John and Mary (~ Iki sevgili) ' Filminin Konusu : John ve Mary bir gece kulübünde tanışır ve John`un evinde beraber olurlar.Yaşadıkları ilişkinin nasıl devam edeceği,daha doğru bir ifadeyle devam edip etmeyeceğinin hikayesi.
Ödüller :
The Star Wagon(1966)(8,1-97)
Little Big Man(1970)(7,6-32134)
Straw Dogs(1971)(7,5-51881)
Straight Time(1978)(7,4-7802)
Murphy's War(1971)(6,8-2859)
Alfredo Alfredo(1972)(6,5-855)
Hero(1992)(6,5-19605)
One Way Pendulum(1965)(6,4-141)
Agatha(1979)(6,3-2521)
The Tiger Makes Out(1970)(5,8-209)
Who Is Harry Kellerman and Why Is He Saying Those Terrible Things About Me?(1971)(5,7-736)
Un dollaro per 7 vigliacchi(1968)(4,2-300)
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Actor"
normalde bir dizinin sadece ilk bölümünü izleyerek yorum yapmam. en az üç bölüm beklemek gibi bir prensibim vardır. ama işin içinde steven moffat olunca, dizi mini olunca ve de bir bölümü 1 buçuk saat olunca beklemeye gerek yok dedim.tekrar tekrar çekilen klasikleri izlemekten hoşlanmam. hikayenin sherlock holmes hakkında olduğunu duyunca da, işin içinde steven moffat olmasa izlemezdim de açıkçası. iyi ki, steven moffat var ve iyi ki ben bu diziyi izlemişim.şahane ötesi bir dizi. sherlock holmes ancak bu kadar güzel günümüze uyarlanabilirdi. karakterler, çekimler, müzikler ve senaryo.. tam bir sanat eseri. öyle güzel bir dizi çıkarmışlar ki ortaya, bir buçuk saat boyunca hem eğleniyorsunuz hem düşünüyorsun hem de heyecanlanıyorsunuz. doğrusunu isterseniz, heyecan faktörünün üzerine biraz eğilmek lazım. jeklly'dan izlediğim kadarıyla moffat'ın izleyiciyi heyecanlandırma tarzı çok farklı ve özgün. kanımca, kendisinin amacı insanda beyin nöronlarının donmasına neden nefesinizi tuttuğunuz anlar yaratmak değil -bu tip bir heyecan yaratmak değil yani amacı. onun stilini en güzel özetleyecek cümle, kanımca şudur: "güldürürken düşündürmek ve düşündürürken heyecanlandırmak." bir holivud filminde insanın adrenalin patlaması yaşayabileceği anlar yaratmaktansa, bu anları mizahla karışık bir bulmaca şeklinde vermek. adrenalini müziği sesine abanarak değil, beynin kıvrımlarına seslenerek sağlamak. en uç anlarda, diyaloglara ağırlık vermek, trajikomik bir mizah sunmak. fevkalade, harikulade. bayılıyorum bu adamın tarzına.diziye dönersek, ilk bölümünden görebildiğim kadarıyla da, gene şahane bir iş çıkarmış moffat. moffat'a övgülerimiz hikayeye gidiyor ama çekimler de çok başarılı; dizinin bazı anları kartpostal kıvamında. 2010 londra'sında, sherlock holmes atmosferi ancak bu kadar yakalanabilirdi. insanın, londra'ya taşınası geliyor (gerçi bu default var bende). sherlock holmes karakterine başta ısınamazsam da, dizinin sonunda olmuş bu adam dedirtti bana hikaye. inanılmaz kıl bi karakter yaratmışlar ama insan hayran oluyor. barney stinson'ın karı kızla uğraşmayan dahi versiyonunu yaratmışlar. ama, ne kadar barney'e bayılsam da, sherlock'un esprilerinin daha derin olduğunu söylemem gerekiyor. dr watson karakteri ise bildiğin şahane. adama dizinin 3. dakkasında ısındım, sonunda da dost olmak istedim herifle.hikayeye gelince, pilot bölümü gayet doyurucuydu. mini bir dizi olacağından hikaye hızlı gelişecek gibi duruyor. izledikten sonra keşke mini dizi olmasa diyorsunuz ama yapacak da bir şey yok. tüm moffat yaptıları gibi, dizinin üzerinde amerikan tadı yok. gayet british bir dizi. yalnız, diyaloglar biraz ağır, iq'sı 300 olan sherlock holmes'in söylediklerini anlayarak takip etmek çok zor. ben durdura durdura izleyebildim ancak, gerçi bu benden kaynaklanıyor da olabilir.neyse, daha ilk bölümden bu kadar uzatmamayım.kısaca, moffat gene harika bir iç çıkarmış. güldürürken düşündüren, düşündürürken heyecanlandıran bir yapım. başka bir deyişle, düşünenler için bir yapım. abi ben çerez istiyorum, izliyim güleyim geçeyim diyorsanız size göre değil. ama izlediğiniz şeyin hakkını verenlerdenseniz, tam bir ziyafet.
