Süre                : 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Eylül 1964 Çarşamba, Yapım Yılı : 1964
Türü                : Komedi
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  MGM Television , Selmur Productions
Yönetmen       : Richard Whorf (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Peter Barry (IMDB)(ekşi),Bob Fisher (IMDB)(ekşi),Robert Kaufman (IMDB)(ekşi),Arthur Marx (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Mickey Rooney (IMDB), Emmaline Henry (IMDB)(ekşi), Sammee Tong (IMDB), Dort Clark (IMDB)(ekşi), Bobby Van (IMDB)(ekşi), Tim Rooney (IMDB)(ekşi), Brian Nash (IMDB)(ekşi), James Hong (IMDB)(ekşi), Alan Reed (IMDB), Patric Knowles (IMDB), Keith Andes (IMDB), Parley Baer (IMDB), Walter Burke (IMDB), Bob Burns (IMDB), Robert Carricart (IMDB), Paulle Clark (IMDB), Frank De Vol (IMDB), Sandy Descher (IMDB), Charla Doherty (IMDB), Pete Duel (IMDB), Linda Ho (IMDB), Charles Irving (IMDB), Kitty Kelly (IMDB), Peter Leeds (IMDB), Keye Luke (IMDB), Arthur Malet (IMDB), Lori Martin (IMDB), Dina Merrill (IMDB), Casey Morgan (IMDB), Kate Murtagh (IMDB), John Myhers (IMDB), Joe Allen Price (IMDB), Janos Prohaska (IMDB), Joseph Ruskin (IMDB), Lori Shelle (IMDB), Wayne Stam (IMDB), Grady Sutton (IMDB), Charles Thompson (IMDB), Willard Waterman (IMDB), Jesse White (IMDB) >>devamı>>

Mickey (~ Mickey Rooney) ' Dizisinin Konusu :
Philip Andre "Mickey" Rourke, Jr.  özellikle aksiyon, drama ve gerilim filmlerine başrol üstlenmiş olan ABD'li aktör.

Ödüller      :

Golden Globes:Golden Globe-Best TV Star - Male


  • "otuzlu yaşlarının başında ölmüş olsa, gerçekten çok büyük bir efsane olarak bilinecek aktör. sevenlerinin gözünde hep öyledir zaten, o ayrı."
  • "çok geçirmiştir gerçektende, ben diyim hollywood'un yarısı, sen de california'nın dörtte biri. ana bir bacı iki yani o tiple."
  • "en son görüntüsü blanka'ya benzeyen aktördür."
  • "son yıllardaki görüntüsüyle artık bruce willis'e değil kuşum aydın'a benzemiş olan oyuncu."
  • "dayım olsaydı ve beraber türlü pisliğe bulaşsaydık istediğim adamdır. böyle bir dayın olsa düşünsene ne kadar büyük bir şans olurdu. varsa eğer yeğenlerini bayağı kıskanabilirim."
  • "(bkz: kiz olsam verirdim) diyebileceginiz potansiyelde idi bir zamanlar. artik degil."




Facebook Yorumları
  • comment image

    james dean'in erken ölümüyle marlon brando'nun fazlasıyla yaşaması arasında bir yerde olan adamdır. birini haklı çıkarır, öbüründen ilham alır. boğazda düğümlenen acımayla öfke arası bir kendine gel çığlığıdır, çığlık çıkmaz. sinema efsanesinin son serseri yıldızı eski mitik günlerin bitişi için dikilmiş bir abide gibi insanın gözünden süzülür. hayatta pause düğmesi yoktur ama sevenleri onu james dean'e yakın marlon'a uzak bir zaman diliminde duraklatıp öyle hatırlarlar. abidenin bakılmamaktan boyaları dökülür.


    (talassa - 1 Ekim 2006 17:59)

  • comment image

    bence sinema tarihin en seksi iki sahnesinde rol almı$, a$mı$ oyuncu.

