The Gates (~ Dveri) ' Dizisinin Konusu : Nick Monahan ve ailesi Chicago’dan sakin ve gelişmiş bir topluluk olan The Gates‘e taşınırlar. Monahan The Gates‘de polis şefliği yapacaktır ama komşularının aslında göründükleri gibi olmadıklarını farkeder. İşin içinde vampirler ve kurtadamlar vardır.
Lost Girl(2010)(7,7-26376)
Moonlight(2007)(7,7-22632)
The Dresden Files(2007)(7,7-8358)
Kindred: The Embraced(1996)(7,7-2362)
Witches of East End(2013)(7,6-22086)
Being Human(2011)(7,5-23338)
Star-Crossed(2014)(7,4-15805)
Blood Ties(2007)(7,4-5861)
The Secret Circle(2011)(7,3-45940)
The Nine Lives of Chloe King(2011)(7,2-9151)
Bitten(2014)(7,1-14187)
Eastwick(2009)(6,5-8412)
death metal' e yeni bir boyut kazandirmis olan gruptur.swedish death metal*, goteborg death metal yada kuzey avrupa tazri death metal olarak adlandirilan muzik turunun oncusudur.buna gore klasik death metale oranla daha temiz bir sound ile daha melodik bir yapi yaratmis ve arkalarinda birbirinden guzel eserler birakarak dagilmislardir.yarattiklari turun de bir ozelligi olarak tam tamina kendilerine benzeyen bir grup cikmamistir ama in flames, dark tranquillity, gardenian ve bunlar gibi pek cok grup at the gates'in actigi bu yolda ilerlemis ve turu gelistirmistir.
(bart - 4 Mayıs 2002 20:55)
isveç death metalin yaratıcıları.mübarek insanlar topluluğu.slaughter of the soul kuran niyetine bir albümdür.
(strife - 8 Mayıs 2002 00:42)
nette gördüğüm yeni tarihli bir anders björler röportajından öğrendiğimi at the gates hakkında baz bilinmeyenler:-grubun terminal spirit disease ile başlayan sound değişiminin asıl nedeni önceden neredeyse bütün şarkıları yazan alf svensson'un 1993'de gruptan ayrılmasıymış. (daha hayırlı olmuş)-at the gates'in zamanında cradle of filth ve anathema(!?) ile tura çıktığını biliyor muydunuz.-slaughter of the soul kayıtlarında cold'daki solosu için anders björler andy larocque'ye kayıtların olduğu bir kaset verir, ancak kasedi yanlış bir hızda kaydettiği için andy bütün şarkıyı tek başına çıkarmak zorunda kalır. sonra da o meşhur soloyu yazar. anders'in dediğine göre kendisi hala o soloyu tam olarak çalamamaktaymış.-anders dağılmanın en büyük nedenini alkole bağlıyor.(bkz: alkol bütün kötülüklerin anasıdır)-ayrıca öğreniyoruz ki tomas lindberg içince çok pis sapıtıyormuş, aman aman.-anders'in en sevdiği at the gates albümü terminal spirit disease, en sevmediği de produksiyon'dan dolayı with fear i kiss the burning darkness'mış.bu arada adam "isteyen bana mail atabilir soru sormak için" demiş, ahanda isteyen varsa: dahaunted@hotmail.comedit imla: bu arada kaynak için: http://www.lucemfero.com/atthegates112007.php
(sambalici - 21 Nisan 2008 17:02)
the flames of the end'den grubun tarihini anlattıkları belgeseli tavsiye ederim her metal severe. öyle ekstrem güçlükler içinden falan gelmemişler ama işin özü zaten o. bizim şu dönemde "efsane" olarak tanımladığımız bir grup olmalarına rağmen o kadar normal bir hikayeleri var ki bu kadar olur. slaughter of the soul sonrası belki süperstar hayatı yaşayacaklardı ancak olmadı, ama o döneme kadar inanılmaz mütevazi bir yolculukları olmuş. yaşadıkları "bakın adamlar çamurun içinden çıkmış gelmiş" hikayesi değil kesinlikle, vurgulamak istediğim de o zaten, normal bir hikayesi var bu grubun. bizim 2 sikindirik demo kaydedip dağılan grupları düşünüyorum bir de slaughter of the soul'u yazan bu adamların zamanında nelerle uğraştıklarını. özellikle alf svensson'un* "bence vasat müzik yapıyorduk ama insanlar sevdi işte" alçakgönüllülüğüne ekstra hasta oldum, grubun genelinde var zaten bu hal.
