bir film çekme çabasında olsa bile, doğru oyuncu profilleri seçmek zorunda. yoksa bu sürreliast yaklaşımlı sinema onun işi değil.
    ---
    spoiler ---

    izlemeye gerek var mı filmi? çok boş zamanınız var ise, sinema çılgın bir hobi ise sizde izleyin ki öyleyse zaten izlemişsinizdir. yoksa vakit harcamanın gereği yok bu film için. nasıl olsa anlamayacaksanız, lynch izleyin de en azından kült sinemadan haberiniz olsun.


    (yuzbinbaloncuklu - 22 Aralık 2014 14:46)

Yorum Kaynak Link : third person