The Invention of Lying (~ Yalanin Icadi) ' Filminin Konusu : Yalan söylenilmeyen bir dünyada kişisel çıkarı için yalan söyleme fırsatı yakalayan bir kişinin komik hayatını içeriyor.
ricky gervais'in yazdığı, yönettiği ve esas adam olarak başrolde oynadığı, diğer rollerde jennifer garner, jonah hill, louis c.k., rob lowe ve tina fey'in oynadığı, abd'de sonbahar döneminde vizyona girmesi beklenen film.fantastik bir kadroya ve ricky gervais kişisinin büyük emeklerine sahip olduğu için büyük beklentilerimiz var doğal olarak.bu da fragman:http://www.thehdroom.com/…ion_of_lying_trailer/5095
(kanalizasyon borusundaki yalniz hamster - 11 Temmuz 2009 17:48)
harika bir filme benziyor. gercekten guzel senaryosu var gibi geldi bana fragmanlardan aldığım ilk izlenimlere göre. gerçekten de beklentimin yüksek oldugu bir film.--- spoiler ---yoldan gecen taş gibi sarışın ablaya bir anda yöneliyor ve;-the world is gonna end unless we have sex now!-do we have time to get to a motel or do we need to do it righ here?--- spoiler ---
(cryosync - 11 Ağustos 2009 13:41)
gerçekten ilginç bir konuya sahip bi film bu. haftasonu evde izlenecek bir film. 6.5/10--- spoiler ---film isa'ya yapılan gönderimlerden dolayı hristiyan dünyasından baya da bir tepki almış durumda zira adeta isa'ya yalancı muammelesi yapılmış. ama yine de yönetmenin bir dinin nasıl ortaya çıktığını ele alışını beğendim açıkcası. onun dışında filmin bana mantıksız gelen kısmı, dürüst olup, yalan sölememekle akla gelen herşeyin pat diye söylenmesini aynı kefeye koymaları.tamam yalan söylemeyebilirsin ama arada bir çeneni de kapalı tutarsın. eğer ben bu filmi çeksem daha farklı çekerdim bu açıdan. liar liarda bu olay daha iyi ele alınmıştı kanımca.--- spoiler ---
(venus - 25 Aralık 2009 22:11)
2007 yılında, (yine) ricky gervais* ve matthew robinson* tarafından, "this side of the truth" başlığıyla yazılmış senaryonun yeniden düzenlenmiş halidir.orijinal hali, mağara adamının yeni komünleşmiş olduğu zamanlardaki sahnelerle başlar. o senaryonun tam metni şuradan görülebilir.yakalanan fikir (roman yazarı, kutsal kitaplar ve dinlerin doğuşu arasındaki korelasyon, yalanın hayatın kalitesini arttırmasındaki rolü ve hayatın birbiri ardına eklenmiş uzun sıkıntılar arasında beliren mutluluklardan ibaret olduğu) şahanedir. fakat 2009'da filme dönüştürülmüş hali klasik bir hollywood yapımı görünümündedir*.
(quant - 26 Aralık 2009 21:42)
bu filmdeki tespitleri goremeyip isin romantik komedisine takilanlar pop cornlarini yemeye elbet devam edebilirler. the man in the sky nerden gelmis niye ortaya cikmis filan bunlar tamamen hollywood fiction canim gercek hayatla insanlik tarihi ile hic mi hic alakasi yok (!).son zamanlarda izledigim en guzel tespitleri ve gondermeleri iceren film.
