Skoonheid (~ Beauty) ' Filminin Konusu : Skoonheid, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yaşayan, orta yaşın üstünde ve kızını evlendirmekte olan François’nın (Deon Lotz) hikayesini anlatıyor. François’nın zihnindeki engelleri aşmasını, tabularını yıkmasını ve bunlar sonucunda bir hezeyana giden sonuçla karşılaşmasını izlediğimiz film, yer yer gereğinden uzun tutulmuş planları ve hiç beklenmedik şekilde, izleyene tokat gibi çarpan ayrıntılarıyla günümüz eşcinsel sinemasının bulunduğu yeri daha da ileri götürmek için yola çıkıyor. François, artık ailesiyle arasını açmış bir erkektir. Bir yerden sonra kendi hoşnutluğundan bile tereddüt etmekle beraber, kuralları keskin bir arkadaş grubuyla eşcinsel ilişkiler yaşamaktadır. Ama nedense bu ilişkiler ona istediğini vermeye yetmemektedir. Yaşamı boyunca cinsel kimliğini ve yönelimlerini saklamak zorunda kalmış ve film boyunca anladığımız kadarıyla içinde bundan ötürü hep “bir şeyler kalmıştır”. Arkadaşının bir hayli çekici oğlu Christian’ı (Charlie Keegan) gözüne kestiren François, daha sonra yalnızlığını daha da körükleyecek ve arzularına yenik düşmenin kendi içinde yarattığı felakete boyun eğmek zorunda kalacaktır.
Ödüller :
Hawaii(2013)(7,3-3665)
Il sapore del grano(1986)(7,0-338)
Esteros(2016)(7,0-2213)
Venkovský ucitel(2008)(7,0-1301)
Plan B(2010)(6,9-3627)
Hors les murs(2012)(6,6-1229)
Nadie nos mira(2017)(6,6-463)
Monster Pies(2013)(6,4-2296)
Cut Snake(2015)(5,9-1114)
You & I(2015)(5,9-610)
Daddy(2016)(5,2-507)
The Endless River(2016)(5,0-119)
Cannes Film Festivali : "Queer Palm"
sonunda, iki diskli platin versiyonuyla tiglon tarafından satışa çıkmış bir walt disney klasiği. 50. yıl özel koleksiyonu adı altında piyasaya ilk defa dvd olarak çıktı. dvd'nin içinde; daha önce yayınlanmayan genişletilmiş versiyon ve yine daha önce yayınlanmayan alternatif son da bulunmakta. ayrıca sahne arkası bölümünde, çıkarılmış şarkılar da var. --- spoiler ---o kadar çok aradım ki bu çizgi filmi, sonunda kavuşmuş olmak eski günleri ve yaşananları daha bir anlamlı yaptı. --- spoiler ---
(osculus - 23 Aralık 2008 14:53)
'because in my dreams i rule my life / and the sleeping beauty is my wife' bolumuyle beni yaran tiamat $arkisi
(ulver - 4 Aralık 2002 10:17)
avustralya yapımı emily browning filmi. lucy parasız kalmıştır, meslek olarak; ilaç alıp sonra olacakları unutmayı seçer...http://blogs.indiewire.com/…tarring_emily_browning/
(507 - 19 Nisan 2011 00:12)
