Süre                : 1 Saat 37 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Eylül 1997 Perşembe, Yapım Yılı : 1997
Türü                : Drama,Romantik
Ülke                : İngiltere,ABD,Hollanda
Yapımcı          :  First Look International , Bayly/Paré Productions , Bergen Film & TV
Yönetmen       : Marleen Gorris (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Eileen Atkins (IMDB)(ekşi),Virginia Woolf (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Vanessa Redgrave (IMDB)(ekşi), Natascha McElhone (IMDB), Michael Kitchen (IMDB)(ekşi), Alan Cox (IMDB)(ekşi), Sarah Badel (IMDB)(ekşi), Lena Headey (IMDB)(ekşi), John Standing (IMDB)(ekşi), Robert Portal (IMDB)(ekşi), Oliver Ford Davies (IMDB), Hal Cruttenden (IMDB), Rupert Graves (IMDB), Amelia Bullmore (IMDB), Margaret Tyzack (IMDB), Robert Hardy (IMDB), Richenda Carey (IMDB), Katie Carr (IMDB), Selina Cadell (IMDB), Amanda Drew (IMDB), Phyllis Calvert (IMDB), John Franklyn-Robbins (IMDB), Alistair Petrie (IMDB), Rupert Baker (IMDB), Janet Henfrey (IMDB), Polly Pritchett (IMDB), Jane Whittenshaw (IMDB), Susie Fairfax (IMDB), Richard Bradshaw (IMDB), Hilda Braid (IMDB), Derek Smee (IMDB), Fanny Carby (IMDB), Denis Lill (IMDB), Richard Stirling (IMDB), Neville Phillips (IMDB), Peter Cellier (IMDB), Kate Binchy (IMDB), Edward Jewesbury (IMDB), Jack Galloway (IMDB), Tony Steedman (IMDB), Faith Brook (IMDB), Nancy Nevinson (IMDB) >>devamı>>

Mrs Dalloway (~ Virginia Woolf's Mrs. Dalloway) ' Filminin Konusu :
Öykünün tamamı, 1923 yazında Londra'da tek bir günde geçse de, filmde geriye dönüşlerle Clarissa Dalloway'in, genç ve güzel bir kız olarak peşinden pek çok kişiyi koşturduğu 1890 yılınının yazını hatırlamasıyla geçen yüzyılın sonuna da gidiyoruz. Otuz yıl sonra, Bayan Dalloway heyecanla, Londra'daki son derece zarif döşenmiş, şık evinde o gece vereceği partinin son hazırlıklarını gözden geçiriyor. Her şeyin mükemmel olmasını istiyor. Ne var ki, tüm planları otuz yıl önce reddetmiş olduğu yakışıklı ve girişken bir talibinin o gün birdenbire ortaya çıkıvermesiyle altüst oluyor. Yaşamı, garip bir şekilde, karşılaşıp tanışamayacağı bir genç adamın trajik yaşantısıyla kesişiyor; bu genç adamın kaderi Bayan Dalloway 'in ruhunun derinliklerinde yadsıyamayacağı gerçek duyguları harekete geçiriyor.


  • "nesir gibi görünür, gerçekte nazımdır."
  • "fonksiyonel kitap. zihni geliştiren on kitap arasında olduğunu da okumuştum."
  • ""mrs. dalloway said she would buy the flowers herself." diye baslayan sahane kitap."
  • ""mükemmel ev sahibesi derdi peter ona (yatak odasında ağlamıştı clarissa bu laf üzerine), mükemmel ev sahibesi olmak için yaratılmışsın derdi.""
  • "ilknur özdemir'in kırmızı kedi yayınları'ndan çıkan çevirisinden sonra, tomris uyar'ın şahane çevirisini göğsüme bastırıp gezdirdim.bir yerlerde dursun bu da. aklınızda bulunsun."
  • "cagdasi icin bakiniz (bkz: the hours) da merly streepin canlandirdigi clarissa."
  • "virginia woolf'un bilinç akışı tekniği kullanarak yazdığı ve tamamı bir günde geçen 20.yüzyıl ingiliz romanı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir eleştirisinde, "felsefe bir romana yedirilmemişse, bu cümlenin altını kurşun kalemle çizebiliyorsak, diyebiliriz ki ya felsefede bir yanlışlık vardır, ya romanda ya da her ikisinde birden." diyen virginia woolf'un şahane kitabı.

    "kişi düşman özlüyordu, dost değil."
    "en güzel şarkılar nasıl sözsüz olanlarsa, en iyi dostlar da adsız olanlardır."

    bu cümleler tarafımdan kurşun kalemle çizildi fakat, ne felsefede bir yanlışlık vardı ne de romanda.


