Süre                : 2 Saat 40 dakika
Çıkış Tarihi     : 29 Eylül 1993 Çarşamba, Yapım Yılı : 1993
Türü                : Drama,Romantik
Taglar             : Maden sahibi,Mayın,kömür,vuruş,Işçi
Ülke                : Fransa,Belçika,İtalya
Yapımcı          :  Renn Productions , France 2 Cinéma , DD Productions
Yönetmen       : Claude Berri (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Claude Berri (IMDB)(ekşi),Arlette Langmann (IMDB),Émile Zola (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Miou-Miou (IMDB)(ekşi), Renaud (IMDB)(ekşi), Jean Carmet (IMDB)(ekşi), Judith Henry (IMDB)(ekşi), Jean-Roger Milo (IMDB)(ekşi), Gérard Depardieu (IMDB)(ekşi), Laurent Terzieff (IMDB)(ekşi), Bernard Fresson (IMDB)(ekşi), Jean-Pierre Bisson (IMDB), Jacques Dacqmine (IMDB), Anny Duperey (IMDB), Gérard Croce (IMDB), Frédéric van den Driessche (IMDB), Annick Alane (IMDB), Pierre Lafont (IMDB), Thierry Levaret (IMDB), Fred Personne (IMDB), Cécile Bois (IMDB), Yolande Moreau (IMDB), Maximilien Regiani (IMDB), Bruno Tuchszer (IMDB), Anne-Marie Pisani (IMDB), Fred Ulysse (IMDB), André Julien (IMDB), Albano Guaetta (IMDB), Georges Staquet (IMDB), Yvette Petit (IMDB), Delphine Quentin (IMDB), Alexandrine Loeb (IMDB), Solenn Jarniou (IMDB), Frédérique Ruchaud (IMDB), Jenny Clève (IMDB), Fernand Kindt (IMDB), André Chaumeau (IMDB), Philippe Desboeuf (IMDB), Séverine Huon (IMDB), Jessica Sueur (IMDB), Mathieu Mattez (IMDB), Alexandre Lekieffre (IMDB), Sabrina Deladerière (IMDB) >>devamı>>

Germinal ' Filminin Konusu :
Fransız kömür ocaklarında çalışan madencilerin yaşantıları ve aşk hikayesi.


İşçi / 14
  • "bir adet kırmızı kurdelaya "verir" kızımız bu romanın filmde."
  • "fransiz devrimi takviminde 21 mart-18 nisana karsilik gelen yedinci ay"
  • "catherine ve etienne'in göçük altında ilk cinsel ilişkilerine girişleri ve catherine'in bu sırada etienne'in kucağında can vermesi fazlasıyla sarsıcı ve acımasızdır."
  • "dün yaşanan maden faciasında hatırladığım kitap."
  • "madencilerin emeklerini asla anlayamayız. ama biraz anlamaya yaklaşabilmek için okunması elzem olan bir kitap."
  • "$i$li halaskargazi caddesin uzerindeki batmak uzere olan harabe kitabevi"




Facebook Yorumları
  • comment image

    emile zola'nin yazdigi gercekci roman... 19. yuzyilda maden iscilerin ozgurluklerini ve ucretlerini arttirmak icin sermaye ile catismasini, bu catismanin ortasindaki bir aileyi ve bu ailenin kiziyla evde kalan konuk arasinda filizlenen aski anlatir.


    (robin - 9 Nisan 2000 06:43)

  • comment image

    "şimdi gökyüzünde nisan güneşi bütün göz kamaştırıcılığıyla parlıyor, yaşam taşan toprağı ısıtıyordu. topraktan yaşam fışkırıyor, her yerde tomurcuklar ısı özlemi, ışık özlemi içinde çatlıyordu uçsuz bucaksız ovada. doğanın bağrında, taşkın bir özsu çağlıyordu derinden derine. çatlayan tohumların çıtırtısı sürekli bir öpücük sesi gibi yayılıyordu dünyaya. arkadaşlarının kazma sesleri gittikçe daha yakından geliyordu etienne'in kulağına. alev saçan güneşin altında, bu gençlikle dolup taşan bir kara insanlar ordusu bitiyordu yerin altında. oluşan bir tohum gibi. bir gün filizlenince toprağı çatlatacak bu tohum; bir gün... gelecek yüzyılda."