filmekimi kapsamında izlediğim ve sonunda ayağa kalkıp alkış tuttuğum film.spoiler koysam mı koymasam mı bilemiyorum, çünkü neresi spoiler olur, neresi olmaz anlamadım.zaten filmi de anlamadım...memeler var, karılar var, memeleri meydanda bıldırcın servisi yapıyolar.kız var, çok çalışıyo, hop hop garson oluyo, hop hop fahişe oluyo.bi bakıyosun otel barında adamın tekine jartiyerini gösteriyo, bi bakıyosun tuvalette koka çekiyo.sonra bi adam var, hasta gibi, ama değil gibi, bi odada yaşıyo.kız arada onun evine gidiyo, oturup televizyon seyrediyolar.sonra tarla faresi var.yaşlı adamlar var, yaşlı adam pipileri var.bi ev var, evde bi kızla çocuk var.memeler var, beyaz şarap falan koyuyolar kadehe.şömine başında dömelmiş karılar var ama penetrasyon yasak.clara diye bi kadın var, mama gibi, çaça gibi, kadın pezevenk gibi bi şey.sonnacığıma, thomas var, böğürtlenler var, thomas arabayla gelip kızı alıyo falan.sonra bi laboratuar var, kızın boğazına iple bi şey sarkıtıyolar.kız bi yandan okuyo, bi yandan uyuyo.uykuda okşuyolar bunu.memelerini yalayan yaşlı adamlar var.dede boxer'ı giymiş adamlar var.bi de şenay düdek vardı bi sahnede, yemek masasında havyar yiyodu.meme çok var ama.sanırım en çok meme var, başka bi şey yok.ya da vardı ama, ben hatırlayamadım.kız var, onu anladım.bi kız var ortada, güzelce bi kız.ama kızda meme yok, karılarda meme var.ama memeler bööle sivri gibi.bazısı güzel, bazısı değil.sonra bi restoran var, kız orda garson.sonra restoranda bi çocuk var, kafayı buluyolar falan.otelde yazı tura atan adamlar var.bi işyeri var, kız orda fotokopi çekiyo.bi ara yerde uzanıyo, orda bi karı var, kıza gıcık.kızı kovuyo.kız adamın odasına gidiyo, adam çizgili picama giyiyo, uzanıyolar.kız ağlıyo, güzel ağlıyo bak.bol bol meme var, vajina dudaklarının renginde rujlar sürüyo karılar.amcalar var, dedeler skişiyo.daha doğrusu skişemiyo, çünkü kalkmıyo.ama meme okşuyolar, sigara söndürüyolar falan.sonra kamera koyuyo kız, adam ölüyo.sonra hep çığlık, çığlık...alkışım filme değil, beni bu filme sokan arkadaşımın film seçimindeki zevksizliğineydi bu arada...ama filmde memeler var, onu anladım.bi de kız var, ordan oraya gidip geliyo, bunu yalıyolar falan...yaa şimdi bak, filmde bi kız var, onu anladım, ama başka bi bok anlamadım amınakoyyim. anladım diyeni de üzerim.şimdi beni yalnız bırakın.
(kirlikedi - 10 Ekim 2011 12:10)
gerçekten kötü bir film.yönetmenin birden fazla derdi varmış, bunu anladık. hepsini de tek filme sığdırmak gibi gereksiz bir yol seçmiş kendisine. ne anlamamız gerektiğini anlamıyoruz izleyici olarak, kadın vücudunun metalaştırılması mı, insanın kendiyle verdiği psikolojik savaşı mı, bir kadının neler hissettiği mi, yoksa "izlemek/izlenmek" dürtülerinin bize etkilerini mi.. çok şeyi biraraya getirip, ciddi hata yapmış. tabi bir de kubrick'e öykünmesi var, o hiç hoş değil. yapmayın bunu işte. kubrick kubrick'tir. siz değilsiniz.ama elbette, iyi yanları da var, az da olsa.(bkz: emily browning)not: bu filmi izledikten sonra, bir daha hiçbir kadına güzel dememe ihtimalinizi göz önünde bulundurun.
