Süre                : 11 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 1973 Pazartesi, Yapım Yılı : 1973
Türü                : Kısa Film
Ülke                : Yugoslavya
Yönetmen       : Predrag Golubovic (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Predrag Golubovic (IMDB)(ekşi),Danko Popovic (IMDB)(ekşi)

Ödüller      :

Berlin Film Festivali:Interfilm Award


  • "(bkz: ce n'est pas moi qui clame)"
  • "(bkz: yedinci adam)"
  • "“yazık, istemedim düzen böyle olsun. ruhumun yurdu değil bu.”"
  • "haydar ergülen'in bir şiirinden öğrendiğimize göre macaristan'da bir istasyona da adını vermiş, insanlıktan imgeliğe yükselmiş zat..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    işçi için bilincin
    ve gözüpekliğin anlamı neyse
    yoksul için onurun;
    ve bulanık çocuklarına bu toplumun
    bir hayat çizgisi nasıl gerekliyse
    ve nasıl gerekliyse hepimize
    akıl, uyanıklık, yol gösteren bir ışık
    flora! yüreğimde yerin işte öyle.


    (tahta kilicli dandik sovalye - 30 Eylül 2017 19:06)

  • comment image

    11 nisan 1905 - 3 aralık 1937 yılları arasında yaşamış macaristan'ın ünlü toplumcu gerçekçi şairi.

    budapeşte'de doğdu. hayatı tamamıyle acılarla geçti. 3 yaşındayken babası ailesini terk etti. annesi temizlikçilik yaparak 3 çocuğunu geçindirmeye çalıştı. attila jozsef bir aileye evlatlık verildi. 13-14 yaşlarındayken de annesi öldü. kişisel dramlarının yanında o dönemde macaristan'da yaşanan çalkantılar da onu etkiledi.
    şizofreni tedavisi gördü.

    şiirlerinde toplumsal sorunları ve bireysel çelişkileri başarıyla sergilediği söylenir.
    şairin temiz yürekle şiir kitabını türkçeye hazırlayan kemal özer, attila jozsef'in şiirini yaralayıcı olarak tanımlar.


    (ilsa ve fulari - 22 Mayıs 2005 21:58)

  • comment image

    flora

    şimdi iki milyarlar zincirlemek için beni
    benden bir çoban köpeği yapmak için kendilerine
    fakat iyilik, şefkat ve incelik duyguları
    göç ettiler onların dünyasından güney'e.
    artık ışık içinde göremiyorum bu dünyayı
    göremiyorum, deney tüpüne bakan bir doktor rahatlığıyla
    diz çöküyorum, haykırıyorum yenilgimi
    sevgilim, bir an önce gelmezsen yardımıma

    köylü nasıl toprağa muhtaçsa
    yağmura, güneşe nasıl muhtaçsa, muhtacım sana
    bitki nasıl ışığa muhtaçsa
    ve klorofile, fışkırmak için topraktan;
    muhtacım sana, çalışan kalabalık
    nasıl işe, ekmeğe, özgürlüğe muhtaçsa
    ve nasıl avuntuya muhtaçlarsa kuşatıldıklarında
    çünkü gelecek doğmadı daha acılarından.

    bir köye nasıl okul, elektrik
    su, taştan evler gerekliyse
    çocuk nasıl gereksinirse oyuncaklara
    ısıtan bir sevgiye;
    işçi için bilincin
    ve gözüpekliğin anlamı neyse
    yoksul için onurun;
    ve bulanık çocuklarına bu toplumun
    bir hayat çizgisi nasıl gerekliyse
    ve nasıl gerekliyse hepimize
    akıl, uyanıklık yol gösteren bir ışık
    flora! yüreğimde yerin işte öyle.


    (gabbiano - 11 Ağustos 2005 23:19)

  • comment image

    1905 yilinda budapeste'de dogdu. yoksul bir cocukluk gecirdi. temizlikcilik yapan annesine, gazete satarak yardim etmeye calisti. bir burs elde ederek ogrenim gorebildi. 17 yasinda ilk siir kitabi "guzellik dilencisi"ni yayinladi. bu kitap yuzunden mahkemeye verildi.

    universiteden kovuldu. once viyana'ya, sonra paris'e gitti. budapeste'ye donusunde, gercek bir insanciligin dogmasini, istismara dayanan duzenin kalkmsaini isteyen siirleriyle, caginin oncu sairlerinden bir haline gelmisti.

    yoksullugu lirik siirlerle dile getiren proleterya sairi, gunden gune artan sinir krizlerinden bir turlu kurtulamadi. 1937 yilinda, balaton golu yakinlarinda, kendini bir trenin altina atarak canina kiydi.

    baslica eserleri: bagiran ben degilim, (1925); ne anam, ne babam var, (1929); aglayacagina calis, (1932); bagislamak yok, (1936).


    (viva paulista - 3 Ocak 2006 02:12)

  • comment image

    anne

    bütün bir hafta, aralıksız
    annemin görüntüsü geçti gözlerimden
    kolunda ağır çamaşır sepeti
    çatı katına tırmanırken

    ve ben yaramaz, delişmen çocuk
    bağırır, tepinirdim yerimde
    bıraksın da koca sepeti
    çatıya beni taşısın diye

    o, söylenmeden, bana bakmadan
    çıkar, sererdi çamaşırları
    göz kamaştıran aklıkta çamaşırlar
    sallanır, döner, hışırdarlardı.

    ağlamak için çok geç şimdi;
    annemi uçuşan kır saçlarıyla
    görüyorum gökyüzü sonsuzluğunda
    göğün suyuna katarken çivitini...

    çeviren : ataol behramoğlu

    http://www.radikal.com.tr/….php?ek=ktp&haberno=4097


    (koseyi donen adam - 17 Şubat 2006 01:38)

Yorum Kaynak Link : attila jozsef