(iwontsmoke - 26 Aralık 2009 22:16)
klişelerle dolu da olsa, arada birkaç hata olsa da akıl dolu göndermelere sahip, beğendiğim seyirlik film.--- spoiler ---din eleştirisi konusunda gerçekten başarılı buldum. illa dine saldırı diye nitelendirilecek hali yok. bir de bu açıdan bakın tarzı bir yaklaşım söz konusu. vermek istediği mesajı çok güzel vermiş. insanların "kuralsızlık" neticesinde mutsuz, öteki dünyadan korkar tavrının ardından gelen "kurallar" neticesinde sadece öbür dünyayı düşünerek yaşaması ve neredeyse eski kafaya geri dönmüş olması bütün her şeyi çok güzel bir şekilde açıklıyor.bir de takıldığım bir nokta var. kurallar neticesinde yeni bir din oluşturmuşsunuz. hala klise ve haç var ama. yani orda papazın* boynundaki kolyede haç değil de pizza hut logosu görsem anlatılmaz duygular yaşardım sanırım. gerçi bu durum ricky gervais'in başını dini baskı olarak daha fena yakardı haliyle.--- spoiler ---neyse neticede güzel film. izlerseniz bir şey kaybetmezsiniz, aksine bir şeyler kazanırsınız.-- spoiler ---edit: aklıma gelmişken; küçük rollerde olsa da polis olarak edward norton'ı ve barmen olarak philip seymour hoffman'ı görmek büyük zevk.edit2: iiaa2 uyardı sağolsun. haç değilmiş papazın boynundaki, 2 yana pizza açan ricky'miş.--- spoiler ---
(zamazengo - 5 Ocak 2010 00:48)
ricky gervais ve matthew robinson’un birlikte yazıp yönettikleri the invention of lying 2009 yapımı bir komedi. ahlak, dürüstlük ve yalan üzerine, bolca dini göndermeyle bezeli, hafif hollywood romantiği baharatlı ve ama sonuçta tez elden izlenmesi gereken bir film. ricky gervais’in yıllardır yaratmaya çalıştığı mizahi üslup extras dizisiyle şekillenmiş, ghost town filmiyle de rengini belli etmişti. yalan diye bir şeyin olmadığı, hatta dürüst davranmamanın bile yalan sayıldığı farklı bir evrende, herkes istisnasız ağzına geleni, aklına düşeni, içinden geçeni langır lungur söylemektedir. böyle bir dünyada bir kaybeden olmak elbette insana daha fazla koymaktadır. zira herkes kahramanımız mark’ın ne kadar şişman, ne kadar salak, ne kadar başarısız olduğundan “sesli” bir şekilde bahsetmektedir.günün birinde, tam da yumurtanın kaba ete dayandığı bir anda, mark daha önce hiç yapılmamış, tarif dahi edemediği, isim bile koyamadığı bir eylem gerçekleştirir. yalan söylemek!zekice detaylarla süslü bu leziz filmde ricky gervais eşi dostu da toplayıp harika bir ekip yaratmış. jennifer garner, jonah hill, rob lowe, tina fey, philip seymour hoffman, edward norton... vs.ilk fırsatta izleyiniz...
(sakuissaku - 13 Ocak 2010 17:33)
filme göre, dünyadaki ilk ateisti de görmek mümkün...
(chord solo - 15 Ocak 2010 17:00)
sadece komedi öğeleriyle dolu bir film beklerken, çok ince mesajlar veren bir filme dönüşmesiyle daha da mutlu etmiştir.--- spoiler ---insanları sadece dış görünüşleriyle değerlendirenleri, evlilik ve aşkı sadece para, iyi bir gelecek ve eli yüzü düzgün çocuklar üretmek olarak görenleri, gözü kapalı herşeye inananları çok güzel yansıtmış. ve evet, bu kadar basit dedirtmiştir. bir de little fat kids with snub noses diyorum :) ve bir de ricky gervais, seni seviyorum.--- spoiler ---
(rubino - 29 Ocak 2010 00:56)
--- spoiler ---mark'ın çocuğunda da yalan söyleyebilmesinden, yeteneğin genetik olduğunu anlıyoruz. filmin bittiği noktadan sonra neler olabilir diye düşündüm de muhtemelen mark'ın çocukları da hayatta mark kadar başarılı olacaklar, güzel kadınlar / yakışıklı erkeklerle evlenecekler, çoluk çocuğa karışacaklar. uzun vadede mark'ın soyunun yaşayan insan populasyonundaki oranı gittikçe artacak ve bir noktada insanlığın büyük çoğunluğu mark'ın torunu olmuş olacak. çünkü yalan söyleyebilen insanlarla söyleyemeyenlerin rekabet etmesi çok güç. çok büyük bir evrimsel avantaj yani söz konusu mutasyon. bir diğer açıdan, yalan söyleyebilen insan yüzdesi arttıkça bu yeteneğin getirdiği göreli avantaj da azalacak. bir noktadan sonra mark'ın torunları birbiriyle rekabet etmeye başlayacaklar ve dünya yeni bir nash dengesine ulaşacak. fakat yine de yalan söyleyemeyen birinin bu dünyada survive etmesi çok zor.--- spoiler ---
(lumina obscura - 7 Şubat 2010 02:29)
bu entry safi spoiler içermektedir...--- spoiler ---ters okumayla bakılacak olursa, dünyada yalan olmasa da hem cola nın hem pepsi nin var olacağı, dolayısıyla kapitalizm in sadece yalanla dolanla ilişkilendirilmediği insan ihtiyaçları ile var olduğu, öte yandan yalan olmayınca film endüstrisinde geriye sadece text okuyan yaşlı bir adamın kalacağı, birden fazla aktöre/aktrise, nice görüntü efekti, sahne tasarımına lüzum olmayacağı ön görüsünde bulunmuş, kişiyi düşünmeye iten nice materyalin tohumunu zihninize atıp izledikten sonra sizin çiçeklindermenizi sağlayacak sinema eseri.--- spoiler ---
(the tallest architect in the world - 16 Nisan 2010 10:13)
bariz bir şekilde ateizm propogandası yapan, çok eğlenceli ve deneysel bir film. yapılacak nitel gözlemler; en dindarım diyene bile, din kavramını sorgulatabilir.