(mechul muhayyil - 29 Temmuz 2010 00:00)
efendim. söz konusu dizi ve tabii s02 bölüm 01 için uzun bir yazı olacaktır.hazırlıklı olalım.yok ben sıkıldım bunları okumaktan katıksız övgü var ne de yazmış bu adam uzun uzun diyecekseniz hiç okumayın.yok ben daha seyretmedim derseniz hiç okumayın. spolier ibaresi koyacağım eşek değilim ama yine de berliteyim.uzun olacak. çok işim var. ama beni böyle heycanlandıran bir dizi varken ve belki de bunları okuyacak birileri varken duramadım.işi gücü bıraktım.bundan sonrası spolierdir. ya da değildir. seyredin de öyle gelin.--- spoiler ---ben zavallı bir kitap yazarıyım. zavallıyım çünkü, 17 yıllık süreç içinde iki tane kitap yazdım bunlar teknik kitaplardı. ilki 3, diğer 2 baskı yaptı falan filan.şimdi 3.yü yazıyorum. ama teknik değil pek bir roman.zor da ilerliyorum. taslağını yayıncı okudu. beğendi. yayımlanacak inşallah.işleri inşallah maşallah'a bırakmaya adnan hoca'dan sonra korkar olduk da...neyse dediğim gibi sadece bu bölümün senaryosu benim kitabın tümünden daha fazla gidip gelmelerle dolu. zordur öyle gidip gelmeler. bu diziden de besleniyorum alakasız konular ve içerikler olsa bile.neyse neyse. 7 kez gidip geliyor. sherlock'u yerin dibine sokar gibi yapıp sonunda payeyi veriyor.sh için moriarty "virgin" diyor. tabii bu adam için s.kini (*) ama sokmak değildir bakirlik. dalga geçilecek bir durum yok. keza sherlock hakkında görsel arattığınızda google'da, karikatürize edilmiş sh ve dr. watson'un eşcinsel birleşmelerini betimleyen onlarca çizilmiş resme rastlarsınız. yani kısaca ilk sezonda sh'nin watson ile bir gizli eşcinsel tutumu varmış gibi gösterildi. egzajere edildi. bu bölümde "di vumın" yaklaşımı onun olmadığın göstergesi. bir tepki gibi geldi bana. çok mu ince düşünüyorum. bilmem.(*) penis de ne yahu. kibarlaşmak gerektiğinde illa yabancı kelime mi kullanmak mı? yabancı kelime ile organ betimleyince kibar mı oluyoruz.bizde göte göt denir. vajina nedir. am işte. ya da s.k'e de s.k. ya da y.rrak. peki neden nokta koyuyorsun derseniz filmlerdeki "dittt"in kelimeyi sansürlemek yerine yani yapılan ayıbı örtmek yerine milleti daha da uyardığını görüyorum da ondan. sinkaf dense tamam ama. neyse bu ayrı bir entri konusudur geçelim.kısacası bazı alt anlamlarla dolu bir bölüm. hayran kanılası. sıralayayım. seçme saçma olarak1- mrs. hudson t.şşaklı karıdır. "baker street'ten giderse ingiltere düşer" vay be. güzel.2- moriarty'nin meşhur kapalı havuz sahnesinde ölmek için bugün uygun değil diyeceği konuşma öncesi telefonun melodisi the bee gees'in "stayin' alive" şarkısı. güzeeeeelllll.3- tabii klasik sherlock holmes şapkası ve "robin" tabiri ile watson şapkası. bu da güzellll. nasıl gönderme yaparlar diye önceden düşündüm desem, ukala mı olurum. yoksa takıntılı bir sh hayranı mı?4- gidenler bilir. londra'da gerçek baker street'te 221b'nin altında kafe değil müze dükkanı bulunur. tüm satılanlar pahalı ve hiçbir yeni diziye odaklı değildir. yukarı çıkmak içinse para verirsiniz. bir de hemen dibinde şahane bir park vardır. ilerisinde ise hemen yüksek binalar yer almaz. mekansal kurgu içinde (mimarız ya) hayali bir sahnedir. güzel midir. evet.5- 3 adet ufak köpekten nereye gidileceğini çıkartır sh. burada meşhur müşteriye giydirme mi var. tabii ki var.6- sarayda sadece üzerinde bir beyaz çarşaf olan biri. gandhi'ye gönderme. kabul edin etmeyin.7- irine adler yerine kate'i tercih ederim. (tamam ilgisiz konu ile ama yine de ben de pek "virgin" değilim)8- watson nasıl oldu da kapıda bekle kimse içeri girmesin dediğinde yangın alarmını çalıştırmayı akıl etti sizce. hahahaha. önceden söyledi ona. yani rahip numarasını yemediler ama aristokrattan kibrit ya da çakmak istemesi. onu watson'a vermesi. birilyınt. kabul ediniz.9- amerikalılar salaktır alt söylemini beğendim. hatta eğitimli cia ajanları bile. çok amerikansever olmadığımdan (itiraf edeyim asıl fransızları sevmem ermenilerlle ilgisiz inanın) çok kereler göt olmalarına sevindim.10- kasayı açmazsa watson'ı vuracak ajanın ismi ise mr. archer. o da iyiymiş. hehehehe. bu herif senaryoyu yazarken çok düşünmüş çoookkk.11-gelelim “vatican cameos”a. heheheheh. evet gülüyorum. bu sh’nin klasik bir macerası. watson’un bu macerayı ya da ismini nereden biliyor ki, kasada kurulu bir silah olduğunu anlıyor. az sırıtmadım izlerkene.12- unutmadan. “geek interpreter” denilen konuya da geleli. “geek”, “inek” demek değil tam olarak. çizgi roman ve daha çok bilgisayar manyağı olup sosyal olmayanlar için kullanılır. bu kişiler iyi bilgisayar bilirler ama bilgisayarı çevrelerinden daha çok severler. bunları da millet kullanır. kendimden biliyorum. neyse. o kadar davayı reddeden sh, onların konusunu ilginç bulur (hatta geri gelerek bir anda var olmalarını sağlar) drw. blogunda “geek interpreter” der ama bu sör conan doyle’un “greek interpreter” “yunan tercüman” macerasına göndermedir.13- tabii şu bumerang olayı ve bunun çözümlenmesi. sh’ye bir övgüdür ki yönetmen şahane mükemmel ve olağanüstü çekmiştir outdoor çözümleri. işte bu yüzden vizyondaki filme gitmeyeceğim. bunu bu diziye bir övgü olarak kabul eder misiniz, for god’s sake.14- mrs. hudson’ı azarlamak sadece sh’ye özgüdür. mycroft öyle bir şey diyemez. böylece anlıyoruz ki mrs. hudson ekipten biridir. orijinal sh serisinde bu pek öne çıkmaz.15- mycorft artık bu dava ile ilgilenme dedikten sonra gidip müşteriye haber vereyim dediğinde sh keman ile “tanrı kraliçeyi korusun”u çalmaktadır. hehehehe sittir git haber ver diyor yani. heheheheh. drw. da o sırada sırıtıyordur. hehehehe.16- drw. çeşitli kız arkadaşlar edinmiştir. yani aslında çalışan (anladınız neyin olduğunu) drwatson’ınkidir. bunu beyan eder ve tabii sonra molly’e kötü davranır. senin kız arkadaşını göt ettim bak ben de siklamen pembesi yapıyorum kadınları der gibi.17- molly’e kötü davranan sh. hatasını anlar özür diler