Corpse Bride (~ Ölü gelin) ' Filminin Konusu : Victor Van Dort kısa süre sonra güzel Victoria ile evlenecektir. Ancak genç adam kendini henüz evlenmeye hazır biri gibi hissetmemektedir. Kendi kendine yüzük takma provası yaparken yüzüğü yanlışlıkla Ölü Gelin'in parmağına takıverir ve apar topar Ölüler Diyarı'na götürülür. Ölüler Diyarı'ndaki hayat Yaşayanların Dünyası'nın sıkıcılığından uzak ve çok daha eğlenceli bir yerdir. Yine de hiçbir şey Victor'un Victoria'ya kavuşmasına engel olamaycaktır.
Ödüller :
The Nightmare Before Christmas(1993)(8,0-300520)
The Little Mermaid(1989)(7,6-230164)
Mulan(1998)(7,6-215741)
Tarzan(2000)(7,3-212424)
Rango(2011)(7,2-214905)
A Bug's Life(1998)(7,2-243158)
ParaNorman(2012)(7,0-86970)
Frankenweenie(2012)(7,0-87662)
Monster House(2006)(6,6-87456)
Charlie and the Chocolate Factory(2005)(6,6-446535)
Alice in Wonderland(2010)(6,4-369030)
Alice Through the Looking Glass(2016)(6,2-76644)
Venedik Film Festivali : "Future Film Festival Digital Award"
--- spoiler ---ölü gelinimiz emily'nin kanlı canlı victoria'yı görüp kendisini onunla kıyasladıktan sonra söylediği şarkı içimizi yakmaya yeter. filmin can alıcı sahnelerinden biri emily'nin şarkıyı söylemesiyle başlar:bir muma dokunduğumda hiç acı duymam bıçak batırsanız hiçbir şey olmazonun kalbi atıyorken ben burada ölüyüm ve de içim sızlıyorgel de gerçek değil desanki hala dökecek göz yaşım var bir muma dokunduğumda hiç acı duymamgüneşte ve yağmurda hepsi aynı kalbimde derin bir yara çarpmıyor ama sızlıyoriçimdeki bu sızı gerçek değil sanırım evet bir ölüyüm fakat hala dökecek gözyaşım var--- spoiler ---
(chuckie7 - 1 Ekim 2006 17:49)
cin'de belli bolgelerde hala uygulanmakta olan eski bir gelenege gore, bir erkek evlenmeden olurse, ailesi bir kadin cesedi bulur, olu ogullariyla bu kadini evlendirir ve beraber gomerlermis. hatta bu ceset gelinlerin karaborsasi bile varmis, karaborsacilar olu ogullarina ceset bulmak isteyenlere morglardan, mezarliklardan ceset cikararak satarlarmis. satilan ceset gelinlerden yeni olmus olanlar "islak" tabiriyle anilir ve cok para edermis (firindan taze cikmis simit hesabi), olumunun uzerinden zaman gecmis olanlar, "kuru" diye anilir ve ucuza gidermis (dunden kalan simit hesabi). olu ceset bulmak zor oldugundan, talep artinca son donemlerde fiyatlar da iyice artmis: islak cesetler yasadisi piyasada $30000-$40000 civarina, kuru cesetler de $300-$400 civarina alici buluyormus (simit degil borek mubarek). comptrol'un hatirlatmasiyla gelen edit: bu cesetlerin bulunmasinin zor olmasi uzerine cin'de kolay yoldan buyuk paralar kazanmak icin genc kizlari oldurup satan insanlar turemis. bazi insanlar hakkaten kotulukte sinir tanimiyor. konunun detaylari icin:http://www.thestandard.com.hk/…ype=3&d_str=20070721
(mesele sirtimi kesele - 4 Ağustos 2007 08:09)
