Benvenuti al sud (~ Bem-vindo ao Sul) ' Filminin Konusu : Benvenuti al sud is a movie starring Claudio Bisio, Alessandro Siani, and Angela Finocchiaro. Overwhelmed by his wife, a Northern Italy postal worker feigns a disability to request a transfer to Milan and when he's unmasked is sent...
Tre uomini e una gamba(1997)(7,6-6758)
Chiedimi se sono felice(2000)(7,0-4548)
Così è la vita(1998)(6,9-3582)
Quo vado?(2016)(6,6-8018)
Il 7 e l'8(2007)(6,4-1567)
Notte prima degli esami(2006)(6,4-3814)
Cado dalle nubi(2009)(6,4-3703)
La leggenda di Al, John e Jack(2002)(6,3-3554)
Tu la conosci Claudia?(2004)(6,3-2429)
Sole a catinelle(2013)(6,3-4468)
Che bella giornata(2011)(6,2-3936)
Benvenuti al nord(2012)(5,3-2859)
film eleştirmeni değilim, film kültürüm de pek yoktur ama, bir iki satır değinilirse, kuzey - güney ayrımının manasızlığını gösteren bir yapım. alın bunu istediğiniz coğrafyaya istediğiniz topluma uyarlayın. kore, kuzey koreliler ve güney koreliler olarak bölünmüştür peki dongmakgollular nerelidirler? yine bu ütopik köy toplumu hem kuzeyliler hem de güneylilerin ayrılması ile yokolmaktan kurtulmuştur. ve bu "dışarıdan gelenlerin" uyum sağlamasındaki en büyük araç olan "köyün delisi" toplumda hayatta kalmayı başaramayn tek kişi olmuştur.ayrıca doğu asya sinemasının en güzel yapımları kore'den çıkıyor nedense, batı gibi maddeci değil, fantastik kurgu filmleri dahi iliklerine kadar materyalisttir hollywood ve avrupa filmlerinin. olanı olduğu gibi verirler, gördükleriniz yaşanmışın dış dünyadaki yansımasının bire bir kopyasıdır; olağanüstülükler dahi ya gerçekten yaşanmıştır ya da karakterler tarafından rüyamsı bir tarzda algılanagelmiştir. halbuki örneğin bu filmde, yaban domuzunun bulunduğu sahnede ne fiziki alemde olanları ne de bir rüyayı izliyoruz; yiyecek deposunun havaya uçtuğu sahnede ve yağmurun yağdığı kısımlarda filmin maddi gidişatı açısından pek öneme sahip olmayan ama manevi boyutta kilit önem taşıyan karelerle karşılaşıyoruz.bir karşılaştırma yapmak gerekirse zaman olarak domuzun yakalanışı da köyde kurtarma ekibinin bertaraf edilmesi de aynı süreyi tutar. fakat; bir amerikan veya avrupa yapımında domuz sahnesinde hareketler son derece hızlı olurdu, domuzdan kaçış, yakalanışı ve öldürülmesi, hepsini bir dakikada izlerdik. gerçekten de fiziki evrende birebir bu şekilde gerçekleşirdi olaylar.yine aynı yapımda köye gelen düşmanın beratarafı ise daha uzun sürecekti. her karakter için ayrı ayrı ölümden kaçış ve düşmanı egale ediş sahneleri görürdük. ve daha da önemlisi, köyün delisinin vurulduğunu ağır çekimde ve son derece acıklı bir müzik eşliğinde görme fırsatımız olacaktı.oysa bu kore (doğu) filminde ise domuz sahnesi son derece uzun tutulmuş. bir domuzdan kaçış gibi 5 silahlı askere karşı mücade ile kıyaslanamayacak derecede önemsiz görünen bir olay, on dakikaya yayılmış. bu manevi boyutta gerçekçidir, peşinizden gelen ölümcül bir yaban domuzundan kaçtığınız an, sizin için ömrünüzün en uzun saniyeleri olacaktır... o domuz size gelirken ayakta beklemek, devirmek için halatı gereceğiniz anı beklemek...silahlı çatışma ise olur ve biter. anlıktır, ani karar alırsınız, ani hareket edersiniz. arkadaşınızın, silahdaşınızın ne yaptığını ancak göz ucuyla görebilirsiniz. ve elbette o halet içerisinde iken bir kızın vuruluşunu farketmeyeceksinizdir.batı için bir elma yuvarlak ve kırmızıdır, doğu için ise sulu ve tatlı.sosyal mesaj: bizim bir millet olarak tam olarak batılı olamayışımızın sebebi de bu olsa gerek.korelilerin yarısının soyadı park kalan yarısı da lee anlaşılan, parklı bir yönetmenden hayatım boyunca kolay kolay unutamayacağım bir film izlemiş oldum. diğeri için: (bkz: saibogujiman kwenchana)
(mai hasegawa - 3 Aralık 2007 08:40)
köyü fena halde şirinlere benzettiğim; zaman zaman gülücükler saçtığınız, zaman zaman ağlamaklı olduğunuz öfkelendiğiniz görsel bir şölen. köy lideri şirin baba, kız şirine ve devamlı kavga isteyen tipte öfkeli şirine benziyor.ha bu arada uzakdoğu sinemasının olmazsa olmazlarında uçma sahnesi (domuz öldürme) gene es geçilmemiş...
