Once Upon a Time in America (~ Bir Zamanlar Amerika) ' Filminin Konusu : class="text-collapsed" style="overflow: hidden;" David 'Noodles' Aaronson ve arkadaşları 20'lerin New York'un da beraber büyümüşlerdir. 30'larda gangster dünyasında fırtına gibi esen sıkı dostlar zamanla dağılırlar. Fakat 60'ların sonunda Aaronson New York'a geri dönecek ve geçmişiyle yüzleşecektir.Birlikte büyüyen bir grup Yahudi arkadaşın, gangster dünyasına adım atmasıyla geçirdiği aşamaları ve sonrasını konu edinen film, Spagetti Western'lerle ünlü Sergio Leone'nin çoğu İtalyan bir ekiple, bir çok sahnesini Avrupa'da çektiği bir yapım. Hollywood'un yazılı olmayan kurallarının işlemediği, ahlak muhasebesi ve dersler içermeyen, duygusal olabildiği kadar sert de olabilen bir film. Nihayetinde unutulmaz müzikleri ve Robert de Niro'lu kadrosuyla da çoktan klasikler arasında yerini almış durumda.
Ödüller :
Il buono, il brutto, il cattivo(1966)(8,9-607573)
Goodfellas(1990)(8,7-1069046)
C'era una volta il West(1968)(8,5-265244)
Apocalypse Now(0)(8,4-629213)
Braveheart(1995)(8,3-969627)
Taxi Driver(1976)(8,3-687357)
Per qualche dollaro in più(1966)(8,3-200208)
Reservoir Dogs(1992)(8,3-803986)
Scarface(1983)(8,3-672165)
Heat(1995)(8,2-514299)
Casino(1996)(8,2-485814)
Raging Bull(1980)(8,2-286666)
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Score"
sergio leone'nin yonettigi ve robert de niro, james woods, joe pesci'nin oynadigi $ahane film.. ozellikle zamfir'in yaptigi soundtrack'iyle dimaglarda dolanir fakat cok az ki$i bu tanidik tiniyi duydugunda onu bu filmle bagda$tirir..
(ssg - 7 Mart 2000 20:48)
soundtrack olayina noktayi koymu$ film.
(r12 - 7 Mart 2000 20:59)
tarihin en iyi yönetmenin yönettiği tarihin en iyi filmi. sinema sanatının karanlık noktası. sergio leone'nin uğruna godfather'ı yönetme teklifini reddedip 12 yıl uğraştığı başyapıt. film aynı zamanda sergio'nun da dramı olmuştur.sergio'nun sahiplendiği tek versiyon ilk olarak cannes'da gösterildiğinde ünlü bir sinema eleştirmenin yazısında "artık yönetmenler iyi düşünüp kepenk kapatmalı çünkü zaten daha iyisini yapma şansları yok" eleştirisi filmin gücünü iyi anlatır. ama film amerikada sinemada satılabilir olması kaygılarıyla önce cinsel sansür yemiş ardından filmin süresi kısaltılmıştır. bu da yetmeyip yine sinema tarihinin en inanılmaz flashbacklerine sahip bu sanat eseri edit kasabı zach staenberg tarafından doğranarak zaman sırasına konmuştur. bu katliam o kadar alelacele ve beceriksizce yapılır ki filmin morricone ve zamfir imzalı soundtracklerini yeniden düzenleyecek vakit kalmaz ve film müziksiz olarak sinemaya girer. sonuç korkunç bir başarısızlık olur. sergio'nun "bakın benim once upon a time in america'ma ne yaptılar" diyip ağlaması godfather'da ölen sonny'nin ardından don vito'nun yakarışını çağrıştırır. sergio bu başarısızlıktan sonra eserine olanları kaldıramaz şişmanlığın da etkisiyle kalp hastası olur ve yine robert de niro'yla anlaştığı 100 milyon dolar bütçeli leningrad'ı çekemeden kahrından ölür.orjinal film 10 saattir. hiçbir yerde vizyona girmemiştir. sergio 5'er saatlik iki filme bölmek istemiştir. prodüktörlerin baskılarıyla bizim izleyebildiğimiz 3 saat 47 dakika civarındaki versiyona sergio leone tarafından indirilmiştir. yaklaşık 4,5 saatlik bir versiyonun önümüzdeki yıllarda yeniden sinemaya gelmesi için sergio leone'nin kızı görüşmelerde bulunuyormuş.--- spoiler ---filmi kelimelerle anlatmak mümkün olmasa da de niro içe dönük oyunculukta olmadık boyutlar icat ettiği noodles karakteri hafızamıza kazınır. filmdeki deborah aşkı insanın sonunun kötü olacağını bile bile bi kızın peşinden koşup gerçekten tarihi kazık yemesi gerçeğini gösterir. dostluk, aşk, mafya delikanlı adamın hayatı üzerine modern bir destandır.--- spoiler ---50 defadan fazla izlemek ruhsal yapıda deformasyon yapar. tecrübeyle sabittir. (bkz: etinden entry koparmak )
(tarutaru - 25 Aralık 2008 18:44)
damdaki kızın ismi peggy idi. ve 5 centlik tatlıya veriyordu. max'in he is my uncel deyişi ve fat moe: what have you been doing all these years? noodles: i've been going to bed early. repliği akıllarda kalmıştır...