ve molly’i öper. bu tüm hikayede sh’ün alttan aldığı yani sıçıp da temizlediği yerdir. şahane detay.bu arada yine ahlı ohlu sesli mesajlar gelir. dr. w. saymıştır 57 tane. sayması da gariptir. evet garip. yeni sevgilisinin onu terketmesi normal. anladınız siz onu.18- çıplak kadın vücudu sh için bir şey ifade etmez değil mi? hayır. şifre olarak girilecek ölçüler ve tabii kadının tüm vücudu bir kimlik öğesidir. molly bozulur. çoğu erkek yattığı kadının vücudunu bu kadar iyi tahlil edemez. bir laf vardır. tanrı erkeğe bir y.rrak ve bir beyin vermiştir. ama aynı anda onlara kan pompalayabilen tek bir kalp. hehehehehe.19- sh morgta teşhis sırasında iken zaman kazanmak için verilen sigarayı bile bilen drw. telefonu evde bulamamıştır. ancak ona yardım eden de mrs. hudson değil mi? heheheh. saklayan mı deseydik. hehehehe. morgtan eve geldiğinde çoraplarımın sırasını değiştirmedin umarım diyerek evin arandığını bildiğini gösterir.20- dr.w. güzel bir kadınla ve tabii dibine kadar ingiliz bir arabayla ve londra’nın öenmli bir endüstriyel binasına gider. burada ingiliz milliyetçiliğini dibine kadar görürüz. ben bentley filan zannetmiştim. jaguarmış. jaguar'ın ne kadar ingiliz arabası olduğu tartışılır artık. uyaran arkadaşlara teşekkürler.21- cia ajanları mrs. hudson’u hırpalarlar. sh de onları. dr.w. geldiğinde amerikalıların saldırıda bulunduğunu ve dünyanın dengesini yerine getirdiğini söyler. amerikalılar hep dünyayı kurtarırlar ya. hepimiz onlara minnet borçluyuz.:-)22- tam yılbaşına girildiğinde big ben’in çanları duyulduğunda (ki big ben baker street’e o kadar uzak ki nasıl duyulur sesi) sh kemanı ile “auld lang syne” çalmaktadır. ingilizler yılbaşına girilirken bunu hep bir ağızdan söylerler. bu dizi fena ingiliz kokmaktadır ona göre.23- 007 işte yani bond, sh’nin ünlü ingiliz ajanına giydirmesi. ki doyle’un zamanından çok çok sonraları efsane olmuştur. burada zaman kayması mı yaşadık ne?24- gelelim coventry olayına. evet istihbaratın bilindiği gösterilmesin diye coventry’nin bombalanmasına sesini çıkartmamıştır ingilizler. ama çaktırmadan oradaki önemli yerleri de korumuşlardır. ingiliz raf’ının motor ve uçak üretim yeridir. ama asıl ingilizlerin norveçli bir sürü sivilin ölümüne sebep oldukları yer daha önemlidir. nazilerin kodlarını kırdıklarını belli etmemek için norveçliler ile birlikte almanya’ya ağır su naklederken, gemideki yüzlerce sivilin öleceğini bile bile yaolcuları ve ağır su kargosunu gemiye almış. ve gemiyi batırmışlardır. acayiptir. yanında coventry olayı hafif kalır.nazi orduları 9 nisan 1940 tarihinde norveç’i işgal etti. 2. dünya savaşı yıllarındaki bu işgalin en önemli sebeplerinden biri, ülkenin güney dağları arasındaki rjukan’da bulunan vemork hidroelektrik santrali’ni ele geçirmekti. santralde üretilen ‘ağır su’, atom bombası çalışmaları yapan naziler için çok önemliydi. kimyasal adı döteryum (deuterium oxide) olan bu su, hitler’in iştahını kabartıyordu. günümüzde de doğal uranyum kullanılan nükleer reaktörlerin çalıştırılabilmesi için başrol oynayan ‘ağır su’, müttefik devletlerini de harekete geçirmişti. abd ve ingiltere almanya’nın atom bombası çalışmalarını sabote etmek için santrale defalarca saldırılar düzenledi. ingiliz kraliyet hava kuvvetleri’ne (raf) bağlı uçaklar, 18 ekim 1942 günü, norveç’in soe (special operations executive/özel operasyonlar birimi) komandolarını, söz konusu tesisi sabote etmek amacıyla görevlendirdi. ilk deneme başarılı olamadıysa da 28 şubat 1943 günü norveç komando birimlerinin ortak “gunnerside operasyonu” ile ‘ağır su’ üretimi yapan rjukan’daki elektroliz birimi tahrip edildi. naziler bu saldırılarda 500 kilo ağır su yitirdi. ardından, abd sekizinci hava kuvvetleri’ne bağlı 388 adet b-17 ve b-24 bombardıman uçağı 16 kasım 1943 günü aynı tesise başka bir saldırı düzenledi. hava saldırısı elektroliz yapısına çok az zarar verebildi ancak çok sayıda sivil hayatını kaybetti. bu olayın ardından naziler, kalan stokları 1944 yılında almanya’ya naklettiler. son olarak, 20 şubat 1944’de norveç direnişinin başarılı bir saldırısıyla, kalan ‘ağır su’ stoğunu almanya’ya nakleden gemi tahrip edildi. tüm bunlar da nazilere nefes kesici atom bombası üretimi yarışında zaman kaybettirdi. onların yitirdikleri bu zaman, abd’nin manhattan projesi çerçevesinde los alamos bilimsel laboratuarı’nda yürütmekte olduğu atom bombası üretme çalışmalarına yaradı25- uçakta ise “sen değil junior senle işim bitti” demesini duyduğumda. aaaannnnaa sh’nin intikamı acı olacak dedim. ki oldu. çok ağaılayıcı idi. doğruya doğru.26- anladığınıza göre “i am s h e r locked” ona aşık oldum demek. bunu teker teker girdikten sonra (ki bu tek tek sokmak demek) “telefonu al bakalım kardeşim” derken holmes bıradırlardan kolayca duyulmayacak bir kelime “kardeşim” hehehehe. bu arada telefonun şifresinin öğrenilmesi, telefonun iki koda sahip olması filan oldukça iyi detaylar. burada coşmuş maffoy yalan yok.27- yine arap ve müslüman teröristler değil mi. kadını öldürecek olanlar. cüneyt arkın’a bağlamak bu olsa gerek. ama neyse olur o kadarı da.evettttt. anladınız ben sıkı bir sh hayranıyım. ama beni ilgilendiren sör conan doyle olmuştur. öyle ki psikanaliz çözümleme geyiklerine bile girmişliğim vardır. keza aslında kendisi yazar değil doktordur. ve aslında drw. odur. onun karakteri. neyse ben slr makine (foto mak.) almaya karar verdiğimde nikon-canon ikileminde kaldığımda canon markasının sevimli gelmesi barbar conan için değil fonetik olarak doyle’un ilk adına benzemesi yüzünden olduğunu itiraf edeyim. haaa ii. abdülhamit de benimle aynı kafadadır ki, o da sıkı bir sh hayranıdır. tek ben değil yani.ister inanın ister inanmayın.--- spoiler ---okuduğunuz için teşekkürler.edit: kitap piyasada. fena da satılmadı.ismi ustura. buraya kadar okuduysanız bu entriyi herhalde reklama girmiş olmaz.teşekkürler.
