Süre                : 8 Saat 24 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Mayıs 1982 Pazar, Yapım Yılı : 1982
Türü                : Macera,Biyografi,Drama,Tarih,Savaş
Ülke                : İtalya,ABD,Japon,Çin
Yapımcı          :  Vides Cinematografica , RAI Radiotelevisione Italiana , National Broadcasting Company (NBC)
Yönetmen       : Giuliano Montaldo (IMDB)(ekşi)
Senarist          : David Butler (IMDB)(ekşi),Vincenzo Labella (IMDB)(ekşi),Giuliano Montaldo (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ken Marshall (IMDB)(ekşi), Denholm Elliott (IMDB), Tony Vogel (IMDB)(ekşi), David Warner (IMDB), F. Murray Abraham (IMDB)(ekşi), Mario Adorf (IMDB)(ekşi), Patrick Mower (IMDB)(ekşi), Ruocheng Ying (IMDB), Beulah Quo (IMDB), Junichi Ishida (IMDB), James Hong (IMDB), Gordon Mitchell (IMDB), Leonard Nimoy (IMDB), Bruno Zanin (IMDB), Lin Lao (IMDB), Ian McShane (IMDB), Sada Thompson (IMDB), Tony Lo Bianco (IMDB), Soon-Tek Oh (IMDB), Zaibao Yang (IMDB), Shaokang Yu (IMDB), Riccardo Cucciolla (IMDB), Erkang Zhao (IMDB), Hesen En (IMDB), Hal Buckley (IMDB), Georgia Slowe (IMDB), Kathryn Dowling (IMDB), Agnes Chan (IMDB), Tetsurô Tanba (IMDB), Bruno Corazzari (IMDB), Gino Santercole (IMDB), Zhengyin Cao (IMDB), Terry Raven (IMDB), Xiaolei Huang (IMDB), Renato Miracco (IMDB), Vernon Dobtcheff (IMDB), John Dicks (IMDB), Nanni Massa (IMDB), Sun Shulin (IMDB), Salvatore Puntillo (IMDB) >>devamı>>

Marco Polo ' Dizisinin Konusu :
Papa 9. Gregorius, babası ile amcasını Kubilay Han'a mektup göndermekle görevlendirdi (1271). Marco Polo, onlarla birlikte Hanbalık'a (Pekin) gitti. Anadolu, Mezopotamya, İran, Türkistan, Pamir Dağları, Gobi Çölü, ve Çin'i dolaştı. 2,5 yıl kadar süren bu yolculuklarından sonra Kubilay Han'ın verdiği görevle 17 yıl doğu ülkelerini dolaştı. Tarih, etnografya ve coğrafya incelemeleri yaptı.

Ödüller      :

Primetime Emmy Ödülleri:Primetime Emmy-Outstanding Limited Series


  • "çin'den getirip avrupa'ya tanıttığı ürünlerle çin malı kavramının doğmasına neden olmuş tarihin ilk ne alırsan bir milyoncusu. getirdiği pastalar ilk hafta sonunda bozulmuş hep."
  • "makarnayı uygurlardan öğrenmiş ve italya'ya götürmiş şahsiyet!halen uygurlar makarna üzerine sebzelisi, domateslisi, etlisi yüzlerce çeşit sos pişirmekte.vedat milor, şahanesin!"
  • "age of empıres ta, marco harıtayı açan, polo gölgelerı kaldıran şifredir."
  • "khutulun: mrco vrşlmmımarco polo: allaaaaaah :))khutulun: öle diil be slk :/"
  • "jingim rolünde ido tatlıses'in oynadığı netflix yapımı.seksi fotoğrafları için tıklayınız. . ."
  • "güzel dizi yapmış adamlar, izlemesi zevkli. ancak marco polo'yu bildiğin jedi gibi giydiriyorlar. adamı ne zaman görsem aha şimdi ışın kılıcı çekecek diye gaza geliyorum"
  • "kubilay'in finans bakani ahmed rolunde otisabi'yi gorebilecegimiz dizidir."
  • "jingimi ido tatlısesin oynadığı müthiş dizi. soundtrackler de çok iyi. umarım ido yapmamıştır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    loreena mckennittin the book of secrets albümünde yer alan enstrumantel marco polo şarkısındaki tema 13. yüzyılda asya'yı keşfeden efsanevi marco polo'dan esinlenen, muhtemelen marco polo'nun da duymuş olabileceği geleneksel bir tasavvuf ezgisidir. mckennitt şarkının klibini konya mevlana müzesinde çekmek istemiş ama tahminimce loreena'nın müzeyi yemesinden korkan yurdum yetkililerince izin verilmemiştir.


