Süre                : 1 Saat 29 dakika
Çıkış Tarihi     : 21 Ocak 2011 Cuma, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Korku,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  FilmNation Entertainment , Premiere Picture , Echo Lake Entertainment
Yönetmen       : John Carpenter (IMDB)
Senarist          : Michael Rasmussen (IMDB)(ekşi),Shawn Rasmussen (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Amber Heard (IMDB)(ekşi), Mamie Gummer (IMDB)(ekşi), Danielle Panabaker (IMDB)(ekşi), Laura-Leigh (IMDB)(ekşi), Lyndsy Fonseca (IMDB)(ekşi), Mika Boorem (IMDB)(ekşi), Jared Harris (IMDB)(ekşi), Sali Sayler (IMDB)(ekşi), Susanna Burney (IMDB), D.R. Anderson (IMDB), Sean Cook (IMDB), Jillian Kramer (IMDB), Mark Chamberlin (IMDB), Andrea Petty (IMDB), Tracy Schornick (IMDB), Kent Kimball (IMDB), Joseph O'Shaugnessy (IMDB), Patrick Treadway (IMDB), Bev Holsclaw (IMDB), Sydney Sweeney (IMDB), R.J. Hampton (IMDB), Milos Milicevic (IMDB), Joanna Theobalds (IMDB), Lonny W. Waddle (IMDB)

The Ward (~ Kogus) ' Filminin Konusu :
Korku ustası John Carpenter bu defa uzun metrajlı bir sinema ile geri dönüyor.13.cuma güzeli Danielle Panabaker ve Amber Heard projedeler.Filmin senaryosu Michael ve Shawn Rasmussen tarafından yazıldı. The ward eski tarz bir psikolojik gerilim filmi olarak düşünülüyor.Filmde Amber Heard psikolojik sorunları nedeniyle bir psikiyatr kliniğine gidiyor ve burada başka kadınlarla tanışıyor.Geceleri de gizemli bir konuk onları ziyaret etmeye başlıyor.Carpenter tam sekiz yılın ardından bir sinema filmi ile karşımıza çıkacak!


  • "30. istanbul film festivali'nin programında yer alıyor, fakat sadece geceyarısı çılgınlığı bölümüne koyulmuş ve seansların hepsi gece 24:00'te."
  • "fragmanındaki en etkileyici sahnesi (bkz: john carpenter's the ward) yazan kısımdır, ancak taptığım yönetmenin bir filmini ilk kez sinemada izleyecek olmamın şerefine kaçırmayacağım film."
  • "30. istanbul film festivali kapsamında 16 nisan günü saat 24:00'te, 17 nisan günü saat 19:00'da atlas sinemesında izleyebileceğimiz film."
  • "carpenter'ın panavision kamera kullanmadan çektiği ilk film. şirketin mali sebepleri (bkz: hollywood faktörü) kendisini bunu yapmaya zorlamış."
  • "inside isimli bir kısa film izlemiştim onun uzun metraj versiyonu olan film."
  • "ümitlerimi boşa çıkaran film. birkaç sahne dışında, bırakın gerilmeyi, insan sıkılıyor bile."
  • "çok fazla şey beklenmemesi gereken film."
  • "film vakit kaybı ama esas kız * güzel."




Facebook Yorumları
  • comment image

    30. istanbul film festivali'nin programında yer alıyor, fakat sadece geceyarısı çılgınlığı bölümüne koyulmuş ve seansların hepsi gece 24:00'te.


    (no one - 10 Mart 2011 18:26)

  • comment image

    bir john carpenter fanı olarak hayal kırıklığına uğramadım diyebilirim. bir the thing değil bir halloween değil, ama başarılı bir korku filmi.

    --- major spoiler ---

    ten little indians ve identity benzeri bir twisti bu filmde biraz daha farklı işlemişler. ama hakikaten benim anlamadığım carpenter bu senaryoyu okurken bu hikayer hiç mi aklına gelmedi, nasıl kabul etti bu projeyi diye düşünüyorum. velhasıl senaryodan bağımsız düşünürsek carpenter'ın yönetmenlik anlamında iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz.

    --- major spoiler ---


    (deaftone - 17 Nisan 2011 22:55)

  • comment image

    klişe unsurlarına rağmen aynı zamanda klasik carpenter teması (topluluğun içine karışan derdi kendine bir yabancı, ecinni ihtiva etmesi vs.) ve yönetmenliği ile vasatın üstünde bir yapım olmuş. en azından filmden sonra gittiğimiz vanishing on 7th street gibi plot hole bombardımanına uğratmadı. *


    (uggaexul - 18 Nisan 2011 00:45)

  • comment image

    the fog (1980), halloween (1978) ve assault on precinct 13 (1976) gibi efsane filmlerin yönetmeni olan john carpenter ustaya saygı mahiyetinde izlediğim, ortalama bulduğum film.. zaten filmin yönetmenlik koltuğunda oturan carpenter ı görmemle birlikte, türü, konusu ve oyuncuları ne olursa olsun, filmi izlemeye karar vermiştim, o yüzden pek fazla bi hayal kırıklığından söz etmem mümkün değil kendi adıma..

