Goraczka (Dzieje jednego pocisku) (~ Fever) ' Filminin Konusu : Goraczka (Dzieje jednego pocisku) is a movie starring Barbara Grabowska, Adam Ferency, and Boguslaw Linda. The film is set in 1905, in a time of feverish revolutionary underground activity in Poland partitioned between three...
Ödüller :
Fanny och Alexander(1982)(8,1-60568)
Roman Holiday(1953)(8,1-115874)
Dzien swira(2002)(8,1-7220)
Sodrásban(1964)(7,6-289)
Olivier, Olivier(1992)(7,6-1533)
Bittere Ernte(1986)(7,3-668)
Kobieta samotna(1987)(7,2-320)
Szpital Przemienienia(1979)(7,2-199)
Sztuka kochania. Historia Michaliny Wislockiej(2017)(7,1-1765)
Aktorzy prowincjonalni(1979)(7,1-194)
Jestem morderca(2016)(7,0-1586)
Zdjecia próbne(1977)(6,8-56)
Berlin Film Festivali : "Silver Berlin Bear-Best Actress"
gelmis gecmis en iyi yazarlardan stanislaw lem in 1946 yilinda yerlestigi uzun zaman yasayip vefat ettigi sehirdir ayrica. dunya savasi cinnetine birebir taniklik eden lem in siginagidir.
(lemre - 15 Nisan 2008 02:35)
avrupa'nin en buyuk meydanına (market square) sahip oldugu iddia edilen, tarihi ozelligini onca savaslara ragmen oldukca iyi koruyan sehir. yuzyillardir gelen geleneklerle yasatilir sehir. nerdeyse 800 yildir her saat basi borazan calınır şehrin en ünlü kilisesinde. sebebi de türkler ve mogolların cengiz han döneminde krakowu işgali ve bu işgal sırasında bu kilisedeki borazancıyı okla vurmasıdır. bunu hiç unutmamışlar ve 800 yıldır her saat başı hatırlatmaktadırlar. sehrin merkezinde modern binaya rastlamak olanaksiz gibi. hemen her sokak yuzyillardan kalma binalardan olusur. avrupa' kurulan ikinci universitesine sahip (jagiellionan universitesi). bu universite ayni zamanda avrupa'nin da en iyi universitelerinden biri. krakow kultur ve sanatin baskentlerinden biridir avrupa'da. zaten 2000 yilinda kultur baskenti secilmis ( istanbul bile anca 2010da olacak). 60 tan fazla muze vardir. leonardo da vinci tablolari dahi vardir bu muzelerde.oldukca hareketli gece yasami vardir. 24 saat ulasim saglandigindan oldukca guvenlidir. gecenin dordunde bile etrafta kizlar kaynar haftasonlari. hafta icleri partileri meshurdur. partisiz gun gecmez krakow'da.clublari genellikle yer altindadir. oda seklindedir ve odalar dans pistine acilir. abartilmakla beraber sadece o unlu market square meydani cevresinde 100 den fazla club oldugu rivayet edilir.trafik sorunu yoktur. eger yaya yolundaysaniz saga sola bakmadan karsiya gecebilirsiniz arabalar yol verecektir (hatta onumde tramway bile durmustu).meshur auschwitz toplama kampi da buradadir maalesef. sehrin mezkezine yaklasik bir saat uzakliktadir.turkler icin onemli bir artisi hemen her kosebasinda bir kebapci olmasidir. ustelik bu kebapcilar market square civarindaysa 24 saat aciktirlar. ancak bu turk kebabi gibi degildir maalesef , dupeduz doner.netice itibariyle krakow bizim kulturumuze gore oldukca farkli ama alistiginda da (ki partiler sayesinde alismak kolay) istanbul'u ya da izmir'i unutturacagi kesin olan bir sehir.