(ucurulmusayasofya - 3 Ocak 2012 02:36)
efendimşimdi gece yarısı ingilizce izledim. hala divxplanet'te türkçe'si yayınlanmamıştı. bazı online dizi izleme sitelerinde filan var diye duydum ama ben kendi yorumumum için diziyi anladığımı sanıyorum az çok.o yüzden girişiyorum.yine uzun oldu ama 3 kere ve bu sondu çekeceksiniz artıkın.önce biraz genel geçer tanımlamalar yapacağım izininizle. sonra da madde bağımlısı olarak takılacağım (madde madde anlatacağım)--- spoiler ---söylemiştim önce, doyle bir pskilanaliz açılımı sunuyor bizlere. asıl zeki olan o yani dr. w. olduğundan kişilik bölünmesini farklı bir açıdan edebi açıdan yapıyor. sh adamın üzerindekin elbiseden kıltan tozdan tüyden seceresini çıkartır ya. tabii inanılmaz derecede dikkatlidir. keman çalar. tabii zekilik ve ukalalık fışkırır.sir arthur conan doyle'nun doğasının ikincil karakteri ve doktorluk yaptığı zamanlarda hasta yokluğundan uydurduğu bir şey midir sadece. sadece sh mi kokain kullanmıştır??? doyle hiç bilmemiş ya da gerçekten afganistan'daki taburunda yaralı askerlerin yaralarına dökerken kendisi de denememiş midir. şaka yollu moriarty içideki kendi hezeyanlarından mıdır? bunları alt anlam olarak arayacaksanız seyredin ya da "nasıl biliyor bu her bir boku adamın üzerindekilere bakarak" diye düşünün. tekrara düştüm ama yukarıdakiler benim için önemli. burada temel olarak kanıksanan şey, sh'un kendince dahi olmasıdır. sh hayranı olmayan ve tüm orijinal kitaplarını okumamış biri için bile tanıdıktır ya. ancak alt anlamlar aramanın vakti gelmiştir.çok fazla sh uyarlaması yapıldı. vizyon filmleri de çekildi. acayip iyi giyimli yakışıklı ve bir o kadar da ciddi olanını daha yakında bbc'de yayınladılar. dr. watson ondan daha bir yaşlıydı tabii. ancak bu iki sezon bana başka bir şeyi hatırlattı. şimdilerde gözümüze sokulan şey sadece teknoloji değil. evet ve tamam devamlı suretle teknoloji kullanılıyor ve tabii göndermelerle güzel de asıl varolan şey başka göndermeler.örneğin şu gey olma olmama durumu. dr. watson buna pek takılıyor. çünkü değiller ama her şey evet ama her şey öyle olduklarını gösteriyor. kendisi daha ukala ve tabii baskın benmerkezci biri ile aynı evde kalabiliyor. onunla iş yapabiliyor. tabii savaş sonrası eksiklik duyduğu savaşma şeklini onunla buluyor. sh'un dr. watson'a ihtiyacı var. ancak bu ihtiyaç kesinlikle doktorluk olarak değil. uyanık bir adama ihtiyacı var. ama asıl ihtiyacı onu taşıyabiliyecek biri. evet, eğer sh hiç bir şeyi siklamen pembesi yaparken öyle davranmaması gereken biri devamlı uyarmasa ne anlamı olacaktır. evet bir afrika kabilesinde kadınlar memelerini kapatmazlar. ilk kez kabileyi görünce "yuhhhh la, karıların memeleri sarmış bıngıl bıngıl" dersiniz. sonra bir kaç görüntü sonrası bakmak aklınızdan geçmez. yani artık bakmazsınız beğenmediğinizden yoksa ayıp olduğundan değil. beğenmemek de ayıp gibi gözden kaçırılacak bir durum yaratır.emziren kadının memesini görmekten de hoşlanmazsınız (eğer değilse bir psikiyatrist önereyim size) ayıp olduğundan değil o bir fonksyion üstlenmiştir. doğal ve kutsaldır. size bir seksüel durum yaratmaz. aynen bu da öyle. dr.w. ve sh aslında sevgilidirler. hatta bu bölümde sevgili gibi elele tutuşup koşmuşlardır. sevgililik seksüel bir ilişki yaşamak değildir. sağlıklı bir erkeğim. almodovar filmleri seyrederim tamam severim de (son film çok koyucuydu) ancak iflah olmaz bir kadın düşkünlüğüm vardır benim. bir erkeğe ilgi duymak bana hiç cazip gelmedi. bundan da mutluyum ama itiraf edeyim erkek olduğu halde muhabbetinden ve beni bilgisi ile etkilediği için çoğu arkadaşımı bir geceyi kadınla geçirmeye tercih ederim.bir yarışma projesinde çok iyi iş çıkartıp sonuçta ödül aldığım mimar arkadaşım benim için mimarlık sevgilimdir. dr. w ile sh arasında da bu arkadaşlık ilişkisini geçen bazı sonuçlar vardır. sh mrs.hudson ile mi çözecek davalarını peki. dr. w. ile ve tabii ki onunla arkadaş ötesi olacak. s02b02'de gördük, sh benim arkadaşlarım olmaz arkadaşım olur dedi. bu tek eşliyim anlamına bile gelebilir. kısaca bütün çalışma arkadaşları onun arkasından çukur kazarken, hatta lestrade bile sevgilisi bunu aklından bile geçirmemiştir.bu metaforlar çağının gerekliliğidir. bunun seksüel boyutu yanında daha fazla uyaranı da vardır. örneğin s02b01'de ingiliz ve abd gizli servisinin düzenlediği durum, açık açık 11 eylül de komploydu göndermesi var. sonra kadın göndermesi "di vumın" kadın vücudu göndermesi. tabii iletişim internet ve diğer uyarma yöntemleri.bu bölümde güvenlik bozucu iki satır bilgisayar kodu virsüler. bu uyaranları ve metaforları üstüsüte koyduğunuz da yaratıcılıkla kalıpladığınızda işte böyle sağlam bir dizi çıkıyor. film dizisi demek daha doğru olur. pekiyi. bu göndermelerin kaçını yakalayabiliyoruz. ingiliz kültüründen gelmediğimiz için bir bölümünü tabii. ya da ne kadar sıkı sh hayranı olsak bile bu tür ingiliz edebiyatı göndermelerini bilmediğimiz için.sonra dalga geçmeler hat safhada. moriarty ingilizlerin kutsal neyi varsa ona hücum etti. zaten önceki bölümlerde gizli servis ve tabii krallık kraliçelik müessesesi delindi. bu tür olmayacak yerlere gitme yolunu sh sayesinde engellediler. seyircinin bilgi birikimine ve tabii referans çerçevesine denk bir göndermeler silsilesi.işte bu diziyi bu yüzden seviyorum. ne kadar doluysanız o kadar doluyorsunuz. ya da boşsanız "sıkıcı" diyorsunuz. ben de "sikici" diyorum zaten. haaa anlamayanları ve bizi bu şekilde castin biber hayranıyız şeklinde görenlere de kızmıyorum. bu benim zevk aldığımı şey. hatta olmadığı halde bir gönderme uydursam bile rahatlıyorum. anlamayan sevmeyenlere de kızmıyorum. bu benim derdim. mutluyum bu problemlerimle.