    (kefci2000 - 26 Haziran 2008 02:40)

  • comment image

    zola'nın en tanınmış eseri diyebiliriz. yıllar önce okuduğum klasikler hakkında özetler hazırlarken şu şekilde anlatmışım:

    olaylar maden işçilerinin yaşadığı bir kasabada geçmekte ve en öz ifadeyle tüm sefaletiyle, adilikleriyle, inanış ve heyecanlarıyla, ezilmişlikleriyle, isyanlarıyla maden işçileri ve ailelerinin yaşamı...

    romanın başlıca kişilikleri işinden atılmış bir makinist olan ve gelip bu kasabaya yerleşen etienne, maheu ailesinin bireylerinden her biri -ki aralarında öne çıkanlar özellikle etienne’nin aşık olduğu kızları catherine ve bayan maheu- , chaval isimli catherine’nin birlikte yaşadığı işçi, suvarin adında esrarengiz bir rus, rassenur isimli eski bir maden işçisi, halihazırda meyhane işleten şahıs... ön plana çıkan kişilikler bunlar olmakla beraber, romanın geneline toplumsal bir hava hakim ve yer yer işçilerin ve patronların yaşayışları kıyaslanmakta... özellikle işçilerin perişan ve ahlaki bakımdan düşük seviyedeki bir hayat tarzına karşın, patronların varlık içinde yalnızlıkları, kalplerindeki boşluk bariz bir şekilde gözler önüne seriliyor... kısaca balzac’ın dediği gibi ‘toplumun üst kademelerinde de alt tabakadaki kadar yoğun çamura rastlanır fakat aradaki fark üst tabakadaki çamurun kurumuş ve yaldızlanmış olmasıdır’ mesajı veriliyor okuyucuya...

    konu etienne’nin bu maden kasabasına gelip oradaki ocakta işe girmesiyle başlıyor. diğer işçilere göre daha bilinçli olan etienne kısa sürede işçiler arasında itibar gören bir konuma ulaşıyor... etienne sosyalist bir dünya görüşüne sahip. aradaki haksızlıkların kaldırıldığı, emeğe göre değer prensibine inanan birisi ve işçileri de bu yönde örgütlüyor ve sonuçta hikayede çok önemli bir yer tutan greve kadar götürüyor işi. fakat bilinçsiz ve aç kalabalığın uzun süren grev sonucu kontrolden çıkması, sonunda önüne çıkan her yeri yağmalamaya, yakıp-yıkmaya başlamasıyla fiyaskoyla noktalanıyor grev. etienne’nin uğradığı sükut-u hayal, perişan olan ve sonuçta boyun bükmek zorunda kalan bir işçi yığını, maheu ailesi başta olmak üzere sönüp giden bir çok aile ve pes ediş... tüm bunların yanında yine de sonuçta çok şey yitirseler de geleceğe yönelik bir umut ışığının ilk ateşleyicisi olduklarına inanan insanlar... kısacası romanda gelecekte bir şeylerin değişmesi için bugünü, çocuklarının insanca yaşayabilmesi için kendilerini feda eden tüm artısı ve eksisi ile bir işçiler ordusu anlatılıyor...

    romanda ilginç çelişkilerde iç içe verilmiş... grev işine bir toplumun yararına öncülük eden etienne’nin zaman zaman içine düştüğü yükselme, parlamentoya girme; kısaca bu insanları kendi çıkarı için kullanma düşüncesi... yine etienne’nin sonuçta aşkı uğruna tüm yaptıklarını bir kenara bırakıp madene inmesi... (belki de yüreğindeki aşktan doğan boşluğu kutsal gördüğü bir dava ile uğraşarak kapatabileceğini sanması) vaat edilene ulaşamayan bilinçsiz yığınların öfkesini liderleri olan etienne’den çıkarmak istemesi... burada da cemil meriçi hatırlıyoruz (büyük adam toplumu tekmeyle uykusundan uyandıran kılavuz... ki tekmeyle uykusundan uyandırılan köleler çoğu zaman efendilerini parçalarlar) ilk önceleri greve destek veren enternasyonal yöneticilerinin zamanla koltuk kavgasına düşmesi ve anlaşmazlıkları sonucu onları unutması... işçiler arasından bir grubun patronlar tarafından satın alınıp grevi baltalaması v.b...