    (magicflute - 25 Ocak 2003 03:51)

  • comment image

    makarnayı uygurlardan öğrenmiş ve italya'ya götürmiş şahsiyet!

    halen uygurlar makarna üzerine sebzelisi, domateslisi, etlisi yüzlerce çeşit sos pişirmekte.

    vedat milor, şahanesin!


    (enyedirenk - 15 Ekim 2011 16:30)

  • comment image

    son zamanlarda izlediğim açık ara en iyi dizi!.. kurgu, kostüm, hikaye ve müziklerin bu kadar iyi anlatıldığı bir dizi son on yıldır çok az var oldu. games of throne ile bu özellikler konusunda kapışır. fakat marco polo'da konu tarihi olduğundan ve fantastik öğeler içermediğinden benden bir iki puan daha fazla alıyor. tüm zamanların en iyi dizleri listeme ekledim.


    (windrider - 15 Aralık 2014 17:41)

  • comment image

    10 nömro 5 yıldız dizidir. allah tüm sezonu tek seferde yayınlayan netflix'ten razı olsun. kaliteli diziye haret kalmıştık zaar. müzikler, sinematografi, kıyafetler. her bölümü oscarlık film gibi yeminle. izleyin izlettirin!


    (venus - 15 Aralık 2014 21:31)

  • comment image

    güzel dizi yapmış adamlar, izlemesi zevkli. ancak marco polo'yu bildiğin jedi gibi giydiriyorlar. adamı ne zaman görsem aha şimdi ışın kılıcı çekecek diye gaza geliyorum


    (green panda - 15 Aralık 2014 23:33)

  • comment image

    1. sezonu bir solukta izlenen 10 bölüm ile biten dizi.

    kesinlikle olmuş bir dizi olduğundan daha önce bahsetmiştim.
    (bkz: marco polo/#47660293)

    şimdi de 1. sezon itibariyle bazı karakterleri ele alalım.

    not: aşağıdaki şeyler spoylerimsi ifadeler içerebilir.

    marco polo: kubilay han'ı bir baba olarak görüyor, onu cidden seviyor ve ona yararlı olmak istiyor. tabi bu arada yeryüzünün en büyük hakanının en yakınındaki isim olmanın da hem avantajlarını hem de dezavantajlarını yaşıyor. 9. bölümde direkten döndü desek yeridir. hem kokachin'i hem de khutulun'u çatır çatır yedi, korkarım 2. sezonda mei lin'i de yiyecek.

    kubilay han: marco polo'nun o'na karşı beslediği duygular karşılıklı, çok harkulade bir haremi var, adam dengeyi kurmuş. chabi yengemiz kendi elleri ile yanına manita sokuyor adamın. eee koskoca han lan adam. biz ufacık hovardalık yapsak hemen "auuuv" olur. tabi ne varsa eskilerde var amk.
    ayrıca byamba'ya baya baya haksızlık yaptı. lan nasıl adamsın sen o senin evladın değil mi amk? fetihten sonra bir git öp aslan parçasını. varsa jingim, yoksa jingim. bsg amk.

    chabi:kubilay'ın eşi. tilkinin dönüp dolaşıp döndüğü kürkçü dükkanı kendisi. ama bu karıda hoşlanmadığım bir yön var, biraz sinsi gibi geldi bana. du bakalım.

    jingim: kubilay'ın oğlu, uyuz biri, ama özünde iyi sanki. çinliler gibi yetiştirildiği için moğol'lar bunu aşağılıyor, o'nun en büyük isteği bir moğol gibi kabul görmesi ve babasının komutanlarının kendisine saygı duyması. ama xiangyang'ın fethinde kahramanca çarpıştı ve gazi oldu. aferin.

    kokachin: marco polo'nun manitası. adı kokachin ama asıl kokachin değil, asıl kokachin 1912 yılında trablusgarp...yok lan, asıl kokachin cidden değil işte, kokachin intihar edince yerine bu geçmiş, kendini bayatların son prensesi olarak kabul ettirmiş, bir eli yağda, bir eli balda yaşayıp gidiyor kubilay'ın sarayında. eh, tokmakçısını da buldu artık. mission complated.