(sutsuz kahve - 15 Ekim 2011 16:25)
beklentileri hiç karşılayamadı bu film. çok hayal kırıklığına uğradım doğrusu. fragmanda hayran olduğum bütün kareler, kocaman yatakta uzanması, ya da clara ile çay içtiği sahne, ya da muayene ettikleri sahne. hepsine farklı anlamlar yüklemiştim, ve film öyle güzel etkileyici görsel kareler beklemiştim. filme gelince genel olarak garipti ve aşağıdaki sorularımı yanıtlayacak bir babayiğit çıkarsa çok mutlu olurum, kafam çok karışık.--- spoiler ---mesela o laboratuarda yaptığı işlemler arkadaşının deneyine yardım için miydi ya da ne amacı vardı tam çözemedim, fragmanda o sahneyi görünce, o genelev için tahlil yapıyorlar falan zannetmiştim, ayrıca "penetrasyon olmayacak" kuralını bilmiyordum, çok süpriz oldu, ben kızı uyutup ilişkiye giriyorlar gibi 'garip' bir düşünceye kapılmıştım. ayrıca birdmann kimdir nedir pek tam anlayamadım o kısım çok ilginçti, niye sürekli içiyorlar, votka mı gin mi çözemedim bir türlü. niye öldü onu anlayamadım. ondan sonra ev arkadaşlarının olayı nedir? 2 kere eve geldiğinde evde not buldu okudu buruşturdu sinirlendi çözemedik onları açıkçası, onun dışında o yemek sahnesi , içki servisinde şöminenin önünde çömelmiş o kızlar, diğer garson kızların çirkinliği ve gayet bdsm kıyafetleri biraz korkutucuydu, içki servisinde adamın lucy'nin ayağından tutup yere kapaklanışı korkuttu beni bile. ayrıca filmde sekanslar arası kararan her sahnede yanımda oturan kadın saatlerce nefessiz kalmış gibi nefes alıp verince daha da gerildim. lucy'i ziyaret edenlerin hepsinin birbirinden manyak oluşu da ayrı garipti, o uzakdoğu kıyafetli adam ne diye kucakladı lucy'i ? sonra kızı yere düşürdü manyak. öbür adam ne diye kıza orospu dedi, tartakladı sigara söndürdü, lucy uyanınca sigara izini anlamadı mı? clara'ya şikayet etmedi mi yani? çok garipti.ama filmin son 5-10 dakikası yani lucy'nin son müşterisi gelmeden uyanıp kamerayı yerleştirdikten sonra gelişen olaylar çok gerdi beni, son müşterinin başına gelenler, clara'nın adamın öldüğünü anladıktan sonra lucy'i aceleyle uyandırmaya çalışıp panik yapması onu kaybetmek istememesi ve ardından lucy'nin derin uykudan uyanması ve yanındaki adamın öldüğünü anlayınca bağırması çok iç acıtıcıydı. en son sahnede o kamera görüntülerinin gösterilmesini anlayamadım, tam adamın öldüğü kısmı fln gösterse neyse derdim, ama gerçekten sadece 2si de uzanıyordu. filmin sonu salondaki çoğu insan için hüsran oldu bence. herkes "aaa" , "bitti mi şimdi?" , "nasıl yani?" gibi yorumlarda bulundu.ayrıca filmde bir sahnede clara thomas'a "galiba haklısın" gibi birşeyler demişti, orda ne demek istemedi onu da anlayamadım, lucy'de cevher var demek istedi sanırım.--- spoiler ---edit: söylemeyi unuttum, bence emily browning gerçekten filmi almış sırtlanmış tek başına ve çok iyi yerlere taşımış. çok güçlü bir performans, ve bence bir oscar olsun, bafta olsun şöyle düzgün bir ödül almayı hak ediyor tamamiyle.
(bioverse leo - 15 Ekim 2011 21:31)
--- spoiler ---tek kelimeyle sıkıcı! icinde sanatsal bir seyler varsa da ben anlamadim, zaten hicbir zaman da oyle filmlerin hayrani olamadim. eminim erotik film izleme hevesiyle basina oturanlar olacaktir, onlar bile oturmasin bence, cunku hicbir aksiyon yok, filmdeki kadin da oyle buyuruyor ya: "no penetration". sadece sifir beden tahta gibi bir hatunun vucudu sergileniyor yamacinda da yas yetmis is bitmis birtakim dedeler.--- spoiler ---ilk kez sozlukteki hicbir halti begenmeyenler timine sonuna kadar katiliyorum. burdaki yorumlara guvenin, izlemeyin bu filmi. hayatimin baharinda, omrumun 1,5 saatini cope attim.