çok uyaran var demiştim ya. hah. işte bu kadar sinema filmi seyretmişliğimizle bizi bizden alabilen kurgu, oyunculuk süsleme, ironi, alt anlam, ilk akla gelecek espriler ve zor anlaşılacak olanlar, kendileriyle dalga geçmeleri ve tabii bu dünyada abd'liler yok sırf hatta onlar da ayrı bir salak göndermeleri, emperyalist olmaları ve tabii teknolojik metaforları bir avuç hayranını mutlu ediyor. seyredip sonra yorumlar yaparak mutlu oluyoruz. bizim kızın barbie ve winx hayranlığından farklı mı bu? belki de değil. eeeee sorun ne.çok uzatmayayım. ben bu dizi ile tüm arkaplanımızın ortaya çıkması ve test edilmeyi ve metaforlar ortaya konmasını seviyorum. bir problem yaratılıyor ve elimizde en büyük kozumuz sh ve dr. w. var. o son anda yenilmiş bile gözükse lampırt diye yeniyor ya, aslında kendimizi tatmin ediyoruz. hoşumuza gidiyor. ve bunu bu dizi sanki kendi evladımızcasına ikona haline getirmiş halleri ile bize kabul ettiriyor. işte başarı budur.her türlü ipneliği de yapıyorlar. aha bu dizinin sonu. yapılacak şey mi lan bu. hatta sonunda kafasıdan siyah kadar koyu kan kaldırıma dağılıyor sherlock'un. yapılır mı ulan. tüm değerlerimizin içine ettin. neye dayanıp bekleyeceğiz şimdi. neyse sıçtınız nasıl toparlayacaksınız siz düşünün ben değil. öyle dizinin başrol oyuncusunun kontartı bitti diye öldürüp sonra yeniden diriltecekseniz (kavak yelleri de değil tabii bu). yok yok zannetmem.neyse genelde öyle olur a. önce başrol sevdirilir sonra sıçar bir güzel o karakter. öldürülür filan yenilir sonra küllerinden doğar. bu ilk kez bunun yaptığı şey değil. dexter hatta mistfits de dahi yapıldı. göreceğiz.şimdiiii maddelere geçebiliriz.1- yine dr. w. yine at gibi adamdan dönme olduğuna şüphemiz az pskiyatrist odası. cama şakır şakır vuran yağmur. bir dışavurum sergisi. tabii kasvet. dr. w. sherlock'un adını dahi ağzına zor alıyor. feminenlik tavan yapmış gibi ama değil. acıtan işe yukarıda bahsettiğim şey. kabul ediniz sh, dr.watson'a muhtaç ama ya pekiyi dr. watson, sh'a ne kadar muhtaç????? hepimiz üzlüyor ölenle ölünmez bile diyemiyoruz. bazılarımız dr. w. neden bu kadar ezik diye kızıyoruz. acaba dr. w. conan doyle da biz değil miyiz. kısaca ve galiba hepimiz dr. watson sayılmaz mıyız? sanırım öyleyiz. sanırım. normal olup da süperegosu güçlü olup da bu kadar ezildiği için üzülümemiz kendimizi onun yerine koyduğumuz için olmasın. üzülmeyin. onun olayı bu. o psikiyatrist sadece boşalmasını sağlar. herif çok başarılı yalnız. hatta sh'un yanında yine de sekermiş gibi yürümesi ve kararsız tutumları filan. seviyoruz lan kendimizden olduğundan.2- işte bir başka fenomen. yahu dizinin sonu başta söylenir mi? söylenir baba. bilsinler seyredenler diyor. bilmiyorlarsa orijinali okumadılarsa götlerine girsin gibi. ama bu kadar olayımız buuuuu sh ölecek tamam mı ile başlamak ayrı bir merak uyandırıyor sanırsam. yani eğer biz ters köşe yapıp 1.5 sene bekleteceksek bunu her türlü yaparız demek bu. helal.3- reichebach şelalesi. aslında bu hikayede moriartu ve sh beraber itişi kakışırken düşüyorlar. ancak önceden de dediğim gibi günce sh'de hikayeler birbirileri ile karışıyor. sh bir tabloyu kurtarmış. sonra bir bankacıyı. sonra yine scotland yard'a yardım etmiş. hatta "sarcasm" diye "ikili ilişkileri" konu ediliyor. tabii ki şapka da var. ciddi bir gönderme eşyası. sh bundan nefret ediyor ama kurtulamıyor. acaba güncel dizinin orijinal hikayeden ayrılmak istemesi ve bir türlü bundan kurtulamamasının işin içinde yattığını anladığımızı biliyorlar mı? bir de dr. w. artık pr elemanı olarak takılıyor. hatta ne zaman nasıl davalar alınması gerektiğini de.4- sonra sonra. moriarty atak yapıyor. bir anda kutsal ve güvenli yerler kırılıyor. tam bir dalga geçme. polis onu yakalıyor. elli kez uyarıyor dr. w. sh'u. sakın zeki olduğunu gösterme diyor. bu bir çikolataya bayılan bir çocuğun yanına çikolata koyup ona dokunma demek gibi bir şey. ne yazni eğitim mi verilecek. 5- tuvaletteki tacizci gazeteci yarması. hatta ona ipucu vermeye çalışan kadın. ne kadar nefret edilesi bir şey değil mi. vallahi öyle. ama bu molly'nin üzerine gitmek gibi bile değil. bir orospuyla işi bitirip sonra da istediği emeği parayı vermemek onu çirkinleştirmek gibi bir şey. ki sonunda temiz çocuk orospuya orospu olduğunu hatırlatıyor. "you repel me" diyerek. hem de bastıra bastıra. burada kendini de temize çıkarmış gibi de değil. ileride göreceğiz o orospu başına biraz da bela olacak.6- hapisane'deki müdürün, asmayalım da şartlı tahliye edelim bari deyişi. asmayalım da besleyim mi söyleminin orada da olduğunu ve tabii tam tersinin geçerli olduğunu gösteriyor. haaa bu arada moriarty'nin güvenliği kutsal yerleri deldikçe ingilizlerin meşhur sütlüçayı (ingilizsever biri değilim ama ben de çok severim) nasıl döküldüğü gözler önüne seriliyor. hehehhee.7- veeee nina simone'dan sinnerman eşliğinde yakalanışı ve mahkemeye gönderilişi var moriarty'nin. kulağımızın pası silindi be. sağlam bir parça ve sağlam bir sanatçı. hepsini dinlemenizi öneririm acile. hatta 8. maddeye geçerken bulun bir yerden aşağıda çalsın. yorumlar kuru kuruya gitmez yahu. bu arada bu kadın abd'yi tabii biraz da ırkçılığı sevmediğinden avrupa'da dolaşmış hayatının önemli bölümünde. fransa, barbados, isviçre, liberya ve sonundaaaaaaa ingiltere. severler bu kadını ingilizler.8- hakim jüri var burada dediğinde. dr. w. "sıçtık" diyor. ulan bu herif sevgilise değil de ben miyim. hehehhe. öğlen yedikleri sonrası nasıl ossuracağını bile biliyor. heheheh.9- hakim sh'a gösteri yapma lan dediğinde, nefes alması bile kırma yavrucum elindeki vazoyu dediğindeki durum gibi. bu arada ingiltere'nin kutsal