Süre                : 2 Saat 28 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Temmuz 1978 Cuma, Yapım Yılı : 1978
Türü                : Aksiyon,Macera,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Glen A. Larson Productions , Universal Television
Yönetmen       : Richard A. Colla (IMDB), Alan J. Levi (IMDB)
Senarist          : Glen A. Larson (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Richard Hatch (IMDB)(ekşi), Dirk Benedict (IMDB)(ekşi), Lorne Greene (IMDB)(ekşi), Herbert Jefferson Jr. (IMDB), Maren Jensen (IMDB)(ekşi), Tony Swartz (IMDB)(ekşi), Noah Hathaway (IMDB)(ekşi), Terry Carter (IMDB)(ekşi), Lew Ayres (IMDB), Wilfrid Hyde-White (IMDB), John Colicos (IMDB), Laurette Spang (IMDB), John Fink (IMDB), Jane Seymour (IMDB), Ray Milland (IMDB), Ed Begley Jr. (IMDB), Rick Springfield (IMDB), Randi Oakes (IMDB), Norman Stuart (IMDB), David Greenan (IMDB), Sarah Rush (IMDB), David Matthau (IMDB), Chip Johnson (IMDB), Geoffrey Binney (IMDB), Paul Coufos (IMDB), Bruce Wright (IMDB), Paula Crist (IMDB), Patrick Macnee (IMDB), Myrna Matthews (IMDB), Marti McCall (IMDB), Lee Michaels (IMDB), Carolyn Willis (IMDB)

Battlestar Galactica (~ Kampfstern Galactica) ' Filminin Konusu :
Miğferlerindeki bir sağa bir sola hareket eden ışıkla bilimkurgu tarihinin unutulmazları arasında yerini alan Saylonlar geri dönüyor. Üstelik kendilerini geliştirmiş olarak. Artık, insanlardan ayırt edilemeyen yepyeni modelleri de var. Ve bir kez daha uzayın uzak bir köşesindeki insan kolonilerini yıkıma uğratıyor, savaş yıldızı Galactica ve yanındaki irili ufaklı gemilerden oluşan filonun peşine düşüyorlar.


  • "once nato'nun ikinci en buyuk ordusuna sahip bir ulkenin neden koruculara ihtiyac duydugunu dusunup sonra 4x16'yi elestirmeye baslamak daha saglikli olacaktir. o zaman her sey daha net gelecek."
  • "admiral in baltara burda bile aklin fikrin sevişmede diye takılması bombaydı. adam haklı aslında baltar abimiz çatışmada bile boş geçmedi yapacak bir şey yok :)"
  • "biri old man'e inşallah boomer'ın mesajını iletmiştir. içimde ukte kaldı."
  • "gelmiş geçmiş en iyi dizidir. lost'un senaristleri de yarrağımı yalasın."
  • "şu ana kadar gelmiş geçmiş en iyi finalle televizyonlara veda etmiş dizidir. lost'un senaristleri de azıcık örnek alsın."
  • "overrated diyenleri dövmede kullanılacak bazı sopalar şunlardır; budaklı meşe odunu, kızılcık sopası."
  • "4-5 yaşlarımdayken turkiye'de savaş yıldızı adıyla oynamıştı. 25. yuzyıl ile beraber en sevdiğim iki bilim kurgu dizisinden biriydi. galiba o dönem başka alternatif de yoktu."




Facebook Yorumları
  • comment image

    dizinin teknolojik yanının niye böyle olduğunu 2003 yılında yayınlanan miniseri'nin divxplanet'dan indirilebilir altyazılarından birebir kopya ile göstermek istediğim güzel dizi

    --- spoiler ---

    sahne: müze olarak tasarlanan battlestar galactica'nın içinde bir rehber gemiyi tura katılanlara gezdirmektedir.

    - burada acayip ve antika olmuş şeyler göreceksininiz modern gözler için antika.

    - kordonlu telefonlar kullanışsız elle kumanda edilen valfler...

    - bilgisayar ismini hak etmeyen bilgisayarlar

    - hepsi sadece bir düşmanla savaşmak için yapıldı…

    - öyle bir düşman ki bütün sistemlere sızabiliyor ve onları bozabiliyordu.

    - galactica düşmanlarımızdan çok korktuğumuz bir dönemi hatırlatır bize…

    - bu düşmandan korunmak için biz de geçmişe döndük.

    sahne: teknik servis ekipmanları üzerinden örtüsü kaldırılan bir uzay gemisinin başına gelirler komutan adama'da ordadır..

    - bu bir mark iki. bunlardan birini 20 yıldır görmemiştim.

    - eğer komutan kuyruk numarasına yakından bakacak olursa; nebula 7242 takımyıldızı.

    - aman tanrım! bunu nereden buldunuz?

    - sagittarian da bir hurdalıkta paslanırken bulduk.

    - uçabiliyor mu?

    - oh, evet, efendim. motorlarını yeniledik,...

    bunun yanında battlestar galactica'da yer alan viper'ların müze de sergilenmek için oraya getirildiğini, ilk bölümde onları çalıştırmak için teknik ekibin saatler harcadığını, filo'da bulunan ve muhtemelen umulduğu gibi yüksek teknoloji ile donatılmış onlarca battlestar'ın cylon saldırısı karşısında çuvalladığını tüm sistemlerinin kapatıldığını ve gemilerin yokedildiğini, ilk cylon saldırısında battlestar galactica'nın yok edilememesinin nedeninin her şeyin manuel olmasından kaynaklandığını, caprica'yı koruyan teknolojik olarak üst düzeydeki koca bir viper filosunun cylon'lular tarafından çotank diye imha edildiğini görebilmek için üşenmeyip battlestar galactica'nın teorik olarak ilk bölümleri olan 2 bölümlük mini seri'yi izlemesi ve eğer hala teknolojik olarak battlestar'ın olması gerektiğinden daha düşük teknoloji barındırdığını düşünüyorsa da (ara: akıl fikir) yapması zaruri'dir.

