Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Aralık 1994 Çarşamba, Yapım Yılı : 1994
Türü                : Macera,Komedi,Romantik
Taglar             : Lehimler,Eyfel Kulesi,ortak,mafya,Rus mafyası
Ülke                : Fransa
Yapımcı          :  Canal+ , Ice Films , Procirep
Yönetmen       : Hervé Palud (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Igor Aptekman (IMDB),Philippe Bruneau (IMDB)(ekşi),Thierry Lhermitte (IMDB)(ekşi),Hervé Palud (IMDB)(ekşi),Hervé Palud (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Thierry Lhermitte (IMDB)(ekşi), Patrick Timsit (IMDB)(ekşi), Ludwig Briand (IMDB)(ekşi), Miou-Miou (IMDB)(ekşi), Arielle Dombasle (IMDB)(ekşi), Tolsty (IMDB)(ekşi), Sonia Vollereaux (IMDB), Jackie Berroyer (IMDB)(ekşi), Marc de Jonge (IMDB), Louba Guertchikoff (IMDB), Philippe Bruneau (IMDB), Dominique Besnehard (IMDB), Cheik Doukouré (IMDB), Marie-Charlotte Leclaire (IMDB), Olga Jirouskova (IMDB), Chick Ortega (IMDB), Paco Portero (IMDB), Sonia Lezinska (IMDB), Marc Brunet (IMDB), Olivier Hémon (IMDB), Thierry Desroses (IMDB), Katja Weitzenböck (IMDB), Feliciano Tello Rossi (IMDB), Maurice Illouz (IMDB), Suzy Marquis (IMDB), Carlos Reyes (IMDB), Richard Holzle (IMDB), Christian Roy (IMDB), Jean-Pierre Richette (IMDB), Pauline Pinsolle (IMDB), Stanley Zana (IMDB), Gaston Dolle (IMDB), Louis Becker (IMDB)

Un indien dans la ville (~ Küçük yerli Paris'te) ' Filminin Konusu :
Un indien dans la ville is a movie starring Thierry Lhermitte, Ludwig Briand, and Patrick Timsit. The Parisian broker Steph only needs the signature from his wife Patricia for their divorce - but she left 13 years ago for living...


  • "yer alan kısa filmlerin tamamı orta kalitenin üzerinde olan filmdir. faslı yönetmen çok başarılıydı bence."
  • "(bkz: flash tv/@insomniac)"
  • "(bkz: on yonetmen iki film)"
  • "izledikten seneler sonra akılda ken loach ve sean penn kaldığına göre , en çarpıcı ikili bunlar olmuştur diğer filmler arasında."
  • "kaptanlığını sean pennin yaptığı enkaz kaldırma takımı.11'in bitirici oyuncusu ken loach (sırt numarası 6)."
  • "midemde 11 adet yumruk darbesi bırakarak sinema salonundan uğurlayan film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yer alan kısa filmlerin tamamı orta kalitenin üzerinde olan filmdir. faslı yönetmen çok başarılıydı bence.


    (neruda - 22 Nisan 2007 23:01)

  • comment image

    claude lelouch, sean penn, amos gitai, ken loach ve inarritu nun bi kaç boy gömlek farkla dikkat çektiği muazzam proje.

    amos gitai 11 dakikalık plan sekansıyla olağanüstü bir yönetim göstermiştir, her ne kadar israil de aynı anda aynı dertten muzdaripti, bu yüzden acınızı paylaşıyoruz düşüncesi hakimse de filme, 11 dakika boyunca bir kavşakta yanan bi araba, ambulans sesleri ve bağıran çağıran oyuncularla patlamasonrasını yaşatabilmiştir tüm şiddetiyle.