(yorgundmkrt - 15 Ocak 2011 00:54)
bir kere iyi bir fikir olduğu tartışılmaz. bok atılacak çok yeri olsa da hem postmodernizm eleştirisi hem din eleştirisi dozu hasebiyle dadından yenmiyi. bu fikir daha iyi işlenebilir miydi? işlenirdi.. çok biliyosan işle derler adama. bak bütçesiz mütçesiz film işte. güzelmiş güzel..
(ykdf - 3 Şubat 2011 00:30)
din eleştirisinden daha çok sistem temelinde toplum eleştirisi getiren bir film. --- spoiler ---konunun yine paradan çıkıyor olması dikkate değer bir ayrıntı olmuş. sonrasında ise kahramanımızın gücünü, erdemli davranarak, kullanmadığı sahne etkileyiciydi. kapitalist düzende yalan olmadan toplum yapısı da ancak bu şekilde olurdu herhalde. yine bozuk, yine tamamen, bugünkü saçma sapan statü algılamalarına dayalı bir yapı var. tek farkı daha açık sözlü bir ifade tarzı.--- spoiler ---bu filmi izlemek üzdü beni, canımı sıktı. hor görme, hakir görme ya da görülme durumları her zaman bu duygulara sevk ediyor beni. çok sinirleniyorum böyle durumlara. günümüzde bir çok toplumda ve yaşadığımız toplumda da böyle işliyor sistem. insanların, eş seçme, iş bulma, çalışan bulma ve benzeri, hayatı temelinden şekillendiren bir çok kararı, tamamen kibirli ve sonunda hor ya da üstün görmeye götüren bir süreç içinde gerçekleşiyor. filmde geçen "loser" sözcüğünü türkçe'de ezik olarak tanımlayabiliriz. işte bu yanlış algılarla (toplumsal veya kişisel) ve düşüncelerle gerçekleşen süreç sonucunda karar alan insan, ya kendini ezik görüyor ya da karşısındakini. gerçekten özgün bir fikri, elinden geldiğince samimi ama sıra dışı bir şekilde işlediği ve bize izlettiği için tüm iyi dileklerimi sunuyorum ricky gervais abimize.brighton'ın en güzel kızları taşşaklarından öpsün, hem de ayrı ayrı.
(acrozom - 22 Şubat 2011 23:04)
fikrimce amerikan sineması adına yapılmış en dişe dokunur romantik komedilerden biri, hatta ilk beş içinde bile sayılabilir.insanların düşüncelerini olduğu gibi söyleyebildiği bir dünyada mark bellison (ricky gervais) adlı başrol karakterimiz yalanı keşfediyor ve böylece ilk yalan söyleyen insan oluyor. (aklıma 15 gün boyunca hiç yalan söylemeyen, hatta doğruyu saklamayı yalan kabul eden şimdi adını hatırlayamadığım yazarın yaşadıklarını hatırlattı. onun yaşadıkları bu filmin tersden okunuşu gibi idi gerçi.)--- spoiler ---mark sıradan, 40 yaşlarında, yakışıklı olmayan, kilolu, fakir, işinde başarısız, hatta "loser"'a yakın bir karakter.. kendinden çok daha iyi durumda bir kızla (jennifer garner) akşam yemeğine çıkıyor ve kıza aşık oluyor. (kızın buna mastürbasyon yapmakta olduğunu söylediği sahnedeki doğruculuğu ve markla ilgili fikirlerini ifade edişi, eş seçiminde genetik mirasa önem vermesi oldukça komikti.) mark bir film şirketinde çalışıyor ki, insanların doğrudan başka bir şeyi söyleyemediği bir düzende kurmacaya da yer olmadığından, filmler bile belgesel kıvamında. ancak mark'ın çalıştığı yüzyılda kara vebadan başka bir ilginç olay yok. belki bunun etkisi ile belki de markın beceriksizliği nedeni ile, beklediği üzere işten atılıyor. bu durumdan haberdar olan ev sahibinin kirasını istemesini müteakip, mark'ın bankaya gitmesi ile herşey değişiyor: mark yalanı keşfediyor. (olmayan şeyi söylemek olarak ifade ettiği "yalan" kavramı için de bir isim bulamıyor.)bundan sonrasında mark'ın huzurevinde ölmek üzere olan annesini, ölümden sonrasındaki boşluktan korkmasını engellemek üzere, rahatlatmak adına söyledikleri tüm dünya düzenini ve filmin dilini değiştiriyor. (mark'ın annesinin kaldığı huzurevinin kapısındaki yazı oldukça trajikomik ayrıca; "umutsuz yaşlı insanlar için hazin bir yer") mark'ın annesi