(abitavukgeldi - 23 Eylül 2008 13:42)
savasin anlamsizligina dair mukemmel bir film. mezar taslarini koyun zannedenlere itinayla izletilmesi gerek. birbiriyle neden savastigini bilmeyen kisilerin hikayesi oldugundan da ayri bir mesaj tasiyor tabi. ayrica savas mavas diyorum ama hic de oyle agir dram bir film degil, izlenmi rahat ve oldukca eglenceli. tabi bir yerden sonra is degisebilir.
(okuz - 5 Şubat 2009 04:17)
--- spoiler ---temasını duyduğunuz her an, her yerde, hiç nedensiz ağlamanıza yol açabilecek film. senaristi ve yönetmeni olan amcanın tek filmi. üstüne başka bir şey daha çekemez sanırım. üstüne bir de gongdong gyeongbi guyeok jsa izlerseniz kendinizi bulduğunuz ilk meydanda "güney kore ve kuzey kore kardeştir. ayıranlar kalleştir." diye tek başınıza slogan atarken bulabilirsiniz. --- spoiler ---
(satine - 2 Aralık 2009 12:54)
ömrünüz boyunca hatırınızdan silinmeyecek birden fazla sahne barındırır.
(sallayancay - 24 Mart 2010 04:04)
savaşı ve savaşın etkilerini anlatmak için milyonlar dökülen çatışma sahnelerine, etrafta uçuşan bayraklara, binlerce figürana ihtiyaç olmadığının farkında canım koreliler. işte bu film de savaşın meydana getirdiği, sebep olduğu neredeyse herşeyi anlatan ama 2 saatinin çok kısa bir süresini çatışma sahnelerine harcayan bir film, daha doğrusu başyapıt nazarımda. karşımızda masal tadında bir film var. başlarda güldüren bitince ağızda buruk bir tat bırakan bir film. dostluk, fedakarlık, dayanışma gibi içi boşaltılmış kavramları yine o "asyalı" samimiyetiyle hatırlatan, "hollywood" klişelerinden uzak bir film. görselliği için denecek bir şey gerçekten yok. izlenmeden tadına varılamaz. şirinler tadındaki dongmakgol köyü, patlamış mısır sahnesi, ağzım açık izlediğim domuz kovalama sahnesi mutlaka herkesin kendi gözleriyle görmesi gereken şeyler. joe hisaishi imzalı olunca müzikler yine tadından yenmiyor tabi ki. "her dinlenişinde gözleri dolduracaklar listeme" giriş yaptı soundtrack'i. şu an tek pişmanlığım bu kadar geç keşfetmiş olmam. bir de yönetmenin başka bir filminin olmaması çok yazık. uzak doğu sever biri olarak bir çok film izledim, beğendim. işte o kabarık listenin başlarında bir yer edinmeyi başarmıştır. chan wook park olmasa ilk sırayı bile alabilir, o derece sevdim.son olarak, a must watch der ecnebiler, bu onlardan.
