Spanglish (~ Espanglish) ' Filminin Konusu : Flor kendine ve kızına daha iyi bir yaşam kurabilmek için Meksika'dan Los Angeles'a göç eder. Yaşadığı dil problemlerine rağmen John ve Deborah Clasky tarafından evlerinde temizlik işlerini yapmak üzere işe alınır. Ancak iş bulmak Flor'un hayatını kolaylaştırmaya yetmez. Önünde zorlu engeller bulunan genç kadın hem yeni bir dile uyum sağlamak hem de büyümekte olan kızının sorunlarıyla baş etmek zorundadır. Tüm bunların yanında, kendi yaşam tarzından çok farklı bir hayata sahip Clasky'lere de alışması gerekmektedir.
Reign Over Me(2007)(7,5-89359)
The Wedding Singer(1998)(6,8-123004)
50 First Dates(2004)(6,8-337977)
Big Daddy(1999)(6,4-182246)
Click(2006)(6,4-278990)
Just Go with It(2011)(6,4-197376)
Funny People(2009)(6,3-108124)
Anger Management(2003)(6,2-191223)
I Now Pronounce You Chuck & Larry(2007)(6,0-131884)
Mr. Deeds(2002)(5,8-125086)
The Cobbler(2015)(5,8-46660)
ispanyolca kursunda hocanız yabancıysa ve ispanyolcanız yetmeyince anlaşabilmek için konuşabileceğiniz tek dil de ingilizce ise, hocanızla yapacağınız olası konuşmanın dilidir.
(kafamkaristi - 29 Kasım 2007 13:39)
hans zimmer tarafından hazırlanmış olağanüstü bir soundtracki olan film.
(burasi kasiyo msn var mi - 12 Ocak 2008 22:47)
histerik amerikan kadını, duygularını ifade edebilen sıcakkanlı (ve çook güzel) meksikalı kadın ve alçakgönüllü şekilde işini sürdürmek için fazla başarılı olan amerikalı adamın hikayesini, yan rollere de yeterli ağırlığı vererek anlatan film. çok keyifli,yer yer bayağı kahkaha attıran, tam bir fikri dikte etmemekle birlikte,kişiyi, kendisini ilgilendiren herhangi bir nokta bulup düşünmeye yönlendiren bir film; ilişki,iş,beklenti,evlilik,kökenler,her ne uyarsa.
(30011986 - 19 Mart 2008 00:44)
merak ettiğim bir filmdi ne zamandır. fakat hakkındaki yorumlar öyle uç noktalardaydı ki "ulan?" dedim hep. hazır cnbc e de veriyor bu ay kaçırmamak lazım dedik, geçtik ekran karşısına. güzel filmmiş cidden dedim sonunda. öyle salak salak sulu romantik komedilerden değil. film, diyaloglar, oyuncular hepsi müthiş de paz vega... aman allahım, bütün filmi televizyonun içine düşerek izledim. güzelliğini falan geçtim zaten tartışması gereksiz bir konu. ama o zarif hareketler, yüz ifadeleri, mimikleri, sıcaklığı, muhteşem fiziği, kıyafetleri, oturması kalkması, elini kolunu kullanışı... aman yarabbim. anlattıkça bile bi fena oluyorum. hakikaten tam anlamıyla bir kadın. her yönüyle. kızı rolündeki genç oyuncuyu da gözlerinden öpmek istiyorum. flor ile john arasında çeviri yaptığı sahne görülmeye değer. tek olumsuz eleştirim sonlara doğru inanılmaz gereksiz uzatıldığı. paz vega'ya rağmen bitsin artık demeye başladım. bir de paz vega gibi bir hatunu adam sandler denen herife layık görmeseydiler iyi olurmuş. rahatlıkla başkası oyayabilirmiş o rolü. tea leoni uyuz karakterine çok iyi bürünmüş lakin. şu kadına bu kadar sinir olacağım aklıma gelmezdi. toparlarsak, hakikaten güzel film. ah paz vega ah diyorum...