    şayet kanaltürk bu filmi alırsa* şüphesiz ken loach ın filminin orada olmasından oldukça huzursuzluk duyacaktır, ken loach amerika nın askeri darbe destekçisi yanını ön plana çıkartarak şu günkü türkiyeyle -ve birtakım zamanların - alaka kurmamayı imkansız kılıyor veya bi orhan pamuk vb. kimselerin de düşmeyeceğini kim garanti eder sürgündeki şililinin yerine bugünkü gidişatın devam etmesi halinde..

    lelouch, inarritu nun babil de üzerine gittiği sağır-dilsiz hissiyatını bir kısa filmin öncelikli özelliği olarak sunuyor, yıkıntıları küllerinden doğan aşkın küllerinin yerine koyarak bi tür eski ve yeni olarak ayırıyor dünyaları. o günün bir tarihin miladı olması durumunu yansıtıyor tema olarak .

    sean penn de inarritunun sorduğu soruya bir şekilde değişik bir bakışla cevap veriyor .. fakat daha dünyevi daha günün ve mekanın içinden-somut .. ışık inarritu da tanrı iken sean penn de ticaret merkezinin yıkılmasıyla ortaya çıkan ismi konulmayan ve olanı olduğu gibi gösteren ışık oluyor .. bu öyle bi ışık ki olmasa daha iyi sanki .. tipik beyni yıkanmış deliler olarak mutlu mesut yaşarken ani bir patlamayla, bir sinyalle belki, olup bitenin farkına varılıyor-ama tarih bunu gene kendi çizgisine sokuyor, unutturuyor olan biteni- o yaşlı adam çiçeğini alıp farklı bi apartmana taşınıyor film biter bitmez.. bu da bi tür dış mihrakları kışkırtan bir söylem sanırım.. amerika nın içerden değil de ancak dışarıdan etkenler yoluyla yola gelme ihtimalinin olduğunu söylüyor sean penn ..

    olayın şiddetini ve çaresizliği müthiş gösteren inarritu ve insanın-tipik abd zihniyetinin dönekliğini, işine geldiği gibiliği basit bir hikayeyle aktaran mira nair de kısa filmin kendine özgü kıymetini/zevkini/ruhunu hissettirenlerden ..

    kısa filmin tadının uzun metrajdan çok daha ayrı olduğunu, yönetenin, kısalarda, yazandan daha öne çıktığını da göstermiştir doyasıya bu toplama.. daha çok tematik kısa görmek isteriz sinemalarda, ama o ışık yine kaybolmuştur uzun bi süreliğine piyasalardan.. tekrar çıkması için başka bi felaket olması şart mıdır sanki , biraz manipülasyon yeter..


    (ditriell - 27 Mayıs 2007 04:02)

  • comment image

    birbirinden sıkıcı 11 adet kısa filmden oluşur. 11 eylül ile ilgili bir şeyler izlemek istiyorsanız gidin fahrenheit 9 11'i izleyin dedirtir. abd'ye 'sizin 11 eylül'ünüz tek değildir, sadece sizi etkilememiştir, bu dünyada başka 11 eylül'ler de oldu, oluyor. bunların çoğundan da siz sorumlusunuz. kendi başınıza gelince abartıyorsunuz' mesajını mümkün olan en sıkıcı yolla verir. çocukların saflığına, temizliğine vurgu yapan ve salvador allende'nin bir başka 11 eylül günü* katledilişi ve şili'deki faşist darbeyi anımsatan filmcikler dışında hepsi çok zorlama mesajlar vermeye çalışan kısa filmler topluluğudur.


    (hurman - 23 Kasım 2007 16:46)

  • comment image

    september 11 ya da 11'09''01. amerikalısından mısırlısına 11 farklı yönetmenin 11 dakika 9 saniye süren 11 kısa filminden oluşan bir yapıt. amerikanın başına gelen trajediyi işlemek için yapılmış ama her yönetmenin bakış açısı hollywood'a ve amerikan vatanseverliğine uymadığı için venedik film festivalinde "antiamerikan" olarak yorumlanmış. yönetmenler arasında amerikalı sean penn, ingiliz ken loach, fransız claude lelouch, amores perros'un yönetmeni alejandro inarritu , mısırlı yusuf şahin ve monsoon wedding'in yönetmeni mira nair gibi usta isimlerin yanısıra henüz tanınmamış isimler de yer alıyor.