(hagabo - 2 Nisan 2010 21:45)
--- spoiler ---özellikle filmin başında bulunan, iki taraf arasında kalan masum köylüler mizanseni çok güzeldir.--- spoiler ---
(goldenwand - 15 Şubat 2011 15:35)
kore sinemalarına 8,008,622 izleyici çekmeyi başarmış filmdir. tüm zamanlar seyirci rekor listesinde el'an 10. sıradadır.
(zhang - 23 Şubat 2011 00:09)
savaşın kişilere indirgendiğinde ne kadar anlamsız olduğunu, insanların masumiyetini ve önyargıların nasıl değişebileceğini gayet güzel bir şekilde anlatan, karakterleri, konusu ve görüntüleri ile mutlaka izlenmesi gereken bir film..keşke amerikalı yüzbaşı biraz daha filme yedirilebilseydi, ama yine de her zaman listemizin üst sıralarında yer alacak film.
(callejee - 7 Mart 2011 22:43)
bu kadar geç izlediğim için kendime kızdığım anlar yaşıyorum şu an. ne yorum, ne ön bilgi, ne de spoiler mpoiler okumadan direkt daldım filme. başlarda izlemek için gönülsüzdüm. keşke her gönülsüzlüğüm sonucu yaptığım işler bu film gibi olsa da "gönülsüzlüğümden pişman değilim" desem. neyse...çok süper, 10 numero, sağda solda arkadaşlara anlatılıp tavsiye edilecek filmlerden. artık filmlerin eskisi gibi olmadığı dönemde cidden iyi bir kaçış sağlayacak.izleyiniz, izlettiriniz.
(radenia - 18 Eylül 2012 21:54)
savasmanin ne kadar aptalca birsey oldugunu mukemmel otesi anlatan film. ezbere izlediğiniz filmler gibi degil kesinlikle. ne yapip edin mutlaka seyredin!
(angee - 24 Ekim 2013 15:59)
komünizmin, kapitalizmin ve diğer tüm ideolojilerin anlamsız kalabildiği bir yerin var olabileceğini, masalsı bir dille anlatan, güzelim kore filmidir. saçma sapan nedenlerle verilen saçma sapan savaşların nasıl sonlanabileceğini gösteriyor bize bu film. eğer gerçekten bir savaş verilecekse, bu savaş filmde olduğu gibi olmalıdır. öte yandan kore ulusunun bölünmüşlüğünün ne kadar suni ve ahmakça olduğunu göstermesi açısından da benim nazarımda önemli bir filmdir. özetle abdnin aşağılık politikalarının saçma sapan sonuçlarını dramatik bir dille anlatmış, dokunan filmdir.
(iesvsa - 20 Eylül 2014 19:03)
gösterime girdiği ilk hafta itibarıyla güney kore'de, +18 yaş sınırlamasına rağmen 2.100.000 kişinin izlediği sympathy for lady vengeance'ın şu an gişedeki en önemli takipçisi olan bir diğer güney kore filmi. lady vengeance ile birlikte kore'de 2005'in en çok beklenen filmlerinden biri olan dongmakgol, yönetmen gwang-hyun park'ın aynı zamanda ilk filmi. filmin müzikleri de takeshi kitano ve studio ghibli filmlerinden aşina olduğumuz joe hisaishi'ye ait. aynı zamanda hisaishi'nin müziklerini yaptığı ilk kore filmi olma özelliğini de taşıyor ki bu da yükselen kore sinemasının artık asya sineması genelinde giderek daha da önemli bir yere geldiğinin göstergesi olarak algılanabilir. konuya gelirsek; öncelikle hikaye gerçek bir olaya dayanıyor: dongmakgol allahın unuttuğu yerde bir köy. kore savaşı sırasında güney koreliler, kuzey koreliler ve tabi ki - olmazsa olmaz - amerikan askerleri bu adı geçen dongmakgol köyünde mahsur kalarak yanyana yaşamaya çalışıyorlar. basın gösterimi sonrasında kritikler filmi yere göğe sığdıramamış ve tam olarak "gender-blender" olarak tanımlamış, yani biraz her türe göz kırpıyor. ayrıca gökten yağan patlamış mısırlar, bir askerin üzerine düşen bombalar, yaban domuzu kovalama sahnesi gibi bir kaç spesifik sahneden bahsediyorlar ki, filmin görsel yönünün rüya ve gerçek arasında gidip gelerek son derece güçlü ve etkileyici olduğu konusunda da ağız birliği etmişler ancak kritiklerin beğeni hususunda ağız birliği etmesi konusu dongmakgol'un gişe rakibi sympathy for lady vengeance için pek söz konusu değil çünkü bu film tam olarak eleştirmenleri ikiyi bölmüş. bir kısım çok beğenirken, diğer bir kısım da beğenmiyor. bunun nedeni de chan wook park'ın tüm dünyada ses getiren intikam üçlemesinin son halkası olan ve uzun süreden beri gösterime girmesi iple çekilen lady vengeance'ın beklenti çıtalarını oldukça yukarı bir seviyeye yükseltmesinin doğal bir sonucu olabilir.