için yarattığı ve bizim bildiğimiz dinler tarafından ifade edilene benzeyen "cennet kavramı" herkes için bir umut haline dönüşüyor ve mark da istemeden de olsa bir peygamber kimliğine bürünüyor.bundan sonrası tam bir din paradosi şeklinde gelişiyor. mutlu olmak adına sorgulamayan, her anlatılanı doğru kabul eden bir "mürid" olmaya hazır insanlık, özellikle ölümden sonrası ile ilgileniyor. mark'ın kuralları yazmak için pizza hut kutularını kullanması (daha önce de cola ve pepsi reklamlarının komikliği ve gerçekçiliği) "üzerine yazabileceğim daha bir şey olsaydı, tablet gibi" cümlesi ve hepsinden önemlisi "gökteki adam" kavramı. kurallar çok basit görünmesine rağmen, insanların kuralları detaylandırmak istemesi, kötülük geldiğine inandıkları gökteki adamı lanetlerken, sonraki hayatlarında güzellik vereceğine dair inançlarından dolayı gücüne inanmaya başlamaları amerikan sinemasından beklenemyecek ölçüde bir dalga geçiş.1. kural-gökyüzünde herşeyi kontrol eden bir adam var. görülmeyecek kadar yüksekte yaşıyor.2. kural-ölünce hiçlikte yok olmuyorsunuz.3. kural-herkesin bir konağı oluyor.4.kural-sevdikleriniz de sizinle beraber olacak.5.kural-gece gündüz her çeşitten dondurma olacak. (bu süperdi mesela)6. kural-kötü şeyler yaparsanız bu harika yere gidemezsiniz, kötü bir yere gidersiniz.9.kural-iyi yere mi kötü yere mi gideceğinize gökteki adam karar verir.10.kural-gökte yaşayan adam kötü şeyler de yapsa, ebedi hayat vererek sizi ödüllendirir.asıl vurucu ve peygamber mertebesine yükselten cümle "bana bunları gökteki adam söyledi" demek. sonrasında nasa gökteki adamı arıyor zaten....film buraya kadar muhteşem. ancak bazı takıldığım noktalar oldu ki bu ironi içinde önemsememeye gayret ettim. birincisi; herkesin doğruları söylediği bir düzende, nasıl kapitalizmin yükseldiği. ikincisi; bu filmin aslında bir romantik komedi klişesi içinde yol aldığı ve tam anlamıyla bir amerikan rüyası olduğu. çünkü mark, keşfettiği yeteneği ile legal olmayan bir yöntemle zenginliğe ulaşmış ve sonunda arzu ettiği kadınla evlenerek, klişe aile sistemine kavuşmuştur.ama şu süper detayları göz ardı edemeyeceğim; birincisi kokain bağımlısı trafik polisi edward norton, masada duran oscar heykelciği, mark'ın isa görünümdeki hali, evlilik yemini esnasından yalandan arındırılmış sözler...--- spoiler ---
(qfwfq - 5 Temmuz 2011 16:47)
bu filmin bir hastane sahnesi var. şimdi burayı okuyan herkese itiraf ediyorum; ben o sahnede hüngür hüngür ağlıyorum, çocuk gibi.
(peder zickler - 25 Eylül 2011 08:04)
kişisel "en iyi 20 film" listeme 18. sıradan giriş yapmıştır. evet, geri zekalıyım, liste tutuyorum.
(kartal ruhu - 18 Ocak 2012 10:23)
eğlenceli bir din eleştirisi.--- spoiler ---- beni alabora olan tekneden kurtaran gökteki adam mıydı?+ evet- tekneyi alabora eden gökteki adam mıydı?+ evet--- spoiler ---
(ed gein jr - 20 Aralık 2012 22:46)
--- spoiler ---anna ile brad'in evlilik töreninin ''gökteki adamı düşünmek için sakin bir yer''de yapılması yarmıştır.--- spoiler ---
(deep bay - 30 Nisan 2013 16:20)
"senaryo, oyunculuk, aslında yalan söylemektir" fikrini es geçmeyen film.--- spoiler ---mark bir film stüdyosunda senarist olarak çalışmaktadır. işyerine ilk geldiği sahnede bir rehber, insanları gezdirip stüdyonun çektiği filmlerden vs. bahsetmektedir. akla "ulan, bu insanlar yalan söyleyemiyorsa nasıl film çekiyorlar? aha da filmin açığı!" düşüncesi gelir fakat çekilen filmlerin tarihi hikayelerin okunmasından başka bir şey olmadığı görüldüğünde bu detay takdir edilir.--- spoiler ---
(al bundy vs el kaide - 3 Eylül 2014 16:32)
Yorum Kaynak Link : the invention of lying