Süre                : 1 Saat 53 dakika
Çıkış Tarihi     : 29 Mayıs 1999 Cumartesi, Yapım Yılı : 1999
Türü                : Drama
Taglar             : Din ve bilim,Maymun denemeleri,Gerçek hikayeye dayalı,Oyun temelli
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  MGM Television , Showtime Networks
Yönetmen       : Daniel Petrie (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jerome Lawrence (IMDB)(ekşi),Robert E. Lee (IMDB)(ekşi),Nedrick Young (IMDB)(ekşi),Harold Jacob Smith (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Jack Lemmon (IMDB)(ekşi), George C. Scott (IMDB), David Wells (IMDB), Beau Bridges (IMDB), Tom Everett Scott (IMDB)(ekşi), John Cullum (IMDB)(ekşi), Kathryn Morris (IMDB)(ekşi), Lane Smith (IMDB)(ekşi), Brad Greenquist (IMDB), Piper Laurie (IMDB), Peter Mackenzie (IMDB), Jim Meskimen (IMDB), Royce D. Applegate (IMDB), Twyla Banks (IMDB), Dirk Blocker (IMDB), Mark Eric Charbonneau (IMDB), Dennis Cockrum (IMDB), John DeMita (IMDB), Geoffrey Gould (IMDB), Matthew Kimbrough (IMDB), Derek McGrath (IMDB), Doug McGrath (IMDB), Steve Monroe (IMDB), Paul Vincent O'Connor (IMDB), Calvi Pabon (IMDB), Russ Tamblyn (IMDB)

Inherit the Wind ' Filminin Konusu :
Engizisyon mahkemesinde yargılanan Galile, kilisenin zoruyla "dünya dönmüyor" demiş ancak yine de dünyanın dönmesinin önüne geçilememişti. İnsanlık bilim yolunda bir hayli ilerlemesine rağmen geri kafalılık ve dogmatizm hala ilerlemenin önüne bir set çekmekle meşgul; dün, bugün ve yarın. İşte Jerome Lawrence ve Robert E. Lee’nin Broadway’de büyük tartışma yaratan aynı adlı oyunlarından beyazperdeye uyarlanan 'Rüzgarın Mirası', evrim tartışmasının işlendiği sürükleyici bir mahkeme draması olarak Galile'nin zamanından bu yana pek de ilerleme sağlanamadığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ünlü ’maymun davası’ vakasından esinlenen filmde büyük bilim insanı Darwin'in evrim olgusunu öğrettiği için tutuklanan bir öğretmenin öyküsü anlatılıyor. Öğretmeni savunmak ülkenin gözüpek avukatlarından Henry Drummond’a düşecek ve dava kişilerin ötesine geçerek bilim ve din arasındaki bir hesaplaşmaya dönüşecektir.


  • "1960 tarihli bu filmde spencer tracy'e eslik eden oyuncular arasinda an american in paris gibi daha hafif filmlerin basrol oyuncusu gene kelly de bulunmaktadir."
  • "(bkz: maymun davası)"
  • "filmden akılda kalan bir replik:- darwin was wrong! man's still an ape."
  • "neredeyse judgment at nuremberg kalibresinde bir film. her tür kara yobaz'a izletilmeli."
  • "sonunda "darwinci şahsiyet"in incile sarılmadığı, türlerin kökeni ve incil'i birlikte tuttuğu film."
  • "he nekadar hrisityan bağnazlığına karşı da çıksa, filmin sonunda darwinci şahsiyet incile sarılmaktadır yine. klasik bir şekillendirici amerikan filmidir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yıllar önce -sabah sabah programları öncesi demeli- hafta içi öğle vakti star tvde "ve yalnız rüzgar kalır" adı altında oynamış öylece de hafızama kazınmış bir film idi. hakimi kenan ışık seslendiriyordu öyle aklımda kalmış. bildiğim kadarıyla bir oyundan uyarlanmıştır, spencer tracy'nin tiradlarını da buna bağlamak lazım belki. aynı hikaye daha sonra spencer tracy-fredererick march'ın yerlerine jason robards-kirk douglas ve jack lemnon-george c. scott ikilileriyle de uyarlanmıştır ama ilkinin tadı başkadır.
    filmi bir hukukçunun seyretmesi için binbir çeşit neden bulunabilir demokrasinin gene kelly tarafından ayyuka çıkarılması, spencer tracy'nin gene kelly'nin oynadığı karaktere son serzenişi, sünger meselesi off hepsini sayasım geliyor, spoiler olacak fena halde. ama filmdeki esas ön plana çıkarılmaya çalışılan şeyin ateizm-bağnazlık çatışmasından ziyade farklı olma hakkı ve düşünce özgürlüğü olduğu da açıktır. bir başka üzerinde durulası durum ise filmin bunca yıl sonra modernliğini koruması. bu sanırım yönetmen/ya da yapımcı stanley kramer için olumlu insanlık içinse olumsuz bir durum. ama ne yazık ki bağnazlık hala aç bir kurt gibi ve sürekli beslenmek ister, evet.


