Lewis (~ Inspecteur Lewis) ' Dizisinin Konusu : 'Matthew David Lewis', İngiliz aktör. Harry Potter serisindeki Neville Longbottom rolüyle ünlenmiştir.
Endeavour(2012)(8,6-19768)
Foyle's War(2002)(8,4-12856)
Inspector Morse(1987)(8,1-8799)
Inspector George Gently(2007)(8,0-4814)
Grantchester(2014)(8,0-7700)
Shetland(2013)(8,0-6843)
A Touch of Frost(1992)(7,9-5391)
Vera(2011)(7,9-6099)
Midsomer Murders(1997)(7,7-20163)
Father Brown(2013)(7,7-5423)
DCI Banks(2010)(7,6-4086)
The Inspector Lynley Mysteries(2001)(7,4-3562)
oryantalist olması büyük tarihçiliğini gölgelemez. oryantalist diye kesip atarsan, bakarsın ortada tarih disiplininde köksüz kalmışsın. kimden öğreneceksiniz başka türlü hasan sabbah'ı, araplar'ı hatta türkleri?
(sanver - 9 Mart 2010 22:06)
"..tarihçi ne yapmaya çalışır? öncelikle en temel düzeyde, ne olduğunu bulup çıkarmaya çalışır. sonra biraz daha sofistike düzeyde nasıl olduğunu bulmaya çalışır. ve entelektüel hevesleri, hırsları güçlüyse neden olduğunu bulmaya çalışır..""..tarihçinin kendisine ve okurlarına borçlu olduğu bir şey vardır, o da yetenekleri elverdiğince nesnel olmaya, en azından adil olmaya çalışmak.."diye yazan tarihçi.
(spartacusun donusu - 9 Mart 2010 22:18)
şarkiyatçılar arasında haklı bir üne sahip, londra doğumlu, islam ve ortadoğu tarihi hakkında bir uzman olarak kabul gören allâme-i cihan. ortadoğu halkları, kültürü ve islam coğrafyası hakkında ahkam kesebilecek üç beş alimden biridir şu yerküre üzerinde. the emergence of modern turkey kitabındaki yargıları ve derin tahlil yeteneği ile resmi dışarıdan muazzam bir göz olarak yorumlamış ve her ne kadar modernliği batıcılıkla özdeşleştirdiği eleştirilerine uğrasa da bunu da hakkıyla savunabilmiş, edward said ve avram noam chomsky gibi büyük mütefekkirlerle girdiği tartışmalarda, ortadoğu'ya olan ilgisinin bilgisini aştığı izlenimi vermiş olsa dahi yorumları ve ufku açan tahlilleriyle çoğu ortadoğu kökenli ortadoğu tarihi uzmanını cebinden çıkarabileceğini ispatlamış ufukaçar. türkçe'ye, arapça'ya ve osmanlıca jargonuna hakimiyeti ne kadardır bilemiyorum. veyahut daha doğru bir ifadeyle türkiye cumhuriyeti, devlet-i aliyye ve balkan, kafkas ve arap coğrafyasıdaki evrakı nasıl tahlil ediyor bilemiyorum; ancak şu ana kadar okuduğum kitaplardan edindiğim izlenim, çok muhtelif düşünce iklimlerinden ve insan numunelerinden yararlanıyor. örneğin kullandığı kaynakları arasında pozitivist ve materyalist abdullah cevdet'in yanında islam hukuku'nun ve ilber ortaylı'nın deyimiyle medresenin son gülü olan ahmed cevdet paşa'yı da kullanıyor. aşıkpaşazade'den naima'ya; joseph von hammer'den lamartine'e kadar büyük bir külliyatı deviriyor. talat paşa'nın mektuplarını, 3. selim'in frenk kralı'na gönderdiği mekupları tahlil ediyor. çok enteresan tabiatıyla. şöyle ki bizim yüksek öğretimimizde tarih bölümü'nün osmanlı tarihi ile ilintili lisans bölümünü bitiren bir öğrenci -genellemem için af buyurun- bırakın osmanlıca'yı daha arapça bir metni düz okumayı beceremiyor. kalkıp bir de kanunları incelemesini beklemek safdillik olur. allah'ın şarkiyatçısı ise kaynakları harıl harıl tarayıp çığır açabiliyor. tabii bir de şu avr ki önemli olan kaynakların tahlilinden ziyade doğru ve tarafsız tahlili. bernard lewis'i büyük yapan da bu olsa gerek.
