Süre                : 4 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 10 Eylül 1979 Pazartesi, Yapım Yılı : 1979
Türü                : Drama,Heyecanlı
Taglar             : George Smiley karakter,casus,köstebek,soğuk Savaş,İngiliz zekası
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  British Broadcasting Corporation (BBC) , Paramount Pictures
Yönetmen       : John Irvin (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Arthur Hopcraft (IMDB),John le Carré (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Alec Guinness (IMDB), Michael Jayston (IMDB), Anthony Bate (IMDB)(ekşi), George Sewell (IMDB)(ekşi), Bernard Hepton (IMDB), Ian Richardson (IMDB)(ekşi), Hywel Bennett (IMDB), Terence Rigby (IMDB)(ekşi), Ian Bannen (IMDB), Michael Aldridge (IMDB), Alec Sabin (IMDB), Alexander Knox (IMDB), Duncan Jones (IMDB), Daniel Beecher (IMDB), Joss Ackland (IMDB), John Wells (IMDB), Frank Compton (IMDB), Frank Moorey (IMDB), Warren Clarke (IMDB), Thorley Walters (IMDB), John Standing (IMDB), Susan Kodicek (IMDB), Beryl Reid (IMDB), Hilary Minster (IMDB), Mandy Cuthbert (IMDB), Pauline Letts (IMDB), Stephen Earle (IMDB), Betty Hardy (IMDB), Patrick Stewart (IMDB), Nigel Stock (IMDB), Siân Phillips (IMDB), Guy Standeven (IMDB), George Pravda (IMDB), Jean Rimmer (IMDB), Marjorie Hogan (IMDB), Milos Kirek (IMDB), Jo Apted (IMDB), Eugene Lipinski (IMDB), Joe Praml (IMDB), Brian Hawksley (IMDB) >>devamı>>

Tinker Tailor Soldier Spy (~ König, Dame, As, Spion) ' Dizisinin Konusu :
Gary Oldman, Tom Hardy, Colin Firth, Mark Strong gibi güçlü bir kadroya sahip olan film, ünlü polisiye yazarı John Le Carre'nin aynı isimli romanından uyarlandı. Soğuk savaş sonrası İngiliz istihbarat örgütü içinde yaşanan bir köstebek avını anlatacak olan film; örgütün iç çatışmalarını, hesaplaşmalarını, müthiş entrikaları, devletler arası değiş-tokuşları, üstte ve altta var olan ilişkileri, stratejileri gözler önüne serecek.

Ödüller      :

BAFTA:BAFTA TV Award-Best Actor


  • "istanbulu en iyi kullanan filmler arasında başı çeken film. ışık açılar ve detaylarla nasıl dönem filmi çekilir güzel bir örnek."
  • "anlık gözüken duvar yazısının belki de bütün her şeyi, kavgaları, soğuk savaşı, tehditleri özetlediği filmin. keşke altyazıda da çevrilseydi. alfredson'ın dileği mi acaba? the future is female."
  • "sadece iyi ellerde istanbul'un kameradan ne kadar güzel yansıtılabileceğini görmek için bile izlenebilir."
  • "kitabın, dolayısı ile de filmin adı, şu ingiliz çocuk tekerlemesinden gelmektedir :tinker, tailor,soldier, sailor,rich man, poor man,beggar man, thief"
  • "kostebek'in colin firth oldugunu kolaylikla tahmin edebileceginiz film. soyle ki colin firth saksi degil, o masada oturan en taninmis aktor, mutlaka bir boku vardir ki o bok ta kostebekliktir."
  • "hikayesi olan bir sanat filmi yapılabileceğine dair umutlarımızı yeşertmiş filmdir. başyapıt değilse de ona yakın bişeyler."
  • "türkiye'de geçip de kadrosunda haluk bilginer'e rol vermeyen yabancı film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sir alec guiness'in de rol aldığı ve 1970'lerde trt'de yayınlanan casusluk dizisi. bol entrika vardı. hatta hiç unutmuyorum, ilk bölümün yayınlanmasının ardından günaydın gazetesinde "hiçbir şey anlamadık" başlıklı bir yazı çıkmıştı. öyle naif bir dönemdi işte bu 70'ler.


    (nazmiye demirel - 14 Aralık 2002 16:16)

  • comment image

    istanbulu en iyi kullanan filmler arasında başı çeken film. ışık açılar ve detaylarla nasıl dönem filmi çekilir güzel bir örnek.