yerlerinin tam ebesiyle ilişkiye girmiş suçlusu ile kasvetli ve ışıksız mahkemeye saygısızlık eden yanyana hücrelere atılıyor. bu da önemli.10- haa bu arada mahkemeden eve gelindiğinde, şu yüzündeki ifade var ya onu at artık demiyor mu dr. w. bu evde artık sana elli kez dedim çıkardığın çorapları, çıkardığın yerde bırakma diyen hanım gibi. hehehehe.11- şimmdddddiii gelelim ince işe. dr. w. şaşıyor ve telefona sarılıp sh'a diyor ki suçsuz bulundu. telefonu kapamadan gidiyor çay koyuyor sh. ancak afilli çay fincanlarının birinde çay kaşığı var birinde yok. dr. w. şekersiz içiyor. ama sh şeker katıyor. aslında beklenen kişi dr. w. yaaa...12- heheheh. moriarty geliyor. çok değişik yorumladığı halde bach'ı çok kötü çaldın bile diyor. yahu bu herif gerçekten bach dersi almış. ses senkronizasyonu şahane. ya da harbiden o da iyi keman çalıyor. zevke bak. neyse daha önemlisi şu. dr. w. ve sh evde otururken yerleri var. dr. w. eve ilk geldiğinde inglınd bayrağı ile kaplı minderde oturduğu koltuk. diğer deri koltuğa ise sh oturuyor. herkesin yeri belli iken moriarty bunu biliyor belli ki gidiyor sh'un yerine oturuyor. evet evet evet. önemsiz gibi duruyor ama değil.13- ilk seyrettiğimde finacanı yerine koyan moriarty bir kod gönderiyor demiştim. sh de baktı zaten. ama artık onu da çözemeyiz sevgili senaristler. gözümüze soktunuz da. ankadık da. ney ki o şimdi.14- bu arada "john'u beslemek" hem de köpek gibi ibareyle tabii ki bi seyirci için kendisi yerine konulan temiz dürüst hem de doktor. offff harbiden şimdi sağlam nefret ettirdiler moriarty'den. kızmak yok ama ben orijinal yazınlardaki moriarty'den nefret etmezdim. prof. lan herif. neden edeyim ki. ama güncelinde beceriyorlar. bir de sağda solda yazılanlarda moriarty'nin ince sesi yapmacık hareketleri eleştirilmiş. günümüzde iğrenç olan bu düzensiz ve biraz da ince sesli ama kötülük yaparken adam gibi delikanlı gibi durmayanlardan geliyor. delikanlılık bu çirkinliği örter. bence iyi seçim. ve iyi bir oyunculuk ki, bu bölümde ileride değineceğim bu herif harbiden çok çok iyi bir oyuncu.15- düşüş. ki "fall" aşka düşüş için mi kullanılır. tabii nihai sonuç ve hedefe varm. hem ıslık hem de açıklma. biliyor lan bu senarist de işini ayrıca yönetmen de. aferin. düşüş kelimesinin alt anlamını iyi çıkarmışlar. kızmayın abartmıyor çok övmüyorum. ben senaryosunu yazsam seyirci bunu yakalamaz diye korkardım. çok ironik gelirdi. zaten ilk "i o u" sözünü orada sarfediyor. haaa bu arada "owe" da ısırık elmada. görsel bir tanımla da var. hayde bakem.16- şimdi iki ay sonraya gelek bakak. efendim. dr. w. atm oyunu ile yeniden mycroft tarafından alınır. bunu sevmiyor ama neyse gidiyor zavallım. kardeşi bir yandan, abisi diğer yandan. neyse. kulübe gidiyorlar. ingiliz soylusu dolu ama hepsi götlerine birbirlerine dönmüş bunaklar. pekiyi. isim telaffuz etti diye titiriyorlar. sonunda mycroft ile aynı odada ama bundan şikayet ediyor. mycroft sonunda "tekrar etmenk istemiyoruz 1972'yi". höh ki höh. anlatayım efendim. bizdeki kanlı 1 mayıs gibi onların da sicilleri temiz değil. bir de bbc'de devlet kanalında bunu açık açık beyan ediyorlar. behzat ç.'de bir kadın kürtçe konulup faili meçhul bir kürt katlinin hesabını sordu diye olay oluyor. pekiyi anlatayım.kanlı pazar, 30 ocak 1972'de kuzey irlanda'nın derry şehrinde meydana gelmiştir. ingiliz askerleri masum 13 (bazı kaynaklar 14 der) sivil göstericiyi öldürmüştür. taramışlardır silahsızdırlar göstericileri. hatta klaliçe bu askerlere sonra madalya takmıştır. bu olaydan sonra ira gücüne güç katmıştır. sıçmıştırlar yani. asıl komiği bu askerlere madalya takılmasının soylu ingilizlerce terip edilmesi. bir daha aralarında pek konuşmuyorlar belli ki. heheheheh.17- jubilee hattı. harbiden güzel hat. londra underground'u bilenler (bildiğimiz metro da onlar öyle diyor özel isim artık yani artistik yamak için yazmadım) hatta bu hatta baker street durağı vardır. orada inersiniz sh'un artık müze ve satış mağazası olan evine gidersiniz. bu hattın bu durağındaki fayanslarda özel sh logolu hali vardır. tıklayınız. baker street istasyonu tam ortasında yer alır. kuzey güney hattındadır ve thames nehrini de geçer. bunlara yakın yerlerdeki evler de pahalıdır. ilk bölümde dr. w. buranın kirasını karşılar mıyız diye o yüzden sormuştur. peki dizi burada mı çekiliyor. hayır. 187 north gower street, camden'de. londra'ya gitçeniz zaman oraya da gidin buranın da fotosunu çekin. anı hatırası olur.18- şirinler oyuncağını mı çizdin ya da actionman'i mi kırdın. ulan bu kadar da küçümseme lan dokturcum. watsoncum. sonra pişman olursun. ki olacak. spoyl var vermiştim.19- bu bölümde paso bmw kullanılıyor. sh artık iphone 4 kullanıyor. dr. watson'un gazetesinin arkasında iphone 4 reklamı var. bmw her yerde. hadi bakalım. bunlara da karnımız tok. (sanki para var da) android uygun benim için. haa çok param varsa a5 alsam daha zevkli olur.20- ayrıca sh tüm kapıları camlarından yavaşça ve avucunu açarak itiyor. bir de taksi çağırması çok artistik. farkettiniz ilk sezon ilk bölümde.21- molly "alkaline" dediğinde sh, thank you john diyor. farkettiniz mi? senaristler olayı kaşıyorlar. tabii ki google'da arattığınızda çizgi film karakterleri gibi sh&dr. w. sevişme görüntüleri çıkar. hiç şaşırmadım.22- molly labaratuvarda sh'un aaaaaazına sıçıyor. bu kadar beklemiyor tabii. çünkü kız içindekileri düşünüyor çalışmış. yoksa sh'un öyle üzerinde ossuruk kokusu var, bokudereyi geçerken ayakkabını bağlarken eğildin diyemiyor. görülmediğinde mutsuz olmak. sen öylesin diye. vay be. sh'un göt gibi kaldığı an. cips bile isterim diye yarım ağız diyemiyor. güzelmiş. molly de mrs hudson gibi