(kafkaesque - 5 Ocak 2009 01:22)
eylül sonu - şubat başı 5 aylık macerayla yapılacak bir yorum ile, postu kalın olan bir insan için çok da soğuk değildir krakow, polonya isminin verdiği korkunun yanında. kasım sonrasındaki aylarda ortalama -2/-10 arasında gidip gelen havanın -17yi görüp bi gün de dışarı çıkmayayım canım ölür müyüm dedirttiği olmamış değildir pek tabii ama onda da çıkılmıştır. krakowda olup dışarı çıkmamak ayıptır. karı görülmemiş derecede ince yağar, 2 saat içinde de bembeyaz olur. sonlarına yetiştiğim bahar havasına ve yerlisiyle yapılan sohbetlere dayanarak söylemek gerekirse, kışın ve yazın ayrı ayrı görülmesi gereken bir şehirdir krakow. sabaha kadar eğlendikten sonra gün doğumuna yakın vistula nehrinin kenarına inilip wawel'in arkasından doğan güneşi izlemek ardından herkes sabah mesaiye giderken çakmak çaksan patlayacak kıvamda eve dönmek krakow'da ender rastlanan bir durum değildir. trafiği yoktur, sırf bu sebeple bile istanbullu için cennetten farksız olabilir. hemen her yere giden tramvayları hiç şaşmaz, dakikasında oradadır. eski püskü durak levhalarında geçen her otobüs ve tramvayın hangi duraklara gideceği ve hangi dakikalarda geleceği yazılıdır, kaybolmana izin vermez.gece acıktığında, mcdonalds ve dönerciler dostun olur ancak dünyanın en kötü döneridir. krakowa gitmişken de döner yenmez zapiekanka yenir bir zahmet. daha önce denemiş ve başarısız olarak battığı için tüm polonyada olduğu gibi krakowda da burger king yoktur. (varşovada bir tane olduğu üzerine bir şehir efsanesi mevcuttur) grodzka üzerindeki kefirek, 24 saat açık tek alışveriş yeridir, candır. elektro müziğin tavanını görmüş prozak, pazartesi çarşamba sudan ucuza bira satan carpe diem, ne yaptıkları hakkında hiçbir fikri olmayan güvenlik görevlilerini barındıran goraczka, hemen yanındaki frantic, genelde polonyalıların gittiği afera, güzel bir plase olan rdza en pahalı yer olmasına rağmen 4-5 liraya votka içilebilen cien, rnbden şaşmayanlar için ministerstwo, erasmus partilerinin evi bledno kolo ve değişik konseptleriyle ulouisa geceye başlamak için en iyi tercihlerdir sonrasında buralar kapanır ve tek tercih olarak sabah 9'a kadar açık kitsch'e gidilir, vestiyere giderken bok içinde yüzülse de, bir anda tarkandan şıkıdım çalmaya başlasa da bir yerden sonra ne yaptığını bilmediğin bir yerdir.duvarlarında bol bol wisla krakow ve cracovia yazılamaları vardır ve şehirdeki bu bölgeleşme net şekilde gözükebilir. sinir stres dolu değildir insanlar, kafaları rahattır her daim. polisi (şehir bekçisi/zabıta gibi bir şey aslında. birebir polis değil) rüşvete yatkındır, içkiden yahut otobüste biletinizi okutmadığınızdan dolayı 100zl üzerlerinde bir ceza talep ettiklerinde 30zl ye kurtarmak çok da zor bir hareket değil. taksilerine kusmak 140zl'ye patlayabilir, ben değil bi arkadaşa oldu. vallahi. st. mary's basilicadan gelen melodi, geceleri daha bir güzeldir. prag'ın ve istanbul'un aksine, gece meydanın ışıklandırılması görkemli değil hafiftir, kışla birlikte saat 6da burnunun ucunu göstermeyen sisle süper de mistik bir hale gelir.bizdeki metrocity'nin uyarlanması orada galeria krakowska olarak mevcuttur, nüfus oranlamasına göre tatmin edici büyüklüktedir. old town sokaklarında kaybolmak için şalterleri attırmaya gerek yoktur ki bu şehirde çok da mümkün olan bir şey değildir. sokaklarda gezinmek için yol uzatmak, bence yapılması gereken bir şeydir, özlenir.anlat anlat da bitmez gözünü sevdiğimin.
(ultrasgala - 25 Haziran 2009 20:16)
the pianist filminin bir kisminin cekildigi sehir. hatta polanski, burada yapilan cekimler sirasinda yasli bir adamla tanismis ve sonradan bu adamin sava$ sirasinda polanski'nin ailesinin hayatini kurtardigi ortaya cikmi$.
