Behind the Candelabra (~ Mitt liv med Liberace) ' Filminin Konusu : Şovmenlikle, ışığıyla ve abartıyla özdeşleşmiş bir isim olan Liberace izleyicilerin onu sevmesine ve 40 yıllık kariyeri boyunca ona sadık bir hayran kitlesi oluşturmasına neden olan dünyaca ünlü bir artistti. Liberace hem sahnede hem sahne dışında aşırı uçlarda bir yaşam sürdü. 1977 yazında, yakışıklı ve genç yabancı Scott Thorson soyunma odasına girdi ve aralarındaki yaş farkına ve farklı dünyalara ait olmalarına rağmen, aralarında beş yıl sürecek bir ilişki başladı. Behind the Candelabra bu ilişkinin kamera arkasını Las Vegas’taki Hilton Hotel’de tanışmalarından acı ayrılıklarına kadar her şeyiyle gözler önüne seriyor.
Ödüller :
Primetime Emmy Ödülleri : "Primetime Emmy-Outstanding Miniseries or Movie"
matt damon, michael douglas ve rob lowe'un oynayacakları ve steven soderbergh'in yöneteceği biyografi ağırlıklı film.
(silver apple - 6 Şubat 2013 11:49)
http://www.imdb.com/…tle/tt1291580/?ref_=fn_al_tt_1
(berci kristin - 17 Mart 2013 19:00)
amerika'nin zeki muren'i liberace'nin hayat hikayesini anlatacak film. en az zeki muren kadar unlu ve zeki muren kadar frapan olan liberace, zeki muren'den farkli olarak escinselligini gizlemek soyle dursun, filmde matt damon tarafindan canlandirilan partneriyle yasadiklari skandal ustune skandal olup amerikan medyasina zamaninda cok malzeme vermisligi vardir. bu acidan da ilginc bir seyirlik olacaktir muhtemelen.edit: meva- escinselligini gizliyor. hatta gay oldugunu iddia eden iki dergiyi dava ediyor ve kazaniyor.
(iwillshowyouwhatitmeans - 24 Mart 2013 09:47)
matt damon liberace'i tv’den hatırladığını, role korkarak sıvandığını söylemiş.
(dolaysiztumlec - 21 Mayıs 2013 17:11)
çok tuhaf bir film. hikayesi hem tekdüze, hem tahmin edilebilir, hem de tek taraflı bakış açısına dayanıyor. her kötülüğün anası libarece adeta. oyunculuklar çok iyi ona diyecek bişey yok, sadece matt damon genelde the departed'daki ebleh tavrını sergilemiş. michael douglas efsane oynamış ama filmin geneli için yetiyor mu bunlar bilemem. soderbergh'in tarzından da uzak. oliver stone'culuk oynamış belli ki. demem o ki tuhaf bir film, belki anlatılan hikaye beni çok alakadar etmediği için olabilir. tuhaf yani, ne diyeyim tuhaf. ama allah oscarınızı arttırsın gençler. alırlar beş altı tane.
