Süre                : 59 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Şubat 2005 Çarşamba, Yapım Yılı : 2005
Türü                : 
Taglar             : Kurgu olmayan
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Mark Burnett Productions , TalkBack Productions
Yönetmen       : Andy Devonshire (IMDB)(ekşi), Esther Dere (IMDB)(ekşi), Pete Cooksley (IMDB), Samantha De Alwis (IMDB), Beth Dicks (IMDB)(ekşi), Melinda McDougall (IMDB), Claire Hobday (IMDB), Anna Keel (IMDB), Ben Cook (IMDB), Gilly Goshawk (IMDB), Rebecca Kenny-Smith (IMDB), Claire Walls (IMDB), James Bainbridge (IMDB), Danielle Graham (IMDB), Alf Lawrie (IMDB)
Oyuncular      : Alan Sugar (IMDB)(ekşi), Nick Hewer (IMDB)(ekşi), Mark Halliley (IMDB)(ekşi), Margaret Mountford (IMDB), Karren Brady (IMDB)(ekşi), Samantha Moon (IMDB)(ekşi), Tim Campbell (IMDB)(ekşi), Saira Khan (IMDB)(ekşi), James Max (IMDB), Paul Torrisi (IMDB), Miriam Staley (IMDB), Raj Dhonota (IMDB), Tom Gearing (IMDB), Ricky Martin (IMDB), Jade Nash (IMDB), Chris Bates (IMDB), Stella English (IMDB), Jamie Lester (IMDB), Joanna Riley (IMDB), Ruth Badger (IMDB), Michelle Dewberry (IMDB), Ansell Henry (IMDB), Paul Tulip (IMDB), Simon Ambrose (IMDB), Tre Azam (IMDB), Kristina Grimes (IMDB), Ben Leary (IMDB), Adam Corbally (IMDB), Stuart Baggs (IMDB), Syed Ahmed (IMDB), Katie Hopkins (IMDB), Lohit Kalburgi (IMDB), Lee McQueen (IMDB), Helene Speight (IMDB), Alex Wotherspoon (IMDB), Claire Young (IMDB), Sebastian Schrimpff (IMDB), Tuan Le (IMDB), Jadine Johnson (IMDB), Lucinda Ledgerwood (IMDB) >>devamı>>

The Apprentice (~ Alan Sugar: The Apprentice) ' Dizisinin Konusu :
The Apprentice is a TV series starring Alan Sugar, Mark Halliley, and Nick Hewer. 20 young entrepreneurs compete in several business tasks, and must survive the weekly firings in order to become the business partner of one of the...


  • "tess gerritsenın elinden çıkma the surgeonun devamı niteliğini taşıyan polisiye gerilim türündeki romanı"
  • "parayla zevk satin alinmadigini trump'in yaldizlar ve pariltilar icindeki evini gorerek bir kere daha ogrenmemizi saglayan program. mermer fiskiyeyi de unutmayalim."
  • "sam solovey adlı karakterin gerçek hayatta mümkün olabileceği gerçeğini şiddetle yansımama neden olan imdb'de bakarken birincisini öğrendiğim yarışma."
  • "bir nevi donald trump mastürbasyonu.."
  • "kariyer sürtükleri (bkz: career bitch) ve manyakları emporiumu."ben x, dünyanın en mükemmel emlakçısıyım ve çok zenginim. 20 yaşındayım." şeklinde tanıtıyorlar kendilerini."
  • "kovulan adamin bindigi taksinin tavanustu reklaminda "yahoo hot jobs" yazan yarısma programı. guzel bir ayrıntı gercekten..."
  • "ruhunu satan insanların katıldığı bir tv programı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    tess gerritsen'in kitabı ve the surgeon'ın devamı. kadınlara uygulanan vahşet yine zirvede, rizzoli yine iş başında ve gerilim de dozunda. ancak asıl katilimizden ziyade, cerrah damgasını vuruyor bu kitaba da. tek sorun, herşeyin çok hızlı çözülmesi, ve sonun çok çabuk gelmesi. maalesef, cerrah'ın ilk kitapta yaptığına benzer mitoloji kaynaklı iç konuşmaların olmaması da eksikliğini hissettiriyor.