    --- spoiler ---
    bunun birincisinde nine 1/2 weeks'de kim basinger'in gözlerini bağlayarak, buzdolabının önüne getirir, diz çöktürür. kim'in ağızına kırmızı biber sürer. kim basinger, acı biberin yakmasını gitermek için bir $ise sütü kafaya dikler içer. sonra ise dilini dı$arı çıkararak bir $eyler bekler. mickey rourke, kim'in diline bal döker, bal dilinden a$ağı bacaklarına dökülür. müthi$tir.

    ikincisinde, angel heart'ta 17 ya$ında ki lisa bonet ile damı akıtan bir otel odasında sevi$irler. sevi$me normal ba$lar, sular hızla odaya dolmaya ba$lar, sular hızlandıkça sevi$me tecavüze döner. sular yerini kanlara bırakır, çeşitli geri dönü$lerle bu sevi$me vah$ile$ir. üstelik sevi$diği ki$i harry angel'in kızı da olabilir.
    ---
    spoiler ---


    (ziverbey - 15 Mayıs 2007 19:16)

  • comment image

    otuzlu yaşlarının başında ölmüş olsa, gerçekten çok büyük bir efsane olarak bilinecek aktör. sevenlerinin gözünde hep öyledir zaten, o ayrı.


    (lalalanoluyola - 24 Aralık 2008 14:14)

  • comment image

    golden globe ödül töreninde yaptığı konuşmada köpeğine teşekkür etmiş efsane aktör.

    şu minvalde bir konuşma yapmıştır: "insan hayatta yapayalnız kaldığı zaman yanında bir tek köpeği kalıyor. dolayısıyla en çok da ona teşekkür ederim verdiği destek için"
    iç burkucu bir konuşmaydı, ama yaptığı o teşekkürle eski janjanlı yıllarında yanından ayrılmayan insanoğullarına en güzel yanıtı ve kapağı, köpeği üzerinden taktı. helal olsun! severdik, daha da çok sevdik.


    (songcity - 13 Ocak 2009 12:42)

  • comment image

    rumble fishi izlediğim zamanı hatırlıyorum da, mahalledeki on cocuktan dokuzu senin gibi sigara icmek icin götünü vermeye hazırdı, kalan bi tane zaten götverendi. nasıl fırlatmıştın motoru herifin üstüne, nasıl siklemiyordun polisi. the pope of greenwich village geldi sonra, ne güzeldi mavi takımın ve ayakkabıların. güzel filmlerin devam etti bir süre, hasta olduk angel heart ve barfly'da sana. isa heykeline tutunmaya calışarak ölürken dağladın yüreğimizi a prayer for the dying ile. homeboy diye bi film cektin sonra, anlamadık ne yapmaya calıştığını ama sevdik yine filmi. wild orchid de dağıldın iyice ama toparlıyo dedik sonra desperate hours ile. johnny handsome da estetik ile normal haline dönüşün yetmişti bize güzel film demek icin, sonra haberler cıkmaya başladı hakkında, kokain batağına düştü, aktörlüğü bırakıp boksa başlıyo, süper filmleri reddediyo diye, sallamadık tabi. harley davidson and the marlboro man geldi sonra, eyvah dedik, itiraf etmek zordu ama sıcmıştın işte. birbirini takip eden boktan filmlerde oynama başladın, white sands, `f.t.w.*, bullet gibi.