(dasdafavcx - 28 Mayıs 2013 12:42)
steven soderbergh'in son kurmaca filmi... sinema için çektiği son filmi side effects idi. bu filmi de sinema için yapmak istiyordu, ama stüdyolar "fazlasıyla gey bir film" olduğu için soderbergh'e bütçe ayırmadılar, o da hbo için çekti film. kısacası şimdilik son filmi usta yönetmenin. her yerde dillendirildiği gibi amerika'nın zeki müren'i liberace'nin hayatı anlatılıyor. sahne şovlarına, eşcinsel tarafına, ilişkilerine, asosyalliğine, kibrine (öyle ki scott'ı kendisinin genç haline benzetmek için yanıp tutuşuyor) ve daha önemlisi scott ile ilişkisine odaklanıyor film. tabi liberace önplanda ama scott da es geçilmiyor. fazlasıyla bilindik bir hikayesi var filmin (ya da liberace'nin). liberace gözüne kestirdiği genç-yakışıklı erkekleri tavlar, önce jakuzisine, oradan yatağına atar, o erkekle ilişkiye başlar, sonra erkeği kendisine fiziksel anlamda benzetir, canı sıkılınca tekmeyi basar, hayatına devam eder. hikaye fazlasıyla bilindik olduğu için bir süre sonra sıkmaya başladı film açıkçası. kötü bir film mi bilemedim. dönemin hakkı veriliyor. kullanılan tonlar (sarı-turuncu tonlar ağırlıkta) ve görüntü yönetmenliği bir hayli iyi ve liberace'nin zenginliği bu sayede başarıyla yansıtılıyor. michael douglas kesinlikle müthişti. tam anlamıyla liberace olmuş. bu performansı daniel day lewis'in performansını hatırlattı. lewis, lincoln'ın sesini oturtmuştu kendisinde. douglas da bunu başarmış, ki sesi dahi benzetmek zordur, o denli kolay değil. dolayısıyla douglas'ı ne kadar övsek azdır. cannes'da da epey olumlu eleştiriler almış, hatta oyuncu ödülünü alabileceği söylenmişti. ödül bruce dern'e gitmişti. matt damon da fena değildi. açıkçası ben kötü bulmadım. hatta the informant'tan sonraki en sağlam performansı, ki bu süre zarfında çektiği filmlerde o denli iyi değildi. soderbergh bakalım ne zaman dönecek sinemaya. sözünü tutarsa en az 2-3 sene bir filmini izleyemeyeceğiz ne yazık ki. neyse ki bir dizi kotarıyor şu an.
(sherlock holmes 90 - 24 Haziran 2013 01:14)
okuzlerin "nonos filmi mi laaa bu" dedikleri guzel bi film.. turkiyenin en zengin adamlarinin mafya kilikli insaatci hodukler ve dizi oyunculari (!) oldugu bu memlekette, ben bi filmi begenmemeyi luks olarak goruyorum.. yani su gercegi gorelim ki, hepimiz bi sekilde aski memnudaki aile ici tren iliskilerine, tecavuz edilen kizin dramina ve simdi aklima gelmeyen milyonlarca kliseyle dolu dizilere maruz kaldik.. en izlemeyenimiz bile, bi sekilde haberdar konudan..hal boyleyken, sirf degisik konulu filmler bile izlenmeye deger bence.. misal, komedi turkiyede hic yapilmayan bi tur.. ancak, zengin ama gorgusuz adam ve maceralari ekseninde donen bi hadise var o kadar.. korku desen, bu topraklarda denenmedi bile.. nese, bu kadar konustum filmle ilgili yorum yapmadim.. matt damon kendine bizi asik eden will hunting karakterini silip atan bi karakteri oynadigi icin, yillarin pervers dedikodulariyla meshur olmus yas yetmis is bitmemis micheal douglasi da keza ayni nedenden oturu kutlamak lazim..zeki mureni seven, hatirlayan her insan kendi cocuklugunda ya da gencliginde hatirlayacagi seyler bulacak bu filmde.. homofobikler ve illa da, guzel bi kadinla guzel bi adamin flortunu izlemekten baska seylere kafa yormak istemeyenler begenmez..fakat benim son bi haftada izledigim en iyi film.. ki bu son bi haftada en az 20 film izlemisimdir..
(semrin - 11 Temmuz 2013 01:32)
sadece fragmanina bakarak soyleyebilirim ki, film tv icin degil de sinema icin olsaydi, michael douglas'in oscar'i cebindeydi.
(the enabler - 1 Ağustos 2013 00:48)
michael douglas'in performansi sahane. hasta durumdayken bile harika is cikarmis.
(ab fab - 1 Ağustos 2013 00:51)
michael douglas'a bakış açımı değiştirdi kesinlikle, ne güzel oynamış adam.
(mandayinasekeyi hastasi kizilcikserbeti - 1 Ağustos 2013 01:11)
michael douglas'ın açık açık nasıl oyuncu olunur dersini verdiği film. matt damon ve rob lowe un da aşağı kalır yanı yok hani. tv filmi değil de beyazperdede olsaydı oscarlarda bahsi çok geçecekti.
