Süre                : 2 Saat 44 dakika
Çıkış Tarihi     : 27 Temmuz 2012 Cuma, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Aksiyon,Macera
Taglar             : Dc çizgi romanlar,batman character,Terörist arsa,bruce wayne character,Devam filmi
Ülke                : ABD,İngiltere
Yapımcı          :  Warner Bros. , Legendary Entertainment , DC Entertainment
Yönetmen       : Christopher Nolan (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jonathan Nolan (IMDB)(ekşi),Christopher Nolan (IMDB)(ekşi),Christopher Nolan (IMDB)(ekşi),David S. Goyer (IMDB)(ekşi),Bob Kane (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Christian Bale (IMDB)(ekşi), Gary Oldman (IMDB)(ekşi), Tom Hardy (IMDB)(ekşi), Joseph Gordon-Levitt (IMDB)(ekşi), Anne Hathaway (IMDB)(ekşi), Marion Cotillard (IMDB)(ekşi), Morgan Freeman (IMDB)(ekşi), Michael Caine (IMDB)(ekşi), Matthew Modine (IMDB), Ben Mendelsohn (IMDB), Burn Gorman (IMDB), Daniel Sunjata (IMDB), Aidan Gillen (IMDB), Sam Kennard (IMDB), Aliash Tepina (IMDB), Nestor Carbonell (IMDB), Brett Cullen (IMDB), Miranda Nolan (IMDB), Claire Julien (IMDB), Reggie Lee (IMDB), Joseph Lyle Taylor (IMDB), Chris Ellis (IMDB), Tyler Dean Flores (IMDB), Juno Temple (IMDB), Duane Henry (IMDB), James Harvey Ward (IMDB), Gonzalo Menendez (IMDB), Cameron Jack (IMDB), Lex Daniel (IMDB), Thomas Lennon (IMDB), Trevor White (IMDB), Rob Brown (IMDB), Fredric Lehne (IMDB), Courtney Munch (IMDB), Chris Hill (IMDB), Travis Guba (IMDB), Will Estes (IMDB), David Dayan Fisher (IMDB), Phillip James Griffith (IMDB), Glen Powell (IMDB) >>devamı>>

The Dark Knight Rises ' Filminin Konusu :
Kara Şövalye Yükseliyor'da terörist lider Bane'nin yaptığı gizli planları durdurmaya bu sefer ne Bruce Wayne'nin ne de Batman'in gücü yeter. Kedikadın Selina Kyle'ı da kendi safına çeken Bane, Gotham kentini ve halkını ciddi bir tehditle karşı karşıya bırakacaktır. Ne yerel kuvvetler, ne kahraman Jim Gordon ne de ordu olacakların önüne geçemez. Batman ilk kez kendisinden daha güçlü bir rakibe karşı mücadele verecektir... Christopher Nolan yorumlu Batman efsanesinin son filminde, başrol Bruce Wayne/Batman olarak yine Christian Bale'i, ezeli düşman Bane olarak Tom Hardy'yi, Selina Kyle rolünde Anne Hathaway'i ve John Blake olarak da Joseph Gordon-Levitt'i seyrediyoruz. Marion Cotillard, Morgan Freeman, Gary Oldman gibi isimler de kadronun ağır topları arasında. Filmin senaryosunu Christopher Nolan ve Jonathan Nolan beraber kaleme alırken, filmin yapım ekibinde üçlemenin ilk iki filminde beraber çalıştığı isimler var. 3D'ye her zaman ihtiyatlı yaklaşan yönetmen Nolan'ın Başlangıç/Inception'da olduğu gibi yine IMAX formatına özel son teknoloji IMAX kameralarla çekilen Kara Şövalye Yükseliyor filminin müzikleri de Oscarlı müzisyen Hans Zimmer'a ait...

Ödüller      :

Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films:Saturn Award-Best Supporting Actress


  • "bu filmle ilgili tek korkum, türkiye'de vizyona girdiğinde kara şövalye şahlanıyor şeklinde çevrilmesidir benjamin."
  • "izleyenlerin sız yorumlarıyla götümün keşkül titremesi yaşadığı film oldu. daha izlemeden götüm böyle titrediyse, izleyince gel de tut o götü.."
  • "birinci ağızdan duyun istedim; yeni batman üçlemesinin en iyi filmi. en iyi batman filmi. en iyi film."
  • "filmde mr. fox'ın the bat'i tanıtırken şuna benzer bir repliği vardır, batman begins'i yeni izlemiş olanlar hemen hatırlarlar:- "i call it the bat and 'yes' mr. wayne, it does come in black color.""
  • "bane reyizin şehri patlatmak uğruna manitasının pompalanmasına sessiz kalması cok yıkıcıydı."
  • "gotham valisini canlandıran nestor carbonell'in, lost'ta canlandırdığı richard alpert karakteri gibi sekiz senede bir gram yaşlanmadığı film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    --- üçlemenin fragmanlarla tümü ---

    wayne'den batman'e, çatıdan the dark knight'a
    nolan batman serisini aldığında, 2 filmde de batman'in en önemli özelliğinin üstüne gitti. aslında özel güçleri olmayan bir insandı batman. ışınlar çıkarmayan, etten kemikten olan biri. gerçi nolan'dan öncede bunu zorunlu olarak şu ana kadarki tüm yönetmenler denedi diyebiliriz. ama o duyguyu verebildiler mi bence hayır. nolan bunu yaparken tüm öğeleri birlikte kullandı ve hikayenin altını mükemmel doldurdu.

    ilk filmde o kostümü giyene kadar bay wayne’nin yediği dayaklarını, korkularını, intikam duygusuyla yüzleşmesini izletti bize. hatta gordon ile ilk görüşmesinde çatıdan ilk atlamasının ne kadar beceriksizce olduğunu bile izledik.
    2. filmde artık kostümlü bir kahramana dönüştüğü halde, ailesi gibi, sevdiği kadının da ölümüne engel olamayan, travmalarına yenilerini ekleyen, üzülen, demoralize olan, gotham sırtını döndüğünde duyguları incinen biriydi batman. bunlar olurken bir süperkahraman gibi davranmadı. ya da zaten süper güçlere sahip olmadığı için davranamadı. ve böylece 2. filmde batman halk tarafından kara şovalyeye dönüşmüş oldu. bu dönüşüm hiçbir kimyasal reaksiyon ile meteorla, böcek ısırığı ile falan kazanılmadı. sadece gotham halkının bakış açısı ile oldu. tıpkı gerçek hayatta bizim kahramanlarımıza olanlar gibi.
    3. filmin ilk fragmanında da yine dimdik ayakta, rakibini yok etmek için ışınlar kullanan bir süperkahraman yerine, bane karşısında nefes nefese kalmış bir kara şovalye görüyoruz. yine çözüm için dostları ile aforizmalar eşliğinde sohbetler eden bir insan olarak.