    ---
    spoiler ---


    (take care dream on - 23 Ocak 2007 20:27)

  • comment image

    bolumlerden birinde $u tezahurat kullanilmaz ise hakkimi helal etmeyecegim dizidir:

    caprica'da dogdu
    amiral oldu
    nasil koydu ama
    william adama, william adama
    oooooooooooooooo

    pezevenkler gemide zart zurt yapacaklarina husker'a bir moral gecesi yapsalar da adamin degeri bilinse...


    (lord aragorn - 17 Mayıs 2008 08:17)

  • comment image

    yillarca direndim buna, cunku bir kere orjinali hakikaten dandik bir dizi. kisa surdu zaten, sonra doctor whoya benzetmeye calistilar formati, tutmadi. nostaljik degeri icin, yahut cocuk algisinin dev aynasinda buyutuldugu icin cocugu gibi sahiplenenler olacaktir (doctor who'nun da mesela suruyle salak bolumu, sezonu hatta topyekun "doktoru" var ama laf edemiyorsun, alinani oluyor, saygida kusur etmeyeceksin) ama su an saglam kafayla izleyen birinin zamane sartlarina gore dahi vasat ustu not verebilecegini sanmiyorum. "reimagined" lafinin bir pazarlama gimmicki olduguna kani oldugumdan simdikinin de alt tarafi o dandik orjinalinin bir remake'i olduguna inandirmistim kendimi.

    alakasi yokmus kardesim. reimagined az bile olmus, rezorrekt etmisler seriyi; lazerlerin havada ucustugu ve seytani robotlarin diger uzayli kavimlerle takildigi bir star warsvari sacmaliktan cikarip, hem guncel konularin hem de ebedi insani ikilemlerin irdelendigi guzel bir karakter serisi yapmislar. ilgiyi de yuksek tutmak icin dozunda action ve plot twistle beslemisler.

    sevilecek sci-fi kitabi cok, tv'de ise sci-fi sanki giderek latex icindeki futuristik karilarla bezeli dusuk butceli yapimlardan ibaret bir hale gelmisti, abazan geeklerden ote bir pazar yokmus gibi. iste bu dizi -dogaustu bir hatun barindirmasina ragmen- bu sinirlarin otesine gecmis, hatta bilimkurgu sevmeyenlerin dahi sevecekleri bir yapit olmus.

    tabii izledigim en guzel dizi falan diyemeyecegim; the wire gibi, arrested development gibilerinin aksine zeki insanlarin salt zeki insanlar icin hazirladiklari bir dizi degil (reyting bu dunyanin bir gercegi ne de olsa). bircok drama ogesi izleyicinin kafasina kakiliyor anlasilmasi icin, gerilimli bir durum belli olsun diye o gerilime istirak eden karsit kutuplar biraz basite indirgeniyor, vs. ornegin seri boyunca beyninden hucresine kadar insanla ayni olan cylonlara toaster diyerek halen onlarin duygularina, ozgur iradelerine inanmak istemeyenlerin direnisi var; bense daha ilk bolumden kurtlaniyorum "biri de ciksa other minds probleminden bahsetse ustu kapali" diye konuyu dallandirip budaklandirmaya calisiyorum. ya da ne bileyim insanlar cylonlarla ittifak kuruyorlar, sonra mantikli bicimde "double-dealing" yapiyorlar, cylonlar da ogrenince "iste insanlarin ozu bu, onlara guvenemezsin" falan diye peygamber modunda ahkam kesiyor. ben de hiii diyecegim, ozumuzde var vahsilik, vah vah. ulan ne ozu, ne vahsiligi, basit bir game theory hesabi bu, sen karsidaki adama guvenebilecegini bilmiyorken zararini minimize edeceksin, bundan basit ne var. icimde patliyor tabii, senaryoyu bana gore yapsalar trt4 acikogretim kusagina doner program.

    asil garip durumsa yapi bakimindan cok benzedigi lostun akibetine ugruyor olmasi (kotu birsey dedim). lost'u izlememin sebebi baslardaki flashbackli hikayelerin konuya guzelce yedirilmesi ve karakter gelistirmesiydi, tek basina kisa sinema filmi gibiydiler. ne zamanki fanboylar kontrolden cikip, deli danalar gibi teoriler uretmeye basladilar, yazarlar da koydular gotune hikayenin, edebiyatin, felsefenin, olayi tamamen "mitolojiye" yukleyip "bu bolumde aldigimiz cevaptan cok soruyla karsilastik" uyusturucusuyla bagimlilik yaptilar. simdi bunu deyince de populerlesene bok atmak oluyor. mudur, baslardaki gibi olsun, isterse her cinli aile tivoyla basa sarip sarip defalarca izlesinler ben yine severim.

    burada da durum benzer. herkes, yapimcilarin da tembelligiyle "mitolojiye" odaklanmis, bilmem kimin bebegine ne oldu, brooklin koprusunu kim patlatti, dunyanin kacinci yilindalar, besinci saylon kim, vs. kimse kim birader, zamani gelince gorursun, ne alemi var simdiden kafa patlatmanin? baslarda baltarin, fethullah hocaefendi hazretlerine donusmeden once hatunla girdigi diyaloglari bile yeterli sebepti izlemeye, sonradan gelen guncel konular da ortami bir sosyoloji deneyine cevirdi. tam dedim, bu herifler gelmis gecmis en iyi dizi olma yolunda gidiyorlar, sonra konular bitti, "filler" bolumlere basladilar (sendikalara, irak savasina gondermeler bir yere kadar tabii), duygusal gelgitlere dayandilar (uc bolumde bir baba-ogul dramasi izleyince, ucuncu kez bir araya gelip sarilmalarinin pek bir sembolik gucu kalmiyor balik hafizali degilseniz), en sonda baktim artik bolumlerin tek basina bir anlami kalmiyor, cliffhanger olayina donduler mutemadiyen.

    bu sanirim benzer diziler icin ortak bir sorun. bir kere bu kivama geldiler mi de artik geri donus yok; simdi kim takar sosyal icerikli bolumleri, experimental senaryolari. yeterince sok edici bir twist var mi sen onu soyle. kokain gibi de bu mubarek, voltaji surekli arttirmazsan zevk de vermiyor *.

    izleyin, izlettirin, adama'yi babaniz gibi sevin. hatta saylon kimmis, dunyaya ne olmus onu da merak edin, dogaldir. ama daha iyisini de bayinizden israrla isteyin.