    tüm bunların yanında yukarıda adını verdiğimiz iki ilginç kişilik de (suvarin ve rassenur) romana felsefi boyutta oldukça katkıda bulunmakta. rassenur işçilere ve başlarındaki etienne’ye şu şekilde hitap ediyor bir bölümde: ‘zorla-şiddetle hiçbir zaman başarı elde edilemez... siz bir anda her şeyi değiştirmeyi vaat edenler ya palavracıdır ya madrabaz’ bu şekilde birden devrim yapmaktan çok planlı ve düzenli bir şekilde evrimci bir görüşü benimsediğini ortaya koyan rassenur grevin hüsranla sonuçlanmasından sonra haklı çıkan bir kişilik olarak karşımızda duruyor... bir diğeri rusya’da katıldığı anarşist eylemler sonucu fransa’ya kaçıp bu maden ocağında makinist olarak görev yapan , rus burjuvazisinden bir babanın oğlu suvarin... hiçbir otoriteyi kabul etmeyen, yepyeni bir dünya kurmak için dünyayı temelden yıkıp inşa etmek gerektiğine inanan suvarin tam bir anarşist olarak karşımıza çıkıyor... bilinçsiz yığınlarla yapılan kuru gürültü laf ve eylemlerden hiçbir sonuç çıkmayacağını savunan suvarin greve iştirak etmiyor... fakat grev bitip de işçiler pes ederek maden ocağına inmeye karar verdiklerinin gecesi ustalıkla maden ocağındaki tüm tertibatı alt üst ediyor ve gündüz işçiler maden ocağına inerken bir kenarda oturup az sonra öleceklerini bildiği arkadaşlarını soğukkanlılıkla seyrediyor... o an içinden ‘korkakların sayısı demek bu kadar çokmuş’ diye geçiriyor... sonuçta etienne hariç tüm bir maden işletmesi grevi terk eden işçileriyle birlikte yok olup giderken suvarin de ‘can çekişen burjuvazinin ayakları altında patlayan her dinamiti ateşleyen el’ olmak üzere hiçbir pişmanlık belirtisi duymadan ve ardında hiçbir iz bırakmadan başka bir kasabaya doğru yola koyuluyor...

    hülasa germinal... öyle veya böyle bir mücadeleye gönül vermiş olanların mutlaka okuması tavsiye edilir efendim...


    (mascha - 18 Ocak 2009 00:40)

  • comment image

    "mutlu olmak için iyi bir tanrıya ve illede onun cennetine ihtiyacınız var mı? kendi başınıza, yeryüzünde mutluluğuinşa edemiyor musunuz?"
    gibi muhteşem bir cümleyi barındıran, emile zola' nın gerçekçi romanı.

    tıpkı kitap gibi filmi de bir o kadar gerçekçidir bu romanın. bahsi geçen 19. yüzyıl ortamını yansıtmak için bu filme dev bir bütçe ayrtılmıştır. ilk olarak kitabı okuyup sonra filmi izlemeniz durumunda film size biraz eksik ve yeryer kopuk gelebilir (zira bana öyle geldi); ama bu problem germinal filminin ve kitabının sizi şok etmesine bir engl değildir. zira yaşanılan açlık, sefalet ve çaresizlik o kadar gerçekçidir ki izlerken fikir dünyanızın sürekli şiddete tabi tutulduğunu hissedebilirsiniz rahatlıkla.

    mücadele etmekten vazgeçmeyen herkesin okuması gereken bir kitap ve izlemesi gereken bir filmdir.


    (martisalhareket - 5 Şubat 2009 12:49)

  • comment image

    germinal, zolanin pek de sosyalist olmadigi ortalarda bir yerlerde dusuncelere daldigi bi donemin urunudur, hatta sayi vermek gerekirse soldan saga ayaktaki 13. kitabidir. germinal kirmizi ve siyah renklerin hakim oldugu, amiyane tabir ve anlatimlara donemin ahlaki yaptirimlari sallanmadan yer verilen dogalci, gercekci sifatlariyla anilmis bir romandir. buna ragmen yine denebilir ki germinal sembolist bir romandir. kitabin isminin de hafiften suflesini yaptigi uzere bir hareketlenmenin, bir olusun izahi mavzu bahis olan olcekten daha buyuk bir capta irdelenmekte, kisiler ve yerler, tasvirler ve portreler reel kavram ve dusunurlerin gercekligine denk gelebilmektedir.

    romanimizin kahramani ettienne zolanin "evrimsel bilimsel" metodu cercevesinde yedi kusak seceresi cikarilmis, onu arkasi sobe saklanmayan ebe bir karakterdir. neyi neden yapacagi neden yapmayacagi bilimsel olarak izah edilmeye acik, deneylerle ispati zolaya gore mumkun deterministik bir yapida seyreder.