    doksanlar yaramamamıştı sana, van damme ile bile film cevirdin amına koyiim. the rainmaker da gözüktün bir ara sevindik bütün mahalle ama olmadı, bitmiyordu siktiimin doksanları senin icin. cemcük ağızlı bruce willis o cakma sırıtışıyla bütün afişleri donatırken sen hala ben gerard depardieu' yu döverim boks etsek falan diyodun cılız dergi haberlerinde. get carter' ı izledik 2000 senesinde, iki botokslu, sen ve stallone dövüşüyodunuz ama senin botoksun bi başka güzeldi bize göre. sıradan filmler devam ediyordu ardı ardına, quentin tarantino tutsun elinden istiyorduk seni hakettiğin tahtına oturtmak icin. spun diye güzel bi film yaptın arada once upon a time in mexico takip etti onu ama olmuyordu işte; tam ümitlerimizi yitirirken man on fire cıktı ortaya, kucağında o salak köpekle bile karizmatik nasıl olurdu bi insan evladı? görmüştü herkes sende hala cevher olduğunu tıpkı bizim gibi ve geldi marv karakteri sonunda. ulan harbiden böyle bi herif vardı diyen kendini bilmezler ile bu herif kimmiş yaa diyen yeni yetmelere yapıştırıyoduk cevabı ''hollywood starı kavramına karşı bi adam olum o, istese skip atardı ortalığı yıllar öncesinden'' diye gururla.

    domino yakışmıştı gercekten sana, döktürmüştün yine. iki film cektin arada, gayet güzeldi onlarda ve en sonunda wrestler geldi cattı. aronofsky cok bastırmış filmde seni oynatmak icin duydugumuza göre, allah razı olsun kendisinden. elini keserken markette, kahreder gibiyidin kaybolan yıllara. dans ederken demode şekilde barda, pişman değil gibiydin tüm elinin tersiyle ittiklerine ve ringde konuşurken seyircilerinle hayatını özetliyordun aslında sadece, sevenlerine. yakında oscar ödülleri verilecek, bir sürü yorum var hakkında; sıradan bulanlar, küllerinden doğurulmaya calışılan bir aktör olduğunu düşünenler, gercekten harika olduğuna inananlar.

    buradan sayın akademi üyelerine sesleniyorum, biliyorum büyük hatalar yaptı abimiz ve sizlerin kriterlerine uymuyo olabilir ama otuz yaşını devirmiş bizler bu heykelciği hakediyoruz. bırakın o mavi gözlükleriyle cıksın podyuma, teşekkür etsin köpeklerine, inandırıcı gelmese de size, biz onu böyle kabul ettik ve idolümüzdü olum ne derseniz diyin. tüm kaybolmaya yüz tutmuş hayat oyuncularına bir ışık verin, vermezseniz sakın sanmayın biz vazgeceğiz, büyük ihtimalle daha cok seveceğiz yine kaybetiği icin. ulan bari brad pitt' e vermeyin, hep alırki olum o.

    peşin edit: hayır, eşcinsel değilim bildiğim kadarıyla ama şunu okuyunca kıllanmıyo değil insan.
    edit:nickinibulamayanadam'a uyarıları için teşekkürler.
    oscar sonrası edit:verdirmedi ipneler


    (lalalanoluyola - 9 Şubat 2009 10:01)

  • comment image

    spirit awards odulunu alirken on numara bir konusma yaparak, gulmekten altimiza isetti bizi. once marissa tomei'nin adini unutup "marisa-maria cok isim var hatirlayamiyorum, hah marisa tomei, gercekten cok yetenekli, direge cok guzel tirmaniyor, her kadin yapamaz" demesinden mi bahsedeyim, odulu veren philip seymour hoffman ve yanindaki kadina tesekkur edip, onun yanindaki kadina "i have no idea who the fuck you are" demesine mi degineyim, yonetmeni iki kere dudagindan opup adami araba farinda donakalan geyige dondurmesini mi soyleyeyim bilemedim. isin ilginci bunlarin hepsini kafasi guzel ve gulerek yaptigi icin herkes de gulmekten kiriliyor. fakat konusmayi su an adini hatirlayamadigim bir oyuncudan bahsederek acmasi ve "buradaki tum yonetmenlere sesleniyorum, bu adam hayatimda beraber oynadigim en yetenekli adamlardan, bana verdiginiz ikinci sansi ona da verin" demesi gercekten guzeldi. eksik disleri ve tahtasiyla kendisi de hala guzel, ayri mesele. bu aksam oscar'i alip torenlerde su gune kadar gorulmemis bir konusmaya imza atmasini hevesle bekliyorum.

