• "hartley'in kendini sattığı film."
  • "sting'in devleştiği şarkı. bu adam ingiliz falan değil içerde. ortadoğulu ya da hindistanlı bu adam. çok iyi. çok."
  • "(bkz: deborah harkness)"
  • "baya guzel animasyon. soundtrack'i de ayri guzel."
  • "dün izleme fırsatı bulduğum ve acayip keyif aldığım animasyon filmi. kafa dağıtmak, farklı bir dünyaya girmek adına tavsiye edebilirim."




Facebook Yorumları
  • comment image

    entellik bi yana goruntuler cekim teknigi v.s goz yorucu,izlenmesi oldukca zor,magdalena hanım kızımız daha cok death havasında olmus..hatta sandman serilerinde bire bir çizilmiş pj harveyler gormek mumkun,kısa lafın kısası festival filmi işte..


    (gloxinia - 16 Mart 2007 22:43)

  • comment image

    sting'in devleştiği şarkı. bu adam ingiliz falan değil içerde. ortadoğulu ya da hindistanlı bu adam. çok iyi. çok.


    (letranger - 22 Mart 2011 19:49)

  • comment image

    yönetmeninin adi hal hartleydir yanilmiyorsam. kara mizah ve hiristiyan mitolojisi** üzerine kurulu bir filmdir. 2000 yilinda dunya sona erecektir ya hani? ve mesih dunya sona ermeden once gelip hayat kitabinin muhurlerini kirip yuz kirk bin kusur kurtarilmis ruhu cennete geri alacaktir ya?
    seytan en sevdigi gunaha uygun olarak ikide bir mikrofona konusur. bir noktada isa ve seytan yumruklasirlar, ya da daha cok boks maclarinda yasak olan hareketlerden birini yapip sarilirlar. en eglenceli yerlerinden biri tanrinin avukatlarinin mormonlarin saldirisina ugradigi anlardir. misket atan tabancalarla plaza tipi isyerinde teror yasanir. cok guzel bir filmdir.


    (ripley - 18 Haziran 2003 09:17)

  • comment image

    hal harleyin bir kere daha eli ayagi opulesi sahane bir yonetmen oldugunu kanitlamis, yakaladigi ironik felsefeyle tadina doyum olmaz hale gelmis mis gibi film...

    dv cekilmis filmde, goruntuler normalden dusuk hizla kayit edilmis olup, bolca motion blur kullanilmistir. ozellikle isa ve seytanin barda ictikleri sahnedeki diyalog beni benden alir.


    (benedicta - 30 Temmuz 2003 09:23)

  • comment image

    pj harvey ve matt donovan in oynadigi bi hal haltley filmi. millenium icin yapilmistir. 31 aralik gecesi isa, satan ve magdalena dunyaya geri gelirler. olaylar gelisir. iki sene once istanbul film festivalinde de gosterilmistir hatirladigim kadariyla.


    (elena - 17 Nisan 2001 00:06)

  • comment image

    beat kuşağı yazarlarından william s. burroughs'un sesini (radyoda vaaz veren papaz) duyabildiğiniz, revelation'da rivayet edildiği üzere her bin yılda bir şeytanın dipsiz kuyudan salıverilmesini ve takipçilerini toplamasını ve aynı zamanda isa'nın da the book of life içinde adı yazılı olanları kurtarmaya gelişini konu alan film. filmde the book of life isa'nın dizüstü bilgisayarında kayıtlıdır.


    (beatific - 20 Mayıs 2004 19:19)

  • comment image

    hızına, renklerine, yangından mal kaçırır gibi kurgusuna yarım saat dayanabildiğim animasyon. bölümleri 15er saat olan bir dizinin "previously on the book of life" tadındaki özeti gibi. her şey vurucu olma derdinde ama birbiriyle bağlantısı yok. 3/10. o 3 de modelleme için.


    (wiggin - 9 Ocak 2015 10:57)

  • comment image

    meksika dünyanın merkezidir diyen animasyon film. çocuklara ölüm olgusunu nasıl anlatırız diye düşünmüşler, ortaya böyle bir şey çıkmış. bence gayet güzel olmuş. müziklerini çok sevdim, mutlaka bi göz atın.
    apology song
    bir de diego luna'yı keşfettim sayesinde.


    (nothingbox - 19 Ocak 2015 10:42)

  • comment image

    bana grim fandago'yu çağrıştıran del toro etkili eğlenceli animasyon filmi.

    izledim, pişman değilim. yine izler miyim? pek sanmıyorum.

    meksika kültürünün bize biraz uzak oluşu filme ısınma süresini uzatıyor. karakterlere büyük bir sempati hissedip, kişisel bağ kurma noktasında da film biraz sıkıntılı. belki de bu kasıtlı istenmemiştir. animasyon çizimleri alıştığımız filmlerden farklı olduğundan bazılarının hoşuna gitmeyebilir. ilginç karakterler ise bir kısım izleyicinin ilgisini çekecektir, o ayrı.

    herşeye rağmen kafanızda bir kaç soru işareti bırakan şirin, seyirlik bir animasyon olmuş. orada burada görüp bu ne ki şimdi izlesem mi acaba derseniz diye şeyettim.