    kitabın ana temasından bağımsız olarak, rahatsız edici bir yönü var. amerikan dış politikasına yönelik günah çıkarma sekansı. "şuraya gitmemiz yanlıştı, bunu yapmamız yanlıştı" yok; tam aksine, "iyi ki gittik, iyi ki yaptık ancak içimizdeki çürük elmalar bazı saçmalıklar yapmış olabilir. ama bunu da kontrol edemezdik (hani elimizde olsa hemen engellerdik), çünkü savaş ortamındaydık" var. peki ne oluyor, devletin veya ordunun içinde pislikler varsa da, iyi amerikalılar ortaya çıkıyor ve adaleti yerine getiriyor. herşey, sistemde bir sorun yok, kendi hatasını temizleyecek kadar iyi işliyor'a geliyor. yazar daha önce bu sularda yüzmezdi; gerek de yoktu, dolayısıyla anlamadım.


    (amaninbe - 6 Ocak 2010 22:33)

  • comment image

    ilk sezonundan ilk iki bölümü seyrettikten sonra, şu notu düşmeden edemedim. yıllarca kadınlar iş konusu olduğunda, cinsel obje olarak görülmekten duydukları tepkiyi dile getirmişlerdir. fakat gel gelelim, iş ciddiye bindiğinde ilk bölümde limonata satarken limonata alana öpücük vermeler, limonata alana telefon numarası vermeler falan: direk sex sales.

    ikinci bölümde de, gerçi burada tam olarak sex sells olmasa da, cinsel içerikli ve aykırı, bir jeti penis gibi kullanarak yarattıkları reklam kampanyasıyla bölümün kazananları oldular. garibim erkekler ise, böyle etrafta kafası kesilmiş tavuklar gibi koşturarak limonata satmaya çalışsınlar daha. ya da akıllı uslu edepli reklam kampanyaları hazırlasınlar. hatunlar cinselliklerini ortaya koyarak malı götürüyorlar. sezonun gerisini seyretmeye devam edicem.

    - dizi çekilmiş 2004'te ben 2010'dan bu yorumları yapıyorum, ne sikime derman olur? belli değil. iş bulmam lazım lan acil -


    (joel - 6 Temmuz 2010 21:17)

  • comment image

    dün öylesine rastgeldim ve iki bölümünü izledim fx'de.

    ömrüm boyunca işsiz kalsam ve bu yarışma son çarem olsa, alnıma silah dayasan katılmam.

    iğrenç, rezil bir yarışma.

    hoş gerçek hayatta da böyle değil mi iş dünyası?


    (holywitch - 12 Mayıs 2013 20:38)

  • comment image

    tess gerritsen'in rissoli ve isles serisinin ikinci kitabı. güzel ilerleyen fakat sonunun bir anda geldiği ve beklenen heyecanı vermeyen kitap. tabii yazarın diğer kitapları gibi bir solukta okunuyor, bitirene kadar elinizden bırakamıyorsunuz.


    (atieng - 30 Ağustos 2013 23:41)

  • comment image

    parayla zevk satin alinmadigini trump'in yaldizlar ve pariltilar icindeki evini gorerek bir kere daha ogrenmemizi saglayan program. mermer fiskiyeyi de unutmayalim.


    (oz minus - 9 Ocak 2004 05:09)

  • comment image

    donald trump'in saciyla yuruyen bir programdir, yalniz yanindaki adami hic konusturmuyor bazen, bugun itibariyle izledigim bolumunde, bi sus canim bi sus kardesim tadinda adami yine susturdu, adam sonra ezik ezik sonda konusmak zorunda kaldi.

    edit: artik asip donald trump'in yaninda konusturmadigi adami baska diyarlara yolladiginda yerine konusturmayacak baska bir adam alip ona da "senin burda savsaklamani degil isinin basinda olmani istiyorum" tadinda plastik cumlelerle programini bezedigi bir show halini almistir, mba hastalarinin kendini donald trumpta buldugu afrodizyaktir; biz onun yerine snl'deki taklidini izliyoruz.


    (icarion - 12 Mart 2004 05:18)

  • comment image

    yarismanin en renkli karakterlerinden olan sam'in, elindeki para dolu cantayi gostererek, donald trump'a "sen bill'e yaninda calismasi icin 250,000 dolar veriyorsun, ayni parayi ben sana yaninda calismak icin veriyorum" diyerek donald trump hayranligini tavana vurdurdugu yarisma.