    romandaki kisilestirmeler ve dahi kisiler ampirik ruha kurban zolanin objektiflik kriterleri icinde kuru kuruya slogan iceriginden siyrilip, isci ve isverenin insaniyeti goz onunde bulundurularak incelendiginden olsa gerek roman klasik sifatini kazanmis, derslerde okutulur olmustur.

    misal:isciler canlarini hice sayarak, okuzcesine payanda, destek cakmadan galerilere dalmakta, baslarina gelecek her turlu belaya, buyuk capli perisanliga kapi aralayabilecek kadar aymazliklara girisebilmekteyken, isci lideri konumunda olan kisi kendisinin ne dedigini bilmemekte, duygulara hitap eden soylemlerden otesini akil edememkte, bunu kaba guc ile bastirmaya calismakta, en basit cekirdek dusuncesine bile kari kiz husumetlerini karistirabilecek kadar iki basli bir cikista bulunmaktadir.

    romanda acikca gorulebilir ki isciler gul kokulu, alin terleri demirleri eriten cay icen gardas, yoldas diyalektinden uzak insan gibi insan olmak sifatini haiz kisilerdir. aslinda denebilir ki germinal lumpen proleter in, ilkesiz baskaldirinin, proaktif yikimin, herkesi esir almis kucuk hesaplarin romanidir.


    (otisabi - 9 Ekim 2002 03:16)

  • comment image

    zola nin gercekci anlatimini duyup kitabi okuduktan sonra -bu kadar gercekci anlatimda olmaz yahu denmesi muhtemel kitap. yerin altinda yasayanlarin hallerini anlayabiliyoruz fakat hissetmek bu kitabi okumakla oluyor galiba.
    ne zaman bitecek bu dertler hadi bitsin artik diyerek de kitap okunabilir eh sikti artik okumuyorum bunaldim bittim diyerek de kitap birakilabilir. gercek olan kitabin cok acimasiz oldugu ve yasanmis olaylardan esinlendigi.emek ve sermayenin kavgasindan sosyalizm in terimlerine kadar cok sey anlatiyor.


    (trobolom - 15 Kasım 2002 23:42)

  • comment image

    --- spoiler ---

    catherine ve etienne'in göçük altında ilk cinsel ilişkilerine girişleri ve catherine'in bu sırada etienne'in kucağında can vermesi fazlasıyla sarsıcı ve acımasızdır.

    ---
    spoiler ---


    (igokoz - 19 Temmuz 2011 03:14)

  • comment image

    sabah yağ,kahve ve kuru ekmek ile yaptıkları kahvaltılarını hiçbir zaman unutamamışımdır. bugün o fanteziyi de gerçekleştirdim, mutluyum. evde hiçbir şey yok, paramız da yok. nescafe tabii nescafe gold, yağ da margarin ama olsun artık. ekmek kuru. internetin sınırsız olduğunu saymazsak çok kötü durumdayım.


    (dazzle - 30 Ekim 2011 08:39)

  • comment image

    emile zola'nın işçilerin safında yer aldığını sezdirmesine rağmen romantizme kaçmadığı, her iki tarafı hatalarıyla sevaplarıyla, olağanüstü bir ayrıntı zenginliğiyle ele aldığı muhteşem romanı. daha sonra bu alanda yazılacak pek az roman ne yazık ki zola'nın gerçekçiliğini ve insancıllığını yakalabilmiştir.


    (aclik sampiyonu - 6 Haziran 2012 12:33)

  • comment image

    isim manyagi yapan roman. fransiz isimlerine ali$ik olmamak bir yana, bir ailedeki fertlerin birbirine cok benzeyen isimleri kari$ikliga yol acabilir. mouque, mouquet, mouquette orneklerinde oldugu gibi; zira bu uc ki$i de kitapta ayni ailenin ferdidir


    (marsec - 17 Şubat 2004 22:58)

  • comment image

    gerçekçi roman sıfatını her kelimesine kadar hak eden bir başyapıt. zola bu romanında maden işçilerinin yaşamını tüm saydamlığı ile aktarır bize. aç, sefil, çalışmadığı zamanlarda sarhoş ve cinselliği hayvanca bir serbestlik ile yaşayan bu işçiler ütopik sosyalizmin devrim umduğu proleterya sınıfı imgesinden oldukça uzaktır. bir rivayete göre zola, bu romanı yazmadan evvel uzunca bir vaktini madenlerde, işçilerle beraber geçirmişti. okuyan bilir, böyle bir romanı, böyle bir yalınlıkla masa başında yazmak mümkün değildir.