    (hainbaykus - 13 Eylül 2002 00:36)

  • comment image

    yayinlandigi fransa'da ve daha bircok baska ulkede buyuk tepkilere neden olmus, henuz amerika sinirlarina dahi girememis ortak calima urunu film. anti amerikan baharati yuksek, ote yandan dahiligin nasil bir sey oldugunu da kanitlayan bir politik manifesto.

    suphesiz en carpicisi alejandro gonzales inarritu'nun goruntu ve seslerle oynayarak cikaracagimiz sonucu bize biraktigi, dikteden uzak filmi. meksidakadan katilmistir yarismaya ve "does god's light guide us or blind us" der.

    japon yonetmen shoei immamura ise konuyu biraz zorlama baglamistir ve cok fazla kendi derdini on plana cikarmistir. ayrica izlemesi icin saglam bir mide gerekir. gene de ilginc payesini hak eder.

    misirli yusuf sahin'in basrolunde turuncu sacli ve arapca konusan ama amerikali asker rolunu oynayan escinsel tipli bir cocugu oynattigi film icin yabanci basin terrible yorumunu yapmistir. sahiden de ne dedigi belli degildir.

    mira nair hindistan asilli olmasina ragmen, bir pakistanlinin basina gelen gercek bir hikayeyi carpici bicimde aktarmistir.

    bir trajediyi anlatirken tuhaf bir sekilde gulduren, dolayisiyla 2 saatin ironi ustasi olmayi hak edense sean penn'dir.

    ken loach'un zaten cok tartisma yaratan siki solcu filmi, amerika'ya adeta "hak ettiniz" mesaji vermektedir.

    idrissa ouerdraogo'nun filmi bana naipaul romanlarini hatirlatti: iyiydi hostu da kendi ulkesini fena halde hor goren, asagilayan bu politically incorrect kulture biraz yabanciyim ben. hani guldurdu hos zaman gecirtti, hic pisman etmedi ona harcagim zamana ve dikkate ama hemen ardindan da cok eksi bir tad birakti. "bu mu olmali" diye gecti icimden.

    claude lelouch new york'ta gecen ve fransa'yla pek de ilgisi olmayan bir film cekmis ve o da neredeyse ironiyle bitiyor. ancak siradan ve predictable olmanin tuzagindan kurtulamamis ne yazik ki.


    (sleepwalker - 17 Aralık 2002 23:44)

  • comment image

    suphesiz bu filmde bakis acisi en merakla beklenen ulkelerden biri de israil ve yonetmen amos gitai olmali. cok buyuk bir sinemasal deha gostermek yerine, aslinda iyi isleyemedigi ilginc bir nokta yakalamis ancak medya elestirisi yapacagim diye tuzaga dusmus. bombalarin hicbir zaman eksik olmadigi tel aviv'den olay yerinden canli yayin yapan muhabir, bir anda yayindan aliniyor ve "new york'a baglanildigi" soyleniyor, "onemli bir olay yuzunden." kadin da yayinda kalmak icin israr ediyor. burada vurgulamak istedigi aslinda teror olayinin israil'de gundelik hayatin bir parcasi oldugu new york'ta yasansa bile, yerel olcekte daha fazla onem tasidigi. ancak bu temanin uzerine gitmek yerine abartili bir gosteriye donusmus finali.


    (sleepwalker - 17 Aralık 2002 23:47)

  • comment image

    izledikten seneler sonra akılda ken loach ve sean penn kaldığına göre , en çarpıcı ikili bunlar olmuştur diğer filmler arasında.


    (mywineinsilence - 29 Ocak 2012 02:57)

  • comment image

    bugün istanbul'da gösterime girmiş film, filmler topluluğu. yorum yapmak gerekirse:
    inarritu ve lelouch çok iyi iki filme imza atmışlar. sessizliği kutsadıkları için.
    makhmalbaf* ötekinin durumunu çocukları da kullanarak saf bir durumda yansıtmış, gayet başarılı.
    penn çok simgesel takılmış, biraz zorlamış.
    ouedraogo ironik bir bakışı yine çocuk saflığı üstünden vermş, daha iyi olabilirdi.
    loach her zamanki gibi sıkı solcu bir filmle, bu sefer belgesel tadında katılmış, usa'ya sorumluyu hatırlatmış. fena değil.
    nair 11 eylül sonrası müslümanlara olan bakışın nasıl değiştiğini yine naif bir hikaye üstüne kurgulamış, biraz duygusal ve kırgın. kötü değil.
    tanovic ülke sorunlarının üstünden gelerek salvosunu yapmış, çok kötü değil.
    gitai, chahine, imamura ysa sözleşmiş gibi hayalkırıklığı. hele chahineinki...
    insan bunların yerine haneke, trier, mikhalkov olsaymış demiyor değil.
    yine de toplamda etkileyici, sık sık yapılsa bu tür projeler diyor, entrymizi gereksiz uzatmıyoruz.