    (immanuel tolstoyevski - 19 Temmuz 2008 08:33)

  • comment image

    neredeyse hiçbir ipucuna dayanmayan bir teorimin olduğu dizidir. bence koloniler bizim milat olarak bildiğimiz zamandaki dünyaya doğru yol alıyorlar. yani tüm yaşananlar milat'tan önce yaşandı. bugünkü insan ırkı ise (yani biz) pür insan değiliz, cylon-insan meleziyiz. şu anda filoda zaten birden fazla melez çocuk var, bunlar çoğalacak ve cylon-insan paxi sayesinde bugünkü insan ırkı oluşacak.
    üçüncü ve dördüncü sezon boyunca yaşanan çok tanrılılıktan tek tanrılı dine yavaş geçiş ve tek tanrılı dinin mesihi gibi bir imaj çizen gaius balthar ise günümüzde bize isa olarak anlatılan kişi veya hz. ibrahim benzeri biri olabilir.


    (elv - 11 Ekim 2008 19:56)

  • comment image

    lost izleyen arkadaslarim, benim dizinin boka saracagina ve insani heroes'daki gibi harcadigi vakte pisman edecegine bastan bagladigim inanctan dolayi bana soyle diyorlardi: "eger sonu guzel baglanirsa bu sosyal fenomenin bu toplu heyecanin parcasi olmadigin icin cok pisman olursun". ben de "olursam olurum" diyerek gecistiriyordum. aradan rastgele bir kac bolumunu izleyip izleyiciyi nasil oyaladigini gorunce de bu inancimi pekistirdim.

    battlestar galactica'nin ilk dikkatli ve duzgun izledigim bolumu sometimes a great notion oldu. onceden boluk porcuk bir kac bolumune denk gelmis bir turlu keyif alamamistim. "acaba kimler saylon" cliffhanger sablonuna cok fazla endeksli gelmis idi. (sonradan eski bolumlere bakinca da oyle gorunuyor nitekim)

    lakin sometimes a great notion'i izleyince lost'cularin beni uyardigi "yanarsin" diye dikkatimi cektigi konuyu anlamis bulundum. imkan olsaydi da bastan izleyebilseydim dedim. yaniyorum kul oluyorum. her cuma'yi iple cekiyorum. en azindan son sezonuna yetistim. en azindan benim icin farketti. keske lost'ta da boyle bir sok yasama ihtimalimiz olsaydi ama malesef yok. bi nukleer zaman/mekan transporter aletini adaya gomuyon butun anomaly'leri onla acikliyon bravo, 6 sezon onla oyalan dur. lost'culara gecmis olsun, battlestar galactica'cilara hosbulduk.


    (ssg - 28 Ocak 2009 03:03)

  • comment image

    gaeta'ya nefret beslenmesini anlamiyorum. adam vatanini seviyor, milletini seviyor. bu saylon denen irk bizim milletimizi caprica'da arkadan vurmadi mi? millet-i sadika diye bildigimiz, islerimizi yaptirmak icin urettigimiz, varligimizi emanet ettigimiz saylonlarin bize odedigi vicdani borc bu mudur? simdi bu adamlara tekrar guvenen adama vatan haini degildir de nedir?

    bugun ftl icin isbirligi, yarin tazminat oburgun toprak bu isler boyle yurur. saylonlarin dort t planini bilmeyen var mi? her jump'da bizlerden biraz daha goturecekler, once onlarin teknolojisine muhtac kalacagiz, en sonunda o teknolojiyi geri aldiklarinda elimizde hicbir sey kalmayacak.

    esas caprica'da onlar bize soykirim yapmadi mi? once onlar saldirdi, insanlarin devaminda yaptigi the hub'i yokedip soylarinin gelecegini bitirmek orantili tepki degildir de nedir? haketmediler mi soyleyin? bu metal panelleri sehit kanlariyla sulanmis galactica'yi da saylonlara mi verelim istediginiz bu mu?

    adama baris maris diyerek halkimin milletimin uzay gemilerini elin saylonuna peskes cekmektedir. onceden baris yapmaya kalktik da ne oldu? intihar bombacilarini onlar yollamadi mi? saylonlari niye yasatalim?

    saul tigh olmesin deniyor. saul tigh kasinmadi mi olmek icin? acik acik saylonlugunu itiraf edip insanlari gerginlige surukleyen o degil miydi? saylon oldugunu bilse bile itiraf edip gerginlik yaratmak zorunda degildi insan gibi yasiyordu insan gibi yasamaya devam edebilirdi. pasa pasa saylon olduktan sonra cekip kendi halkinin yanina defolup gitmesi gerekmez miydi? ne hakki var biz insanlarin arasinda rahatsizlik cikarmaya? benim gozumde saul tigh'i olduren de oldurmek icin olen de sereflidir. ben onu olduren kisiyle colonial bayragi onunde resim cekinmekten gurur duyarim.

    hepiniz insanliginizdan cikmissiniz, insan icin neyin iyi neyin kotu oldugunu anlamaktan acizsiniz. gaeta gibi bir kahraman hakkinda sarfettiginiz hakaretlerin ne oldugunun farkinda degilsiniz.

    galactica insanlarindir. ya sev ya terk et!


    (ssg - 1 Şubat 2009 02:40)

  • comment image

    once nato'nun ikinci en buyuk ordusuna sahip bir ulkenin neden koruculara ihtiyac duydugunu dusunup sonra 4x16'yi elestirmeye baslamak daha saglikli olacaktir. o zaman her sey daha net gelecek.