    karanlık gezegen gotham'dan, aydınlık amerika'nın aydınlık şehri gotham city'e
    gotham, wayne/batman'in hikayesinin en önemli unsurudur aslında. nolan’ın en büyük başarılarından biri de bunu fark ederek onun da hikayesini batman ile paralel olarak anlatması bence. bu zamana kadar yapılan tüm batman filmlerinde ele alınan gotham hiçbir zaman güneş doğmayan yalnız bir gezegen iken, nolan ile bu değişti. ve her filminde batman ile daha evrildi, biraz daha aydınlandı. biraz daha sokaklarına indik. günlük yaşamı, hatta okul otobüslerini, bankalarını gördük. kısacası gotham şehrinin gündüzüne de tanıklık ettik.

    üçlemenin son fragmanına bakarsak nolan buna yine devam ediyor.
    gotham artık o karanlık yalnız gezegen algımızdan çok uzakta. tam bir amerika birleşik devletleri şehirlerinden. fragmanın başlangıcına dikkat edin. amerikalıların her zaman gurur duydukları, haz aldıkları ulusal marşları ile ve o marşın söylendiği yine o çok övündükleri amerikan futbolu müsabakası ile başlıyor. ve kötülük onları kendilerini en güvenli zannettikleri, en keyifli oldukları zamanda hines ward'ın touchdown’ında vuruyor.

    aslında ilk filmden beri kimsenin derdi batman de değildi. gotham şehri idi. hatta batman'in, gordon'un, rachel'in, harvey'in derdi de aynıydı. gotham city
    ilk filmde kendine göre gotham şehrinin artık bir pislik yuvası olduğunu ve bu gibi yozlaşmalar olan tüm dünya şehirlerine * farklı zamanlarda müdahaleler ettiklerini söyleyen bir ra's al ghul vardı.
    2. filmde de kara şovalyenin ölmesini isteyen bir joker yoktu. gotham’ın ruhunu isteyen bir joker vardı. fragmanda bane de işine yine gotham’ın ruhu ile başlıyor ve öyle de devam ediyor gözüküyor.
    when gotham is ashes, you have my permisson to die*

    kötüler-villain insanları
    nolan bu filmde de mümkün olduğunca fazla batman karakterini bizle tanıştıracak gibi gözüküyor. allah’tan kendisi joel schumacher’in yaptığını yapacak ve bunu yüzüne gözüne bulaştıracak biri değil.
    ilk filmde bence ra's al ghul ile sadece tanıştık. bence tüm film neredeyse ana kötü karakter wayne’nin çocukluk travmaları yani kendisiydi. 2. filmde de aslında bana göre yine böyle gitti. joker ve batman aslında harvey dent’in yüzü misaliydiler. aynı kişinin kişilik bölünmeleri gibi. unbreakable'da m night shyamalan'ın dillendirdiği gibi "bir kırılmaz kemiklere sahip süper bir adam varsa mutlaka bir de kemikleri kırılgan kötü biri vardır. ve birbirlerini tamamlarlar." peki bu filmde niye bane? bir sürü kötü karakter varken? ilk aklıma gelen bane’nin batman’e ettikleri ve sonrasında da zekası.
    ayrıca yeni bir joker performansı ile karşı karşıya kalacağız gibi.
    tom hardy muhtemelen yüzünde maske ile bile mimikler gözükmeden de bir karakter nasıl izleyiciye aktarılır konulu dersi itina ile verecek gibi.

    çok çok önemli birini atlamışım.
    alfred pennyworth; batman filmlerinde gotham dışında derdi olan tek karakter sanırım bu adam. zira tek derdi bruce idi. batman de değil.
    bu karakter de nolan ile kaçınılmaz bir evrime girdi. michael gough'un canlandırdığı alfred de batman gibi yenilmez ve cool tavırlı biri idi. michael caine'nin ki çok daha kanlı canlı. misal fragmanda da bunu dile getiriyor. "onlara seni koruyacağıma dair yemin ettim ama başaramadım" diyor. dediğim gibi nolan karakterleri o kadar iyi anlattı ve onları bize, insan olmaya o kadar yaklaştırdı ki yaptığı batman serisi bir efsaneye dönüştü.

    bu kadar laftan sonra molossusların kanat sesleri hans zimmer sayesinde yine sinemalarımızı doldurduğunda, bu bıdı bıdılarımız kesilecek ve sukunet içinde inşallah efsanenin keyfini çıkartacağız.

    bonus: nolan her filmde wayne’nin verdiği partiyi kötü adamlarca baskına uğrattı, şehirdeki mahkumları saldı. bu filmde de bunları göreceğimiz bence kesin
    gibi.
    edit : sadece fragmandan yola çıkarak yazdıydım. hiç fena olmamış bence.
    --- üçlemenin fragmanlarla tümü ---


    (oe911 - 25 Aralık 2011 06:36)

  • comment image

    izleyenlerin spoilersız yorumlarıyla götümün keşkül titremesi yaşadığı film oldu. daha izlemeden götüm böyle titrediyse, izleyince gel de tut o götü..


    (e a p - 8 Temmuz 2012 12:57)

  • comment image

    biletlerini aldığımız ve yarın amerika'nın en güzel şehri los angeles'te izleyeceğimiz film. şaka lan şaka, aileyle köye geldim amına koyiim. 2 hafta buradayım. bi cenabetlik var ya bu sene bende du bakalım..


    (real eyes realize real lies - 20 Temmuz 2012 01:37)

  • comment image

    birinci ağızdan duyun istedim; yeni batman üçlemesinin en iyi filmi. en iyi batman filmi. en iyi film.


    (batman - 27 Temmuz 2012 04:15)

  • comment image

    ismi belirtilmemiş bir yazar tarafından, filmin alt metninin çok başarılı bir şekilde okunduğu; hem filme, hem de genel olarak üçlemeye geniş açıdan bakan güzel bir yazı yayımlanmıştır.
    bence, siyaset bilimi öğrencilerine okutulsa yeridir!