    (fukka - 10 Ocak 2012 23:11)

  • comment image

    anlık gözüken duvar yazısının belki de bütün her şeyi, kavgaları, soğuk savaşı, tehditleri özetlediği filmin. keşke altyazıda da çevrilseydi. alfredson'ın dileği mi acaba?
    --- spoiler ---

    the future is female.

    ---
    spoiler ---


    (jiyuu - 15 Ocak 2012 00:39)

  • comment image

    yazarı john le carre'ın da cameo yaptığı film.

    --- spoiler ---

    yılbaşı kutlaması sahnelerini dikkatli izlerseniz bir tanesinde smiley'ın arka masalarından birinde oturan mavi gömlekli tombul bir abla var. onun hemen yanında bir ihtiyar dikiliyor. işte o bizimki.

    hatta bir başka sahnede lenin maskeli noel baba ''everybody'' dediği anda ayağa kalkan yaşlı amcanın ta kendisi john le carre!

    jim prideaux * 'nün de dediği gibi ''yalnızlar iyi gözlem yapar.'' mış demek ki!

    öğrencilerinin notre dame taklidi yaparak alay ettiği adamın bacadan giren kuşu hunharca parçalayarak öğrencileri buz kestirmesi bomba bir sahneydi kesinlikle.

    lenin maskeli noel baba'yla rus milli marşı söyleyerek yılbaşı kutlayan ingiliz istihbaratçıları ilginçti gerçekten. (bkz: soğuk savaş)

    kadro güzel. snatch'den tanıdığımız stephen graham bile var. o ekipte belki benedict'in işi çıksa, oynayamasa matthew macfadyen'i getirirdim o kadar.

    aslında gizemli, akıcı, gerilimli, aksiyon dolu bir film değil ama iki saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz izlerken. hele benim gibi türün fanatiklerindenseniz!

    son sahnede olduğu gibi; alkışlar gary oldman'a. daha o basit gözüken jenerikte bile adamın günlük hayatını gördük. denize girişi, gözlükçü ziyareti vs. smiley hedefim olsa hayatını çözmüştüm yani. onun dışında film boyunca o tedirgin edici durgunluğu ve donukluğuyla olsun, karısıyla ilgili sahnedeki ifadesiyle olsun tam smiley'di adam.

    ---
    spoiler ---

    şuna bir kez daha emin oldum; içinde ciaran hinds olmayan bir casus filmi eksik kalıyor kardeşim! hatta bir de yanına mark strong ekliyorum artık!


    (godot yu hacklerken - 16 Ocak 2012 21:35)

  • comment image

    akşamdan beri etkisinde kaldığım film. inanılmaz bir başyapıt. gizli servis çalışanlarının james bond filmlerindeki gibi renkli, partilerde ve casinolarda zaman geçiren kişiler olmadığını, bu dünyanın soğuk ve gerçekçi yüzünü yansıtan bir film. kitabı yazan john le carre zaten kendisi de eski bir gizli servis çalışanı olduğu için filmde gizli servis dünyası tamamen gerçekçi biçimde yansıtılıyor. sanki film sürerken smiley ile beraber siz de olayı çözmeye çalışıyorsunuz. bir nevi smiley yerine koyabiliyorsunuz kendinizi.

    film aslında oldukça basit bir olayı anlatıyor. insanların anlamakta zorluk çekmesinin sebebi, filmin kurgusunun biraz karışık olması ve diyalog ağırlıklı bir film olması. yine de ortalama zekadaki bir insan filmi dikkatle izlediği takdirde anlamakta zorluk çekmeyecektir. tabii ki patlamış mısır eşliğinde, film devam ederken yanındakiyle konuşmayı veya arkadaşıyla mesajlaşmayı normal kabul eden, tüketim toplumuna kendini kaptırmış günümüz sinema izleyicisi filmi anlamayacaktır. müziğin aptallaştığı günümüzde ara sıra da olsa insanı düşünmeye sevkeden filmlerin yapılması güzel.

    gary oldman ise yine muhteşem bir oyunculuk sergilemiş. abartısız, sade bir oyunculuk ancak bu kadar iyi olabilirdi. abartılı oynamayı seven amerikan metod aktörlerine (brando, al pacino vb.) bayılan hollywood, bakalım bu sefer gerçek bir aktöre ödül verecek mi?