    (flut - 19 Ekim 2009 21:47)

  • comment image

    bugün(aslında dün) izlediğim ve beni çok etkileyen film. konusu kısaca çok ünlü "monkey trial"a dayanmakta. abd de nebraska eyaletinde bir okul öğretmeninin biyoloi dersinde evrim teorisini öğretmesini ve bunun üzerine hapisle yargılanmasını ve mahkeme sürecini anlatmakta film. filmde gerçekten çok etkileyici diyalogların yanısıra çok güzel mesajlarda verilmekte. film yobaz amerikalıların değil aydın-demokrat amerikalıların tarafından bakıyor davaya.çok militan ateist bir şekilde de yapmıyor bunu. filmin hemen her yerine ılımlılık yerleştirilmiş. filmin sonundaki sahnede spencer tracy'nin incili ve türlerin kökenini eline alıp mahkemeden çıkması sahnesinde bu çok belirgin ama filmin başka yerlerindede bunu görebiliriz. en yobaz amerikalılar bile görüşlerine karşı oldukları adama karşı nazik davranıyorlar. agnostik dava avukatı da yobaz amerikalılara karşı kin beslemiyor. filmde beni en çok etkileyen ise rahip babanın kızını sevdiği adam dolayısıyla lanetlemesiydi. yobazlığın dinde aşırıya kaçmanın çok güzel bir örneğiydi bence.

    beni en çok düşündüren ise bugünkü türkiye'de böyle bir filmin gösterilip gösterilemeyeceği idi. filmde aydın avukat "ne oluyor ortaçağa mı dönüyoruz" diyordu. biz çoktan döndük galiba. filmi izlerken bu düşüncelerden dolayı filme çok fazla odaklanamadım bile. hep aklımda bugünkü türkiye vardı. biz böyle bir film çekmeye kalksak acaba yakılır mıyız diye düşündüm mesela. galiba hristiyanın yobazı bile müslümanın yobazından daha iyi. filmdeki gerçekten aşırı dindar insanlar bile kimseye fiziksel zarar vermiyorlardı. enazından bu kadar medenileşmişlerdi. müslümanlığın egemen din olduğu ülkelerde bırakın evrime dair görüşleri alenen savunmayı, kitaplarda makalelerde alıntı yapsanız bile öldürülme riskiniz var. şimdi o bir film denebilir ama gerçektede öyle olduğunu düşünüyorum. nasıl ki hristiyan kültürde yetişmiş bir ateist müslüman kültürde yetişmiş bir ateiste göre daha özgürlükçü ise, hristiyanın yobazı da müslümanın yobazına dgöre daha özgürlükçü, daha demokrat bence.


    (draka - 21 Aralık 2009 00:38)

  • comment image

    "eski dinimi geri verin. o bana yeter" diye bagiran cumhuriyet kadinlarini gösteren film. ucuz mesajlarla dolu ve dengeci.

