Det røde kapel (~ A Vörös Kápolna) ' Filminin Konusu : Acil Yardım çağrı merkezinde çalışan polis memuru Asger Holm, sıradan bir gece vardiyasında olağanüstü bir telefon alır. Hattın diğer ucunda kaçırılan bir kadın vardır. Asger oturduğu santral odasından onu kurtarmak için zamanla yarışır. Bu zor işi üstlenmemesi gerektiğini söyleyen herkese inat, kadını evine sağ salim ulaştırmanın bir yolunu bulmaya çalışır. Danimarka'nın Oscar adayı olan film, 2018 Sundance Film Festivali'nde İzleyici Ödülü'nü kazandı.
Ödüller :
Cold Case Hammarskjöld(2019)(8,2-129)
Det røde kapel(2006)(7,7-354)
Democrats(2014)(7,5-270)
Armadillo(2010)(7,5-8892)
2 Everything 2 Terrible Tokyo Drift(2010)(7,4-423)
The Ambassador(2011)(7,3-3604)
Julia(2008)(7,1-5487)
Reality(2012)(6,8-4477)
The Great European Cigarette Mystery(2017)(6,4-87)
St. Bernard Syndicate(2018)(6,4-166)
A Complete History of My Sexual Failures(2008)(6,3-3631)
Sundance Film Festivali : "Grand Jury Prize-World Cinema - Documentary"
29. uluslararası istanbul film festivali'nin ntv belgesel kuşağı'nda gösterilecek olan mads brügger filmi. film kültürel değişim programı bahanesiyle, danimarkalı sosyalist bir tiyatro topluluğuymuş gibi özel izin alıp, yanında bir spastik ve bir komedyenle başkent pyongyang'a giden yönetmenin burada kaydettiği görüntüleri (sansürden geriye kalanlar) içeriyor.
(isikokunem - 13 Mart 2010 12:09)
ismini nazi almanyasındaki bir komunist ajan grubundan alan belgesel. kuzey kore halkının adeta bir resmin içindeki piksel gibi, mükemmel işlediği düşünülen sistem içinde sigara ve içki tüketmek dışında pek bir özgürlük olmadan nasıl yaşadıklarını gösteren bir yapıt olmuştur. ana karakterler ikisi de kore kökenli olup, biri spastik olduğu yani toplumun diğer parçaları gibi "mükemmel" olamadığı için, yaşamını devam ettirebilmesi için ailesinden uzak kalmıştır.
(kveldulv - 7 Nisan 2010 22:50)
çok güzel bir belgesel film. filmin en ilginç yanı tabiki kuzey kore. dışarıya tamamen kapalı olan bu toplumu biraz olsun görmek cidden ilginç bir deneyim. ve gördüklerimi yorumluycak olursam kuzey korelilerin alayı delidir. film başkentte geçiyor. yönetmenin filmin başında dediğine göre başkentte sadece rejime en sadık olanlar yaşıyormuş. bütün film boyunca görülen bütün insanlar aynı gibi. kızların yüz ifadelerinden tutunda saç kesimleri boyları kilolarına kadar(abartmıyorum). filmde denildiği gibi ürkütücü bir çekiciliği var kuzey korenin. fakat gerçek yüzünü gördükçe çekiciliği gidiyor ürkütücülüğü kalıyor sadece.son olarak filmi izledikten sonra bir düşünün acaba filmde izlediğiniz ülke hangi ülkeye benziyor?
(kostya - 7 Nisan 2010 22:56)
--- spoiler ---belgeselin en güzel yanı kore doğumlu, evlat edinilmiş ve danimarkada büyümüş iki komedyenin, özellikle onlardan biri spastikken, yaşadığı sinir bozukluğu ve çelişkiyi çok iyi yansıtması olmuş. inanılmaz bir performans var, orada kendilerine anlatılan yalanlara hep inanıyormuş gibi görünmek çok büyük bir başarı.ayrıca kendileri ile ilgilenen mi denir, bakıcılıklarını yapan mı denir, gizli servis ajanı olduklarından şüphelendikleri kadının foyalarını meydana çıkardıkları sahneler çok başarılı. birincisi kadının spastik olana "seni oğlum gibi görüyorum, çok seviyorum" demeye başlaması, ki sonradan öğreniyoruz, bu ikisi tanıştıktan sadece bir kaç saat sonra gerçekleşiyor. ikincisi ise yine o spastik komedyenin "burada hiç benim gibi özürlü bir kimseyle tanışmadım, beni tanıştırır mısınız?" demesi, ki orada özürlü doğan çocukların akibeti biraz meçhul. kadın afallayıp cevap veremeyince de yine kendileri onu kurtarıyorlar, "neyse bir dahaki sefere" diyerek, bir dahaki sefer olmayacağını bilmelerine rağmen. şahsen ben o kadının ne gibi bir cevap verebileceğini çok merak ediyordum.belgeselle ilgili sadece küçük bir eleştirim olacak, her ne kadar danimarkalı ekip koreli ekiple ingilizce anlaşıyorsa da söyledikleri şarkı niye wonderwall? niye kendi anadillerinde bir şarkı değil? bitiş jeneriğinde de beatles-imagine söylendi gerçi ama onun bir mesaj kaygısı vardı..--- spoiler ---
(gez goz arpacik - 14 Nisan 2010 15:57)
Yorum Kaynak Link : det röde kapel