(sambalici - 28 Mayıs 2010 23:23)
her gün keşke tekrar birleşseler dedirten dünyanın en muhteşem müziğini yapmış ve bırakmış grup. 1995'te yapmışlar son albümlerini ve ben hala deli gibi dinliyorum. canlı canlı izleyebilsem şu dünyada şunları daha ne isterim bilmiyorum.edit: birleştiler de bize gelmezler herhalde. bakalım biz onlara gidebilcek miyiz?
(tnrr - 20 Haziran 2010 00:52)
yıl 2008, yer hamburg'un kuzeyi, wacken open air. öğlen saatleri çadır önünde alman kızlar ve amerikalı metalheadlerle barbekü, muhabbet.. biraz sonra carcass çıkacaktır, ona hazırlıklar yapılmaktadır.. haccın ilk adımı olan carcass tamamlanır, götler başlara çıkmış, kendimizden geçmişizdir ve kafayı bulmaya devam etmekteyizdir. akşam büyük bir şölen olacaktır.yer, sahne alanı, ana sahnelerden black stage bölgesinde mahşeri bir kalabalık, güneş batmakta, gökyüzü de bulutlar tarafından kapatılmaktadır. o anda black stage önünde bekleyen 60 bin civarı insan adeta heyecandan konuşamamaktadır, bir uğultu yükselmeye başlar alanda, vakit gelmektedir. yaklaşık 10 dakika sonra gözlerimiz tarihin gördüğü en büyük haykırışlardan bir tanesine tanık olacaktır. tarif edilemez bir heyecan.dakikalar geçer, yağmur başlar, kimse siklemez, yerler çamur, saçlar sırılsıklam olmuştur, sigara üstüne sigara yayılır ve pür dikkat sahne izlenir.ışıklar söner. sigaralar yerlere atılır ve çılgıncasına bağırışlar başlar, sahneye çıkmışlardır.sonra, slaughter of the soul'un ilk riff'i girer. götüm atar, herkes ağızını açar, ve hayatım boyunca unutamayacağım bir inleme kopar."go!!!!!!!!!!!!"sonrasında boynum, riffler, saçlarım, yağmur, akıp giden melodiler, o efsanevi duygu, öfke, nefret kusuş. bir rahatlama ayini, metal dünyasının tanrıya başkaldırışa tanıklık eder gözlerim.asla unutamam.işte at the gates böyle bir gruptur.
(blastphemer - 17 Haziran 2011 00:01)
world of lies diyebiliyorum..yalanlar dünyasııı - world of lieeeesssüper değiliiiimm - non divineeeerahat bırakın beniii - release meeee
(rotting horse on the deadly ground - 24 Şubat 2001 21:42)
yılların üzerimde bıraktığı 'metalci ağırlığı' yüzünden zaman zaman sert müzik dinlemeye geniş aralıklar veren şahsımı tekrar hizaya getiren isveçli efsane grup.'we are blind, the world within us...waiting to be born'
(yellow flash - 4 Ekim 2013 18:21)
sonbahar 2014'te yeni albüm çıkarıyorlarmış laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan.(bkz: at war with reality)
(cinsi kisi - 27 Ocak 2014 18:31)
(bkz: allaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah)(bkz: şener şen koşuşu)
(sambalici - 27 Ocak 2014 18:40)
eğer haberler doğru ise çıkaracakları yeni albümleri ile piyasa grubuna dönüşen diğer smdm gruplarına "olum siz napıyonuz lan" ayarı vereceklerini tahmin ettiğim grup.
(xquazzar - 27 Ocak 2014 20:00)
geri dönüş albümleri ile carcass'ın surgical steel albümünde fanlarına verdiği muazzam zevki vereceğine inanmak istediğim grup.yanlız şu var, at the gates dağıldı, ben o zaman adamları dinlememiştim 95'te, florida düzleminde dünyayı görüyorduk, bir de carcass vardı tabii. üstlerine en acı tüyü suffocation dikmişti ama şu gerçek kabak gibi ortadaydı; at the gates, carcass ve suffocation dünyanın en iyi albümlerini yapıp bırakmışlardı.bence geri dönmemelilerdi, slaughter of the soul albümü "bu albüm son noktadır, bizi de uğraştırmayın, oturun bunu dinleyin" albümüydü. nwosdm denen mevzunun imparatorlarıydı kendileri. bence geri dönmemeliydiler. slaughter'ın aynısı bile olsa aynı tadı, aynı mutluluğu vermeyecektir. at the gates ve suffo bu işlerin en büyükleriydiler ve bence geri dönmeden birer efsane olarak sürekli bizlere melankolik bir acı vermeliydiler. olan oldu. carcass olmasa da suffo bana bunu dedirten acıyı verdi ve at the gates'de de bu olmamalı. mutsuzum açıkçası. daha doğrusu sürekli bir tedirginlik var babalarla ilgili.