(constantine - 19 Mart 2008 02:01)
amerikaya göçmüş bir ana kızın başından geçen temelinde, ey göçmen köklerini unutma, amerikalılarda insanlığı unutmasınlar, aldatma şeklindeki, aslında ağır konuları romantik komedi şeklinde verebilmeyi başarmış bence oldukça hoş bir film.--- spoiler ---tea leoni'nin şehirli kadın yorumu oldukça abartı olmasına rağmen film komedi klasmanına da girdiği için kabul edilebilir, kanımca, özellikle orgazm sahnesi bu duruma örnek. bununla beraber ufak kızı canlandıran shelbie bruce hem çok tatlı hem de çevirmenlik yaptığı sahnelerde tepkileri de eklimesi ve bunu çok başarılı yapması hem güldürüyor hem de bravo dedirtiyor. ama film kanımca alttan alta aslında her iki tarafa da çok ciddi mesajlar veriyor. bunlardan ilki, gençlik ve güzellik peşinde koşarken kadınlığını anneliğini kaybetme sınırına gelen amerikan kadınınına bir diğeri nerden geldiğini unutmaması köklerine saygı duyması gerektiği vurgulanan göçmenlere gidiyor. bunlar öne çıkan mesajlar alt mesaj ise, kanımca oldukça kibarca şu şekilde verilmiş,ingilizceyi sonunda az buçuk öğrenmiş flor morenoya artık ben diyeyim 2 ay siz diyin 5 ay sonunda, yaptıkları kısa sohbet sonucu,john calsky:sonunda seninle tanışmak gerçekten çok güzel.bunun anlamı bu ülkeye geldiysen bu dili (aksanlı da olsa) öğreneceksin kardeşim.(ya da ben böyle anladım)--- spoiler ---
(ixus - 19 Mart 2008 19:07)
klasik romantik komedi türünün ötesinde; hayata ve anne - kız ilişkilerine dair detayların güzel işlendiğini düşündüğüm film. paz vega ile tea leoni'nin performansları tam seyirlik, adam sandler'ın oynadığı karakter ise aşık olunası... sırf cristina'nın simultane çeviri yaptığı sahne ile "gerçeğe dönüş" ün simgesi olan "ayakların zemine değme" sahnesi (ki gayet ince ve hoş bir detaydı) için bile izlenebilir.
(calamary and wine - 3 Eylül 2008 14:49)
filmde adam sandler'ın oynadığı karakterin paz vega'ya aşık olayazmasının sebebi kadının çok güzel olması değil, aralarında geçen diyaloglar sonucu kadının ne kadar sağlam karakterli, gerçekçi ve akıllı olduğunu anlamasıdır. zaten birbirlerine veda ederlerken "tanrı seni alacak erkeği kutsasın" gibi bir laf eder.
(wounded walker - 4 Eylül 2008 21:46)
flor * karakterinin kızı rolündeki çocuğun oyunculuğuna hayran bıraktıran filmdir de.
(jrixy - 8 Eylül 2008 01:16)
alınmış bir kaç dersle birlikte, oturdugunuz yerden kalkmakta guçluk çekebileceğiniz filmlerden biridir, izlenmelidir : spanglish
(beady - 27 Aralık 2008 00:52)
hakikaten cok iyi filmmiş. öyle böyle değil.hayatımda izlediğim en güzel romantik filmler arasında üst sıralarda.simultane tercüme sahnesi ise aynı anda hem eğlenceli, hem duygusal, hem de hem de hem de...flor karakterini oynayan aktristin* vücut ölçüleriyle giydiği kıyafetler tamamen tapılası. ince bel, geniş kalça, dolgun göğüsler ve bunları sergileyecek kadar zarif fakat abartıya kaçmayan kıyafetler. tam anlamıyla bir kadın. dişi. john clasky ve flor'un sohbet ettikleri sahil sahnesindeki kadın imajına taptığımı da bu vesileyle belirteyim.