    100 eyes:(yüz göz) bu abimiz shaolin rahibi olup adamın dibidir. adıyla tezat şekilde kendisi kördür, ama muhteşem bir dövüşçüdür, kürşad gibi çin sarayını basmış tek başına ortalığın amına koymuştur. marco polo'nun hocası,öğreticisi, üstadıdır. jia sidao'nun amına koymuş, fethi perçinlemiştir. tekrar etmek gerekirse adamın dibidir.

    ahmad fanakati: kubilay'ın evlatlığı, maliye bakanı, finansal işler sorumlusu. chabi ve jingim ile arası çok iyidir, sırtı yere gelmez bu yüzden. kubilay'a "baba" der, o derece ailenin içindendir. ama ben pek hoşlanmadım bundan, hain yahut hainlik için fırsat kolluyor gibi. zaten sezon finalinde de yaptırdığı tabloda ne anasının amı olduğunu herkese gösterdi.

    mei lin: aslında orospudur, ama çin imparatorunun cariyesidir,imparatorun kızının annesidir, ama orospu çocuğu abisi(sidao) bu kadıncağıza gün yüzü göstermez. kubilay ile epey bir sevişme yaşamış, ama abisi yüzünden başı belaya bulaşmıştır. bakalım 2. sezon mei lin'in başına neler gelecek.

    jia sidao: çin sadrazamı, sadrazam ama çocuk imparatoru ve kraliçe'yi hapsetmiş, çin'i yönetiyor. kubilay'ı da gafil avlayıp zafer kazandı ama orospu çocuğunun tekidir. 100 eyes reyizimiz tarafından bileti kesilmiştir.

    byamba: kubilay'ın gayrimeşru oğlu. jingim varken siddin sene han olamayacaktır, o da bunun bilincindedir zaten, kendini dövüşe ve askerliğe vermiştir bu yüzden. ama delikanlının hasosudur. moğol aleminde 100 eyes'ten sonra gelen 2 numaralı delikanlıdır byamba. ha bu arada khutulun'u tavlamış ve yemiştir, allah mesut bahtiyar etsin.

    khutulun: cengaver kadın. han soyundan geliyor ve kaidu reyiz'in kızıdır kendisi. marco polo ile yiyişti bir kez, sonra gitti byamba'nın kadını oldu. ilik gibidir, afeti devrandır ama bileği bükülmez bir cengaverdir.

    kaidu: cengiz han soyundan gelen batı orduları komutanı. khutulun'un babası,kubilay'a fevkalade sadıktır ama jingim'i sevmez, jingim'le taşak geçer sürekli.

    yusuf: kubilay han'ın kral naibi olan arap. yalnız 9. bölümde ipnelik yaptığını itiraf etti, ama yaptığı bu delikanlılıkla marco polo'yu kurtardı. toprağı bol olsun. ayrıca kendisi müslümandır ve namaz kılmaktadır.

    niccolo ve maffeo polo: marco polo'nun babası ve amcası. ikisi de yavşaktır. neyse ki layıklarını bulmuşlar moğolistan'dan siktir edilmişlerdir. dua etsinler marco'ya, çocuk gene kıyamadı bunlara hayatlarını bağışlattı.

    arık böke: kubilay han'ın kardeşi.kendisi karakurum'da durmaktadır, lakin marco polo bunu kubilay'a ispiklemiştir. iki kardeş cenk etmiş, kubilay arık böke'yi öldürüp ortadan kaldırmıştır.

    evet, 1. sezon itibariyle kahramanlarımız bu şekilde.
    2. sezonda bakalım neler olacak.

    bu arada diziyi seyretmemize vesile olan dizibox'a teşekkürleri bir borç bilirim.


    (zulfikardarbesi - 17 Aralık 2014 02:29)

  • comment image

    tek kelimeyle özetlenmesi çok zor bir dizi. üzerinde öyle çok emek var ki tek tek dile getirmeden üstün körü anlatmak imkansız. bir kaç arkadaşım dizinin yapım şirketinde çalıştığı, bazıları ise dizide ufak rollerde yer aldığı için diziden aylarca önce çekimleri sırasında haberim olmuştu. ne yalan söyleyeyim bu kadar iyi bir iş çıkacağını tahmin bile edememiştim. haftasonu oturup ilk sezonun tüm bölümlerini yekünüyle izledim. şimdi kendi yorumlarım ve içeriden aldığım bilgilerle birlikte hayvani bir entry döşeneceğim, vakti olmayan şimdiden vazgeçsin özet geç piç ergenliği yapmasın kalbini kırarım.