    (hydra hyalt - 16 Nisan 2004 16:47)

  • comment image

    eğer kitap boyunca gerilimin sürüp doruğa ulaşacağı bir kitap okumak istiyorsanız asla yaklaşmayın.
    şöyle ki kitap ilk 200 sayfa gayet iyi ilerliyor gerilimse gerilim (ki ben hiç gerilmedim) gizemse gizem sanıyorsunuz ki son 200 sayfada olaylar yavaş yavaş çözülmeye başlayacak yani asıl beklentiniz gizemin adım adım çözülmesini görmek ama kitap sadece son 50 sayfasında hareketli olmaya başlıyor ve gizem son 50 sayfada çözülmeye çalışılmış ama o kadar ki kitap kahramanının gizemi çözmesi 2 sayfaya sığdırılmış. ama gel sor ki nasıl sığdırılmış gizemi çözmüş ama nasıl çözdüğüne dair hiç bir ipucu yok. sonuç olarak büyük bir beklentiyle aldığım kitap zottirik çıktı. ben bu kitabı zaman kaybından başka bir şey olarak görmüyorum.


    (bubiruyaolmali - 1 Ağustos 2014 12:10)

  • comment image

    sam solovey adlı karakterin gerçek hayatta mümkün olabileceği gerçeğini şiddetle yansımama neden olan imdb'de bakarken birincisini öğrendiğim yarışma.


    (quisalas - 22 Ekim 2004 16:16)

  • comment image

    ilk sezonunda omarosa manigault isimli iğrenç ötesi karaktersiz bir zenci hatunun bulunduğu yarışma. aşırı rekabet, hırs ve başarı tutkusu bir insanı ne hale getiriyor diye merak edenler, durup bu hatunu izlesin derim.

    edit: kötüleyenlere selam ederim, yoksa bu kızcağız aynaya bakınca tanıdık mı geldi?

    edit 2: üşenmedim, aradım, buldum. kendisine site bile yapmış: http://www.omarosa.com/


    (aegeus - 19 Kasım 2004 11:37)

  • comment image

    cnn-türk'de geçen haftaki bölümü itibariyle kendini bi şey zanneden omarosa adlı musibetin elendiği bir nbc reality şovu. kendisi tam anlamıyla herşeye muhalefet modundadır. the apprentice'ın ilk 4 bölümünde kızlar kazandığı için donald trump'ın fazla dikkatini çekmiyodu ama erkekler takımı kazanmaya başlayınca durum değişti. genelde takımda verilen kararlara karşı çıkan omarosa kaybettikleri zaman donald trump'a ben böyle demiştim dinlemediler bahaneleri uydurmaya başladı. her hafta aynı şeyi yaptığını anlayan donald trump bu son bölümde süpriz bir şekilde onu kovdu.

    omarosa şimdi apprentice 2'de yeni yarışmacıları eleştiriyor ve bu eleştiriler nbc web sitesinde yayınlanıyor. ayrıca kendisi şubat ayında gösterilecek olan bir fear factor bölümüne de katılmış. reality ünlülerinin yarıştığı o bölümde omarosa'nın o kadar igrenc böcek solucan karışımı yiyip yiğemedi ise merak konusu


    (joeytribianni - 11 Aralık 2004 20:58)

  • comment image

    kariyer sürtükleri (bkz: career bitch) ve manyakları emporiumu.
    "ben x, dünyanın en mükemmel emlakçısıyım ve çok zenginim. 20 yaşındayım." şeklinde tanıtıyorlar kendilerini.


    (killer rabbit - 1 Ocak 2005 11:17)

  • comment image

    turkiye versiyonunda tuncay ozilhan'in yer almasi kararini yanlis buldugum yarisma programi. neden yanlis buluyorum aciklayayim. the apprentice'in bu kadar basarili olmasinin nedeni donald trump'in renkli kisiligi ve is ortamindaki ve hayattaki renkli ve guclu imajidir. iri yari goruntusu, ozenle taradigi altin sarisi saclari, ve tuttugunu koparan guclu isadami imaji, you re fired lafi ile bir isadami karikaturudur ve yarisma konseptine cuk diye oturmustur. ayrica bu adam caktirmadan baya komiktir de. komik olmasa her allahin gunu konuk olarak katildigi komedi programlarinda basarili sayilabilecek isler cikarmazdi.