    (gurlino - 20 Ocak 2015 07:20)

  • comment image

    öncelikle link, http://www.thebookoflife.org/

    olanı anlatmakta çok başarılı, olması gerekende gereksizce ihtiyatlı, gerçekten oraya ulaşmak için ne yapmamız gerektiğiyle çok da ilgilenmeyen bir kapitalist ütopya denemesi. belki ömrümün bir kısmını işletme ders kitapları okumakla geçirdiğim bana öyle geliyor da olabilir, ama savunduğu görüşlerden bağımsız olarak okuması çok zevkli; akıp giden bir dili, hemen her konuda verdiği cuk oturan örnekler var. 6 bölümden oluşan kitabın yalnızca kapitalizm bölümünü bitirebildim, ben tamamını okuyana kadar ortada kapitalizm diye bir şey kalmayabilir, kısmet.

    kapitalizmle ilgili kısımda sıkça tekrarlanan bir bakış açısı, kapitalizmin “olması gereken” haline ulaşması için getirilen bir öneri var, o da şu: neden şirketler daha az kar edip, işçilerin insanca koşullarda yaşamasını sağlamıyorlar? neden şirket sahipleri işçilerini kötü şartlara mahkûm ederek kazandıkları parayı hayırseverlik projelerine aktarmak yerine, işçilerinin temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve genel yaşam kalitelerini arttıracak bir iş yapma biçimini benimsemiyorlar? sözleri böyle dizince, bu bir öneriden çok bir soruya dönüşüyor ve yazık ki bu sorunun bir cevabı var. istisnaları bir kenara bırakırsak, kitabın önerdiği gibi karı bir miktar düşürecek ve çalışanların mutluluğunu sağlayacak bir iş modelinin benimsenmemesi, kapitalizmin doğal bir sonucu. temeldeki problem şirketlerin dizginlenemez kar hırsı değil, kapitalizmin doğası gereği sistemde ayakta kalabilecek şirketlerin dizginlenemez kar hırsı olan şirketler olması. kazancının belli bir yüzdesinden vazgeçen şirket, serbest rekabet piyasasında uzun vadede kaybetmeye mahkum. aslında kitap da bunu kabul ediyor ve tariflediği kapitalizmin ancak eğitilmiş bir müşteri kitlesiyle mümkün olacağından dem vuruyor. aşağıdaki alıntıyı çok sevdim, görüşünü savunurken içinde bulunduğumuz siyasi iklimi de çok güzel betimliyor.

    “there’s a parallel with democracy: you can’t have a functioning democracy without an educated electorate. equally, though we haven’t given the point due recognition, you can’t have a noble kind of capitalism without an educated consumer base.”

    bu argüman yukarıdaki eleştiriyi cevaplıyor gibi gözükebilir; ama bu eğitimin niteliğini, kim tarafından, hangi yollarla ve en önemlisi nasıl içinde bulunduğumuz sistemden bağımsız bir şekilde verileceğini açıklamadığı sürece bir “deus ex machina” olmaktan öteye gidemiyor. zira eğitim, içinde bulunduğumuz sistemden bağımsız değil, aksine temel işlevi, sistemin meşruiyetinin günbegün yeniden üretimi. başka bir eğitimin koşullarını nasıl sağlayabiliriz sorusunun cevabını aramak yerine, hatta dilerseniz bunu genelleştirelim, kapitalizmin çeşitli taraflarını nasıl törpüleyip insani bir forma kavuşturabiliriz diye kafa yormak yerine, sistemin tümden reddiyesine niye gitmiyoruz? çizilen kapitalizm portresinin gerçekleşebilirliği, owen’ın new harmony’sinden çok da fazla değil. öyleyse, hayallerimize ket vurmak niye? (inşallah yazar ileride owen gibi sapıtıp ruh çağırmaya, thomas jefferson’la falan konuşmaya kalkmaz :) )

    media kısmında anlatılanlara bayıldım. özellikle haberlerde sanat kullanımı nicedir belli belirsiz sezdiğim bir şeyi, aha işte bu ya, diyerek anlattı. ekonomiden bahsettiği kısım için, yukarıdaki eleştiriyi tekrarlamak lazım; aşağıdakini ele alalım örneğin.

    “while continuing its regular routine of analysing derivatives, yield ratios and the state of m2 money supply, economic news should not forget its ultimate responsibility to a larger quest for a world capable of sustaining less anxious and ruinous, more secure and more meaningful working lives.
    such an agenda, however fey it sounds within the context of classical economics, is at this point in our history too significant to be stumblingly raised only in private in the middle of the night or else shouted in a hoarse voice from a megaphone seconds before a police charge.”

    işin aslı ekonomi haberlerinin böyle bir sorumluluğu yok, olamaz da; zira ekonomi haberleri zaten şu an yaptığı haberleri yapmak için var. toplumsal bir sorumluluğu üstlense varlık amacına ters düşecek, bu açıdan muhalefet fikirlerini maalesef ya gecenin köründe ya da polis saldırısından hemen önce megafonla aktarmaya devam edecek, “devrim televizyondan yayınlanmayacak”.

    velhasıl, bence güzel bir eğlencelik, hoşuma giden birkaç alıntıyı aşağıda paylaşayım, belki birisi okumak isteyip istemediğine bunlara bakarak karar verir.