(andy kaufman 2 - 12 Ocak 2009 05:22)
meksika'dan abd'ye göç eden bir anne ve kızı.tek kelime ingilizce bilmeyen anne bir yandan harıl harıl çalışıp para kazanmaya uğraşır, öbür yandan kızının özünü unutmaması için gayret eder.annenin bakıcı olarak işe başladığı aile tipik bir amerikan ailesidir.geleneklerine bağlı meksikalı anne rolündeki paz vega adeta döktürmüş. hayran hayran izledim. sen ne güzel kadınsın paz vega. senden daha güzel kadın gördüm diyen yalan konuşur paz vega. canımdan öte can gibisin paz vega.o ne güzellik, o ne zarafet, o ne hoşluk.ev sahibi john rolündeki adam sandler 'ın dibinin düşmesi boşuna değil. ''senin için yeni bir cinsiyet oluşturulmalı.'' gibi birşey demişti bir milyon kafayla. iyi birşey söylemeye çalışmıştı. katılıyorum ona.adam sandler da kendisini izleyen bir kadında ''ahh canım'' dedirtiyor. karısı hiç çekilecek bir kadın değil. yazık. gel yamacıma, bağrıma basacağım seni.filmi izlerken bende bıraktığı tadı daha önce bir yerden anımsıyorum. nereden nereden diye düşünürken, filmin yönetmenin aynı zamanda as good as it gets'ın de yönetmeni olduğunu öğrenince anladım. bu filmde de aynı şeyi hissetmiştim. hiç bitmesin istedim, keşke bu filmin içinde bir yerde olsaydım istedim.bu arada film beni biraz ters köşeye yatırdı.---spoiler---adam sandler ile flor 'un (paz vega) restoranda başbaşa oldukları o müthiş atmosferde daha ileri gideceklerini düşünmüştüm. hatta sonra adam sandler, karısından ayrılacak, hem kendi çocukları hem de flor'un kızı hep birlikte yaşayacaklar sanmıştım.---spoiler---yanılmışım. hoş, benimki gibi de bitmiştir belki, sonunu bilmiyoruz ki.herkes kendi mutlu sonunu yazabilir.
(muhabirkedi - 13 Ekim 2009 18:04)
anneler ve kızları üzerine bir film. paz vega'nın oyunculuğu her zamanki gibi güzel ve başarılı, adam sandler ise çoğu filminde olduğu üzere yine şapşal surat ifadeleriyle rol kesmiş. flor karakteri kimliğini koruma kararlılığı ile takdirlik, ama illâ da patronuna âşık olması gerekmezdi diye de düşündürtüyor. kurguda o mesele olmasaymış film daha doğal ve sıcak gelirmiş sanki. zîrâ çoğu filmde hizmetçi/bakıcının patrona âşık edilmesi filmleri vasatlaştırıyor. buna rağmen film flor'un kızı için aldığı kararlar ve yaptığı fedakârlıklar açısından seyirlik. küçük kızın zengin amerikalıları görünce bir anda annesinden kopuşu ve ağlayıp zırlayarak annesine çıkışması sinir olunası bir durum, ama anne kız arasında otobüs durağında geçen tartışma filmin en can alıcı sahneleri tabii ki.
(martin jacques mystere - 5 Kasım 2011 03:26)
lolipop gibi film, filmin bir application essay şeklinde sunulması da pek hoş, ve fakat princeton'a "beni kabul etseniz de beni tanımlıyor olmayacaksınız ha, ona göre" demek ne lüzumsuz, ne yersiz bir ayar vermektir?
(dem - 28 Kasım 2011 15:31)
ingilizce ve ispanyolca karışımı yapay dil değil,ingilizce ve ispanyolca karışımı doğal dildir.
(mi nombre es mayo - 22 Aralık 2011 08:33)
finali tipik romantik komedi filmlerinden çok farklı olan bir james l. brooks filmi. filmin beğenilmeyişindeki temel sebebin beklenen finali göremeyişimiz olduğuna kuvvetle inanıyorum. klişe severiz biz çünkü, şaşırmak bize gelmez.
(saranjeo - 24 Eylül 2012 17:31)
ricky martinde albumlerinde bu versiyonu kullanir. genelde nakarat ispanyolca geri kalan kisim ingilizce olur.