    (momol - 13 Kasım 2006 17:38)

  • comment image

    virginia woolfun bir romanı ki bu roman stream of consciousness tekniğinin serpilip büyüdüğü romandır. bayan clarissa'nın bir gününü anlatır, clarissa evinde bir parti verecektir, ve ona hazırlanıyordur, woolf romanına önce the hours ismini vermeyi düşünmüşse de daha sonra mrs. dallowayde karar kılmıştır,michael cunninghamın ise the hours isimli bir romanı vardır ki, roman mrs dalloway ve virginia woolf'a gönderme yapmak üzerine kurulmuştur, iki roman arka arkaya okunduğunda pek keyifli olur, ayrıca (bkz: lucrezia smith)


    (tamagotchii - 24 Mart 2002 00:11)

  • comment image

    woolf'un en yalın, en berrak, en hoş romanı olduğunu iddia eder bazı çevreler. 1923 senesinden tek bir günü anlatır roman; birinci dünya savaşı'ndan beş yıl sonrası olduğunun da altı çizilmiştir. ellilerinin başlarında orta sınıf tipik ingiliz hanımefendisi clarissa dalloway akşam vereceği partinin hazırlıkları için londra sokaklarında baygın baygın dolanmakta, ne alsam, ne pişirsem diye yanmakta; bir yandan kocası richard'la, aniden hindistan'dan dönen diğer sevdalısı peter walsh'u tartmaktadır. bu arada şehri bir başka iki ayak: septimus warren smith katetmektedir. ne olacaktır? siz hiç bir bilinçakışı romanında spesifik bir şey olduğunu okudunuz mu? tabii ki pek bir şey olmaz. karakterler habire düşünürler; paranoyak virginia yazdıkça yazar; bizim gözlerimiz de minicik minicik puntoları seçeyim derken sayfanın genelinde nebulalar, supernovalar görmeye başlar; astral seyahate çıkarız. ben şahsen kitabı bir günde okumanızı tavsiye ederim, okumadıysanız. malum bir günde geçiyor zaten. yarın öbür gün çekilmez zira.
    antonia s line filminin yönetmeni eileen atkins (ki gerçek bir woolf fan'ı bu kadın) romanı filme uyarlamış, clarissa rolünü de vanessa redgrave'e vermişti.


    (velouria - 24 Mart 2002 00:34)

  • comment image

    karakterlerden elizabeth'in iç anadolu ağzıyla konuştuğu roman. clarissa ve peter odada yalnızdır. odaya giren elizabeth, peter'a doğru yönelir ve hal hatır sorar. romandan aynen alıntılıyorum:

    "elizabeth yaklaştı, 'nassınız?' " (çev. tomris uyar, iletişim yayınları, 13. baskı, 2008, s. 52)

    tabi insan bunun ardından peter'ın da "gözümsün" cevabını vermesini bekliyor ama...


    (sumbuluzade vehbi - 18 Eylül 2008 12:06)

  • comment image

    romanin fonunda durmadan big ben'in saati hatirlatan can sesleri duyulur. peter, elizabeth'in kendisine how d'y do? (nassiniz?) dedigi sahneden sonra clarissa'nin yanindan ayrilir, tam adimini disari atar ki canlar onun icin calmaya baslar bu sefer. en muthis roman cumlelerinden biri parantez icinden okura bakar: 'the leaden circles dissolved in the air.' (kursuni halkalar havada eriyip kayboldu) *


    (fitzmaurice tisdall farell - 11 Mart 2009 20:43)

  • comment image

    insan bilincinin en derin köşelerinde gezinmekten büyük keyif alan woolf'un kanımca başyapıtı..
    mrs dalloway romanı adeta son gelişmiş teknolojiyle çekilmiş film misali gerçeklik ve derinlik sunuyor.
    bizi de alıyor götürüyor, clarissa'nın bilincine yerleştiriyor ve adeta hd kalitesinde net görüntüler seriyor önümüze. o kadar ki romanın bazı bölümlerinde, sanki üç boyutlu film izliyormuşçasına kendimizi düşüncelere kaptırır ve kahramanın yerine düşünürüz.
    işte böylesi değişik bir şey var bu romanda..benzer hissi bana deniz feneri adlı romanı da vermişti..
    ama bu son nokta..