(arimbaal - 1 Kasım 2002 18:37)
filmde dikkatimi çeken küçük bi ayrıntı;--- spoiler ---noodles mücevher soygunu sırasında, carol a tecavüz eder (carol da buna çanak tutar gerçi) sahne biterken carol hala inlemektedir. bir sonraki sahneye martı çığlıklarıyla bir okyanus kıyısında başlanır. bu kısmı izlediğimde kadının çığlıklarıyla martı seslerinin kesinlikle bilerek bu şekilde ardarda konduğunu çünkü tonların çok benzediğini düşünmüştüm.ardından yaklaşık 4 saat sonra (bilen bilir film bi 20 saat sürüyo =) ) bi sahnede noodles ve hayatındaki tek aşkı deborah başbaşa yemek yer. deborah hollywood a gideceğini ve artık görüşemeyeceklerini söyler noodles a. eve dönerken limuzinin içinde deborah yaklaşır yavaştan öpmeye başlar noodles'ı, o sırada yeniden güçlü martı çığlıkları duyarız, tam bu o eski sahneye atıf olabilir mi diye düşünürken, sergio leone de sizinle aynı şeyi düşünmüştür. deborah ın masum öpücükleri ne yazık ki tecavüze uğramasına yol açar.--- spoiler ----ne yazık ki derken!?? ne hali varsa görsün. sana neyse =)
(theselfish - 22 Aralık 2009 20:01)
--- spoiler ---yıllar önce, film ilk kez tv'de yayınlandığında, ertesi gün teyzemle konuşuyorduk. "peggy mi, pasta mı" sahnesi için:-ay nasıl gerildim o sahnede... ye çocuk ye!! ye artık şunu diye içim gitti!!demişti. ben ise 15 yaşında bir genç olarak "ulan salak, kremadan götürdün iki parmak, kız o kadarını anlamaz, ama yeter yeme artık, kız hazır bıcı bıcı da yapıyor" demiştim kendi kendime.ööyle bir anım var yani...--- spoiler ---
(kwisatz haderach - 22 Aralık 2009 20:17)
4 saate yakın oldukça uzun bir film olmasına karşın sinema tarihinin başyapıtlarından biri olmayı robert de niro'nun efsane oyunculuğuyla sonuna kadar haketmiş bir sergio leone şaheseri. yönetmen adeta keman çalar gibi bir hüzün dram ağıtı yakmış filmde.filmde o kadar çok özgün sahne varki defalarca izlenmeyi sonuna kadar hakediyor. gerek çekimler olsun, kurgu, dönemin atmosferi, kullanılan dekorlar, kamera açıları, görüntü yönetimindeki özgünlük filmi zirveye taşıyan diğer unsurlar. dostluğunun değerini, ihanetin yıkıcılığını, fedakarlığının karşılığını, sevginin gücünü ve en önemlisi özetle ihanet ve dramı bu kadar dokunaklı anlatan çok az film vardır sinema tarihinde diye düşünüyorum. filmin kalitesini gölgeleyen en dikkat çekici ayrıntıysa sanırım filmde gördüğüm kadın karakterlerin çoğunun aşağlanması ve yüzeysel karakterize edilmesi ayrıca yer yer cinsel unsurların rahatsız edici boyutta işlenmesi söylenebilir.--- spoiler ---bugsy noodles’in çetesinden dominik’i öldürüş sahnesi o muhteşem müzik eşliğinde sinema tarihinin en dramatik sahnelerinden biri olmayı sonuna kadar hakediyor.yine kız arkadaşına pasta alan çocuğun, kapının açılması beklerken dayanamayıp pastayı yediği sahne de filmdeki en trajikomik sahne olarak dikkat çekiyor. 5 dk çalan telefon, martılar, duvarlardaki tablolar, çalan müzikler ve daha bi çok unsur filmde güçlü kaydadeğer simgesel göndermeler .--- spoiler ---
(afrozist - 20 Haziran 2010 00:00)
40 küsürüncü dakikalarında çekim hatası olup olmadığını bilmediğim ama bir gariplik olduğunu bildiğim film...robert de niro, fat moe'nun barına girdikten sonra fat moe saati kurmak için anahtarı duvar saatine sokar, saati kurar ve noodles'e dönerek "what do you think?" sorusunu sorar, kamera noodles'e döner ve noodles soruyu cevaplar. kamera tekrar fat moe'ya döndüğünde anahtar saate takılı değildir, sadece saatin camı açıktır. camı kapatır ve film devam eder.