ekipten. lestrade değil. zaten final sahnesinde o da korunuyor. buraları güzel kabul ediniz.23- sh yeri buluyor ve filöresanlar açılıyor. güzellll. ayrıca rüşvet muhabbetinde anderson'un suratı değişiyor. vay be.24- csi-ankara esprisi behzat ç.'den alıntı. oldu mu şimdi steve thompson. (sezon 2 böl 03 senaristi)25- bu arada sh, dr. watson'ın kendi hakkında şüphe duymamasından sevinçli. biz de eve biz de.26- scotland yard'da bu kadar üst süzey bir adamın sh için bu sözleri sarfetmesi biraz da garip geldi bana. bu kadar kolay olmayabilirdi. tamam kıskanıyor olabilirler ama. donovan 2. sınıf anladık da.27- başkomisere yumruk. şöyyyyllleee gerinmesinden belliydi. yine de donavan filan bu kadar basit olmaları. çok garip. ama tabii orijinali de böyle. güzel bağlamışlar. kaçıştaki elimi tut. çok hoş detay çok.28- moriarty geçekten iyi bir oyuncu. hem dizide hem de dizinin dışında. güzellll..29- molly'e sh, seni istiyorum diyor. ben bir şeyler çıkardım. bu arada kullanıp attığı molly moriarty'nin başına iş açacak desene. hehehehehe. siz de düşünün. doğru olma ihtimali düşük. ama bana özel. söylemem de söylemem. (ukalalık için değil eğer doğru çıkarsa tahminim kendime hediye dahi alacağım. çıkmazsa rezil olmayacağım. her halükarda kazançlıyım)30- yine aynı parça. hayatta kalmak. evet 2. sezon ilk bölüm de bu parçayla başladı. telefon melodisi idi. 31- moriarty ile çatıda. senin zayıflığın bu diyor. iki tane kod ile herşey olacak mı diyor. bu da bize james bond filmlerinin ne kadar komik olduğunu bildiklerini söylüyor. bach'tan ritimlermiş sadece.32- eğer atlamazsan arkadaşların ölecek diye. ilk cevap nedir? "john" heheheheh.33- tabii burada fena bir açmaz da var. herşeyi halletmiş giderkene moriarty bir anda sh'un gülmesiyle şaftı dağıtıyor. yani sh'un ölmesi o kadar önemli ki kendi canına kıyıyor. bunun için gerekli seçme saçmalarını maddeler sonrasında yapacağım. durun bir sabır yahu.34- sh moariarty'inin bu hareketinden sonda acayip olduğu doğru. şok şok şok...35- tabii yattığı yerden alınır alınmaz hastaneye geçmesi filan. intihar sahnesi sonrası dr. w. ve çekimler pörfekto. sinema seni seviyorum. 36- sonra mezarlıktaki mrs. hudson- dr.w. konuşmaları filan. daha bu bölümün sonunda onun görüneceği anlamına geldi. bu arada maycroft da kulüpte gazete okuyup sonra ağzını silecek kadar dakatı yürekli değil. o da biliyor neyin ne olduğunu. mrs. hudson'un bildiğini bile düşünüyorum. sonu watson'un başında patlayan bir kabaksaaaaa.....hepsinin oyun olduğunu bile düşünebilirsiniz de. bunu nasıl ortalama bir seyirciye yani bana açıklayacaklar.37- dr. w. lütfen ölü olma. oldukça iyi bir durum. son not: dr. w. mezarlıkta sekmiyor. bu onun yürüyüşü.:-)))gelgelelim söz verdiğim seçme saçmalara...efendim, moriarty ve sh birbirleridir doğrudur. ancak ying yang filan da değil. yani biri melekler tarafında diğeri değil. sh'un etik konusunda kişi öldürmeme ve can yakmama dışında pek de insaflı olduğu söylenemez. abd'li ajanın camdan düşmesini hatırlayınız.moriarty için sh yoksa hiç bir şeyin de anlamı yok. ama sh ölmediyse o da ölmedi. belli. richard brooks'un gerçekten aktör olma durumu olabilir. ancak hangi aktör bu şekilde sonlanan bir oyunu para için kabul edebilir ki? moriarty hani şu ince sesi var dediğiniz kişi aslında çok iyi bir aktör. oyun içinde oyun oynuyor. sanarsın insepşın. şimdi sh için iki üç tane vak-a çözmek değil devamlı suretle güçlü ve uğraşabileceği bir rakibinin olması gerekiyor. yani eğer moriarty olmasa sh, sh olmasa o olmayacak gibi.burada bir gönderme daha var. olduğu için olmak, olmadığı için olmamak gibi. bu durumda sh'de haklı olabilir moriarty kendisinin ortaya çıkardığı bir şeydir.açıkçası iki sonuç çıkıyor.a- sebep sonuç ilişkisinin orijinal bir roman ile güncellenmesine övgü. basit bir polisiye değil. belki de sh hiç yoktu. :-)))) dr. watson yani sör arthur conan doyle. bizi diskoya götürdü sadece. zizek bunun hakkında bir şeyler yazsa da okusak.b- senarist ve yapımcılar bizle iyi dalga geçtiler. ancak öyle bir kurmaca yaptılar ki.pirincin taşını ayıklayabilecekler mi bize bunu hissetirmeden nasıl yapacaklar merak konusu.uzun zamandır beni bu kadar çeken bir yapım hatırlamıyorum.mulholland drive ve eraserhead, tree of life ve beş vakit,hatta stanno tutti beneve bunlar gibi beni içine çeken yapılar gibi güzeldi.her sezonda neden 3 bölüm diye kıvranmayacağım her pazar gecesi sabahlayıp pazartesi sendromu yaşamak 8 hafta sürse işime gelmezdi...salt aklı, kurguyu, oyunu ve gizemi ayrıca ve tabii ki sinemayı seviyorum. ulan.--- spoiler ---
(ucurulmusayasofya - 16 Ocak 2012 23:30)
geriden geliyorum arap ati gibi, fakat 2. sezonun ilk bolumu hayatimda izledigim en iyi iki uc dizi bolumunden biridir. senaryo, karakterler, diyalog, teknikler....salyam akarak izledim. jeremy brett fanatigi oldugumdan cok onyargiliydim bu fikre ama eski bolumlerin nostaljik degeri bile bununla yarismaya yetmiyor. bu sherlock, butun britanya imparatorlugunun gunahlarini affettirebilir. (diger adaylar: david attenborough, monty python, eddie izzard)
(immanuel tolstoyevski - 21 Ocak 2012 10:33)
--- spoiler ---bence sherlock yere çok dik açıyla düştü, 5-6 katlı binadan atladın mı neredeyse dibine düşmezsin. yani yerde yatan sherlock değildi. sherlock oradaki mavi-sarı minder olan kamyonun içine atladı, molly de 2. kattan falan cesedi attı oraya. watson da arada bina olduğu için göremedi.küçük kız sorgu odasında sherlock u görünce çığlık atmıştı, bence onu rehin tutan sherlock'a benzeyen bir adamdı. moriarty işi bitince o adamı öldürdü ve ceset morga geldi molly nin de onu bulması zor olmadı.--- spoiler ---götüm ve ben ankara'dan bildirdik.