    dağıtıcı netflix, yapım şirketleri ise weinstein ve electus. çekimlerin büyük kısmı malezya'da yapım şirketinin kendi stüdyolarında gerçekleştirilmiş. doğa panoramaları, stepler ve kimi sahneler ise kazakistan'da kurulan yerel ekiple çekildi. yapım şirketinin kusursuz bir arkaplan hazırlamasını, kazakistan'daki yerel stüdyolar ile çalışmış olmalarına bağlıyorum zira moğol imparatorluğunu anlatan bir yapımda neredeyse hiç moğol aktör ve yapımcı kullanmadan çekebilmek imkansıza yakın bir durum. birbirine çok yakın ülke ve kültürlerden günümüzde daha gelişmiş olanını seçerek hareket etmeleri çok akılcı olmuş zira günümüz moğolistan'ı prodüksiyon açısından biraz sıkıntılı.

    neyse. kendi adıma bu yapımdan beklentim marco polo'nun seyahatnamesini okuyan herkes gibi ince detayların güzelce anlatılmasıydı. marco polo bir detay ve abartı manyağıdır. çin'in adı sanı bilinmeyen yöreleri hakkında avrupaya aktardıkları insanları şoke etmişti. ölen insanların gömmek veya yakmak yerine pişirilip yenildiği yörelere gitmiş bu ritüelleri en ince detaylarıyla anlatmıştır. marco polo'nun gezilerini doğu ve batı kaynaklarından karşılaştırmalı anlatan bir kitabın arka yüzünde şöyle diyor; "savaşçılar ısınmak için, hayvanın bacağındaki toplardamarın bulunduğu yeri keser, akan kanı içer, daha sonra da açtıkları yarayı kapatırlardı. bir moğol askeri yere inmeden, at sırtında iki gün iki gece geçirebilirdi; kimi zaman ise at yoluna devam ederken asker eyerde uyurdu..." bunun gibi fantastik bir çok detayı ballandıra ballandıra anlatan bir adamın ekmeğini yemek kolay değil çünkü dizisinden beklenti yüksek tutulacak. kendi adıma hala bazı detayların eksik kaldığını düşünüyorum fakat genel olarak çok doyurucu olduğunu kabul etmek zorundayım. polo'nun en büyük şansı rastgele bir kralı veya kağanı değil kubilay han'ı anlatmasıdır. kubilay han yapı itibariyle cengiz han'dan daha ilginç bir karakterdir. bu arada benedict wong'a kubilay han rolünü vermeyi kim akıl ettiyse kukusu/daşağı öpülmeli. bu kadar iyi betimlemek ve ekrana yansıtmak her baba yiğidin harcı değil. kubilay han, ikinci dünya savaşındaki abd ordusu haricinde japonya'ya çıkarma yapabilmiş tek hükümdardır. batıda günümüz polonyasından başlayıp güneyde iran'a, doğuda ise bruma civarına kadar uzanan çılgın bir hakimiyeti vardı. başkenti pekin olan, koca çin'e hükmeden bir hanedanlık kurmuş, egzotik doğuyu batıya tanıtmış olan adamdır. kozmopolitan bir hükümdardır. sarayında her azınlıktan temsilciler bulundurmuş, her dine ve inanca saygı gösterilmesini sağlamıştır. öte yandan moğolların bozkır yasalarını sertçe uygulamaktan çekinmemiştir. böyle bir insanı ekrana doğru haliyle yansıtmak çok önemli. bu yapımda bu denli önem verilmesinin sebebi de batının tarih boyunca sahip olamadığı nitelikler taşıyan bir lider olmasıdır. izlerken her cümlesinden, her mimiğinden keyif aldım.

    görsellik inanılmaz. görüntü yönetmeni her sahneyi birer tablo gibi işlemiş. ışık, dekor, kostüm hepsi birbirinden başarılı. bir sahne değiştiği vakit pause tuşuna basıp sahnenin çıktısını alıp duvara asabilirsiniz. o derece özenli bir çalışma var. kostümlerin bazılarını hazır aldıklarını, bazılarını yeniden tasarladıklarını biliyorum. mongol ve myn bala gibi yapımlarda yer almış bir ekiple çalıştıkları için biraz hazıra konmuşlar. dizide gördüğünüz yurtlar (çadırlar) moğol değil kazak stilindedir. muhtemelen aynı ekipten kiralanmıştır. yan roller ve figüranlar içerisinde sadece bir tane moğol var o da jing fei rolünde oynuyor. şu fotoda görebileceğiniz üzere moğol rolü verilen ekibin yekünü kazakhfilm stüdyolarının çalışanları. aynı kadroyu the horde filminde de görebilirsiniz. yalnız müzikler konusunda aynı özen gösterilmemiş malesef. mongol ve orda filminde kullanılan bazı parçalar direkt alınmış. dizi için bestelenen parçalar ise yetersiz olduklarını hissettirdi.