    germinal, akim bırakılmış bir grevin öyküsüdür. hayvani bir yaşama yetecek kadar para kazanan işçiler, işletmenin sanayi bunalımının etkisinden zarar görmemek için işçinin ücretinden kısması üzerine étienne'nin etkisiyle greve gitmişlerdir. işletmenin büyük bir kayıtsızlık ile karşıladığı grev işçilerin inadı üzerine gittikçe uzamaktadır. açlık, soğuk ve sefalet işçileri yıldıracağına daha da bilemektedir. işçilerin tek sloganı "çalışarak ölmektense açlıktan ölmek"tir. okur, germinal'in sayfalarında ilerledikçe sürekli bir umut kırıntısı aramaktadır. karanlığın en koyu anında bir ışık huzmesi beklemekte, belki de iyi sonla biten öykülerin alışkanlığında, mutlu bir son beklemektedir. fakat zola, böylesi bir iyiliği okurdan esirgeyecek kadar acımasızdır. zira, madenciliğin kömür karası atmosferinde pembemsi öykülerin yeri yoktur. gittikçe uzar grev, ve hep kaybeden işçiler olur.

    roman sadece maden işçilerinin yaşam ve direniş mücadelesini değil dönemin ideolojik tartışmalarını da aktarmıştır okura. bu ideolojik tartışmaları üç isim üzerinden aktarmıştır:

    étienne: kitabın baş kişisi olan étienne içinde başkaldırma kurdu taşıyan sıradan bir işçidir. maden ocağında yeni olmasına rağmen kısa zamanda çevresindeki işçilerin taktirini kazanmıştır. okur yazar olan étienne'nin teorik bilgisi oldukça zayıftır. sürekli kendini geliştirme çabası içerisindedir. işçi örgütüyle ilişki içerisindedir. çevresindeki madencileri etkileyecek kadar birşeyler bilmektedir fakat aklı her zaman karışıktır. grevin başlatıcısı ve lokomotifi olan étienne zaman içerisinde kontrolü yitirmektedir. zamanla işçi sınıfının yaşam ve karakterine burun kıvıran étienne'nin fikri net değildir. grevin en zorlu anlarında kendisini mecliste söylev verirken düşlemektedir. kendisi teorik olarak zayıf, düşsel ve ütopik bir sosyalizm hayalini imgelemektedir.

    rasseneur: geçmişte yaşanmış bir grevin liderlerinden olduğu için işletme tarafından işten atılan rasseneur eşiyle beraber bir meyhane işletmektedir. işçilerin sevip saydığı rasseneur işçilere elinden geldiğince yardımcı olan birisidir. étienne ile önceleri dost olan rasseneur grevin başlamasıyla beraber étienne ile fikir ayrılığına düşecektir. ona göre grev işçilerin yaşamını kolaylaştırmayacak bilakis daha da zorlaştıracaktır. rasenneur işçilerin menfaati için devrimin değil yaşam şartlarının iyileştirilmesinin daha mümkün ve faydalı bulmaktadır. rasseneur étienne'yi kıskanmaktadır ama bundan dolayı işçilere sırt çevirmemiştir. kendisi sendikal faaliyetler ile işçi ve emekçinin yaşam koşullarının düzeltilmesi çabalarını imgelemektedir.

    souvarin:eski bir rus soylusu. sınıfını tekmeleyerek mücadelenin içerisine atılmıştır. çara yönelik düzenlenen başarısız suikast girişimlerinden sonra ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır. souvarin, katıksız bir anarşisttir. devrime ve mücadeleye inanmaz. onun için tek çözüm herşeyin yerle bir olmasıdır. en iyi ekinler ancak toprak kanla sulanırsa yeşerir. işçilere ve çoğu sol mücadelecilerine tepeden bakmaktadır. onları, fırsatını buldukları taktirde sınıflarına ihanet etmekle itham etmektedir. kaybedecek hiçbir şeyi olmayan souvarin her şeyi yakıp kül etme derdindedir. okur, başlarda souvarin'e kızsa da olayın akışı souvarin'i haklı çıkarmaktadır. öyle ki madeni yerle bir ederken souvarin, onca işçinin ölümüne rağmen, en son kızdığımız kişi kendisidir. souvarin bakunin'i değil onun imanlı bir müridini imgelemektedir.

    germinal bir roman olarak sol literatürde oldukça yoğun ve sert tartışmalara sebep olmuştur. işçi sınıfını idealize etmemesi ile "devrimin fabrika ve madenlerden filizleneceği" hayaline ket vurmuştur. kiminlerince, bu nedenden dolayı, sola ihanetle suçlanmıştır. o kimilerine göre, zola, işçi sınıfını kötülemekle burjuvazinin ekmeğine yağ sürmüştür. fakat zaman o muarızları değil zola'yı haklı çıkarmıştır. romanın diğer bir özelliği ise mutlak karakterli bir yapıda olmamasıdır. germinal'de ne mutlak iyi insan vardır, ne de mutlak kötü.. sınıfı ve eylemleri ne olursa olsun herkes şartların gereğine uyarak iyi ve kötü eylemlerde bulunabilmektedir.