(nutella yerken sandalyeden dusup geldim - 31 Ocak 2012 02:21)
bu diziyle ilgili bi' şey itiraf etmek istiyorum. o kadar çok seviyorum ki lan bu diziyi, başkalarına tavsiye etmiyorum izlesinler diye. "dizi var mı lan izlenecek" diye sorana yok diyorum. izlemesinler, umurumda değil valla. ben izleyeyim bütün bölümlerini. benim olsun hepsi. dağılın lan şimdi!
(sutyen kullanmayan memeli hayvan - 2 Şubat 2012 21:18)
- müdür bizim arka sokaklar dizisi var ya..+ hı, ne olmuş?- bundan sonra yılda üç bölüm çekilip sherlock tadı yakalamayı amaçlıyormuş.+ manyak olur, bak mesela şöyle bir esinlenme de olursa dadından yinmez; rıza babalandım. *(bkz: adam moriarty'nin teki çıktı rıza baba)
(deepcrimson - 6 Şubat 2012 23:41)
izledikten sonra çevremi ve olayları gözlemleyerek inanılmaz çıkarımlarda bulunmaya başladığım dizi:'banyonun ışığı yanıyor; içeride biri var. kardeşim yanımda olduğuna göre demek ki annem'gibi.
(ayborulcesi - 12 Nisan 2012 00:11)
gidip bunların setini basacaksın arkadaş, tutacaksın kolundan, "çek ulan yeni sezonu çeksene pezevenk" diye ağzını yüzünü dağıtacaksın. bunların anladığı dilden konuşacaksın. martta yeni bölüm yoksa oy da yok. hiç kusura bakma.
(thomas j - 23 Ocak 2013 14:45)
ister imbd'de 1 numara olsun, ister tüm zamanların en çok izlenen dizisi olsun, önemli değil.ey ahali; bir dizi düşünün ki tüm ekşi sözlük tarafından beğenilmiş olsun. konu kapanmıştır.
(city upon a hill - 16 Ocak 2014 06:15)
3 günde bütün bölümlerini izlediğim dizi. çok pişmanım. yedi büyük günahtan birini işledim, açgözlülük yaptım. açaydım kollarımı 'bitme' diyeydim.
(karanlikta kaybolamayan kahraman - 24 Eylül 2014 15:42)
ben bu dizinin 2. sezon 1.bölümünü (bkz: a scandal in belgravia) izlemekten bıkmıyorum arkadaş bıkmıyorumm. gece gece bir arkadaşa bahsederken yine deli gibi izlemek geldi içimden, açıp izleyeceğim. bundan önce tam 11 kere izledim.o kadar dizi ve film izlerim ama bu bölümün üstüne tanımam.
(lucky s7evn - 6 Kasım 2014 23:27)
tema müziğini cep telefonu melodisi yapan birisi olarak bir ben mi bu kadar çok seviyorum diye düşünürken youtube'de rastladığım versiyonlarını elbet siz sevenleri ile buluşturmak benim için bir görevdi. orijinal https://www.youtube.com/watch?v=uzykkkb7mt4keman-piyano https://www.youtube.com/watch?v=l6b-8v4lyauklasik gitar https://www.youtube.com/watch?v=p3jfsu3subohttps://www.youtube.com/watch?v=s10a8r-lsismetal https://www.youtube.com/watch?v=7yr_we6ivyupiyano https://www.youtube.com/watch?v=gapubrq0fu4https://www.youtube.com/watch?v=nzee69ra384ındian jam cover https://www.youtube.com/watch?v=euo6rdsnn8cflut https://www.youtube.com/watch?v=yrwqadrpzdsviyolonsel https://www.youtube.com/watch?v=bjax5_wluucvokal https://www.youtube.com/watch?v=njguujd0rg8bonus playback https://www.youtube.com/watch?v=fgb1qgzzwqe
(pertevist - 28 Ocak 2015 14:23)
çok affedersiniz ama 2017 ne amk? eğer bu haber doğruysa tabi. manyak mısınız olum siz? 2 yıl var daha lan böyle dizi mi olur benedict falan 80 yaşına geldiğinde mi çekeceksiniz 5. sezonu.
(rapper jedi - 7 Şubat 2015 21:06)
finalini göremeden öleceğim galiba dedirten diziciğim.
(surekli bi seyler dusunuyorum - 7 Şubat 2015 22:05)
ölmezsem eğer, bu hesaba göre heralde 5. sezonu emeklilikte izleyeceğim.
(dunden beri dimdik - 8 Şubat 2015 00:02)
adamlar dizi değil uzun vadeli devlet planı yapıyor sanki. marmaray mı lan bu yoksa 3. köprü mü?
(auzunatlar31 - 8 Şubat 2015 00:35)
beyler plan basit. liverpool maçı bahanesiyle londra'ya gidip benedict cumberbatch'ı kaçırıyoruz. fidye olarak dizinin bu yılın yazında başlamasını ve bir sezonun 30 bölüm sürmesini, bölümlerin yaza kadar biteceği sözünü istiyoruz. sonuç: iyi niyetimizden dolayı serbest bırakılıyoruz, ağustosta sherlock torrent'e düşüyor. net.
(taytsiz kral - 8 Şubat 2015 00:51)
sol framede görünce heyecanlandığım ama 10 saniye içinde gerçekleri anladığım dizi. 2017 ne ha, ne! oyuncular yeni filmler falan almış da, yoğunlarmış da falan.. ulan bu dizi hobi olsun diye mi yapılıyo asıl işinizden artakalan vakitlerde çekiyosunuz. ahşap boyama mı lan bu! çok sinirlendim yeminle, siz beni atamazsınız ben istifa ediyorum. hoşçakal benedict.
(cadi burjuva - 8 Şubat 2015 01:55)
2018'e ertelemeyen orospu çocuğudur. o yapacağınız 3 bölümü alında götünüze sokun ibneler. film yapsaydınız 3 yılda biterdi sherlock üçlemesi. sanki senet yaptınız amına koduklarım.tanım: bbc'nin gezi olayları yüzünden yayından kaldırdığı dizi.
(benibenibendenaliyor - 9 Şubat 2015 10:09)
Yorum Kaynak Link : sherlock