(susamsokagisakini - 6 Ocak 2011 22:17)
hafta sonunda wall street journal'a verdiği röportajda türkiye'yle ilgili şunları söylemiş:"in turkey, the movement is getting more and more toward re-islamization. the government has that as its intention—and it has been taking over, very skillfully, one part after another of turkish society. the economy, the business community, the academic community, the media. and now they're taking over the judiciary, which in the past has been the stronghold of the republican regime. ten years from now, turkey and iran could switch places."türkçesi:"türkiye’de hareket giderek daha hızlı biçimde yeniden islamlaşmaya doğru. hükümet gayet akıllıca kurumları birbiri peşinden teslim alıyor. ekonomi, iş dünyası, akademik camia, medya. şimdi de geçmişte cumhuriyetçi rejimin kalelerinden biri olan yargıyı devralıyorlar. 10 yıl içinde türkiye ile iran yer değiştirebilir."adam türkiye'deki durumu bizden iyi yorumlamış.
(glaucus - 5 Nisan 2011 09:49)
yamulmuyorsam esasen ingilizdir. duayen olmaktan ziyade eski kafali bir tarihcidir kanimca. turkiye ve israil disindaki ortadogu halklarinin ise yaramayan cahil musluman topluluklarini oldugunu savunur. bu yuzden bu geri kalmisliga karsi savasmak modern insanin en temel gorevidir lewis'in kitabinda. amerikali ve avrupali olmayan insanlar hakkindaki genellemelerden olusan-ve ben yazsam kimsenin kaale almayacagi-return of islam makalesi samuel huntington isimli sahsa ilham olmustur. bildigim kadariyla medeniyetler catismasi denilen zikkimi ortaya atan lewis'dir.*what went wrong 11 eylul sonrasi amerikasinin en cok satan kitaplarindan birisi oldu. okuyanlar dikkat etmistir ki su anda amerikanin sahinleri bu kitapta yazan bircok seyin uygulayicisilar. bizde ise turk dostu olarak bilinir ama kendine benzemeyen insanlari sevmez lewis. tarihi siyasi amacli kultur yikimi icin kullanir. yahudi lobisi bastaci etmistir kendisini. zirt pirt odul verirler. simdilerde 80 kusur yaslarinda.
(hemingway - 30 Mayıs 2003 19:56)
islam tarihçilerinin duayenlerindendir. princeton üniversitesinde yakındoğu araştırmaları bölümünde celeveland e. dodge profesörüdür. türkiye üzerine de bir kitabı vardır (bkz: the emergence of modern turkey). çok leziz ve anlaşılabilir bir dile sahiptir."çatışan kültürler" isimli kitabı bir araştırma kitabı olmasına rağmen 55 sayfadır ve (bkz: dunyanin en ince kitaplari) arasındadır.
(carno - 10 Mart 2001 13:49)
2003 yılında atatürk ödülü * verilen insan. ödül töreninde şunları söylemiş:“demokrasi, yürütmesi en zor sistemlerden biridir. güçlü bir ilaçtır. dozu iyi ayarlayamazsanız kişiyi öldürür. atatürk’ün başlattığı reformlar gibi demokrasi de, küçük adımlarla, derece derece gelişmeli”22 eylül 2003'de yapılan "turkey at the crossroads" toplantısındaki sözleri de şöyle:"daha önce türkiye'nin önünde islam ve avrupa seçenekleri bulunuyordu ve türkiye'nin avrupa'yı seçti. şimdi ise ab ile abd arasında seçim yapması gerekiyor. ab'nin türkiye'yi üyeliğe kabul edeceği beklentisi saçmadır. bu ancak ab'nin bir gün müslüman bir devlet olması durumunda gerçekleşebilir. türkiye geleceğe ilişkin politik hesaplamalarına rusya, çin ve hindistan'ı da dahil etmelidir. rusya birgün yeniden uluslararası sahneye bir güç olarak dönecektir..."