    --- spoiler ---

    detaylar öyle güzel ki hangi birisini anlatsam diye düşünüyor insan. türk yapımcıların oturup başından sonuna tekrar tekrar izlemesi gerekir. hanın elbiselerinde gerçekten ipek kullanmak ve nakışlarını el işçiliğiyle yaptırmak kadar basit bir özen var. nesi detay lan bunun demeyin. (bkz: #21492312) bu gözler mikrofiber bez kullanılmış padişah sarığı gördü. adetler marco polo detaycılığıyla aktarılmış. eşik bildiğiniz üzere bozkır kültüründe çok önemli yer taşır. kağan eşiğinden her insan ayakta geçemez. o yüzden ilk bölümde emekleyerek içeri giriyorlar.

    kubilay han döneminde yaşayanan kültür ikilemi de oldukça şahane aktarılmış. saray çin kültürüne yakın, kıyafetler ipek ve motifler daha oryantalken karakurum'da yaşayan arık han ve moğol halkı daha çok pamuk, keten giyiyor motifler daha çok gotik orta asya stilinde. bu denge dizi içerisinde de kendisini gösteriyor. halefi olan oğlu jingim kıyafetinden saç stiline kadar çinli gibiyken piç oğul byamba pullu zırhdan, saçından tutun da kambur kılıcına kadar her detayıyla moğol. büyük iskender'in yaşadığı zorluklar kubilay han'ın da başına geliyor.

    sanırım üçüncü bölümde ortaya çıkan kutulan (kut-ulaan) karakteri erkeklerle güreşmektedir. normalde kadınların güreşmesi moğol kültüründe kabul gören bir olay değildir. burada saçmaladıkları düşünülebilir fakat olayın aslı bir hikayeye dayanmaktadır. ahmet yeşiltepe, zaman yolcusu adlı programda adını bilmediği bir kadın olan kut-ulaan hakkında kısa bir anekdot anlatıyor. http://www.youtube.com/…ure=player_detailpage#t=512

    döneme ait bolca kaynak ve detaylı bilgi bulunması ekibin işini kolaylaştırmış olmalı. bizler ulubatlı hasan'ın yaşamış gerçek bir insan olduğu hakkında tartışa duralım, çinlilerin tarihi kayıtları o kadar detaylı ki kubilay han'ın sarayında bulunan orjinal yer ve duvar döşemelerinin çin'den getirildiğine dair bilgi ve çizimler var. adam bildiğin yere döşenen taşın desenini rapora ekleyip kayıt ettirmiş. bugün o kayıtlar sayesinde dizisinde yere döşenen taşa kadar aynı dönemi yaşıyoruz.

    sarayın bahçesindeki göl ve çardak da resmedildiği için bu vakite kadar kubilay han hakkında yapılmış olan tüm yapımlarda aynı sahneyi görebilirsiniz. bu dizide de bol bol kullanılmış.

    haşhaşiler hakkında olan bölümde bahsi geçen hikaye (bkz: #5576561) marco polo tarafından anlatılan haliyle bizlere kadar gelmiştir.

    ---
    spoiler ---

    senaryoda marco polo dışında olağan dışı fantaziler yok. marco polo zaten bire bin katarak anlatan bir insan olduğu için inceden fantazi eklenmesinde mahsur yok bence. seyahatnamesinde yürüyen balıklar, elbiseli fareler anlatan bir adam nihayetide. kubilay han gibi fantastik bir kağanı olduğu gibi aktarmaları yeterli gelmiş. han, oğulları, eşi ve marco arasındaki ilişkiler çok net şekilde yansıtılıyor. tek açık nokta hundred eyes ve kung-fu öğelerinin kör göze parmak şeklinde sokulması. kung-fu öğrenmesi değil, bu sahnelerin çok fazla yer alması can sıkıyor.

    anlatılabilecek daha bir sürü detay ve güzellik var diziyle ilgili fakat hepsini yazmak ne mümkün. yapımda emeği geçen herkesi tebrik etmek lazım. hele hepsi gavur değil ekibin büyük kısmı türk soyundan insanlar olduğu için mutluyum. umarım bir gün bizde böyle güzel yapımlara öncülük ederiz.