(la celestina - 16 Ekim 2011 14:49)
seyrettikten ve hakkindaki yorumlari okuduktan sonra cok banal da olsa ozeti sudur: --- spoiler ---sikisemeyen dedeler--- spoiler ---kirlikedi'den yorum hirsizligi icin ozur dilerim, uzun yazmisti okumadan ozet gectim.
(oeh - 24 Ekim 2011 13:54)
bir insanın ne kadar aktif olabileceğini gösteren film.--- spoiler ---ben ne gerçek hayatta bir kişinin ne de herhangi bir filmde bir karakterin bu kadar aktif olduğuna şahit oldum. kız bir laboratuvarda denek, restoranda garson, ofiste fotokopici, evde hizmetçi, okulda öğrenci, gençler için fahişe, yaşlı amcalar için fantezi objesi. bir de hasta arkadaşı var arada onunla ilgileniyor. kızın yemeye, içmeye vakti yok. o derece yoğun bir hayatı var.--- spoiler ---
(lawngreen - 25 Ekim 2011 22:47)
--- spoiler ---emily browning bildiğin peri kızıymış, onu gördük bu filmde. bir de sanatsal meme ve götler gördük. bi de film yer yer nobrain.dk 'laştı, o kadar. film bize lucy'nin hayatından bir kesit sunmuş olsa da lucy'nin özeline hiçbir zaman sokmadı, meraktan çatlattı. dedelerin lucy'ye sokulduğu sahnede, kızın ayağından tutarak düşürdüğü sahnede gerçekten tiksindim. bir de bir insan bu kadar çok işte nasıl çalışıyor lan? bi de madem o kadar işe ihtiyacın var, parayı niye yakıyorsun?! taş gibi kızsın, şerefinle orospuluk yapacağına zengin sevgili yapsaymışsın bunca çileyi çekmezmişsin. böyle türk dizisi müptelası teyzeler gibi akıl da veririm lucy'cim, kusura bakma.--- spoiler ---
(irlyy - 30 Ekim 2011 01:50)
şimdi, her şeyden önce canavar gibi, çok sağlam bir apc şarkısıdır bir seferde tüketilecek gibi değil baya büyük lokma yani, dinledikçe açılıp farklı renkleri görülür türden.şu aralar filmin de adını duyup okudukça gitmez oldu aklımdan, o yüzden şöyle bir dursun kenarda e mi: http://fizy.com/#s/1chb37gelelim filmee... yazık. yazık bir film. olabilecekken olmamış bir film. peri kızı gibi oyuncusuna, belki başka ellerde çok güzel yerlere varabilecek konusuna ve aslında başarılı görüntü yönetimine rağmen; fos! tırt!o belli belirsiz gerilimli, gizemli hali sanatsallık çabası içinde bildiğin kasıntı bir hale geliyor, manasız tavırlar içine giriyor filan. seyirciyi rahatsız etmek istiyor tamam, vurgulamak istediği şeyler var * *** tamam ama bu kadar da itici olunmaz ki kardeşim!anlam veremediğim o kadar çok şey vardı ki yordu beni. "e bu neden? e şimdi niye böyle dedi? of olacak iş mi allasen?" diye diye yıprandım örselendim saçımı başımı yolmaktan. hayır sinirim filmin kötü olmasına değil, güzel bir şey olacakken heba olmasına. -------daha fazla dayanamayacağım, burdan sonrası bol bol içerik bilgisi içeriyor ona göre, dikkat! achtung achtung! -------*şimdi öncelikle birdman'le aralarındaki münasebeti çözemedim ama gerçi kafa yormadım da ona, benim asıl merakım onun yanına gelirken getirdiği müslinin içine niye alkol koyup yedikleri. o ne lan öyle.birdman'i ilk gördüğümüz yer, ilk 15 dakika içinde, hani kız eve geliyor artık votka mı cin mi bir şişeyle. sütle yenen şeye alkol koyup yemek? ya tamam gereksiz bir ayrıntı evet de işte takıyorum ben ne var!