(atlantis - 17 Şubat 2004 18:25)
türkler ve israilliler hariç bütün ortadoğuluları adamdan saymayan ingiliz kökenli amerikalı ortadoğu uzmanı.ilber hocanın dediğine göre; bu amcayı avusturyada yapılan "alman devletlerinde demokrasi" konulu bir konferansa konuşmacı olarak davet etmişler. adam kürsüye çıkmış;"demokrasi, sadece ingilizce konuşan uluslara özgü bir yönetim şeklidir" diyip almanların mal mal bakışları arasında yerine geçip oturmuş.
(gavur ali - 14 Ocak 2014 00:00)
(bkz: modern türkiye'nin doğuşu) kitabındaki ön sözünü okuduğumda, bir tarihçinin bakış açısının bu kadar mükemmel bir şekilde olayları algılama yönünün kuvvetli olduğunu düşündüğüm islam tarihçisidir. sanılanın aksine (bkz: oryantalist) değil bende objektif hissi uyandırmıştır. söz konusu bakış açısı şudur;"türkiye'ye ilk kez bir öğrenciyken adım attım. çoğu batılının aksine türkiye'ye batıdan değil. tezim üzerine çalışmalarını yaptığım suriye' den geçtim. tabiri caizse, türkiye'ye şimdiki zamandan ve batıdan değil geçmiş zamandan ve güneyden gittim. bu gerçek bana türkiye'yi tarihini ve kültürünü daha farklı biçimde, hatta iddaa ediyorum daha iyi anlamamı sağladı. kuşkusuz laik, modern ve demokratik bir ulus devlet yaratmak uğrunda sergilenen o kesintisiz gayreti değerlendirirken türklerin üstlendikleri yükün ağırlığın, karşılaştıkları zorlukların daha net biçimde farkındayım. ve neticede, başarılarının niteliği ve büyüklğünü daha iyi takdir eebiliyorum."bu mükemmel bakış açısı bir çok tarih yazarının benimsemesi gereken bir bakış açısıdır.
(amdan abla - 31 Ocak 2014 14:45)
soyle yari geyik bir konusma yapmis zamanindathe western world generally assumes that democracy is the natural condition of humanity and that any departure from it is either a crime to be punished or a disease to be cured. this is simply not so. what we call democracy is the parochial habits of the english-speaking peoples for the conduct of their public affairs, a system developed over many centuries and still imperfectly assimilated elsewhere. even europe's record of democracy in the twentieth century is, to put it mildly, uneven. the idea, therefore, that we can manufacture and install democratic institutions in the middle east is somewhat unrealistic.there are two different ways in which most people look at this issue. one view holds that the arabs and other middle eastern peoples are not like westerners. they are incapable of running free and democratic institutions. whatever we do, they will be governed by odious tyrants, and the object of our policy should be to make sure that the tyrants are friendly rather than hostile. this is the view that prevails in the chancelleries, foreign ministries, and embassies of europe and, to some extent, washington. this is known as the pro-arab attitude. (laughter.)the other view would say that, yes, middle easterners have no experience in democracy, but they can learn, and it is our duty to guide them, to teach them, and to help them to develop democratic institutions on the model of ours. this is known as imperialism. (laughter.) this is what the french and the british tried to do in their mandated territories, creating governments in their own images -- the british creating constitutional and parliamentary monarchies, the french creating unstable republics. (laughter.) all of them have failed and gone
(madonnanin yagli zencisi 2 - 3 Şubat 2015 05:37)
medeniyetin ve ifade özgürlüğünün beşiği fransa'da fransa'nın ermeni soykırımını inkar yasasına takılmış ve sözde ermeni soykırımını inkar ettiği için para cezasına çarptırılmıştır.