(kablam - 7 Ekim 2003 00:08)
sergio leone'un film çekimleri sırasında filmin sountrackini sette çaldırdığı ve böylece oyuncuların o havaya daha rahat girdiği bilinir. ennio morricone'in o parçaları duyulurda havaya girilmez mi?
(ozzyy mclaren - 7 Ekim 2003 00:17)
türkçe altyazılı olarak aralık ayında piyasada yerini almış bu dvd, alışveriş sitelerinde bir zamanlar amerika adıyla bulunabilir. sergio leone, hosuna giden bir kitabı film yapmak istemiş, yazarının izin vermemesi üzerine kendisi yazmaya karar vermiş ve ortaya bu film çıkmıştır. filmin senaryosunun 12 yılda yazılmış olması da ayrı bi enterasanlıktır. sergio leonenin ne kadar dikkatli biri oldugunu dusunursek, ozellikle, saatteki anahtarın yokolmasını, filmde verilmek istenen bir mesaj olarak algılayabiliriz.noodles, your mother's calling....
(wiseguy - 25 Aralık 2003 13:37)
afedersiniz ama, adamın amına koyan filmdir.hiç kimse bana bu filmin 84 yapımı olduğuna inandıramaz. arkadaş o nasıl bir makyaj? o nasıl bir kadro? filmi sonuna kadar izlemeden hiç bir bok anlamıyorsunuz, öncelikle bunu söyleyeyim.(belki de ben gerizekalıydım bilemiyorum şu an)bir çok sahnede gerim gerim geriliyorsunuz. bazı yazarlar da bahsetmiş, gerçekten filmin içinden biriymiş gibi izliyorsunuz filmi. defalarca kez izlenmesi gereken filmlerden gerçekten. --- spoiler ---film başlarında;o telefona bakın mna koyim!!!!--- spoiler ---edit: max senin de mna koyim!!!
(laz mutteahhit - 31 Ocak 2014 18:09)
vurulan çocuğun "ayağım kaydı, düştüm" repliğiyle, robert de niro'nun istasyondaki tabelayı incelemesiyle başlayıp zamanın değiştiğini anladığımız uzun sekansla, şahane müziğiyle ve süresiyle hatırlanan, sergio leone'nin western filmleri edasıyla çekmiş olduğu tapılası film.
(little wing - 28 Mayıs 2004 21:57)
ankara eti sinemasında ilk seyrettiğimde makinistin makara sıralamasını şaşırdığı için ne olduğunu bir türlü anlamadığım muhteşem film.
(vandergraaf - 12 Haziran 2001 16:41)
filmin yaklaşık sekizinci dakikasında noodles'ın afyon çekmesi sırasında çalmaya başlayan telefon 11 inci dakikada kendisinin p.halloran'ı aramasına kadar (ki bu arada biz soygun sırasında max ve diğerlerinin öldüğünü soygundan önce verilen partiyi izlemekteyiz telefon etme işlemi de partide gerçekleşmekte) devam eder noodles orada ani bir irkilme ile uyanıverir ve filmin kurgusu başlar kanımca bu sergio leone #780095 de belirtilen açıklamayı yapmasa bile filmin gerçekliği konusunda aklımıza bir şüphe düşürmektedirfilm hiç bulunamıyacağınız bir zamanı, mekanı, hiç yaşayamıyacağınız hayatları anlatsa da sizi kendine bir şekilde çekebilmektedir bunda muhteşem müziklerin payı gerçekten büyükalışık olduğumuz bol konuşmalı, hareketli filmler arasında bende bazen konuşmaların bir filmde anlatımları bayağılaştırdığı hissini uyandıracak kadar hoş bir tat bırakmıştırbütün bunların yanında filmdeki bütün erkeklerin (çoğunlukla erkekler yer almakta) çevrelerindeki bütün kadınları aşağılamaları rahatsız edici bir dikkat çekiciliğe sahiptiryıllarca gönlünde yer verdiği kadına kendince ceza vermek için iğrenç bir şekilde tecavüz etmesi, sevgi mi? hayvani bir içgüdü mü? acaba hissedilen diye düşündürürken, saygının varlığından bile söz edilememektedirfilmde buna benzer örnekler var ama tek tek zikretmeye gerek olduğunu sanmıyorumjennifer connelly'nin 14 yaşındaki güzelliğini görmek için bile izlenmesi gereken filmdir velhasıl
(donniedarko - 11 Haziran 2004 23:10)
sinema tarihinin en guzel filmlerinden biridir. noodles'in deborah'in oglunu gordugu sahne zirve noktasidir. max'in noodles'a "senin hayatini ben yasadim" demesi olayi bitirir.