    (shinigami ryuk - 18 Aralık 2014 18:26)

  • comment image

    uzun zamandır gördüğüm internette izleyici ve eleştirmen oyları arasında en büyük farkın olduğu dizi bu herhalde. imdb puanı 8.4, rotten tomatoes izleyici puanı %92, rotten tomatoes eleştirmen puanı %27, metacritic puanı 100 üzerinden 48. bu ne lan.


    (sambalici - 21 Aralık 2014 15:59)

  • comment image

    13. yüzyıl tarihini seven biri için güzel bir dizi olmuş bu. ama kafayı yedirten tarihsel mantık hataları mı desem boşluktan faydalanma mı desem, anlayamadığım noktalar var. diziyi izlemeyenler için spoiler sayılabilir yazacaklarım.

    öncelikle, marco polo babası ve amcasıyla venedikten 1271'de ayrılıyor ve kubilay han'ın yanına vardıkları tarih ise 1271-1275 arası olarak biliniyor, çoğu yerde en yüksek ihtimal 1275 olarak geçiyor. yani dizimiz bu tarihler arasında başlıyor ve ilerliyor doğal olarak. bu arayı çok çakalca kullanmış senaristler.

    1.si, kubilay han kardeşi ariq böke'yi 1266'da öldürüyor. nasıl oluyor da marco polo orda bulunuyor?

    2.si o dönemdeki song hanedanlığıyla yani çin ile ilgili. imparatoriçe xie'nin kocası zhao yun. zhao yun 1264'te ölüyor. dizide xie kocam bir evlat bıraktı diyor ve yeni imparator çocuk olan zhao xian'ı tanıtıyor. xie'nin çocuğu yok o yatakta ölen de kocası değil kocasından sonra imparator olan kocasının yeğeni zhao mengqi. o da 1274'te ölüyor. çocuk olan imparator zhao xian da onun çocuğu. yatakta ölen imparatorun karısı xie değil imparatoriçe quan olması lazım. bir de zhao xian'ın kardeşi zhao shi olması lazım o kaçırıldıktan sonra imparator olacak olan. beynim sikildi benim burda.

    3.sü, hundred eyes iyi güzel karizmatik karakter de, kör olduğu ve iyi dövüştüğüyle ilgili bilgileri de götlerinden uydurmuşlar. kubilay'ın saf değiştirmiş güçlü bir kumandanı olarak biliniyor.

    4.sü ve en önemlisi, hashshashin bölümüyle ilgili. marco polo'yu güya iran'a kubilay göndermiş gibi göstermişler. halbuki seyahatnamesinde de geçer ki marco 1973'de kubilay'a daha giderken alamut kalesinde bulunmuş ve gördüklerini "the old man of the mountain" bölümünde anlatmıştır. old man olarak gördüğümüz adamı ve o sahneleri marco'nun gerçekteki anlatımına uygun göstermişler oraları sevdim(cennetin bahçesi, bakire kızlar ve haşhaş içmeleri). ama bu old man'i marco aslında görmez, bıraktığı kalıntıları görür. marco'nun bahsettiği old man'in hasan sabbah olduğu düşünülmüş ve tartışılmıştır. ancak daha sonra rashid ad-din sinan yani assassin's creed'ten bildiğimiz al mualim olduğu varsayılmaya başlanmıştır. hatta marco 1254'te doğduğu için bütün bunları görmediğini götünden uydurduğunu düşünen tarihçiler bile vardır. neyse, hasan sabbah da olsa al muallim de olsa bu adamlar 12. yüzyılda doğup ölmüşlerdir. dizideki bölümde de bu old man'in "bilinen herkesten uzun yaşadım" diye bir repliği var. sırf senaryoya uydurmak için koymuşlar. bu kısım cacık olmuş, ben uyuz oldum.

    yani söyleyeceğim; gerçekçilik ve tarih kısımlarına pek takılmazsanız, 13. yüzyıl tarihini ve marco polo'yu seviyorsanız, italo calvino'nun görünmez kentler romanını da okuyup sevdiyseniz bu diziyi seversiniz.