(bu ne dunya kardesimmm - 27 Mart 2015 14:23)
tek başına tüm ermeni soykırımı vardır diyen tarihçilerin hepsinden daha iyi bir tarihçidir.
(yuzbasinin oglu - 16 Nisan 2015 12:46)
yine sözde olayların zirve yaptığı şu günlerde akla gelen tarihçi. 1993 yılında le monde gazetesine “ermeni olayları soykırım değildi” dediği için mahkum edilmişti yine 2005 yılında quid adlı ansiklopedi 1915 olaylarını anlatırken türk tezine de yer verdiği için mahkûm edilmişti. ayrıca: (bkz: guenter lewy)
(mevzu derin bebegim - 23 Nisan 2015 21:33)
''osmanlı hükümetinin ermenileri yok etme niyeti olduğuna dair güvenilir kaynaktan hiçbir delil yok.''demiş küçük tarihçi. delilden bol ne var deseydi büyük tarihçi olurdu, di mi sayın halkların kardeşliği palavracıları ve tatlı sucular?
(mevzu derin bebegim - 24 Nisan 2015 20:40)
kendi alanında belki de dünyadaki en yetkin tarihçisidir. her sorumlu tarihçinin yapması gerektiği gibi 1915 olaylarını bilim adamı gibi değerlendirip bu olayların teknik bir terim olan ''soykırım'' ile açıklanamayacağını söylediği için tüm dünyadaki ermeni lobisinin linç girişimine uğramıştır. neyse ki lewis o kadar büyük ve saygın bir tarihçidir ki kendisini linç etmeye ermeni lobisinin bile gücü yetmemiştir.ilber ortaylı, lewis'in tarihçiliğini tanımlamak için şu ifadeleri kullanır:'' tüm ermeni tezlerini savunan tarihçileri toplayıp terazinin bir kefesine koyun, bernard lewis'i diğer kefeye koyun; lewis daha ağır basar''yakın zamanda türkçeye tarih notları: bir ortadoğu tarihçisinin notları adıyla çeviren notes on a century: reflections of a middle east historian adlı biyografi kitabının paris'te yargılanma başlıklı bölümünde, ermenilerin kendisine karşı nasıl güçlü bir kara propaganda yürütüklerini okuyucularına çok açık bir dille anlatmıştır.tüm dünyada birçok yasama organın önüne şu ya da bu şekilde gelen ermeni soykırımı yasalarının, düşünce özgürlüğü ve tarih yazıcılığı için nasıl sefil bir sonuca yol açtığını, tarih yazıcılığının yasama organlarının ya da mahkemelerin görevi olmadığını bunun farklı görüşleri mahkeme aracılığıyla bastırılmasına sebep olacağını çok net bir şekilde açıklamıştır.son olarak, hoca yahudi kökenlidir. doğal olarak bizim siyasal islamcılar tarafından sevilmez. bizim salak islamcılar bilmez, ama türkiye'nin ermeni tezleri konusunda kurtarıcısı yıllar boyunca yurtdışındaki yahudi lobisi olmuştur. israil ile ticaret hacmini yılda yıla artıran; ama her mikrofon gördüğünde kendi faşist seçmen kitlesine şirin gözükme amacıyla antisemitist bir dil kullanan akp'nin hüneriyle yahudi lobisini desteğini de artık kaybetmiş durumdayız.ek: işbu yukarıdaki entry bernard lewis başlığına yazılmıştır. bernard lewis'in tarihçiliği daha iyi anlatabilmek amacıyla başka bir ünlü bir tarihçinin de bernard lewis hakkındaki görüşleri referans gösterilmiştir. başlık ermeni soykırımı değil, bernard lewis olduğu için, entry'nin içeriğinde de bernard lewis'in dünyaca ünlü, başarılı bir tarihçi olmasına rağmen görüşleri yüzünden ermeniler tarafından kara propagandaya uğramasından bahsedilmiştir. entry'de ''ufku geniş'' ama makul dürüst orta zekalı bir insanın sahip olabileceği muhakeme yeteneğinden yoksun, ağzı bozuk kişilerin iddiasının aksine herhangi bir ad hominem söz konusu değildir. ermeni soykırımı başlığına ''bernard lewis yok diyor, dağılın'' yazsaydım o zaman ad hominem söz konusu olurdu. ayrıca, ''artık bernard lewis'e atıf görmek bile zordur'' diyen kişi, sadece bize literatüre ne kadar hakim olduğunu gösterir.