    (ssg - 27 Şubat 2009 08:39)

  • comment image

    --- spoiler ---

    admiral in baltara burda bile aklin fikrin sevişmede diye takılması bombaydı. adam haklı aslında baltar abimiz çatışmada bile boş geçmedi yapacak bir şey yok :)

    ---
    spoiler ---


    (iwontsmoke - 22 Mart 2009 02:52)

  • comment image

    (spoiler icerir)

    belki bircok seyi muallakta birakarak, izleyicinin ve fan kitlesinin hayalgucune emanet ederek bitti, ama muthis bitti. simdi herkes oturup "starbuck da bir melek miydi? herkesin gorebildigi turden?" diye birbirine soruyordur. ancak acik olan birsey var:

    her zaman uzerinde durdugu konsepti, yani "robot yaparsan sana karsi gelirler" degil de, "bunlarin hepsi daha onceden yasandi ve yeniden yasanacak" olayini, cok guzel noktaladi, bagladi. once insan, sonra cylon, sonra hibrid, gunun birinde de bob dylan yazacakti o sarkiyi, ve butun bunlar tekrar yasandiginda, insanlik, veya simdiki dunya'daki medeniyet tam olarak yuzde kac insansa artik, bir daha kendisine tanri denilmesini sevmeyen sey gibi davranmaya calisacakti.

    melek baltar ile melek six'in dedigi gibi, hersey matematiksel olarak aciklanabilir bir dizi olaydan ibarettir. bob dylan'in o sarkiyi 150.000 kusur yildan sonra yazmis olmasi, bir tesaduf oldugu kadar, cok dogal bir dongunun parcasidir. bu dongude de, birkac bin yilda bir muthis birsey yasanir. olaganustu birsey. medeniyetler, ne zaman olur da "buradan bir cikis yolu olmali, hicbirsey anlam ifade etmiyor, rahat edemiyorum, insanligin dengesi bozulmus, civisi cikmis" temali sarkilar soylemeye baslarsa, iste o zaman dongu tekrardan baslayacak ve o olaganustu sey tekrardan olacaktir. anladigimiz kadariyla da "tanri" dedigimiz seyin bunu durdurmak icin de pek bir istegi olmadigi gibi, sistemi ona gore kurmustur ve "acaba tekrarlanacak mi" diye uzaktan izlemektedir. araya da melek dedigimiz iki-uc katalizoru sokup ortaligi bulandirir.

    tabii opera salonu olayini, ve opera salonunun aslinda battlestar galactica'nin cic'si olmasi gibi carpici elementler icermesine ek, gaius baltar'in cifcti gecmisini hatirlamasi (ki bu bilmem kac sezon onceden bildigimiz, neredeyse mini series kadar eski olan ama unutulmaya yuz tutmus bir bilgiydi) ve sonunda nasil olduysa utandigi seye donustugunu gormesi, bunda utanilacak birsey olmadigini hissetmesi ve hayatinin aski caprica six'e sarilip aglamasi, laura roslin'in doktora "bir sigara yak ve kendi kendine mirildan" demesi, "ben mukemmel olmak istiyorum, mukemmele bagli olmak istiyorum" diyen bir sam'in gercekten de battlestar galactica'ya bagli olmasi, herkesin gaius baltar'la "magara adaminda bile gozu var" diye dalga gecmesi, tam bir pislik olan cavil'in "iki medeniyet burada sizi bekliyor, e hadi?" demesi ve sonra da "oh frak" diyerek kendini vurmasi, bolumun muthis sahneleri ve olaylariydi. bir final icin fazla umutlu, nefes aldirici ve enfesti, ve butun dizinin karanlik taraflarini, aydinlik taraflarini ve komedi unsurlarini ayni bolumde ozetlemeyi basardi.

    bir yandan eski battlestar galactica muzikleri esliginde gunese dogru yol alan bir filo ve eski tip centurionlar ile eskiyi yad ederken*, oteki yandan eski centurion'a yumruk atan yeni tip centurionlar, "belki bu sefer donguyu kirmayi basardilar" denirken birden gosterilen sevimli japon robotlari, hakikaten "arkadaslar, bu yapim, muthis bir televizyon klasiginin, gunumuze adapte edilmis halidir, guncellenmisidir, bundan 40 sene sonra tekrardan guncellenmemesi icin hicbir sebep yoktur" diyor ayni zamanda. bu bir dongu cunku.

    o kadar iliklerime kadar hissettim ki battlestar galactica'yi, ve o kadar buyuk bir bosluktayim ki, bundan boyle ne yapacagimi sasirmis bir sekilde all along the watchtower dinleyecegim.

    ah, pek tabii, starbuck tanri'nin kizidir ve hakikaten herkesi sonuna goturmustur. battlestar galactica olmustur. icindeki yasayanlar ise, yeni gezegene dagilmis, hemen hemen butun ana karakterler ise yalniz olmeyi secmistir.

    bir efsane daha sona erdi. ayakta alkisliyorum seni battlestar galactica, filodaki en iyi gemi, yasli kadin, mukemmeliyet... bizi yine hayal kirikligina ugratmadin. so say we all...


    (spincrus - 22 Mart 2009 14:20)

  • comment image

    "battlestar galactica yapilmis en guzel dizidir" dediginde "butun dizileri izledin mi?" sorusuyla karsilasiyorsun. o yuzden ingiltere reklamcilik kurallarina uyup "probably battlestar galactica gelmis gecmis en guzel dizidir, ve bitmistir" diyelim, herkes mutlu olsun.

    simdi spoiler falan filan. diziyi izleyince gel geri oku.

    gaeta'ya yazik olmadi mi simdi? adam dizinin en guzel insanlarindan biriydi, iki-uc sacma sapan hareket, bir-iki yanlis yerde yanlis zamanda bulunma durumu adami oyle bir konuma itti ki dizinin finalinda anisi bile bize gosterilmedi adamin, sanki rdm'in kendi yarattigi bu karaktere bir kini olusmus gibi geldi bana. oysa iyi ve kotunun olmadigini, hep sartlarin oldugunu bize anlatan rdm'in boyle bir kini olamaz (sanki basta cok mantikliydi ya bu dusunce). gerci hoshi amiral oldugunda hangimizin aklina gelmedi ki gaeta?