    (obsi - 28 Ocak 2012 15:42)

  • comment image

    ricky'in istanbul'da geçirdiği olayları anlattığı sırada kafam istanbul'u filme nasıl aktarmışlar diye o kadar meşguldi ki o sahneleri bir kaç kez geriye sararak izlemek zorunda kaldım. çok leziz olmuş ve buradan istanbul ekibinin çok iyi çıkardığını belirtmeden edemeyeceğim, helal olsun. ayrıca ricky'in telefon kullanmak için hasan abinin kasap dükkanına girdiği zaman ki sahne güzeldi. hasan abim galiba biraz acemiydi galiba ama ricky'in oradaki türkçesi ise gayet güzeldi. ama dediğim gibi hasan abimi bir bulursam ellerinden öpeceğim. ricky hasan abiye telefonu kullanabilir miyim diye sorduğunda hasan abinin sesi titredi biraz. ayrıca elinde satır olan abide baltayı tezgaha vurduğunda yerimden zıpladım lan. her neyse genel itibariyle çok güzel bir filmdi. özellikle benim gibi türünün severleri iseniz zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan. amına koyim saat sabahın altısı olmuş ve ne ara oturdum da izledim şimdi kafam karıştı. zaman su gibi akıyor gidiyor arkadaş. neden insan sevdiği şeyler ile meşgul olduğu zaman bu minakoyduğumun zamanı su gibi akıp geçer? saygılarımı sundum.


    (toutaku - 29 Ocak 2012 06:06)

  • comment image

    kitabın, dolayısı ile de filmin adı, şu ingiliz çocuk tekerlemesinden gelmektedir :

    tinker, tailor,
    soldier, sailor,
    rich man, poor man,
    beggar man, thief


    (malachi constant - 4 Şubat 2012 00:50)

  • comment image

    derinlikleri olan bir film. ingiliz ajans aleminin beraber kutladigi noel sahnesini cok etkileyici buldum lenin maskeli noel baba sahneye cikiyor ve herkese rus milli marsini soyletiyor. anlasilmasi kolay bir sahne olmadigi kesin ama ingilizleri taniyorsaniz buradaki mesajin o donemde bu insanlarin aslinda kendilerine is veren, farkli bir hayat veren ruslara aslinda saygi duydugu yani dusmana saygi duydugunu goruyorsunuz.

    --- spoiler ---

    diger etkileyici bir sahne de colin firth un oldurulus sahnesiydi, ne oyunculuk! daha once de katiliyle goz goze geldigi anlari gormustuk.

    ---
    spoiler ---

    film flashbacklerden olusuyor, konsantrasyon gerektiriyor. her sahne rengiyle, dekorundaki detayiyla bir sanat eseri adeta. turk seyircisine agir gelebilir biraz o dunyayi bilmek ingiltere'yi tanimak gerekebilir ama bu gozle de bakinca bir 'master piece'.

    gary oldman'in oyunculuguna gelince, adam resmen ununu elemis duvara asmis! kendini asmis; nasil yerine oturmus ve egolarindan arinmis bir kisilik bir oyunculuktur o. bafta'yi vermediler, oscar'i verirler mi bilemem, benim gonlumdeki bafta da oscar da onun, o kadar!


    (sadet yavuz - 13 Şubat 2012 23:16)

  • comment image

    --- spoiler ---

    kostebek'in colin firth oldugunu kolaylikla tahmin edebileceginiz film. soyle ki colin firth saksi degil, o masada oturan en taninmis aktor, mutlaka bir boku vardir ki o bok ta kostebekliktir.

    ---
    spoiler ---


    (carnage - 15 Şubat 2012 22:56)

  • comment image

    bugün sinemada izledik. dvd alıp evde izleseydim muhtemelen 20. dakikada filan kapatıp uyurdum. ama madem gittik izleyelim dedik.

    filmin sonunda iki koltuk yanımızda oturan kişi "benim kapasitem bu filmi anlamak için son derece yetersiz" dedi. filmi çok iyi özetleyen bir cümle olduğuna inanıyorum.


    (a stork with no wings - 16 Şubat 2012 23:01)

  • comment image

    ku-sur-suz... tüm filmi dürbünle çekilmiş gibi yapmak, hem yalın bir deha hem de on numara bir sinema işçiliği örneği.
    ayrıca hepi topu 15-20 dakikalık istanbul sekansında, bizim yüz yıldır beceremediğimizi becerip,
    istanbul'u sinematografik bir rüya şehri olarak gözümüze sokmuştur. kapak olsundur.