    (qaragiyim - 3 Temmuz 2014 00:59)

  • comment image

    öyle bir romandır ki. okuduktan sonra hayata bakışınız tamamen değişir. tam bir başyapıtdır. emile zola öyle bir yazmış ki kitabı okurken herşey gözünüzde öyle bir canlanır ki sanki bir film izlemiş gibi olursunuz. aslında okumanıza da gerek yok; çünkü bu ülkede maden işçilerinin dramını canlı olarak izleyebiliyorsunuz.


    (senden yazar olmaz - 15 Aralık 2014 02:33)

  • comment image

    bugün 1 mayıs'tır ve yine kendisini hatırlatmıştır.

    "ve ayaklarının altında, derinden gelen, ısrarlı kazma sesleri devam ediyordu. arkadaşlarının hepsi oradaydı, her adımda kendisini izlerken onları duyuyordu. şu pancar tarlasının altında iki büklüm duran, boğuk soluğu vantilatörün uğultusuna karışan maheude değil miydi? sağda solda, daha ötede, buğdayların, yemyeşil çitlerin, genç ağaçların altında başka arkadaşlarını görür gibi oluyordu. şimdi bulutsuz gökyüzünde gururla parlayan nisan güneşi doğurmaya hazırlanan toprağı ısıtıyordu. toprak ananın besleyici sinesinden yaşam fışkırıyor, tomurcuklar patlayarak yeşil yapraklara dönüşüyor, tarlalar boy veren otlarla ürperiyordu. her yanda tohumlar şişiyor, yukarı doğru uzanıyor, sıcağa ve ışığa ulaşma ihtiyacıyla toprağı çatlatıyordu. taşan özsular fısıltılar çıkararak akıyor, çatlayan tohumlardan öpücük sesleri yayılıyordu. arkadaşların kazma sesleri sanki yüzeye iyice yaklaşmışlar gibi giderek daha da belirginleşiyordu. bu taptaze sabah vaktinde, güneşin yakıcı ışıkları altında, toprak işte bu uğultuya gebeydi. insanlar bitiyordu topraktan; karıkların arasında ağır ağır filizlenen, gelecek yüzyılın hasadı için boy atan ve yakında toprağı çatlatacak olan, intikamcı, kapkara bir ordu yetişiyordu."


    (cralei - 1 Mayıs 2015 13:13)

  • comment image

    en sevdiğim karakteri rus suvarin (souvarine) olan zola klasiği.. kitabın kahramanlarından mı, yoksa anti-kahramanlarından mı olduğunu zola'nın pek açık etmediği bir karakterdir suvarin.. marksizm'in üvey kardeşi anarşizm'in babalarından bakunin'in izdüşümüdür suvarin.. aynen suvarin gibi, bakunin de sürgünden kaçtığı bir dönem yaşamıştır, ve yurdundan ötedelerde yaşamak zorunda kalmıştır (londra'da)..

    severim suvarin'i zira nihilisttir, herşeyi kokunden cozme yanlısıdır, bombalar otoriteyi (rus çarı ikinci aleksandr germinal'in ilk basımından dört sene sonra anarşistlerce ortadan kaldırılmıştır), gucun yaratıcılığından haberdardır.. kedisinin adı romanın yazıldığı sıralar polonya'nın buyuk olcude rus etkisi altında olmasına atıfla, polonya'dır.. etienne'nin sendikalist sosyalist yonelişine, sosyalizmin cogunluğun demokratik seçimiyle geleceği yaklasımına(buyuk olcude ferdinand lasallein etkisiyle), suvarin tam bir nihilist antitez'dir.. ve sosyalizm'in acı cıkmazını şöyle dile getirir;

    "sizler hiçbir zaman gerçek sosyalist olamayacaksınız, yarın sizin de elinize para geçtiğinde o küçük burjuva kalabalığına katılmakta hiçbir mahzur görmeyeceksiniz."

    oyle yapmayanlar nadir kişilerden biri de marks'tı ki, aslında kendi sınıfına inandığı şey uğruna ihanet etti o da..

    opuyorum ellerinden emile amca.. dünya hala pek değişmedi ama enseyi karartmadık, hala j'accuse!