    üçüncü sınıf bir amerikan filmi. konusu itibariyle değil, işleniş ve kurgu itibariyle


    (tehlikesiz koyunlar - 17 Ocak 2012 00:41)

  • comment image

    stanley kramer'in ellerinden çıkmış sağlam bir film. bu tür filmlerden hep etkilenirim zaten. dengeci de olsa, taraf tutuyor da olsa etkileniyorum bu filmlerden. zira toplumun hastalıklı yapısını anlatıyor. bu yapıdan çok çeken ve toplumun bu yüzünden nefret edenler bu filmi seveceklerdir. o yüzden dengeci imiş, taraf tutuyormuş, incil'i darwin'in kitabının üstüne koymuş, o yüzden taraf tutuyormuş falan feşmekan çok önemli değil benim için. filmin başrolünde yetenekli aktör spencer tracy, fredric march, hafif komedilerden tanıdığım gene kelly (ki burada da komik bir gazeteci rolünde) yer alıyor. spencer tracy ile ilgili bir not düşmek de fayda var. aktör bu filmden yıllar yıllar önce fritz lang'ın en önemli filmlerinden fury'de rol almıştı. fury'de aktör, suçsuz yere hapsedilen ve toplumun nefretini üzerine çeken, toplumun linç etmek istediği bir adamı oynamıştı. bu filmde ise suçsuz yere hapsedilen bir öğretmeni savunan avukat rolünde karşımıza çıkıyor. fury'den bahsetmişken bence izlenmemişse fury'e de bir göz atılmalı. son derece başarılı bir film.

    filme dönelim. çok kapsamlı bir film. neredeyse her şeye değiniyor yönetmen. din-bilim çatışması filmin temelini oluşturuyor. bu eksende bilim ve din üzerine içi dolu laflar ediliyor. cahillik, okuyup araştırmadan inanma, linç kültürü, bilimi toptan reddetme, köktendincilik, seçimin/koltuk sevdasının mahkeme üzerindeki etkisi, jüri sistemi gibi epey konu/temayı kullanıyor film. bunların hepsini de iki saatte başarıyla anlatıyor kanımca. hem zaman zaman epey gerilimli bir mahkeme filmi, hem fazla ciddi olmaktan vazgeçip bir komedi bu film. fury kadar sert, gerilimli değil. izlemezden önce fury kadar sert bir film beklediğimi, ama filmin ilk yarım saatinde kullanılan müzikler, kelly'nin yaptığı esprilerden ötürü biraz hayal kırıklığı yarattı. gene de sonradan filmin ciddi ile komedi arasında gidip gelmesine alıştığımı ve filmi sevdiğimi söyleyebilirim.

    filmin bir diğer başarılı yönü hiçbir karakteri saf kötü, saf iyi çizmemesi. filmin esas karakterlerinden matthew'a mahkeme sekanslarında sinirleniyoruz, bu denli cahil oluşu tüyleri ürpertiyor, finale doğru henry'nin sorularına verdiği cevaplar cahilliğini ortaya koyduğundan daha bir kızıyor. lakin mahkemeden sonraki sekanslarda aslında aşırı nefret edilecek bir karakter olmadığı, onun da iyi yönlerinin olduğu söyleniyor. filmin dengeci olarak eleştirilmesinin nedenlerinden bu sanırım. bir diğer dengeci harekete örnek olarak henry'nin hem dindar, hem bilim taraftarı olması, incil ile darwin'i okuması. bunda garipsenecek bir şey yok, dengeci diye eleştirilmesi de çok saçma. allah'a inanan birisi bilim adamı olamaz mı? bence birinin diğerini yok saymasına gerek yok.

    izlerken türkiye'yi düşündüm. aynı olaylar burada da olabilir şüphesiz. tübitak'ın darwin özel sayısının sansüre uğradığı günü unutmadık (aslında unuttuk, balık hafızalı bir toplumuz). 2013'e girerken cahilliğin hala alıp başını gidiyor olması üzücü.

    yazıyı bitirmeden "eski dinimi geri verin" sözüne de değinmek isterim. sanırım filmin sadece bu tarafından hoşlanmadım. filmin başlarında, ortalarında ve finalinde sürekli bu söze yer verilmesi, kör gözüm yapılması rahatsız edici idi. gene de bence bu, filmin değerini azaltmıyor. velhasıl izleyici izleyip kararını öyle vermeli. filme dengeci diyenler var, ucuz mesajlarla dolu diyenler var, gayet etkileyici bulanlar var.