    edit: spirit awards, coolblue'ya tesekkurler.
    edit 2: hakkinda konustugu adam da eric roberts'mis. mission complete'e tesekkurler.
    edit 3 (ulan): http://www.youtube.com/watch?v=og3tn7p6oki


    (procastinator - 22 Şubat 2009 22:50)

  • comment image

    bukowski'nin hayatı mayatı bir şeyi çekilirse kesinlikle onu oynaması gereken oyuncudur.

    edit: oynamış lan zaten. araştırmadan şapşal şapşal neler yazmışım ona mı yanayım, yoksa üstün casting yeteneğim varmış da keşfedilememiş ona mı?


    (jean auguste dominique ingres - 5 Ocak 2010 22:42)

  • comment image

    dayım olsaydı ve beraber türlü pisliğe bulaşsaydık istediğim adamdır. böyle bir dayın olsa düşünsene ne kadar büyük bir şans olurdu. varsa eğer yeğenlerini bayağı kıskanabilirim.


    (nickipedia - 18 Haziran 2010 00:01)

  • comment image

    gerçek bir kaybedene dönüşmekte olan adam. the wrestler sanki onu anlatıyordu. gençliğin bedene verdiği enerjiyi belki en iyi yaşayan insanlardan biri. ama şimdilerdeki görünümü o kadar acayip ki, sanki bu onun kaderi. sanki herşey kötü bitmek zorunda onun için. ben bu adamın yüzünde, gözlerinde gerçek hüznü okuyabiliyorum. yüzü eskimiş ama gözlerinde, başka gözlerde göremediğim bir ışık, bir kabulleniş var. gülüyor hep.


    (chainreaction - 31 Ekim 2010 00:39)

  • comment image

    boks kariyeriyle elde ettiği şöhreti sinemada kullanmış, içinde yetişmiş olduğu amerikan taşra kültürüne sıkı sıkıya bağlı bir aktör. çıktığı bir boks müsabakasında ağzı yüzü yer değiştirince hem boks hem de film kariyeri bir sekteye uğramış. ama pekte estetik olduğu söylenemeyecek bir operasyonla ekranlara daha düşük bütçeli yapımlarda geri dönmeyi başarmış ve hiç bir aktörde tanık olmadığım bir azimle biraz da robert rodriguez in desteği ile yıldız bir oyuncu olarak tanımlanmayı tekrar hak etmiştir. kendi yazdığı bir senaryosu vardır yine amerikan taşrasında geçer baş karakteri boksördür kendi hayatından izler taşır. zaten içinde bulunduğu bir çok projeye ya kendinden bir şeyler katıyor diye düşünüyorum ya da kendinden bir şeyler bulduğu projelere dahil oluyor. the wrestler filminde başka kim öyle dibe vurmuş bir dövüşçü rolünde o harika performansı sergileyebilirdi ki hem de mimik kabiliyetinin %70 ini kaybetmiş bir yüze sahip olmasına rağmen.


    (basliksiz fuze - 13 Kasım 2011 13:55)

  • comment image

    yeraltı klüplerinde illegal box maçı yaparken bir anda film yıldızı olmuş efsanevi oyuncu. cool görüntüsü için çaba harcamasına gerek yoktur, içsel bir görüntüdür onunkisi. nevrotik bir kriz anında küçük parmağını kesmiş, hastaneye yetiştirip son anda yerine dikmişler. barfly'da charles bukowski'yi oynamıştır. asıl bomba filmi rumble fish'tir.