    (zarathustra - 16 Ocak 2006 18:38)

  • comment image

    her biri üzerinde detaylıca düşünülmüş, olay örgüsünde mutlaka bir yeri olan, verilmek istenen mesaj için mükemmele yakın örnek oluşturan karakterlere sahip emile zola romanı. determinizm etkileri de çoğu karakterlerde görülmektedir;
    étienne lantier:

    sonradan, “şehir”den gelmiş, şans sonucu madende işe başlayan eski bir makinist (bu işteyken, işçibaşını tokatladığı için kendisine yol verilmiştir). zamanla işe alıştıktan sonra maden işçilerini eğitimsiz birer “koyun” olarak görmeye başlamış ve sonunda onları greve sürüklemiştir. başlarda büyük başarı sağlamış, fakat jandarmaların ateşiyle birkaç işçinin ölümünden sonra onu çok destekleyen işçilerin gözünden düşmüş ve yer altında saklanmak zorunda kalmıştır. daha sonra aşık olduğu catherine için madene inmiş, kalıtımsal olarak sahip olduğu “öldürme içdürtüsü” ve “alkol zaafı” nedeniyle bir nevi rakibi olan chaval’ı öldürmüştür. ilk geldiği günden, catherine’in ölümüne kadar catherine ile aralarında karşılıklı fakat chaval nedeniyle açıklanamayan bir aşk vardır. madendeki göçük sonrasında –catherine’in ölümünden sonra, pluchart’ın daveti üzerine- voreaux’den ayrılıp şehre, sosyalist partiye katılmaya gitmiştir.

    catherine maheu:

    maheu ailesinin en büyük kızı. madene girebildiği zamandan göçük altında ölümüne kadar tipik, sefil bir madenci hayatı sürmüştür. yine tipik olarak sağlıksız ve oldukça zayıf bir fiziksel yapısı vardır. uysal, kibar ve “masum” bir karakterdir. madencilerin hayatındaki ahlaki bozukluğun ve bu hayatın gençler üzerindeki etkisinin örneğidir. etienne’in gelişinden sonra kıskanç işçi chaval tarafından sahiplenilmiş ve daha küçük yaşta, ergenlik çağına girmemiş olmasına rağmen cinsel ilişkiye girmiştir-bütün madenci kızlar gibi-. chaval’ın onu son defa kovmasıyla yanından ayrıldığı ailesine geri dönmüş ve onlara para sağlamak için indiği madendeki göçükte ölmüştür.

    toussaint maheu:

    neredeyse ilk kuşaktan bu yana madencilik yapan maheu ailesinin reisi. sakin, uysal, olgun, kendi halinde ve ailesine düşkün bir adamdır. etienne ve diğer işçiler tarafından dolduruşa getirilerek greve katılmış, jandarmaların grevcilere açtığı ateşte öldürülmüştür. romanda kendisine verilenle yetinen, burjuvanın zulmü altında ezilen uyumlu işçileri simgelemektedir.

    maheude kadın:

    maheu ailesinin “anne”si tıpkı kocası gibi barışçıl, sakin, uysal bir kadındır. yokluk içinde yaşayan, bu koşullar altında bile sürekli doğum yapıp, ev ve bu çocukların da sorumluluğunu taşıyan, en sonunda başkalarına el açmak zorunda kalan tipik bir maden işçisi karısıdır. özellikle kocasının, oğlu zacharie ve kızı catherine’in ölümünden sonra akıl sağlığını iyice yitirmiştir.

    chaval:

    başlarda maheu’nün maden ekibinde olan, “sırık” lakabıyla anılan bir maden işçisi, catherine’in sevgilisi (“erkeği, kocası”), etienne’in baş düşmanı. etienne ile aralarındaki düşmanlık nedeniyle ilk olarak maheu nün maden ekibinden çıkmış, daha sonra grev karşıtı hareketlerde bulunmuş, catherine i de kendisiyle benzer davranışlar sergilemeye ve ailesine karşı çıkmaya zorlamıştır. etienne ile bir defa barda kavga etmiş ve kaybetmiştir, en son ise göçük altında iken etienne tarafından öldürülmüştür

    souvarin:

    eski bir rus soylusu, makinistlerden biri. nihilizme ve anarşizme inanmaktadır, öykünün sonlarında madenin yıkımına neden olmuştur. bütün işçileri ve yönetimi hor görmektedir, aynı zamanda oldukça doğru saptamalarda da bulunmuştur; “sizler hiçbir zaman gerçek sosyalist olamayacaksınız, yarın sizin de elinize para geçtiğinde o küçük burjuva kalabalığına katılmakta hiçbir mahzur görmeyeceksiniz.” madenciler gibi, temel ideolojisi olmayan bir grevin değil, büyük, yıkıcı bir sosyalizmin –anarşizm- savunucusudur. madene gelmeden önce polonya’da adı büyük suikast ve sabotajlara karışmış ve oradan kaçmıştır.