(curunir - 24 Nisan 2015 22:56)
bernard lewis, 1916 senesinde, londra’da doğdu. yahudi bir aileye mensuptur. üniversite öncesi eğitimini bu şehirde tamamladı. 1936 yılında `londra üniversitesi doğu ve afrika araştırmaları bölümünü bitiren lewis, 1937 yılında daparis üniversitesi semitik incelemeler kürsüsü`’nden mezun oldu. tarih bölümünde yüksek lisansını tamamladıktan sonra, 1939 yılında londra üniversitesi islam tarihi kürsüsü’nden döneminin meşhur oryantalistlerinden h. a. r. gibb’in danışmanlığında hazırlamış olduğu the origins of ismailism adlı teziyle doktor unvanını aldı. mezuniyetinin ardından londra üniversitesi’nde yardımcı öğretim elemanı olarak göreve başladı.ardından savaş döneminde ingiliz silahlı kuvvetleri’ne ortadoğu dilleri ve kültürüne olan vukufiyeti —ki bir çok batı dilinin yanı sıra arapça, aramice, ibranice, latince, farsça, osmanlıca ve türkçe gibi klasik diller konusunda uzmandır— dolayısıyla göreve çağrılmış ve beş sene bu görevde kalmıştır. bu dönemde ingiliz ordusu ve istihbaratı ile kurmuş olduğu ilişkiden ve daha sonraki çalışmalarında ortaya koyduğu söylemin ingiliz dış politikasına denk düşmesinden olsa gerek, lyndon larouche, bernard lewis’i ingiliz istihbaratının ortadoğu akıl hocası olarak niteler. bernard lewis, mezuniyeti ile göreve başladığı dönem arasındaki süreçte, 1940 yılında ismaililiğin kökenleri ve bugünkü türkiye, 1941 yılında da a. j. arberry’nin sunuşuyla arap araştırmalarına ingilizlerin katkıları’nı yayımlamıştır. ikinci dünya savaşının ardından üniversiteye dönerek akademik çalışmalarına devam eder. 1947 yılında ise diplomatik ve siyasi arapça el kitabı ’nı yayımlar. bu kitapla amaçladığı “yeni ortaya çıkmaya başlayan arap milliyetçiliği dünyasında görevlerini yerine getirmeye çalışan avrupalı diplomat ve politikacılara faydalı olmaktır.” 1948 senesinde ise bu çalışmasını, editörlüğünü yaptığı büyücüler diyarı adlı edisyon çalışması izler.1950 yılına gelindiğinde arap birliği projesi uluslararası diplomaside kendisine bir yer bulmaya başlamıştır. bu dönemde lewis, tarihte araplar adlı eserini kaleme almıştır. bu eseri bernard lewis’in özellikle hz. muhammed ve islam tarihi hususlarında yapmış olduğu yorumlar nedeniyle, pek çok eleştiri almıştır. eleştiriler, onun islam’ın ne olduğunu bilmediği yönünde kendini göstermekten ziyade, islam ve arap tecrübelerini açıklama ve anlatmada kullandığı yöntemlerde özellikle bilinçli bir tahrifat olduğu şeklindedir. bernard lewis’in türkiye üzerine yapmış olduğu çalışmalar da bu döneme rastlar. süleyman s. nyang ve samir abed rabbo her ne kadar bu durum ile 1948’de israil devletinin kurulması arasında bir paralellik kursalar da, bu durumun nedenlerinden bir diğeri de ingilizlerin ii. dünya savaşı sonrasında değişen genel ortadoğu ve türkiye politikası olabilir.1952’de yayımlanan türk arşivlerinden belgeler ve notlar adlı çalışması, 1949 senesinde üniversitede başlamış olduğu türk arşiv belgelerini tasnif edip kataloglama çalışmasının bir ürünüdür. bu eserde özellikle