    (sherlock holmes 90 - 17 Kasım 2012 01:18)

  • comment image

    1960'larda çekilmiş olmasına rağmen, türkiye özelinde değerlendirildiğinde güncelliğini koruması açısından, amerika'dan ("batı" değil, amerika) en az 50 yıl geride olduğumuzu gösteren filmdir.

    bir de, dini fark etmeksizin, hemen hemen tüm dindarların aynı reflekslere sahip olduğu harikulade yansıtılmıştır.


    (izafi nizami - 25 Aralık 2012 08:13)

  • comment image

    evet, sonunda ortayolcu bir seçeneğe yöneliyor film, ki hiç sevmediğim bir şeydir amma; 1960 senesi için, iyi bile anlatıyor. ayrıca yine sonu için, biraz kasarsak, deist bir anlayış ürünü bile diyebiliriz. ama işte zorlamak lazım. bana kalsa incil ile türlerin kökeni'ni üstüste koymam elbet.

    bununla birlikte, daha birkaç gün önce ahanda türkiye'de çıkan ama sözlükte pek değer görmemiş bir haber, maalesef 1925'ler seviyesinde olduğumuzun kanıtı gibi.

    (bkz: izmir'de evrimi anlatan öğretmene soruşturma)


    (sutsuz kahve - 11 Ocak 2013 01:29)

  • comment image

    herkesin izlemesi gereken bir film. uç noktadaki fikirlerin nasıl tek bir yerde toplanabileceğini göstermesi bile filmin izlenmesi için yeterlidir. argümanlar falan pek "hassiktir la, o nasıl bir sözdü öyle" niteliğinde olmasa da, dinler ile birlikte sosyolojik olarak insanların irdelenmesi, bürokrasinin her zaman cehaletten destek alması gibi kavramları çok güzel yansıtmıştır. oyunculuklar zaten şahane, onlara söz söylemeye gerek yok.


    (adam doven adam - 23 Haziran 2013 11:16)

  • comment image

    diyalogları ile beni benden alan film.

    --- spoiler ---

    matt brandy'ye ben öyle bir sinir oldum ki. karşımda olsa tekme tokat dalardım kesin.. öfke kontrolü sağlayamazdım kesin. ancak avukatın o çabaları ve en son kendi silahı ile vuruşu müthişti.

    gazeteci ile avukat arasındaki diyaloglar müthişti. ''darwin haklıydı insanlar hala maymun'' demesi o tavırla beraber cuk oturdu.

    ---
    spoiler ---


    (amuda kalkan solucan - 12 Temmuz 2013 02:20)

  • comment image

    inananları da inanmayanları da oldukça karikatürize bir şekilde ele alan film. bu kanıya varmamda filmin oyuncularının abartılı oyunculukları da etkili olmuştur belki bilemiyorum. filmde bir de "harika bir fikir buldum hemen bunu film yapmalıyım" aceleciliği vardı sanki. konuya girişi ve konunun ele alınışı biraz ivedilikle ele alınmış gibi. bunlar filmin izlenirliğini zerre etkilemeyen şeyler. başarılı bir konu var ortada neticede. diyaloglar da gayet doyurucu. tuhaf bir ayrıntı da 12 angry men filmindeki gibi havanın aşırı sıcak olmasının filmde önemli bir yer tutuyor oluşu. karakterlerin elinden yelpaze ve mendil hiç eksik olmuyor. boğucu sıcak hava onların davranışlarını ve söylemlerini etkileyebiliyor. hatta sık sık havanın sıcak olmasına atıfta bulunuluyor. aynısı 12 angry men'de de vardı. orada da işlenen temalardan birisi adaletti. ben bilmiyorum ancak sinemada böyle bir teknik de olabilir. izleyicinin gözüne gözüne sokulması o kadar terli suratın, mendilin tesadüf eseri olmayacağını düşündürdü bana. varsa böyle bir teknik biri adını söylerse sevinirim. film gayet güzel de sözlük içinde "underrated" denebilir kesinlikle. imdb'de hakkını vermişler orada puanı 8.1.
    evet dünyada imdb'ye girebilen tek kişi ben olduğum için bu değerli bilgiyi sizinle de paylaştığıma göre entariye son verebilirim.