    (inancsiz deve - 21 Aralık 2014 22:48)

  • comment image

    olmuş dizi.

    abi bu gavur yapıyor olayı var ya, yemin ediyorum dünyanın en isabetli sözü valla. adamlar kendi kültürlerine,tarihlerine çok yabancı bir coğrafyayı 40 yıllık moğollu gibi anlatmışlar. sanırsın kımızla büyümüş allahsızlar.

    gerçekten en ince ayrıntıya kadar hakim bir prodüksiyon sırf bunun için bile alkış. biz hala slow motion birbirine laf sokan,kesişen insanların dizilerini çekmeye devam edelim.

    ulan bari bu işten vazgeçmeyeceksiniz sıdıka'yı tekrar çekin de en azından tahammül etmesi kolay olsun.

    bu arada sıdıka marco polo'dan daha kaliteli bir işti.*


    (nienteli fabrizio - 22 Aralık 2014 19:21)

  • comment image

    iki günde erittiğim kalite kokan yapım. bi' bizim saray dizilerimize bakıyorum, bi' de bu adamların çektiğine. sonra anlıyorum ki daha 40 fırın ekmek yememiz lazım.

    --- spoiler ---

    sifu reyiz, büyük adamsın. tarihte olduğu gibi, televizyon tarihinde de karizmatik karakterler arasında yerini aldı. çekirgeyi de ikinci kez zıplatmadı.

    sidao da oldukça başarılı bir kötü adamdı. zayıf duvar taktiğiyle herkesi göt etti. erken harcadılar. kaçmayıp tahtta kalmasıyla da sümsük herif imajını yıktı.

    jingim, sana söyleyeceğim pek bir şey yok. saygı görmek için karı gibi babana ağlıyorsun. kimseye ses çıkaramıyorsun. gücün marco'ya yetiyor tabii. götün başın ayrı oynamasın. aslında iyi çocuksun da biraz daha pişmen gerek.

    byamba, gönüllerin hanısın. sözünün eri, yiğit bir savaşçısın. yalnız khutulun'a güvercin yumurtası sokmaya kalkma, üzülürsün. bizi de üzersin. sen kurt, o karga. mutlu mesut yaşayın.

    kubilay, sen haksızsın ibne. kaidu'ya yaptığın çıkışta da haksızdın, yenilginin suçunu başkalarına atmakta da haksızdın. geminin kaptanı sensin. yok öyle batarsa buzdağı yüzünden, karaya varırsak benim sayemde. ne olursa olsun ihale sana kalacak. bir de çok hanımköylüsün. iki meme gördün mü kendini kaybediyorsun. oyuna gelme.

    ahmad sendeki ibnelik bir kilometre öteden görünüyor. müneccim yarrağı yemiş gibi duvara resmi çizdirdin. muhtemelen hanın yarrağını yemekle yetineceksin. yalnız hakkını vereyim, taşaklı adammışsın. inine öyle bir resim çizdirmek yürek ister.

    marco, son sözlerim de sana. kokachin sevdan başına iş açacak. her bölümde birisi ipten alıyor oğlum zaten. biraz durul, akıllan. yetenekli adamsın, maceraperestsin anladık da am uğruna güneşleri batırma. kubilay'ın güvenini kazandın. hasan sabbahla konuşma şerefine nail oldun. savaşta kendini de kanıtlamış oldun. bırak karıyı kızı da kariyer yap.

    ---
    spoiler ---


    (kislar gecmez beresiz - 1 Ocak 2015 08:12)

  • comment image

    ikinci bölümü izlerken şu sahne dikkatimi çekti: http://i.imgur.com/exg3gud.jpg

    sanga marco polo'ya parayla ilgili bir şeyler anlatırken, para işareti yapıyordu. yani günümüzde hepimizin bilgisinde olan ve kullandığı, işaret ve orta parmak uçlarını başparmak ile ovalamanın eşittir para demek olduğunu hem sanga hem de gurbetteki marco polo biliyordu.

    bu jestin tarihçesini merak ettim, bu sahnenin bir çekim hatası olup olmadığını bilmem gerektiğini hissettim. manyak mıyım neyim. bilmem gerekiyordu, para işareti 13. yüzyılda var mıydı?

    pause düşmesine basıp google'ı açtım. ne yazık ki elle tutulur bir kaynağa rastlayamadım. fakat iki madeni parayı parmak uçlarında birbirine sürttürme hareketine çok benzemesinden, bu hareketin madeni paranın icat edilmesi kadar eski olabileceği çıkarımını yaptım. madeni para milattan önce 7. yüzyılda icat edildiğine göre bu işaretin marco polo zamanında toplum tarafından bilinen hale gelebilmesi için aşağı yukarı 20 yüzyıl vardı. 2000 senenin bu hareketin icat edilmesi ve topluma yayılması için fazlasıyla yeterli bir süre olduğuna kanaat getirdim. pause ettiğim diziye arayı soğutmadan geri dönmem gerekiyordu.