    (naranimo - 5 Eylül 2003 09:36)

  • comment image

    vizyona girdiğinde gösterilecek pek bir salon bulamayan, birkaç kıyı köşe sinema salonunda kısa bir süre gösterilip vizyondan kalkan, hakkında pek bir yorum yapılmayıp üzeri pek bir ustalıkla örtülen muhteşem geçit töreni.

    bir yerlerden bulunup mutlaka izlenmeli, iran'daki mülteci afgan çocuklarının o küçük zengin dünyaları, ikinci dünya savaşı sonrası köyüne dönen bir japon gencinin dünyaya karşı aldığı tavır, amerikalı bir emekli postacının günlük yaşam döngüsündeki tükenişi, şili'de yaşanan acılar ve bunun gibi beş konuda daha hayata başka açılardan bakılmalı hollwood'un o sahte ışıltısından bir an olsun sıyrılmayı başarmalı.


    (masseur - 30 Mayıs 2006 08:46)

  • comment image

    zor rastlanan objektif ve kolektif bir sinema örneği... fransız yapımcı alain brigand'ın öncüsü olduğu her biri 11 dakika 9 saniye(kulelerin çöküşü ile aynı) uzunluğundaki 11 filmde her yönetmen rafine üsluplarıyla aynı şeyi işaret etmekte son derece başarılı ve bu konsensus farklı coğrafyalardan, farklı kültürlerden insanların farklı tarih dilimlerinde abd'nin zulümüne maruz kaldığını göstermeye yönelik. amerika'nın yüzüne tutulan 11 -artistik- aynadan yansıyan ise öylesine bir bütünü temsil ediyor ki orada alabildiğine çirkin bir yüzün siluetini görmek mümkün oluyor.. (bu filmden ikisi diğerlerinin arasında keskin diliyle sıyrılıyor. sean pennve ken loach'un filmleri... ) 11 filmle söylenen tüm bu zalimliğe rağmen dünya amerika'nın acısını paylaşıyor ya onlar geçmişte ardlarında bıraktıkları ölülerini hatırlıyorlar mı?


    (cirquedusoleil - 22 Eylül 2003 12:35)

  • comment image

    11 kisa film soleni.

    --- spoiler ---
    11 filmin cogunlugu, 11 eylulu kendi ulkelerinde olanlarla karsilastiriyor. herkes sorunu kendi sorunlarindan goruyor. bunlar icinde en iyisinin sili'deki cunta vahsetini ve amerikanin gizli oyunlarini anlatan film oldugunu dusunuyorum. japonyadan gelen filmin bence 11 eylulle bir alakasi yoktu, zorlamayla sonuna there is no holy war yazmislar, o kadar.. meksikadan katilan film biraz zorlama olmus. sean penn bence guzel bir film yapmis, guzel cekimler, detaylar.. fransadan katilan, aski anlatmis, pekala baska bir olaya da uyarlanabilecek bir film olmus..
    sadece o silili yazarin gecirdigi laflar icin bile izlemeye deger bir film.
    ---
    spoiler ---


    (dandol - 7 Ağustos 2006 09:08)

  • comment image

    filmin gösterildiği salonlardan biri olan nişantaşı movieplex'in gişesinde şu şekilde yazmaktaydı:
    "salonumuzda gösterilmekte olan 11 09 01 filminin ikinci bölümündeki claude chabrol(!!!???)* filmi ile yedinci bölümündeki alejandro gonzalez innaritu filmlerinde arıza yoktur. izleyeceğiniz bölümler filmin orjinalinde o şekilde bulunmaktadır" **


    (goddard - 28 Eylül 2003 22:41)

Yorum Kaynak Link : 11 09 01 september 11