danny elfman'ın müthiş besteleri, "ölüm sizi ayırana kadar" mevzusuna farklı bir bakış, kelebeklerle başlangıç-bitiş, victoria devri'nde geçen victor-victoria aşkı, bir sürü güzel gönderme, zıtlıklarla (cıvıl cıvıl, rengarenk ölülere karşı soğuk ve gri canlılar diyarı gibi) oluşturulan hoş kontrast ve sonuç olarak yine çok başarılı bir tim burton filmi..--- spoiler ---her ne kadar hikaye olması gerektiği gibi bitse de insan emily'ye sempati beslemeden ve üzülmeden edemiyor: "can a heart still break once it's stopped beating?"... dökülen vücudu, içindeki kurt, pırtlayan gözleriyle bile pek sevimli, pek içten..göndermeler ise ayrı bir mevzu. gülümseten bir gone with the wind atıfı*nın yanı sıra filmin her tarafında shakespeare'den bir şeyler bulunuyor gibi. zaten pek çok yerinde romeo ve juliet'ten izler var (lord barkis-paris benzerliği gibi), onun dışında en sonda kilisede barkis'le victor arasındaki dövüş sahnesi, masanın üzerindeki zehirli şarap ve sonunda o şarabın hedefini şaşırmasıyla birleşince izlerken "aha hamlet!" dedirtti. hmm bir de elder gutknecht'ın, yaşayanların yanına gitmek istediğini söyleyen emily'ye cevabı pek hoştu: "why go up there when people are dying to get down here?"--- spoiler ---
(edoras - 7 Eylül 2007 13:49)
karakter çizimleri muhteşem; insanda incecik, upuzun kollara bacaklara sahip olma isteği uyandıran tim burton filmi. ayrıca izlerken, ince esprileriyle tim burton'ın nedense küçükken çok ilginç ve çok komik bir çocuk olduğunu düşünüyor insan. mesela victor' ın ölüler dünyasında gelinden kaçarken, ikinci el dükkanındaki satılık ellerin onun gittiği yönü işaret ettiği sahnede, herhalde küçükken tim burton ikinci el mağazası denilince böyle anlıyordu şeklinde bir analiz yapılabilir.
(prettyamelie - 22 Ağustos 2009 03:00)
(bkz: cansu dere)
(pandaman - 3 Kasım 2009 13:49)
tim burton ve mike johnson'ın birlikte yönettiği, mükemmele yakın bir stop motion - müzikal film. ölümün eğlenceli ve renkli tasvirine karşıt yaşamın ruhsuz ve karamsar anlatımıyla, son derece estetik çizimlerle resmedilmiş ve etkileyici müziklerle dillendirilmiş bir dünyada, iyi niyetli, saf, sıcak ve duygusal karakterlerin hikayesi... sevmenin ölü, canlı, çabalayan, çaresiz, vazgeçmeyen, fedakar, hüzünlü, mutlu halleri... ölüye, korkan gözlerle değil de, özleyen gözlerle bakan; giden ile kalanı kavuşturan iyi kurgulanmış bir masal...
(sustum oturdum yerime - 4 Aralık 2011 21:42)
şu sahneyle hüngür fışkırık ağlamama sebep olmuş olan...--- spoiler ---''i was a bride. my dreams were taken from me. but now - now i've stolen them from someone else. i love you victor, but you are not mine. ''--- spoiler ---
(tuvvcee - 8 Aralık 2011 02:14)
aşk filmi çekiyoruz diyen kanlı canlı insanların bile birbirlerine sarıldıklarında veremedikleri samimiyet hissini, bu animasyonun neredeyse her sahnesinde buldum ben. hatta nice acıklı filmde gözümden yaş akamazken bu film biterken "ölüyse ölü napalım yani, niye evlenemiyolar ki?" şeklinde salya sümük ağladığımı fark ettim.belki biraz hassas olduğum bir dönemde izlemiş olabilirim ama bu durum filmin gerçekliğini bozmaz.