    (kaybolan palya - 12 Ekim 2012 11:20)

  • comment image

    eurosport'da bir boks maçını izleme fırsatı bulup, sanki film çekiyormuşcasına bile bile dayak yiyişine şahit olduğum insan. o kadar umursamaz o kadar gamsızdı ki maçta "gel beni döv, kafamı patlat da bi daha kalkmayayım" dercesine dayak yemiştir, fakat maçı nakavtla almış bir şahsiyettir. böyle enteresan, böyle karizma bir insandır. ayrıca her ne kadar filmleri kalite açısından dengesiz olsa da kesinlikle 80'lerin sonu 90'ların başında, amerikan sinemasınin jön kavramını en iyi taşıyan oyuncudur. son derece de yetenekli olduğunu angel heart, rumble fish ve the year of the dragon da kanıtlamıştır. adeta bir sergen yalçın vakasıdır. kalitesinin ve yeteneğinin farkında olup, bu potansiyeli heba etmek için herşeyi yapmıştır. sincity ile bir nebze insanlara "yaa böyle bir adam vardı harbiden" dedirttiyse eğer, bu onun ölmeyen karizmasından kaynaklanmıştır.


    (sanborn - 4 Ağustos 2005 00:04)

  • comment image

    beyazperdede görüldüğü ilk film steven spielberg ün 1941 adlı yapımıdır. burada yalnızca 11 sn. lik bir rolü vardır. ama izleyiciyi "bu da kim?" sorularına gark eden rumble fish deki the motorcycle boy rolüdür. kolları kısa ceketi, kötü kesilmiş saçları ve ifadesiz suratıyla film boyunca amaçsız bir şekilde dolanır, kardeşi rusty james in anlayamadığı laflar eder ve acayip karizma yapar. kim ne derse desin bence iyi bir oyuncudur. örneğin eski bir röportajında mickey rourke u kendisine örnek aldığını itiraf eden bruce willisden daha iyidir. (ancak bruce kariyer seçimi konusunda daha akıllı çıkmıştır, o baska. ) willis in o çok bilindik müstehzi gülüşünün patenti aslında ona aittir. ayrıca çok güzel ağlar. (bkz: angel heart). year of the dragon filminde de kayda değer bir oyunculuk sergilemiştir ancak fazla bilinmez. bir ara "hayatımı çekicem" diye tutturmuş ve senaryosunu yazdığı homeboy filmini yapmıştır. sonuç vasattır. kendisinin eli yüzü henüz düzgünken görüldüğü son film ise harley davidson and marlboro man dir. bu filmden sonra mickey boks sevdası, uyusturucu ve aile içi/dışı şiddet * yüzünden her geçen sene daha fazla tanınmayacak hale gelmiş ve o her daim masum duran surat neredeyse johnny handsome da canlandırdığı hilkat garibesine benzemiştir. yok yere harcanan bir fiziğin, yeteneğin ve kariyerin kanıtıdır. şu sıralar deli gibi film çevirmektedir ve her seye rağmen rolü ufak da olsa beyazperde de göründüğü sahnelerde aynı karizmayı korumaktadır. bize de bir tebessüm etmek düşer. eski günlerin hatrına.


    (dubstar - 10 Eylül 2004 14:36)

  • comment image

    nice düşüşün ve paçavra işin ardından sin city ile yeniden doğan aktör. dennis rodman'la bile film (!) çekip berbat kliplerde oynadıktan sonra; sin city'deki marv rolüyle tüm o korkunç yılları unutturmuş, epey hasar almış da olsa halen bir efsane olduğunu kanıtlamıştır.

    alkol batağında çeşitli nevrotik ataklarla yıllarını heba eden bu çocukluk idolümün marv adlı rönesansına ziyadesiyle sevinmekteyim. bundan sonra christopher walken ve robert de niro'yla ya son bi film çeksin. yahut sin city adlı başyapıt filmografisinin görkemli finali olsun.


    (bohemiantirad - 17 Haziran 2005 11:20)

Yorum Kaynak Link : mickey rourke