    (bkz: http://www.ntvmsnbc.com/id/25369358/)

    --- spoiler ---

    the dark knight’ta adaletin, doğruluğun simgesi harvey dent bir suçluya dönüştüğünde, joker’in ağzından çıkan her cümle de bi’ kat daha anlam kazanmıştı. gotham’da yozlaşma ve sosyal adaletsizlik varken, kötülüğün iyiliğin karşısına konulacak kadar basit bir şey olmadığını göstermişti joker. kaos istemişti, çünkü şehir (dünya) çoktan çürümüştü. o yüzden batman’in kahramanlığı yerine joker’in nedensiz şiddetinin temeli daha sağlamdı, çünkü suçlular olmasa da gotham’da adalet yoktu.

    joker yere çakılırken bile gülecek kadar kaçık olsa da, dev para yığınını bir çırpıda benzin dökerek yakacak kadar da anarşisttir. bir ‘kötü’den öte filmin ve üçlemenin temelini oluşturan karanlığı ve karşıtlığı yaratan bir başkaldırıdır. üçlemenin son bölümü the dark knight rises’ı da bu karşıtlık üzerinden incelemek üçlemenin genel resmini görmemize yarayabilir.

    ikinci filmin sonunda bir suçluya (two face) dönüşen harvey dent’in suçlarını üstlenen batman, seyircinin gözünde kahraman kalmaya devam etse de hikaye açısından bakıldığında; polis köpeklerinden kaçan bir batman imgesi o kahramanlığı yıkan bir kare olarak hayli etkileyicidir. joker’in tam tersine insanların içindeki iyiliğe inanan batman, harvey dent’in simge bir isim olarak kalmasını sağlar belki ama gotham halkı bilmese de seyirci bilir ki; o inanç yalan üzerine kuruludur. o inanç gotham’ın temelidir üç film boyunca…

    ‘the dark knight rises’ta batman’siz 8 yılın ardından görünürde gotham suçlardan arınmış ve huzurludur. ama sadece görünürde… çünkü, gotham’daki en büyük suç, eşitsizliktir. (yani joker hala haklıdır) fakirler için yardım geceleri, kimsesiz çocuklar için vakıf yardımları vs. malikanelerle, finans merkezleriyle dolu o koca çürümüşlüğün sadece üstünü kapatmaya yarar. patlama an meseledir ve yeni bir ‘kötü’ ve yeniden batman hikayesinin başlaması kaçınılmaz hale gelir.

    amerikanın simgeleri
    çizgi romanları – ve dolayısıyla uyarlamaları - amerikan toplumu ve tarihi ile birlikte okumak kaçınılmaz elbette. batman ve özellikle christopher nolan’ın üçlemesi de gotham üzerinden politik bir metin okumaya davet ediyor izleyicisini. üçleme boyunca batman’in doğuş hikayesinde, kötü karakterlerde ve birçok olayda simgeleşen amerikan unsurlarını bulmak mümkün. ‘the dark knight rises’taki stadyum sahnesi bu unsurları görmek için belki de en önemli sahne. maçtan önce küçük bir çocuk amerikan milli marşı’nı okur, tüm stat gururla eşlik eder. her milli marş gibi ‘tarihi gurur’ dolu sözlerin arkasından stadyumun çöküşünü izleriz. çöken şeyin ne olduğunu iyi biliriz, simgesel bir anlama gerek bile yoktur. o çok övünülen bayrak bile başka şeyler üzerinden dalgalanıyordur artık. burada wall street işgaline gönderme yapan saldırı sahnesi de beraber düşünülmeli. en zengin küçük bir yüzdenin toplam servetin çoğunluğuna sahip olması mutlaka bir yerde patlak verecektir çünkü. birileri dünyadan bihaber huzur içerisinde yatarken çoğu insan karanlıktadır. gotham yerine birkaç kez batı’nın adı boşa anılmaz ‘the dark knight rises’ta. zengin-fakir ayrımı batı-doğu okuması olarak da görülebilir. gotham’ın amerika’yı- ve batı’yı temsil ettiğini söylemeye bile gerek yok zaten.

    kokuşmuş gotham'ın yıkılışı
    ‘the dark knight’ta joker’in altını kazıdığı gotham’ın iki yüzlü ahlakı, varoluşsal bir zeminde masaya yatırılırken; ‘the dark knight rises’ta bu ikiyüzlü ahlak, daha düz ve doğrudan bir şekilde vuku buluyor. joker’in yerini doldurup dolduramayacağı merak edilen bane, zengin-fakir ayrımını en basit haliyle intikamı haline getiriyor. ‘bütün dünya yansın’ diyen joker kadar sofistike bir karakter olmasa da, gotham konusunda bir planı vardır bane’in de. bu plan gotham’ın bütün kokuşmuş kurumlarına, sermayesine, polisine, hatta batman’e karşıdır. batman, ne kadar adaleti savunursa savunsun üçlemenin kötüleri ra's al ghul, joker, bane için bu kokuşmuşluğun parçasıdır. (işin bruce wayne tarafı düşünüldüğünde bu düşünce çok da yanlış değildir, wayne gotham’ın en zenginidir; o, sermayenin tam merkezindedir) ra's al ghul gibi bane de gerçekten bu ekonomik ve ruhsal çöküntüye karşı gotham’ı yıkmak mı istiyor yoksa başka planları mı var? bane, bir yerde robin hood benzetmesine itiraz etmez, ama daha büyük bir şeydir kafasındaki. sonuçta robin hood ‘yıkımı’ baz alan bir karakter olmadığı için doğru örnek bile değildir. korkutucu fiziğiyle bane, dahiyane bir fikir değil sıradan bir yıkımın peşindedir, en azından öyle görünmektedir.