(bloodydamnuser - 11 Haziran 2004 23:56)
muhteşem bir dönüş hikayesi. --- alıntı ----bunca yıldır ne iş yaptın noodles?-erken yattım...--- alıntı ---
(kartga - 26 Haziran 2004 13:47)
yillarca italyan gangster filmerine alisan holivud ve bizler icun degisik bir fantezi olmustur yahudi gangster cetesi fikri. gercekten de filmdeki yahudi mahallesi gayet guzel kurulmustur. hasidikler, ortodoxlar, avrupa'li yahudi gocmenler, allahsizlar, kitapsizlar, fakirler, zenginler hepsi kostumlerinin ince detaylarina kadar guzelce konmus ortaya. nacizane, izledigim belki de en iyi filmdir bu. el kadar bebeyken de cok severdim, simdi de cok severim. karakter isimleri de cok karizmadir: noodles olarak: david aaronson* max olarak: maximilian bercovicz* cockeye: philip stein patsy: patrick goldberg --- spoiler ---bir de filmin sonlarinda, noodles'in deborah'la yillar sonra kuliste ziyeret ettigi sahnede, vilyim sekspiriin "anthonius ve cleopatra"'sinda bir gonderme vardir... arkada goruruz ki duvarda oyunun bir yerinde celopatra'ya edilmis bir lafin portresi asilidir: "age cannot wither her, nor custom stale/ her infinite variety." yaziyordur posterin ustunde...bu sozleri sekspirinin oyunun en unlu, hep alintilanan bir parcasidir. ikinci perdenin ikinci sahnesinde, enobarbus tarafindan ahaliye antonyoyla kleopatranin nasil tanistigini anlatmak icin gevezelige baslamasinin baslangicidir. bu acidan ironiktir tabi. orada tanismanin, trajedinin baslangici. burada yillarin, trajedinin sonu.--- spoiler ---
(hemingway - 18 Eylül 2004 10:51)
filmin orjinali 3 saat 40 dakika olarak çekilmiştir. fakat yapımcı filmi yayınlamadan önce montajda katlederek yarım saat kısaltmıştır bu ilk seferinde tutulmamış olan film o senenin en kötü filmi seçilmiştir. daha sonra akıllarının başına gelmesiyle film tekrar montajlanmış ilk yapım tarihinden tam on yıl sonra on senenin en iyi filmi seçilmiştir.film robet de niro nun bir afyon batakhanesinde afyon çekmesiyle başlar ve hikaye anlatılır, tüm senaryo zamanın içinde gidiş gelişler üzerine kurulmuştur zira bu yüzden montaj sırasında kısaltılması filme çok zarar vermiştir. filmin bitiş sekansı robert de niro'nun bir yere uzanması ve pis pis sırıtmasıdır. ilk gösterimden çıkan bir seyirci sinemanın karşısında çıkanları izleyen sergio leone'yi tanır ve yanına giderek tebrik eder, hemen peşi sıra bir soru sormak istediğini söyler ve robert de niro'nun sonunda öyle pis pis sırıtmasının anlamanı sorar. yönetmen gülümser ve filmin başlangıç sekansını hatırlatır sözünü bitirmeden izleyici onu susturur ve sorusunu geri alır, zira bütün hikayenin afyon çeken bir adamın kabusundan ibaret olmasından korkmuştur.gerçekten öyle midir? kim bilebilir ki..!
(laos - 9 Kasım 2001 09:53)
yaklaşık 45 dakika boyunca sadece çocukların oynadığı bir film izlettiren film. ve özellikle izlettiren film.
(serol - 31 Ekim 2005 10:53)
filmden akillarda kalan bir baska detay da robert de niro'nun filmde oynayan tum kadinlarla iliskiye girmis olmasi, ustelik iliskilerinin hicbirinde pantalonunu cikarmamis olmasidir.
(nurettin sevisken - 5 Ocak 2006 18:04)
Yorum Kaynak Link : once upon a time in america