(marti uctu - 1 Ağustos 2013 04:34)
--- spoiler ---film liberace nin hayat hikayesi degil . birkac yil kendisinin tokmakciligini ustlenmis ve lee tarafindan evlat edinilmis olan scot thorson in kendisiyle gecirdigi zaman ve 79-87 arasindaki son dem . filmde liberace nin cocuklugu , gencligi , muzige bakisi , entertaining gucu , glamour ve luks bagimliligi teget geciliyor , az konusuluyor . varsa yoksa scott la aralarindaki ask - nefret , hatta filmin bircok yerinde scott thorson , liberace nin cok daha onunde bir karakter olarak goze sokuluyor . belli ki butce cok buyuk degil , bu yuzden fazla diyalog zaman zaman bayabiliyor . bayarken de ortaya bir michael douglas cikartiyor ki aman tanrim !! kariyerinin suphesiz en iyi oyunculuklarindan biri . ucube doktor rob lowe ' a hasta oldum . dan aykroyd az ve oz gozukuyor . liberace nin annesi pek olmamis gibiydi .--- spoiler ---
(mascara - 3 Ağustos 2013 16:21)
michael douglas sen büyük bir ustasın, matt damon gümbür gümbür bir oyuncusun. sanat yönetmenliğine diyecek yok. soderbergh'den harika bir yönetmenlik daha. televizyon filmleri yüzümü güldürmeye devam ediyor; dedirten filmdir.
(she s not there - 29 Ağustos 2013 01:47)
başından sonuna kadar her dakika şaşırtan film. yarısına kadar adapte olmaya çalışsam da gay michael douglas'a o kadar mükemmel oynamış ki filmin sonunda gerçeğini unuttum. liberace'yi daha önce duymamıştım inanılmaz ilginç bi adammış hakettiği şekilde de ölmüş. izlerken birden nedense kendimi lee'nin yerine koymuşum adam aids olunca sanki intikamımı almışım gibi sevindim *
(atomsforpeace - 25 Ekim 2013 02:23)
son dönemde izlediğim vizyon filmleri hep oyuncu başarısı sayesinde taçlandı gözümde. (blue jasmine, gravity...etc.) bu film de farklı değil. based on a true story olması ve dönem filmi olması açısından da hoşuma gitti. film bitince tabi açtım baktım liberace kimmiş, scott thorson şu an ne yapıyor. bir kere böyle bir filmin kurgulanmasındaki baş aktör scott thorson çünkü kendisi senelerce sükunetini koruduktan sonra önce hepatite c teşhisiyle hastaneye kaldırılıyor, sonra kanser teşhisi konuyor adama ve fakat adamın parası yok. o da tedavi masraflarını karşılayabilmek için my life with liberace adında bir kitap yazıyor ki ortaya çıkan film de bu kitabın uyarlaması esasen. dolayısıyla liberace'nin hayatından ziyade scott thorson ile geçirdiği bir dönemden kesit izliyoruz. scott thorson kitabı kendi yazdığından mütevellit naif bir delikanlı imajı çiziyor ve bu da filmin bakış açısını objektif olmaktan çok uzaklaştırmış. buna rağmen filmde çok yerinde bir matt damon gerçeği var. sevgiye, aşka muhtaçlığı iyi resmetmiş kendisi. bu arada scott thorson'ın liberace'den sonra 10 senelik heteroseksüel bir evliliği de olmuş. hayat bir garip... liberace dinlenmeye film de izlenmeye değer.