    bir de tuncay ozilhan'a bakalim, tusiad baskani, kalite takilan , en azindan oyle gozuken bir adam. ama kardesim, efes pilsen gibi kulubun baskanisin, insan bir kere olsun televizyon'a cikip hava atmaz mi, ileri geri konusmazmi federasyon hakkinda falan? tuncay'la bu is olmaz. kimle mi olur. donald trump'i ilk gordugum anda aklima gelen ismi soyleyeyim: ali sen. adamin hem renkli kisiligi var hem de guclu oldugunu iddia eden, kendiyle sik sik ovunen bir imaji var. adam neuchatel macindan sonra avukati ayarlamis,1974 yilindaki bir milli takim macinin hakemini bile satin aldigini acikca iddia edebilen enteresan bir adamdir. her asamada elenen yarismacilara you re fired demek yerine topugundan vurdurabilir, sansar buyuka ve zan tanriyar ali sen'in asistani olarak ise alinabilir, ve benzeri turlu atraksiyonlara girilebilirdi.

    yalniz bir tek problem var. finalde kazanan yarismaciya donal trump teklif yapiyordu. mesela son kazanan yarismaciya iki secenek sundu , dedi ki "ya las vegas'taki insaatin basina gececeksin, yada new york da buyuk bir insaat yaptiriyorum, oranin basina gececeksin" dedi, eleman da donald'a yakin olmak icin new york'u secti. peki ali sen ne yapacak? tabi ki soyle diyecek "ya rusya'yla silah tizaareti isine girezeksin, yada fenerbaaze kulubuna girip aziz yildirima karsi aday olazaksin, yirmibes milyon fenerbaaze taraftari seni kuzaklayacaktir."


    (motorbreath - 7 Ocak 2005 09:24)

  • comment image

    amerikan iş yaşamı ile ilgili sayısız özelliği bizlere sergileyen yarışma.
    bir kere en basitinden tüm yarışmıcıların hırs küpü olduğunu görürsünüz, kendine güvenleri inanılmaz, çoğu doğuştan satış - pazarlamacı, ağızları iyi laf yapıyor, her yolu deniyorlar, gerilla tipi pazarlama taktikleri kullanıyorlar, çoğunun zaten kendilerine ait başarı öyküleri var ve yine bir çoğu mba yapmış, sunum yönleri kuvvetli, pr'dan anlıyorlar, kadınlar cinselliklerini ön plana çıkarmaktan korkmuyor, hayvan gibi rekabetçiler ve birisi düştüğü zaman üstüne basıp yola devam ediyorlar. acımasızlar, gerektiğinde birbirilerinin özel hayatını bile deşifre etmekten çekinmiyorlar (en son bölümde katrina'nın kurul odasında amy ile nick arasındaki duygusal ilişkiyi açıklaması gibi), çalışkanlar bi de, donald trump gelip inşaatı gezdiğinde herkes hala çalışmaya devam ediyordu.

    fakat biz tam aksine daha sakin bir milletiz, biz de herkes konuşur, yol gösteren çok olur ama iş yapılacağı zaman kimseyi çevrede bulamazsınız, sorumluluk sahibi insan sayısı azdır ve zoru görünce herkes tırsar. bir de bizde bir yere yöneticiler gelecek olsa herkes işi gücü bırakır, 1 hafta öncesinden yöneticleri ağırlamak için çalışmalar başlar. bu yüzden yerli versiyonu ile yabancı versiyonu arasında mutlaka belirgin farklılıklar olacaktır. fakat istanbul'da ki iş dünyasında oluşmaya başlayan ve belki bir ihtimal yakın bir gelecekte iş hayatında göreceğimiz "birisi yere düştüğünde onu yerden kaldırıp yardımcı olmak" yerine "üstüne basıp hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etmek" eylemini de the apprentice'in yerli versiyonu olan çırak'da görme ihtimalimiz son derece yüksektir.

    amerikan çalışma hayatının iyi yönlerini görüp kendimizce yada kendi kültürümüz uygunluğunda uygulamak (çok çalışmak, çok araştırmak, orijinal fikirler bulmak, iyi organize olmak, sıkı planlama yapmak vs.) ve yine kötü yönlerini görüp ders almak ve aynı hataları tekrarlamamak gibi verdiği dersler açısından son derece enteresan bir tv seyirliğidir bu.


    (simon templar - 9 Ocak 2005 15:31)

Yorum Kaynak Link : the apprentice