(eldorado kaymakami - 30 Ocak 2014 14:57)
istanbul'a gelecek olmaları sebebiyle iş bu yazarı ağlatan grup.ilk gençlik yıllarında bilmiyorduk kendilerini, tanımamız 90'ların sonunu buldu, bir de baktık ki adamlar dağılmışlar. terminal albümünü dinlemekten kendimizi alamıyoruz. sürekli o hüzünlü ve sert sound. siyah düz gömlek filan giymeye başladık yemin ediyorum. grup t-shirtleri yerini at the gates dinleyen siyah gömlekli swedish death metal aşıklarına bırakmıştı. (hala metal t-shirtleri giyiyoruz o ayrı, koca koca adam olmanın bir önemi yok açıkçası) 90'lar sonunda dark tranquility vardı, in flames vardı ama onlar bariz biçimde takipçiydi. derken bir gün ansızın slaughter of the soul ile tanıştık. "hayatımda dinlediğim en güzel şey" demiştim. bunu hayatım boyunca 2-3 albüm için demiş birisi olarak (şu anda under a serpents sun dinliyorum bir yandan) hala aynı gazı yaşıyoruz açıkçası. slaughter albümünün en önemli yanı, 1995 gibi bir tarihte bu kadar güçlü, bu kadar modern ve bu kadar tavizsiz olmayı başarıp bir yandan da bu kadar ulaşılamaz olmayı başarmalarıdır. dünya çapında yüzlerce rip-off'u vardır. bir dönem hatırlıyorum da kusacak gibiydik "new wave of swedish death metal" gruplarından. silkinip florida'nın büyüklüğüne geri döndük dönmesine ama at the gates; suffocation, death, cannibal corpse kadar büyük bir gruptur arkadaşlar. iyi olmak başka, büyük grup olmak da başka ama at the gates "birşey yaratmıştır". onlar bu dünyada birşey yaratabilmiş çok çok az sayıda efsane gruptan birisidir.geri döndüler, dvd'leri alındı, yıllarımızı verdiğimiz, anılarımızın bazılarının ana konusu olmuş, bazılarının da direk içinde olmuş babalar artık türkiye'ye geliyorlar. hem de yeni albümleriyle. hala tedirginim ama aslında öyle de olmamak lazım. bugünlerin tadını çıkarmak lazım. hayat artık çok güzel. hayat çok çok ama çok güzel. gelsin sonbahar, gelsin kış ve soğuk havalarda isveç death metalinin tadını ölümüne yaşayalım yine. at the gates geliyor; hayat çok güzel. o kadar mutluyum ki...
(eldorado kaymakami - 6 Ağustos 2014 12:36)
19 yıl aradan sonra, ilk defa yeni bir şarkı yayınladılar:https://www.youtube.com/watch?v=aojyzitmzai(bkz: at war with reality)
(sambalici - 22 Eylül 2014 17:28)
her albümünü seven bünyelere yeni albüm cila gelir, parlatır.
(permission - 17 Ekim 2014 20:34)
yeni albümleriyle yine yarmışlardır. şerefsiz anders feyz alsın.
(dahaka - 21 Ekim 2014 01:27)
geçen günkü istanbul konserinin ayrıntılı analizi buradan okunabilecek, gitmeyenlerin * çok şey kaçırdığı, en bir bekleneni karşılayan grup.
(kendi dugunune gitmeyen kamber - 10 Ocak 2015 20:30)
hey gidinin lise yıllarımın grubu! 1995 çıkışlı "slaughter of the soul" isimli son albümlerinin üzerinden geçen 19 yılın ardından, "at war with reality" albümleriyle, 2014 yılı sonlarında sahalara geri dönen canını yediğimin death metalcileri! grubun şuan ki üyeleri; vokalde tomas lindberg, gitarlarda anders björler ve martin larsson, bass gitarda jonas björler ve davulda daha önceden cradle of filth'de de çalmış olan adrian erlandsson şeklinde imiş.
(huznu gozlerinin arkasinda olan kiz - 10 Ocak 2015 21:01)
üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hala veliahtı tam anlamıyla bulunamayan grup. aşılması en zor çıtalardan birini koymuşlardır. ilham vermeye devam edecektir yeni nesillere nesiller boyu...
(thejester - 4 Şubat 2005 15:29)
isveçli aşmış melodic death grubu.tersten gidip ilk önce in flames ve dark tranquilillty hastası olan bi insan için bunları dinlememek çok büyük bir eksiklikmiş ben bunu bugün gördüm. geç olsa da tanıştık kendileriyle.
(votd - 17 Eylül 2004 14:07)
Yorum Kaynak Link : at the gates