Verlorenes Leben (~ A Lost Life) ' Filminin Konusu : Verlorenes Leben is a movie starring Gerhard Olschewski, Marius Müller-Westernhagen, and Gert Haucke. A young student is used as an informer by the police to nail a Polish gardener suspected of a sex related murder.
Ödüller :
Berlin Film Festivali : "C.I.D.A.L.C. Award"
“yaz gene de gelir, ama yalnız sabredenlere gelir, önlerinde sonsuzluk varmış gibi tasalanmadan sessiz ve yürekleri geniş olanlara gelir. onu gönül borcu duyduğum acılar içinde öğreniyorum: sabır her şeydir.”demiş büyük şair.
(i will be rich ulan - 14 Ekim 2011 19:26)
ich lebe mein leben in wachsenden ringendie sich über die dinge ziehenden letzten werd' ich vielleicht nicht vollbringenaber versuchen will ich ihn[gitgide genişleyen çemberler halinde yaşıyorum hayatınesnelerin üzerini kaplayan çemberlersonuncusunu tamamlayamayacağım belkiama denemek istiyorum]çevirinin kusuruna bakılmaya; şiirin almanca aslındaki ahengi türkçede yakalamak ne yazık ki mümkün değil. abartmıyorum: yalnızca bu dörtlüğü okuyup anlayabilmek için bile almanca öğrenmeye değer gibi geliyor bana. yıllar önce ilk kez okuduğumda çarpılmış ve hemen bir kenara not etmiştim. bir süre sonra baktım ki, farkında bile olmadan ezberime almışım.'stundenbuch'taki bir şiirden alınma bu dörtlüğün, angelopoulos'un 'le regard d'ulysses'indeki o unutulmaz kütüphane sahnesinde yaşlı kütüphaneci tarafından okunduğunu (daha doğrusu mırıldanıldığını) duyduğumda, şaşkınlık, sevinç ve kıskançlık arası tuhaf bir duyguya kapıldım: demek ki ıssız adamda o kadar da yalnız değildim.
(labour of sisyphus - 18 Haziran 2003 01:53)
şairin ölümü:bir gün, bir dostunun şatosu olan muzot'da kalırken, madame eloui bey adında (belki de türk asıllı ya da bir türkle evlenmiş) güzel bir mısırlı kadın geliyor ozanı görmeye, şiirlerine tutkun bir kadın. rilke seviniyor, ona gül toplamak için şatonun bahçesine geçiyor. eline diken batıyor gül koparırken. ağrı artınca, hekime görünüyor. ilerlemiş durumda kan kanseri olduğu anlaşılıyor. iki ay sonra da ölüyor. mezartaşına kendisinin özellikle hazırladığı şu mısralar yazılıyor: "gül, ey saf çelişki, nice gözkapağının altında/hiç kimsenin uykusu olmamanın/ sevinci."(rilke/seçilmiş şiirler-duino ağıtları/ iz yayıncılık/2. baskı/istanbul 2001/s.:15-16)
(avasas - 14 Temmuz 2003 00:52)
insana "keşke almanca bilseydim" dedirten şair.
(blanche - 24 Temmuz 2001 15:11)
ilginç bir özelliği çoğu şiirini ayakta yazmış olmasıdır.vakitsizlikten değil tarz meselesi.
(tabularasa - 21 Eylül 2001 15:59)
lied (du nur, du)du, der ichs nicht sage, dass ich bei nachtweinend liege,deren wesen mich müde machtwie eine wiege.du, die mir nicht sagt, wenn sie wachtmeinetwillen:wie, wenn wir diese prachtohne zu stillenin uns ertrügen?sie dir die liebenden an,wenn erst das bekennen begann,wie bald sie lügen.du machts mich allein. dich einzig kann ich vertauschen.eine wile bist dus, dann wieder ist es das rauschen,oder es ist ein duft ohne rest.ach, in den armen hab ich sie alle verloren,du nur, du wirst immer wieder geboren:weil ich niemals dich anhielt, halt ich dich fest.bir tek sensin, sengeceleri ağlayarakyattığımı söyleyemediğim sen,özü beni bir beşik kadar yoran.benim yüzümden uyumadığınıbana söylemeyen sen:bu hasreti gidermezseknice olur halimiz?sevenlere bir baksana,itiraf etmeye başlar başlamaznasıl da yalan söylerler.sensin yalnızlığımın tek sebebi. tek seni karıştırabilirim.bir süre sensin o, sonra yine uğultuya da iz bırakmayan bir koku.ah, kaybettim hepsini kollarımda,bir tek sensin, sen, tekrar tekrar doğan:sana hiç bir zaman sarılamadığımdan, vazgeçemiyorum senden.çeviri: (bkz: gülbahar kültür)
(psykhe - 13 Mart 2005 13:57)
"kim olduğumu ne bilirlerdikorkunç zordu beni sevmek; ve ben,buna yalnız biri'nin gücü yeteceğiniseziyordum. ama, o, biri, istemiyordu henüz." dizelerinin sahibi
(suyunrengi - 17 Mayıs 2005 23:47)
"anılara sonuna kadar sadığım, insanlara hiçbirzaman öyle olmayacağım." demiş şair.