    (kafkaesque - 29 Ocak 2011 23:58)

  • comment image

    virginia woolf'un karakterler araciligiyla sosyal düzeni ve emperyalizmi elestirdigini söyledigi, stream of consciousness teknigiyle ulysses kadar olmasa da komplike bir hal almis romanidir. clarissa dalloway karakteri bir bakima virginia woolf'u anlatmaktadir. sosyal düzene karsi olan düsüncelerini, cinsellik ve evlilik üzerine düsüncelerini ve en önemlisi sosyal normlarin tek tip insan yaratmak amaciyla insanlarin üzerinde kurdugu baskiyi ve bunun sonucunda bir insanin nasil delilige,ardindan da intihara sürüklendigini cok net bir bicimde olmasa da dolayli yoldan anlattigi en iyi romanidir.


    (mental in the face - 29 Şubat 2012 19:37)

  • comment image

    virginia woolf'un kendi deyimiyle 'deliliği ve intiharı incelediği, toplumsal düzeni eleştirdiği, bu düzenin en yoğun biçimiyle nasıl işlediğini göstermeye çalıştığı' romanı. tek bir günde geçen kısa bir romandır ama 'haziranın tam ortasında londra' hissi yaşatır insana.

    ya da şöyle diyelim kısaca; 'ne saçma bir düştü mutsuzluk'


    (piper - 6 Ağustos 2003 21:17)

  • comment image

    20. yüzyıl ingiliz edebiyatının kuşkusuz en güçlü kalemlerinden biridir virginia woolf. bilinç akışı tekniğinin mucidi olarak bilinir ve mrs. dalloway, bu tekniği en belirgin olarak kullandığı, en ünlü romanıdır.
    virginia woolf'un ilk olarak "kendine ait bir oda"sını okumuştum. başlangıç için de yine onu öneririm. diğer kitaplarına kıyasla takibi daha kolaydır ve yazarın "mesele"sinin, hayata bakışının anlaşılması açısından iyi bir rehberdir. kitapları iyi bir takip ve dingin bir kafa ile sakin bir mekan isteyen virginia woolf'un, mrs. dalloway'ini okumayı sürekli erteleme sebebim de tam olarak buydu. nihayet o sakin ve salt kendime ayırabildiğim zaman dilimini yakaladım ve mrs. dalloway ile yüzleştim.
    mrs. dalloway, clarissa dalloway'in bir gününü anlatır. 1920'ler ingiltere'sinde geçer.
    saygın meclis üyesi richard dalloway'in karısı clarissa dalloway, kitaba ismini veren ve öne çıkan kahraman olsa da, septimus warren smith'i de baş karakter olarak addedebiliriz.
    clarissa dalloway, o gün bir parti verecektir ve günün erken saatlerinden itibaren bu parti için hazırlanmaya başlar. oldukça yüzeysel ve ingiliz terbiyesiyle yetişmiş bir ingiliz "hanımefendisi" olan bu kadının zihninden geçenleri okurken, bir taraftan septimus warren smith'in deliliğin kıyısında aklından geçenleri de yazar virginia woolf. delilikle yüzeysellik, sıradan ile olağandışı arasında baş kahramanlar ve dahil yan karakterlerin zihninden geçenleri takip etmeye çalışırken biz, virginia woolf anlatmak istediklerini kahramanlarının zihninden ulaştırır okuyucuya bu arada.
    "herkes evlenirken birtakım şeylerden vazgeçer." bir kadın soyadı ile beraber özgürlüğünden de feragat etmektedir woolf'a göre.
    "hem sonra aile, onur, cesaret, parlak bir meslek gibi değer ölçüleri vardı. sir william, bütün bu sayıların kararlı bir savunucusuydu. bu ölçüler aksayacak olursa, polisi çağırırdı yardıma, toplumun sağlığı söz konusuydu. surrey'de bu toplum-dışı davranışların, ki çoğu sütübozukluktan ileri gelirdi, denetim altında tutulduğunu serinkanlılıkla belirtirdi."
    ruh doktoru sir william'a da bu cümleleri düşündürür virginia woolf. çünkü delilik "ölçme yetisini kaybetmek"tir. toplumun rahatını bozar deliler ve mutlaka "diğer insanlar gibi davranacak hale getirilmeli", bu hale gelene kadar kapalı tutulmadırlar. septimus warren smith nezdinde, "toplum-dışı"lardan bahseder woolf.
    kimbilir, belki kendisi de "diğerleri gibi" davranmaktan yorulmuş ve kendi yaşamına son vermiştir.
    mrs. dalloway'in iletişim yayınları'ndan, tomris uyar çevirisi ile yayınlanan bu klasiğini okuma listenize almanızı öneririm.