osmanlı arşivlerindeki arap eyaletleriyle ilgili belgeler hakkında bilgiler ve değerlendirmeler yer almaktadır. bu tarihten 1961 senesinde modern türkiyenin doğuşu’nu yayımlayana kadar geçen süre içerisinde bernard lewis, muhtelif dergilerde türkiye’nin güncel durumu ve tarihi ile ilgili yazılar —“bugünkü türkiye”, “türkiye’de islami direniş” ve “osmanlı arşivinden çalışmalar” gibi— yayımlamaya devam etmiştir. bunların yanı sıra soğuk savaşın başlamış olması ve ortadoğudaki komünizm tehdidi de lewis’in gündeminde yer almış ve “islam ve komünizm”, “sovyet baskılarına ortadoğudan tepkiler” gibi yazılar yazarak anti-komünist bir söylemin üretilmesine katkıda bulunmuştur. 1962 senesinde ise p. m. holt ile beraber, “arap, fars ve türk tarih yazımı” ve “avrupa tarih yazımında islam ve ortadoğunun yeri” gibi bölüm başlıklarının bulunduğu ortadoğu tarihçileri adlı edisyon bir eseri yayımlanır. yine bu dönemde yayımlanan islam ansiklopedisi’nin ikinci edisyonunda sayısız makale, bernard lewis imzası taşır.bernard lewis’in 1961 yılında modern türkiyenin doğuşu adlı meşhur kitabı yayımlanır. bu kitabı istanbul ve osmanlı medeniyeti adlı kitap takip eder. bu çalışmalarla bernard lewis, adını önde gelen türkiye uzmanları arasına yazdırır. ardından ortadoğu ve batı adlı çalışması indiana üniversitesi yayınları arasından çıkar. bundan sonraki kitabının adı ise radikal bir islam mezhebi* olmuştur. 60’lı yılların dünyasına bir göz atıldığında iki şey dikkati çekecektir: arap israil savaşlarına dönüşen gerginlik ve batı dünyasında yükselen ırkçılığa karşı baş gösteren protesto hareketleri. bunlar da lewis’in gündemine anında girer ve islam’da irk ve renk adlı kitabı kaleme alır. bu kitapta da lewis, “islam’ın renk körü olmadığını”, bir başka deyişle islam’da da ırk ayrımın bulunduğunu iddia eder. arap ve müslüman çevrelerden bu hususta lewis’e birtakım eleştiriler yöneltilmiştir. bu dönemlerde lewis, ayrıca cambridge history of islam’ın da editörlüğü vazifesini p. m. holt ve ann k. s. lambton ile birlikte üstlenmiştir. bu eser hala islam dünyası ve tarihi üzerine yapılmış önemli çalışmalar arasındaki yerini korumaktadır. lewis, 1939 senesinde göreve başladığı londra üniversitesi’nden 1974 yılında ayrılır ve princeton üniversitesinde görev yapmaya başlar. bernard lewis bu tarihten sonra avrupa macerasını sonlandırmış, “oryantalizmin... en umut verici yer[i] olarak gördüğü” için çalışma yerini değiştirmiştir. abd, ikinci dünya savaşı sonrasında, yeni egemenlik alanlarına ilişkin bilgi ihtiyacını karşılamak için washington’da ortadoğu enstitüsü, ardından da new york’ta ortadoğu sorunları merkezi kurmuştur. ayrıca abd’de oryantalist teşkilatlanmanın gerçekleşmesinde avrupalı oryantalistlerden faydalanma yoluna gidilmiştir. bu amaçla dönemin önde gelen oryantalistlerinden avrupa’ya gidenler olmuştur—h.a.r. gibb ve gustave edmund von grunebaum gibi. bu kişileri gibb’in talebesi olan bir diğer oryantalist, bernard lewis takip eder. bunda ayrıca 60’lı yıllardan sonra ingiltere’deki