    ilk iki film batman’in kahramanlığı ve adaletini sorgular ve bunu karanlık bir hikaye içerisinde yapar. ‘the dark knight rises’ ise iki filmde kurulan kahraman olgusunu farklı bir yere çekmese de seriyi sonlandıracak film olması nedeniyle ‘kötü’nün varoluşundan ‘kötü’nün hikayesine geçiş yapıyor ve tekrar gotham’ın kurtuluşu ön plana çıkıyor. bunda bane’in amacı kadar hikayenin ikinci filmden çok birinciye yakın olmasının da payı var. batman’in akıl hocası ve aynı zamanda düşmanı olan ra's al ghul, ‘çürümekte olan bir toplumun ancak yok olduğunda iyi bir şeye dönüşebileceğini’ düşünüyordu. ‘the dark knight rises’ta ise bane’in ilk amacı varlıklı bir şekilde yaşayanlardan öç almak, yani durumu eşitlemek. ‘yok etme’ amacı ise baki. yıkım, üçlemenin anahtar kelimelerinden biri zaten.

    kahramanlık ve yıkım
    nolan’ın üçlemesinin gerçekle bağı güçlü olduğu için, salt batman’in kahramanlığı değil bu yıkım ve karanlık önem kazanıyor. wall street işgali sırasında time dergisinin yaptığı bir araştırma, amerikalıların yarısından fazlasının protestolara destek verdiğini göstermişti. dark knight üçlemesine bakıldığında bunun tam karşılığını göremeyiz belki ama kötülerin varoluş nedenine bakıldığında o protesto/isyan noktası daha iyi anlaşılabilir. nolan’ın kötüleri, joker değil ama (o toplumu kurtarma ya da büyük amaçlar peşinde değil çünkü) ra's al ghul ve bane, ne kadar kötü olursa olsunlar batman’le aynı nedene sahipler çünkü. batman de, düşmanları da bu yozlaşmanın karşısında ancak, batman'in seçtiği ‘gotham halkı zarar görmesin’ fikri 'kötü karakterler' için düzenin devam etmesini sağlayan çarkın ta kendisi.

    ilk film batman begins, kara şövalye'nin doğuş hikayesini anlatırken kahramanın kendi içindeki karanlığı merkezine alıyordu. ra's al ghul, öğrencisi olan batman'le çatışırken doğu-batı, iyi-kötü, zengin-fakir, yıkım-sistemin düzeltilmesi vs. ayrımları o çatışmanın parçası haline gelmişti. joker'in kaosu ise, kötü külliyatını alt üst ederken karanlığa da hak ettiği yeri veriyordu. bane ile birlikte bir kez daha o karanlık batman'in kendi dünyasına da dönüşü haline geliyor. bane'in hikayesi, gotham'ın çöküşünün anahtarı olarak bizi cevaplar için finale götürüyor; diğer yandan, batman'e neden ihtiyaç duyulduğu meselesi de tekrar önümüze çıkıyor.

    ‘the dark knight rises’ ilk iki filmin gerçekleştirdiği yıkımı istemese de nihayete erdirmeye/ toplamaya çalışıyor. üçlemenin sonu olduğu için film kahramana ihtiyaç duyulan bir hikayeye dönüşüyor. nolan, gotham’a adalet getirmiyor elbette, o yozlaşma üçlemenin özü olarak duruyor. joker’in gösterdiği o içi boş gotham ahlakı orada bir yerde, kaybolmuyor hala. ancak, batman’in doğuşu ve bane'in hikayesi kahraman mitini yeniden yaratıyor. bane'in umut çaresizliği yaratır sözleri aklımızda duruyor ancak, finalin üçlemenin temel meselesini nereye çektiği tartışılacağa benziyor. çünkü üçlemenin nasıl sonlandığı o soruda yatıyor: gotham'a adalet gelir mi?

    ---
    spoiler ---

    edit: esas yönünden şahane bir yazı olmasına rağmen, şekil yönünden imlası biraz eksikti; düzeltildi.
    edit 2: yazı, ntv kültür sanat editörü olan hasan cömert'e aitmiş. medical jesus ve kgspalsxm'ye teşekkürler.


    (kivikocan - 27 Temmuz 2012 09:56)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmde mr. fox'ın the bat'i tanıtırken şuna benzer bir repliği vardır, batman begins'i yeni izlemiş olanlar hemen hatırlarlar:

    - "i call it the bat and 'yes' mr. wayne, it does come in black color."

    ---
    spoiler ---


    (milistroke - 28 Temmuz 2012 00:43)

  • comment image

    karşıt düşünceler olabilir ama aşağıdaki sebeplerden dolayı "the dark knight rises" olabilecek en iyi son.

    --- spoiler ---

    serinin 3 filmini de ardı ardına izleyen biri olarak diyorum ki joker filmde yer alsaydı da son yine böyle olurdu. yani, joker'i koyamıyoruz o zaman hadi zorlama bir senaryo yazalım diye bir şey yok. hani en olmadı joker yer alsaydı son filmde, talia al ghul'un yandaşı bane değil de joker olurdu. yani açıkçası ben ana hatta bir kayma olduğuna inanmıyorum.

    olumsuz eleştirelere saygı duymak gerekir ama ben filmi başarısız olarak görenlerin şunları atladığına inanıyorum;

    - son filme gitmeden hemen önce batman begins'i izledim ve orada ras al ghul "sevdiğimi benden aldılar" tarzında bir şeyler diyordu. daha orada anladım ki son film bu konu üzerinden yürüyecek. hatta son filmin başlarında talia kızımız bruce ile işi pişirince kendi kendime "bu kadar mı çabuk verecekti lan?" dedim. fragmandaki o sahneyi sonlara doğru bekliyordum. kaldı ki talia olacağı yönünde haberler de dönüyordu.