    “ıt’s tempting to think that it doesn’t matter much what kind of music is popular. so long as people like it, don’t worry, it’s just a bit of fun. but music is one of the biggest influences that shapes a culture. ıt encourages an attitude to life. the songs get inside our heads and the ideas they carry with them stay there – influencing how we value ourselves and our goals.”

    “we don’t envy everyone equally. we envy people who we feel in some ways equal to, but who for one reason or another have achieved things we haven’t. there’s therefore no one we feel more equal to than those who grew up around us in our own family. they had the same advantages and disadvantages. we know them so well. they are in our heads all the time. then why are we not the president, the film star or the plutocrat? why didn’t it happen to us? now that they have them, their advantages have ceased to be abstract things that no ordinary mortal has: they become quite realistic propositions – from which one is excluded. ıt’s crushing and, on some days, just unbearable.” – we hate it when our friends become successful

    “we should think of being nice as an expression of confident strength; it’s a show of being secure enough to examine points of view that feel foreign to your own.”

    “ıf the task of the news is to tell us important things, then we shouldn’t define importance too narrowly. part of what we need is to stay hopeful about the human project. hope is an achievement and we find it in these sort of scenes – scenes where no one is dying or suffering, where things are attractive, where there is an absence of sickness and in which everyday, quiet, ordinary contentment is glimpsed”


    (jack in the box - 27 Şubat 2015 04:14)

  • comment image

    kapitalizm, politika, felsefe, sosyoloji ve kültür üzerine enteresan bakış açılarıyla yazılmış makaleler paylaşan oluşum.

    tragic kahramanlar için paylaştıkları son makaleye fazlasıyla katılası geliyor insanın. özeti; herkes steve job'ı örnek gösteriyor ama o hayalle yola çıkan ve başarısız olan pekçok kişi hayalperest olmakla suçlanıyor toplum tarafından. geride kalanlar da steve jobs olmaya cesaret edemediği için hayıflanma yolunda. kaybedenler kimin umurunda.

    "our societies are very interested in winners but don’t really know what to do about losers – of which there are always, by definition, far more."

    http://www.thebookoflife.org/…rs-and-tragic-heroes/


    (minotauros - 9 Mart 2015 15:22)

  • comment image

    dün izleme fırsatı bulduğum ve acayip keyif aldığım animasyon filmi. kafa dağıtmak, farklı bir dünyaya girmek adına tavsiye edebilirim.


    (has nick tir - 19 Mart 2015 10:24)

  • comment image

    hartley'nin kişisel favorilerinden bu filmin temelini, isa'nın tekrar gelişini ve dünyanın sonunu bekleyen hristiyan binyılcılar üzerine yazdığı tiyatro oyunu soon'dan kalan fikirler oluşturur. film bir fransız kanalının milenyum konseptli, hepsi 31 aralık 1999'da geçen 10 filmlik serisi için çekilmişti. dv ile çekilen ilk filmlerdendi ve o zamanki teknolojinin yetersizliğinden 35 mm kopyasının görüntü kalitesi tatmin edici değildi. dolayısıyla muhakkak dvd'den izlemek gerek. ufak bir ayrıntı, filmde yo la tengo üyeleri salvation army band olarak arz-ı endam eder.


    (spider from mars - 22 Ağustos 2006 02:00)

  • comment image

    hal hartley 63 dakika boyunca incil soslu aforizmaları sıralarken fona da "what if god was one of us..tra la la la..." şarkısını koymuş.

    kusura bakma ama, filmde bol bol denildiği gibi, (bkz: bug off) hal!


    (relic - 9 Mart 2005 22:25)

  • comment image

    isa, magdalena, şeytan üçgeninde geçen iyi-kötü savaşı. kafası karışık ve huzursuz olan isa'nın, babasına* karşı gelmesi an meselesidir. isa'ya minnet borcu olan magdalena kendini yalnız hissetmektedir ve kalbi biraz kırıktır; bundan mütevellit kendini sigaraya vermiştir. kıyamet kopana kadar yaptığının yanına kar kalacağına inanan şeytan ise hayat kitabı'nın peşinde, isa’yı kendi yanına çekmenin derdindedir. bütün bunlar olurken, yani isa ile şeytan, iyi ile kötü, inanan ve inanmayan karşı karşıya gelirken tek bilinmeyen tanrı'nın şu an ne yaptığıdır? acaba onun da kafası kulları gibi karışık mıdır?

    isa, filmde bir yerde şöyle der: "my father, he is a jealous god. to him the law is everything. even today, lawyers are his favorites."
    http://www.imdb.com/title/tt0167059/quotes

    bu arada filmde iki tane pj harvey şarkısı çalar. müzik market sahnesindeki the faster i breathe the further i go, filmin sonundaki ise love too soon'dur.


    (kukuletali - 15 Ağustos 2006 23:47)

Yorum Kaynak Link : the book of life