şarkiyat araştırmaları merkezleri ve fakültelerinin ümit kırıcı durumu da etkili olmuştur. lewis’in amerika’ya gidişi ile birlikte artık yapmış olduğu çalışmalarda da bir artış gözlemlenmektedir. sırasıyla tarih’te islam; `muhammed peygamberden istanbul’un alınışına kadar islam`; hatırlanan, kurtarılan ve icad edilen tarih; klasik ve osmanlı islamı çalışmaları; islam dünyası; `16. yüzyıl’da filistin kasabalarında nüfus ve varidat` başlıklı çalışmalara imza atmış ve bu çalışmalarıyla amerika’nın önde gelen oryantalistlerinden biri olarak yerini pekiştirmiştir. lewis’in çalışmaları özellikle amerikalı yahudi cemaati ve israil tarafından övgüyle karşılanmıştır. bundan dolayıdır ki 1974 senesinde kudüs ibrani üniversitesinden fahri doktorluk ünvanı almış, 1978 senesinde de israil teknoloji enstitüsü harvey ödülü’ne layık görülmüştür. 1980’lerde lewis, aynı üretkenlikle çalışmalarına devam etmiştir. lewis, bu dönemde yahudilerle ilgili bir dizi kitaba imza atar. bu çalışmalardan ilki benjamin braude ile birlikte editörlüğünü üstlendiği `osmanlı imparatorluğu’nda hristiyanlar ve yahudiler` adlı çalışmadır. bir sonraki kitap çalışması ise islam’ın yahudileri olmuştur. bir diğeri ise semitistler ve anti semitistler çalışmasıdır. bu yıllarda yayımladığı diğer çalışmaları ise iran islam devrimi ile tırmanışa geçmiş olan amerikan karşıtı söylemi anlama adına olsa gerek, müslümanların batı konusundaki bilgilerinin ne olduğunu, bu bilgilerin tarihi seyrini ya da başka deyişle islam dünyası ve batı dünyası arasındaki ilişkilerin gelişimini incelediği müslümanların avrupayı keşfi ve islam’ın siyasal söylemi ’dir.islam’da irk ve kölelik, islam ve batı, avrupa’daki müslümanlar, modern ortadoğunun biçimlenmesi, çatışan kültürler, ortadoğu, ortadoğunun çoklu kimlikleri, ortadoğu mozaiği, yanlış giden neydi ve islam’ın krizi adlı kitapları ise 90’lı yıllardan sonra kaleme almış olduğu eserleridir. yanlış giden neydi ve islam’ın krizi, 11 eylül sonrası dönemde kaleme alınmış eserlerdir ve burada bernard lewis’in islam ve islam dünyası hakkında yapmış olduğu olumsuz değerlendirmeler okuyucuların ilk anda gözüne çarpmaktadır. bernard lewis’in türkiye nezdindeki önemi sadece türkiye üzerine yapmış olduğu çalışmalardan kaynaklanmaz. lewis, aynı zamanda bir “türk dostu” olarak bilinir ve algılanır. çünkü gerek ermeni sorunu meselesindeki tavrı ve bu tavırdan dolayı fransız mahkemelerince cezalandırılması ve gerekse de türkiye’nin demokratik kimliğine ve bölge ülkeleri için yegane model olduğuna yapmış olduğu vurgu, türkiye’nin resmi politikaları ile birebir örtüşür. lewis, türklerin bir ermeni soykırımı gerçekleştirmediğini, bunun ermeni saldırılarına verilmiş bir cevap olarak anlaşılması gerektiğini vurgular. yine türkiye’nin avrupa birliğine üyeliği meselesinde de türklerden yana tavır koyar. çünkü, aksi taktirde, türkiye’de batı karşıtı ve anti-demokratik akımların güçlenmesi riski söz konusudur. fakat kötü ihtimal gerçekleşse ve türkiye ab’ye giremese dahi bu