    - gelelim joker'li film sanki seriden bağımsızdı geyiğine. öncelikle her hikayede belirli kırılmalar yaşanır. örneğin bruce wayne yetim kalarak hikayedeki ilk kırılmasını yaşıyor ve adalet kavramı ilk orada yer ediyor zihninde. bunun joker ile şöyle bir alakası var, ilk filmde carmine falcone şehre suçu satan karakterdi ve ilk onun kitabı düzüldü. sonra ikinci filmde olaya tek derdi kaos olan, anarşi ve korku salan joker ve onun amacına ulaşmada basamak görevi gören örgütlü suç şebekeleri, mafya vari tipler çıktı. bence ana hikaye içerisinde öncelikle bu yozlaşmış düzen temizlenmeliydi ki gotham temizlensin. nolan da tam bunu yaparak gotham'a refahı getirdi, batman ilahlaşacağı yerde suçlu olarak gösterildi ve son film için suçun ve batman'in olmadığı bir gotham yaratıldı. dolayısıyla amaç sağlandı, suç yok, batman yok. gotham kasvetsiz... aradan 8 yıl geçmiş. dent yasası 1000 suçluyu içeri tıkmış. çocuklar ve büyükler yarasa işareti çiziyor, aslında batman sanıldığı gibi suçlu değil bazılarına göre. nolan bunu da çok iyi vurgulamış. sonra devreye bane ve talia giriyor. bunun da altyapısı sağlam çünkü talia füzyon reaktörü için epey çabalamış ve sürekli bruce ile görüşmek istiyor. dolayısıyla sondaki twist öyle twist olsun diye twist değil. ince ince döşemiş nolan. bir kez daha izlesem daha net detaylar da yakalayacağım. 8 yıl geçmesi aslında hikaye içerisinde tutarsızlık oluşturmuyor. yani, neden 8 yıl bekledi talia yıkım için denilebilir. bunun cevabı da füzyon reaktöründe gizli. yani asıl amacı babasının sağlayamadığı toplu yıkımı sağlayacak bir nükleer felaket. dolayısıyla füzyon reaktörünü nükleer silaha dönüştürmeyi ve gotham'ı yerle bir etmeyi beklemiş. ayrıca şöyle de bir şey var, müzikler de direkt olarak hikaye ile paralel, yani isimleri ve içerisindeki sözler hikaye ile ilintili. hans zimmer'ın hazırladığı şu müzik "gotham's reckoning" yani "gotham'ın hesaplaşması" anlamına geliyor. hesaplaşma dediğimiz olayın bir geçmişi olduğundan talia ras al ghul'un kaderini gerçekleştirmek istiyor, bane de sürekli diyordu bunu zaten. ayrıca müziklerdeki ana tema "deshi basara", bu da "he rises" yani "kalk" veya "yükseliyor"e tekabul ediyor, bu açıdan "ya neden batman hiç yoktu ki?" "ya hapis sahnesi neden uzundu?" demeye gerek yok. kısaca; deshi basara. yani yönetmen biz batman görelim diye gidip uyduruk bir şey yazmamış. adam bir şey anlatıyor.

    - bir şeye daha değinmek istiyorum; marion ölemedi diye herkes isyan etmiş. herkesin kendi görüşüdür ancak şöyle düşünüyorum; hani hiçbirimiz nolan'ın çektiği bir filmi çekemeyiz sanırım. yani, adam ince eleyip sık dokuyan biri. o ölme sahnesini atlaması gibi bir şey düşünülemez. başarısız bir sahne olsa o keser zaten. "arabanın düşmesi ile insan mı ölürmüş." diyerek ölme şeklini saçma bulanlara da gazetelerdeki trafik kazalarını işaret ediyorum. travma diye bir şey var sonuçta, kaza yapan insanlar illa nükleer bir silah yardımı ile ölmüyorlar. ayrıca ölüm sahnesindeki ölme anı ile nefes kesilmesi anı senkronize idi. kadın iyi ölememiş diyenler, kadın ölebilmiş bence.

    - son olarak da nükleer bomba patlayınca tsunami oluşmadı evet, keşke o patlama sahnesini 1-2 dakika gösterselerdi de izleseydik tsunami, dalga falan. hatta filmi direkt olarak ona ayırsalardı. bomba patlasaydı ve biz 165 dakika boyunca patlama sonrasını izleseydik. (bkz: kinaye)

    - seri olarak bahsedecek olursak bu yapıt gerçekçi. batman uçmuyor, ağ atmıyor, deve dönüşmüyor. nolan reddetmiş o evreni. hatta şöyle de bir zekası var ki çizgiromanlarda ölümsüz olan ras al ghul'u son filmde hayali olarak ölümsüzleştirmiş. bruce eksik parçaları birleştirerek paralı askerin o olduğunu anlıyor ve onun hayalini görüyor. böylece de hem ufak bir cameo görmüş olduk hem de zeki bir senaryoya hizmet eden ufak bir sahne ile olay örgüsünü bütünleştirdik. aslında en başından, yani ta batman begins'ten beri her şey bu sona hizmet etmiş. direkt kullanılan replikler bile vardı. dolayısıyla bir bütün içerisinde kimine göre alakasız kalan joker bile gotham'ı hazır hale getirmek için kullanılmış. hazırlıktan kasıt, en ölümcül darbenin gotham'a kendini en güçlü hissettiği, batman'e ihtiyacı olmadığını sandığı ve dolayısıyla en zayıf olduğu anda indirmek... yani joker sonrası refah dönemi aslında zayıflık olarak saptanmış ve sonra da talia ve bane devreye giriyor zaten...

    bombanın neden hemen patlatılmadığı da şu sözde gizli;

    "your punishment must be more severe."

    yani amaç öldürmek olsa yönetim halka neden bırakılsın, zaten ölecekler. o açıdan amaç en başından beri batman'in acı çekmesi. parasız kalması, parmak izleri, çukur ve orada televizyondan izlemesi.

    batman evrenini suçla buluşturan nolan'a sevgiler. iyi ki fantastik ögelere yer vermemişsin.

    ---
    spoiler ---


    (beetlejuice4 - 29 Temmuz 2012 03:20)

  • comment image

    daha önce söylediğimi tekrarlayarak başlıyorum, batman begins ve the dark knight'ın yanına yaklaşamayan film.. ama her şeyin bir aması var ve bu seferki ama christopher nolan'ın bu durumdaki hatalarını tolere ediyor.. ilk film bence serinin en iyisiydi çünkü bir orijin hikayesiydi ve nolan bunu yapılabilecek en görkemli şekilde ortaya koydu.. herhangi bir çizgi roman uyarlamasında daha efsanevi bir orijin çekilemeyecek ve bu düşüncemde iddialıyım, öylesine inanılmaz bir başarıydı begins.. ikinci filmdeyse beyazperde tarihinin en inanılmaz birkaç kötü adam performanslarından birini aldı kamerasının önüne ki bunda oluşturduğu karakterin ve yaptığı cast'in akıllara seza başarısı mevcut.. çıtaları parçalayan bir orijin hikayesi ve tarihe geçen bir kötü adam performansıyla bir çizgi roman uyarlamasından çıkıp efsanevi bir suç filmine yakınsayan muazzam bir filmin devamında inanılmaz bir kapanış yapılabilir miydi? ilk iki filmi yapan adam yapabilirdi ama planlarını bozan birçok şeyle karşılaştı ve evet the joker bu filmde yoktu.. işi biraz imkansız görevdi ama daha iyisini kesinlikle çıkarabilirdi.. ama film tüm bunlarla birlikte çok çok iyi.. peki nasıl oluyor da oluyor? işte chris nolan'ın ırzına geçilen beyazperde batman'ini ve sinemada çizgi roman uyarlamasını getirdiği nokta budur.. ilk iki filmi söz konusu çizgi roman uyarlamasıysa efsanenin de ötesinde ve çok iyi bir filmi bile kötü gösterebiliyor bu durum..