(phoebe buffay - 29 Ekim 2013 14:53)
--- spoiler ---matt damon'n oyunculuğunda bir mallık var her zamanki gibi, michael dougles'a laf yok. liberace'nin vasiyetini kime bıraktığını merak ettim. umarım o ortaya çıkan son bebeye bırakmamıştır.--- spoiler ---
(onellibir - 15 Kasım 2013 13:47)
bu filmle ilgili epeyce bir şey yazmak lazım gelir. öncelikle liberace :bundan önce liberace ismini yalnızca bir yerde, çok sevdiğim başka bir filmde bir sahne de duymuştum. shine'ın flight of the bumblebee sahnesi (spoiler sayılabilir).hep eski bir besteci olduğunu düşünmüştüm. behind the candelabra'yı her zamanki gibi hakkında bir şey bilmeden film izleme keyfimle seyrettiğim için ilk 15 dakika boyunca olayları çözmeye çalıştım. film daha ilk yarısı bitmeden öyle bir etkiledi ki beni, hiç adetim olmamasına rağmen ara verip internette liberace'yle ilgili bir şeyler okudum ve izledim. özellikle izlediklerimden sonra filme döndüğümde çok daha fazla etkilendim. 35-40 yıl öncesinin atmosferi, liberace'nin klasik sayılan performansları o kadar güzel işlemişti ki filme. kıyafetler, dekorlar, ışıklandırma, makyajlar... kesinlikle muhteşem.michael douglas ile ilgili kocaman bir parantez açmak lazım sanırım. bunca yıllık kariyeri boyunca bir sürü filmini izlediğim aktör tamamen farklı ve kesinlikle çok ağır yükleri olan bir rolün altından o kadar başarıyla kalkmış ki, söyleyecek laf bulmak imkansız. filmden sonra liberace videoları izledikçe performansın değeri de kat kat artıyor hemde. film hbo tarafından yapılmış ve bir tv filmi olarak geçiyor imdb'de. bunun bir engel teşkil edip etmediğini bilmiyorum ama eğer etmiyorsa en iyi erkek oyuncu, kostüm ve makyaj dallarında oscar'a gitmemesi hata olur. matt damon her zamanki tutuk oyunculuğu ile michael douglas karşısında oldukça sönük kalmış. böyle mimiksiz adamların bu derece önemli rollerde oynamaması gerekiyor. herhangi bir film olsa belki beğenilebilirdi. ama böyle bir filmde kesinlikle kötü anlamda göze batıyor. sonuç olarak her yönüyle başarılı bir film ve kesinlikle izlenmeyi hak ediyor.
(alcak makine muhendisi - 4 Aralık 2013 23:50)
liberace daima ilgimi çeken bir figür olmuştur. bu film kendisine olan merakımı büyük ölçüde giderdi.sonuçta gördüm ki ablamız yaşamış. hem de çok güzel yaşamış. michael douglas da döktürmüş, nefis oynamış. tv için çekildiğinden akademi adaylığı olur mu bilmiyorum, sanırım olmayacak ama olsaydı giderayak bi oscar daha patlatırdı adamceyiz.--- spoiler ---yüz estetiğinden sonra kapanamayan gözleri açık haldeyken horlaya horlaya uyuduğu sahnelerde yarım yarım yarıldım.--- spoiler ---süper estetikli, uyuşturucu bağımlısı "queer" doktor rolündeki rob lowe tek kelimeyle cukkkk oturmuş.matt damon'a gelirsek, poposu taş gibi fakat bu filmdeki oyunculuğuna şerh koyuyorum.epey izlenesi, eğlenceli, çok "farklı" ve "renkli" bir film.
(kirlikedi - 18 Ocak 2014 12:53)
michael douglas ne muhtesem bir oyuncuymus, gormus olduk bu filmle. ha, gordon gekko iken ya da nicholas van orton iken de kotu oyuncu degildi haliyle ama liberace kadar abartili ve fevkalade mimikli bir karakteri boylesine inandirici bir sekilde canlandirmis olmasi gercekten takdire sayan. gelelim filme, tv filmi diye cok yuksek beklentilerim yoktu. christmas zamani verilen ask filmlerinden biraz daha iyi olur diye dusunuyordum - o da oyuncu kadrosu sebebiyle. cok begendim filmi. love is blue'yu yeniden hayatima kattigi icin de ayrica cok sevdim.
(meva - 23 Ocak 2014 02:36)
michael douglas başta olmak üzere oyunculukların mükemmel olduğu, sahnelerin, evlerin ve kostümlerin göz kamaştırdığı çok güzel bir film. liberace diye ünlü bir piyanistin varlığından haberim yoktu, gey temalı olduğunu öğrenince araştırdım filmi ve konusu daha da ilgimi çekti. izledim ve bayıldım. aşkı olduğu gibi anlatmış film. muhtemelen liberace de olduğu gibi yaşamıştır. filmin güzelliği de oradan geliyordur. aşkın doğuşu, o güzel ilk anları, bir şekilde bir süre sonra yeknesak hale gelmesi ve en sonunda acı verip çoğunlukla da acıyla sona ermesi durumunu çok güzel anlatmış film. bravo.
(feministim ben - 18 Haziran 2014 11:58)
Yorum Kaynak Link : behind the candelabra