(neen - 25 Şubat 2003 16:19)
kraków…o kadar çok özledim ki bu şehri…birkaç gündür aklımdan çıkmaz oldu. kazimierz sokakları, bahar kokusu, shindler’s list, singer’in dikiş makineleri, bir sinagog çıkışı başı takkeli bilmem hangi dine mensup erasmus arkadaşları, wisla nehrine adını bilmediği bir köprüden, hayret ve sevinçle bakan gör-eceği, deneyimleyeceği şeyleri düşündükçe heyecanlanan bir kız, ben…hem türk, hem müslüman…doğrusu mu, ne türk ne müslüman…kraków…hüznün, kaybedişlerin, katledilmiş bir milletin şehri. acının, özlemin, soğuğun, kışın, beyaz tenli ,temkinli ama sıcak kanlı insanların vatanı…ne-hem türk ne-hem müslüman esmer bir kızın ikinci evi, özlediği şehri.kraków u düşününce nedendir bilinmez ilk önce bahar günlerim geldi aklıma oradaki. sanki ömrümün en soğuk kışına şahitliğim kraków’da olmamış gibi. belki de az olduğu içindir tenimi yakan güneşli günleri.kraków’da ilk sabahımı hatırlıyorum. istanbul’dan başka hiçbir yerde uzun süre solunum yapmamış ciğerlerimin temiz hava yüzünden patlayacağını sanmıştım. ah ne güzeldi. güneşli bir gün, bahar kokusu, ve ciğerlerimi delen temiz hava. hava hiçbir yerde o kadar güzel kokmamıştı.-yazımın burasında bir gerçeği seninle paylaşmak isterim sevgili okuyucu. burada bir hafızanın sadece hatırlamak istediklerini paylaşma niyetine tanıklık edeceksin; zira yukarıdaki tasvirde yanımda bir adet, çok da hoşlaşılmayan slovak oda arkadaşın bana eşlik ettiğini bilmene gerek yok.-sonra kraków’un bir pierogisi vardır bilir misin? ruski olanı tercihimdir. bizim mantıya benzer ama taneler daha iricedir. ruski olanının içinde patates ve cottage cheese vardır. üstüne bizim iskender mantığı, içinde kızarmış soğan olan tereyağ dökerler. çok lezzetlidir çok. bak nasıl da canım çekti. o pierogi ki makarna haşlamaktan ötesini gurme marifeti sayan yemek-yapma-kabiliyeti-ve-cesaretinden-ve-yemek yapmak için-gerekli-araçlardan-yoksun-bünyemin aç kalma tehlikesini her defasında yok etmiş, bir yunan arkadaşla yemek yenilen restoranda güzelliğini göstermiş nadide lezzettir.bu yazdıklarım sana olan özlemimi yatıştırır mı bilmiyorum sevgili kraków, soğuk havanı senden soyutlamak istemem de üstelik, ama gel gör ki ekim’de başlayan karlarını,öldürücü soğuklarını hâlâ özlemedi burnum. ne var ki birkaç kasım, aralık, ocak gününde meydanından kendime bir istikamet belirleyip daldığım sokaklarında, soğuk yüzüme vurur, kar tanelerin ağzıma girerken kendimi gizli gizli tatlı bir romantizmin kucağında bulduğumu itiraf etmeliyim. dilini anlamadığım insanların konuşmaları soundtrackini, duygusal hezeyanlarım ise plotunu oluşturuyordu çekim yeri kraków sokakları olan, başrolünü oynadığım kendime-özel-filmin.peki ya bisikletli gün? en büyük bisiklet macerası “mahallede takılmak” olan kızın wisla nehri boyunca, sağ taraftaki ormandan gelen böcek sesleri sol taraftan gelen nehir şırıltısı ile mest olması çok da şaşılacak bir durum değil sanırım. grupla aramdaki mesafeyi açıp, kendimi “kimsesizlik” ve yüzüme vuran rüzgarın uğultusuyla yalnız başıma bırakınca aldığım keyfi anlatmama imkan yok. rüya gibiydi o dakikalar sanki, hiç yaşamadığım bir şeyi tecrübe ediyordum. abarttığımı düşünüyorsan