    (hikmetbenol - 18 Şubat 2012 20:14)

  • comment image

    "soğuk savaş veya hemen evveli" ya da salt "ispiyoncu/espiyonaj" temalı filmleri izlemek bir beceridir. tuvalette kıstırdığı adamı, kafasını klozete sokarak ıslah eden (ki bunu da severim o ayrı) "tek adam" "kahraman" hikayesiyle terbiye edilmiş izleyici yarısında çıkar. gördük işte: "sıkıldım, annamadım, o kimdi? adam ölmüş mü ya?"

    ben niye kaçırmadım hafız tek bir isim? tek bir olay? tamam, kpss'ye hazırlanır gibi filme yoğunlaşmak biraz dert olur ama zevki falan filan... güzel anlatılmış fakat 3 saate yakın olsa daha iyi olurmuş.

    ve, düğünde oğlan evinin iyi oynayan tiplerinin sahneyi kaplayıp şov yapması gibi "british"lerin hollywood hergelelerine kerrat cetvelini ezberletir gibi oyunculuklarını göstermesi... lan sadece gary oldman mı?
    haluk bilginer'e hala oyuncu diyorsunuz ve ben işte şu anda silahıma susturucumu vidalıyorum.

    hepsi bir yana tom hardy'ye "hasan telefonu kullanabilir miyim?" dedirtmiş bir filmi ben alır donumda taşır, saklarım.


    (daldurdap - 26 Şubat 2012 00:26)

  • comment image

    john le carre'in george smiley sersinin birinci kitabının ismi. iki serinin diğer kitapları the honourable schoolboy vesmiley's people. konunun meraklıları üvertür niyetine the spy who came in from the cold final niyetine the secret pilgrimi okuyabilirler.

    mevzunun geçtiği zaman soğuk savaş. birleşik krallık iki dünya savaşını kazanmış ama kazandığı zaferler çöküş getirmiş ve nihayetinde 956 senesindeki süveyş krizi ile birlikte dünya üzerinde etken olmaktan çıkmış ikinci sınıf ülke kıvamına girmiştir.

    pirus zafer ve zaferlerinin etkilerini üzerinde atamayan ingiltere yeni kurulan dünyada dengeleyici unsur olarak yer bulmuştu.

    işte soğuk savaşın birleşik krallığı bir denge unsuruydu. eski sömürgesi birleşik devletlerin ve sovyetlerin domine ettiği çift kutuplu dünya da yerini bulmaya çalışan ve bunu emperyal mazisinin vermiş olduğu tecrübeler ile sağlamaya çalışan bir devlet.

    emparyel şartlanmalar ve geriye gidişin harman olduğu bir devr-i devranda yalpalayan bu devlet ancak ve ancak falkland savaşı ile gerilemeye bir dur demiş ilerlemeye başlayabilmiştir.

    goebbels ingilizler için; bir tane ingiliz işe yaramaz adam, iki tane ingiliz bir klüp, üç tane ingiliz bir imparatorluk diye buyurmuştu. oysa kendi ırkı için bir alman iyi bir adam, iki tane alman iyi bir ekip ve üç alman bir savaş diye buyurduğunu burda sarf etmezsem olmaz.

    herneyse konuyu dallandırıp budaklandırmayalım.

    bu eser ''alışagelmiş metodlarla, yaşamlarla'', ''artık yeni birşeyler yapalım geçiş bir avuç külden gayrı nedir ki'' düşüncelerinin çarpıştığı tabuların bir bir yıkıldığı bir dönemi anlatır.

    klasik bir casusluk hikayesi olarak görmemek gerek. dostluklara, ilişkilere ve insana dair olan her şeye dair bir şeyler söyler.

    sanki john le carre söylemek istediklerini casusluk ve polisiye klameinden tabiri caizse pulp fiction eserlerine sıkıştırır.

    bunu vaktiyle raymond chandler, harold mccoy, dashiel hammet yapmıştır.

    ama ne yazık ki başat kültür kolaycılık ve daha doğrusu sığlık olduğundan dolayı çoğu kişi için bu eser baş ağrısından daha beter gelecektir.

    kitabında ince ince anlattığı halde kafası basmayıp madem ben anlamıyorum boktandır diyenler nasıl olacak ki filminden tad alacaktır?

    belli bir altyapı isteyen bu tip filmler anlamak için altyapıyla beraber kafa çalıştırmayı da ister.

    ama ne yazık ki hayatımıza egemen olan kolaycılık, basitlik görüntüsü altında gizlenmiş bayağılık ne yazık ki iyi şeylerden tad almayı zorlaştırıyor.