    --- spoiler ---

    and soon the darkness, the stepfather ve the informers taki rolleriyle tanış olduğum amber heard, mary streep in torunu olduğunu duyduğumda oldukça şaşırdığım ama bu tür filmlerde kendisine sıklıkla yer bulacağına inandığım mamie gummer, the crazies ve friday the 13th taki rolüyle bilindik olan danielle panabaker ın damarında olduğu; genellikle dizilerdeki konuk oyunculuklarıyla adını duyuran (how i met your mother ve desperate housewives gibi), nikita nın alex i lyndsy fonseca ve jared harris in yan rollerinde olduğu filmin, neredeyse tamamı akıl hastanesinde geçiyor..

    kristen ın donuk bakışları, emily nin umursamaz tavırları, zoey nin çocukluğunda kalması, sarah nın herkesle çıkma merakı ve iris in ressamlığının birleşimi olmuş bu film.. onun dışında dr. stringer (stranger değil tabi di'mi?) ın sorulan sorulara tam cevaplar vermemesi ve hemşire lundt un evde kalmış kız kurusu tavırları da filmin çeşnisi halinde..

    sonlarına kadar tam göremediğimiz o korkutucu varlığın, hissiyatının pek derinlemesi olmadığını gördüğüm için pek ürpermedim.. zaten korkudan çok gerilim filmi olarak değerlendirilmesi gerek bana göre.. carpenter ın genellikle senaryonun belirsizliği ve mekan düzenlemesine abandığını da eski filmlerinden biliyoruz.. bu yüzden filmi çevresel etkenleri, zamanı ve genel olarak belirsizliğiyle ve sürükleyiciliğiyle değerlendirme taraftarıyım..

    sonlarına doğru "neden" peşlerinde olduğu belli olmayan kötülük timsalinin pençesinden kurtulamayan akıl hastaları, çok güzel resmedilmiş.. hepsini de, zaten, bir insana toplayamamak da bu yüzden oldukça olası ve şaşırtıcı.. doktor ve hastabakıcılar da, kendilerinden beklendiği gibi oldukça sert ve acımasızlar.. akıl hastanesinin, diğer koğuşlarla bağlantısı, havalandırması ve alt katlarındaki tuğla duvarlı labirentimsi depoya benzer kısımları da, filmin geçtiği sahnelerin en güzelleri arasında.. zaten senaryonun geçtiği tarihlere özgü giysiler de ayrı bi tat bıraktı benim ağzımda..

    ---
    spoiler ---

    karşılaştırması en kolay film elbette ki identity olan the ward, carpenter ın ghosts of mars tan sonra uzun metraja 9 yıl sonra dönmesinin meyvesi.. bu meyveyi rahatça ağza atıp yiyemeyebilir, tadını beğenmeyebilir, farklılığı ve daha önce yemiş olunanlara göre farklarını kıyaslayabiliriz ama kesinlikle yapamayacağımız, bu meyvenin en güzel yerinin çekirdeği değil üreticisi olduğunu yalanlamak olacaktır.. korku/gerilim türündeki filmleri pek sevmememe ve izlemememe rağmen, söz konusu carpenter olunca akan suların durmaya çalışması da mümkün oluyor.. ben kendi adıma beğendim bu filmi ama dediğim gibi ne çekirdeği ne tadından dolayı beğendim; sadece üreticisinden dolayı..

    filmin, sonradan düşünüldüğünde akılda kalan sözü bu olabilir.. sarah tan geliyor: "if i were you i'd watch out, new girl.."


    (lake of the hell - 7 Haziran 2011 23:03)

  • comment image

    --- spoiler ---
    jenerikte parçalanan aynaları görür görmez "lan yoksa çoklu kişilik bozukluğuna dair bir film mi izleyeceğiz?" dediğim film (kardeşimden daha zekiyim, o anlamadı).
    ---
    spoiler ---

    film boyunca dört beş kez zıpladığım için beğendiğim film. başka tür filmlerde kriterlerim daha gelişmiş olsa da korku filmlerini beğenmem için zıplamam yetiyor. ne güzel korktum lan!


    (kirmizinintekrari - 11 Haziran 2011 12:14)

  • comment image

    sonunu daha en baştan belli eden film.

    --- spoiler ---

    esas kızın çoklu kişilik bozukluğu yaşadığı bazı sahnelerde epey belli ediliyor. bunu yapmasalardı daha fazla korkar veya gerilirmiydik? tabiki hayır ama yinede belli etmeselermiş daha iyi olurmuş gibi.

    ---
    spoiler ---


    (only for external use - 14 Haziran 2011 01:18)

  • comment image

    korkutmayan korku filmi.

    aniden ortaya çıkan şeyler ya da aniden yükselen sesler insanı ne kadar korkutursa o kadar korkutuyor insanı işte.

    --- spoiler ---

    yahu orası akıl hastanesi, 5 tane kızla nereye korkuyoruz! kızlar korkak zaten!

    ---
    spoiler ---


    (onlygodcanjudgeme - 15 Haziran 2011 23:17)

  • comment image

    tahmin edilebilir konusu ve klise korku filmi sahnelerine ragmen cok begendigim john carpenter filmi.

    --- spoiler ---

    gayet sinir bozucu bir muzik, eglenceli, psikopat ve tehlikeli karakterler, her zamanki gibi filmin sonunda surpriz bir son.
    tam bir john carpenter filmi. carpenter, yonetmenligi ile filme farkli bir hava katip ayakta tutmus, gerilim dolu anlar yasatmistir bize.
    bir hayrani olarak yine begendim, yine begendim. the thing, helloween gbi filmlerini ozlemisim ayrica, izledikten sonra direkt aklima geldiler, gidip izlemeliyim.

    ---
    spoiler ---


    (archely - 4 Temmuz 2011 04:03)

Yorum Kaynak Link : the ward