    --- spoiler ---

    filmin en büyük sorunu ilk iki filmde var olmayan basitlikler ve klişeler yumağının arka arkaya gelmesiydi aslında.. filme giriş hakikaten şaşırtıcı zira bastonlu bir bruce wayne'le yapılıyor açılış.. fragmanı izleyen herkes bane'in malum sahnesinden sonra bu bastonun ortaya çıkacağını düşünmüştü ama 8 yıldır ortalarda görülmeyen bir batman sonrasında paslanan ve sakatlığa doğru giden bir wayne var karşıda.. böyle bir ortamda batman'in dönüşü çok fazla basit ve bruce wayne'in asla yapmayacağı bir hatanın ürünü.. bir polisin evine gelip bruce'a senin kimliğini biliyorum ayarı verip bu halkın sana ihtiyacı var farkındalığı yaratması ne kadar sakilse, bruce wayne'in önce kendi karakteriyle yıllar sonra ortaya çıkıp flaşları patlattıktan bir gün sonra batman olarak da gotham semalarında dolaşması bu muazzam karakterin asla yapmayacağı bir hata.. batman'liğe dönüş çok basit ve acele ama göründüğü sahne muhtemelen filmin en gaz anı..

    bir başka basitlik bane'in batman'i kırdığı sahneye doğru gidiş mesela.. bu kadar kör gözüne parmak misali takılmaması gerekiyor nolan'ın.. bane'in ortaya çıkışıyla birlikte alfred üzerinden wayne'e yapılan sayısız uyarı.. bak bu adam farklı dövüşüyor, bak gözlerinde saf kötülük var, bak fazla profesyonel.. tamam ben knightfall'u okuyorum ve o sahnenin geleceğini biliyorum.. ama bilmeyen adam alfred'in uyarıları ve bunu hiç sallamayan batman'in o dayağı yiyeceğini ve kırılacağını anlamıştı.. o sahnenin daha şok ve şaşırtıcı olması gerekiyordu..

    bir başka basitlik ve klişe bane'in wayne'i hapishaneye bırakması.. işte oradan çıkabilen tek bir kişi var ve bruce da çıkacak.. kırılan bel çıkan omurla yumuşatılmış, bunun tedavisi ve sonrasındaki rehabilitasyon dönemi yine çok çabuk ve basit.. ölmemesi için birini yanına bırakmış ama yan taraftaki bilge kişi yine muazzam klişe.. ilk başta wayne çıkamaz ama bilge kişi aniden gözlerini açar ve çıkar..

    bir benzer sahne alfred'le kavga ettikleri ve ayrıldıkları sahne.. bruce wayne böyle bir konu nedeniyle alfred'i silecek, elveda diyecek adam değildir ama sahne neden o kadar kör gözüne parmak..

    peki nolan'ın epic conclusion'da yaklaşık 5 ay boyunca şehirde kaldıktan sonra patlamaya dakikalar hatta saniyeler bıraktığı nükleer bomba? epic conclusion daha farklı, daha vurucu bir şehir yok etme planı hak etmiyor muydu? chris nolan gotham'ın yok olmasına 1 dakika kala batman'le catwoman'ı öpüştürecek basitliğe ve kafaya ne zaman erişti ki?

    bane batman'i öldürmedi, son sahnede twist'in allah'ını yaptın ve ilk filmi aslında bir nevi tekrarladın ama herkese yedirdin ki iyi twist'ti.. ama o twist, joker üzerine örmeye ve altyapısını oluşturmaya çalıştığın ki bunda da aslında biraz yetersiz kaldığı bane'in içini boşalttı.. ve bir kere öldürülmeyen batman, yediği bıçak darbesinden sonra talia tarafından bane'e verilen emirde yine öldürülmesin oldu.. iki defa aynı filmde çok değil mi?

    hele şu robin referansını verirken dick grayson adını kullanmaması da mütemadiyen sinirlendirici bir durum.. abicim sen dick grayson dedirt orada, anlayan anlasın.. genele yaymak için adamın lakabını gerçek ismine indirmesine gerek yoktu bence bunu da gayet populist bir tavır olarak gördüm ki hiç yakışmaz nolan'a..

    şimdi bu filmi bırakın, allahaşkına tamamen aklınızdan çıkarın ve ilk iki filmi düşünün.. batman begins ve the dark knight.. ikisinden birinde şu yukarıda saydığım basitliklerden bir tane var mı? ben ikisini yaklaşık 30 kere izledim ve bir tane göremedim.. peki epic conclusion'da neden bu kadar fazla? ben bunun cevabını veremiyorum..

    iş hakikaten çok zordu ama nolan da bence bu sürece hatalarıyla hizmet etti.. en büyük sorunlardan bir başkası da filmlerin uyarlandığı çizgi romanlar.. ilk iki film sırasıyla batman year one ve the killing joke temel alınarak uyarlandı ki eğer batman külliyatı içinden 5 baba hikaye sayın deseniz tüm batman fanatikleri bu ikisini önce koyar, sonra etrafını şekillendirir.. knightfall çok klas ve en iyilerden biri batman kronolojisinde ama asla diğer ikisinin düzeyinde değil.. hem year one, hem de killing joke'un ortak bir noktası var.. batman year one, başrolünde jim gordon'un olduğu ve batman'in orijinini batman'i ikinci karakter yaparak veren bir hikayedir ve başarısında bu gizlidir.. the killing joke'ta da aynı şey geçerli, başrolde joker vardır ve batman yan karakterdir.. joker'in orijinine dair kısmi bir şeyler ortaya koyan tek hikayedir alan moore'un insanlık dışı o çizgi romanı.. filmler de bu duruma hizmet etti ve özellikle ikinci filmde batman ve bruce wayne hakikaten piyasada çok da fazla yer almadı.. ama knightfall bu derinliğe sahip olan bir hikaye değil ve kalite çizgi romanlardan güç alarak daha iyi filmler ortaya koyan nolan'ın performans düşürmesinde bu durum da mutlaka rol oynamıştır..