(ile - 24 Kasım 2001 09:04)
"gül, ey saf çelişki, nice gözkapağinin altinda hiç kimsenin uykusu olmamanin sevinci."
(ile - 2 Ocak 2002 18:30)
"dear sir,bana satırlarınızın güzel olup olmadığını soruyorsunuz. bana soru soruyorsunuz. daha önce başkalarına da sormuşsunuzdur. dergilere yollamışsınızdır onları. diğer şiirlerle kıyaslamışsınız ve bazı editörler yazdıklarınızı reddettiğinde mutsuz hissetmişsinizdir. şimdi, madem benim tavsiyemi merak ettiniz ve bana bu soruyu sordunuz; öyleyse, sizden rica ediyorum böyle şeyler yapmaktan vazgeçin artık.dışınıza bakıyorsunuz, ve şu an sizin en çok kaçınmanız gereken şey bu. kimse size tavsiyede bulunamaz ya da hiç kimse yardım edemez size bu konuda. yapabileceğiniz yalnızca tek bir şey var. kendinizi bulun. içinize girin. sizi yazmaya kışkırtan sebebi keşfedin; kalbinizin en derinlerindeki köklerine kadar uzanıp uzanmadığını görün; yazmanız yasaklandığında ölecek gibi hissedip hissetmeyeceğinize dair bir itirafta bulunun. herşeyden daha fazla olarak: gecenizin en sessiz anında sorun kendinize: yazmalı mıyım? derinlerdeki cevap için kazın kendinizi.şayet, bu cevap bir yerinizi kımıldatmaya başlar, bu dört başı mağrur soruyu, güçlü ve basit bir "çünkü mecburum" cevabı ile karşılarsanız, yaşamınızı bu gereklilik üzerine kurun; bütün yaşamınızı. en ufak ve en umursamaz anınız dahi, bu içgüdünüzün bir kanıtı ve işareti olmalı.ardından doğa'ya yaklaşın. ve sonra, daha önce hiç kimse denememişçesine, ne gördüğünüzü, hissettiğinizi yazmaya çalışın. aşkınızı ve kaybedişinizi yazın. aşk şiirleri yazmayın; o vasat ve sıradan biçimlerden kaçının: aşk şiirleri, çalışması en zor şiirlerdir, çok büyük ve adanmış bir güç gerektirirler iyi, kendine has, görkemli bir gelenekle ilişki kurmuş olabilmeleri için. kısacası, kendinizi genel olan meselelerden kurtarın ve gündelik yaşamın size sundukları üzerine yazın; acılarınızı tasvir etmeyi deneyin ve arzularınızı, zihninizden geçiveren düşünceleri ve içinde güzellik barındıran inançlarınızı. tüm bunları, kalpten, hissederek, içinizden geldiği gibi, samimiyetle, susarak,...." diyen,dizlerimi yalatmak istediğim tek adam. rilke bilgisiyle değil, kalbiyle insanı bloke eder. kibardır. kimseyi yanına yaklaştırmaz. incedir. ve, uzaktır. bu dünyadan değildir. kendi dünyasından bile değildir. başka bir yerdendir rilke; kelimeleri kelime değildir. tebessümdür. hüzündür. buruktur. kalbi, buzhanedeki donuk etlere benzeyenlerden kaçarken, sığınılabilecek kahve gibi bir şeydir rilke. kendi insanlığından ve çelişkilerinden ve kırıklarından, bir salgın hastalıktan korkar gibi korkanlar için bomboştur rilke. onlara söyleyecek lafı yoktur. başkalarına dair düşler kurar, fakat asla başkalarının yaşamlarının düşlerini yıkmakla uğraşmaz. zekidir. ancak, aklının bile kölesi değildir. olmayan köklerden, kutsal meleklerden, örten ninnilerden bahseder. metalar üstü (bkz: sevgilim)-dir. dans ederken yalnız olmak isteyen birine ancak o dokunabilir.(bkz: briefe an einen jungen dichter)
(lacivert kadife ve kirmizi visne - 6 Şubat 2006 11:01)
Yorum Kaynak Link : rainer maria rilke