    fakat aklıma takıldı. artık kredi kartları var. madeni para hala kullanılıyor olsa da çok da uzak olmayan bir gelecekte paranın bile toptan dijitalleşeceğini tahmin etmek zor değil. madeni paranın artık kullanılmadığı bir dönemde, bu para işareti kullanılmaya devam mı edecekti?

    araba camları artık otomatik olmasına rağmen manuel cam açma hareketinin hala kullanıldığı bir dönemdeyiz. nesilden nesile aktarılırken bir yerde aksaklık çıkacak ve artık çıkış amacıyla alakası kalmamış vücut işaretleri tedavülden kalkacak mıydı? atıyorum 100 sene sonra insanlar parayı kastederken parmak uçlarını birbirlerine dokunduracak mıydı?

    bana neyse, benim derdim mi, gelecek nesiller düşünsün. diziye döneyim ben en iyisi mi. neticede çekim hatası değilmiş. unpause.


    (teo - 21 Şubat 2015 13:23)

  • comment image

    "biz canlilarin cehennemi gelecekte var olacak bir sey degil, eger bir cehennem varsa, burada, coktan aramizda; her gun icinde yasadigimiz, birlikte, yan yana durarak yarattigimiz bir cehennem. bu durumda aci cekmemenin iki yolu var: birincisi, pek cok kisiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve onu gormeyecek kadar onunla butunlesmek. ikinci yol riskli: surekli bir dikkat ve egitim istiyor; cehennemin ortasinda cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve buldugunda tanimayi bilmek, onu yasatmak, ona firsat vermek."


    (madsky - 1 Şubat 2005 17:44)

  • comment image

    acayip bir adamdır rahmetli.
    kendisi venedikli olup, ilk gezisine 1271 yılında amcası ve babası ile birlikte adanadan başlamıştır.
    adanadan doğu anadoluya, oradan da gürcistana geçmiştir.

    gürcistandan basra körfezine ulaşmış ve "bu tarafa doğru çok gittim" diye düşünmüş olacak ki kuzeye yönelip iran üzerinden orta asyayı aşmış, çine varmıştır.
    çine gelince dumurlar deryasında yüzer.

    kağıt para, harika yolar, köprüler, ipek işçiliği, posta işletmeciliği, devletin yönetim düzeni marcoyu şaşırtır.
    "ulan çok yürüdüm de dünyanın sonuna mı geldim. cennet mi ula burası!" diyerekten kendini moğol hakanının kollarına teslim eder.

    marconun taaa adanalardan geldiğini duyan çinliler de ona kucak açar. adana henüz türk olmadığı için çekinmezler marcodan.

    marco polo 17 yıl çinde kalır. bu arada çincesini de ilerletme fırsatı bulur.
    dönüşte "en iyi yol bildiğin yoldur" düsturunu benimsediğinden yine iran üzerinden trabzona gelir.
    malum trabzonun o yıllarda da denize kıyısı olduğundan marconun aklına dahice bir fikir gelir.

    "ben bundan sonra yürüyüp yorulmayayım, gemiyle gideyim" der. bulduğu ilk taka ile "taşı toprağı altın" diyerek istanbula gelir. istanbul o sıralar trk egemenliğinde olmadığı için gezecek çok yer bulamaz. iki kilise, bir katedral gezdikten sonra "en iyisi sultanahmet camii yapılınca tekrar gelmek" diye düşünüp memleket hasreti ağır bastığından, gurbetlik zor geldiğinden venedike döner.

    ancak talihsizlik yakasını bırakmaz gurbetçi marconun. yolda cenova ve venedik arasındaki bir savaşta esir düşer.

    mahpusluk zordur. sürgün yılları geçmek bilmez.

    ne demiş şair "bir sürgün, memleketinin hapisanelerini bile özler"

    özlemle kavrulan marco, zaman geçirebilmek ve hasretini bir nebze olsun dindirebilmek için rustichello adlı bir yazar arkadaşına "boş duranı allah sevmez" diyerek "marco polo seyahatnamesi"ni yazdırır.

    buraya kadar yazılanları uydurma bilgiler sananlar için, onların işine daha çok yarayacak bir başka bilgi vereyim.
    marco polo kelimeleri age of empiresta cheat olarak kullanılmaktadır.

    "marco" haritanın tamamını açmanıza yarar, "polo" ise savaş gölgesini kaldırır, her şeyin görülebilmesini sağlar.


    (oztokyolu - 24 Eylül 2005 18:01)

Yorum Kaynak Link : marco polo