    genel bir diger nokta da su: dizimizde surekli bizim bildigimiz, ama carpitilmis, degistirilmis ya da muglak oykuler yer aldi. degisik degisik tanrilar, yaratilis, burclar vs. vs. bunlari hep nasil baglayacaklarini dusunduk ve en mantikli aciklamanin bir sekilde bsg ekibinin insanligimizin dogusundan once var olmasi ve bir sekilde insanligimizla iliski kurmasi sonucunda bizim simdi bunlardan haberimiz olmasi olduguna hep birlikte karar verdik, oyle de oldu. fakat dizi bunu oylesine guzel ve ince yapti ki, mesela gaius bariz sekilde jesus iken bu yonde dogrudan bir sey gozumuze sokulmadi, sadece o hikaye anlatildi. seyirci olarak bizden beklenen simdi bildigimiz isa oykusunun nasil gaius oykusunden cikabilecegini hayal etmek. ve buna benzer bir suru yan oyku. bu acidan bakarsak aslinda bsg bir dinlerin dogusu oykusu olarak da okunabilir.

    mitokondriyal havva konusunda da ekleyeceklerim var. efendim oncelikle mitokondri sadece anneden alinir, o yuzden hepimizin enerji fabrikasi saylon mali. hera insanligin kurtulusu icin kilitmis gercekten, cunku mitochondrial eve'in hera olmasi demek bugun yasayan butun insanlarin kaynaginin hera ve onun soyu olmasi demek. hera'nin dnasi o'nun soyuna kalitsal bir avantaj saglamis ve diger insan gruplari hera'nin soyuna katilmadiklari surece yok olmaya mahkum olmuslar. soyle de diyebiliriz: hera olmasaydi insanlik dogru duzgun dogaya adapte olamayacak, dunya uzerinden silinip gidecek veya herkes gibi olacak, avcilik toplayicilik yapacakti.

    son olarak,
    hera yaratiliscilara tokat gibi cevap veriyor:

    ulan hep soruyordunuz ya "madem insanlar maymundan geliyor, aha su maymunlar neden insan olmuyor?" diye, simdi anladiniz mi neden olmuyor? maymunlar insan olacaklar ama karsilarinda athena mi buluyorlar, sharon valerii ve onun zurriyetini mi buluyorlar? seni buluyorlar maymun kaliyorlar iste. mutlu musun?


    (k mno4 - 24 Mart 2009 00:59)

  • comment image

    battlestar galactica ya bazı eleştiriler olmuş. şimdi efendim, bir diziyi veya filmi eleştirirken, kendi içindeki dinamiklerle eleştirmek gerekir, yoksa küçük detaylarda ''şu çok saçma, böyle olmaması gerekirdi'' ile bir yere varılmaz, senaryo bütünlüğünde problem olmadığı sürece tabi.

    eğer star wars da bu zihniyetle seyredilseydi aha buyrun şöyle denirdi : ''lan uzay çağında, aşmış jedi lar ateşli silah kullansa herkesi maymun edebilecekken, neden ışın kılıcı kullanıyor sadece, mal bunlar, çok saçma''

    değil mi? force u kullanabilen, manipüle edebilen bir jedi ın, bir tabanca veya lazer tüfekle vuramayacağı bir hedef olabilir mi sizce? olamaz. fakat bunlar mal mı ışın kılıcı kullanıyorlar? bu tip film / dizi içi dinamiklere takarsanız, ömür geçmez. ''ftl le jump yapan teknoloji kansere çare bulamamış mı? çok saçma lan..'' çok gereksiz bir tespittir. dizide, o karakterin bir hastalığı olması ve çaresiz olması gerekiyordu. sizin gibi insanlar için o hastalık ''ajunetyama virüsü'' de olabilirdi. çok ölümcül tedavisi olmayan bir şey. ama gereksiz yere bunu anlatmak için zaman harcamaları gerekirdi ve istenilen etkiyi yaratamazlardı. oysa kanser ile izleyici üstünde gerekli etkiyi yaratabiliyorlar, çünkü tanıdık bir olgu.

    battlestar galactica nın fenomen olmasının arkasında yatan şey kanaatimce şudur, ki bu aynı zamanda dizinin almış olduğu en büyük risktir :

    battlestar galactica bir bilim kurgu dizisidir. zaten bu tanımıyla önyargıdan dolayı asla lost, heroes, csi gibi diziler kadar izleyici çekmeyecektir. bu arada lost ve heroes da bilim kurgudur ama uzay gemisi vs. olmadığı için izleyicinin gözünde normal dizilerdir. (bkz: algıda seçicilik)

    fakat aynı zamanda da asla bir stargate atlantis veya star trek değildir. bilim kurgu olup, salt bilim kurgu öğeleri seven insanlara da hitap etmez çünkü onların istedikleri yaratıklar, yüksek teknolojik aletler, savaşlar, keşifler de yoktur. onun yerine bilim kurgu sevenleri sıkacak basitlikte karakter analizleri ve alet edevat vardır filmde. yani hem bilim kurgu olduğu için önyargı dezavantajına sahip, hem de bilim kurgu severlere hitap etmiyor aslında. en büyük sorun da sürekli bir dizi olmasıdır. yani stargate atlantis in 3x17 sini seyredebilir, daha sonra 3 bölüm seyretmezsiniz, 3x21 i seyrettiğinizde bir şey kaçırmazsınız. battlestar galactica öyle değildir. her bölümü seyretmek zorundasınızdır ki, bu dizilerdeki en büyük risktir.

    ayrıca caprica six gibi bir karakterin oynadığı herhangi bir diziyi eleştirmek hiç bir er kişiye yakışmaz, ayıptır.


    (padawannabe - 26 Mart 2009 07:52)

  • comment image

    yaklaşık 5 dakika önce bitirdiğim dizi.
    sıcağı sıcağına yazdığım için mi böyle düşünüyorum bilmiyorum ama en primitif duygularımla söyleyebilirim ki, lost' a sokayım.

    yahu oha. kurgusundan, konusuna, all along the watchtower' ından diyaloglarına kadar; koca bir oha!