(cupid of hatred - 27 Temmuz 2003 23:42)
hayatımda duyduğum en güzel komplimanlardan birini içeren, izlemesi zevkli film..--- spoiler ---ev sahibi ve patron konumundaki john* dünya iyisi, on numara beş yıldız bir abidir.. eşiyle sorunları vardır.. hatta sorunları yoktur.. karısı pür-sorundur ve ailedeki herkese illallah ettirmektedir.. john ise her şeye sabretmekte ama artık yumurtanın kapıya dayandığı noktaya hızla yaklaşmaktadır.. tam bu esnada hayatlarına ev yardımcısı - hizmetli gibi giren ispanyol göçmeni flor* john abimizi epey bir sarsar.. hem güzelliği hem de insani tarafı ile flor dört dörtlük bir kadındır.. yeni-ergen kızıyla birlikte yaşamaktadır.. abimizin kafası zaten karışık olduğundan flor'a doğru akmaya başlar ağır ağır.. bu ön bilgiden sonra giriye konu olan kompliman bir gece kumsalda gelir john abimizden:john: "dul yaşamak zor olmalı.." (binbir kem-küm ve yüz kızarması eşliğinde)flor: "neden dul olduğumu düşündün ki..?"john: (yüzü kızararak) "bir adamın senden ayrı kalması için araya ölüm girmiş olmalı.."--- spoiler ---
(sahlanankoc - 13 Şubat 2013 18:10)
--- spoiler ---bu filmde tek bir sahne var kesinlikle izlenmesi gereken. tumunu izlemeseniz de kucuk kizin, annesi icin adam sandler'le konusurken simultane tercume yaptigi bes dakikalik kismi ne yapip ediniz edininiz.--- spoiler ---
(yummy - 13 Mart 2005 18:35)
iletişim ve iletişimsizliğin binbir halini kullanarak, "kimlik" kavramının altını kalın kalın çizen, oldukça sevimli bir james l brooks filmi. bu adamın yazdığı ve yönettiği filmlerdeki karakterler aslında buzdağının gözüken yüzünden ziyade, suyun altında kalan o devasa kısımlarıyla zihnimizde canlanan kişiler oldu hep. daha önce as good as it gets'de ve hatta terms of endearment'da yaptığı o incelikli karakter çözümlemelerini sanki bu sefer bir adım daha ileriye taşımış, hikayenin orta noktasına 3 farklı boyutta anne-kız ilişkileri silsilesini yerleştirmiş: flor-cristina, deborah-bernice ve evelyn-deborah. yavrusunu kendi değerlerine göre yetiştirmek isteyen fedakar bir göçmen anne, kızını kafasındaki ideale göre şekillendirmeye çalışan bir desperate housewife ve bunlara ek olarak alkolik bir nine. bu üç anne ve kızları arasında film boyunca gelişen diyaloglar aslında çok da farklı noktalara varmıyor. bu yönüyle spanglish'i - adam sandler'ın varlığına rağmen (ne demekse?) - sadece komedi türünde değerlendirmek sanırım pek doğru olmaz ama bu yine de filmi seyrederken benim kadar çok gülmeyeceğiniz anlamına gelmiyor.hikaye anlatıcımız her ne kadar moreno ailesi olsa da, bir kere beyaz amerika'nın timsali claskyler ile tanıştık mı yakamızı onlardan kurtaramıyoruz çünkü hepsi ayrı ayrı evlere şenlik. özellikle téa leoni'nin "deborah" karakteri bana uzun zamandır atmadığım kahkahaları attıramayı başaran, karen horney'in kitaplarında sayfalarca anlattığı "çağımızın nevrotik kişiliği"ni kadraja girdiği ilk 5 saniye içinde ustalıkla özetleyen bir karakter. yer aldığı her sahne tam bir şamata. kronik histerisi ve ortamda kasırga estiren pseudo-oforisi ile uzun zamandır beyaz perdeye yansımış en problemli ve en yazık karakter hatta. bir anda ilgi odağı olan deborah'ın alkolik annesi, ergenlik çağındaki kızı, psikolojik olarak tükenme noktasındaki kocası, bir kelime ingilizce bilmeyen ve adını bile zor telaffuz ettiği hizmetçisi ve nihayetinde hizmetçisinin "ideal" evladıyla olan ilişkileri ise doğal olarak tam bir felaket. punch drunk love'da bıraktığımız yerden aynen devam eden adam sandler ise yine boş bakışları ve zaman zaman elinde patlattığı anger management sayesinde aslında deborah için ne kadar tencere-kapak bir eş olduğunu kanıtlıyor. işte claskyler ile özdeşleşen beyaz amerika tüm bu acılarını kıvrana kıvrana yaşarken, fedakar meksikalı annemiz flor ve kızı cristina da, o küçük dünyalarını fazla kirletmeden ayakta dimdik ve sağlam durmayı başaran filmin kahramanları olarak karşımıza geliyorlar. göçmen anne-kız arasında geçen finaldeki diyalog ile filmden alınacak olan ders, gökten üç elma düştü misali seyircinin kafasına dank ediyor: "özünden ve kendinden kaçarak bir yere varmak mümkün değil. her şey hayatta durduğun yeri kabullenmek ile başlıyor."
(arsonist - 20 Mart 2005 18:25)
test izleyicilerinin sonundan memnun kalmamasi uzerine sonu degistirilen film.
(lucretia - 9 Ağustos 2006 18:59)
Yorum Kaynak Link : spanglish