(arsonist - 5 Ağustos 2005 12:04)
müzikleri şahane joe hisaishi'ye ait.
(amphibian - 22 Eylül 2005 02:08)
bu sene kore adına oscar yarışına katılacak olan film. lady vengeance'a geçmiş olsun diyor, sympathylerimizi sunuyoruz...
(arsonist - 22 Eylül 2005 17:39)
bir miyazaki filmi canlandırın kafanızda, ama animasyon olmasın. işte "welcome to dongmakgol" ancak en iyi bu şekilde anlatılabilir. hemen her miyazaki filminde gördüğümüz o klasik yaşlı kadını hatırlayın mesela. bir de ortalıkta koşuşturan çocukları ve hepsi birbirinden sempatik, daha ilk gözüktükleri andan itibaren kanınızın kaynadığı tüm o miyazaki karakterlerini... mononoke hime'den fırlayıp kaçmış azgın yaban domuzlarını da canlandırın kafanızda... nefis doğa manzaralarını, uçuşan kelebekleri ve çayırların çimenlerin ortasına çakılmış bir pır pır uçağı getirin gözünüzün önüne... ve tüm bunların üstüne, joe hisaishi'nin nefis soundtrackini dinlediğinizi hayal edin.filmi seyrettikten sonra, bu yıl oscar'larda "en iyi yabancı film" dalında aday gösterileceğine emin olduğumu söyleyebilirim. akademi üyelerinin dikkatine çekecek ne varsa, bu film hepsine sahip.
(arsonist - 25 Kasım 2005 12:01)
"bu ne görselliktir allahım" nidalarıyla izlediğim ve her tarafını çok bi beğendiğim film.
(david lynch - 27 Mart 2006 00:02)
kore'nin geçmişine ve bölünmüşlüğüne adanmış masalsı bir film. hem bu masalsılık acı gerçekler göz ardı edilmeden de başarılabilinmiş. film aynı halkın insanlarının nasıl da birbirine düşman edildiğini, bu durumun iç acıtıcı saçmalığını, yaşanılan çirkinliklerden uzak toplulukların masumiyetini de gözler önüne seriyor. tüm bunları yaparken her akılda kalan film gibi birçok duyguya hitap ediyor, avam tabirle sinema yapıyor. eleştirilebilecek yanları bulunabilir belki ama, yükselen bir değer olan uzak doğu sineması içinde güzel bir yere sahip olacağı da yadsınamaz bir gerçek. yeri geldiğinde komik, yeri geldiğindeyse savaş kadar acımasız. tüm koyu renklerin ortasında temiz bir simge dongmakgol ve onun içinde deli bir çiçek yağmurda çorabıyla yüzünü silen kız. sonu hüzünle biten bir gülüşün karanlığa yansıması.
(o ben degilim - 28 Mayıs 2006 03:01)
bir yandan savasin nedenlerini ve sacma sapanligini vurgulayan, savas filmi olmayan, muzikleri super, izlenmesi gereken, dongmakgol da yasama istegi uyandiran, birbirine dusman diyen insanlarin aslinda ayni topragin milleti oldugunu, kardes oldugunu gosteren, sirf deli kizin gulumseyisini gormek icin izlemeye deger film.
(electra black - 6 Temmuz 2006 22:01)
elimdeki patlamış mısırların, filmde havalarda uçuştuğu bir öte dünya, iki bilinmeyenli mutlu denklem.
(nojoke - 23 Ağustos 2006 14:27)
Yorum Kaynak Link : welkkeom tu dongmakgol