    (skybreak - 2 Kasım 2009 00:45)

  • comment image

    şu ana kadar gelmiş geçmiş en iyi finalle televizyonlara veda etmiş dizidir. lost'un senaristleri de azıcık örnek alsın.


    (blihackk - 24 Mayıs 2010 18:55)

  • comment image

    kobol tanrıları aşkına bir kişi de çıkıp mitolojisini yazmamış. karışık bir olay örgüsüne sahip böylesi bir dizinin mitolojisini yazmaya kalkışmak ve en önemlisi de bunu doğru dürüst toparlayabilmek epeyce zordur. belki de insanlar bu yüzden çekinip, yazmak istememiş olabilirler. ama ne olursa olsun, battlestar galactica destanı yazılmalı ve anlatılmalı diye düşünüyorum.

    bu mitolojisi denemesine başlamadan önce, diziyi izlememiş olanlara ciddi bir uyarıda bulunmak şart. çünkü yazının devamı ağır spoiler içermektedir. yanlışlıkla da olsa, ufacık bir satırını okumanız bile geri dönüşü olmayan bilgiler edinmenizle sonuçlanabilir. bu da izleme zevkinizi berbat edecektir. kısacası izlemeyenler lütfen bu entry'den uzak dursunlar.

    --- spoiler ---

    herkesin dikkat ettiğini sandığım üzere dizinin hemen hemen tamamında sık sık vurgulanan bir cümleyle karşılaşıyoruz: "all this has happened before and will happen again" türkçesi şu: tüm bunlar daha önce oldu ve tekrar olacak. bu söz bize bir döngünün varlığından söz ediyor. bu döngü, sürekli kendini tekrarlayan bir özelliğe sahip. belli başlı bir olaylar silsilesi, tekrar ve tekrar yaşanıp duruyor. peki nedir bu döngü? teknoloji sahibi bir uygarlık yapay zekayı yaratır. yapay zeka gelişir, efendilerine isyan eder ve bir yıkım yaşanır. biz bu döngünün ilk kez nerede ve ne zaman yaşandığını bilmiyoruz. dizi bize kobol'dan sonrasını anlatmakla yetiniyor. yani kobol'dan önce de bu döngü yaşanmış olabilir; ama bunu bilemiyoruz. o zaman bu yazı, dizinin kobol'la başlayan ve insanların içinde yaşadığımız dünyayı bulmasıyla sonuçlanan mitolojisini anlatacaktır. haydi başlayalım...

    -- kobol yaşamı ve kobol'dan kaçış --

    insanlık uygarlığı kobol'da başlıyor ve gelişiyor. kobol insanlığı zamanla bilimde ve teknolojide oldukça ileri gidiyor. döngünün de öngördüğü üzere bu gelişme ilk yapay zekanın yaratılmasına kadar ulaşıyor. insanlar ilk başta cylonlar'ın ilk formu olan centurionlar'ı, sonra da insansı cylonlar'ı yaratıyor. buradaki cylonlar, öldüklerinde bilinçlerinin yeni bir bedene aktarılması teknolojisine bile sahipler. ama işler bir yerden sonra karışmaya başlıyor. çünkü centurionlar efendilerine yani insanlığa başkaldırıyor. bu başkaldırı insanlara ve insansı cylonlar'a karşı bir soykırıma dönüşmekte gecikmiyor. durumun vahameti ilerleyince insanlar ve insansı cylonlar kobol gezegeninden kaçıyorlar. insanlık, 12 kabile halinde 12 koloni kurup yaşamlarına bu şekilde devam ediyor. 13. kabile yani insansı cylonlar ise, earth denilen bir gezegene doğru yola koyuluyorlar. bu da insanlığın dizi boyunca aradığı 13. koloninin, tamamen cylonlar'dan oluştuğu anlamına geliyor. bu noktadan sonra 12 koloni ile 13. cylon kabilesinin hikayesini ayrı ayrı anlatmakta fayda var.

    -- 12 koloni ve insanlık --

    kobol felaketinden kurtulmayı başaran insanlar 12 koloni diye anılan 12 farklı gezegene yerleşip, hayatlarına bu gezegenlerde devam etmeye başlıyorlar. zekanın kaçınılmaz bir sonucu olarak günden güne gelişmeye devam ediyorlar. her ne kadar kobol'daki bilim ve teknolojilerinin pek çoğunu kaybetmiş olsalar da kısa sürede gelişmişlik basamaklarını tırmanmaktan geri durmuyorlar. aradan binlerce yıl geçiyor. kobol felaketi onlar için gerçeklikten ziyade artık bir efsaneye dönüşüyor. 12 koloni, gelişme süreçlerinin bir yerinde tıpkı kobol'daki ataları gibi yapay zekayı yaratıyor. amaç, bu makineleri savaş ve gündelik alanlarda kullanmak. centurionlar tekrar imal ediliyor. ama centurionlar tekrar gelişip tekrar isyan ediyorlar. tarih tekerrür edercesine 12 koloni ve centurionlar arasında ilk cylon savaşı olarak anılan süreç de başlamış oluyor.

    -- earth ve insansı cylonlar --

    kobol'dan ayrılan insansı cylonlar "earth" adlı bir gezegene ulaşıp buraya yerleşiyorlar ve gezegen üzerinde gelişmiş bir medeniyet kuruyorlar. kobol'da üreme yeteneğine sahip olmayan insansı cylonlar, earth üzerinde gelişerek bu yeteneği de kazanıyorlar. artık üreyebildikleri için de diriliş teknolojisine (bilincin başka bedene indirilmesi) gereksinimleri kalmıyor. bu da söz konusu teknolojinin zamanla unutulmasıyla sonuçlanıyor. ama lanet olası döngü tekrar devreye giriyor ve bizim insansı cylonlar centurionlar'ı yaratıyorlar. amaç her zamanki gibi yine aynı. işin ilginç yanı ise sonuç da aynı oluyor. zira centurion gelişiyor, isyan ediyor. centurionlar ile insansı cylonlar arasında bir savaş başlıyor.