(eflin - 22 Ocak 2012 23:30)
ölümün güzelliklerini çok iyi anlatan film. bunun için de hayattan beklentisi kalmadan göçen biri yerine genç güzel bir kadını ve duygularını kullanmışlar. aktarırken de ölümü kötü tasvir etmektense, öldükten sonra bırakın canlı birine aşık olunabileceği olayını, yanağını kemiren kurtçukla, mezarına tırmanan örümcekle bile arkadaş olunabileceğini göstererek aslında ölümden sonra da insanların yaşayacakları bir şeyler olduğunu anlayabiliyorsunuz.öldükten sonra toprak olup göçeceğiz mantığında olanlar için aslında bulunmaz bir nimettir. burada şöyle bir ayrım yapabilirsiniz, öldükten sonra ya filmdeki gibi duygularını kullanmaya devam eden biri olarak kalacaksınız ya da hiçbir şeyin olmadığı sonsuz boşlukta kalacaksınız. hangisini tercih ediyorsanız filmin size aktaracakları o yönde olacaktır. eğer filmdeki gibi olacağınızı düşünüyorsanız duygularınız okşanır ve inançlarınız daha da güçlenir. eğer sonsuz boşlukta sıfır hisle yok olacağınızı düşünüyorsanız filmden etkilenme dereceniz daha yüksek olacaktır.ölüm kavramı dışında, victoria açısından bakarsak çocukluktan beri beyaz atlı prensi beklemek gibi bir körpe kız mahcubiyetinin ne kadar mantıksız ve geçici olduğu victor ile karşılaşınca verdiği tepkilerden anlaşılıyor. yani yapımcıların vermek istediği mesajtan da anlıyoruz ki durum sadece bizim türk kızlarına özgü bir durum değil. tabi bizde herkes victoria gibi olamıyor ve 30'lu yaşların sonlarına kadar bile beklemeye devam ediyorlar. neyse onlar bekleye dursun, filmin devamını bilmesek de victoria ve victor'un çok mutlu olacakları belli.filmin kaybedeni ise kesinlikle emily. canlıyken tadamadığı aşkı öldükten sonra yaşamak için beklemiş ve ilk fırsatta kendini koyvermiş. tabi yaptığı en önemli yanlış canlı biriyle evlenebileceği sanrısı. bunun nedeni de, tears to shed kısmında anlıyoruz ki; yaşarken iyi eğitimli, kalifiye ve bakımlı bir kadın olması. yoksa ölülerin arasından da evlenebileceğini düşünebilirdi. ama öldükten sonra bile kendisinin canlı birisine uygun görüyor. en acıklı olan da bu: emily, erken ve hiç beklemediği bir anda öldü.film biterken seyircinin ağzına bir parmak bal çalınsa da bence emily'yi olduğundan fazla mutlu kılmak çok daha önemliydi. çünkü kimsenin filmde kendini victoria'nın yerine koyduğunu sanmıyorum, herkes bir gün öleceğini biliyor ve öldükten sonra emily gibi hayal kırıklığıyla kalmak istemiyor.
(federal - 17 Temmuz 2012 22:49)
--- spoiler ---götüm gibi sonu olan müthiş film.. ulan mis gibi emily var.. sesi güzel piyano çalar dans eder dünya tatlısı kız.. sen git yobazlardan victoria'yı al.. oldu mu lan.. oldu mu.. fakat tim burton yapacağını yapmış gerçekten müthiş..--- spoiler ---
(nightphoenix - 22 Temmuz 2012 19:20)
--- spoiler ---söylesene tatlım, kalbi duran birinin kalbi sızlayabilir mi ?--- spoiler ---kesinlikle çok tatlı bir filmdi. hele o kelebekler...
(hestia - 14 Mayıs 2013 00:49)
üzerinden onca zaman geçmesine rağmen hala etkisi üzerimde olan animasyon.--- spoiler ---güçlü olanın kazandığı bir aşk hikayesi. alışılandan farklı olarak iki iyi karakterin istemsiz yarışı söz konusu. iyiler her zaman kazanır mı tartışılır ama iki iyi yarışçının oyununda iyilerden biri kaybetmeye mahkumdur. istediği kadar güzel piyano çalsın, istediği kadar güzel gülümsesin.. galip çok önceden bellidir zaten.--- spoiler ---
(lankimanki - 22 Ağustos 2013 19:03)
son sahnesiyle gözlerden yaş akıtan animasyondur.25 yaşında insan çizgi filme ağlar mı ki yaa *
(ardilla - 29 Ağustos 2013 23:02)
yillar once seyrettigim filmi bugun tekrar ve turkce seyrettim. olaganustu! oririjinalinden kesinlikle daha iyi. ayni annabel lee siiri orneginde ki gibi. mutlaka turkce seyredin!!
(ca is sa - 14 Eylül 2014 23:19)
damat oluler aleminden gitmek ister, aldigi cevap: "why go back up there when everyone is dying to get down here?" (herkes buraya gelmek icin canini verirken sen niye yukari gidesin ki?) :)bir tim burton klasigi
(fac ut vivas - 22 Kasım 2005 10:12)
"can a heart still break after it's stopped beating?"