maruz gör. hiç o kadar insan azı, doğa fazlası bir yol boyunca eski yapım bir bisiklet üstünde, rüzgar suratımı adeta kamçılarken mutluluktan ölecekmiş gibi olmamıştım işte.güzel anılardan bahsetmek olur da kraków’un seksi caz barlarından bahsetmemek olur mu? olmaz tabi. yerin altı, adını bilmediğim taşlarla inşa edilmiş bir bar, adeta mahzen. loş ışık. baba oğlun aynı grupta çaldığı, canlı bir caz performansı. sıcak şarap içiyorum. arkadaşlarım yanımda. huzur huzur huzur.artemis’leyim. en sevdiğim erasmus arkadaşım. dışarıdan bakıldığında müstakil bir ev. sıcacık bir görünüm. içeri girildiğinde ise, bildiğin ev, odalar var eski eşyalarla dizayn edilmiş bir sürü oda. şömine. odunlar yanıyor, küçük alevler yükseliyor. masalarda mumlar. başka da ışık yok. bir piyano var köşede. caz müzik çalıyor. na zdrowie diyor “raki”sini uzatmış yunan kız, karşılık veriyorum sıcak şarabımla, na zdrowie.soğuğundan bahsettik ya, sonra bir de kar taneleri var kraków’un. istanbul’un kar tanelerine benzemiyor bunlar, yıldız şeklindeler. soğuktan donmuş burnuna düşen binlerce küçük yıldız… şekli şöyle gibi:[ http://1.bp.blogspot.com/…iab8q/s1600-h/ice art.jpg ]belki sen görmüşsündür bunlardan buralarda. ama yunan arkadaşım artemis de benim gibi cahillikten muzdarip bu konuda. neden mi anlatayım:beş ay boyunca okuduğum uniwersytet pedagogiczny adlı üniversitenin edebiyat fakültesindeyiz.(burası cadde üstünde küçük ama tarihi bir yapıdır, kraków sokaklarında yer alan tıpkı diğer birçok yapı gibi.) az sonra nova huta’ya doğru gezi yapacağımız crazy tour arabalarını bekliyoruz. aylardan kasım. kar önceden yağmaya başlamış, bazı yerlerde tutmuş hatta. ama o günün ilk karı yağmaya henüz başlamış. o da ne! “they are stars! look at honey, snowflakes are like stars!” diyor artemis. benimse gözlerim faltaşı gibi açık, bu güzellik karşısında neredeyse ağlayacağım. artemis’in de heyecanı delice. millet bize bakıyor. kim bilir bu iki kızın, karın bir ya da iki kez kendini gösterdiği akdeniz ülkelerinden olduğunu? birileri biliyor elbet. biri slovak biri alman iki erasmus arkadaşı. hayretle bakıyorlar bizim kar taneleri karşısındaki “abartı” tepkimize: “haven’t you seen this before? it always snows like this.” “ ok we haven’t seen before, it doesn’t snow like…” off neyse size laf anlatamayacağız sevgili orta ve doğu avrupalı arkadaşlarımız!ah kraków. beni ne hallere düşürdün. sana özlemim mecnun’unkisi. ne yapmalı bu özlemle. parasızlığıma kahır edip ağlamalı, rüyalarıma mı beklemeliyim seni? sevgiliyle gezmek istiyorum sokaklarında, barlarına girip insanlarını gözlemlemek istiyorum, tramvaya bir başından binip bir sonunda inmek istiyorum, ikinci el dükkanlarında kendimi kaybetmek istiyorum, karlı günlerinde sıcak şarabımı yudumlamak istiyorum, en güzel kış romantizmini kucağında yaşamak istiyorum. ah kraków. beni ne hallere düşürdün.bir dahaki çılgın özlemime, yazacak sözlerime kadar…do zobaczenia!
(my lost lenore - 20 Ağustos 2011 23:36)
dilencilerin en az bir yabancı dil bildiği şehir. hatta bir tanesi lehçe ve ingilizce para istediğinde ikisini de anlamadığımızı sanıp önce almanca sonra rusça para istedi, saygı duydum verdim.