    başka türlü olabilir miydi? mesela ben filmin ortasında gerçekten beli kırılan, 2 yıl sakat kalan ve o dönemde çöken bir gotham'ı daha çok sevebilirdim.. mesela 8 yıl ara vermeden, güçten düşmeden, bane'in knightfall'da yaptığı gibi filmde de bahsedilen 1000 tane kötüyü serbest bırakacak bir plan yapması, sonrasında batman'in o adamlarla savaşırken çok yorulup güçten düşmesi ve bane'in karşısında bir şey yapamayacak duruma gelmesi batman'i de bu kadar çapsız göstermezdi.. 8 yıl piyasada olmayıp çürümüş bir batman'dense bane'in kötüleri serbest bırakarak batman'i yorarak zayıflattığı dahiyane planı tercih edebilirdim.. bunu yapacak esnekliği de varmış mesela nolan'ın ama tercih etmemiş..

    keza heath ledger'ın ölümü de her şeyi hatta bu finali bile değiştiren bir durumdu.. daha önce joker'i öldürmeyeceğini ve devam filmlerinde kullanmak istediğini (yani 3. filmde final gelmeyecekti muhtemelen), böylece diğer çizgi roman uyarlamalarından farklılık yaratacağını ve çok daha farklı bir batman evreni planladığını açıklayan nolan için ledger'ın ölümü mutlaka heves kırıcı oldu, etkisi bence çok büyüktür..

    tekrar ediyorum film müthiş ama ilk filmler bunun çok çok ötesindeydi.. the dark knight muazzamlığın doruklarında dolanan joker'i nedeniyle hemen hemen herkesin en iyi filmi ama görkemli orijin hastası olarak ben begins'i çok küçük farkla öne yazıyorum.. ama son sıra değişmez.. elbette keşke daha farklı olsaydı ama nolan asla benzer şekilde çok iyi iki film ortaya koyduktan sonra karaktere, hikayeye ihanet ederek üçüncü filmde sıçıp sıvayan sam raimi pozisyonuna düşmüyor ve filmi müthiş seviyesinin altına dahi düşürmüyor.. bu durum benim için yeterlidir.. şu anda tek isteğim üçüncü filmin dvd'sinin çıkması ve o gün sabahtan akşama üç filmi arka arkaya izlemek.. chris nolan sinema tarihinin açık ara, uzak ara en iyi çizgi roman uyarlaması üçlemesini ortaya koymuştur.. efsanevi orijini geçilmediği gibi bence bu özelliği de en az 20-30 yıl geçilmeyecek.. benim için bu da yeterli.. ben nolan sayesinde sevmediğim batman'in fasikül fasikül çizgi romanlarını aldım, brian azzarello nolan sayesinde mükemmel bir the joker yazıp karakteri filmdeki gibi çizdirdi.. karakteri de o şekilde ördü.. batman'in çizgi roman dünyasını değiştiren, karakteri benden daha iyi yorumlayıp göremediğim yönlerini gösteren nolan'a benim daha fazla söz söylemeye kifayetim yetmez.. ama yaptığı ilk iki film de ortada ve ben sussam onlar konuşuyor..

    umarım üzerine var olanı da skerten bir marc webb gelmez.. umarım..

    ---
    spoiler ---


    (parma maniac - 30 Temmuz 2012 00:01)

  • comment image

    hakkında sayfalar karalayabileceğim film. tek bir şeyden bahsedicem sadece ki filmin tamamına örnek olarak gösterilecek bir sahne.

    --- spoiler ---

    alfred florsansa'da içkisini içerken, kafasını kaldırıp gülümsediğinde kamera sadece onu gösterse ve sonradan wayne'e dönmese daha güzel olmaz mıydı? bir nevi inception sonu gibi.
    kanımca film boyunca görünen klişeleri yıkmak adına sadece bu sahneyi örnek göstermek yeterli.

    ---
    spoiler ---


    (the mexican - 30 Temmuz 2012 00:29)

  • comment image

    --- spoiler ---

    olm bu alfred tam bir türk dayısı. bütün film onu düşündüm. herif tam bir çakal amına koyim. bizim ülkemize getir , koy kapalı çarşıya esnaf niyetine , yeminle sırıtmaz. lan bruce wayne yalan olm o adam benim kahyam olsa ben bile amorakorum gotham'ın. özel scientist'lerin açılamaz dedikleri özel kasayı hırsıza açtırıp , içindeki anadan yadigar kolyeyi çaldırıyorsun , herif gelip "she is quite interesting heheheh" diye espri yapıyor. lamboghini'yi çaldırıyorsun "heee olm ehehe , hayat böyle işte bruce. biraz daha ısınman lazım , bu ara biraz uzaklaştın" diyor. lan lamborini lan bu. yazarken bile para alırlar diye korktuğumdan yanlış yazıyorum. ben küçük yaştayken baya pahalı bir polarımı kaybetmiştim (şimdiki zamana göre yaklaşık fiyatı 15 tl falan ediyor) , babam anamı sikmişti (evet 1 kardeşim var). bununla da yetinmeyip "sopunu siktiğim bak hala bakıyor bana" dedikten sonra şu benim arkamda hala çıkık izleri olan sağ kürek kemiğime tekme atmıştı. ilk günkü gibi hatırlarız ailecek. e işte yoktu alfred bizim evde. ha bi de polar yoktu polar , polar olsa iz kalmazdı sırtımda.

    lan bi de şimdi aklıma geldi , bu alfred filmin sonunda nası ağlıyor amına koyim. ama nasıl ağlamak. bütün şehri inandırmış bruce wayne'in öldüğüne. o ağlarken "michael kaine büyük oyuncusun , harbi adamsın" diye salonda ayağa kalkıp bağırarak ağlaya ağlaya alkışladım. sevgilim falan şaşırdı "noluyoz lan" diyerek. şok oldu millet salonda. sakinleştirmeye çalıştılar. sonra noldu ? filmin son sahnesinde asıl oyuncunun yine alfred olduğunu anladık. göt olan yine ben oldum. götüne koyim alfred.