* ondan önce, baba oğul var yazı tura geyiği filan öööf vallahi içim şişti o manasız uzatılmış geyikten. * ağda sahnesi filmde gülümsediğim tek yerdi sanırım. o değil de o nebçim ağdaydı be? öyle ağda mı olur sakızdı o bence. ondan o kadar bağırdı kızceyiz, bu ecnebiler ne bilsin sir filan tabi. bizim bi cemile abl..öhmm kaçıyor ipin ucu, konu değiş. * "sara, yukarı çıkıp masadaki paletten vajina dudağınla aynı renkteki ruju sür" dedikten sonra kadının gelip cebinden ruj çıkarıp sürmesi de kusura bakmayın bildiğin gerzekçe olmuş. kıza paletten renk seçtiriyor, beğenmiyor, kızın kukusuna baktıktan sonra uygun renk ruj cebinden çıkıyor öyle mi? cebinden? haaaleluya, işe bak. teallam ya. * servisçi kızların çamaşırlarının çirkinliğinden vs. söz etmeye gerek duymuyorum bile. yalnız oturma odasının girişinde sağda duran tablö hemen dikkatimi çekmişti güzelmiş, canlı gibi diye ona bakarken tablodaki kızın hareket etmesi bir anda şaşırtmadı değil. tam anlamadım o kız orda nasıl yatıyodu ama güzel sistemmiş, şömine önünde pişmiş hindi gibi domalan çıplak kızlardan güzel olduğu kesin. * fotokopi çektiği odada manasızca yere yatmasına da anlam veremedim orda uyuyor olsa dahi, uyuyakalmak için oldukça saçma bir pozisyon.* karısı ölmüş olan ilk dedenin özet geçilesice hikayesi bitmek bilmedi kendimi kesecektim az daha. * kızın evden kovulduktan sonra gidip ultra lüks bir yer tutmasına anlam veremedim. zaten uyuduğu da yok ne skime gücü yetmeyeceği halde öyle manzaralı ev tuttu ki birine bi şey kanıtlama çabasında da değildi? "insanlar tadını çıkartmayacak oldukları halde manasız bir maddiyat arzusundalar" göndermesi mi nedir...*peki bu kızı okul masraflarını karşılamak için çalışıyor sanmamıza rağmen aslında okulu da hiç siklememesi? *herkese benimle evlenir misin/miydin diye sorması, bir kabul görme, sevilme dürtüsünün dışavurumu muydu yoksa o da çağımız kadınları eleştirisi mi ay bayılazam şimdi. * 3 numaralı kızılderili gibi saçlı dedenin kızı keseceği için tartmak istiyomuş gibi kucağına alıp sonra düşürmesi filan "şşş naaabıyon amca hayırdır amaç*?!"* uyuyan kadının yanına gidip izlemesi filan güzeldi ama. biliyorum o kıskançlıkla karışık merakı, çok uykusuzluk çektiğim dönemlerden. * garson çocukla daha ne olduklarını bilmedikleri bir uyuşturucu içerken söylenen: "ölümden uyan" tamam orayı anladım anladım!* ama şoförün kızı yaşadığı daireden almaya gelip de asansör bekledikleri anda koridora doluşan uzakdoğulu gençler ve ordaki hareketleri filan onları anlamadım ne gerek vardı, amaç neydi? neden? neden yapıyorsunuz bunu bana neden?vee nihayet, son sahnede oldukça içten gibi haykırmaları yine de üzmedi değil kızın. tabi film bitti diye sevindim de bi yandan, o da ayrı. filme hem gıcık olup hem de bu kadar laf etmem de ayrı gereksiz olmuş onu da fark ettim ama artık yapacak bir şey yok. hayvan gibi metrelerce yazmış bulundum :/ooldu o zaman hadi iyi uykulaar!