    (sinagogda mum yakan ateist imam - 12 Temmuz 2013 21:32)

  • comment image

    ''erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur,ama gerçek olmazsa olmazdır. fakat, insan davranışının üstüne ahlak taşını koymak, böylece insanın her hareketinin dakika-derece ve saniye kesinliğinde, doğrunun enlemi ve yanlışın boylamı kıyaslanarak tartılmak zorunda olması zamanımızın en tuhaf embesilliklerinden biridir.''. spancer tracy, ''nuremberg mahkemesi'' nde olduğu gibi göz kamaştırıcı bir rolde.


    (tanrilarsusamislardi - 17 Şubat 2014 23:35)

  • comment image

    abd'de halen devam etmekte olan "okullarda darwin'in evrim kurami ogretilsin mi" tartismasi uzerinden, sekulerizm meselesini isleyen hayli ilginc bir filmdi bu. spencer tracy muthis bir oyunculuk cikarir. nebraska eyaletinde incil'in yaradilis ogretisine aykiri ders anlatmanin kanunsuz oldugu bir donemde darwin'i anlatan bir lise ogretmeni hapse atilir. tracy'nin karakteri onu savunur, fredrich march'in oynadigi seriatci savci da tanri'nin kilici gorevini ustlenir, olaylar gelisir.

    orta amerika'nin kucuk sehirlerinde hristiyan seriatciliginin hala ortacag zihniyetinde nefret ve dehset sactigi akla getirilirse, onemli bir filmdir. lakin filmde tracy ile simgelenen liberal ve bilim yanlisi pozisyon, tabii ki abd ortalama seyircisi dusunulerek, fazla ileri gitmez din hususunda. "bir davaya iman etmek" fikrine saygi duyan bir filmdir. yine de ateist bir okuma icin de acik uc vardir senaryoda.

    filmdeki herkes beyaz ve protestandir bir de.

    "inherit the wind" lafi, book of proverbs, 11:29'dan gelir: "he who troubles his own house will inherit wind, and the foolish will be servant to the wisehearted." bir sahnede agzindan kopukler sacilarak nefret dolu bir vaaz veren rahibe, "hoca abarttin, seriat dediysek bu kadar degil" meyilli mudahale eder dinci savci - rahibin kizi suclanan ogretmeni sevmektedir, o yuzden rahip lanet okumaktadir.


    (babaerenler - 12 Mayıs 2004 22:18)

  • comment image

    ----spoiler----

    filmin sonunda savcı kalp krizi geçirir ve şöyle bir diyalog yaşanır, kamera tavan pervanesinin arkasındadır.

    savcının karısı : tanrım lütfen bir mucize gerçekleştir ve kutsal peygamberimizi kurtar
    savunma avukatı : biri doktor çağırsın

    ----spoiler----


    (zzgx - 23 Nisan 2014 12:16)

  • comment image

    sonunda "darwinci şahsiyet"in incile sarılmadığı, türlerin kökeni ve incil'i birlikte tuttuğu film.


    (ventolin - 7 Temmuz 2004 18:58)

  • comment image

    spoiler sayılır mı bilmem, epey başlardan:

    "i know what bert is going through, it's the loneliest feeling in the world. it's like walking down an empty street listening to your own footsteps. but all you have to do is is to knock on any door and say, if you let me in, i'll live the way you want me to live and i'll think the way you want me to think and all the blinds will go up, all the doors will open and you'll never be lonely ever again."

    şu sözler "türk misafirperverliği," "türk yardımseverliği," "hoşgörü toplumu," "anadolu insanı sıcaklığı" gibi masalları nasıl da özetliyor.


    (in memory of botvinnik - 30 Eylül 2014 02:48)

  • comment image

    he nekadar hrisityan bağnazlığına karşı da çıksa, filmin sonunda darwinci şahsiyet incile sarılmaktadır yine. klasik bir şekillendirici amerikan filmidir.


    (myskeen - 27 Mayıs 2004 00:27)

Yorum Kaynak Link : inherit the wind