(parola58 - 16 Ocak 2013 15:46)
dogu blogu ulkelerinin soguklugunu hissedecekken... burada farklı bir şey var. ayrı bir sıcaklık hissettiren şehirdir. polak sıcaklığı. avrupalı disipilini ve bürokratikliğine bulaşmadan, ruslar ve slavların soğukluğundan sıyrılmış bu arkadaşların hırvatlar, sırplar gibi kanları hızlı akıyor.sizi yanlız hissettimez şehir. free walking tour'lara felan hiç gerek yok. rynek glowny'de kahvaltı yapılır, atkı boyna dolanıp, akılır gidilir kazimerz'e doğru. köprüden geçip, jewish district'te yanlız takılan bir iki fotoğrafçıyla konuşulur. yorulunca da kasvetli alchemia'da bir kahve içilir. berberler sakal traşı yapmazlar. nedenini sorduğunuzda "burada kimse sakal traşına para vermez" cevabını alırsınız.akşama doğru adam statue'nin orada polak arkadaşları beklerken, pub crawl gençliğini süzersiniz. o akşama bir programınız yok mu? kel alaka birbirini tanımayan elemanlar meydanda toplanıyo, beraber bara içmeye gidiyo. böyle bi format var. sen hasan'mısın hüseyin'misin kimse kimseyi tanımıyo. öyle takılıyolar sağda solda, muabbet felan. bu bana çok basit ve aynı zamanda mucizevi bişey gibi geldi.babci maliny'de akşam yemeğinizi yedikten sonra çayı da olan bir cafe-bar tercih edilebilir. polak gençlerle "yeni jenerasyon kendisini avrupa'ya mı yoksa rusya'ya mı daha yakın hissediyor" üzerine geyikler yapıldıktan sonra artık yavaştan vakit gelmiştir. o dışardan yemeğe para vermeyen, verse de en fazla 10 zloti veren, traşa para vermeyen, kitap okuyacağım da çok pahalı diyen krakow gençliğini siz bir de şehrin bodrum katlarında görün. öyle çılgın köpük partileri, kola kelepçe vuran bağyan arkadaşlar vs.. geçiniz. günaydın, sabah oldu. auschwitz'ten bahsetmeme zaten lüzüm yok. tek nokta, bence polak biriyle gidin. daha çok hissedersiniz. uzaktan düşündüğünüzde üzüldüğünüz, ancak oradayken depresif bir hale girersiniz. o kadar gerçek. tuz madenini ben pek tutmadım. çok öyle aman aman mucizevi bir doğa olayı olmamasının yanında, ruh yok. belki ben bu yüzden sevmedim. o tuz heykeller eyvallah güzel ama bi derinliği yok benim için. tabi 75 zloti gibi polonya şartlarına göre fahiş bir fiyatının olması da bunda etkili olmuş olabilir. krakow'daki ölümsüz dostlar burayı okumuyorlar tabi ki, ama çok kral çocuklardır. hepsi gel desin gelirim. 'kanka zakopane'ye gidek mi?' desinler hiç düşünmem, frodo'yla sam, kafka'yla max brod olurum. yakın zamanda tekrar görüşeceğim şehirdir, kendine dikkat et. czesc.
(isabella andradenin yavuklusu - 28 Ocak 2014 01:39)
bu şehirde geceye başlarken uğranabilecek mekanlardan biri de banialuka'dır. main squere'a ve kazimierz'e oldukça yakın olan bu mekanda shotlar ve bira 4 zloty, yani neredeyse 1 euro. bir şişe soplica ve yanında bir litrelik içecek de 60 zlotydi. kısacası ucuz bir mekan burası.müdavimler ve gençler takılıyor. dünyanın her yanından bir sürü insan geçerken uğruyor buraya. ben sevdim. gecenin erken vakitlerinde gidip ucuz yollu içip sabaha karşı dönüp kahve içmek için gayet uygun bir mekan.