    nasıl ki herhangibi bir kalibrede olan viskinin içine kola koyanlar bunu parayı bulduktan canım kaliteli ve malt viskilere uygulayıp yaaa bu viski çok rörörö diyorlarsa işte bu eser ve onun mamulü olan eserlere aynı muameleyi yapıyorlar.

    film olarak bir kaç ayrıntı dışında bir ofsayt göremedim. bunları sarf etmeye gerek var mı bilmiyorum ama bence var. ne 970'ler de cadde-i kebir trafiğe kapanmıştı ne de pimapen kapı vardı. araçların hepsi gıcır gıcır üzerlerinde toz bile yoktu ama bunlar ufak ayrıntılar.

    bunun dışında ann smiley karakterinin kullanımı gayet akılcı ve anlamlı keza kontrolü oynayan john hurt'ın performansı akılda kalıcı ve connie sachs karakterini oynayan kathy burke'un performansı ise gözle görülmeyecek derecede iyi.

    düşmanın belli olduğu bir devirlerden düşmanın belli olmadığı ve hep kuşku devire geçişi anlatan ve bence üçüncü dünya savaşı olan soğuk savaşı nefer gözüyle anlatan bu eserin bir mamülü olan filmi de güzel olmasa olmazdı zaten.

    gönül bu tip nitelikli çalışmaların devamını diler ve umarım ki serinin devamı çekilerek üçleme tamamlanır.

    ama herşeyin oscar denilen sikindirik ödülle değerlendirdiği oscar'ı alan dandiğin iyi, alamayan iyinin dandik olarak varsayıldığı bu osuruk çağda bunun olması gayet zor...

    --- spoiler ---

    filmde ann smiley'nin yüzünü göremeyiz. bu suretle ann'ın george smiley'in hayatını biçimlendiren görünmez el olduğunu ne güzel anlatılmış. mark strong'a tetikçilik ayrı bir yakışıyor.

    ---
    spoiler ---

    filmin soundtrackinden mikrofonlarımıza bu gelsin;

    http://www.youtube.com/…zgcp3_ot2-0&feature=related


    (johnwayne - 27 Şubat 2012 01:38)

  • comment image

    hikayesi olan bir sanat filmi yapılabileceğine dair umutlarımızı yeşertmiş filmdir. başyapıt değilse de ona yakın bişeyler.


    (archbold - 29 Şubat 2012 03:56)

  • comment image

    sırf gary oldman usta için bile izlenebilecek filmdir. benim izleme nedenlerimden birisi garyciğim, bir diğeri de oscar macerasıydı açıkcası.

    --- spoiler ---

    istanbul sahnesinde adamımız "telefonu kullanabilir miyim?" diye soruyordu da restorandaki halis muhlis türk amcamız da "tabii hemen orada" gibi bir şey diyordu ya, işte ordaki amcanın konu komşuya karşı havasını tahmin edebiliyor musunuz sayın seyirciler? adam oscar adayı filmde oynadı yahu!

    ---
    spoiler ---


    (halfbloodprincess - 5 Temmuz 2012 22:45)

  • comment image

    casusluk nedir onu gösteren filmdir aslında.

    bundan seneler önce babamla rakı içerken gene, babam 'sen siyasete dair bir bok bilmiyorsun' demişti. bu kitabı örnek göstererek bana demişti ki 'siz heyecan arıyorsunuz, ülke yönetmek heyecan değil, sabır işidir, bu kitabı okusaydın anlardın'.

    o zaman tabi anlamamıştım ne demek istediğini, devrim heyecandan ibaret geliyordu. birde babamın edebi zevkleri beni her zaman irrite etmiştir. mario simmel hayranı adamdır babam, daha ne olsun.

    filmde anlatılan casusluk hücresi cambridge five'dır(cambridge beşlisi). yani gerçek bir olaya dayanmaktadır. kızıl orkestra gibidir bu ekip, düşmanın(emperyalist birleşik krallık'ın) en önemli pozisyonlarına sızmış, cambridge'de okurken tanışan ve komünist olan 5 kişinin hikayesinden mi6'te geçenleri anlatmaktadır, bulunmaya çalışılan karakter kim philby'dir. karla odur.

    tıpkı fransız istihbaratının de gaulle döneminde sürekli cia'ye posta koyması gibi bu beşli yüzünden uzun süre nato içinde birbirine güvensizlik hüküm sürmüştür, çünkü bilgi paylaşımı olmadan ortak izleme, operasyon ve sızdırma yapılamaz.

    bu 5 adam o kadar uzun süre boyunca o kadar çok bilgiyi sovyetlere verdi ki, sovyetler bile bu kadar iyi bir operasyon yürütülebileceğini tahmin edememişti.