    -- son beşli ve yolculukları --

    centurionlar'ın gazabından kurtulamayacaklarını ve sonsuza dek yok olacaklarını düşünen beş insansı cylon bilimcisi, geçmişte sahip oldukları ama üreme yeteneği kazanılınca unutulan diriliş teknolojisini tekrar yaratabilmek için amansız bir çalışmanın içine giriyorlar. bir süre sonra da bu konuda gelişme kaydediyorlar. centurionlar, nükleer bombalarla earth gezegenini harabeye döndürüyorlar. gezegende yaşayan insansı cylonlar tamamen yok oluyor. bizim beş bilimci de ölüyorlar ama, inşa etmeyi başarıp yörüngeye yerleştirdikleri diriliş gemisi'nde uyanıyorlar. earth'deki insansı cylonlar'dan geriye kalan bu 5 kişi, 12 kabileyi, centurionlar'ı tekrar üretmemeleri konusunda uyarmak için yola koyuluyorlar. atalarının earth'e gelirken katettikleri yolda bıraktıkları izleri takip ederek, 12 koloni'yi arıyorlar. sıçrama teknolojisine sahip olmadıkları için yolculukları tam 2 bin yıl sürüyor.

    12 koloniyi bulduklarında çok geç kaldıklarını fark ediyorlar. çünkü ilk cylon savaşı çoktan başlamıştır bile. buradan sonra anlatılan iki hikaye artık birleşiyor.

    -- 12 koloni ve ilk cylon savaşı, son beşli'nin savaşa müdahalesi --

    durumun daha da kötüleşeceğini anlayan son beşli, savaşı durdurmak için 12 koloni centurionlar'ı ile irtibata geçmeye karar veriyorlar. son beşli'nin lideri ellen tigh, centurionlar'a insanlarla ateşkes yapmaları karşılığında insansı cylon üretme ve diriliş teknolojisini öğretmeyi vaat ediyor. bunun üzerine centurionlar savaşı durdurma kararı alıyorlar. insanlar ile centurionlar arasında 40 yıl sürecek bir sözde barış dönemi başlıyor. bu dönemde insanlar, cylonlardan hiç haber alamıyorlar ancak centurionlar son beşli'nin yardımıyla büyük gelişme katediyorlar. şunu da unutmamak lazım ki, son beşli gelmeden önce de centurionlar insansı cylon yapmaya çalışıyorlardı ancak başarılı olamamışlardı. yine de çalışmaları sonucu hybrid'leri üretmeyi başarmışlardı.

    -- insansı cylon modellerinin yaratılması --

    son beşli'nin yol göstermesiyle centurionlar "number one"ı yani cavil'i üretiyorlar ve ona john ismini veriyorlar. kendisi çok çakal bir şahıs olur bu arada. john (cavil)'un ardından 7 cylon modeli daha üretiliyor. ellen, saul, galen, samuel ve tory, ürettikleri 8 insansı cylon modeliyle çok yakınlaşıyorlar. özellikle liderleri ellen, 7 numara olan daniel'a aşırı düşkün oluyor. ilk çocuk john, son beşlinin diğer modellere, özellikle de daniel'a ilgisini kıskanıyor. 7 numara modelini tamamen yok ediyor. insansı modeller, centurionları köleleştirip, özgür düşünce ve iradeyi ellerinden alıyorlar, onları hizmetçi ve savaşçıları yapıyorlar.

    -- hafızaları silinen son beşli'nin 12 koloniye yerleştirilmesi --

    kendi yaratıcılarının tutumlarından ve fazla hümanist tavırlarından rahatsızlık duyan cavil kendi planını devreye sokma kararı alıyor. cavil, son beşli'nin bilinçlerini yaşlanabilen yeni bedenlerine "indiriyor", ama hafızalarını manipüle ederek geçmişlerini hatırlamalarını engelliyor. hepsini farklı zamanlarda farklı yerlerde, sahte hafızalarla (kendilerini doğma büyüme 12 koloni halkından insanlar sanacak şekilde) insanların arasına bırakıyor. amacı, son beşli'ye hayatlarının dersini vermek. çünkü insanların arasında yaşayıp onların ne denli acınası varlıklar olduğunu anlamalarını istiyor. son beşli ölerek tekrar cylonlar'ın diriliş gemilerinde uyanıp, hafızalarını geri kazanınca, insanların aslında kötü olduğunu, yaşamayı haketmediklerini anlayacaklarını varsayıyor. cavil, diğer modellerin hafızasından son beşli'yi siliyor. son beşli'yle ilgili bütün kayıt ve kanıtları yokediyor. ancak kaderin bir cilvesi, son beşli'den hiçbiri cylonların büyük insan soykırımında ölmüyor, hepsi bir şekilde battlestar galactica'ya gelmeyi başarıyor.

    -- 2. cylon savaşı --

    7 insansı cylon modeli, zamanla çeşitli kimliklerle insanların arasına sızıyorlar. bilim adamı baltar, farkında olmadan cylon planına alet oluyor. koloninin tüm savunma sistemlerini felç eden cylonlar insan medeniyetine topyekün saldırıya girişiyor. filo savaş gemileri tek tek etkisiz hale getiriliyor. ama müzeye dönüştürülmesi planlanan ve ilk cylon savaşından kalma yaşlı battlestar galactica bu süreçten ekilenmiyor. nedeniyse, galactica'nın komutanı adama'nın 40 yıl önceki saylon savaşlarından kalan bir alışkanlık ile geminin savunma sistemindeki bilgisayarları bir network altında toplamayıp sadece istasyon bazında çalıştırmasıdır. işte bu nedenle saylonlar 12 koloniye saldırırken diğer tüm gemilerin network sistemini çökertmiş; ama bunu network sistemi ile çalışmayan galactica'ya yapamamışlardır. ayrıca bu saldırıdan batllestar pegasus adlı savaş gemisi de kurtulmayı başarır. bu iki geminin yolları ileride kesişecektir. kısaca, battlestar galactica'nın koruduğu ufak bir filodaki yaklaşık 50 bin insan hariç, tüm insanlık neredeyse soykırıma uğruyor. 12 koloni işgal ediliyor.