(bal i shikeste - 1 Kasım 2011 03:30)
bana göre hiç de okul masraflarını karşılamak gibi bir kaygısı olmayan, tek derdi hayattan bir şey anlamak olan bir kızın hikayesi. fotokopicilikten garsonluğa, eskortluktan kobaylığa, orospuluktan öğrenciliğe, nihayetinde de bdsme varan bir yelpazede, nasıl yaşarsa gerçekten yaşadığını hissedeceğini düşünüp duruyor. bütün hayatı bir uykunun rüyasında gibi geçerken, ayaklı bir uyuyan güzel iken yani, uyuduğunda yaşananları öğrenmekten medet umuyor, gerçek bir şeyler yakalamak için.sonradan aklıma geldi; o ağda yapılırkenki gülme...evet o gülmeyi yakından tanıyorum ben. şimdi anladım nasıl bu kadar iyi anladığımı.
(agirroman - 1 Kasım 2011 23:04)
ben bu filmi başından itibaren sonunda her şeyin cevabını alacağım umuduyla izledim. film bitti. sonrasında bütün soruların cevabını ekşisözlük'te bulacağımı düşündüm. o da olmadı ne yazık ki. tamam sanatsal olsun ama bir yere kadar. mesaj varsa da ben anlamadım. her şeye rağmen emily browning 'in performansı ve fiziği için filmin sonuna kadar tahammül ettim. film sanatsal olduğu için farkındaysanız hatunun fiziğini ikinci sıraya koydum.--- spoiler ---aslında odaya giren ilk yaşlı adamın anlattığı uzun ve sıkıcı hikayenin sonunda verdiği "ayağa kalkıp yürü, hiçbir kemiğin kırık değil." mesajı fena sayılmazdı. acaba filmin asıl mesajı bu muydu? yok sanmıyorum. aman be neyse...--- spoiler ---
(fantasyman - 26 Kasım 2011 15:04)
can sıkıntısını gidermek için boş ve anlamsız filmler izleenebilir. hatta kafa dağıtmak için bire birdir bu filmler. izlersin, gülersin bir şey yaparsın geçer gider. ama bu film onlardan değil. bu film, bişey anlatmak isteyip de bi türlü becerememenin ortaya çıkardığı boş ve anlamsız bir film. ben çok ama çok az film için birazdan kullanacağım cümleyi kullanırım: bu film tam anlamıyla zaman kaybı.insanın kendisinden, ailesinden, ilişkilerinden doğan hayal kırıklıklarını ve bu hayal kırıklıklarıyla yaşamayı kabullenmiş ve daha fazla hayal kırıklığı yaşamamak için hayattan, insanlardan, kendisinden her türlü beklentiyi bırakmış bir kadını anlatmaya çalışmış ama becerememiş. bu çıkarımı da filmin adından ve bir, iki sahnedeki başka filmlerden çalınmış 'hayatı siklemeyen, kaybetmeyi kabullenmiş kadın' rollerini bildiğimiz için yapabiliyoruz. ama sadece bu. bu kadar yüzeysel daha fazlası yok.--- spoiler ---bol bol emily browning memesi, emily browning meme ucu, emily browning götü, emily browning amı, emily browning kılı, emily browning göbeği ve son olarak emily browning'in komplesini gördüğümüz film.ayrıca odaya giren ilk yaşlı adam hikayeyi bize anlattı ya, hah işte o sahne için yönetmene sesleniyorum: canım, onu david lynch yaptığında güzel oluyor kib, öptm, bye.izlemeyin dedeler!--- spoiler ---
(the last days of gravity - 7 Ocak 2012 18:31)
filmi seyrederken yıllar önce okumuş olduğum japon bir yazarın kitabını hatırladım: aynı konu, kızlar uyur, yaşlı iktidarsız erkekler onlarla beraber uyur. film o uyuyan kızlardan birinin gözünden anlatıldığı halde, kitap uyuyan kızlar evine ilk defa gelen ve daha sonra da gelmeye devam eden iktidarsız yaşlı adamın gözünden anlatılır. kitap beni çok etkilemişti, adamın bütün hayatını sorgulaması, gençlik-yaşlılık üzerine konuşması çok etkileyiciydi.filmde belki ilk adam o etkiyi azıcık vermeye çalıştı. filmin sonunda bütün creditleri okudum, belki kitabın yazarı/ismi hakkında bilgi verirler diye. ama hiçbir bilgi vs yoktu. sonra sözlük sağ olsun yazarı ve kitabını buldum: yasunari kawabata'nın uykuda sevilen kızlar (nemureru bijo) kitabı. eğer bulursanız kitabını okuyun derim.