    filme dönersek.

    film politik realizm konusunda tavandır tıpkı kitabı gibi. o dönemin havasını koklarsınız, sonu gelmez bir politik gerilimin pençesinde dünya, ingilizler ve akıldan başka güvenilecek başka hiçbir şey yok.

    gary oldman'a zaten saygımız var ama bu filmde adam coşmuş. o poker face dediğimiz olayı o kadar güzel yapmış ki bir ajanın sahip olması gereken özelliklerden biri olarak, her dakikasında hayran kaldım.

    türkiye sahneleri bir başka güzel ama filmin en çarpıcı noktası bu değil.

    bu film sayesinde insanlar ajanlığın ve politikanın ne olduğunu gördü. ajanlık dünyanın en sıkıcı işlerinden biridir ve heyecanlı falan değildir. eğer gömülü haldeyseniz hayatınız boyunca bir rol oynamak zorunda kalan bir ikiyüzlü olursunuz. eğer operasyon yöneten bir istihbarat uzmanıysanız daha sıkıcıdır, çünkü adamlarınızın don ihtiyacına kadar karşılamakla yükümlüsünüzdür ve tek operasyonu senelerce takip etmek zorunda kalabilirsiniz.

    ama burada büyük adamların hikayesi anlatılıyor, dünyaca ünlü mi6. cia daha bebekken arabistan'ı ayaklandıran, hindistan'da isyancıları birbirine düşüren, çin imparatorunu aldatan bir teşkilat. 1960'lara kadar tüm dünyadaki en güçlü ağlara sahip teşkilat ve bugün bile en büyük 3'ten biri, bütçesinden asla taviz verilmiyor.

    düşünün, bu teşkilatın en tepesinde bir köstebek var. işte gary oldman burada denklem çözmeye başlıyor. denklem çözmek oyun teorisiyle alakalı. çünkü beklemek zorundasınız karşı tarafın hata yapması için, tuzak kursanız bile uzun erimli olmak zorunda. ve unutmayın, zaten bir devletin güvenliğini sağlamak konusunda şüphelenilecek son kaleyi elinizde tutuyorsunuz, onu korumak için düşmesi beklenen en son kale, diğerlerini denetleyen, koruyan. ve bu kalede büyük bir açık var.

    o daireye tuzağı kurdukları sahne, o sahne sinema tarihinin en iyileri arasında yer alacak her zaman.

    işte ingiltere'ye özgü o hayran olunası havada, sabrın ve aklını kullanarak karşı tarafın hamlelerini izlemenin ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz.

    bu film bu yüzden her zaman bir başyapıt olarak kalacak kitabı gibi.

    not: aynı kitabın yazarı tailor of panama'yı da yazmıştır. taşak geçmiştir filme çekildiği zaman adeta bond filmleriyle ve o filmde en sevdiklerim arasındadır.


    (jimmy mcnulty - 14 Kasım 2013 21:51)

  • comment image

    80'lerin basi olmali dizinin trt'de yayinlanma tarihi. simdi bbc kaç yilinda çevirmiş bu diziyi, merak ettim baktim da 1979'da çevrildiğini gördüm. anlayacağınız türkiye'de iç ve dis düsmanlar merkezli komplo teorilerinin en revaçta olduğu darbe yillari olmasi nedeniyle trt de "tam bize uyar abi bu casusluk hikayeleri falan" şeklinde bir mantikla hemen satin alip yayinlamiş olmali diziyi. yoksa o yillar malum yabanci bir dizinin türkiye'ye geliş süresi dünya'dan firlatilan bir uydunun plüton'un çevresinde bir tur atip geri dönmesi kadar uzun. amerika'da ceyar'i vuruyorlar, katilini de yakaliyorlar, ama bizimki burda hala "bana bir bardak viski koy suyelin" diye gerine gerine siritiyor, boby'nin çanına ot tikiyor... neyse uzatmayalim, çocukluk anilarindan entry yapma ekolüne sadik kalalim, dallas nedir bilmeyen bir kuşak yaşlaniyor şimdilerde malum... hatirliyorum gerçekten de kimsenin bir halt anlamadan seyrettiği ve ikinci bölümün ortasinda da izlemekten vazgeçtiği bir dizidir bu ve ikiz tepeler'le ayni kaderi paylaştığini da fisildayabiliriz burada.


    (ged - 10 Şubat 2006 00:42)

Yorum Kaynak Link : tinker tailor soldier spy