    -- hayatta kalan insanların destansı yolculuğu ve peşlerindeki cylon tehdidi --

    5 yıl boyunca uzayın derinliklerinde insanlarla cylonlar büyük bir yarışa giriyorlar. iki ırk da earth'ü arıyorlar. insanlar, aynı zamanda üstün cylon güçlerine karşı hayatta kalmaya çalışıyorlar. bu süreçte insanlığın başlangıç noktası olan kobol'u, alg gezegeni'ni ve umutlar tapınağı'nı buluyorlar. başka bir gezegende yeni caprica şehrini kuruyorlar, ancak orası da cylonlar tarafından işgal ediliyor. son beşli'den biri olan ellen tigh da burada ölüyor. cylonlar bu süreçte iç savaşa düşüyorlar. 2, 3, 6 ve 8 numaralı modeller, cavil ve ona sadık olan 4 ve 5 numaralı modellerden ayrılıyorlar. ayrılıkçılar centurionlar'ın iradesini elinden alan parçaları söküp onları özgürleştiriyorlar. ayrılıkçı takımla insanlar zamanla ittifak kurup, cavil'e karşı mücadele veriyorlar.

    new caprica'da ölen ellen, cavil'in diriliş gemisinde diriliyor. cavil onu gizliyor. ayrılıkçı cylonlarla insanlar son diriliş gemisini de yok ederek tüm cylonları insanlar gibi sonlu varlıklar haline getiriyor. bu süreçte kendilerini insan sanan son beşli'nin 4 üyesi, cylon olduğunu fark ediyorlar

    insanlar ve ayrılıkçı cylonlar, 13. koloninin yerleştiği earth dedikleri gezegeni buluyorlar. tamamen harap olmuş, radyoaktiviteyle yaşanmaz hale gelmiş earth hayalkırıklığı yaratıyor. bu arada son beşli, earth'e ayak basınca yavaş yavaş geçmişlerini hatırlamaya başlıyorlar. yaşanabilir bir gezegen aramak için earth'ü terk ediyorlar. ayrılıkçı cylonlar insanların arasına kabul ediliyor. 12'ler meclisi'nde onlara da temsil hakkı veriliyor. bu sefer insanlar arasında iç savaş çıkıyor. felix gaeta ve tom zarek, cylon'ları aralarında kabul etmeyerek galactica'nın kontrolünü ele geçiriyorlar. ama isyan bastırılıyor.

    -- son büyük savaş --

    cylonlar'ın diriliş teknolojisinden yoksun kalması sonucu cavil, ilk insan cylon çocuğu olan hera'yı bir planla ele geçiriyor. amacı hera üzerinde inceleme yaparak cylonlar'ın nasıl üreyebileceğini keşfetmek. fakat kendilerini hera'yı kurtarmaya ve cevil'i yok etmeye adayan bir grup insan, yaşlı battlestar galactica ile birlikte cavil ve güçlerine savaş açıyor. hera kurtarılıyor, cavil mağlup ediliyor. bu sırada eski karısını öldürdüğünü anlayan gallen, tory'yi öldürüyor. son beşli'nin sayısı dörde iniyor. samuel'in de kendini boş filo gemileri ile güneşe sürmesiyle bu sayı üçe düşecektir. savaş esnasında starbuck'ın, hera'nın resminden ilham alarak girdiği sıçrama kodları, insanlığı ve cylonlar'ı şu an hepimizin üzerinde yaşadığı dünya'ya ulaştırıyor.

    -- dünya --

    dünyaya gelen ve güzellikleri karşısında büyülenen insan ve insansı cylonlar bu gezegende yeni bir hayata başlamaya karar veriyorlar. başkan roslin burada ölüyor. herkes gruplar halinde gezegenin değişik noktalarına yerleşiyorlar. gezegenin henüz ilkel olan yerli insanlarının da tıpkı 12 koloni insanlarına benzediği görülüyor.

    -- 150 bin yıl sonra --

    insan ve insansı cylonlar'ın dünyaya ulaşmasından 150 bin yıl sonra insanların tekrar geliştiğini fark ediyoruz. büyük şehirler kurulmuş ve robot teknolojisi gelişmeye başlamıştır. ayrıca bu zamanda yapılan bir keşif sonucu tüm insanlığın tek bir kadının soyundan geldiği anlaşılıyor. bu kadının 150 bin yıl önce dünyaya gelen yarı insan yarı cylon hera olduğu vurgulanıyor. bu da dünya üzerindeki tüm insanlığın yarı cylon olduğu anlamına geliyor. şimdi merak edilen şey, döngünün burada da yaşanıp yaşanmayacağıdır.

    -- çeşitli şeyler --

    insanlar eski yunanlılar'ın dinine benzeyen çok tanrılı bir inanç sistemine sahipken, cylonlar tek tanrıya inanmaktadır.
    starbuck'ın tam olarak ne olduğu açıklanmamıştır. melez olma ihtimali var. (daniel)
    baltar ve number six'in gördüğü ve melek oldukları varsayılan vizyonların durumu belirsizdir.
    kehanet yeteneğine sahip cylon ve melezlerin bu özelliklerine nasıl sahip oldukları bilinmemektedir.
    dünyaya ulaşıldığında serbest bırakılan ve cylon gemisini alıp giden centurionlar endişe yaratmaktadır.

    aklıma gelenler bunlardan ibaret.

    ---
    spoiler ---

    not: yukarıda eksik ya da yanlış bilgiler olduğunu fark edenler benimle iletişime geçebilirler.

    so say we all...


    (lali berte - 9 Şubat 2012 20:53)

  • comment image

    yeni cekilen bolumlerinde starbuck' in kadin olarak uyarlandigi dizi. diziyi bilen herkezin starbuck'a olan baki$ acisi degi$ecek gibime geliyor. ne bileyim kucukken oha$$$ starbuck'a bak diye du$unecegim aklima gelmezdi. gerci o ya$da kimseye oha$$ diye bakmak aklima gelmiyordu. "eneee uzay" diye bakiyoduk ekrana sumuklu sumuklu...


    (bosch kalfa - 12 Haziran 2004 14:12)

Yorum Kaynak Link : battlestar galactica