(pumuckl - 28 Kasım 2005 17:44)
gercek hayattta (ölü veya canli farketmez) tüm ''öteki'' kadinlara nefret kusan dişi camiasinin, söz konusu sahte yasamlar * oldugunda 'ayy canim halbuki nasil da haketmisti cocugu, yani ilk askına nooluyo ki, biraksaydi da evlenseydi sonradan ortaya cikan o zavalliyla' hosgorusunu ortaya cikaran animasyon harikası. yahu ben gercekten anlamiyorum. yani ölü(!) ya da canli bir başka kadin gelecek, evlenmek üzere oldugunuz sevgilinizi 'sen dala yüzük taktin o dalda benim parmagimdi. hem bak ne kadar yaralıyım. hadi sar yaralarimi, mutlu et beni' dicek siz de 'şekerim lafi bile olmaz aramizda siz madem manasiz bi şekilde evlenmişsiniz ben bulurum yenisini' diye yolunuza devam edeceksiniz. ya ben anlamiyorum romantizmin r'sinden, ya da harbiden ortada ikiyüzlü bi durum var.ps. bu arada konuyla alakasiz fakat belirtmeden gecemeyecegim. tim burton hep animasyon filmler yapsin. beni de ekibine alsin. tesekkürler.
(poisonblue - 24 Aralık 2005 00:49)
az önce movie max'te kamera arkası programı yayınlandı. seslendiren insanlar tarafından karakterlerinin kişilikleri anlatıldı, ropörtajlar yapıldı ve en güzeli kuklaların yapımı gösterildi!! akılda kalanlar:johnny depp, seslendirme yaptıkları sırada, kaş hareketlerine ve mimiklerine zoom yapan bi kamera olduğunu, en heyecan verici yanının çocuklarıyla birlikte izlemeleri olduğunu, çocuklarının da o kuklaları birgün görmesini istediğini söylüyo. saniye saniye çekim yapmanın uyku getirici birşey gibi geldiğini ama hayır, çok çok heyecanlı olduğunu belirtiyo.helena bonham carter, corpse bride'ın tıpkı kendisi olduğunu sadece mavi olduğunu söylüyo. sadece yazılanları okumadıklarını, resmen rol yaptıklarını anlatıyo, bir de kuklasına bakarak "mutlaka dudaklarında kolajen, yüzünde botoks var, ne kadar genç görünüyo" diyo. zaten karakterin özelliğinin, genç bir yaşa saplanıp kalmış olması ama vücudunun çürüyecek kadar yaşlı olması ama kendisinin bunu farketmiycek kadar saf olması olduğunu da ekliyo.emily watson, ilk içeri girdiğinde eline kuklasını verip "sen busun" dediklerini, üzerinde 100lerce kişinin çalıştığı kuklasına bakmanın garip bir duygu olduğunu, tim burton'la çalışmanın çok zevkli olduğunu, kendilerinin de sürekli fikir belirtebildiklerini söylüyo.tim burton, victor'ı johnny depp'e teklif götürmeden aylarca önce dizayn ettiğini ama ona hep depp'i hatırlattığını söylüyo. zaten her filminde bir johnny depp karakteri olduğu için şaşırmıyoruz. olayı günlük olarak takip eden yönetmenin mike johnson olduğunu, bunun kendisine arada sırada dışardan bakıp objektif olma lüksünü kazandırdığını söylüyo.seslendirme sahneleri de çok eğlenceli.. gerçekten en çok rol yapan helena bonham carter gibi göründü bana. bir de aynı repliği hiç durmadan 4 farklı tonlamayla peşpeşe sıralamaları var ki, diz çöküp ağlamaya başlasalar garipsememek lazım.
(deinnorra - 13 Ocak 2006 18:24)
--- spoiler ---genellikle kadınların, sonunda victor'un victoria ile değil de emily'yle evlenmesi gerektiğini, filmin sonunun o şekilde mutlu biteceğini düşündükleri ve bu düşüncelerini yüksek sesle dile getirdikleri film. ölüp, cesetle evlenen siz değilsiniz tabi. bence film gayet mutlu sonla bitmiştir. nokta.--- spoiler ---
(codename47 - 11 Şubat 2006 15:39)
gecenin bir körü victor ve emily'nin piyano ile caldıgı sarkıyı dinlerken, belki de en önemli ve özet sahnenin o oldugunu fark ettigim film. corpse bride sessiz ve üzgün, piyano calmaktadır. victor ona katılır, birlikte calarlarken, emily'nin eli, ceset bedeninden kayar ve piyanonun sonuna kadar gidip melodiyi bozar. sanki caldıkları melodi hayatın simgesi gibidir. düzenli, üzgün, iki kisilik... emily'nin eli bedeninden ayrıldıgı anda müzik de kacar gider, ve emily "do forgive me..." der sessizce... ölü kalbinde hala akıtabildigi göz yaslarıyla victor'dan caldıgı hayat icin özür dilercesine...of of..
(black cursed doll - 13 Mayıs 2006 03:18)
Yorum Kaynak Link : corpse bride