    ---
    spoiler ---


    (pckopatjam - 1 Ağustos 2012 00:00)

  • comment image

    klinikte stajda iken bir trafik kazası kurbanı yatalak bir doberman gelmişti. filmler çekildi, tetkikler yapıldı sonunda omurgasında kırık mı, çatlak mı tam hatırlamıyorum bir zedelenme tesbit edildi. sahibine telefonda tedavisinin mümkün olmayacağı, köpeğin uyutulması gerektiği söylendi ama sahibi ölecekse eceliyle ölsün diyerek bunu kabul etmedi. daha sonra köpek kafesin içerisinde belinden tavana asılarak ayakta bakılmaya başlandı. geceleri ip çözülüp serbet bırakılıyordu. neyse aradan bir kaç gün geçti bir sabah geldiğimizde köpeğin kendi kendine ayakta durup mamasını yediğini gördük. the dark dog rises.


    (kapi - 2 Ağustos 2012 01:06)

  • comment image

    filmde neden joker yok diyenler toplanın.

    hikayeden, çizgi romandan senaryodan tamamen bağımsız konuşuyorum :

    açın bi the dark knight izleyin. joker karakteri çok iyi di mi? çok çok iyi! oynayan adam, yani heth ledger süper oynamış abi di mi? yani joker ancak bu kadar güzel canlandırılabilirdi! di mi?

    heh! bu noktada anlaştıysak devam edelim. şimdi kötü haber şu; adam 2008'de öldü lan! ve yönetmen de salak değil heralde o kadar iyi bir oyunculuktan sonra yerine başka bir adamı oynatsın aynı rolde. en temelinde o yüzden joker yok filmde işte.


    (yule - 4 Ağustos 2012 01:47)

  • comment image

    beğenenlerin, beğenmeyenleri marjinal olmaya çalışmakla; beğenmeyenlerin de beğenenleri nolan çektiği için zorla beğenmekle suçladığı film. film.

    film.

    bazılarımız beğeniyoruz. bazılarımız beğenmiyoruz. kavga etmeye gerek yok lan. bir tane film yani.


    (bugunku antremanda goz dolduran futbolcu - 10 Ağustos 2012 00:36)

  • comment image

    neden beğenmedim?

    --- spoiler ---

    -şehrin ortasındaki bomba klişesi,
    -bomba patlamak üzereyken öpüşen kahramanlar saçmalığı/klişesi,
    -nolan torpiliyle filmde yer alan tır şoförü marion cotillard'ın (miranda) ölümü esnasında hülya koçyiğit'i aratmayan oyunculuğu,

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=t7kk6vvxqrs)

    -kedi kadın. batman'le yanyana geldikleri her sahnede komik görünüyorlardı, mesela kulakları falan.
    -6 ay mıydı neydi yeraltında yaşayan polis güçleri saçmalığı,
    -önceki filmin bariz biçimde gerisinde kalması ve joker ayarında bir villain'in filmde yer almaması,
    -vücudu pert olmuş bruce wayne'in delikte/kuyuda şınav ve mekik çekerek forma girmesi,
    -bruce wayne'in omurgasındaki disklerden birinin üzerine bi tane koymak suretiyle yerine oturtulması,
    -bruce wayne'in elektriklerinin kesilmesi, bakın 2 dakikada bütün zenginliği gidiverdi klişesi,
    -fox'un bile yazamadığı otomatik pilot kodunu bruce wayne'in çaktırmadan yazması, bi de yazamayacak ne varsa alet havada dümdüz gidecek işte.
    -sırf adı geçsin diye alakasız yerde robin zorlaması,
    -2,5 saatlik filmde batman'in 20 dakika görünmesi.

    hatırlayabildiklerim bunlar ama şimdi bi kere daha izlesem daha da sayarım.

    ---
    spoiler ---

    bi de yoğun istek üzerine beğendiğim bazı filmleri sayayım:

    -the dark knight
    -batman begins


    (forrestgump - 19 Ekim 2013 10:45)

  • comment image

    hala izlemeyen varsa diye...

    --- spoiler ---

    batmanin ilk dövüste bane´e yenilmesini sakatligina, "donmusluguna" ve yasliligina baglamis önceki yazarlar. tekrar izlerken fark ettim de, bi hatirlayalim:
    bruce kedi kadina aksam batman ile bulusmasini tembihledikten sonra eve gelir. alfred gittiginden dolayi kapida kalir ve onun gibi kapida kalan miranda tate ile karsilasir. akabinde yan binadan girerler, elektrik kesilir ve rachelin fotosuna baktiktan sonra duygusal anlar yasarlar beraber. sonra yanan söminenin önünde ciplak yatarken (battaniyenin altinda tabi), bruce uyuyan mirandanin yanindan ayrilir ve batman olarak catwoman ile birlikte bane´in mekanina gider. dayagini yer falan filan.
    asil kacirilan nokta su: batmani miranda kavgadan önce hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak bayagi yipratmistir. hem kaybettiklerini gözünün icine soktu (ailesi, rachel, alfred), hem de gecenin bir vaktine kadar herifi sülük gibi kemirdi. yani bane/tate cephesi bunu asil dövüsün ön ayagi olarak uygulamistir. miranda evinde herifi biraz cökertti, kalanini da bane halletti.
    tabi bir de yataktan cikip direk dövüse gitmesi, yenilginin asil sebebinin cenabet olmasi olasiligini da gösteriyor.*
    ---
    spoiler ---


    (michigan j frog - 7 Aralık 2013 22:47)

  • comment image

    beğenmediğin filme 20 tane entry gir, sonra da süper kahraman filmine "tutarsızlıklar var" diye eleştiri yaptığında seni taşağa alanlara "hayatının filmi olanlara laf anlatamazsın" de.

    filmi izlerken o filmin yarattığı evreni kabul etmen gerek. tutarsızlıklar ya da saçmalıklar olabilir. yarasa kostümü giyen bir adamın şehri kurtarması anlatılıyor lan işte, daha baş saçmalık bu. izleyen beğenen insan filmi saçmalıklarıyla ve tutarsızlıklarıyla beğenmiştir. sen gelip de "bir akıllı benim" edasıyla bir yığın hatanın varolduğunu söylersen sadece ukalalık yapmış olursun. herkes senin gibi belgesel izler gibi film izlemiyor.


    (bir tane daha yiyeyim sonra birakicam - 8 Haziran 2014 01:11)

Yorum Kaynak Link : the dark knight rises