    not: souvarin, zola tarafından rus anarşist mihail aleksandrovic bakunin'le özdeşleştirilmiş bir kahramandır.

    vincent maheu dit bonnemort:

    maheu ailesinin yaşayan en büyük ferdi, eski maden işçisi. ölümden birkaç defa kurtulabilmesi üzerine etraftakiler tarafından ona “bonnemort” lakabı verilmiştir. ailesi maden bulunduktan beri haksız ve zor koşullarda madende çalışmaktadır, kendisi de bu çalışma nedeniyle ciddi sağlık sorunlarına maruz kalmış, yürüme yetisini yitirmiştir. sonunda grev “ateşi” onu da etkilemiş ve madenin hisse senedi sahiplerinden gregoire ailesinin kızı cecile i –esrarengiz bir şekilde– boğarak öldürmüştür.

    rasseneur:

    işletme karşıtı laf ve hareketleri yüzünden madenden kovulmuş eski bir maden işçisi. diğer işçiler tarafından çok sevilmektedir. madenin hemen yakınında kendisi ve karısının işlettiği bir meyhaneye sahiptir. grev sırasında etienne’in düşüncelerini “uç” bulması nedeniyle etienne ile aralarında ufak bir tartışma çıkmış ve grevin ateşli zamanlarında uysal düşünceleri nedeniyle işçilerin gözünden düşmüştür. jandarmalarla çıkan çatışma sonrası popülaritesini yeniden kazanmış ve etienne ile aralarındaki husumeti de bitirmiştir. kitapta “ılımlı sosyalizm” düşünceleri öne sürmektedir.

    pluchart:

    etienne ve rasseneur’ün ortak dostlarından, aktif bir sosyalist. bir politikacı gibi davranan, yozlaşmış sosyalizm ve güçlenen liderlere bir örnek oluşturan, etienne’i sosyalizme dair dolduran ve besleyen kişi. grev sırasında işçilere konuşma yaparak onları daha da “kızdırmış” ve “hazır” hale getirmiştir. aynı zamanda dünya işçi örgütü’nü yaymaya çalışmıştır. etienne’in ilk gelişinden beri onunla mektuplaşıp öğretileri ona yaymış, daha sonra da işçi örgütü’nde çalışmak üzere etienne’i yanına davet etmiştir.

    jeanlin maheu:

    maheu ailesinin madene inebilen en küçük ferdi. oldukça yaramaz, pervasız, zeki ve acımasız bir çocuktur. iki saf arkadaşını kendi isteklerine göre yönlendirip onlara emir verdiği gibi, masum bir jandarma askerini de öldürmüş, hırsızlık yapmış-yaptırmıştır. ufak bir göçükte topal kalmış, buna karşılık bilinçli olmadan da olsa, bunun bedelini işletme’ye fazlasıyla ödetmiştir. onun askeri öldürüşü etienne üzerinde derin bir etki bırakmıştır. grev sonrası etienne’i de kendisi için hazırladığı özel ininde saklamış, sırf otoriteye aykırı bir durumda olduğu için ona yardım etmiştir.

    bayan hennebeau:

    voreaux madeni’nin sahibi bay hennebeau’nün karısı. tipik bir burjuvadır, hayatı boyunca bir zengin hayatı sürmüş, sonunda yine zengin biriyle para nedeniyle evlenmiştir. hayatındaki en önemli olaylar yemek davetleri, farklı sevgililer ve küçük kaçamaklardır. işçilerin sefil hayatını göz ardı etmekte, oldukça bencil ve şımarık davranışlar sergilemektedir. işçileri eğitimsiz ve pis hayvanlar, ikinci-üçüncü sınıf insanlar olarak görmektedir. yozlaşmış burjuvanın kitaptaki örneğidir.


    (tuile - 1 Temmuz 2006 23:02)

Yorum Kaynak Link : germinal