(zebra storyteller - 18 Ocak 2015 19:42)
burada birşey yok abi sadece içmeye geleceksin diyenlere aldırmayın,malesef 2 gün kaldım 1 günü zaten auschwitz e gitti, en azından dolu dolu şehrin tadını çıkarmak için 4 gün yeterli bence.neyse ne yapılır ne edilir diye 2-3 şey karalamak istiyorum.para durumlarıgittiğim zaman 1 euro=4.32 zloty,türk lirasıyla 1 zloty=0.8 tlye denk geliyor,türk lirası tuvalet kağıdı olmasına rağmen zengin hissedeceksiniz büyük ihtimal.elinde tuzluk old town daki döviz bürolarına koşarsanız büyük ihtimalle efsane kazık yiyeceksiniz,ben yedim ordan biliyorum.şöyle yapılyorlar genelde 0 komisyon yazıyor oranda resmi kurdan daha iyi daha sonra parayı eline sayınca,3.4 oranında veriyorlar oruspu çocukları,bi de ingilizce bilmiyor taklidi yapıyorlar.neyse ben size 4.28 den bozduran bir yeri söyleyeyim old town a yakın google mapste tam yerini bulamadım o caddenin üzerinde https://www.google.com.tr/…d50.0590252!4d19.9431662diğer şehirlere ulaşımotobüs diğer ülkelere gayet rahat bir şekilde otobüsle ulaşılıyor.ben budapeşteye 30 zloty e polskibus ile gittim,pek tavsiye etmiyorum,koltuk araları çok dar mülteci gibi gidiyorsun,oldukça rahatsız onun yerine 10 zloty verip lux express yada diğer otobüs firmaları ile gitmenizi tavsiye ederim.ilgili web siteleri için:student agencyhttps://www.studentagency.eu/en/polskibushttp://www.polskibus.com/pl/index.htmlux expresshttps://luxexpress.eu/enotogarın yerini sorarsanız tam burası.old town a oldukça yakın,tren istasyonunun yanında,hemen dibinde avm var otobüse binmeden ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.uçakkrakow dan ryanair uçuş yaptığı için çok uygun fiyatlara bilet bulabilirsiniz.ama şehirler kısıtlı ryanair daha çok uçuşlarını katowiceden gerçekleştiriyor.krakowa yaklaşık 80 km uzaklıkta.her 15 dakikada bir otogardan otobüs kalkıyor,hatta yanlış görmediysem direk havalanına giden otobüste vardı.auschwitzşimdi şehirde herkes size auschwitz için tur satmaya çalışacaktır.ortalama 120 zloty tutuyor.ama kime sorsan ücretsiz gezilemeyeceğini söylüyor,inanmayın.neysebu siteden individuals ı seçerek next next diyerek gezeceğimiz günü ve saati seçiyorsunuz.şimdi ücretsiz bileti aldık.gideceğimiz yer osweicm,krakow a 80 km uzaklıkta.otobüsle yaklaşık 1.5 saat sürüyor,tam müzenin önünde bırakıyor.tek yön 14 zloty tutuyor,gidiş dönüş de haliyle 28 zloty saatleri de şurdankontrol edebilirsiniz.yapmadan dönmeyin-haritadaki kilisedepazartesi,salı,perşembe günleri akşamları saat 8 de klasik müzik konseri var,mutlaka kaçırmayın 15 dakika korsan bir şekilde izledim,baya hayran kaldım.öğrenci için 40 zloty ücret var zaten herşey çıldırtıcı şekilde ucuz pek birşey kaybetmezseniz.-şöyle polonya mutfağını tadayım derseniz haritadaki yeri tavsiye ederim,zaten old town un yakınlarında,pierogiyi deneyin mutlaka -gece hayatından bahsedersem alkol çok ucuz olduğundan çıldırtıcı şekilde gece hayatı aktif.mekanlarda bira 3 zloty kokteyler 10 zloty arasında değişiyor.neyse çok beğendiğim bir mekanı paylaşırsamharitadaki yerde dünyanın neredeyse her yerinde bulunan biralar mevcut,evet bomonti yi sordum evet var hemde 10 zloty :) türkiyeden daha ucuz :) neyse ortalama biralar 10 zloty arası değişiyor.bi de ballı ve zencefilli biraları var onu tatmadan dönmeyin hala tadı damağımda.türk şehitliğineyse çoğu türk turistin kaçırdığı noktalardan.enver paşa nın müttefiklere (!) yardım için gönderilip malesef geri dönmeyen askerlerin anıtı var.yerini de paylaşırsam burada.mezarlık çok büyük ve büyük ihtimal ingilizce ile anlaşamıyacaksınız.23 numaralı ada da bulunuyor,aklınızda bulunsun.gidin dua edin sevaptır,hem belki krakow da işlediğiniz günahlar affedilir kim bilir :)neyse şimdilik diyeceklerim bu kadar aklıma gelirse editlerim, sevgilerle