durum, demokrasisi ve iyi batılılaşması sayesinde, türkiye’nin komşuları ve ortadoğu ülkeleri nezdinde edindiği örnek/öncü rolünü gölgelemez. bu ve benzeri fikirleri dolayısıyla olsa gerek, 1998 yılı atatürk uluslararası barış ödülü bernard lewis’e verilmiştir. lewis, ödülünü, çankaya köşkü’nde bizzat dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel’den almıştır. demirel, bernard lewis’i “ortaya koyduğu belgeler, yaptığı eleştiri ve yorumlarla, özgürlüğü ve demokrasiyi savunuyor. insanlığı hoşgörüye çağırıyor” sözleri ile taltif etmiştir.yine aynı şekilde 2002 senesinde amerika atatürk toplumu derneği (asa) tarafından, “evrensellik ve barışı simgeleyen” atatürk ödülüne layık görülmüştür. buna gerekçe olarak da bernard lewis’in türkiye’yi çok iyi kavramış olduğu ve islam ve batı medeniyetine bakışının atatürk ile aynı çizgide olduğu gösterilmiştir. prof. dr . bernard lewis, 1986 senesinde emekli olma hakkı kazanmış olmasına rağmen, halen princeton üniversitesi’ndeki vazifesine devam etmektedir.* * *
(grimaud - 24 Temmuz 2004 00:10)
sözde ermeni soykırımını da reddeden bir tarihçidir.
(hemingway - 30 Temmuz 2004 22:21)
nasıl ki 19. ve 20. yüzyıl ingiliz emperyalizminin, ilkellere uygarlığı götürme iddiasına en büyük destek bronislaw malinowski'nin ilkel insan ve kültürleri inceleyen eserlerinden gelmişse, abd'nin şu sıralar izlediği "ehlileştirme" politikalarının fikri temellerinden birini de bernard lewis sağlamaktadır.kelimenin tam anlamıyla oryantalisttir. hatta edward said'in oryantalizm eseri bernard lewis'e cevap olarak yazıldığı söylenir. yazık ki bizim sosyal bilim okutulan üniversitelerde lewis baştacı yapılır, said ise yakın zamana kadar sınırlı bir şekilde bilinirdi. türk modernleşmesinin oryantalist tarafı henüz bütün incelikleriyle ortaya çıkarılmadığı için lewis'in kitaplarındaki oryantalist unsurlar, değerlendirmeler; bizim gibi sömürge olmamış bir ülkede, gönüllü sömürge aydınlığı yapan çapsız insanların görüşleriyle birebir örtüşür gibi gözüküyor.lewis batı modernitesini kayıtsız şartsız konsolide eden bilimadamlarından biridir.dolayısıyla batı modernleşmesini kendisine örnek alan her ülke lewis için değerlidir.türkiye'ye olan yakınlığının ana ekseni budurtabi bu lewis'in kötü bir tarihçi olduğu anlamına gelmez, "modern türkiye'nin doğuşu" nun yanısıra "islam'ın siyasal söylemi" adlı kitabı da çok değerlidir. bu son kitap bir nevi islam siyaset kavramları sözlüğü gibidir. ve sanırım bu konuda bu kadar bütünlüklü anlaşılır bir kitap henüz yazılmadı...bir konferansında ben arkaik türkçe konuşuyorum demişti ve fuzuli'den bir dörtlük okumuştu.son zamanlarda anglo-sakson politikalarına çok fazla angaje olması üzücü...
(in nuce - 30 Temmuz 2004 23:07)
"osmanlılardan özgürlüğünü son kurtaran ulus türkler oldu" diyen buyuk tarihce
(libertarian - 13 Mart 2005 10:48)
"ermeni soykirimi yoktur," dedigi icin zamaninda fransa'da sembolik olarak 1 frank cezaya carptirilmisligi olan insan.
(hemingway - 8 Ekim 2005 12:40)
Yorum Kaynak Link : bernard lewis