    (sahafkedisi - 17 Şubat 2013 23:41)

  • comment image

    "mükemmel ev sahibesi derdi peter ona (yatak odasında ağlamıştı clarissa bu laf üzerine), mükemmel ev sahibesi olmak için yaratılmışsın derdi."


    (the suicide clubber - 14 Eylül 2014 15:24)

  • comment image

    "bilinç akışı" tekniğinin babalarından kabul edilen, zor okunan, zor hazmedilen kitap. tvde tesadüfen the hours filmini görüp filmi beğenmiş ardından önce mrs. dalloway ardından the hours okuma kararı almıştım. ama akşam yemeğini hazırlayıp evi derleyip toplayıp kendimi bir yerlerden atarım diye korkuyorum.


    (demirz - 9 Şubat 2015 00:41)

  • comment image

    fear no more the heat o' the sun,
    nor the furious winter's rages;

    shakespeare'in cymbeline adlı oyunundan olan bu iki dize tekrarlanır zaman zaman. bir şiirin ilk iki dizesidir onlar ve oyunda bir cenazede okunur. mrs dalloway'de de önemli olan zaman ve ölüm kavramları anlatılır. ölümden korkulmamalıdır, kaçınılmaz olandan korkmak gereksizdir. savaştan sonra bütün hislerini yitirmiş olan insanlara söylenir bu dizeler daha başka septimuslar ortaya çıkmasınlar diye. evet o ölümü sadece duymamış, aynı zamanda da görmüştür bu yüzden tekrarlar “ağaçlar yaşıyor”*. o diğer insanlardan bir adım öndedir ama onu kendi karısı bile anlamaz, doktorlar bile ondan bir parça istemektedirler. clarissa ile birbirlerini tanımazlar ama bu fikir ikisinin de ortak fikridir, insanların ruhları ağaçlarla yaşar. varlığını topluma armağan eder aynı savaşta yaptığı gibi, arkadaşı evans’ın ölmesi gibi. “istediğiniz bu mu, o zaman alın” diyerek topluluğa karışır, clarissa’yı ve diğer insanları kurtarır böylece. bu olaydan sonra ancak clarissa sadece görünüşte biraraya gelmiş olan insanların arasına döner. artık ne güneşin sıcağı onu yakabilecektir ne de kışın hiddeti korkutabilecektir onu.

    “what is this terror? what is this ecstasy? he thought to himself. what is it that fills me with extraordinary excitement?
    it is clarissa, he said.
    for there she was”

    ***


    (mentirosa - 21 Ocak 2006 01:38)

  • comment image

    sadece bir günün romanı mrs dalloway ve bence en iyisi.
    her günün geride bırakılmış bir hayatı da kendine katıp başladığı gibi.
    virginia woolf romanda diyor ki insan bağışlanmalı, çünkü seçimler ya da tepkiler farklı da olsa onları tetikleyen bütün duygular aynı kaynaktan besleniyor, insandan.
    ve bildikten sonra aslında hepimiz aynıyız.

    "bir keresinde serpentine'a bir şiling attığını hatırlıyordu, bir daha da bir şey atmamıştı. o genç bütün hayatını kaldırıp atıyordu. onlar yaşamlarını sürdüredursunlar. onlar ihtiyarlayacaklardı. oysa önemli birşey vardı; kendi günlük hayatında gevezeliğe boğulan, yalan, düzen içinde bozulan, silinen, gün geçtikçe soysuzlaşan bir şey. işte o genç bu önemli şeyi korumuştu. ölüm, bir direnmeydi. ölüm iletişim kurma çabasıydı - insanlar gizemli bir şekilde ellerinden kaçan öze ulaşamayacaklarını anlıyorlar, yakınlık uzaklaşıyordu, tat yok oluyordu. bir kucaklaşma vardı ölümde."


    (alametifarika - 29 Aralık 2005 00:40)

  • comment image

    mrs. dalloway'in mrs. dalloway oluşunun ve daha birçok şeyin öyküsü. "görünmüyormuş gibi bir acaip duyguya kapıldı; görünmüyordu; bilinmiyordu; artık yeniden evlenmek, çocuk yapmak falan olmadığına göre, herkesle birlikte bond sokağı'ndan yukarı bu ağır, şaşırtıcı, ciddi ilerleyiş var yalnız, bu mrs. dalloway olmak; clarissa bile olmamak; bu mrs. richard dalloway olmak."


    (dutagaci - 5 Nisan 2005 01:36)

Yorum Kaynak Link : mrs. dalloway