(firered - 7 Aralık 2016 22:04)
yasanicak sehir.- barlar sabah 8 e kadar acik ve tika basa dolu- meydanda surekli muzik yapan (chello,keman,akordiyon gibi ekipmanlarla) insanlar var- meydanda bir cok pandominciye rastlamak mumkun- her bina sanki ayri bir sanat eseri, yeni binaya rastlamak mumkun degil- barda iceceginiz icki, turkiyede marketten alacaginiz ickinin yari fiyati- restoranlarda muzik yapan genc insanlar var (ortacag dekoruyla suslenmis)- her yer yemyesil- polonyali kizlar turk erkekleri cok yakisikli buluyorlar, bar da kolunuza kelepce takana rastlamaniz bile mumkun - trafik diye bir sey yok- kizlari cok guzel, pek erkek oldugu soylenemez sehirde- hemen hemen hergun meydanda yada cevrede buyuk ucretsiz gosterilere rastlamak mumkun- belediye otobuslerinin arkasinda bisiklet koymak icin yerler var- hemen hemen butun gencler ingilizce biliyorlar- cok guvenli, ama bu guvenlik polislerden ileri gelmiyor. gece 4 de eve donen kizlara laf atan ya da baska bir sorun yasatacak kitle yok- insanlari sevecen ve yardimci olmaya musait, misafirperverler- hava 5 dk da bir yagmur indirip gunes aciyor, ne oldugunu sasiriyorsunuz- jewish district'de alchemia cafe/bar mutlaka gidilmesi gereken bir mekan, yanı sıra main square'e yakın olan jazz rock bar ve carpediem 2 de ziyaret edilmeli, sehirde cok fazla gurultu patirti cikan ingiliz ve iskoc a rastlamak mumkun. dolayisi ile main square'e yakin olan irish bar'a gitmenizi tavsiye etmem, askerlik subesi gibi- sabahin 7sinde bile tiklim tiklim olan hubu tubu'ya kesin gidilmesi ve kizlarla dansedilmesi gerekmekte, ayni katta 3 bar ikamet ediyor, ust katta bir gay bar var ancak biz sadece 1 gay cifte rastladik geri kalan hatundu. - donuste ucusunuzdan 1 saat oncesine kadar sehirde takilmak mumkun, trafik sorunu yasanmadigindan 1 saat kala yola cikip, ustune checkinden gecip, duty free shop dan alisverisinizi yapmaniz mumkun. duty free shop ufak ve pek cesit yok, ayrica avrupa birligi icine ve disina cikacak ickilere 2 ayri fiyat tarifesi uygulaniyor, turkiye de avrupa birligi icinde sayildigindan, aktarmali gittiginiz diger hava alanindan alis veris yapmaniz makul olur (italya daha ucuzdu, turkiye ise en ucuzuydu bu konuda)- yerel votkalarindan zubrowka almayi ihmal etmeyin, elma suyuyla iciliyor cok guzel bir vodka- internette duyabileceginiz absinth duty free ve sehir icindeki icki dukkanlarinda mevcut ancak tadi cok fazla rakıya benzeyen anasonlu bir icki, tavsiye etmiyorum kesinlikle, eger illa ki almayi dusunuyorsaniz once bir bara gidip 3-4 ytl karsiliginda alicaginiz minik shot bardagindakini icmeyi deneyin vaz geciceksinizdir zaten.- barlarda bira alirken bardagin dibine cesitli meyve suruplari koymak orada cok yaygin, visnelisinin muptelasi oldum, kesinlikle deneyin (bar da 50'lik bira 0,5 euro ediyor)- hava alanindan kesinlikle euro bozdurmayin ya da 10 euro gibi ufak bir mebla bozdurun, fahis fiyatlarla bozuyorlar, main square de bir kac doviz burosunu kontrol edin 1-2 tanesi haric cok uygun fiyatlara bozuyorlar- sehrin disinda bulunan nazi kampina gidis-gelis 20 euro civarinda bir meblaya mal oluyor- sehirde bir kukla tiyatrosu mevcut, biraz yalvarirsaniz gezmek icin izin alabilirsiniz, harika kuklalar var (tiyatronun ismi grestekova)
(lord - 16 Haziran 2006 22:40)
Yorum Kaynak Link : krakow