(wendyangelamoiradarling - 24 Şubat 2012 17:13)
a perfect circle şarkısı; aha bu da türkçesi...uyuyan güzelsanrılıyım...herşeyi senin için iyileştirebileceğime inanıyoruminanıyorum sevgili gönülalanya da şeytanları senden çekip alabileceğime veya uzaklaştırabileceğime ya da onları kandırabileceğime...senin için doğrusunu yapabileceğime inanıyorumuyuyan güzel.seni sihirle iyileştirebileğimi içtenlikle düşünmüştümuyanışının görünür bir işareti yok, bundan çok uzaksınhüzün verici bir biçimde seni kurtaramıyorum uyuyan güzelegonla sarhoş olmuşumkabusla yüzleşmene yardım etmek içinseni bir kez daha öpseydim,içtenlikle söylüyorum ki, doğrusunu yapmış olurdum.fakat sen benim için fazlasıylazehirlenmişsinseni uykundan uyandırabileceğimi düşündüğüm içinne kadar da aptalımuyuyan güzelzehirlenmiş ve çaresizuyanışının görünür bir bir işareti yokbundan çok uzaksınhüzün verici bir biçimde seni rahatlatacak bir yol bulamıyorumuyanışının görünür bir bir işareti yok, bundan çok uzaksınve zehirli bir andan saklanıyorsunzehirlenmiş ve çaresizuyuyan güzel
(euphrates - 15 Aralık 2005 19:46)
walt disney'in 1959 yılında yarattığı ve o zamanlara göre muhteşem olan, hala en sevdiğim çizgi filmi. princess aurora ve 3 küçük peri vardı. kesin seyredilmeli, inanılmaz.
(burgerqueen - 25 Haziran 2004 00:01)
filmi izledim. yorumum;(bkz: götüme kaş göz çizsem ondan güzel olur)
(orient blue - 8 Aralık 2012 00:51)
disney tarafından filme aktarılacak hikaye. (bkz: maleficent)
(hippi jojoba - 2 Şubat 2014 13:19)
bu kadar beğenilmemiş olmasına şaşırdığım film. ben genel anlamda beğendim. tuhaflık bende sanırım. en azından tüm durağanlığına rağmen bir şekilde kendini izletiyor ve merak da ettiriyor. efsane bir filmdi diyemem ama bu kadar yerden yere vurulacak kadar kötü de değildi. --- spoiler ---kızın tüm bunları para yapmadığı için belli. bir sebep de yok. olmak zorunda da değil aslında. bir filmde geçiyordu biri birisine "why are you doing this?" diye soruyordu. cevap da "because i can" idi. bu da onun gibi bir şey. sebebi yok. yapıyor, çünkü yapabiliyor. yapıyor, yapabildiği için. belki de kendi ruhsal tatmini için.ayrıca lucy'yi biraz lars von trier'in joe'suna (nymphomaniac) biraz da françois ozon'un isabelle'ine (jeune & jolie) benzettim.--- spoiler ---
(feministim ben - 9 Temmuz 2014 21:00)
Yorum Kaynak Link : sleeping beauty